TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#uyku

uyku haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, uyku haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uyanıkken uykuya dalmak: Mikro uyku nedir? Haber

Uyanıkken uykuya dalmak: Mikro uyku nedir?

Son yıllarda sıkça duyulan mikro uyku fenomeni, özellikle yoğun iş temposuyla mücadele eden kişiler için dikkat çeken bir konu haline geldi. Mikro uyku, kısa süreli uyku atakları olarak kendini gösteriyor ve çoğu zaman kişi farkına varmadan gerçekleşebiliyor. Özellikle uzun süreli uyanıklık durumlarında veya monoton aktiviteler sırasında meydana gelen mikro uyku, tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Mikro uyku nedir? Birlikte inceleyelim. Mikro uyku nedir? Mikro uyku, gün içinde meydana gelen kısa süreli uyuma dönemlerini ifade eder. Bu uyku süreleri genellikle birkaç dakika ile 20 dakika arasında değişiklik gösterir. Mikro uyku, kişinin uyanık olduğu zaman dilimlerinde ani uyku ihtiyacı hissetmesiyle ortaya çıkar. Özellikle monoton veya tekrarlayıcı görevlerle uğraşırken, yorgunluk hissi duyulduğunda veya uyku düzeninde bozukluk olduğunda mikro uyku yaşanabilir. Bu kısa uyku dönemleri, beyin ve vücut için dinlenme ve yeniden enerji toplama fırsatı sağlar. Ancak mikro uyku, araç kullanırken veya tehlikeli makinelerle çalışırken dikkat dağınıklığına neden olabileceği için risklidir. Bu nedenle güvenlik açısından dikkate alınması gereken bir durum olarak kendini gösterir. Mikro uyku nasıl olur? Mikro uyku, uykunun normal döngüsünde meydana gelen bir durumdur, fakat daha kısa süreli ve daha ani bir şekilde gerçekleşir. Mikro uyku, beyin aktivitesinde bir tür geçici uykuya dalma durumunu ifade eder. Bu nedenle kişinin uyanık olduğu bir zamanda, çoğunlukla monoton veya tekrarlayıcı bir aktivite sırasında meydana gelir. Beyin aktivitesindeki değişikliklerle karakterizedir. Beyin, normalde uyanıkken algısal girdilere yanıt veren beta dalgaları üretirken, mikro uyku sırasında alfa dalgaları gibi daha yavaş dalgalar üretilir. Bu da kişinin kısa süreli bir uyku dönemine girdiğini ve beyin aktivitesinin düştüğünü gösterir. Mikro uyku çoğu zaman kişi farkında olmadan gerçekleşir ve genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika arasında sürer. Mikro uyku tedavi edilmeli mi? Mikro uyku bir uyku bozukluğu değil, uykunun normal döngüsünün bir parçası olarak kabul edilir. Anca, mikro uyku durumları, kişinin günlük aktiviteleri sırasında tehlikeli olabilir ve güvenlik riskleri oluşturabilir. Mikro uyku durumları günlük yaşamı etkiliyorsa veya güvenlik riski oluşturuyorsa dikkatlice ele alınmalıdır. Kişi, mikro uyku yaşama olasılığını azaltmak için uygun önlemleri almalı ve tehlikeli aktiviteler sırasında dikkatli olmalıdır. Bu tür durumlar sık sık meydana geliyorsa ve günlük yaşamı önemli ölçüde etkiliyorsa, bir uyku uzmanı ya da sağlık uzmanıyla görüşmek faydalı olabilir. Uyku alışkanlıklarını değerlendirmek ve gerekirse uyku bozuklukları için uygun tedavi seçeneklerini tartışmak önemlidir.

Zor uykuya dalanların ve uyku problemi bulunanların dikkatine: 3 saniye de uykuya dalmak mümkün Haber

Zor uykuya dalanların ve uyku problemi bulunanların dikkatine: 3 saniye de uykuya dalmak mümkün

Uyku kalitesi, her yaşta gün boyu enerji kalması ve sağlık açısından da oldukça önemlidir. Fakat bazı geceler de insanları uyku tutmaz. Böyle bir durumda, uykuya dalınmasına kolaylaştıran bazı ipuçları bulunuyor. Uykuya dalmayı kolaylaştıran ipuçları şunlardır: •    Parmaklara hafif bir şekilde masaj uygulanmalıdır. •    Yatmadan öncesinde içeriği şeker olan yiyeceklerden kaçınmak gerekmektedir. •    Rahatlatıcı müzikler dinlenmelidir. •    Okumak istenilen bir kitap okunmalıdır. •    Ilık bir duş alınabilir. •    Oda havalandırılarak havasını tazelenmelidir. •    Oda karanlık tutulmalıdır. Uyku hijyeni nedir ve nasıl sağlanmalıdır? Uyku hijyeni, sağlıklı ve de verimli bir uyku geçirmek açısından gerekli olan tüm alışkanlıklara ve koşulların bütününe denmektedir. Bilimsel olarak gerçekleştirilen araştırmalar, insanların günlük açıdan yaklaşık olarak 7 ila 8 saat aralığında uyumaları gerektiklerini gösteriyor. Uyku süresi bazı faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Bu durumlar, kişilerin yaşı, işi ya da cinsiyeti gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Uyku süresinin yanında aynı zamanda uyku kalitesi de sağlık açısından oldukça önemlidir. Uyku, vücudun ihtiyacı olan fiziksel bir ihtiyacıdır ve uykunun eksik olduğu zaman, kanın içinde bulunan bazı kimyasallar içerisinde bozulma ve yorgunluk durumları ya da bitkinlik gibi sağlık problemleri de olmaktadır. Akşam’a göre: Uyku da yaşanan sorunlar, zihinsel sağlığı da kötü etkileme şansı vardır. Konsantrasyon zorlukları ve iş performansında düşüş yaşanması gibi sorunlara da yol açmaktadır.

Kaliteli uyku, bağışıklık için önemli Haber

Kaliteli uyku, bağışıklık için önemli

Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, kaliteli uykunun püf noktaları hakkında açıklamalarda bulundu. Uyku sırasında vücudun dinlendiğini, enerjisini koruduğunu; kan basıncını, kalp atış hızını, vücut ısısını ve solunumu yavaşlattığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, “Hafızanın düzenlenmesi, zihinsel işleyişin devamlılığının sağlanması ve fiziksel büyüme sürecinin devam ettirilmesi için uykudayken beynimiz aktiftir. Vücudunuzun ve beyninizin onarılmasını, yenilenmesini ve yeniden enerjisini toparlamasını sağlar” diye konuştu. “Günde en az 6-8 saat uyuyun” Uykunun; vücut sistemlerini yavaşlatarak ve rahatlatarak, uyandığımızda kendimizi fiziksel olarak daha güçlü hissetmemizi sağladığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, sağlıklı bir yaşam için günde en az 6-8 saat uyunması gerektiğini belirtti. Kaliteli ve düzenli uykunun kişiye canlılık katarken güne enerjiyle başlayıp verimliliği artırmayı sağladığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Kaliteli uyku, sosyal ve sağlıklı olmanıza katkıda bulunur. Yetişkin bir insanın ortalama 6-8 saat uyuması gerekir. 14-64 yaş aralığında bulunan bireyler için uzmanların tavsiye ettiği uyku süresi en az 7 saattir. Bu süre zarfında sinir sistemi biriken toksinleri atabilir, dokular kendini yenileyebilir ve iç organlar yeterli kadar dinlenebilir” dedi. “Düzenli uykunun faydaları” Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, düzenli uykunun faydalarını ise şöyle sıraladı: “Konsantrasyonu ve üretkenliği artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir, vücudu tamir eder, kalp ve sindirim sistemi sağlığını korur, daha genç kalmayı sağlar, stres seviyesini düzenler, yaşam kalitesini artırır.” “Sağlıklı uyku için 6 öneri” Sağlıklı bir uykunun nasıl olması gerektiğine değinen Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen 6 adımda nasıl konforlu uyuyabileceğimiz ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Her gün aynı saatte yatın, aynı saatte kalkın: İyi bir uyku düzenini oturtmanın ilk adımı çok basittir, her gün aynı saatte yatın ve aynı saatte kalkın. Bunlar içinde de en önemlisi, kalkma saatinizi alışkanlığa dönüştürmektir. Her gün aynı saatte kalkarsanız, o zaman günün sonunda da aynı saatlerde uykunuz gelmeye başlar. Odanızı karanlık olmalı: Vücudun biyoritminin düzenlenmesinde büyük önem taşıyan melatonin hormonunun salgılanması için karanlık bir ortamın sağlanması gerekir. Yatmadan bir saat önce bulunduğunuz odayı loşlaştırın. Melatonin salgılanmasını olumsuz etkileyen bir diğer etken de elektronik cihazların ekranından gelen mavi ışıktır. Uyumadan en az bir saat önce elektronik cihaz kullanmayı bırakın. Ortamı serin tutun: İyi bir uykunun yolu, uyuduğunuz ortamın serin olmasından geçiyor. Zira dinlendirici bir uyku için beynimiz ve bedenimizin sıcaklığının normalden 1 derece daha düşük olması gerekir. Dolayısıyla, yattığınız odanın ideal sıcaklığı 18 derece civarındadır. Yatağınızı sadece uyumak için kullanın: Eğer uykuya dalmak için geçirdiğiniz süre 20 dakikayı aşıyorsa, yataktan çıkın ve uykunuz gelene kadar başka bir odada bir şeylerle uğraşın. Mesela kitap okuyun, televizyon izleyin. Ancak bu işleri yatağınızda yapmayın. Yatağınızda uyumak dışında başka bir faaliyette bulunmamanız, beyninizin burayı uykuyla bağdaştırmasına ve bu da uyku kalitenizin artmasına yol açar. Kahve gibi uyarıcıları azaltın: Bir insan gün içerisinde yüksek miktarlarda kola, kafein ve tein gibi sinir sistemini uyaran maddeler tüketir. Uykudan 12 saat önce bu maddeleri almayı kesin. Kahvenin içinde yer alan kafeinin 12 saate kadar vücutta kaldığı gösterilmiştir. Bu nedenle siz her ne kadar uykudan birkaç saat önce kahve içmediğinizi düşünseniz de daha erken saatlerde tükettiğiniz kahveden gelen kafein vücudunuzda aktif kalmayı sürdürür. Alkol tüketimi uyku kalitenizi çok ciddi anlamda olumsuz etkiler." “İyi uyku için tüyolar” Kaliteli uykunun püf noktalarından bahseden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Teknolojik cihazlar aynı zamanda dış dünya ile köprü görevi görür, bu nedenle bazen bizi endişelendirebilecek uyaranlara maruz kalmamıza neden olabilirler. Yatma vakti yaklaştıkça bu uyaranları sınırlamak gerekir. Zihninin uzun bir günün ardından dinlenmeye ihtiyacı vardır. Işıkları kısmak, rahatlatıcı bir müzik açmak denenebilir. Kişi kendisiyle vakit geçirmek için huzurlu bir zaman oluşturmalıdır. Bitkisel çaylar veya ılık sütünü içerken kitap okunabilir” şeklinde konuştu. “Yeterli miktarda ve kaliteli uyku bağışıklığa destek olur” Son olarak uykunun bağışıklığımızı nasıl etkilediğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, şunları söyledi: “Sağlığın korunması, akut ve kronik birçok hastalığın engellenmesi, yaraların iyileştirilmesi için bağışıklık sistemi kilit role sahiptir. Bağışıklık sistemi ve uyku, birbirinden büyük ölçüde etkilenir. Sağlıklı bir uyku düzeni, bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sürdürmesi için destek oluşturur. Yeterli miktarda ve kaliteli uyku uyumak, hastalık etkenlerine karşı daha hızlı ve etkili bir yanıtın oluşturulması, alerjik reaksiyonlar gibi istenmeyen bağışıklık yanıtlarının şiddetinin azaltılması açısından büyük bir önem taşır. Aynı zamanda savunma sisteminde görevli olan bağışıklık proteinlerinin üretiminin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için de yeterli uyku gereklidir. Uykusuzluk, düzensiz uyku, uyku apnesi, günün 24 saatte bir tekrarlanan doğal uyku-uyanıklık ritim bozukluğu gibi sorunların varlığı halinde bağışıklık sistemi sağlıklı bir şekilde görevini yerine getiremez ve zayıflar. Bu durum vücudu Koronavirüs de dâhil olmak üzere pek çok hastalığa karşı çok daha yatkın hale getirir. Uyku esnasında bağışıklık sisteminde meydana gelen sitokin artışı gibi gelişmeler neticesinde savunma sisteminde antijenleri tanıma, doğru antijene doğru savunma yanıtını geliştirme gibi fonksiyonların güçlendirildiği bilinir.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Oda sıcaklığı, uyku kalitesini etkiliyor

Oda sıcaklığı, uyku kalitesini etkiliyor Haber

Oda sıcaklığı, uyku kalitesini etkiliyor

ABD’li araştırmacılar, 65 yaşın üzerindeki bireylerde iyi bir gece uykusu için ideal oda sıcaklığının 20-25 derece olması gerektiğini tespit etti. Araştırmaya göre uzman ekip, 65 yaş üzerindeki 50 kişinin 11 bin gece uykusunu izledi. Araştırmada yaş grupları konusunda oda sıcaklığında ciddi farklılıklar bulunduğu belirlendi, 65 yaş üzerindekilerde 20-25 derecelik oda sıcaklığının iyi bir uyku için ideal olduğu ortaya konuldu. Ayrıca ekip, oda sıcaklığının 30 derecenin üzerine çıkması durumunda uyku kalitesinde yüzde 5 ila 10 düşüş kaydetti. Araştırma ekibinin başındaki Harvard Üniversitesinden Dr. Amir Baniassadi, “Bu sonuçlar, evdeki sıcaklık ortamını en doğru seviyeye getirerek uyku kalitesinin arttırılabileceğini gösteriyor. Ayrıca bu araştırma, iklim değişikliğinin yaşlı kişilerin uyku kalitesi üzerindeki potansiyel etkisine de işaret ediyor” ifadelerini kullandı. Yaşlı bireylerin, sağlık ve bilişsel nedenler başta olmak üzere birçok sebepten gece uykularının bölündüğüne işaret eden Baniassadi, yine de çevresel koşulların uyku kalitesini geliştirebileceğini kaydetti. Araştırma ekibi, bundan sonraki çalışmalarında iklim değişikliğinin bilhassa düşük gelirli yaşlı kişilerin uyku kalitesi üzerindeki etkilerini incelemeyi planlıyor. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Atatürk'ün özel koleksiyondaki el yazısı notları

Uyku bozuklukları ağrıya sebep oluyor Haber

Uyku bozuklukları ağrıya sebep oluyor

Ağrının uykuyu bozduğu iyi bilinirken, ikisi arasındaki ilişkinin karşılıklı olduğunun ise son zamanlarda daha net olarak görüldüğünü belirten Uzm. Dr. Yetener, “Kronik ağrısı olanların yüzde 42’sinde uyku bozukluğu gözlenmiş. Uyku ve ağrı arasındaki ilişki karşılıklı olsa da, kanıtlar kötü uykunun ağrının kötüleşmesine yol açması açısından çok daha büyük bir itici güç olduğunu düşündürüyor” dedi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı ve Fonksiyonel Tıp Uygulayıcısı Uzm. Dr. Müge Yetener, uykunun önemine, uyku ile ağrı arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Yıllardan beri ağrı ile uğraşan bir hekim olarak ağrının, bir kök neden sonucu ortaya çıkan uyarıcı bir semptom olduğunu gözlemlediğini kaydeden Uzm. Dr. Yetener, “Yapılan araştırmalar, ağrının kök nedenlerine de ışık tutuyor. Ağrı nedenlerinden birisi olarak uyku bozuklukları ‘uyku’ ve sonuçlarına bütünsel yaklaşmayı da zorunlu kılıyor. Kaliteli uyku ilaç gibi” şeklinde konuştu. “Vücut uykuda yenileniyor” Vücudumuza gerekli olacak çok sayıda kimyasal maddenin genellikle uyku döngüleri sırasında üretildiğini vurgulayan Yetener, “Bu süreçte büyüme faaliyeti gerçekleştirilir ve savunma, sinir, kas ve iskelet sistemlerinin yeni güne hazırlanması sağlanır. Uyku sırasında adeta bir ‘temizlik’ yapılır ve vücudun fonksiyonlarını olumsuz olarak etkileyen birçok faktör vücuttan uzaklaştırılmak üzere bir sonraki güne hazırlanır. Karaciğer, böbrek, bağırsak ve hatta kalp gibi organlarımızın faaliyetleri yavaşlar. Böylelikle dinlenmeleri mümkün olur. Oysa beynimiz, karaciğer ya da böbrek gibi organların aksine, uyku sırasında gerçek anlamda iş başı yapar. Beyin, gece olduğunda müthiş bir faaliyet göstererek beden ve zihnimizi adeta yeniler” dedi. Uyku bozuklukları ağrıya neden oluyor Uzm. Dr. Yetener, yapılan araştırmaların, uyku bozukluklarının akut ve kronik ağrıya neden olduğu veya ağrıyı değiştirdiğini, etkilediğini gösterdiğini söyledi. Yetener, kronik olarak ağrılı durumların sıklıkla uyku bozukluklarıyla, yani uyku sürekliliği ve uyku yapısındaki değişiklikler ile ilişkili olduğunu kaydetti. Ağrının uykuyu bozduğu iyi bilinirken, ikisi arasındaki ilişkinin karşılıklı olduğunun son zamanlarda daha net olarak görüldüğünü belirten Yetener, “Uyku ve ağrı arasındaki ilişki karşılıklı olsa da, kanıtlar kötü uykunun ağrının kötüleşmesine yol açması açısından çok daha büyük bir itici güç olduğunu düşündürüyor. 13 çalışmanın meta analizinde kronik ağrısı olanların yüzde 42’sinde uyku bozukluğu gözlenmiş. Rahatsız uyku aynı zamanda hastanın hayatındaki duygusal sıkıntıya (korku, öfke, sosyal yaşamda bozulmalar) ve hatta depresyon gibi psikolojik bir yandaş hastalık olabilir. Uykusuzluk çeken yetişkinlerin yaklaşık yüzde 40'ında teşhis edilebilir bir psikiyatrik bozukluk, çoğu durumda uyku yoksunluğunun bir sonucu olabileceği gibi gelişimi için bir risk faktörü de olabilen depresyon veya anksiyete bozuklukları vardır. Boyun ve bel ağrılarında kronikleşme sürecini tetikleyebilirler veya hastalık sırasında ortaya çıkabilirler” diye konuştu. Tedavi seçenekleri Uzm. Dr. Müge Yetener tedavi seçeneklerini, gevşeme terapisi (örneğin, meditasyon veya progresif kas gevşemesi), bilimle alakalı davranışçı terapi, psikodinamik terapi veya kombinasyonları olarak sıraladı. Bunların uzun vadeli fayda sağlarken ilaç tedavisi kadar da etkili olduğunu kaydeden Yetener, “Ağrı yönetimi, uyku yönetimi, gevşeme, bilimle alakalı davranışçı tedavi ve fiziksel egzersizi birleştiren yoğun ve disiplinler arası yaklaşım ağrı tedavisinde umut verici bir seçenek olmaktadır” ifadelerini kullandı.

Uyku bozukluğu olanlara 'Felç' riski uyarısı Haber

Uyku bozukluğu olanlara 'Felç' riski uyarısı

KEMAL ÖZKURT Bilindiği üzere uyku, her insanın gündelik yaşamının yorgunluğunu atmak, zihinsel ve fiziksel sağlığını yerine getirebilmesi için yaşaması gereken biyolojik bir süreçtir. Kişilerin sağlıklı, zinde ve dinlenmiş bir güne başlamaları için gerekli olan uyku sürecini yerine getirmeleri gerekir. Yoğun çalışma temposu, stres ve kaygı bozukluklarından dolayı çoğu insan uykusuz kalabiliyor. Fakat uykusuz kalmak bilindiği kadar masum bir durum değil. UYKU BOZUKLUĞU NEDEN OLUR? Günümüzde uyku bozukluğu sorunu artışı ciddi oranlara ulaşmış durumda. Yaş ilerledikçe uyku uyumama şikayetinde, uykusuzluk yakınmasında artış görülebildiği gibi, bu bozukluğa yol açan sebepler çok çeşitli olabiliyor. Başlıca genetik kökenli, altta yatan başka hastalıkların sonucuna bağlı, uygun olmayan alışkanlıklara bağlı veya “idiopatik” denilen yani sebebi bilinmeyen nedenlere bağlı olabilen uyku bozukluğu sorununun diğer nedenleri de şu şekilde sıralanabilir: Duygu bozuklukları, depresyon, alkol ve diğer maddelerin kötüye kullanımı, panik bozuklukları, uyku öncesinde aşırı yeme-içme, uyku için uygun saatlere uyulmaması, uykudan önce çay-kahve gibi içeceklerin fazla tüketilmesi, yatağın uyku dışı amaçlar için kullanılması (Yazı yazma, TV izleme, cep telefonuyla ilgilenme) ve huzursuz bacak sendromu. UYKUSUZLUK NELERE YOL AÇAR? Uyku sorunu, sadece uykusuzluk olarak değil çok uyuma olarak da değerlendirilmelidir. Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar sonucunda; çok fazla veya çok az uyumak, uzun şekerlemeler yapmak, kalitesiz uyku, horlama, burnundan soluma ve uyku apnesi yaşayan ve bu semptomların beş veya daha fazlasına sahip olan kişilerin felç riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Günlük 5 saatten az uyuyan kişilerin, ortalama 7 saat uyuyanlara nazaran felç geçirme ihtimalinin 3 kat daha fazla olduğu tespit edilen araştırmada, 9 saatten fazla uyuyanların felç geçirme olasılığı ise 7 saat, uyuyanlara göre 2 kattan fazla gözlemlendi. Araştırmada, uyku sorunlarının felce neden olduğu değil sadece ilişkisi olduğu belirtiliyor. Öte yandan; uykusuzluk problemi, gündüzleri dikkat eksikliği, yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğüyle birlikte aşırı sinirlilik, iş performansında düşme, depresyon, yüksek tansiyon ve metabolik bozukluklar, obezite riski ve bağışıklık sistemini zayıflatma gibi sebeplere yol açabiliyor. UYKU BOZUKLUĞU TEDAVİSİ Uyku bozukluğu yaşayan ve tedavi yöntemlerini merak eden vatandaşların öncelikli yapması gereken şeylerden biri uzman bir hekime başvurmak. Hekim gerekli gördüğü takdirde kişiyi uykusuzluğun altında yatan asıl sebebin teşhis edilebilmesi için bir uyku kliniğine yönlendirilebilir.  Uyku kliniklerine yönlendirilen kişiler 1-2 gecelik süre zarfında; kalp, beyin ve solunum düzeni gözlemlenmektedir. Daha sonra gözlemler sonucu elde edilen bulgular sayesinde kişiye uykusuzluğun asıl sebebi bir uyku uzmanı tarafından söylenir. Uykusuzluğun asıl sebebi belirlendikten sonra uzman hekim, nasıl daha iyi uyunabileceği üzerine kişiye uygulayacağı tedavi yöntemimi uygular. İYİ BİR UYKU İÇİN NELER YAPILIR? Düzenli bir uyku için doktorun tedavi yöntemleri haricinde bireysel olarak da önlem alabiliriz. Bunun için uyku programına bağlı kalınmalı ve hafta sonu ve tatillerde bile sabahları aynı saatte uyanılmalıdır. Gün içinde kısa uykulardan kaçınılmalı, yatmadan iki saat önce stresli aktivitelerden ve ağır idmanlar kaçınılmalıdır. Yatak odasının karanlık, sessiz ne çok sıcak ne de çok soğuk olmasına dikkat edilmelidir. Gerekirse kulak tıkacı ve göz maskesi kullanılmalıdır. Kahve, çay, aperatif içki veya diyet hapı gibi kafein, içeren şeylerden uzak durulmalıdır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.