TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Meslek örgütlerinden ‘sandık’ çağrısı Haber

Meslek örgütlerinden ‘sandık’ çağrısı

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), seçime dair yazılı bir açıklama yaptı. Meslek örgütleri, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur Cumhurbaşkanı seçiminde vatandaşları oy kullanmaya ve sandıkları korumaya çağırdı.  Konuşmasında, seçim öncesi koşulların adil olmadığını belirten meslek örgütleri, antidemokratik bir sürecin yaşandığını da ekledi.  GÜZEL GÜNLER İÇİN…  Açıklamanın devamında şunlar yer alıyor: “Yirmi yıldır TÜİK’in yayımladığı doğru olmayan enflasyon rakamlarıyla ücretlerimiz ve satın alma gücümüz azaltılmaktadır… Kadınların özgür oldukları, şiddet nesnesi kılınmadıkları, sahiplendirilip öldürülmedikleri yarınlar için, gençlerimizin yurt bulamadıkları için tarikatlara, cemaatlere teslim olmadıkları, geleceksiz kalmadıkları günler için, doğanın ve geleceğimizin tahrip edilmemesi için, yerüstü ve yer altı kaynaklarımızın yağmalanmaması için salgınlarda, depremlerde yüz binlerce insanımızı kaybetmemek için, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitiminin çağın gereklerine uygun bilimsel niteliğe ulaşması için, özgür, özerk ve bilim üreten üniversiteler için, yurttaşlarımızın demokratik iradesine saygı duyulduğu güzel günler için, basın üzerinde yaratılan baskıcı politikalara son vermek için, insan hakları ihlallerinin olmadığı yarınlar için, güvenli ve güvenceli çalışma ortamlarının sağlandığı ve kötü çalışma koşullarının düzeltildiği yarınlar için, işsizliği azaltmak, atama ve işe alımlarda ayrımcılığa dur demek için, herkesi 28 Mayıs tarihinde seçimlerde oyumuzu kullanmaya ve sandıklarımızdaki oylara sahip çıkmaya çağırıyoruz.” Meslek örgütleri açıklamalarını, “Gelin, hep birlikte değiştirelim” diyerek sonlandırdı.

Yaşar’lı gençlere yaşamdan ilham ödülü Haber

Yaşar’lı gençlere yaşamdan ilham ödülü

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından her yıl düzenlenen yarışmaya Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencileri damga vurdu. İM 2022 İçmimarlık Öğrencileri Proje Yarışmasında 5 farklı kategoride toplam 596 proje yarışırken, Yaşar Üniversitesi ise 36 farklı proje ile katıldı. Karadeniz Teknik Üniversitesinin ev sahipliğinde çevrim içi olarak düzenlenen etkinlikte İç Mimarlar Odası Genel Başkanı Emrah Kaymak, temsilciler ve akademisyenlerden oluşan jüri üyeleri, öğrenci projelerinin özgünlük, yapı, sunum ve tasarım sürecini dikkate alarak değerlendirdi. Yaşar Üniversitesi öğrencileri, tasarım stüdyosu projeleri yıl kategorileri ile mobilya ve aydınlatma tasarımı kategorilerinde farklı dereceler olmak üzere toplam 4 ödül kazandı. İç mimarlık eğitimi alan öğrencilerin hem meslek kimliğinin güçlenmesini sağlamayı da amaçlayan yarışmada ilk elemeyi geçerek 5 kategoride toplam 60 finalist arasına adını yazdıran projelerin 8'i, Yaşar Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencilerinin tasarımları oldu. Final değerlendirmesinde Esra İpek, kamusal alanda sergilenen; ancak tek bir cepheden ışık alan heykelin doğal yollarla aydınlatılması için hazırlanan "Light Towards The Sculpture" isimli projesiyle 1. yıl kategorisinde birinci oldu. Nazmiye Çam, farklı üniversite öğrencilerini bir araya getiren toplum projesi olan "Teach-Community Center" ile 2. yıl kategorisinde üçüncü oldu. 4. yıl kategorisinde ise Esma Taşdemir, maddi açıdan dezavantajlı öğrencilerin sanat, teknoloji, bilişim ve edebiyat gibi alanlarda ağ oluşturmasını sağlayan bir gençlik merkezi olan 'Team Work Makes Dream Work' isimli projesiyle Eşdeğer Mansiyon Ödülüne layık bulundu. "Mobilya ve Aydınlatma" kategorisinde ise Zehra Özden ve Ğemgin Akmeşe'nin ortak projesi olan ve çocukların motor becerilerini geliştirmeye yönelik tasarlanan 'Elephant' isimli proje ikincilik ödülünü aldı. Doğa Apulut'ın 'Sculpted: A Tribute To Ali Hadi Bara', Afra Pınar Yahşi'nin 'Culture River' isimli projesi ile Elvan Nerman'ın 'Conections With Stations' ile 'Bridge: A Community Center in Bornova' isimli projeleri ilk 12 proje arasında yer aldı. İHA

TMMOB Jeoloji Kurultayı start verdi Haber

TMMOB Jeoloji Kurultayı start verdi

KEMAL ÖZKURT Kurultayın bu yılki ana teması, 2022 yılının başından itibaren Rusya-Ukrayna örneğinde olduğu gibi yakın coğrafyada yaşanan çatışmalar, petrol, gaz, kömür, jeotermal, metalik veya endüstriyel hammaddeler gibi jeolojik kökenli kaynaklara olan talebin baş döndürücü bir hızla artmasına ve Ortadoğu ve Akdeniz başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde ekonomik kriz ve istikrarsızlıkları tetikledi. Bu olguların ana nedenlerini tartışmak ve detaylandırmak amacıyla  ‘Jeolojik Kaynakların Sürdürülebilir Kalkınmadaki Rolü’ ana tema olarak belirlendi. KURULTAYDA DEPREM DE KONUŞULACAK Kurultayın ana temasının belirlenip ilan edilmesini takip eden dönemde 6 Şubat 2023’te merkez üstü Pazarcık olan 7.8 büyüklüğündeki ve merkez üstü Elbistan olan 7.6 büyüklüğündeki ikiz depremlerin ardından, “Deprem” konusunun ele alınması ve tartışılması amacıyla “Doğa Kaynaklı Afetler ve Afet Yönetimi Oturumu”nun yanı sıra 13 Nisan Perşembe ve 14 Nisan Cuma günlerinde “Deprem Özel Oturumu ve Paneli”  alt başlıklar olarak konuşulacağı bildirildi. Öte yandan, deprem konusunda çalışma yürüten meslektaşlarının bölgede yaptıkları arazi çalışmalarının sonuçlarının sunulacağı oturumlarda, bölge genelinde can kaybı ve ağır hasarlara neden olan fay ve fay mekanizmaları, depremin yarattığı hasar ve bu hasarın oluşmasına neden olan faktörler ayrıntılı olarak değerlendirilecek.   KURULTAY'DA ORTAK AMAÇLAR KONUŞULACAK TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamanın devamı ise şu şekilde; 75. Türkiye Jeoloji Kurultayımızda, bulunduğumuz coğrafya ve çevresinde emperyalist ülkelerin kaynak paylaşımı savaşlarının, ülkemize etkileri ile  jeolojik kaynak ve varlıklarımızın aranması, araştırılması, bulunması, işletilmesi ve yönetilmesi süreçlerinde yer alan biz jeoloji mühendislerinin, ülke kalkınmasındaki rolü ve önemini topluma ve yöneticilerine doğru ve etkili anlatılmasını sağlamak önde gelen amacımızdır. Düzenleme Kurulu olarak, aklın ve bilimin rehberliğinde her yıl gerçekleştirilen ve bu yıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Cumhuriyetimizin 100’üncü, Kurultayımızın ise 75’inci yılı olması nedeniyle, daha bir anlam ifade eden Kurultayımıza aklın ve bilimin toplumsal yaşamın her alanında hak ettiği yeri alması gerektiğini düşünen herkesi bekliyoruz.

TMMOB İKK: İmar afları Anayasa’ya suç olarak eklenmeli! Haber

TMMOB İKK: İmar afları Anayasa’ya suç olarak eklenmeli!

ÇAĞLA GENİŞ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Kahramanmaraş’ta meydana gelen, 10 kenti vuran ve on binlerce vatandaşın yaşamını yitirdiği felakete ilişkin basın açıklaması yaptı. Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleşen ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun da katıldığı açıklamada, afetlerin felakete dönüşmesinin temel nedeninin rant politikaları olduğu vurgulanırken, tüm sorumluların yargı önünde hesap vermesi gerektiği savunuldu ve kentlerin yeniden inşasının mümkün olduğu madde madde anlatıldı. ‘ASRIN FELAKETİ’ SÖYLEMİNE TEPKİ Açıklamayı okuyan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ekici, “Ülkemizde özellikle de son 20 yılda kentleşme politikalarının toplumun ortak yararından ziyade sermayenin çıkarları doğrultusunda yönetilmesinden kaynaklı yaşadığımız her afet felakete dönüşmektedir. Yaşadığımız coğrafyanın deprem kuşağında yer aldığı bilinen bir gerçek olmasına rağmen devletin kurumlarınca yerleşim alanları belirlenmesi, yapılaşmaya ilişkin kararlar alınması, uygulanması ve denetlenmesiyle ilgili tüm idari işlemlerin deprem gerçeği ve bilimsel veriler dikkate alınmadan gerçekleştirilmiş olması söz konusu felaketlerin sebebidir. Doğa kaynaklı afetlerin felakete dönüşmesindeki kamu sorumluluğunun, ‘asrın felaketi’ söylemi ile gizlenmesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizin kamu kaynaklarını, vatandaşların sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşamasını sağlamak yerine, hasta garantili şehir hastaneleri, geçiş garantili otoyollar, uçuş garantili havalimanlarına aktardınız. Yaşadığımız felaketlerde sorumluluk almak yerine, imar planlarında getirdiğiniz yoğunluk artışlarıyla kentlerimizi cehennem, vatandaşları ise uzun yıllar bankaların müşterisi haline getirdiniz” dedi. MADDE MADDE AÇIKLANDI Ekici, kentlerin yeniden inşası için neler yapılması gerektiğini madde madde şöyle açıkladı: “Vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için kamu idarelerince oluşturulan geçici barınma alanları,  yeni felaketlere kapı aralamadan, uluslararası standartlara ve meslek odalarımızın yayınladığı kılavuzlara uygun bir şekilde planlanmalıdır. Yıkım yaşanan bölgede hasar tespit çalışmaları mevzuatın öngördüğü şekilde eksiksiz bir şekilde tamamlanmalıdır. Bölgede yıkım kaynaklı asbest ve diğer toksik kimyasal gazları içeren tozun solunması ile kanser başta olmak üzere ciddi sağlık problemleri oluşacaktır. Yürütülen çalışmalarda bu nedenle bölgede toza karşı yüksek koruyucu özelliği bulunan FFP2 ve FFP3 türü maskelerin kullanılması, enkaz kaldırma ve yıkım sürecinde gerekli önlemlerin ivedilikle alınması, personele ve bölgede yaşayanlara koruyucu ekipmanların sağlanması gerekmektedir. Enkaz çalışmaları ile alandan kaldırılan hafriyatın içerdiği asbest ve tehlikeli atıklardan uygun koşullarda arındırılması, gerekli tedbirlerin alınması, hafriyat içerisindeki geri dönüşebilen malzemelerin mevzuata uygun geri dönüşümü sağlanması, hafriyatın depolanacağı alanların yer seçimi ve depolama koşullarının çevre ve halk sağlığı sorunlarına yol açmayacak biçimde yönetilmesi, depolama alanları ve koşulları ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir. Depremde büyük hasar alan illerimizin dışında onlarca ilimiz ve yüzlerce yerleşim merkezimiz, her an yıkıcı deprem üretecek diri fayların üzerindedir. Yeni yerleşim alanlarının belirlenmesinde, geometrisi ve tehlike düzeyi paleosismolojik çalışmalarla belirlenen diri faylar, sakınım bantları ile her ölçekteki imar planlarına işlenerek plan kararlarına yansıtılmalıdır. Bunun yanında söz konusu çalışmalarla belirlenecek risk haritası ulusal veri tabanına işlenerek özel zeminler için alanında uzman mühendislerce proje ve denetimi yapılmalı, bazı zemin ve imar durumu zorunluluklarına göre sismik izolatör zorunlu hale getirilmelidir. Kahramanmaraş depremi, bir kez daha yapı denetim sisteminin sorunlu olduğunu ortaya koymuştur. Yapı denetimi, zemin ve temel etütleri saha çalışmalarının ve zemin iyileştirmelerinin yerinde denetleneceği, meslek odalarının da sorumluluk üstleneceği yeni bir yapılanma ile ilgili tüm meslek disiplinlerinin içinde yer alacağı dönüşümü mutlaka gerçekleştirmelidir. İmar afları bir daha gündeme getirilmeyecek şekilde anayasaya suç olarak eklenmelidir. Mühendislik programlarına akreditasyon zorunluluğu getirilmeli ve proje kontrollerinde görev alanların yetkinlikleri sağlanmalıdır. Müteahhitlik sistemi baştan sona yenilenerek firma yaptığı yapının hem projesinden hem imalatından sorumlu olmalı,  ilgili meslek odalarınca denetimi yapılmalıdır. Barınma hakkının temel bir insan hakkı olduğundan hareketle ülkemizde uygulanan kentsel politikalar nedeniyle konutu yatırım aracına dönüştüren kredi teşvikleri, kamu mülklerinin satışı, yabancı konut satışı, kira ve konut fiyatlarının denetlenmemesi,  vergilendirmenin adil yapılmaması vb. tüm iş ve işlemlerden vazgeçilmelidir. Yapılacak tüm çalışmalarda meslek odalarımızın bilgi birikiminden faydalanılmalı, mesleki denetim konusunda yetkili kurumun TMMOB olduğuna ilişkin gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir.” 

TMMOB’dan kaza isyanı: Köşger’e ‘mevzuat’ çıkışı Haber

TMMOB’dan kaza isyanı: Köşger’e ‘mevzuat’ çıkışı

AYLİN TOPALOĞLU İzmir’in Bornova ilçesinde bir otel inşaatında 30 Aralık’ta meydana gelen vinç kazasında 6 işçi hayatını kaybetti. 32 katlı inşaatta kurulu vincin devrilmesi ile meydana gelen kazanın ardından projenin müteahhidi, şantiye şefi, iş güvenliği uzmanı ve vinç firması sahibi tutuklandı. İşçilerin daha önce konteynerlerin güvenli olmadığı için başka bir yere taşınmasını talep ettikleri öne sürülürken kaza ile ilgili ihmal iddiaları dile getirildi. Gelişmelerin ardından İzmir’i yasa boğan kazayla ilgili Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) konuyla bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İŞÇİLERİN KANI TEDBİR ALMAYANLARIN ELİNDE TMMOB Makine Mühendisleri İzmir Şubesi’nden Evrim Aksoy’un okuduğu ‘İşçilerin kanı zorlayıcı tedbirleri almayanların elindedir’ başlıklı açıklamada ‘iş cinayeti’ vurgusu yapılırken şu sözlere yer verildi: “Bilindiği üzere, 2022’nin son günlerinde, 30 Aralık 2022 tarihinde Bornova’da bir otel inşaatında meydana gelen vinç kazasında 6 işçi yaşamını yitirdi. Olay, her ne kadar “kaza” olarak tanımlanıyorsa da Bornova’da göz göre göre gelen bir iş cinayeti işlendiği açıktır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, maksimum rantı insan yaşamından daha değerli gören, işçilerin yaşam hakkını gözetmeyen politikalar bu varlığını koruduğu sürece, iş cinayetleri artarak devam edecektir. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak, meslek alanlarımızdan yola çıkarak alınması gerektiğini düşündüğümüz bir dizi tedbiri şu şekilde sıralayabiliriz. Mesleki eğitim kapsamında, kule vinç montajcısı ve kule vinç bakımcısı eğitimleri düzenlenmelidir. Kamusal denetim ilkesi ile bu eğitimlerin Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) gibi piyasalaşan bir alanın dışında kalması için kamu kurum, kuruluşları ve meslek odaları tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Tüm kule vinç üreticisi firmaların modellerine ilişkin kurulum, kullanım ve bakım bilgilerini içeren ve kesinlikle anlaşılır olabilmesi için üretici tarafından Türkçeye çevirisi yapılmış kullanım kılavuzlarını barındıran bir ulusal bilgi bankası oluşturulmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri tek elden yönlendirilmeli, işveren ile iş güvenliği uzmanı arasındaki ekonomik bağ koparılmalıdır. Bu süreç kamu kurum, kuruluşları veya meslek odaları tarafından yönetilmelidir. İş güvenliği uzmanlarının işvereni, kamu kurum, kuruluşları veya meslek odaları olmalıdır. Kule vinçlerin montaj bakım ve işletmelerine ilişkin ulusal mevzuat düzenlenmelidir. Kule vinç bom (kol) çalışma ve şaryo (araba) çalışma aralığının tanımlanarak bunların şantiye içi yaşam alanları ve şantiye dışı meskûn mahalleri tehlikeye sokmayacak şekilde sınırlandırılması, montaj uygunluk değerlendirmeleri (kamusal denetim), zemin etütleri kontrolü ve ilgili meslek odalarından alınacak uygunluk değerlendirmesi raporlarına bağlı olarak inşaat ruhsatlarının düzenlenmesi sağlanmalıdır.” TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sıralananlar, gerçekleştirilmesi çok zor öneriler değildir. Ancak kârlarından bir kuruş dahi feragat etmek istemeyen sermaye ve onların hamisi konumunda bulunan iktidar için atılmasından kaçınılan adımlardır. Bu tedbirler alınmadığı sürece; yaşamını yitiren, yaralanan, hayatını engelli olarak sürdürmek zorunda kalan her işçinin kanı, iktidarın ve patronların eline bulaşmış olacaktır. TMMOB İzmir İKK olarak, sıraladığımız ve ivedilikle gündeme alınması gereken adımların atılması doğrultusunda çabalayacağımızı ve bunun takipçisi olduğumuzu duyururken, tüm yurttaşlarımızı bu doğrultuda talepte bulunmaya ve kamuoyu baskısı oluşturmaya davet ediyoruz.” VALİ’NİN MEVZUAT BİLMEMESİ İLE İLGİLİ Kazanın ardından İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ile Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ arasında yaşanan sorumluluk polemiği hakkındaki soruya yanıt veren TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Buradaki inşaat alanı yetki ve sorumluluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda. Ruhsat alana kadar sorumluluk belediyede. Burada sorun şurada valinin mevzuat bilmemesi ile ilgili bir şey.  Ruhsat alana kadar sorumluluk belediyede. Mevzuatlar açık ve net. İzmir’de tümüyle büyük denetimlerin çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından takibinin yapılması gerekiyor. Her kaza olduğunda orada bir şantiye şefinin tutuklanması ile durumun çözülmesi değil. Oradaki çalışma koşullarının düzenlenmesi. İş güvenliği uzmanlarının bağımsızlıklarının sağlanması. Kamudan talebimiz denetlenmelerin sağlanması” ifadelerini kullandı.

Gelecek haftadan itibaren "amansız elli" soğukları geliyor Haber

Gelecek haftadan itibaren "amansız elli" soğukları geliyor

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yayın Kurulu Başkanı ve Haliç Üniversitesinde öğretim görevlisi de olan Köse, halk arasında "kara kış" olarak bilinen, eskilerin "amansız elli" adını verdikleri soğuk havalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Havanın gelecek günlerde hızla soğuyacağını ve "kara kış"ın yaşanacağını belirten Köse, soğuğa karşı tedbirli olunması uyarısında bulundu. Köse, başladığı günden itibaren şiddeti artacak bu havaların, adını "amansız" kelimesinden aldığına dikkati çekerek, "Amansız kelimesi mana olarak 'aman vermez, acımasız, cana kıyıcı, hoşgörüsüz, gaddar, zalim' olarak geçmektedir. Anlamından da anlaşılacağı üzere bu soğuklar, uzun soluklu 50 gün sürdüğü ve aman vermediği için atalarımız bu ismi vermişlerdir." diye konuştu. "11 Ocak'tan itibaren yaşanmaya başlayacak" Normal şartlarda söz konusu soğukların 4 Ocak'ta başladığını fakat bu yıl tarihlerin "omega blokajı" nedeniyle yaşanan yüksek basınçtan etkilendiğini anlatan Köse, "Bu sene amansız elli soğukları yurdumuzda bir hafta sapmayla 11 Ocak'tan itibaren yaşanmaya başlayacak. Soğukların aralıksız devam etmesi yüzünden, bu günlere 'amansız elli' denmiştir. 10 gün kara kışın sonunda, 31 gün zemheride, 9 gün gücüğün başında, toplam 50 gündür." dedi. Diğer dönemlerde yaşanan soğukların genelde fırtınayla birlikte birkaç gün veya hafta devam edip, yerini ılık havaya bıraktığını aktaran Köse, "amansız elli" soğuklarının ise çok daha uzun sürdüğünü, şiddetli ve sert geçtiğini ifade etti. "Bu durumda bu kış kısa sürecek" ABD, Japonya, Filipinler, Meksika gibi okyanusa kıyısı bulunan ülkelerde görülen tayfunlara farklı isimlerin verildiğine işaret eden Köse, o ülkelerde bu isimlerin her yıl değiştiğine değinerek şunları kaydetti: "Tayfunlara isim verme fikri çok eskilere dayanmıyor. İlk olarak 19. yüzyılın sonlarına doğru Avustralyalı bir meteorolog, tayfunlara kadın isimleri vermeye başladı. Bu fikri benimseyen Amerika Ulusal Tayfun Merkezi, 1953 yılından itibaren uygulamayı resmen yürürlüğe koydu. Atalarımız ise uzun yıllar yaptıkları gözlemler ile sayılı fırtına ve günlere hafızalarda kalacak, o fırtınayı nitelendiren isimler vermişlerdir. Örneğin eylül ayının son haftasında kestanelerin ağaçtan dökülmesine neden olduğu için 'kestane karası fırtınası' ismini vermişlerdir. Zira kestane dikenli bir meyvedir, toplaması zor ve zahmetlidir. Eylülün son haftası genelde Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava ve fırtına ile birlikte ani sıcaklık düşüşünün ardından dökülen kestaneler nedeniyle 'kestane karası fırtınası' adını almıştır. Benzer durum, amansız elli için de geçerlidir." Köse, eski kuşaklarda "Güzün yağmur çok yağarsa kış uzun geçer" inanışının hakim olduğunu dile getirerek, "Atalarımızın bu tahminine göre, geçen güz neredeyse yağmur yağmadı. Bu durumda bu kış kısa sürecek. Bu tahmini bir yere not alıp, tutup tutmayacağını hep birlikte yaşayarak görelim." ifadesini kullandı. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.