TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#UNESCO

UNESCO haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, UNESCO haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kütahya'daki antik kent, ticaret hayatına ışık tutacak Video Galeri

Kütahya'daki antik kent, ticaret hayatına ışık tutacak

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2012 yılında dahil edilen, Anadolu'daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı'na ev sahipliği yapan antik kentteki kazılar, Cumhurbaşkanlığı kararı ve Valiliğin destekleriyle Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Coşkun başkanlığında sürüyor. KAZI ÇALIŞMALARI NE ZAMAN SON BULACAK? Kütahya Valisi Ali Çelik, son dönemde bölgede yürütülen kazıların büyük ivme kazandığını söyledi. Agora olarak adlandırılan kentin antik çarşısındaki dükkanların büyük bölümünün bu yıl açığa çıkarılmasının hedeflendiğini belirten Çelik, "Agorayı açığa çıkarmaya başladık ve çalışmalar burada yoğunlaştı. Agora'da bulunan 5 dükkanın kazı çalışmalarının bu sene bitirilmesi düşünülüyor. Agora'nın ortaya çıkarılmasıyla Zeus Tapınağı ile ticaret alanlarını ve kentin o döneme ait anıtsal yapılarını bütünleştirmiş olacağız." dedi. KENTSEL ISLAH ÇALIŞMASI Antik dönemde "Penkalas Çayı" olarak adlandırılan Koca Çay'da da çalışmaların süreceğini aktaran Çelik, şöyle devam etti: "Penkalas Çayı'nın neredeyse tamamını kazdık. Antik dönemde 3 Roma köprüsüyle birbirine geçiş alanlarıyla bağlanmış kenar rıhtım duvarlarının hepsi bir sanat eseri şeklinde. Burada yürütülen çalışma aslında bir kentsel ıslah çalışması. Roma'nın kendine özgü mimarisiyle bütünleştirilmiş Çavdarhisar'ı koruma altına almak için bir ıslah çalışması yapılıyor. Romalılar 3 köprüyle kent içi geçişleri sağlamışlar. 2 köprümüzü ıslah etmiştik ve restorasyonları tamamlanmıştı. 3'üncü köprünün ayaklarında kazı çalışmaları devam ediyordu. Bu sene rıhtımın karşısındaki alanda yürütülen çalışmalarda yakın zamanda tamamlanıp bu köprünün restorasyonuna başlanacak." TİYATRO RESTORASYONU BAŞLAYACAK Çelik, antik tiyatro alanında da bu yıl çalışma yapılmasının hedeflendiğini anlattı. Tiyatrodaki kazı çalışmalarının büyük bölümünün tamamlandığı bilgisini veren Çelik, "Yaklaşık bir yıla yakın sürede restorasyon projesi hazırlıkları devam etti. Onun ihalesini yapmıştık ve çalışmalar bitti. Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna sunulacak. Onaylandığı zaman da tiyatronun restorasyonu başlayacak. Bütün bunlar buraların kendi dinamiği için ve görselliği, ambiyansı için çok değerli çalışmalar olacak." diye konuştu. Vali Çelik, Aizanoi Antik Kenti'nde bölgenin geçmişe ışık tutacak yeni bulguların bu yıl da ortaya çıkmasının beklendiğini sözlerine ekledi. AİZANOİ ANTİK KENTİ HAKKINDA Kütahya il merkezine 57 kilometre uzaklıkta yer alan, Frigya'ya bağlı Aizanitislerin ana yerleşim merkezlerinden biri kabul edilen Aizanoi kent alanının, milattan önce 3000'li yıllardan itibaren kullanıldığı tahmin ediliyor. Milattan önce 133'te Roma egemenliğine giren, piskoposluk merkezi de olan kentin erken Bizans döneminde önemini yitirdiği belirtiliyor. 13. yüzyılda Çavdar Tatarları'nın üssü olan, sonraları Çavdarhisar ismini alan kent, Avrupalı gezginlerce 1824'te keşfedildi. Alman Arkeoloji Enstitüsünce 1970-2011 yıllarında yapılan kazılarda Anadolu'nun en iyi korunmuş Zeus tapınağı, tiyatro, stadyum, iki hamam, dünyanın ilk borsa yapısı, sütunlu cadde, Koca Çay üzerinde 5 köprü, "Meter Steunene" kutsal alanı, nekropoller, bent ve su yolları gün ışığına çıkarıldı. Tapınağın çevresinde milattan önce 3000'li yıllara ait yerleşim tabakaları bulundu. Antik kentte 41 yıl boyunca yaz aylarında çalışma yürüten Alman Arkeoloji Enstitüsünün lisansı, Bakanlar Kurulu kararıyla 2011'de iptal edilerek kazı görevi Türk arkeologlara verildi. AA

Pamukkale'de ziyaretçi sayısı 100 bin arttı Video Galeri

Pamukkale'de ziyaretçi sayısı 100 bin arttı

‘Beyaz Cennet’ olarak da bilinen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Pamukkale’ye havaların ısınmasıyla beraber bahar geldi. Hava sıcaklıklarının artmasını fırsat bilen yerli ve yabancı turistler travertenlere kendilerini atarak doyasıya vakit geçirdi. Bahar tatili için Pamukkale'yi tercih eden vatandaşlar, güzelliği ile görenleri cezbeden bembeyaz travertenlerin üzerinde ve Hierapolis Antik Kentinin eşsiz doğasında gezintinin tadını çıkardı. Şenlenen Pamukkale’yi bahar ayında ise en çok tercih eden Uzak Doğu'dan gelen turistler oldu. Ayrıca, kışın en çok 4 mevsim 36 derece olan termal suyu ile ilgili odağı olan Pamukkale, bu sene içinde ise hedefi en üst seviyede tutarak ziyaretçi sayısını katlamayı hedefliyor. “BEYAZLIK GERÇEKTEN MUAZZAM” Herkesin görmesi gerektiğini söyleyen Nuri Altıntepe, “Hava güzel ve bugünü boş geçirmeyelim diye buraya geldik. Burada vakit güzel ve eğlenceli geçiyor. Herkesin gelip görmesini tavsiye ederim. Burası devamlı kalabalık. Beyazlık gerçekten muazzam ve yerli ile yabancı turistler rağbet gösteriyor” dedi. Ege turuna çıkan Erdem Karakaş ise “Ankara'da geldim. Değişik olsun diye burayı tercih ettik. İnşallah Ege Bölgesi'ni güzelce dolaşacağız. Ailemle beraber keyifli bir gün geçiyoruz. Yoğunluk tabi yavaş yavaş artıyor. Sabah sakindi ama öğleye doğru kalabalıklaştı” diye konuştu. "NİSAN AYINDA BÜYÜK BİR PATLAMADA BEKLİYORUZ" Genellikle günü birlik gelindiğini ifade eden Pamukkale Turizm Derneği eski Başkanı Nurettin Koçak, “Burası pandemiye ve kış olmasına rağmen yoğun misafir ağırladı. Soğuk havaya rağmen buranın suyu 36 derece sıcaklığında ve vücut ısısına eşit olduğundan dolayı sağlığa da faydalı. Tabi 100 kilometre ilerde bulunan Karahayıt suları da şifalı olduğu için ziyaretçi sayısı çok oluyor. Burası tarihi, coğrafi ve birçok güzel özellikleriyle adından söz ettiren önemli bir yerdir. Avrupa'da bulunanlar daha çok Pamukkale’ye günü birlik gelip gidiyor. Uzak Doğu'dan gelen çok fazla misafir oluyor. Pakistan ve Hindistan gibi Uzak Doğu Ülkelerinden gelenlerin sayısı çok fazla. Burası günden güne şenlenecek ve bunun işaretini de veriyor. Nisan ayında büyük bir patlamada bekliyoruz” dedi. İş için Denizli’ye gelen Müslüm Kendirci, “Gaziantep'ten buraya iş için geldim. Gelmişken burayı da görmek istedim. Tabi burası bizim geçmişimiz ve güzel bir görselimiz. Bizim için Pamukkale çok değerli. Bu güzelliği görmek için defalarca gelinebilir” şeklinde konuştu.

Safranda rekolte düşük bekleniyor Haber

Safranda rekolte düşük bekleniyor

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen ve kilosu 250 bin lirayı bulan safranda rekolte bu yıl mevsimin kurak geçmesi nedeniyle düşük olması bekleniyor. "Dünyanın en pahalı baharatı" olarak adlandırılan, Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen safran bitkisi boya, yemek, kozmetik, ilaç ve gıda gibi birçok alanda kullanılmasının yanı sıra; hücre yenileme, hafızayı güçlendirme, astım ve solunum yolu hastalıkları, sindirim ve diş eti güçlendirme gibi birçok etkisi bulunuyor. Ağustos ayında ekimi yapılan safran bitkisi Ekim-Kasım aylarında boyu 15-30 santimetre uzunluğa geldiğinde toplanıyor. Karabük'ün Safranbolu ilçesinde 3 bin 500 yıllık geçmişe sahip, Bizans döneminde Batı Anadolu'da ticareti yapılan, Osmanlı döneminde de önemini koruyan safranda rekoltenin mevsimin kurak geçmesi nedeniyle düşük olması bekleniyor. Üretici İsmail Yılmaz, bu yıl hava sıcaklıklarının fazla olması dolayısıyla safran hasadına 12 gün geç başladıklarını belirterek, “Bugünlerde sezonun ve çiçeklenmenin en hızlı zamanı. İnşallah bir 15 Kasım'a kadar falan devam edeceğini umuyoruz. Ondan sonra da herhalde artık çiçeklenme son bulur” dedi. Yılmaz, kuraklık nedeniyle safranda rekoltenin geçen yıla göre daha düşük olacağını tahmin ettiğini söyledi. Bu yıl 15 dönüm alanda safran ekimi yaptığını ifade eden Yılmaz, “İnşallah tabii bir aksilik olmazsa bir 10 kilogram civarında ürün hasat etmeyi planlıyoruz. Tabii geçen yıl 27 dönüm civarında bir alanda üretim yapıyorduk. Sahayı dinlenmeye aldık, soğanları bir başka yere transfer yaptık. Onun için bu sene daha az hasat edeceğiz” diye konuştu. “Safran hasadı döneminde Safranbolu’ya yurt içinden ve yurt dışından turlar ya da VIP misafirler çok geliyor” diyen Yılmaz, şunları kaydetti: “Tarlada çiçeği görmek veya satın almak için. Merak edenler var. Fotoğrafçılar, doğacılar var. Sahada bu çiçeği taze koklamak isteyenler var. Oldukça misafirlerimiz kalabalık.” Yurtdışından çok ziyaretçinin geldiğini aktaran Yılmaz, "Bunun yanında bir Arap ülkelerinden Kuveyt'ten işte Dubai'den, Katar'dan gelenlerimiz de var” ifadelerine yer verdi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Safranbolu’da görülecek 10 muhteşem yer

Afrika'da 9,3 milyon kız çocuğu okula hiç gitmiyor Haber

Afrika'da 9,3 milyon kız çocuğu okula hiç gitmiyor

Küresel bir soruna dönüşen eğitim meselesi, değişen dünya koşullarına rağmen halen kronik sıkıntılar barındırıyor. Afrika başta olmak üzere gelişmekte olan birçok ülkede, toplumsal eşitsizlik, okul, öğretmen, fiziki ortam ve materyal yetersizliği gibi nedenlerle çocuklar en temel insan haklarından olan eğitimden yoksun kalıyor. Eğitim hakkından yoksun çocuklar arasında en dezavantajlı gruplar ise kız çocukları. UNESCO'nun Mart 2023 raporuna göre, dünyada 244 milyon kız ve erkek çocuk ile genç hala okula gitme imkanından yoksun. Aynı rapora göre, dünya genelinde ilk ve ortaokul çağında 118 milyon 500 bin, Sahra Altı Afrika’da ise 9, 3 milyon kız çocuğu okula gitmiyor. Cinsiyet ayırımcılığı, kaliteli ve eşit eğitimden yoksunluk gibi sorunlar nedeniyle okula gitme imkanı bulamayan 98 milyon çocuk ile Sahra Altı Afrika ülkeleri, yeryüzünde eğitim konusunda en kötü durumdaki bölge olarak gösteriliyor. Bölgede, 6 ila 11 yaş arasındaki her 5 çocuktan 1'i ve 12 ila 14 yaş arasındaki her 3 çocuktan 1'i okula gitmiyor. Kıtada, her 3 kız çocuğundan biri değişik nedenlerle okulu erken terk etmek zorunda kalıyor ya da hiç sınıfa adım atmıyor. Küresel Eğitim İzleme Raporu'na göre, Sahra Altı Afrika’da ve Kuzey Afrika’nın yoksul bölgelerinde ortaokul çağındaki her 100 erkek çocuğa karşılık sadece 85 kız çocuğu okula devam ediyor. Sahra Altı Afrika'da 6 ila 11 yaş arasında değişen 9,3 milyon kız çocuğu hiç okula gitmiyor. Ortaokul çağındaki kız çocuklarının okul dışında kalma oranı yüzde 36. Kıtada, lise çağında ise her 100 erkek çocuğa karşılık sadece 77 kız çocuğu okula devam edebiliyor. Yükseköğrenime devam eden kız ve erkek öğrenci oranı ise 2021 verilerine göre sadece yüzde 1,02. Afrika kıtasında çocuklar büyüdükçe eğitim sorunu daha da derinleşiyor. 15-17 yaş arası gençlerin neredeyse yüzde 60'ı okula gitmiyor ya da okulu yarıda bırakmak zorunda kalıyor. Ailelerin tüm çocukları okula göndermeye gücünün yetmediği durumlarda kız çocuklarının yerine erkek çocuklarının eğitimine öncelik veriliyor. UNESCO ve Dünya Bankasının istatistiklerine göre, Sahra Altı Afrika'daki kadınların yüzde 41,2'sinden fazlası okuma yazma bilmiyor. Somali kız çocuklarının eğitiminde en kötü ülkelerden biri Afrika kıtasında eğitim alanında en sorunlu ülkelerin başında Somali geliyor. 20 yılı aşkın devam eden çatışmalar, kuraklık ve sel felaketleri, öğretmen yetersizliği, eğitim kalitesinin düşüklüğü ülkede eğitimin ciddi bir şekilde aksamasına neden oldu. İstatistiklere göre, okul dışı nüfusun en yoğun olduğu ülkede, okul çağındaki 5 milyon çocuk ve gencin 3 milyonu okula gitmiyor. Cinsiyet eşitsizliğine maruz kalan kız çocuklarının okula gitme oranı yüzde 2. Cinsiyet ayırımcılığının en yoğun yaşandığı diğer iki ülke ise Nijer ve Çad. Çocuk yaşta evliliğin yaygın olduğu bu iki ülkede kız çocukları erken yaşta evlendirilerek eğitim hakkından mahrum bırakılıyor. Nijer'de kız çocuklarının yüzde 76'sı 18 yaşına gelmeden evlendiriliyor. Çatışmaların yoğun yaşandığı Güney Sudan'da eğitim yaşındaki kız çocuklarının yarısından fazlası ya hiç okula gitmiyor ya da güvenlik gerekçesi ile okulu terk etmek zorunda kalıyor. Raporlara göre, 2019'da başlayan Kovid-19 salgını Afrika'da kız çocuklarının eğitimini ciddi bir şekilde etkiledi, mevcut durumun daha da kötüleşmesine neden oldu. Uzun kapanmaların ardından 2021 eğitim yılında çok az sayıda kız çocuğu okula geri döndü. UNICEF ve UNESCO'nun raporlarına göre, kız çocuklarının eğitim haklarından yoksun olduğu en kötü 25 ülke arasında ilk sıralarda Somali, Nijer, Sudan ve Çad geliyor. Bu ülkeleri sırayla çocuk yaşta evliliklerin yoğun olduğu Sierra Leone takip ediyor. Ülkede, 7-15 yaş arası kız çocuklarının yüzde 86'sı eğitim haklarından yararlanamıyor. Sudan, erken evlilik, toplumsal şiddet, kültürel normlar ve cinsiyet ayırımcılığı gibi nedenlerle kız çocukların en fazla eğitim hakkından yoksun olduğu ülke. İlköğretim eğitimini tamamlamış kız çocuklarının oranı yüzde 49. Ülkede yarısı kız çocuğu olmak üzere 3 milyon çocuk eğitim sistemin dışında kalıyor. Kız çocuklarını eğitim dışında kaldığı sorunlu diğer bir ülke ise Çad. Ülkede, binlerce kız çocuğu erken yaşta evlilikler ve hamilelikler nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalıyor. Çad, Dünya Ekonomik Forumu'nun "Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre kız çocuklarının eğitimi konusunda en kötü performans gösteren 5 Afrika ülkesinden biri. Bu ülkeleri sırasıyla Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Güney Sudan, Gine, Gambiya, Cibuti, Liberya, Mali ve Burkina Faso takip ediyor. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Afrikalı kadınlar İzmir'de çömlekçilik eğitimi alıyor

UNESCO adayı köyde ‘Kanalizasyon’ krizi Haber

UNESCO adayı köyde ‘Kanalizasyon’ krizi

İzmir’in çatısı olarak bilinen Ödemiş Bozdağ’ın eteklerinde bulunan ve Türkiye’nin en iyi 32 köyü arasında bulunan Birgi Köyü’ne ilişkin ‘kanalizasyon krizi’ iddiaları gündeme geldi. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde olan ve MÖ. 2000 öncesine uzanan kültürel mirası ile muhafaza edilmiş geleneksel yapılarıyla İzmir’in en gözde tarihi turizm merkezlerinden olan Birgi’nin merkezine kanalizasyon sularının akıtıldığı iddia edildi.   Konuyu İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde gündeme getiren AK Partili Meclis üyesi Murat Öndel, soruna acil çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Köyün yollarının da kötü durumda olduğunu ifade eden Önce, UNESCO Dünya Listesi’ne aday bir kente yakışmayan görüntülerin yaşandığının altını çizerek “40 hanenin oturduğu Ödemiş’in Çobanlar Köyünden yol genişletme çalışmaları Büyükşehir tarafından yapılmış, 9-10 yıldır asfaltlama çalışması olmadığında çamur içinde. Köyümüzde kaliteli sebzeler üretilmekte. Kestane üretimi yapan köyümüzün yolu da berbat durumdadır. Köylüler üretim dışında yollarla da mücadele etmektedir. UNESCO Dünya listesine girmek isteyen Birgi’de İzmir Büyükşehir Belediyesi ayıbı yaşanıyor. Kanalizasyon Birgi’nin göbeğine akmaktadır. Bu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ayıbıdır. Bunların Büyükşehir Belediyesi tarafında halledilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.   BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir’de 10 Ekim yası: Er ya da geç sorumlular cezalandırılacak!

Fildişi Sahilleri’nde yer alan UNESCO Dünya Mirasları Haber

Fildişi Sahilleri’nde yer alan UNESCO Dünya Mirasları

Benzersiz güzelliğe sahip sahili, cennetten bir köşeyi anımsatan doğal güzellikleri, sevecen ve içten insanları ile gittiğinizde dönmek istemeyeceğiniz bir yer olan Fildişi Sahili, sizlere benzerine rastlayamayacağınız bir seyahat deneyimi sunacak. Fildişi Sahili, bu saydıklarımızın ötesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 5 farklı güzelliği de içerisinde barındırıyor. Listede yer alan güzelliklerden söz edecek olursak; NİMBA DAĞI YASAKLI DOĞA SİTİ Toplamda 17.540 hektar alan üzerine kurulu olan sit alanının, bir kısmı Gine bir kısmı ise Fildişi Sahili üzerinde yer alır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Nimba Dağı Sit Alanı, kendisine özgü doğal florasında nadir ve eşsiz birçok hayvan ve bitki türünü içerisinde barındırır. Bu nedenle el değmemiş yaban hayatını korumak adına bu sit alanına girişe, belirli bir yere kadar izin veriliyor. TAÏ MİLLÎ PARKI Batı Afrika’nın en önemli yağmur ormanlarınden birisini içerisinde barındıran milli park, 1982 yılında sahip olduğu zengin florasından dolayı miras listesine eklendi.  Taï Millî Parkı, tehlike altında olan 5 farklı tür canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu canlılar Jentink's duikerler, cüce suaygırları, şempanzeler, yeşil kolobus maymunları ve leoparlar olarak listeleniyor. Göreceğiniz doğa manzarası karşısında büyülenebilirsiniz. COMOÉ MİLLÎ PARKI Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir diğer eşsiz alan, Batı Afrika'nın en büyük koruma alanı olmakla birlikte el değmemiş doğal güzellikleri ve benzerine rastlamanızın zor olduğu canlı türleri ile kendinizi bir belgeselin içerisinde gibi hissedeceksiniz. Milli Park, iki farklı iklimin yaşandığı bölgelere kadar uzandığından canlı türü çeşitliliği oldukça fazladır. GRAND-BASSAM KENTİ 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Grand-Bassam, 1893-1896 yılları arasında Fransız sömürge yönetiminde başkent konumundaydı. Grand-Bassam kenti, sahip olduğu dönemin Fransız sömürgesini yansıtan mimarisi sayesinde miras listesine girmeye hak kazanmış bir kent. Dönemin ticaret merkezi ve limanı konumunda olan kent, Fransızların 1931 yılında Abidjan'a yeni bir liman inşa etmesi ile önemini zaman içerisinde yitiriyor ve unutulmaya yüz tutuyor. "SAHEL-SUDANEZ" MİMARİ TARZINA SAHİP 8 KERPİÇ CAMİİ Fildişi Sahili’nde 13'üncü yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen "Sahel-Sudanez" (ana malzemesi kerpiç olan) mimari tarzına sahip olan ve 17’nci yüzyılda inşa edildiği düşünülen 20 adet cami günümüzde hala korunuyor. 20 caminin içerisinden 8 tanesi ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Koruma altına alınan 8 cami içerisinden 13. Yüzyılda inşa edildiği düşünülen ve günümüzde hala ayakta kalmayı başaran kerpiç camilerden en biliniri ise Cenne Ulu Camii’dir. 1988 yılında UNESCO tarafından listeye alınan Cenne Ulu Camii, en bilinir olmasının yanı sıra aynı zamanda dünyanın en büyük kerpiç yapısı olarak kabul edilir. Her yılın bir günü, rüzgar ve yağmur tarafından aşınan caminin duvarları yerel halk tarafından çamurla sıvanarak onarılır. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Dünya Miras Listesi’nde: İzmir

Dünya Miras Listesi’nde: İzmir Haber

Dünya Miras Listesi’nde: İzmir

UNESCO’ya bağlı Dünya Miras Komitesince belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, estetik, kültürel, tarihi ve felsefi gibi birçok özellikleri de dikkate alınarak tüm dünya için önemli bir değer bulunan doğal ve kültürel varlıklardır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde ülkemizde 2020 yılından günümüze kadar kayıtlı 16 kültürel, 2 karma (kültürel ve doğal) olmak üzere toplam 18 adet varlık bulunmaktadır. Dünya Mirası Geçici Listesi’nde ise, Türkiye’de 3 doğal, 78 kültürel ve 2 karma olmak üzere 83 adet varlık bulunuyor. Ege’nin incisi İzmir’de ise Dünya Miras Listesi ve Dünya Mirası Geçici Listesi olmak üzere toplam 7 kültürel varlık bulunuyor. 2 kültürel varlık UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, 5 kültürel varlık ise Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.   Daha öncesinde “''Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri'' dosya adıyla geçici listeye kayıtlı varlıklar arasında yer alan ‘Birgi Tarihi Kenti (2012)’, Foça ve Çandarlı Kalaleri (2013)’ ve ‘İzmir Çeşme Kalesi (2020) ilave edilmiştir. Helenistik Dönem’ den itibaren kesintisiz yerleşim merkezi olan tarihi liman kenti olarak bilinen İzmir, dini yapıları, pasajları, hanları, otellerle donanan ticari merkezi ve kültürlere ait mimari mirasın etkileşim içinde üretildiği süreçleriyle 2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklendi. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde İzmir’de yer alan alanlar; BERGAMA ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI (2014) Doğu Roma, Helenistik, Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait katmanları içerisinde barındıran Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, 9 bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; Pergamon (çok katmanlı kent), Kibele Kutsal Alanı,İlyas Tepe,Yığma Tepe, İkili, Tavşan Tepe, X Tepe, A Tepe ve Maltepe Tümülüsleri’dir. Kale Dağı’nın tepesindeki antik Pergamon yerleşimi anıtsal mimarisiyle Helenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneğini temsil etmektedir.   EFES DÜNYA MİRAS ALANI (2015) Efes Dünya Miras Alanı; dört bileşenden oluşuyor. Dört bileşenden oluşan ve Dünya Miras Listesi alınan ‘Efes’; Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision), Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Evi’dir. Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak çok uzun yıllar boyunca kesintisiz yerleşim görmüş, kültürel ve ticari merkez haline gelmiştir. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir'in gizli kalmış tarihi güzelliği: Keçi Kalesi

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.