TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ücretsiz yemek

ücretsiz yemek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ücretsiz yemek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beslenme çantaları çaresizlik dolu: Bir şey yiyebilsin diye kuru ekmek! Haber

Beslenme çantaları çaresizlik dolu: Bir şey yiyebilsin diye kuru ekmek!

Okul ihtiyaçlarında birçok kalem ekonomik kriz nedeniyle el yakıyor ama bunlardan en öne çıkan beslenme. Zaten kırtasiye harcamalarıyla beli bükülen veliler şimdi de çocuklarının yıl boyu beslenme masraflarını nasıl karşılayacağını düşünüyor. Hükümet ise okullarda ücretsiz bir öğün yemek taleplerini ısrarla görmezden geliyor. Yoksulluğun her geçen gün derinleştiği Türkiye’de, çalışan nüfusun bile temel ihtiyaçlara erişmekte zorlandığını ve borçlarla yaşadığını belirten Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, yeterli gıdaya erişemeyen çocuk sayısının giderek arttığını vurguladı. Ailelerin yaşadığı ‘beslenme çantası’ çaresizliğini “Geçen hafta konuştuğum bir anne çocuğunun beslenme çantasına kuru ekmek koyduğunu söyledi. En azından bir şey yiyebilsin diye!” sözleriyle anlatan Foggo, ücretsiz öğün talebinin önemine değindi. YOKSULLUK DERİNLEŞMEYE DEVAM EDİYOR Yoksulluğun her geçen gün derinleşmeye devam ettiğini kaydeden Foggo, “Türkiye’de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin en temel sebebi de derin yoksulluk. Sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatları yüzde 50 oranında arttı. Türkiye, Haziran ayındaki yüzde 53,9’luk oranla 37 ülke arasında gıda enflasyonunun en yüksek olduğu OECD ülkesi oldu. Yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor. Çünkü sürekli zam, kiraların artması, enflasyonun sürekli yükselmesi yoksulluğu daha da derinleşiyor. Uzun yıllardır bu alanda çalışıyorum. Eskiden daha çok güvencesizler, kayıt dışı işçiler, inşaat işçileri, tekstil işçileri ile yoğun çalışıyordum. Ama bugün baktığımızda asgari ücretle çalışan, yani çalışan yoksulluğunu da tartışmaya başladık. Çünkü aslında onlar da yoksullaştı. Beyaz yakalılar da bir adım aşağıya indi. Büyükşehirlerin yanı sıra diğer illerde de kira fiyatları asgari ücret ile aynı. Çalışanlar da artık temel ihtiyaçlarına erişemez ve çalışanlar da artık güvencesiz duruma geldi ‘çalışan yoksulluğu’ diye bir kavramı tartışıyoruz şu anda” dedi. ÇALIŞAN YOKSULLUĞU: BORÇLA YAŞIYORLAR Günümüzde çalışan kesimlerin bile temel ihtiyaçlarına erişmekte zorlandığını vurgulayan Foggo, “Çalışan yoksulluğu yani çalıştığınız halde bireyin kendisini ya da ailesini geçindiremeyecek temel ihtiyaçlara erişemeyecek duruma gelmesi. Böyle krizlerle birlikte yoksulluk riskinin çalıştığınız halde sürekli artış göstermesi ve geçinemeyecek duruma gelmeniz. Başka bir deyişle, çalışan yoksullar, çalışmalarına karşın yeterli gelire sahip olamayan ve ekonomik olarak yoksulluk içinde yaşamaya devam eden insanlar. Yani her zamda bir basamak daha aşağı iniyorsunuz. Ne oluyor kirasını ödüyor ama gıdaya erişemiyor ya da mutfak masrafını azaltmaya çalışıyor, çocuğu okulu bırakıp çalışmaya başlıyor. Daha kötü koşullarda başka bir eve taşınmak zorunda kalıyor. Sürekli borçlanıyor. Borçla yaşıyor. İşsiz kalma riski ile kendisine önerilen her işi yapıyor, çalışıyor ama işsiz kalma korkusuyla kendisini sürekli tehdit altında hissediyor ve sonunda hem ruhsal hem de fiziksel olarak çöküntü yaşıyor” ifadelerini kullandı. YALNIZCA 8 ÇOCUKTAN 1’İ TÜKETEBİLİYOR Yeterli ve sağlıklı gıdaya erişmeyen çocuk sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken Foggo, “Çocuk yoksulluğu, çocukların yaşadığı hanelerin gelirinin, belirlenen yoksulluk sınırının altında olması durumunu tanımlar. Ancak çocuk yoksulluğu sadece maddi gelir yetersizliğiyle sınırlı değil, aynı zamanda çocukların temel haklara, hizmetlere erişimde de yaşadığı zorluklar, eğitim, sağlık, beslenme, barınma, sosyal katılım ve yaşam kalitesi gibi faktörleri de kapsar. Çocuk yoksulluğu, çocukların yoksulluk içinde yaşaması ve yetişkin olduğunda yoksul olarak hayatına devam etme riskinin yüksek olması anlamına geliyor. Bir çocuk yoksul bir ailede doğmuşsa sadece dünyaya geldikten sonra değil, henüz anne karnında iken yoksulluğu yaşıyor. Bilimsel araştırmalara göre, ilk 1000 gün çocuğun gelişimi için en önemli dönem diye açıklanıyor. Eğer çocuk hayatının ilk 1000 gününde yetersiz beslenme yaşıyorsa fiziksel ve zihinsel gelişim bozukluğu ortaya çıkıyor. Yapılan çalışmalar öğrenmede çok önemli olan beyin kıvrımlarının gelişiminin, dolayısıyla beyin yüz ölçümünün yoksul doğan çocuklarda daha düşük olduğunu gösteriyor. TÜİK raporuna göre her sekiz çocuktan yalnızca birinin et, tavuk veya balığı; on çocuktan da yine yalnızca birinin fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri; iki çocuktan ise birinin peynir ve yoğurdu her gün tüketebildiği görülüyor. Bu gıdaların eksikliği hem sağlık sorunlarına neden oluyor hem de çocukların okul başarısını etkiliyor” diye konuştu. BESLENME ÇANTASINA KURU EKMEK! Yetersiz beslenmenin çocuklar üzerinde ağır etkileri olduğunu belirten Foggo, okullarda ‘ücretsiz öğün’ talebinin önemine dair şunları söyledi: “Geçen hafta konuştuğum bir anne çocuğunun beslenme çantasına kuru ekmek koyduğunu söyledi. En azından bir şey yiyebilsin diye! Okul beslenmesi çok elzem. Çocuklar hiç değilse okulda sağlıklı bir öğün yesinler diye çığlığımız. Ama duymuyorlar, duymak istemiyorlar. Çocukların çektiği acıları, yaşadıkları travmaları maalesef duymuyorlar. Yalnızca bireysel refahı değil, aynı zamanda toplumsal eşitliği, dayanışmayı desteklemek ve sağlıklı bir nesil yetiştirmek açısından ücretsiz okul yemeği kritik bir öneme sahip. Geçenlerde CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Ahmet Akın ile görüştüm okul beslenmesi ile ilgili. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile CHP’li belediyelerle görüşme yaptığını geçen öğretim yılında olduğu gibi beslenme çantası projesine devam edileceğini söyledi.” DAHA FAZLA İSTEMEYİ BECERMELİYİZ Çocuk yoksulluğunun önüne geçebilmek için yerel yönetimlere düşen sorumluluklara da ayrı bir parantez açan Foggo, “Bütün belediyelerin ve belediye başkan adaylarının, hepimizin rüyası olan sosyal belediyeciliği hayata geçirmeleri gerekiyor. Sosyal belediyecilik, ekonomik, kültürel olarak risk altında yaşayan insanlara yani mülksüzlere, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, emeklilere, işsizlere çalışan, çalışamayan güvencesizlere ve tabi ki sivil toplum örgütlerine yönelik yatırım. Katılımcı bir belediye. ‘Mış’ gibi yapan değil yereldeki her yurttaşın katılımcı olduğu yani o kente o ilçeye o köye, o beldeye, o mahalleye bir çivi çakan her bireyin belediyesi olmak. Birtakım insanları zenginleştiren değil o kentin gerçek sahiplerini ekonomik ve kültürel olarak zenginleştiren yerel yöneticilere insanlar aç. Bazen şöyle oluyor gerçekten artık o kadar çok umudunu kaybetmiş ve bu çaresizliği kabul etmiş ki yoksullar, kendisi o kadar çok kötü koşullarda yaşıyor ve belediye başkanı sadece ona gülümseyip elini omzuna atsa yetiyor.  Hesap sormuyor, sorgulayamıyor. Sanki belediye o başkanın mülkü, sanki o meclisteki oda o vekilin kendi mülkü. Güzel örnekler var daha fazla, daha fazla istemeyi becermeliyiz. Yani açık, şeffaf, çocuklara hesap veren belediye başkanlarının yolu açık olsun artık” açıklamasını yaptı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Okullardaki enfeksiyon artışını önlemek için alınabilecek önlemler

İzmir’de ücretsiz yemekten faydalanacak öğrenci sayısı belli oldu Haber

İzmir’de ücretsiz yemekten faydalanacak öğrenci sayısı belli oldu

İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in öncülüğünde Türkiye genelinde başlatılan 'Ücretsiz Yemek Uygulaması' çerçevesinde İzmir’de yapılan hazırlıkları inceledi. Karşıyaka Aysel Baysak Anaokulu'nu ziyaret eden Yentür’e İl Milli Eğitim Şube Müdürü Mevlane Akdeniz ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadir Kadıoğlu eşlik etti. Milli Eğitim Bakanlığı, 6 Şubat 2023 tarihinden itibaren öncelikli olarak okul öncesi eğitime devam eden tüm çocuklar olmak üzere kademeli olarak 5 milyon öğrenciye bir öğün ücretsiz yemek verilmesi için Türkiye’nin dört bir yanında çalışma başlattı. Bu çerçevede İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü de ücretsiz yemek uygulaması için çalışmalarını tamamladı. Yapılan planlamalar ile İzmir’de bin 166 okulda 79 bin 355 öğrencinin bu hizmetten faydalanması sağlanacak. YAŞAMIN ÖZETİ ÇOCUKLUK DÖNEMİ Karşıyaka Aysel Baysak Anaokulu idareci ve öğretmenleri ile yapılan uygulama hakkında görüş alışverişinde bulunan İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, okulun yemekhanesini ziyaret etti. Yentür, İzmir’de uygulama için planlanan sayının okul idaresi ve öğretmenlerin de desteği ile uygun imkanlar çerçevesinde artacağına inandıklarını söyledi. Özellikle erken çocuklukta ve gelişim döneminde çocukların sağlıklı beslenmesinin ve yaşam boyu sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmasının önemine değinen Yentür, bir kişinin yaşamının özetinin çocukluk dönemi olduğunu vurguladı. Yentür, çocukluk döneminde kazanılan öğrenme ve beslenme gibi alışkanlıkların yaşam boyu onlara rehber olacağının altını çizdi. Milli Eğitim Bakanlığı olarak ülkemizde 5 milyon, İzmir'de ise yaklaşık 80 bin öğrencinin ücretsiz yemekle buluşacağının altını çizen Yentür, hijyen şartlarına uygun olarak planlamaların yapıldığını ve İzmir’in 'Ücretsiz Yemek Uygulaması'na hazır olduğunu sözlerine ekledi. İHA

MEB, okul öncesinde haftada 5 gün "ücretsiz yemek" uygulamasına 6 Şubat'ta başlıyor Haber

MEB, okul öncesinde haftada 5 gün "ücretsiz yemek" uygulamasına 6 Şubat'ta başlıyor

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, muhabirine yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığının öğrencilerin eğitime erişimini artırmak için sosyal politikalarla öğrencileri desteklemeye devam ettiğini vurguladı. Aralık 2021'de toplanan 20. Milli Eğitim Şurası'nda "okullarda ücretsiz öğle yemeği veya beslenme desteği sağlanması" yönündeki tavsiye kararına ilişkin çalışmaları hızlandırdıklarını ve bu konudaki hazırlıkları büyük bir titizlikleri yürüttüklerini ifade eden Özer, "1980'li yıllardan beri uygulanan taşımalı eğitim ve pansiyonlarda kalan öğrencilere verilen ücretsiz yemek hizmetinin son 20 yılda kapsamı her geçen gün genişletildi. Biz de Şura kararı çerçevesinde öğrencilere ücretsiz öğle yemeği verilmesine ilişkin çalışmalarımıza hız verdik. Halihazırda eğitim öğretim yılının başında 1,5 milyon olan ücretsiz yemekten faydalanan öğrenci sayısını, önce 1,8 milyona çıkardık. Şimdi de bu sayıyı eğitim-öğretim yılının ikinci yarısından itibaren 5 milyona çıkarmak için çalışacağız. Böylece eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması konusunda somut bir adım daha atmış olacağız." diye konuştu. Öğrencilere ücretsiz yemek uygulamasının önemli bir destek uygulaması olduğuna işaret eden Özer, son bir yılda okul öncesi eğitime erişimi artırmaya odaklandıklarını ve ücretsiz yemeğe özellikle gelişimin en hızlı olduğu okul öncesi eğitimden başlayacaklarını söyledi. Bakan Özer, ücretsiz yemek programının kapsamını ikinci eğitim-öğretim döneminin başlayacağı 6 Şubat itibarıyla kademeli olarak artıracaklarını dile getirerek şöyle devam etti: "Burada ağırlığı okul öncesine vereceğiz. Ücretsiz yemek uygulamasının usul ve esaslarının yer aldığı Yemek/Beslenme Hazırlama ve Dağıtımı Kılavuzu'nu uygulanmak üzere 81 ilimize gönderdik. Bu kapsamda, resmi okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden tüm okul öncesi eğitim kurumlarındaki çocuklarımıza haftanın 5 günü, günlük bir öğün beslenme verilmesi uygulamasını 6 Şubat itibarıyla başlatıyoruz. Bu kapsamda 6 Şubat itibarıyla resmi okullara devam eden 1 milyon 450 bin öğrencimiz, bir öğün beslenme hizmetinden faydalanmaya başlayacak. Ana sınıfı bulunan birleştirilmiş sınıflı ilkokullara devam eden öğrencilerimiz de günlük beslenme hizmetinden yararlandırılacak. Yatılı bölge ortaokullarında eğitim alan ve yatılılık hizmetinden yararlanmayan gündüzlü tüm öğrencilerimize de günlük bir öğün ücretsiz beslenme desteği verilecek. Bünyesinde ana sınıfı bulunan birleştirilmiş sınıflı ilkokullardaki öğrenciler ile yatılı bölge ortaokullarında eğitim alan gündüzlü öğrencilere imkanları uygun olan okullarda 6 Şubat günü beslenme verilecek. Diğer okullarda ise hazırlıklar tamamlanarak en erken zamanda beslenme verilmesine başlanacak." Bakan Özer, uygulamanın detaylarına ilişkin şunları kaydetti: "Okul mutfağında yemek hazırlayacak anaokulları ile bünyesinde ana sınıfı bulunan okul ve kurumların mutfak ihtiyaçları için ilgili okullara gerekli bütçe tahsisini yaptık. Kendi mutfağında yemek hazırlanması mümkün olmayan okullar için beslenme hizmetinin sadece Milli Eğitim Bakanlığına bağlı meslek liseleri ve öğretmenevleri ile yemek hazırlayan diğer kamu kurumlarından satın alınarak tedarik edilmesini sağlayacağız." Örnek menüler hazırlandı Yemek/Beslenme Hazırlama ve Dağıtımı Kılavuzu'nda, okullarda beslenme hizmeti süreçleri detaylarıyla yer aldı. Bu süreçler, "menü yönetimi", "denetim süreçleri (gıda güvenliği ve hijyen uygulamaları)", "tedarik ve depolama", "üretim (hazırlama ve pişirme)", "yemeğin / beslenmenin dağıtılması" ve "servis sonrası işlemler" olmak üzere 6 aşamadan oluşacak. Söz konusu kılavuz Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığının bu konudaki mevcut mevzuat ve çalışmaları referans alınarak oluşturuldu. Günlük enerji ve besin ögelerinin yeterli ve dengeli bir şekilde karşılanabilmesi için çocukların tüketmeleri gereken besinlerin iyi kalitede ve yeterli miktarlarda olmasına dikkat edilecek. Beslenme hizmetleri kapsamında sağlıklı beslenme ilkelerine uygun menüler planlanacak, ihtiyaç duyacakları besin içeriklerinin karşılanması, bunun yanı sıra sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandıracak eğitimlerin verilmesi de sağlanacak. Okullara diyetisyen desteği Beslenme hazırlanırken Sağlık Bakanlığının ilgili programları gereğince az tuz tüketimine dikkat edilecek. Tatlılarda hiçbir şekilde yapay tatlandırıcı kullanılmayacak. Menülerde sağlıklı beslenme için bulunması gereken besin ve besin grupları sırasıyla, süt ve ürünleri grubu, et, yumurta, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar grubu, ekmek ve tahıllar grubu, sebze ve meyveler grubu olacak. Okullara gönderilen yemeklerin okullarda oluşturulacak komisyon tarafından haftalık belirlenen menü listelerine ve gramajlarına uygun olup olmadığı kontrol edilerek alınacak. Bakanlık tarafından okul öncesi eğitim kurumları için dengeli beslenme ilkelerine uygun örnek menüler hazırlanarak illere gönderildi. Kendi menülerini yapacak okul, il ve ilçe halk sağlığı merkezlerinden diyetisyen desteği alacak. Kahvaltı da verilebilecek, menüler web sitesinde yayımlanacak Öte yandan, Bakanlık, normal eğitim yapan okullarda öğlen yemeği seçeneği kullanılmasını öneriyor. Bu okullarda ailelerle birlikte alınacak karar doğrultusunda sabah kahvaltısı menüsü de kullanılabilecek. İkili eğitim yapan okulların sabahçı gruplarında sabah kahvaltısı menüsü veya ailelerin görüşleri alınıp okulun beslenme saati menü türüne göre düzenlenerek öğlen yemeği menüsü de kullanılabilecek. İkili eğitim yapan okulların öğlenci gruplarında ise öğlen yemeği menüleri kullanılması öneriliyor. Ailelerle alınacak karara göre sabah kahvaltısı menüleri de kullanılabilecek. Ayrıca diyetisyen desteği ile okullarda hazırlanacak olan haftalık beslenme listesi okulun web sayfasında yayınlanacak. Komisyonlar kurulacak Her il ve ilçede temel eğitim biriminden sorumlu müdür yardımcısı veya şube müdürü başkanlığında en az bir anaokulu müdürü, bir ana sınıfı olan okul müdürü ve varsa beslenme üreten okul müdüründen oluşan bir komisyon kurulacak. Komisyon tarafından periyodik aralıklarla ücretsiz bir öğün beslenme verilmesi programına ilişkin süreçler konusunda rehberlik ve denetim yapılacak. Yemek alacak öğrencilerin velilerinden izin alınacak Okullarda sürecin planlanması, hazırlanması ve uygulanması aşamasında temizlik ve hijyene dikkat edilecek. Ücretsiz beslenme desteği verilecek olan öğrencilerin velilerinden izin belgeleri alınacak. Belgede veliler, öğrencinin beslenmeye bağlı herhangi bir alerjisi veya hassasiyetinin olup olmadığını yazılı olarak beyan edecek. Yemek menülerinin belirlenmesinde özel durumu olan öğrencilerin beslenme programlarına uygun hareket edilecek. MEB, ücretsiz bir öğün beslenme verilmesi programının sağlıklı ve sorunsuz şekilde yürütülmesi için valiliklerce tüm tedbirlerin alınması istendi. Beslenme hazırlanması ve sunumunda, Yemek/Beslenme Hazırlama ve Dağıtımı Kılavuzu’nda belirtilen hususlara titizlikle uyulacak. AA

Bir Öğün Sıcak Yemek İzmir’e uğramadı Haber

Bir Öğün Sıcak Yemek İzmir’e uğramadı

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Yeni yılla birlikte okullardaki ücretsiz yemek uygulamasının kapsamının genişletileceği açıklanmıştı. Milli Eğitim Bakanlığının kamuoyuyla paylaştığı bilgiye göre; 2023 yılında, okul öncesiyle, taşımalı ve yatılı okuldaki öğrencilerin tamamı ücretsiz yemek yiyebilecek. Bakanlığın, şu anda 400 bini okul öncesi olmak üzere, toplam 1 milyon 800 bin öğrenciye ücretsiz yemek verdiği belirtiliyor. Yaklaşık 2 yıldır Bir Öğün Sıcak Yemek kampanyası için mücadele veren Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, böyle bir çalışmanın İzmir’de halen hayata geçirilmediğini öne sürdü. “Kağıt üzerinde böyle bir tarif yapıldı ama sadece birkaç şehirde göstermelik yapıldı, devamı gelmedi. Her yerde bu faaliyet yürütülmüyor” sözlerine dikkat çeken Başkan Kalafat, çocukların evden beslenme getirdiklerini, anaokullarında yapılan etkinliklerin ya da çalışmaların, veliler tarafından halen ücret verilerek gerçekleştirildiğini kaydetti. Öğrencilerin ve velilerin, bürokratların olumlu açıklamalarının gölgesinde kendi imkanlarıyla yağlarında kavrulmaya devam ettiğini söyleyen Kalafat, öte yandan, bu tarz bir çalışmanın sadece anaokulları ile sınırlı kalmamasını, eğitimin her kademesine uygulanması gerektiğini vurguladı. İZMİR’DE HAYATA GEÇİRİLMEDİ “Veli-Der başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunun, anaokullarından başlayarak ilköğretime kadar okullarda çocuklara her gün sıcak yemek verilmesi talebi var” diyen Kalafat, “Bakanlık tarafından sunulan okul öncesine ücretsiz yemek dağıtımı ise İzmir’de halen hayata geçirilmiş bir çalışma değil. Kağıt üzerinde böyle bir tarif yapıldı ama sadece birkaç şehirde göstermelik yapıldı, devamı gelmedi. Her yerde bu faaliyet yürütülmüyor. Özellikle İzmir’de bize bu konuya yönelik bir bilgi kesinlikle gelmedi. Anaokullarında çocukların evden beslenme getirdiklerini, anaokullarında yapılan etkinlikleri ya da çalışmaları, velilerin halen ücret vererek gerçekleştirdiklerini biliyoruz. DAHA BÜYÜK BİR ACI VAR MI? Başkan Kalafat, sözlerine şöyle devam etti: “Keza İzmir de başta olmak üzere Türkiye’nin tüm şehirlerinde ama sadece okul öncesinde hayata geçirilse dahi bu yine doğru olmaz. Sadece anaokullarındaki öğrenciler için geçerli olması kesinlikle yanlış bir uygulama olacaktır. Bizim mücadelemiz eğitim kurumlarındaki tüm öğrencilerimiz için. Pandemi süreci ile birlikte 2 yıldır bunu dile getiriyoruz. Yapılan çalışma daha kapsayıcı, bütünleyici olmalı. Türkiye’de ekonomik kriz ve başka birçok gerekçeden dolayı öğrenciler artık okullarına gidemiyor. Bunların bazısı geleceksizlik, bazısı ekonomik sorunlar. Ama bu seneki en önemli problem, telefonlarımızın susmamasına neden olan ‘çocuğumun beslenme çantasına yemek koyamıyorum’ feryadı. Evladının çantasına yemek koyamayan, harçlık veremeyen, bu nedenle onu eğitimden koparmak zorunda kalan bir ebeveynin yaşadığı acıdan daha büyük bir acı var mı?” DEVLETİN YASAL ZORUNLULUĞUDUR “Devletin görevlerinden biri de böylesine derin bir krizde çocukların en azından bir öğün yemeğini karşılamak” ifadelerine dikkat çeken Kalafat, “12 yıl boyunca bu ihtiyacın devlet güvencesiyle giderilmesini talep ediyoruz. Sadece anaokullarında başlatılıyor olması yeterli değildir. Ki oralarda bile yapılıp yapılmadığı şaibeli. Bütün öğrenci kademelerinde yemek dağıtılması devletin yasal zorunluluğudur” dedi. Başkan Kalafat, son olarak, “Bizler eğitimin kamusal olması gerektiğini düşünenlerdeniz. Türkiye’de bir Milli Eğitim Bakanı özel okulların fiyatı üzerine bir değerlendirme yapamaz. Sen eğitimdeki 12 seneyi zorunlu hale getireceksin, öğrencilerin devamlılığını mecbur tutacaksın, bunu anayasa ile koruma altına alacaksın ama sonra çıkıp iyilik yaparmış gibi özel okul fiyatlarını yüzde 25 gibi bir miktar para ile tarif edeceksin. Bu ülkemizde milli eğitim politikalarının geldiği noktayı gösteriyor. Kesinlikle karşı çıkıyoruz. Eğitim hizmetleri, devlet güvencesiyle, kamusal olarak yapılmalı. Özel okullarla ilgili bir bakanın yaptığı böyle bir açıklamayı da doğru bulmuyoruz” sözlerini gündeme getirdi. GÖZÜMÜZ ÜSTÜNÜZDE Bir Öğün Sıcak Yemek kampanyası için mücadelesini ilmek ilmek örenlerden biri de Ekmek ve Gül ekibinden kadınlar… Geçtiğimiz günlerde konuya dair yazılı bir açıklama yapan kadınlar, şunları söyledi: “Bu mücadelenin sonucunda oluşan baskının etkisiyle uygulanacağı söylenen okul yemeği programının, çocukların en doğal hakkı olan sağlıklı beslenme hakkının, hükümet eliyle bir seçim yatırımına dönüşmesine izin vermeyeceğiz. Bununla yetinmeyeceğiz. Çünkü yetmez! Biz, tüm devlet okullarında, ayrımsız her çocuğa devlet eliyle, sağlıklı bir öğün yemek istiyoruz. Bunun anayasal ve yasal düzeyde garanti altına alınmasını istiyoruz. Takipçisiyiz. Bakanlığa bir kere daha ifade etmek isteriz: Gözümüz üstünüzde.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.