TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#tıp fakültesi

tıp fakültesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tıp fakültesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ege Üniversitesi'nde meme kanseri farkındalık yürüyüşü Haber

Ege Üniversitesi'nde meme kanseri farkındalık yürüyüşü

“Pembe Tişörtlerinizle Yürüyüşümüze Bekliyoruz” sloganı ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde başlayarak, Kampüs Öğrenci Dekanlığında sona eren yürüyüşte katılımcılar meme kanseri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla “Meme Kanserinde Güç Sende” yazılı pankart taşıdılar. Katılımın yoğun olduğu etkinlikte, meme kanserinde dikkat çekmek amacıyla pembe kurdele dağıtıldı. “Meme kanseri konusunda farkındalık ve erken tanı hayat kurtarır” Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Emine Serra Kamer, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından Ekim Ayı, Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak tanımlandı. Her sekiz kadından birinde meme kanseri riski tanımlanmış olması nedeni ile geniş tabanlı erken tanı çalışmaları özellikle bu ayda önem kazanmakta. Meme kanseri, maalesef kadınlarda en sık rastladığımız tümör türü olarak karşımıza çıkıyor. Meme kanseri konusunda farkındalık ve erken tanı son derece önemli. Bugün düzenlediğimiz bu etkinlikte, Ege Üniversitesi Hastanesinden Öğrenci Dekanlığına kadar hekimlerimiz, hocalarımız, öğrencilerimiz, hastalarımız ve hasta yakınlarımızla beraber yürüyerek, erken tanının ve hep beraber güçlü olacağımızın sinyalini vermek istedik. Erken tanı hayat kurtarır. Bugün, bir kurdeleden ötesi bir gün. Hep birlikte bu dönemi atlatacağız” diye konuştu. Prof. Dr. Kamer, “Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak meme kanseri farkındalık ayında, meme kanserinde farkındalık ve yeniden düşünmeyi artırmak amacı doğrultusunda Tıp Fakültemizde öğrencilerimiz, çalışanlarımız, hocalarımızla birlikte etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: EÜ'de “İzmir’de Bir Cumhuriyet Aydını: Vedide Baha Pars” paneli

"Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi"nde ilk beton harcı döküldü Haber

"Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi"nde ilk beton harcı döküldü

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yeterli yapısal emniyet seviyesinde olmadıkları tespit edilerek boşaltılan İÜC Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin binalarının yenilenmesi çalışmaları devam ediyor. Bu kapsamda başlayan inşaat çalışmalarında tarihi yarımadada zeminin kaymasını engellemek amacıyla iksa sistemleri kullanılacak. Alana, kot farkı nedeniyle yapılacak iksa sistemi için 6 ile 37 metre arasında değişen derinliklerde 1074 fore kazık yerleştirilecek. Çalışmalar kapsamında iksa sistemleri için 22 bin 250 metre uzunluğunda zemin kazılırken alana 18 bin 100 metreküp beton dökülecek. "Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi"nde iksa sistemlerinin ilk beton harcı, Rektör Prof. Dr. Nuri Aydın, eski İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, İÜC Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Oğuz Çetinkale ve Prof. Dr. Mehmet Bilgin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen, Başhekim Doç. Dr. Emin Köse ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu üyeleri ve Fakülte Kurulu üyelerinin katıldığı törenle döküldü. Prof. Dr. Nuri Aydın, çalışmalara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cerrahpaşa Yerleşkesi'nin depreme dayanıklı ve hazır hale getirilmesi için kapsamlı bir çalışma sürecinin yürütüldüğünü ve bu konuda önemli bir adımın daha atıldığını söyledi. Depremden sonra bazı binaları boşaltılan Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin bir kısmının Yeşilköy'deki Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Prof. Dr. Murat Dilmener Hastanesinde faaliyetlerine devam ettiğini anımsatan Aydın, inşaatlar tamamlandığında fakültenin modern hastane yapılarına kavuşacağını kaydetti. Yeni Cerrahpaşa Projesi sürecinde hem hastane hem de eğitim faaliyetlerinin hiçbir kesintiye uğramadan devamının da kendileri için önemli olduğunu belirten Aydın, inşaat faaliyetlerinin devam ettiği alanın boşaltılarak çalışmaların başlayabilmesi amacıyla 20'nin üzerinde geçici çelik konstrüksiyon binanın imal edildiğini, hastane ve eğitim faaliyetlerinin bu binalara kaydırıldığını aktararak, bu süreçte hastane ve eğitim faaliyetlerinde herhangi bir kesinti yaşanmadığını vurguladı. Aydın, projenin yaklaşık 650 bin metrekarelik alanda hastane ve fakülte binalarını içerdiğini dile getirerek bu alanlarda ayrıca öğrenci yurtları, hemşire lojmanları, spor salonu gibi sosyal donatıların da yer alacağını söyledi. "Uzun bir sürecin bugün meyvelerini almış durumdayız" Aydın, 220 bin metrekarelik alanda yer alan tarihi yapılara değinerek, "Şu anda yalnızca yeni Cerrahpaşa'yı inşa ediyor değiliz, aynı zamanda tarihimize de sahip çıkıyoruz. Cerrahpaşa Yerleşkesi içinde 6 tarihi yapı var. Bunların içinde güçlendirme faaliyeti tamamlanmış olanlar var, yeni restorasyona başlanmış olanlar var. Bununla birlikte eş zamanlı olarak diğer yapıların da inşası devam etmekte." bilgisini verdi. İnşaata hazırlık sürecinin 10 yılı aşkın bir süreyi kapsadığını belirten Aydın, şöyle devam etti: "Bulunduğumuz alan sur içinde olması nedeniyle tarihi bir sit alanı vasfında. Gerekli izinlerin alınması, kurul kararlarının çıkması ve sürecin işlemesi belli bir zaman aldı. Bu ilk iksa sistemlerinin beton harcının atılması da kısmet oldu. Yani geçen zaman zarfında gerekli bir çok işlem tamamlanmış oldu. Ayrıca bu bölge farklı tapulara sahipti, o tapular birleştirildi, tek bir tapu haline getirildi. Uzun bir sürecin bugün meyvelerini almış durumdayız." Cerrahpaşa'nın tarihi yarımadada yer almasının yanı sıra, İstanbul'da denizden hasta kabul edebilecek ender hastanelerden biri olduğuna dikkati çeken Aydın, hastanenin stratejik açıdan önemli bir konuma sahip olduğunu kaydetti. Aydın, inşaatın eğimli bir arazi üzerine kurulduğunu, kot farkı göz önünde bulundurularak alanın çevresinde geoteknik çalışmaların yani iksa sisteminin tamamlanmasının ardından binaların inşasına başlanacağını söyledi. "Yeni Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Projesi"nin detaylarını paylaşan Aydın, "Sürecin tamamlanmasıyla Cerrahpaşa tüm sağlık ihtiyaçlarına cevap verebilen, tek parça içinde bir yapıya kavuşmuş olacak. Bildiğiniz gibi eskiden Cerrahpaşa farklı binalardan oluşan yapıdaydı. Bu durum haliyle bazı yönetsel zorluklar oluşturuyordu. Hastaların binadan binaya transferleri anlamında birtakım sıkıntılar yaşanıyordu. Yekpare bir yapı içerisinde olması bizlere tedavi hizmetlerinin kolaylaşması anlamında da katkı sağlayacak." ifadelerini kullandı.

İzmirli ikizlerden ailelerini gururlandıran haber Haber

İzmirli ikizlerden ailelerini gururlandıran haber

Bergama'da yaşayan Taştan Çifti'nin ikiz kızları 17 yaşındaki Ceyda, YKS'de gösterdiği başarıyla İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi, ikizi Ceylin de Antalya Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Kendi gayretleri, aileleri ve öğretmenlerinin desteği sonucu hayallerini süsleyen doktorluk mesleğinin kapılarını aralayan ikizler, ailelerini gururlandırdı. Başarısını anlatan Ceyda Taştan, “Üniversite sınavı hazırlığına 9’uncu sınıftan itibaren başladık son seneye bırakmadık. Öncelikle uyku düzenimize çok dikkat ettik ve konu tekrarı yaptık. Tekrar yaptığımız konular hakkında bol bol deneme soruları çözdük ve her gün paragraf çözmeye özen gösterdik. İkiz olmamız çok işimize yaradı, yapamadığımız konularda ve sorularda birbirimize çok yardımcı olduk. Bunun için de üzerimizde çok fazla borcumuz olduğunu düşünüyorum. Umarım ileride de doktorluk mesleğini beraber icra edebiliriz kardeşimi çok seviyorum” diye konuştu. Planlı çalışmanın öneminden bahseden Ceyda Taştan, “Düzenli ve planla çalışmanın bize kattığı faydalardan biri de 12 senelik eğitim hayatımızı 11 senede tamamladık 2’inci sınıfı okumadan 3’üncü sınıfa geçtik ve sınıf atlamış olduk” dedi. Dershaneye hiç gitmedik Ceylin Taştan da, “Biz dershaneye hiç gitmedik, evde sadece ders de çalışmadık. Kendimiz için dışarıda sosyal aktivitelerde de bulunduk. Voleybol, basketbol oynadık. Bir öğrenci ileride yapacağı mesleği ve seçeceği bölümü isteyerek ve severek seçmeli. İleride insanlara yardım etmeyi onlarla iletişim halinde olmayı ve işimizde aktif rol oynamayı istediğimiz için tıp fakültesini seçtik. Bu bizim küçüklükten beri hayalimizdi ve bunu başardığımız için ikimizde çok mutluyuz" dedi. Kızlarının tıp fakültelerini kazanmaları sebebiyle çok mutlu olduğunu ifade eden anneleri Hatice Taştan, "Allah kızlarımdan razı olsun. Çok büyük emekler sarf ettiler, okul hayatları Iğdır’da bir köy okulunda başladı. Babalarının memuriyetinden dolayı kızlarımın eğitim hayatı il il devam etti burada en büyük başarıyı kendileri sağladılar. Ben bir anne olarak sadece eğitimin önemli olmadığını bunun yanında çocuklarımın ahlaklı, edepli olmalarını sağladım. İnşallah kendi istedikleri mesleği yaparken çok mutlu olurlar” İkizlerin ayrı üniversiteleri tercih etmelerini değerlendiren anne Taştan, "İkisinin ayrı üniversitelerde okumasının zorluklarının biliyorum. İnşallah bunun üstesinden gelmeye çalışacağız. Birisi İstanbul diğeri Antalya da okuyacak, bunu nasıl yapacağız bilmiyorum ama bu zorluğun üstesinden gelmek için mücadele edeceğim. Çünkü hayallerini gerçekleştiriyorlar ben onların arkasındayım, yanındayım Rabbimde yardımcımız olsun inşallah” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Bornova Belediyespor Kulübü'nü gururlandıran başarı

Tarladan tıp fakültesine uzanan hikaye Haber

Tarladan tıp fakültesine uzanan hikaye

Çemişgezek ilçesine bağlı Kıraçlar (Hıdıroz) köyünde Yılmaz ve Nermin Ekici’nin iki çocuğunun en büyüğü olan Helin Ekici (19), çalışkanlığı, becerikliliği ve hamaratlığı ile köyün hanımağası olarak biliniyor. Ailesiyle birlikte tarlada çalışan, bostanda karpuz hasadı yapan ve traktör süren Ekici, aynı zamanda balıkçılık yapan babasına yardım ediyor. TIP FAKÜLTESİNİ KAZANDI Giydiği şalvarı ve ellerindeki ojeleri ile büyük ilgi gören Ekici, hamaratlığı ile tarlada erkeklere taş çıkartıyor. Kışın okuluna giden yazın ise ailesine yardım eden Ekici, YKS’den 490 puan alarak Tokat Gaziosman Paşa Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Büyük bir başarı örneği sergileyerek herkese örnek olan köyün hanımağası, hem ailesini hem de köyünü gururlandırdı. En büyük hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan Ekici, halen köyde ailesine yardım etmeyi sürdürüyor. ‘’KÖYÜMÜZ KADINA ve ÖĞRENCİYE ÖNEM VERİYOR’’ Köyde ailesine yardım etmeyi sevdiğini dile getiren Helin Ekici, “Köyümü çok seviyorum. Çünkü ailemin bana eğitim açısından verdiği imkanlar ve destekleri çok önemli. Ben de bundan dolayı onlara köy işlerinde yardım ediyorum. Tarlada ve bostanda yardım etmekten büyük onur duyuyorum. Onun dışında hayvancılık ile uğraşıyoruz. İneklerimiz var. Onlara ahır işlerinde ve saman vermede yardım ediyorum. Köyümüz gerek kadına ve gerek se öğrenciye büyük önem veriyor. Okumaya çok önem veriyor. Küçüklükten beri hayalim tıp fakültesi okumaktı. Bunun için çalıştım ve elimden geleni yaptım. YKS sonuçlarıma göre Tokat Gaziosman Paşa Tıp Fakültesi’ne yerleştim” dedi. “HAYALLERİMİN BAŞLANGICI” Sevinçli olduğunu aktaran Ekici, “Ailemi, ilimi ve ilçemi gururlandırdığım için mutluyum. Bu benim hayallerimin bir başlangıcıdır. Bunu devam ettireceğim. Üniversitem Eylül ayında başlayacak. Köy işlerine ve köyüme veda etmem gerekiyor. Hıdıroz halkı beni özleyecek. Traktörü sürmeyi gerçekten çok seviyorum. Traktör günümüzde sadece erkek işi olarak görülüyor. Traktör sürmeyi iyi beceriyor ve seviyorum. Kendimle bu konu hakkında da gurur duyuyorum. Sonuçta erkeklerin yaptığı birçok işi kendim de yapabiliyorum. O yüzden mutluyum” diye konuştu. “O BİZİM KÖYÜMÜZÜN HANIMAĞASI” Anne Nermin Ekici, “Kızımla gurur duyuyorum. Kışın okulda, yazın ise bize yardım eder. Bu yıl da tıp fakültesini kazandı. Bizi çok gururlandırdı. Sadece bizi değil, köyümüzü de gururlandırdı. O bizim köyümüzün hanımağası” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - YKS'de İzmir'in gururu oldu

Egeli Akademisyenden tıp alanına büyük katkı Haber

Egeli Akademisyenden tıp alanına büyük katkı

Histoloji alanında kült olma özelliği taşıyan, “Gartner ve Hiatt Histoloji Atlas ve Ders Kitabı”nın sekizinci baskısı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yiğit Uyanıkgil’in editörlüğünde Türkçeye kazandırıldı. Tıp, Diş hekimliği, Hemşirelik ve Sağlık Bilimlerinin herhangi bir dalında lisans, yüksek lisans eğitimi alan ve hatta tıpta uzmanlık sınavına hazırlanan öğrencilere önemli bir kaynak niteliği taşıyan kitaba Ege Üniversitesinden 9 akademisyen katkı verdi.  Kitabın çeviri editörü Prof. Dr. Yiğit Uyanıkgil, Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ı makamında ziyaret ederek eser hakkında bilgi verdi. Ege Üniversitesi akademisyenlerinin gerek yayınlarıyla gerekse çevirileriyle bilim literatürüne önemli katkılar sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Budak, “Sağlık alanında öğrenim gören ve araştırma yapan öğrenciler için önemli bir kaynak niteliğinde olan bu kitabı, Türkçemize kazandırdığı için hocamıza ve katkı veren akademisyenlerimize teşekkür ediyorum” dedi. Eserin önceki baskılarına ek olarak yapılan değişiklikleri anlatan Prof. Dr. Yiğit Uyanıkgil, “Histoloji disiplini için kült bir kitap olan bu eser; 650 sayfa, 20 ana bölüm ve 2 ek bölümden oluşuyor. Sekizinci baskıda her bölümün giriş konusu yeniden yazıldı. Yeni farklı histolojik fotoğraflar ve tablolar eklendi, daha önceki baskılarında bulunan ek bölüm genişletildi. Her bölüme United States Medical Licensing Examination (USMLE) sınavı  için birinci basamak tipi sorular eklendi. ‘Birbirine benzeyen dokular’ kısmında benzer görünümdeki yapılarla kolayca karışan dokuların birbirinden nasıl ayırt edileceğini konusunda kısa yollar ortaya kondu. Eser,  Türkiye’nin 19 farklı şehrinden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden 48 bilim insanı tarafından sağlık eğitiminin hizmetine sunuldu” diye konuştu. HABER MERKEZİ

Nadhas’tan immün yetmezliğe farkındalık sempozyumu Haber

Nadhas’tan immün yetmezliğe farkındalık sempozyumu

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinin çeşitli bölümlerinde görevli öğretim üyelerince kurulan NADHAS; hekim ve vatandaşları bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında Primer İmmün Yetmezlik Sempozyumu düzenledi. 3 gün süren sempozyuma Primer İmmün yetmezlik konusunda uzmanlığı ve özel çalışmalarıyla tanınan 20’yi aşkın hekim katıldı. Sunumu yapılan bildiriler arasında, Kompleman Defektleri, İmmün Disregülasyon, Sekonder, Kombine ve Genel İmmün Yetmezliklere Bakış, Aşılama ve Tedavi yöntemleri, Fırsatçı Enfeksiyonlar, Dermatolojik, Nörolojik, Gastrolojik, Hematolojik ve Akciğer Bulguları, Hastalığın Faklı Klinik Yüzleri, Etki Mekanizmaları ve Klinik Kullanımdaki Farklılıklar konuları da yer aldı. DÜNYADA 7 BİN DOLAYINDA NADİR HASTALIK VAR Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümleri İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ömür Ardeniz nadir hastalıklar konusunda hekimler, sağlık personeli ve vatandaşların bilgilendirilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Bilinirliğin tanı koymada ve tedavi de zaman kazandıracağını, doğru teşhisin ise tedavinin başarısı için en önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı. Ömür Ardeniz; “Biz Nadir Hastalıklar Derneği olarak toplumda az ya da hiç bilinmeyen hastalıklar konusunda yoğun bir çaba içindeyiz. Az bilinirlik; yanlış teşhisle başlayan, yanlış tedaviyle devam eden, ilaç israfı, emek ve zaman kaybı yaratan, bazı durumlarda ölümle sonuçlanan bir dizi hatanın başlangıç noktası. Nadir hastalıklar Tıp Fakültelerinin müfredatında ya hiç yer almayan ya da kısa tanıtımlarla bahsedilen, 2 bin kişide birden bile daha az görülen hastalıkları içeriyor. Bunları İmmün yetmezlik, ALS, SMA, DMD gibi hasatlıklarla örnekleyebiliriz. Tüm dünyada nadir olarak tanımlanan 7000 civarında hastalık vardır. Avrupa’da en az 30 milyon kişi bu hastalıklardan etkilenmektedir. Hekimlerin de farkındalığının düşük olduğu bu hastalıklara dikkat çekmeye, teşhis ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesini ve iyileştirilmesini sağlamaya, ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi ve tecrübelerimizi paylaşırken, bu hastalıklarla mücadele eden ailelere destek olmaya da çalışıyoruz “dedi. İmmün Yetmezlik Haftası etkinlikleri kapsamında; 26 -28 Nisan 2023 tarihlerinde İzmir’in Menderes İlçesi Özdere Mahallesi’ndeki bir tesiste (Club Marvy) gerçekleştirilen Primer İmmün Yetmezlik Sempozyumu sunulan bildiriler konusunda, katılımcıların sorularının tartışılması ve toplu fotoğraf çekimiyle tamamlandı. HABER MERKEZİ

EÜ’de otizm spektrum sempozyomu Haber

EÜ’de otizm spektrum sempozyomu

Otizme dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı tarafından “Otizm Spektrumuna Çok Yönlü Bakış” başlıklı bir sempozyum düzenlendi. EÜ Tıp Fakültesi Muhiddin Erel Amfisinde düzenlenen etkinlikte alanında uzman isimler, otizm spektrum bozukluğunu (OSB) her açından ele aldı. Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Burcu Özbaran, otizmli birey sayısının her geçen gün arttığını ifade etti. Prof. Dr. Özbaran, “OSB hastalarının sayıları artıyor ve herkesin kafasında bazı soru işaretleri var. Bu sempozyumu düzenlerken otizme çok yönlü bir bakış açısıyla bakmak istedik. Biz, otizmli çocuklara sahip aileler ile iç içeyiz, yani beraber çocuk büyütüyor ve çok geniş bir alanda mücadele veriyoruz” dedi. “OTİZM BELİRTİLERİ YAŞA GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTEREBİLİR” Otizm spektrum bozukluğunun tanımından, belirtilerinden, temel sorunlarından ve çeşitlerinden bahseden Prof. Dr. Özbaran, “Otizm spektrum bozukluğu, geniş bir yelpazeyi içeriyor. Belirtilerine göre hafif, orta ve ağır seyredebiliyor. Otizm spektrum bozukluğuna sahip bir bireyin, karşıdakinin davranışını taklit etme, anlama, anlamlandırma ve çıkarım yapma ile ilgili bağlantıları iyi gelişmemiştir. Bireylerde göz iletişimi kısıtlı, seslenmeye yanıt oranı düşüktür. Yalnızlıktan mutlu olma ve görsel uyarıya duyarsızlık gibi semptomlar gösterirler. Takıntılı davranışlar sergileyebilirler. Otizmde belirtiler yaşa göre değişken olabilir,  öğrenme güçlükleri ve fiziksel bazı belirtiler de bunun örneklerindendir”  diye konuştu. Otizm spektrum bozukluğu için erken tanının önemini vurgulayan Prof. Dr. Özbaran, “3 yaşından önce otizm tanısı konulmadığından bahsedilen dönemlerden bugünkü duruma geldik. Artık küçük yaşlarda tanı koyabiliyoruz. Eğer bir çocuğun, altıncı ve dokuzuncu aylar arasında ses çeşidi ve göz kontağı az ise, çok ağlıyorsa, seslenmelere tepki vermiyorsa otizm açısından dikkate alınmalıdır. Bu belirtileri gösteren bir çocuğu mutlaka yaş grubu ile değerlendirmek ve belirtileri göz ardı etmemek gerekir” dedi. “ÇOCUKLUK ÇAĞINDA YÜZDE 3 ORANINDA OTİZM GÖRÜLÜYOR” Otizmin bir nörogelişimsel bozukluk olduğunu ifade eden EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Sezen Köse, “Otizm, kişilerin yaşamları boyunca başkalarıyla ve dünyayla nasıl etkileşime girdiğini etkiliyor. Otizmle ilgili deneyimler ve bu deneyimlerin yokluğu, beyin ve davranışsal gelişimleri de etkileyerek tablonun nasıl seyredeceğini belirliyor. Çünkü deneyim eksiklikleri de bazı fırsatların kaçırılmasında ve prognozun olumlu ya da olumsuz seyretmesinde önemlidir. Hastalık, 1940 yıllarında tanımlanmıştır. Şu an güncel verilere göre çocukluk çağında yaklaşık yüzde 3’e varan oranda otizm spektrum bozukluğu var diyebiliriz. Yapılan araştırmalar, erişkinlik çağında bu oranın yaklaşık yüzde 2 olduğunu gösteriyor” dedi. Otizmin belirtilerini anlatan Doç. Dr. Köse, “Belirtiler arasında;  sosyal etkileşim azlığı, kısıtlı tekrarlayıcı davranışlar, sosyal ipuçlarını anlamayla ilgili güçlükler, zihinsel yetersizlik, dil gelişim becerileri ve uyum becerilerinde farklılaşan düzeyde sorunlar vardır. Otizme eşlik eden psikiyatrik hastalıklar, gastrointestinal, alerjik, nörolojik ve diğer sorunlar da bütüncül tedavi açısından farkında olmamız gereken görünümlerdir” diye konuştu. Gün boyu süren etkinlikte konunun uzmanları tarafından otizm spektrum bozukluğuna nörolojik yaklaşım, genetiğindeki yenilikler,  tamamlayıcı ve alternatif tedavilere güncel bakış, otizmde dil ve konuşma, öğretim katılım hakkı, özel eğitim uygulamaları, ergoterapi ve otizmde spor gibi konular tartışıldı. EGE AJANSI

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.