TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım ve Orman Bakanlığı

Tarım ve Orman Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım ve Orman Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Van'ın doğa koruyucuları yaban hayatı için mesaide Haber

Van'ın doğa koruyucuları yaban hayatı için mesaide

Van ve çevresindeki kırsal alanlarda, şiddetli kış koşullarına rağmen "doğanın bekçileri" olarak adlandırılan ekipler, sabahın erken saatlerinde arazi araçlarıyla avlanma bölgelerine ve avlaklara yöneliyorlar. Kaçak avcılığı engellemek için uzun süren yürüyüşler ve sıkı denetimler gerçekleştiren ekipler, bazen kar kalınlığının bir metreyi aştığı zorlu arazilerde kaçak avcıların izini takip ediyorlar. Yaban hayatının devamlılığını sağlamak amacıyla, ekipler teleskop, drone ve fotokapan gibi modern teknolojik araçlardan faydalanıyor. Bu teknolojiler sayesinde yaban hayvanlarını izleyip koruma altına almak mümkün oluyor. Ekipler, yorgun ve yaralı hayvanları tespit ettiklerinde onları Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bünyesindeki Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi'ne götürerek tedavi altına alıyorlar. Burada iyileşen hayvanlar, doğal yaşam alanlarına geri bırakılıyor. Arazi araçlarıyla sürekli denetim yapan ekipler, özellikle kış aylarında yiyecek bulmakta güçlük çeken yaban hayvanlarının beslenmelerine yardımcı oluyor. DKMP 14. Bölge Müdürlüğü ekipleri, kış sezonunda yaşam alanlarına 25 ton buğday, yonca ve saman bırakarak yaban hayvanlarının beslenme ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Güvenlik güçleriyle uyumlu bir şekilde çalışan ekiplerin gayretleri sonucunda, nesli koruma altındaki yaban keçileri ve bölgedeki diğer yaban hayvanı türlerinin popülasyonunda artışlar gözlemlenmektedir. Son yıllarda, sınır bölgelerinde daha önce nadir görülen yaban keçileri, güvenli alanların artmasıyla birlikte birçok noktada sürüler halinde gözlemlenmeye başlandı. Doğaseverlerden Barış Yaşar, ekiplerin sürekli olarak sahada denetim yapmasının yaban hayatının canlanmasına büyük katkı sağladığını belirtti. Avcıların bölgede faaliyet göstermesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Yaşar, yaban hayvanlarının korunması ve popülasyonlarının artırılması için bu tür tedbirlerin önemli olduğunu ifade etti. Yaban keçilerinin artık nadir görülen bir tür olmaktan çıkıp sürüler halinde görülmeye başladığını dile getiren Yaşar, şunları belirtti: "Günümüzde yaban keçilerini her yerde görmeye başladık. Halk da bu duruma sahip çıkmaya başladı. Ancak, bu tek başına yeterli değil. Arada kaçak avcılarla da karşılaşıyoruz ve hemen müdahale ediyoruz. Jandarmaya bildirimde bulunuyoruz ve kısa sürede DKMP Müdürlüğü ekipleri de alana gelerek kontrol sağlıyor. Bu koruma çalışmaları sayesinde yaban keçilerinin sayısı artmaya başladı. Bu durum bizi mutlu ediyor. Bölgede sadece yaban keçileri değil, ayı, tavşan, kurt gibi pek çok yaban hayvanı bulunuyor. Herkesin bu yaban hayatını koruması ve sahiplenmesi gerekiyor. Avcılara kesinlikle izin vermememiz gerekiyor." Yusuf Şeker ise, "Doğada her gün yapılan denetimler bizi mutlu ediyor. Allah onlardan razı olsun. Bu hayvanlara sahip çıkmalı ve onları yaşatmalıyız. Özellikle yaban keçilerini korumak için çaba sarf ediyoruz. Doğa, yaban hayvanlarıyla daha da güzel hale geliyor." şeklinde konuştu.

Denizli'de yerli buğday tohumu yüzleri güldürdü Video Galeri

Denizli'de yerli buğday tohumu yüzleri güldürdü

Tarım ve Orman Bakanlığı Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından kıraç topraklar için geliştirilen ekmeklik ‘Taner’ ve ‘Selçuklu’ ismi verilen buğday tohumları ilk kez Çal Belevi Mahallesinde Hasan Durna'ya ait 10 dekarlık alana Aralık ayında mibzerle ekildi. HASADI YAPILACAK Tohum çıkışları, sap ve başak boyu istenilen seviyeye ulaşan tohumların bölgeye adapte olduğu görüldü. Denizli Tarım Orman İl Müdürlüğü, Tarım Orman Çal İlçe Müdürlüğü ekipleri tarafından sürekli kontrol altında tutulan buğday çeşitlerinin hasadı yaklaşık 15 gün içinde yapılacak. DENEME HEDEFLİ EKİM İki farklı tohumun deneme hedefli ekiminin yapıldığı susuz tarlada inceleme yapan Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu, “Çal Belevi Mahallesi'nde örnek buğday tarlasında bulunmaktayız. Bu buğday tarlasının özelliği Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından geliştirilen ‘Taner’ ve ‘Selçuklu’ tohumlarının ekildiği bir alan. Taner ve Selçuklu tohumlarının özelliği kurak bölgelerde özellikle iklim geçişlerinin olduğu bölgelerde yetiştirilmek üzere geliştirildi. Bölgede ilk örnek olarak Çal Belevi de ekilmiş bulunmakta. Bu buğdaylarının özelliği yapılan bu çevre gezisinde gördük ki, diğer buğday tohumlarına göre aşırı yağışların olduğu bu dönemde diğer tarlalar da çökmeler, küf, pas, gelişirken Taner ve Selçuklu tohumlarının ekildiği tarlalarda çökme ve pas görülmedi” dedi. YÜKSEK VERİM  Taner ve Selçuklu kıraç alanlar için geliştirilen buğday tohumlarının ekildiği tarlayı gezen Çal İlçesi Belevi Mahallesi Muhtarı Mustafa Yanık da, ‘Bu görmüş olduğumuz buğdaylar Konya devlet tarafından geliştirildi. Taner ve Selçuklu buğdaylarımız dekarda 400 ile 450 kilo civarların da verim beklemekteyiz” dedi.  Deneme tarlasına ekimi yapılan tohumların sürekli ekipler tarafından yerinde denetlendiğini anlatan Tarım Orman Çal İlçe Müdürü Aydoğan Gürcan ise, “Tarım ve Orman Bakanlığı Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünden sağlanan ‘Taner’ ve ‘Selçuklu’ buğday çeşitlerini sizlere tanıtmak istiyorum. Belevi Mahallemiz de yaklaşık 10 dekar alanda ekilen ‘Taner’ ve ‘Selçuklu’ çeşitlerimiz bu yıl denemesi yapıldı ve gerçekten güzel sonuçlar aldık. İlk başta çıkışlarını kontrol ettik, 3 Mart itibariyle daha sonra 9 Haziran da yağışlar bittikten sonra tekrar sahayı kontrol ettiğimiz de olumlu sonuçlar aldığımızı söyleyebilirim. Burada emeği geçen Denizli Tarım Orman Müdürlüğümüze ve Bahri Dağdaş Araştırma Endüstri Müdürlüğümüze çok teşekkür etmek istiyorum. Bu çeşitlerden ‘Taner’ bu bölgemizde adapte sağladı ve 400 - 500 kilogram arasın da verim beklemekteyiz. Yine Selçuklu çeşidimiz de bu bölge için uygun yatma ve hastalıklara karşı gerçekten dayanıklı olduğunu tespit ettik. Bu buğday çeşidimizden de 700 ile 800 kilogram arasın da verim beklemekteyiz” şeklinde konuştu. İHA

Tarımdaki biyolojik mücadele kapsamında çiftçilere ne kadar ödeme yapıldı? İşte detaylar… Haber

Tarımdaki biyolojik mücadele kapsamında çiftçilere ne kadar ödeme yapıldı? İşte detaylar…

Bakanlık yetkililerinden edinilen bilgilere göre, tarımsal üretimde özellikle iklim değişikliğinin etkisiyle çeşitlenen bitki zararlılarına karşı mücadele çalışmaları yürütülüyor. Bitkisel üretimde kayıplara neden olan zararlı organizmalarla mücadelede kültürel, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve biyoteknik mücadele gibi farklı yöntem ve teknikler kullanılıyor. Bu yöntemeler arasında en çevre dostu ve sürdürülebilir olanı "biyolojik mücadele" olarak kabul ediliyor. Doğanın baskı mekanizmalarından yararlanılarak geliştirilmiş ve olumsuz etkileri yok denecek kadar az olan biyolojik mücadelede bitki ve hayvan popülasyonları doğal düşmanlar tarafından baskı altında tutuluyor. Kimyasal mücadelede kullanılan pestisitler çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirirken biyolojik mücadelede kullanılan etmenler doğal olarak var olduğundan herhangi bir soruna yol açmıyor. DESTEKLER PEYDERPEY ARTTI Bakanlığa bağlı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, bitkisel üretimde zararlı organizmalarla mücadelede zirai ilaç kullanımının azaltılması, kalıntının önlenmesi ve ekosistemin korunması amacıyla biyolojik ve biyoteknik mücadeleye öncelik veriyor. Bu kapsamda 2010'dan beri tarımsal desteklemeler kapsamında bu alanda destek sağlanıyor. Biyolojik ve biyoteknik mücadele desteğinin başlangıcından bu yana üreticilere toplam 184 milyon lira ödeme yapıldı. Söz konusu destekler bu yıl yüzde 100 artırılarak dekar başına örtü altı üretimde 1700 liraya yükseltildi. Açık alanda paket olarak biyolojik ve biyoteknik mücadele uygulayan üreticilere verilen destek de yüzde 100 artırımlı olarak dekar başına 580 liraya çıkarıldı. TAGEM TARAFINDAN ALTERNATİF MÜCADELE Bakanlığa bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından bitki zararlılarına karşı alternatif mücadele çalışmalarına ağırlık veriliyor. Bu kapsamda, Türkiye'de Akdeniz meyve sineğinin eradikasyonu ve baskılanması için kısır böcek tekniğinin uygulanmasına yönelik proje yürütülüyor. Bu sayede bitki zararlılarıyla kimyasal mücadele yapmaksızın zararlıların popülasyon yoğunluğu düşürülüyor. Avrupa Sünesi Mücadelesinde Süne Tahmin Uyarı Sistemi Projesi kapsamında buğdayda kullanılmak üzere ilk kez tahmin uyarı modeli geliştirildi. Konya, Kırşehir ve Aksaray'da başarıyla kullanılan sistem, görüntü işleme yöntemlerinin entegrasyonuyla daha da geliştirilerek süne mücadelesinin daha az sayıda personel ve daha düşük maddi kaynakla yürütülmesi sağlandı. TAGEM'e bağlı araştırma enstitüleri bünyesinde biyolojik mücadele etmenlerinin üretimi yapılarak bağda salkım güvesi, turunçgil kırmızı kabuklu biti, turunçgil unlu biti, süne gibi önemli zararlılara karşı doğaya salım çalışmaları gerçekleştiriliyor. Bu haber de ilginizi çekebilir: Beyaz sinek ve çiçek tripsine karşı biyolojik müdahale başladı

Beyaz sinek ve çiçek tripsine karşı biyolojik müdahale başladı Haber

Beyaz sinek ve çiçek tripsine karşı biyolojik müdahale başladı

Mersin'de sebze üreticilerinin korkulu rüyası olan beyaz sinek ve çiçek tripsine karşı üretilen doğal yararlı böcekler biber seralarına salındı. İlk aşamada 65 dekar alan üzerinde deneme yapılacak ve alınacak sonuç doğrultusunda tüm bölgede biyolojik ve biyo-teknik mücadeleye başlanacak. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 'Kalıntı Eylem Planı' çerçevesinde yürütülen 'Faydalı Böcekler Bibere İlaç Oldu' projesiyle ilk doğal yararlı böceklerin salınımı yapıldı. Mersin'in merkez Akdeniz ilçesine bağlı Kazanlı Mahallesi'nde 10 dekarlık biber serasında yapılan böcek salınımıyla biyolojik ve biyo-teknik mücadele başladı. Toplamda ilk aşamada 65 dekar biber serasında uygulama yapılacak ve olumlu sonuçlar alınması durumunda tüm bölgede çalışmalara başlanacak. "BİR BİYOLOJİK MÜCADELE ÇABASI İÇERİSİNE GİRECEĞİZ" Böcek salınımı programında konuşan Mersin İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Kardağ, tarımsal üretimin çok zor bir iş olduğunu söyledi. Bu işin zorluğunun yanında riskleri de olduğunu kaydeden Kardağ, "Hele açıkta üretim yapıyorsanız bunun riski birkaç kat daha artmaktadır. Tabii seralarımızda bazı şeyleri kontrol altına alabiliyoruz ve hakimiyetimiz altında olabiliyor ancak buna rağmen yine de büyük riskler var ve büyük çabalar sarf etmemiz gerekiyor. Sera içerisinde baktığımız zaman iyi bir ürün, iyi bir verim elde etmek için mutlaka hastalık ve zararlılarla mücadele etmemiz gerekiyor. Bu doğrultuda özellikle bu bölgede hakim olan biber üretimiyle ilgili bir takım çalışmalar yapmaya başladık. Bu çerçevede baktığımız zaman bölgemizdeki biber üreticilerimizin her zaman şikayetçi olduğu beyaz sinek ve çiçek tripsiyle ilgili Bakanlığımızın onayıyla bir projeyi hayata geçirdik. Burada inşallah bu zararlılarla ilgili bir biyolojik mücadele çabası içerisine gireceğiz" dedi. "KİMYASAL İLAÇLAR ÜRÜNLERDE KALINTI BIRAKABİLİYOR" Biyolojik mücadelenin çok önemli olduğunu vurgulayan Kardağ, "Şu anda bizim üreticilerimizin hemen hemen büyük kısmı kimyasal mücadeleyle bu zararlılarla mücadele yoluna gidiyor. Ancak bunun alternatifleri olduğunu bilmemiz gerekiyor. Biyolojik mücadele, bunun yanında biyo-teknik mücadele uygulamamız lazım. Şimdi her dönemde zararını gördüğümüz bu beyaz sinek ve çiçek tripslerle ilgili Bakanlığımızın projeleri çerçevesinde bir uygulamayı bugün başlatacağız. Kimyasal mücadelede insanlar ne kadar zarar görüyor veya çevre ne kadar zarar görüyor bunlara bakmak lazım. Kimyasal mücadele tabii ki de olmazsa olmazımız ama insan sağlığına, çevreye, ekolojik sisteme zarar verebiliyor. En önemlisi de üründe kalıntılar bırakabiliyor. Sürekli biz kimyasallarla mücadele yaptığımız zaman bu zararlılar belli bir süre sonra direnç kazanıyor ve bağışıklık sistemi gelişiyor. Bu olunca kimyasalı daha fazla vermeye başlıyorsunuz ve bir süre sonra kimyasal bile bu zararlıları yok etmiyor. Dolayısıyla biz sadece kimyasalla değil, biz bu işe kesinlikle biyolojik ve biyo-teknik mücadeleyi de katmamız gerekiyor. Bugün toplamda 8 üreticimizin 65 dekarlık alanı içerisinde bu biyolojik mücadeleyi başlatacağız. Bu alternatif mücadele şekillerini de benimseyerek önümüzdeki süreç içerisinde daha insan sağlığını ön planda tutan, çevreyi, ekolojiyi koruyan bir mücadele şeklini benimseyeceğiz. Bu şekilde daha güzel ve kalıntısız ürünler üretiriz diye düşünüyorum" diye konuştu. Geçen yıl 200'e yakın bildirim aldıklarının altını çizen Kardağ, "Yani bildirim dediğimiz ihraç ettiğimiz ürünlerden o ülkelerin istemediği bazı şeyler çıkınca bize bildirmişler. Bildirim bir ülkenin prestijini bir kere yerle bir eder. İkincisi ihracat kalemlerinde birtakım sıkıntılar yaşatmaya başlar. Üçüncüsü oradaki ihracat hanemize eksi yazılmasına neden olur. Birde hızlı alarm denilen bir şey var. Avrupa Birliği ülkeleri kendi arasında öyle bir sistem kurdular ki bu sistemle herhangi bir Avrupa ülkesine gönderdiğimiz bir üründe kalıntı çıktığı an tüm ülkeler bunu hemen biliyor. Hangi ülkeden geldiği, hangi şehirden geldiği ve üreticinin kim olduğuna kadar her şeyi tüm ülkeler öğreniyor" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri tarafından üreticilere doğa dostu böcekler teslim edildi. Törenin sonunda 10 dönümlük biber serasına böcek salınımı yapıldı. Bu haber de ilginizi çekebilir: Mersin'de elektrik kesintisi – 2 Kasım 2023 Perşembe

Polatlı Tarım İşletmesi'nde ekimler başladı Haber

Polatlı Tarım İşletmesi'nde ekimler başladı

215 bin dekar arazi varlığı ile TİGEM’in en büyük 4'üncü işletmesi olan Polatlı Tarım İşletmesi'nde ekim ayının gelmesiyle güzlük hububat ekimi başladı. İşletmeye ait alanlarda 75 bin dekar hububat, 10 bin dekar ise yem bitkileri olmak üzere toplam 85 bin dekar alanda ekim yapılıyor. Toplamda 25 gün sürecek ekimlerde, bölgenin ihtiyacına ve iklim şartlarına uygun yerli ve milli çeşitlerden 'Reis', 'Bezostaja' ve ‘Tosunbey' buğday tohumu da kullanılıyor. Öte yandan TİGEM, Türkiye piyasasına yıllık 120 bin ton hububat tohumluğu, yurt dışı piyasasına ise 30 bin ton hububat tohumluğu olmak üzere toplamda 150 bin ton hububat tohumluğu satışı gerçekleştiriyor. 2023 yılında TİGEM’in hedefi toplamda 200 bin ton hububat tohumluğu satışı yapmak. Bu satış rekolteleriyle TİGEM, Türkiye piyasasının yüzde 35’lik kısmını karşılıyor. “85 bin dekar alanda ekiliş yapacağız” İşletmede süren ekim faaliyetleri hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine değerlendirmelerde bulunan TİGEM Polatlı İşletmesi Bitki Üretim Müdür Yardımcısı Evren Albayrak, işletmenin 211 bin dekar alanda faaliyetlerini sürdürdüğünü dile getirerek, “Verimli ve bereketli bir sezonun ardından 2023-2024 ekilişlerine başladık. 85 bin dekar alanda ekiliş yapacağız. 75 bin dekar alanda hububat ekilişi, 10 bin dekar alanda yem bitkileri ekilişimiz devam etmektedir. Şu anda buğday ekilişiyle devam etmekteyiz” dedi. 'Reis', 'Bezostaja' ve 'Tosunbey' olmak üzere toplam üç çeşit tohum kullandıklarını söyleyen Albayrak, “Ayrıca 40 dekar alanda Karakalpak, 50 dekar alanda da Seranbey adlı yerli çeşitlerimizin Ar-Ge çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca tohum hazırlama faaliyetlerimiz de devam etmektedir. Yaklaşık 15 bin tohum üretmeyi planlıyoruz. İlaçlanıp sertifikalandırması yapıldıktan sonra bölge çiftçisine dağıtmayı planlıyoruz” diye konuştu. “Güzlük ekilişlerin ardından yazlık ekilişlerin toprak işlemesine başlanacak” Ekimi yapılan üç çeşidin de kaliteli olduğunu belirten Albayrak, “Ekilişimiz iki vardiya devam etmekte olup, toplam 50 işçiyle ekilişimizi bitirmeyi planlıyoruz. İşletmemizde kuru ziraat mevcut. Nadas buğday sistemiyle çalışmaktayız. Nadas yerlerinde bahar aylarında sürüme başlamaktayız. İşletmemizde güzlük ekilişlerin tamamlanmasının ardından yazlık ekilişlerin toprak işlemesine başlanacak. Kasım-aralık aylarında toprak işlemesini yapıp, mart ayına kadar kışın yağan yağmurlardan faydalanması için bırakmaktayız. Ardından hayvancılığın kaba yem ihtiyacını karşılamak için yaklaşık 2 bin 700 dekar alanda silajlık mısır ekilişi yapıyoruz” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Muğla'da Tarımsal Güçbirliği kazandırıyor

Türkiye Arıcılık Haritası güncellendi Haber

Türkiye Arıcılık Haritası güncellendi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye Arıcılık Haritası'nın güncellendiğini bildirerek, "Haritada yapılan son güncellemeler ile arıcılarımız illerin flora çeşitliliği ile bitkilerin çiçeklenme dönemlerine, bal ormanı alanları ile kovan kapasitelerine ulaşma imkanı bularak arılarını hangi bölgeye, hangi dönemde, hangi çiçek için götüreceklerini belirleyebilecekler." ifadesini kullandı. Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, bakanlık tarımsal üretimde Türkiye'nin yüz akı sektörlerden biri olan arıcılığın geliştirilmesi, bal üretiminin artırılması ve çiftçinin gelirinin yükseltilmesi için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 8,9 milyon adet kovan varlığına sahip olan Türkiye'de, yıllık bal üretimi 118 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 13 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimi, Bakanlık çalışmaları sonucu 2022'de yüzde 59 artışla 118 bin tona, 4,1 milyon adet olan arılı kovan sayısı ise yüzde 117 artışla 8,9 milyona yükseldi. Anadolu'nun kendine özgü topoğrafisi, bitkilerin farklı bölgelerde yılın değişik dönemlerinde çiçeklenmesine yol açarak ülkeyi arıcılık açısından uygun bir ekolojiye sahip kılıyor. Bu yönüyle Türkiye, dünya ballı bitkiler florasının da yüzde 75'ine sahip durumda. Çiçek (yayla balı), çam, kestane, kekik, geven, narenciye, pamuk ve ayçiçeği balları Türkiye'nin en önemli bal çeşitleri arasında yer alıyor. Türkiye'de lavantadan pamuğa, narenciyeden rezeneye kadar ticarete konu 24 çeşit bal üretimi yapılıyor. Özellikle Batı Akdeniz ve Güney Ege'de çok önemli çam balı üretim alanları bulunuyor. Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90'ı ise Türkiye'de yapılıyor. Tescil almış 26 bal çeşidi bulunuyor Ülkede coğrafi işaret almış 26 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 16 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Türkiye genelinde toplam 8 milyon 984 bin 676 adet kovan bulunuyor. En fazla kovana sahip 5 il Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir olarak sıralanıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu'da gerçekleştirilirken, bu ili sırasıyla Adana, Sivas, Erzurum ve Balıkesir izliyor. En fazla bal üretimi ise Ordu'da yapılıyor. Bu ili sırasıyla Adana, Muğla, Sivas ve İzmir takip ediyor. En fazla arıcılık işletme sayısına sahip il Muğla iken bu ili sırasıyla Sivas, Ordu, İzmir ve Mersin izliyor. Damızlık ana arı üretimi Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir ve Mersin'de yapılıyor. Kafkas arısı (Apis Mellifera Caucasica) Ardahan, Artvin ve Ankara'da, Orta Anadolu ekotipi Ankara'da, Muğla arısı ekotipi Muğla'da, Karadeniz ekotipi Ordu'da, Efe arısı ekotipi (Apis Mellifera Anatolica) ise İzmir'de üretiliyor. Bununla birlikte Tarım ve Orman Bakanlığınca Kafkas arısı ırkı, Efe arısı ekotipi, Gökçeada arı ekotipi, Trakya arı ekotipi, Anadolu arısı ırkı, Hatay arı ekotipi ve Yığılca bal arısı ekotipi tescil edildi. Ayrıca İzmir'de bir işletmenin 15 bin, Antalya'da 6 işletmenin 620 bin koloni Bombus arısı üretme kapasitesi bulunuyor. Arıcılığa 1,1 milyar lira destek sağlandı Bakanlıkça 2003'ten bugüne kadar hayvancılık desteklemeleri kapsamında, arıcılığa toplam 1 milyar 12 milyon lira destek sağlandı. Verilen destekler ile arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2022 desteklemesi kapsamında bu yıl 74 bin üreticiye 225 milyon lira destekleme ödemesi gerçekleştirildi. Türkiye Arıcılık Haritası Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla projelendirilen ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen "Türkiye Arıcılık Haritası" uygulaması ile internet üzerinden (https://aricilikharitasi.tarimorman.gov.tr) arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgiye ulaşılabiliyor. Ülke geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan harita, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimini içeriyor. Haritada ayrıca, ülke genelinde üretilen bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor. "Türkiye arıcılık haritamız dijital bir rehber niteliği taşıyor" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye Arıcılık Haritası'nın 2022 verileri ile güncellendiğini bildirerek, "Haritada yapılan son güncellemeler ile arıcılarımız illerin flora çeşitliliği ile bitkilerin çiçeklenme dönemlerine, bal ormanı alanları ile kovan kapasitelerine ulaşma imkanı bularak arılarını hangi bölgeye, hangi dönemde, hangi çiçek için götüreceklerini belirleyebilecekler. Bununla birlikte harita 'TarımCebimde' mobil uygulamamıza da entegre edildi." ifadelerini kullandı. Ülke genelinde toplam 962 bin 653 kovan kapasitesine sahip 90 bin 577 hektarlık alanı kaplayan 750 adet bal ormanı bulunduğuna dikkati çeken Yumaklı, bal üretiminde verimliliği artırmaya yönelik çalışma ve projelerinin artarak devam edeceğini vurguladı. Yumaklı, bal üreticilerini her alanda desteklemeyi sürdüreceklerine işaret ederek, "Oluşturduğumuz Türkiye Arıcılık Haritası da hem bu alanda faaliyet gösteren paydaşlarımız hem de vatandaşlarımız için dijital bir rehber niteliği taşıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan şap açıklaması Haber

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan şap açıklaması

Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye’deki hayvan hastalıkları arasında önemli yer tutan şap hastalığına karşı alınan önlemleri ve hayvanların aşılanma durumuna ilişkin yazılı açıklama yaptı. Edinilen bilgilere göre; bakanlık, şap hastalığıyla mücadele çerçevesinde uluslararası kuruluşlar ile iş birliğini büyüttü. “14 milyon büyükbaş, 2 milyon küçükbaş hayvan aşılanmıştır” Yazılı açıklamada, 2023 yılı Mart ayında Türkiye’de ilk kez görülen yeni şap serotipinin (SAT-2) aşılama çalışmalarıyla kontrol altına alındığına dikkati çekilerek, “31 Ağustos 2023 tarihi itibariyle yaklaşık 30 milyon doz aşı üretimi gerçekleştirilmiş, yaklaşık 14 milyon büyükbaş, 2 milyon küçükbaş hayvan aşılanmıştır. Bakanlığımız ülke genelinde İlkbahar ve Sonbahar dönemlerinde kampanya şeklinde olmak üzere yılda iki kez büyükbaş hayvanların tamamı veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni ve teknikerleri tarafından aşılanmaktadır” ifadelerine yer verdi. “Kampanya dönemi boyunca yaklaşık 15 milyon aşı sahaya gönderilecektir” Şap hastalığının hayvanlar üzerindeki etkisini azaltmak ve yayılımını durdurmak için hayvanların birden fazla aşı olması gerektiği belirtilerek, “1 Eylül 2023 tarihinde Şap Enstitüsü Müdürlüğünce üretilen SAT-2 serotipi içeren tetravalan aşılar kullanılarak sonbahar şap aşılama kampanyası başlayacaktır. Sonbahar kampanya döneminde kullanılmak üzere 31 Ağustos 2023 tarihi itibariyle 6 milyon doz aşı sahaya gönderilmiş olup, aşı ulaşmayan il kalmamıştır. Kampanya dönemi boyunca yaklaşık 15 milyon aşı sahaya gönderilecektir. Söz konusu 2 aylık kampanya dönemindeki ülkemizdeki tüm büyükbaş hayvanların aşılanması sağlanacaktır. Hastalığın yayılımının önüne geçmek için sıkı yol kontrolleri uygulanacak olup, aşısız hiçbir hayvanın hareketine izin verilmeyecektir” kaydedildi. “Tam Zamanlı Saha Tatbikatı eğitim ve uygulamaları gerçekleştirilmektedir” Şap hastalığı tespit edilen yerlerde karantina ve aşılama faaliyetleri devam ettiği vurgulandı. Aşılama çalışmalarının Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı ile paylaşıldığı vurgulanarak, “Mücadeleye katkı sağlamak üzere mihrak yönetimi, mihrak araştırması, karantina, temizlik ve dezenfeksiyon, biyo-güvenlik uygulamaları, hastalık hakkında farkındalık oluşturulması, yetiştiricinin bilgilendirmesi ve paydaşlar arası işbirliği geliştirilmesi amacıyla bölge illerinin katılımı ile Tam Zamanlı Saha Tatbikatı eğitim ve uygulamaları gerçekleştirilmektedir” ifadelerine yer verdi. Yazılı açıklama da ayrıca hayvanların hastalıktan etkilenmemesi ve verim kayıplarının yaşanmaması için hastalıkla ilgili tedbirlere tüm üreticilerin uyması gerektiği de ifade edildi. (KT-ÖK-Y)BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Tarım Bakanlığı'ndan kuraklığa karşı çalışma

Yanan yerler hızla ağaçlandırılacak Haber

Yanan yerler hızla ağaçlandırılacak

Tarım ve Orman Bakanlığından edinilen bilgilere göre, Türkiye'de 23,1 milyon hektar ormanlık alan bulunuyor. Bu alanın 12,5 milyon hektarı "orman yangınlarına karşı hassas" olarak değerlendiriliyor. Bakanlık, orman yangınlarıyla mücadele stratejisini üç temel adımda yürütüyor. Bu kapsamda "önleme", "söndürme" ve "yeniden ormanlaştırma" çalışmaları yapılıyor. Önleme çalışmaları çerçevesinde, belirli gün ve haftalar için etkinlikler düzenleniyor. Medya ve gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapılıyor. Yangın riski bulunan bölgelerdeki seyahat acentelerinde ve turistik tesislerde çalışan personele orman yangınları ve alınması gereken önlemler konusunda eğitim veriliyor. YANGINA DAYANIKLI TÜRLERLE ŞERİTLER OLUŞTURULUYOR Önleme amaçlı teknik çalışmalar kapsamında ise yangın önleme tesislerinin inşası gerçekleştiriliyor. Yerleşim yerleri veya tarım alanlarıyla ormanlar arasında yangına dayanıklı türlerle şeritler oluşturuluyor. Böylece yerleşim yerlerinden veya tarım arazilerinden çıkan yangınların ormanlara sıçraması engelleniyor. Ayrıca planlı ormancılık yaklaşımına dayalı biçimde ormanların kurulması yönünde müdahaleler yapılarak, yanıcı maddelerin azaltılması ve ormanların yangına dayanıklı hale getirilmesi sağlanıyor. Yangın emniyet yolları ve şeritleri inşa edilerek, buraların her yıl bakımları yapılıyor. Böylece, bir taraftan orman yangınlarına karşı fiziksel engeller oluşturulurken diğer taraftan yangına müdahale edilebilecek yeni cepheler hazırlanıyor. Ormanların yanıcı madde yükünün azaltılması amacıyla da çalışmalar sürdürülüyor. Bu kapsamda, yol kenarlarındaki yanıcı maddeler temizlenirken ağaçların budaması yapılıyor. YANGIN SÖNDÜRME FAALİYETLERİ Orman yangınlarında başarıyı getiren en önemli faktör olarak, alevlerin erken görülmesi, ardından yangına hızlı ve etkin müdahale edilmesi olarak görülüyor. Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede, yangınların tespitine ve yönetimine yardımcı olmak için kameralar, İHA'lar ve yapay zeka destekli Karar Destek Sistemi kullanıyor. Karar Destek Sistemi ile yangın çıkma olasılığı tahmin ediliyor ve orman yangınlarının olası nedenleri belirleniyor. Sistem, orman yangınlarının koordinasyonunda ve karar vermede yöneticilere destek oluyor. Orman yangınlarının erken ihbarı veya tespiti için ülke genelinde 776 yangın gözetleme kulesi bulunuyor. Buralarda ormanlar özellikle yangın mevsiminde 7/24 gözetleniyor. YAPAY ZEKA DESTEKLİ KAMERALAR BULUNUYOR Gözetleme kulelerinin 184'ünde yapay zeka destekli yazılımlarla çalışan 368 kamera bulunuyor. Bu sayede ormanlar uzaktan izlenebiliyor ve yangın meydana geldiği an yetkililere haber veriliyor. Meteorolojik şartlara göre saatlik olarak yangın risk haritaları oluşturuluyor ve buna göre gerekli önlemler artırılarak uyarılar yapılıyor. Bildirilen veya tespit edilen bir yangına, ormanların içinde bulunan 1583 ilk müdahale ekibiyle en kısa sürede müdahale ediliyor. Su atma süresini azaltmak amacıyla hava ve kara araçları için 4 bin 630 havuz ve gölet yapıldı. Ayrıca yangına müdahale etmek ve yangın anında ekiplere yardım sağlamak için orman köylerine 4 bin 162 su tankeri dağıtıldı. Orman yangını söndürüldükten sonra saha ölçümleri ve hasar tespiti yapılıyor. Ardından en kısa sürede yanan ağaçlar kesilerek sahadan kaldırılıyor ve toprakta gerekli hazırlıklar yapılıyor. Daha sonra yangından zarar gören alanlar uygun ormancılık tekniklerine göre yeniden ağaçlandırılıyor. Anayasa'nın 169'uncu maddesi gereği, yanan ormanların yerinde yeniden orman yetiştiriliyor, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamıyor. Bu haber de ilginizi çekebilir: Sakarya'da kimsenin denize girmesine izin verilmiyor!

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.