TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türk Medeni Kanunu

Türk Medeni Kanunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Medeni Kanunu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız! Haber

İzmir Barosu: Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşıyız!

İzmir Barosu, “Boşanmayı Değil Kadınlara Yönelik Şiddeti Engelleyin” konulu basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki baro binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya katılan kadın avukatlar, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Nafaka haktır engellenemez” ve “Nafaka hakkıma dokunma” yazılı dövizler taşıdı. Kadın avukatlar adına basın açıklamasını İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Gözde Önal okudu. BARO VE KADIN ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK ÇALIŞMA Bakanlık tarafından İzmir’de düzenlenen Aile Çalıştayı’na davetli olarak katıldıklarını belirten Önal, bu çalışmada toplumu dizayn ederken aile kavramından yola çıkıldığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiklerini vurguladı. Esas tartışılması gerekenin yaşadıkları şiddete rağmen evliliğini sürdürmek zorunda bırakılan kadınlar olduğuna işaret eden Önal, “Oysaki insan hakları, evrensel hukuk kuralları, taraf olunan uluslararası sözleşmeler, kadın erkek eşitliğine dayalı Türk Medeni Kanunu gözetildiğinde, günümüz yüzyılında güçlü bir toplum dizaynının eşit ve özgür bireylerle mümkün olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce ve ihtiyaç ile İzmir Barosu kamuoyuna açık bir çalışma yapmış; meslektaşlarımızın ve kadın örgütleri temsilcilerinin yürüttüğü çalışmada ‘Nafaka ve Velayet; Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi; Cinsiyetlendirilmiş Emek; Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ konuları görüşülmüştür. Bakanlığa da göndereceğimiz; toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlak surette sağlandığı, kadına yönelik şiddetin son bulduğu bir dünya düzenine kavuşmanın umuduyla yaptığımız çalışmamız sonucunda ortaya çıkan raporu özetle sizlerle paylaşmak isteriz” dedi. VELAYET VE NAFAKA HAKKI İzmir Barosu ve kadın örgütleri tarafından hazırlanan raporda görüşülen konulardan bahseden Önal, “İlk olarak ‘Nafaka ve Velayet’ konusu tartışılmıştır. Her ne kadar toplumda nafakanın sadece kadınlar lehine hükmedildiği ve süresiz olduğu algısı bulunsa da nafaka kurumu cinsiyetsiz ve devamı şarta bağlı bir kurumdur. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf yapısal şiddet ve eşitsizlik nedeniyle genellikle kadınlardır. Yine de hükmedilen nafaka miktarı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kadınların hayatlarını yeniden kurabilmelerini sağlamaktan oldukça uzak ve erkeklere mağduriyet yaratmayacak kadar cüzidir. Velayet çocuğun üstün yararı dikkate alınarak belirlenmelidir. Ancak velayet hem hak hem de yükümlülük olarak düzenlenmesine rağmen uygulamada kadınlara yönelik bir şiddet unsuru olarak kullanılmaktadır. İkinci olarak ‘Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi’ tartışılmıştır. Şiddet içeren evliliklerde bile toplumsal cinsiyet kalıp yargıları nedeniyle kadınlar boşanma kararı alamamaktadır. Bu kalıp yargılardan bir kısmı kadınların boşanma kararı alamamasına neden olurken diğer bir kısmı boşanma sırasında kusurlu taraf olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bunlardan bir kısmı: ‘Nafaka isteyen kadının açgözlü olduğu, çocukların velayetini almak istemeyen kadınların kötü anne olduğu, boşanmış kadınların görünmez olmak zorunda olduğu’ yönündeki toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıdır” ifadelerini kullandı. NABIZ YOKLAMA GİRİŞİMİ Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı olduklarını ve yasaların uygulanması için mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Önal, “Üçüncü olarak ‘Cinsiyetlendirilmiş Emek’ konusu tartışılmıştır. Bu başlık altında öncelikle ev içi emeğin görünmezliği tartışılmış, kamusal alanda çalışmayan/çalışmasına izin verilmeyen kadınların yaşamış olduğu ekonomik şiddet neticesinde boşanma kararı almakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Bunun yanında kadınlar kamusal hayattaki çalışma içerisinde de cinsiyet temelli mobbinge maruz kalmakta, daha fazla çalışsalar da aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret almaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalı, bu anlamda taraf olunan uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır. Dördüncü ve son olarak ise ‘Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği’ tartışılmıştır. Bu başlık altında din ve geleneksel toplum normlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği, erkekten çalışmasının kadından ev işi yapmasının beklendiği değerlendirilmiştir. Siyasi iktidarın eşitliğin fıtrata aykırı olduğu yönündeki açıklamaları ile kadınları doğum yapmaya teşvik eden politikaları neticesinde kadınları aileye hapsedilmekte, kamusal alanda medeni varlıklar olarak bulunmalarının önüne geçilmekte ve bunun sonucunda da kadınlar şiddet döngüsünden çıkamayarak evliliklerini devam ettirmek zorunda bırakılmaktadır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, son dönemde siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerileri laik ve eşitlikçi anlayışa dayanan 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimidir. Mevcut yasaların uygulanmasını sağlamak gerekirken bu değişikliklerin gündeme gelmesi toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu değildir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduğumuzu ve yasaların uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha bildiririz” açıklamasını yaptı. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kadın Bakanlığı olmalı mı, olmamalı mı?

AYM’den soyadı çıkışı İşte o karar Haber

AYM’den soyadı çıkışı İşte o karar

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Anayasa Mahkemesi (AYM) kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin önünü açan bir karara imza attı. Buna göre, Türk Medeni Kanunu'nun kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğu getiren 187. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı 28 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. ANAYASA’NIN 10. MADDESİNE AYKIRI AYM, söz konusu maddenin Anayasa'nın ‘Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür’ diyen 10. maddesine aykırı olduğuna hükmetti.  BİRÇOK DEĞİŞİKLİK YAPILDI Kural, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı görülerek iptal edildiğinden Anayasa'nın 2., 17., 20., 90. ve 153. maddeleri yönünden de ayrıca incelenmedi. AYM kararda, yürürlüğe girdiği tarihte toplumda olumlu etkiler yaratan ve belirli bir alanda düzenin sağlanmasını mümkün kılan hükümlerin zamanla toplumun gereksinimlerine cevap vermede yetersiz kalabileceğini belirtti. Bu bağlamda 4721 sayılı Kanun'da kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik ‘Kocanın evlilik birliğinin reisi olduğunu’ öngören hükmün kaldırılması gibi birçok değişikliğin yapıldığı ifade edildi. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.