TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#tekstil

tekstil haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tekstil haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dünya çapında bilinen Taç markası kime ait? Taç yerli mi? Haber

Dünya çapında bilinen Taç markası kime ait? Taç yerli mi?

Ev tekstili alanında faaliyet gösteren Taç markası kimin? Dünya çapında önemli bir marka bilinirliğine sahip olan ve hem kalitesi hem de ürün çeşitliliği ile birçok insanın favori gösterdiği Taç, pek çok farklı noktada tüketiciler ile buluşuyor. Taç markasının kuruluş tarihçesi ve marka hakkında diğer merak edilenleri, haberimizin devamında sizin için derledik. Taç markası kime ait? Taç markası Zorlu Ailesi’ne ait olan bir markadır. Taç yerli mi? Yerli bir marka olan Taç’ın temelleri Denizli iline bağlı Babadağ’da atıldı. Taç markası ne zaman kuruldu? Zorlu Ailesi’ne ait olan ev dekorasyon ürünleri, 1974 yılında Taç markası adı altında birleştirildi. Taç markasının tarihçesi 1974 yılında Taç markası adı altında toplanan Zorlu Ailesi’nin ev dekorasyon ürünleri, birkaç sene yalnızca iç piyasada satışa sunuldu. Kalitesi ve tarzı ile pek çok kişinin dikkatini çeken Taç ürünleri, kısa sürede milyonlarca insan tarafından tanındı. İç piyasada satıldığı yıllarda Zorluteks Teksil tesislerinin açılması ile kapasitesini ciddi oranda artıran Taç ürünleri, ihracat yapmaya uygun miktara ulaştı. 1997 yılı itibari ile dış piyasaya da açılan Taç, Avrupa’nın önde gelen markaları ile hem kapasite hem de teknolojik açıdan rekabet edebilir hale geldi. Kaliteli dokusu ve geniş ürün çeşitliliği ile dünya çapında kullanım oranını artırmayı başardı. 1970’li yıllardan bu yana ev tekstili üzerine çalışmalarda bulunan Taç; inovatif ürünler geliştirerek, kullanıcılarının hayatlarını kolaylaştırmayı hedefledi. Bu doğrultuda dünyadaki en son moda trendlerini yakından takip etti ve söz konusu trendleri iç pazara taşıdı. Böylelikle Türkiye’de bulunan vatandaşların ev tekstili alanında dünyadaki yeniliklere kolayca ulaşabilmesini sağladı. Taç’ın ne kadar mağazası var? Zorlu Tekstil Grubu’nun en büyük markası olma özelliği gösteren Taç, Türkiye’de 500’e yakın konsept mağazaya sahiptir. Bununla birlikte 1800’den fazla satış noktası bulunan Taç, dünyada tam 36 adet ülkede müşterilerine hizmet vermektedir. Yurtdışında 110 mağaza ve 750 satış noktası ile tüketicilerle buluşmaktadır.

Antalya’da su borusu patladı: Tekstil mağazası yerle bir oldu Haber

Antalya’da su borusu patladı: Tekstil mağazası yerle bir oldu

Olay, Evrenseki Mahallesi Sahil Caddesi Deniz mevkiinde bulunan AVM’nin önündeki su borusunun patlaması sonucu meydana geldi. Alınan bilgiye göre; patlamanın ardından Sezai Siverek isimli vatandaşa ait tekstil mağazasının zemin katını su bastı. YAKLAŞIK 3 MİLYON ZARAR Su borusunun daha önce de aynı şekilde patladığı ve mağazaya zarar verdiğini belirten mağaza çalışanlarından Ahmet Demirbaş, “Bugün sabah saat 08.30 sıralarında iş yerine geldiğimiz zaman mağazanın zemin katının belimize kadar su altında olduğunu ve suyun oluk oluk akmaya devam ettiğini gördük. Zemin katta bulunan tezgahların ilk 3-4 basamağındaki tüm ürünler suya ve çamura bulanmıştı. Biz elimizden geldiğinde az zarar gören ürünleri kurtarmaya, yukarı çıkarıp kuruması için sermeye başladık. Çağırdığımız vidanjör vasıtasıyla su tahliyesi yapılıyor. Gördüğünüz gibi mağazamızda zarar çok büyük. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Burada yaklaşık 2,5-3 milyon lira dolayında zararımız var” dedi. KÖR TIPA İLE KAPATILMIŞ Patlayan borunun inşaat aşamasında şantiye suyu olarak alınan suyun borusu olduğu, daha sonra başka yerden su bağlanmasına rağmen bu borunun bağlantıdan kapatılması yerine kör tıpa ile kapatılmasından kaynaklandığı belirlendi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Antalya'da elektrik kesintisi - 25 Ekim 2023 Çarşamba

Türk kültür ürünü keçe podyuma çıktı Haber

Türk kültür ürünü keçe podyuma çıktı

Binlerce yıllık geçmişe sahip geleneksel Türk kültür ürünü keçe,  bu yıl 6. kez düzenlenen Fashion Prime – Tekstil, Hazır Giyim Tedarikçileri ve Teknolojileri Fuarı’nda podyuma çıktı. Keçe ustası ve tasarımı Ayfer Güleç'in tasarımlarıyla  Meradan Podyuma - “İklim Değişikliği ile Yaşanan Su Krizinde Keçe” defilesi, geleneksel Anadolu keçesini modern bir tarzla buluşturarak keçenin potansiyelini yaratıcı bir şekilde sergiledi. Defileye ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer başta olmak üzere; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin'in eşi Fatma Yetişkin, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı'nın eşi Lütfiye Karakayalı, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun eşi Duygu Aslanoğlu, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, siyasi parti temsilcileri, sektör profesyonelleri, üreticiler, çobanlar, kooperatif ortakları, modacılar ve fuar ziyaretçileri katıldı. Soyer: “Eserlerin tamamı karbon emisyonu ve atık oluşturmadan üretildi” İklim krizi ve kuraklıkla mücadelenin önemine vurgu yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bizi bir araya getiren bu defileyi farklı kılan çok önemli bir özellik var.  Meradan Podyuma Keçe ismini taşıyan bu çok değerli defile aslında bir ilk. Burada sergilenen sanat eserlerinin tamamı karbon emisyonu ve atık oluşturmadan üretildi. Bu yüzden her biri, iklim krizine ve kuraklığa karşı büyüttüğümüz mücadelenin birer sonucu. Tarihin en büyük yok oluş süreçlerinden birisine tanıklık ediyoruz. İklim krizi artık uzak gelecekte yüzleşmemiz gereken bir felaket değil. Hayatımızın her anında, iklim krizinin ve bunun sonucu olan felaketlerin etkilerini yaşıyoruz. Sulak alanlarımız, derelerimiz kuruyor... Seller, yangınlar, birbirini takip ediyor. Elimizi taşın altına koymak ve bu krizin üstesinden gelmekle mükellefiz. Nasıl mı? Yaşamın her alanında doğayla uyumlu çözümleri hatırlayarak ve yenilerini ortaya koyarak. Tıpkı bugün Meradan Podyuma Defilesinde olduğu gibi” dedi. “Mücadelemize yepyeni bir soluk getiriyor” Keçenin dünyanın ilk tekstil ürünlerinden biri olduğunu ve dünyanın karşı karşıya olduğu krizler karşısında dirençli yapısıyla çağları aşarak günümüze kadar ulaştığını söyleyen Başkan Tunç Soyer, Aliağa'da bulunan antik kent Aigai yani Ege'yi hatırlattı. Ege'nin anlamının keçi olduğunu hatırlatan Soyer, binlerce yıl boyunca bu topraklarda küçükbaş hayvancılık yapıldığını söyledi. Soyer, “Bu defile Seferihisar'dan başlamak üzere 10 yılı aşkın süredir yürüttüğümüz çalışmaların bir halkası. Çoban haritası, Mera İzmir, İzmirli markası, Başka Bir Tarım Sertifikası, İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi, Can Yücel Tohum Merkezi ve Bayındır'da kurduğumuz Bayındır Süt Fabrikası bu defileyle aynı bütüne hizmet eden çalışmalarımız. İki somut hedefe hizmet ediyor; ilki Anadolu'nun binlerce yıllık mera kültürünü koruma altına alıyoruz. Sütünden koyununa, kültürü kuşaklar arasında taşıyan çobanlarımıza sahip çıkıyoruz. Buradan seslenmek istiyorum; önce bu memleketin yerel hayvan ırklarına, yerel atalık tohumlarına sahip çıkalım. Çünkü yerli ve milli olmak burada başlıyor. İkinci hedefimiz de, hiçbir atık üretmeyen, karbon salımına neden olmayan döngüsel bir ekonomi inşa ediyoruz. İşte bu nedenle Meradan Podyuma bir defileden çok daha fazla anlam ifade ediyor. Anadolu'nun meralarını ve gezegenimizi yaşatma mücadelemize yepyeni bir soluk getiriyor” diye konuştu. Neptün Soyer: “Keçeye farkındalık yaratmak istedik” İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, “Dünyanın yüzde 70'i su ancak bu suyun yüzde 97'si tuzlu su. Sadece yüzde 2,5'u tatlı su. Bu yüzde 2,5 oranın sadece yüzde 0,3'ü kullanılabilir. Biz o kadar az suyla döngünün, doğanın içinde yiyoruz, içiyoruz, gıdamızı üretiyoruz ve aynı zamanda giyiniyoruz. Ama geldiğimiz bu dönemde iklim değişikliği denilen ama bizim artık kriz olarak gördüğümüz bu sorundaki en önemli nokta su. Biz İzmir Köy-Koop Birliği olarak, buradaki Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortaklarımız olarak, tarımla uğraşan çiftçiler olarak biliyoruz ki topraktan gelen her şey kıymetli. Küçükbaş hayvancılığın Seferihisar'daki yolculuğunu İzmir'e taşıyan Tunç Soyer başkanımızla beraber, meradaki hayvancılığın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğu İzmirli markası, Can Yücel Tohum Merkezi gibi çalışmalarla aynı zamanda Seferihisar'daki bir sanat atölyesi olan keçe atölyesinde Ayfer Güleç ile buluşmamız da bunların bir halkası. Geldiğimiz noktada su kriziyle, merada hayvancılıkla, o hayvanların yünüyle, geçmişten gelen kadim bilgiyle sahip çıkmamız gereken en önemli özelliklerimizden biri olan bu sanata, keçeye farkındalık yaratmak istedik” dedi. Güleç: “Bütünsel düşünmek gerekli” Keçe ustası ve Tasarımcı Ayfer Güleç, “Bir işi sürdürülebilir kılmak, bir işe bütünsel açıdan bakmak, minimalist yaşam kültürü dediğimiz göçer kültürün en önemli el sanatlarından biri olan keçeyi, dünyadaki ilk tekstil ürününü, koyunun yetiştiği her yerde bilinen ve üretilen tekstil ürününü farklı bir boyuta taşımak, markalaştırmak benim heyecanımdı. Yol arkadaşlarımla bunu başardığımızı düşünüyorum. Defile de bunun tacı olacak. Çok heyecanlıyım. Bütünsel düşünmek gerekli ve o bütünselliğin içinde sürdürülebilir olmak gerekir. Bunu sürdürülebilir kılan ve arzu nesnelerine dönüştüren bir tasarımcı olma yolunda ilerliyorum” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Menemen’de kesintisiz içme suyu

Tekstilcilerle hazırgiyimciler karşı karşıya geldi Haber

Tekstilcilerle hazırgiyimciler karşı karşıya geldi

“Ayağımıza sıkıyoruz” diyerek iplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerine getirilen ilave vergi kararına tepkisini ortaya koyan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Yanlış bir karar acilen iptal edilmeli” dedi. Türkiye’nin hazırgiyim ihracatının 2023 yılının ocak – eylül döneminde yüzde 8’lik kan kaybı yaşadığını ve 16,1 milyar dolardan 14,8 milyar dolara indiğinin altını çizen Sertbaş, “2022 yılının ikinci yarısından itibaren Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa’daki resesyon konfeksiyon ihracat rakamlarımızın gerilemesine yol açtı. Biz normalde Eylül, ekim aylarında yoğun bir şekilde Noel siparişleri alırız. Bu sezon geçen sezona göre Noel siparişleri yüzde 30 civarında düşmüş durumda. 2024 yılının ilk yarısını kaybettiğimizi hissediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar ortadayken, konfeksiyon firmaları mevcut kadrolarını koruma hesapları yaparken gelen bu karar Türk konfeksiyon sektörüne büyük bir darbe anlamına geliyor. Bu karar hazırgiyim firmaları için 2024 yılının tamamen “kayıp yıl” olmasına yol açar. Hayata geçtiği takdirde ihracat rakamlarımız ve istihdam rakamlarımız düşer, firmalarımızdan da kayıplar yaşarız” şeklinde konuştu. Sektörlerin genelini ilgilendiren kararlar alınırken sektör temsilcilerinin bir araya gelerek bu kararları aldığının altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçmişte hayati kararları birlikte alırdık. Bu konudaki kararı da tüm taraflar görüşerek alabilirdik. Bu karar, tekstil ve hammaddeleri sektörünün mevcut koşullarında geçici bir iyileştirme sağlayabilir ama katma değerli ürün ihraç eden konfeksiyon sektörüne büyük zararlar verir.” Tekstil sektörünün rekabet gücünü inovasyonla tasarımla geliştirmesi gerektiğini savunan Sertbaş, “Korumacılığın piyasa işleyişini bozduğunu ve en sonunda korunan sektöre de faydası olmadığını dünyadaki birçok ekonomi modelinde ve eski uygulamalarda gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bir sektör korunmak istenirken o sektöre fayda sağlanmadığı gibi başka bir sektörde de tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açmamak gerekir” diyerek sözlerini noktaladı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - EİB’den Eylül ayında 1,5 milyar dolar ihracat

İlave gümrük vergisi tekstil ve hazırgiyimi karşı karşıya getirdi Haber

İlave gümrük vergisi tekstil ve hazırgiyimi karşı karşıya getirdi

İplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerin ithalatına getirilen yüzde 30-100 arasındaki ilave gümrük vergisi kararı tekstilcilerle hazırgiyimcileri karşı karşıya getirdi. İGV, Türk hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarının tepkisini çekti. “Ayağımıza sıkıyoruz” diyerek iplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerine getirilen ilave vergi kararına tepkisini ortaya koyan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Yanlış bir karar acilen iptal edilmeli” dedi. Türkiye’nin hazırgiyim ihracatının 2023 yılının Ocak - Eylül döneminde yüzde 8’lik kan kaybı yaşadığını ve 16,1 milyar dolardan 14,8 milyar dolara indiğinin altını çizen Sertbaş, “2022 yılının ikinci yarısından itibaren Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa’daki resesyon konfeksiyon ihracat rakamlarımızın gerilemesine yol açtı. Biz normalde Eylül, ekim aylarında yoğun bir şekilde Noel siparişleri alırız. Bu sezon geçen sezona göre Noel siparişleri yüzde 30 civarında düşmüş durumda. 2024 yılının ilk yarısını kaybettiğimizi hissediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar ortadayken, konfeksiyon firmaları mevcut kadrolarını koruma hesapları yaparken gelen bu karar Türk konfeksiyon sektörüne büyük bir darbe anlamına geliyor. Bu karar hazırgiyim firmaları için 2024 yılının tamamen 'kayıp yıl' olmasına yol açar. Hayata geçtiği takdirde ihracat rakamlarımız ve istihdam rakamlarımız düşer, firmalarımızdan da kayıplar yaşarız” dedi. Sektörlerin genelini ilgilendiren kararlar alınırken sektör temsilcilerinin bir araya gelerek bu kararları aldığının altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte hayati kararları birlikte alırdık. Bu konudaki kararı da tüm taraflar görüşerek alabilirdik. Bu karar, tekstil ve hammaddeleri sektörünün mevcut şartlarında geçici bir iyileştirme sağlayabilir ama katma değerli ürün ihraç eden konfeksiyon sektörüne büyük zararlar verir”. Tekstil sektörünün rekabet gücünü inovasyonla tasarımla geliştirmesi gerektiğini savunan Sertbaş, “Korumacılığın piyasa işleyişini bozduğunu ve en sonunda korunan sektöre de faydası olmadığını dünyadaki birçok ekonomi modelinde ve eski uygulamalarda gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bir sektör korunmak istenirken o sektöre fayda sağlanmadığı gibi başka bir sektörde de tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açmamak gerekir” diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Badem ve cevizdeki gümrük vergisi artışı üreticileri sevindirdi

Giresun’da tekstil sanayi gelişiyor Haber

Giresun’da tekstil sanayi gelişiyor

Giresun 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren bir tekstil firması yaklaşık bin 100 kişiye istihdam sağlarken dünya markaları için yaptıkları üretimlerle yıllık yaklaşık 28 Milyon Euro’luk ihracat gerçekleştiriyor. 2004 yılında eski bir mezbaha binasında 150 kişi ile başladıkları gömlek ve takım elbise üretim faaliyetlerine büyüyen iş hacmi ile bin 100 kişiye istihdam sağladıklarını belirten şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Osman Arar, bugün gelinen noktada Holly Fashion Group çatısı altındaki Strellson, Windsor, JOOP gibi markaların yanı sıra GANT, Gentiluomo, Cinque, NN07, The Kooples, Corneliani, Munro ve Hugo Boss gibi hazır giyim sektöründe dünyaca ünlü birçok marka için ürettikleri ürünleri İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada gibi ülkelere ihraç ettiklerini aktardı. Yeni yatırımlarla 2100 kişiye istihdam sağlanacak, ihracat hedefi ise 50 Milyon Euro Giresun 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni tahsis edilecek alanlar için hazırladıkları projelerle yaklaşık 8 aylık bir süre içerisinde istihdam kapasitelerini iki katına çıkararak 2 bin 100 kişiye iş imkanı sağlanacağını, mevcut 28 Milyon Euro’luk ihracat rakamlarını ise 50 Milyon Euro’ya yükseltmeyi hedeflediklerini söyleyen Arar, grup şirketlerinin üretim kapasitelerinin artırılması için Giresun’da toplam 9 Milyon Euro’luk bina ve makine yatırımı yapacaklarını belirtti. Grup olarak üretimlerini yüzde 90 oranında yurtdışına ihraç ettiklerini söyleyen Arar, şu anda gerçekleşen 28 Milyon Euro’luk ihracatlarının tamamının Giresun Gümrüğü’nde işlem gördüğüne dikkat çekti. Tesis kendi enerjisini üretiyor Üretim tesislerinin Avrupa Yeşil Mutabakatına uygun yeşil enerji ile çalışan karbon ayak izi düşük bir teknolojiye sahip olduğunu belirten Arar, tesisin kendi elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabildiği 760 kWp’lik güneş enerji santraline sahip olduğunu ayrıca buhar üretimi için kullanılan kömür tüketimine 5 yıl önce son vererek doğaya karbon salınımı çok daha düşük seviyelerde olan pelet tüketimine geçtiklerini söyledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Giresun'da zehir tacirleri tutuklandı

Uşak'ta üretime kadınlardan büyük katkı Haber

Uşak'ta üretime kadınlardan büyük katkı

Uşak Ticaret ve Sanayi Odası verilerinden derlenilen bilgiye göre, kent genelinde 180 firma, tekstil atıklarını geri dönüştürerek ekonomiye kazandırıyor. Bu fabrikalarda günde yaklaşık 1700 ton, yılda ise 620 bin ton tekstil kırpıntısı geri dönüştürülerek 485 bin ton pamuk lifi elde ediliyor ve ülke ekonomisine 97,5 milyon dolarlık döviz girdisi sağlanıyor. Ülke geneli tekstil geri dönüşümünün yüzde 72'sinin yapıldığı kentte bu sayede pamuk ve enerji maliyetlerinin yanı sıra su tüketiminden de tasarruf elde ediliyor. Uşak'ta yer alan geri dönüşüm fabrikalarında 14 bin 400 kişi çalışırken bunların yüzde 61'i kadınlardan oluşuyor. Türkiye'nin dört bir yanından ve yurt dışından getirilen tekstil kırpıntıları, kadınlar tarafından renklerine ve kalitelerine göre ayrılıyor. Kumaş haricindeki cisimlerin temizlenmesi sonrası makinelerden geçirilen kırpıntılar, önce elyafa ardından ipliğe dönüştürülüyor. Geri dönüştürülen ipliklerin önemli bölümü yurt içi ve yurt dışı pazarlara gönderiliyor, bir bölümü de yine kentte bulunan tesislerde kilim ve battaniye üretiminde kullanılıyor. Kadınlar daha yüksek algıya sahip Kentte faaliyet gösteren bir geri dönüşüm firmasının yönetim kurulu üyesi Ali Zengi, sektörde ağırlıklı olarak kadın çalışanların tercih edildiğini belirterek, bunun kadınların ürünleri renklerine ve kalitelerine göre ayırma konusunda daha yüksek bir algıya sahip olmalarından kaynaklandığını söyledi. Zengi, kadınların daha titiz ve temiz çalıştığını, bunun kaliteyi doğrudan etkilediğini ifade etti. Geri dönüşüm tesisi çalışanlarından 2 çocuk annesi Semra Gürcan ise 5 yıldır çalıştığını, evin geçimine destek olabilmenin mutluluğunu yaşadığını kaydetti. Yaptıkları işin israfı da engellediğini dile getiren Gürcan, "Bunlar normalde çöpe gidecek, bu şekilde biz de kazanıyoruz firmamız da kazanıyor. Ben burada çalışmaktan çok mutluyum. Evime para götürüyorum ne güzel. Ele güne muhtaç olmuyorum. Çocuklarım okuyor, onların istikbalini düşünüyorum. Kendim kazanıyorum, onlara da yardımcı oluyorum." dedi. Sektörde 2 yıldır çalıştığını anlatan 40 yaşındaki Türkan Kahraman da yaptıkları işle ülke ekonomisine katkıda bulunduklarını, bunu bilmenin gurur verici olduğunu söyledi. Kadınlar için kimseye muhtaç olmama duygusunun çok önemli olduğuna işaret eden Kahraman, "Evine bir tane ekmek dahi alsan çok rahatsın. Kimseye boyun bükmemek de çok güzel bir şey. Çarşıdan bir şey alacaksın ve kimseye muhtaç değilsin. Çocuklarına destek olabildiğin için onlar da çok rahat oluyor. Kadınların ayaklarının üzerinde durması gerekiyor. Kadınlardan en büyük isteğim çalışmaları. Her yerde iş var şu anda." diye konuştu. Fabrikada iplik makinesinin başında çalışan 21 yaşındaki Burçin Yıldız da makine başında çalışmaya başladığı dönemde biraz tedirgin olduğunu ancak işine alıştığını ve kendi parasını kazanmanın huzurunu yaşadığını dile getirdi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Uşak’ta iki araç birbirine girdi

''Tekstil sektörü derin bir krizin kapısında'' Haber

''Tekstil sektörü derin bir krizin kapısında''

Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul, tekstil ve hazır giyim sektörünün derin bir krizin kapısında olduğunu söyledi. Destek verilmediği takdirde Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerinden olan tekstil ve hazır giyim ihracatında gerileme ve istihdam kaybının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan EGSD Başkanı Ertuğrul, “’Maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş, öngörülemeyen döviz kurları, yüksek enflasyon sektörümüzü derinden etkiledi. Sektör acil destek paketi bekliyor” dedi. ÜRETİM MALİYETLERİNDE YÜZDE 50 ARTIŞ EGSD Başkanı Ertuğrul, rakip ülkelere göre Türkiye’nin üretim maliyetlerinin yüzde 50 civarında arttığını ifade ederek, bu durumun üretim rekabet güçlerini yüzde 70 gerilettiğini belirtti. Bunun üzerine yüzde 20 seviyesindeki talep düşüşünün sektörü krizle karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Ertuğrul, “Bünyesinde 2 milyona yakın işçiyi istihdam eden sektörümüz maalesef son bir yıl içerisinde 150 binin üzerinde istihdam kaybı yaşadı. Önümüzdeki günlerde bu rakam katlanarak devam edecek gibi görünüyor. Özellikle Hindistan, Bangladeş, Vietnam gibi düşük maliyetli ülkeler, alım gruplarının gözdesi haline geldi” dedi.  KATMA DEĞERLİ ÜRETİM Sektörlerinde işçilik maliyetinin, yan gelirleri de eklediklerinde, 600 doların üzerinde bir rakama ulaştığına dikkat çeken Ertuğrul, “Rekabetçi ülkelerdeki rakam ise 250-300 dolar civarında. Elbette ülkemizdeki enflasyon sebebiyle işçilik ücretlerinin artması kaçınılmaz ve olması gereken bir durum ancak aynı oranda bir karlılık söz konusu olmayınca sektörde gerileme kaçınılmaz oluyor. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu katma değerli üretimden geçiyor”’ dedi. ''UZUN VADELİ FİNANSMANA İHTİYAÇ VAR'' Katma değerli üretim için dönüş sürecine giren sektörün desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Ertuğrul, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu dönüşüm sürecinin bir yıldan fazla devam edeceğini öngörülmektedir. Bu koşullarda firmaların ayakta kalabilmesi için uzun vadeli ve düşük maliyetli finansmana ihtiyaç var. Aksi takdirde büyük ölçüde ihracat ve istihdam kaybı yaşayacağız” HABER MERKEZİ

Tekstil ve hazırgiyim sektöründe gerileme devam ediyor Haber

Tekstil ve hazırgiyim sektöründe gerileme devam ediyor

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, Moda ve Hazırgiyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk ve sektör temsilcileri asgari ücrete zam sonrası Türkiye’nin ekonomisini değerlendirdi, ihracatçının taleplerini konuştu. ''FABRİKALAR TOPARLANMIŞ DURUMDA'' Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, döviz kurunun yükselmesinin ihracatçılara biraz motivasyon verdiğini ancak zararları karşılayabilecek boyutta olmadığını söyledi.  “Çünkü enflasyon, maliyet, asgari ücret hesaplarımızı altüst etti. Asgari ücretin açıklanmasıyla eskisinden de kötü duruma geldik. Beklemediğimiz bir durumdu. Asgari ücretin artırılmasına karşı değiliz ama kurlardaki duruş bizi eski karamsarlığımıza götürdü, tekrar fiyat tutturamaz duruma geldik. Tekstil için geçtiğimiz yıl en kötü yıllardan biriydi. Türkiye pamuk ithal ederken, üretimi kadar pamuğu devreder duruma geldi. Talep olmayınca stoklarda şişmeler var. Depolar ağzına kadar pamuk dolu. Eylül ayından sonra yeni hasat çıkacak, yeni hasatla ne yapılabileceğine dair bir fikrimiz yok. Ege’nin ihracatı pamuk nedeniyle artıyor. Dünyanın en ucuz pamuğu bizde kurlardan dolayı ancak talep yok. Bu da bizi karamsarlığa götürüyor. Deprem bölgesi de üretim üssümüzdü ve ciddi zararlar aldık, şu an fabrikalarımız toparlanmış durumda.” RAKİP ÜLKELERDE ÜCRET 200 DOLAR CİVARINDA Rusya-Ukrayna savaşından sonra dünyada enerji fiyatlarının üç misline çıktığını ama bir buçuk sene sonra geriye geldiğini hatırlatan Başkan Eskinazi, “Biz yüzde 15-20’lik dilimler halinde bu fiyatları düşürdük. Rekabetçiliğimizi maliyetlerden dolayı kaybettik. Biz emek yoğun bir sektörüz. Bizde ücretler net 480 dolar brüt 800 dolar bandındayken rakip ülkelerde 200 dolar civarında. Bizim dünya ile rekabet edebilme şansımızın azaldığı buradan belli. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in göreve geldikten hemen sonra ifade ettiği Türk ekonomisi rasyonel bir zemine oturacak söylemi vardı. En büyük ümidimiz Türk ekonomisinin rasyonel bir zemine oturması.” dedi. Asgari ücretin yıllık yüzde 107,3 artmış durumda olduğunu açıklayan Jak Eskinazi TÜİK’in enflasyonuna baktığınızda arada 67 puanlık fark olduğunun altını çizdi. “Döviz kurlarının enflasyonla ve ücretlerle paralel gitmesi lazım. Kurban Bayramı nedeniyle bu ay 5 iş günü ihracat yapılamayacak o nedenle ihracatta aylık yüzde 4 mertebesinde olan kayıp yüzde 15-20’ye çıkacak. Yılın ilk yarısını ekside kapatacağız. Türkiye ekonomisi böyle bir duruma dayanamaz. Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Sadece Ortadoğu’dan gelen döviz Türkiye’nin yaralarına merhem olmaz. Hukuk sisteminin revize edilmesi gerekiyor. Bu şekilde yabancılar yatırım yapamaz. Türkiye’nin sıcak paradan çok yatırıma ihtiyacı var. İstihdamı sağlayacak ortama ihtiyacımız var. Tek derdimiz kur değil çok farklı sorunlar var. Rekabetçiliğimiz kalktı. Ülkelerdeki asgari ücretler belli.” DARBE ÜZERİNE DARBE YEDİK Eskinazi, tekstil sektörünün yüzde 50’nin altında kapasiteyle çalıştığını anlatarak, “Sıkıntılı bir döneme giriyoruz. Bayramdan sonra ihracatçının Merkez Bankasına bozdurduğu döviz kuruna verilen fark yüzde 2’den 15’e çıkarılmalı. Bu da enflasyona tesir etmeyecek ve ihracatçıya pozitif ayrımcılık olacaktır. İhracatçıya can suyu verilmesi lazım. İhracatçının kurunun artırılması enflasyonu tetiklemez. İhracatçının işlere devam etmesi için şevk sağlar. Makul seviyelerde tabana yayılmış bir kredilendirme yapılırsa hareketlenme sağlayabiliriz. Sadece kurun artmasını beklemek yerine diğer teşviklerle baskı yapıp elde edersek hayatımızı devam ettirebiliriz. Kurla enflasyon doğru orantılı olmalı. Bizim ülkemizin en büyük belası enflasyon. Türkiye 20 senedir aynı malları ihraç ediyor. İhracatçının kendini yenilemesi gerekiyor. Dünyada rekabetçi olmak için ücretlerin 350-400 dolar bandında olması gerekiyor. Ülkemize 30 milyar doları aşan döviz getiren hazırgiyim ve tekstil sektörlerimiz ihmal edilecek bir durumda değil. EYT dalgası geçirdik, sermayeleri erittik. Tekstil istihdam ağırlıklı bir sektör, darbe üzerine darbe yedik.” diyerek sözlerini noktaladı.  SEKTÖR OLARAK UMUTLU DEĞİLİZ Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Rekabet adına asgari ücret makul seviyelerde olmalı. Bu koşullarda artık rekabet bile olmayacak. Diğer ülkeler, Türkiye’de asgari ücretin 500 dolar bandında olduğunu duyunca artık ülkemize sipariş bile sorulmayacak. 500 dolarlık işçiliğin olduğu ülkede hazırgiyim yapılamayacak demektir. Biz sektör olarak çok etkileniyoruz. En katma değerli üretim yapan üretici bile zarar eder durumda. Türkiye ekonomisi rasyonel zemine oturtulmalı söyleminin içinde asgari ücret artışı var mıydı? Herkes zamdan sonra şoka girdi. Asgari ücret artıyorsa bile desteklerle desteklenmesi, zararın aza indirilmesi gerekiyordu. Biz istihdam ve kalifiye elemana odaklanmış bir sektörüz ve mesleki eğitime yönelik birçok projemiz var. Ekonomik politikalar bizi esas gündemimizden uzaklaştırıyor. Sektör olarak artık umutlu değiliz.” dedi. ''EKONOMİK KRİZ İLE MÜCADELE EDİYORUZ'' Başkan Sertbaş, “Kalifiye eleman bulamıyoruz. Bugün çalışanlarımıza yüzde 35 zam yapmamız gerekiyor ve bunu katma değerli üretimle karşılama şansımız yok. En büyük pazarımız Avrupa’da resesyonun etkisi azalıyor. Kurların artmasıyla 2024’de eski hale geliriz diye düşünüyorduk ancak şu an mümkün değil. İhracatçıyı destekleyecek üretimi destekleyecek kararlar alınmasını istiyoruz. Bizim ekonomi politikamızı bu yönde yapmamız lazım. Döviz baskısıyla, asgari ücret artışlarıyla seçim yatırımı yapmamamız lazım. Bayramdan sonra hükümetin yeni kararlar alıp ihracatçının önünü açması gerekiyor. Dünyanın dolayısıyla Türkiye’nin sürdürülebilirlik diye bir gündemi var. Avrupa Birliği ile ihracat yapacaksak bunları çözüyor olmamız lazım. Üyelerimize yönelik çok yoğun çalışmalarımız var. Bir yandan firmalarımızı Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’a hazırlamaya çalışıyoruz, bir yandan ekonomik kriz ile mücadele ediyoruz. Kendimizi önümüzdeki senelere hazırlıyor olmamız gerek.” dedi. ''FIRSAT ORTAKLIĞI KURDUK'' Moda ve Hazır giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk, “Üretim her geçen gün zora giriyor. İhracat sıkıntılı durumda. Faiz enflasyon kur üçgeninden çıkıp üretim politikamızı oturtmalıyız. Aksi halde Türkiye’nin kazanımlarından vazgeçmesi gerekiyor. Sektörde yaşam mücadelesi var. 12 bine yakın üretici üyemiz var, 36 dernek var. Üreticinin düştüğü tuzağı fırsata çevirdiler, ranta çevirdiler. Ülkenin üreticisi yıllarca markamız olsun diye çabaladı. Geçen yıl Haziran sonrası hazırgiyimcinin düştüğü nokta çok üzücüydü. İplik ve kumaşçılar Covid sonrası gereksiz bir zamla hazırgiyimcileri sıkıştırdı. Kuzey Afrika’ya verdikleri fiyatla Türkiye’ye verdikleri fiyat arasında fark vardı. Müşterilerimizin çoğu Uzakdoğu’ya gitti. Deprem bölgesinde iplik fabrikaları kurduk, yatırımlar yapıldı. Biz kendi dalımızı kestik, biz kendi içimizde çözüm ortaklığı değil fırsat ortaklığı kurduk.” dedi.  ''STK'LARIN ESAS GÖREVİ BU DEĞİL'' Öztürk, “Hammaddeci fiyat yükseltiyor hazırgiyimci her türlü zorlanıyor. Hazırgiyim sektörü ihracat sıralamasında üç dört kademe aşağı indi. Geçtiğimiz aylarda hazırgiyim sektörünün dördüncü beşinci sıraya gerilediği oldu. Türkiye’ye 80’ler sonrası büyük bir fırsat doğdu, ülkemiz hem üretici hem ihracatçı oldu. Toprağı çok verimli, turizmi mükemmel, insanı kalifiye çalışıyor. Ancak elimizi attığımız her ürün can yakıyor. Yoksullukla mücadele eden bir ülke olduk. Günlük çözümler geliştiriyoruz, böyle bir pozisyon dünyanın hiçbir yerinde yok. Türkiye’den yurtdışına ne götürseniz dünyada bir değerdir, hem fırsatları kapatıyoruz hem avantajları. Bu aydan sonra birçok firmamız daha da zorluk yaşayacak. Çözüm geliştirilmesi lazım. Biz STK’lar olarak yanlışları nasıl düzelteceğiz, kamunun asli görevine dönmesi gerekiyor. Biz kamunun işlerini yapamayız STK’ların esas görevi bu değil.” diye konuştu. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.