TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#tarihi

tarihi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tarihi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

3 yılda 12 bin lisanslı okçu “Sadece ok atmıyor tarihi yaşatıyoruz” Haber

3 yılda 12 bin lisanslı okçu “Sadece ok atmıyor tarihi yaşatıyoruz”

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu’nun organize ettiği Çakabey Kupası Minikler Açık Hava Puta Koşusu, İzmir’de yapıldı. Atatürk Stadı’na Türkiye’nin birçok yerinden gelen minik sporcular, ‘puta’ adı verilen hedeflere deneme atışları yaptı. Kızlar ve erkekler kategorilerinde yarışan okçular organizasyona büyük ilgi gösterdi. Biz de gazete olarak, organizasyonda hazır bulunan Federasyon Başkanı Cengiz Toksöz ile Atatürk Stadyumu’nda Türkiye okçuluğuyla ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik. 3 yıllık genç bir federasyon olduklarını belirten Toksöz, “Bunun 2 yılı pandemiyle geçmesine rağmen çok başarılı işlere imza attık. 3 yıllık süreçte 12 bin lisanlı okçuya ulaştık” dedi. ÇOCUKLARIMIZ OKÇULUĞU ÇOK SEVDİ Çok güzel bir organizasyona imza atıklarını söyleyen Toksöz, geleneksel Türk Okçuluğu’nun yoğun ilgiyle karşılandığını ifade ederek “Çocuklarımız Geleneksel Türk Okçuluğunu çok sevdi. Çakabey, İzmir’in fatihidir. Bu nedenle koşumuza Çakabey ismini verdik. İzmir’de ilk kez böyle bir organizasyon düzenliyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Cumhuriyet’in kuruluşuna liderlik eden bir kentte bulunuyoruz. Koşu, büyük bir heyecana sahne olacak. İlgi gösteren herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. OKÇULUK KADİM BİR GELENEK Okçuluğun geçmişte nasıl ortaya çıktığını anımsatan Toksöz, “Türk okçuluğu kadim bir gelenek. Çok eski tarihlere dayanan bir gelenekten bahsediyoruz. Okçuluk aslında bir yaşam biçimi olarak ortaya çıkıyor. İnsanların yaşamlarını idame ettirmek için avlanma silahı olarak kullanılıyor. Daha sonra 3-4 yaşına gelen çocuklar aileleri tarafından ellerine bir tahta ok, tahta yay verilip bir oyuncak aleti oluyor. Çocuklar o dönemde bu şekilde, bu oyuncağıyla yetişiyor. Ateşli silahların ortaya çıkmasıyla birlikte daha çok bir spor branşına doğru ok ve yay dönüyor” dedi. HIZLI HAREKET ETTİK Türkiye Geleneksel Okçuluk Federasyonu’nun kurulması sürecinden de bahseden Toksöz, “Türk okçuluğu 2013 yılında özellikle Okçular Vakfı’nın ihyasıyla birlikte bir sıçrama yaşadı. Dizilerin ortaya çıkmasıyla birlikte okçuluğun farkındalığı biraz daha artmaya başladı, merak da arttı. 2019 yılına geldiğimizde kendine ait bir federasyonlaşma ihtiyacı çok daha fazla hissedilmeye başlandı. 2019’da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bağımsız statüde Türkiye Geleneksel Okçuluk Federasyonu kurulmuş oldu. Kurumsallaşma adına hızlıca adımlarımızı attık. Antrenör ihtiyacımız vardı, antrenör kursları açtık. Müsabakaları yönetecek hakem ihtiyacımız vardı, hakem kurslarını açtık. Bu müsabakaları yapabilelim diye kulüplerin tescil alması ve sporcuların lisanslaşması sürecine girmemiz gerekiyordu. Kulüplerimizi bu anlamda tescil altına aldık” ifadelerini kullandı. 3 YILLIK BİR FEDERASYONUZ 3 yıllık genç bir federasyon olduklarının altını çizen Toksöz, pandemiye rağmen müsabakalar yaptıklarını söyledi. Toksöz, “Çok yeni ve genç bir federasyon olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Yaklaşık üç yıllık bir federasyonuz ama 2 yılı salgın döneminde geçti. Federasyonumuz kuruldu 6 ay sonra bütün dünyada etkili olan pandemi sürecine girdik. Bu süreçte bile yaklaşık 8-9 müsabaka yaptık. Çünkü okçuluk temasın olmadığı çok uygun bir spor branşı olduğu için salgın döneminde de yoğun faaliyet yapan belki birkaç federasyondan biriydik” diye konuştu. 12 BİN LİSANSLI SPORCUMUZ VAR Kurulduktan sonra hızlı bir şekilde büyüdüklerini söyleyen Toksöz, Türkiye genelinde lisanslı okçu sayısının 12 binlere ulaştığını vurguladı. Kulüp sayısının 600’e yaklaştığını da belirten Toksöz, “Hızlı büyüyen bir federasyonuz. Şu anda geldiğimiz noktada yaklaşık 600’e yakın kulüp 12 bine yaklaşan lisanslı sporcumuz var. Geçen ay itibariyle 65 ilde il temsilcimizi atadık. Bakanlık tarafından da onaylandı. Geriye kalan 16 ilimize de atama sürecimiz devam ediyor. Türk okçuluğunu, bu kadim geleneği yaşatmak adına gayretlerimiz sürecek” şeklinde konuştu. SADECE YAY GERİP, OK ATMIYORUZ Amaçlarının binlerce yıllık bir geleneği bir çatı altında toplayıp gelecek nesillere aktarmak olduğunu belirten Toksöz, “Biz burada sadece bir yay gerip ok atmıyoruz. Biz bu anlamda bir tarihi yaşatmak ve çocuklarımıza, ailelerimize bu tarih bilincini oluşturmak istiyoruz. Biz sadece bir spor branşı olarak bakmıyoruz, okçuluk bizim geleneğimizdir, töremizdir, adetimizdir. Tüm gayemiz bunu yaşatmak. Bu anlamda çalışıyoruz. Amacımız bu geleneğimizi resmi bir çatı altında toplayıp, gelecek nesillere aktarmak. Modern branşların yanında binlerce yıl öncesine dayanan bu branşı, bu geleneği yaşatmak en büyük gayemiz. Burada müsabakalara katılan minikler, dönemlere ait kıyafetlerle geliyorlar. Aynı zamanda kıyafetlerle özdeşleşip döneme ait kıyafetleri ve bir kültürü de yaşatma gayemiz var. Kıyafetinden tutunda kullanılan ok ve yaya kadar bir kültürü yaşatmak istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu. İZMİR POTANSİYELİNİN ALTINDA İzmir’de Türk okçuluğu çok istediğimiz düzeyde olmasa da potansiyelinin olduğunu görüyoruz. İzmir’de Türk okçuluğunu faal bir şekilde sürdüren birkaç kulübümüz var ama gayemiz Türkiye’nin en büyük üç kentinden biri olan İzmir’de var olan genç potansiyeli ortaya çıkartmak. Ayrıca minikler müsabakası Türk okçuluğu müsabakaları içerisinde İzmir’de yapılmış ilk müsabaka olması açısından önemli. İzmir’in bu anlamdaki değeri de başka. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları öncülüğünde Milli Mücadele’nin simge şehirlerinden biridir İzmir. Biz bu anlamda da buradaki müsabaka turnuvamıza da Çaka Bey ismini verdik. Çaka Bey de İzmir’i fetheden ilk amiral, ilk denizci, donanmayı kuran ilk paşa… Çok önemli paşa olan Çaka Bey’i de anmak, İzmir özelinde tüm Türkiye’de bu farkındalığı oluşturmak adına böyle bir karar aldık” dedi.

İzmir Büyükşehir’den Basmane’ye tarihi dokunuş Haber

İzmir Büyükşehir’den Basmane’ye tarihi dokunuş

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Konak-Kadifekale aksındaki düzenleme çalışmaları devam ediyor. Kentin kültürel ve tarihi zenginliğini oluşturan eski yapıların korunması, gelecek kuşaklara aktarılması ve turizme kazandırılması için harekete geçen Büyükşehir Belediyesi, Basmane Pazaryeri Mahallesi’nde aralarında Tevfik Paşa Konağı ve ünlü yazar Tarık Dursun K’nın bir süre yaşadığı ev olmak üzere tarihi 6 yapının restorasyonunun yüzde 35’ini tamamladı. Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı’nın 2024 yılında tamamlayacağı Oteller Projesi kapsamındaki restorasyon çalışmaları 31 milyon 880 bin liraya mal oluyor. KONAKLAMAYA VE GÜNÜBİRLİK GEZİYE AÇILACAK Basmane bölgesindeki Pazaryeri Mahallesi’nde 19’uncu yüzyıl geleneksel İzmir evlerinin birbirinden farklı örneklerinin karşılıklı konumlandığı tarihi sokağı canlandırdıklarını dile getiren Yapı İşleri Dairesi Başkanı Murat Yenigül “Gevrekçi Kız Sokağı olarak da anılan 945 sokakta yer alan Osmanlı dönemi sivil mimari örneklerinden 6 tarihi yapı, restorasyon ve rekonstrüksiyon uygulamaları sonunda yeniden ayağa kalkacak. Basmane bölgesinin en büyük tarihi sivil mimari örneklerinden olan Tevfik Paşa Konağı’nın da bu proje kapsamında restorasyonu yapılacak ve günümüz ihtiyaçlarına göre işlevlendirilen bu eserler konaklama, kafe ve restoran olarak halka hizmet edecek” dedi. TARİH GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR Tarihi Yapılar Şube Müdürlüğü’nde görevli mimar Dilara Yöndem Kayan ise “Yapıların statik taşıyıcılığını yitirmiş kısımlarını söküp özgün dokuyu esas alarak onaylı projesine göre imalatını yapıyoruz. Temel güçlendirmelerimizi yaptık. Ahşap karkasları da yenileyerek binaları ayağa kaldıracağız. Proje tamamlandığında kafe, restoran, otel ve meydan olarak İzmirlilerin kullanımına sunulacak” şekline konuştu.  HABER MERKEZİ

İzmir’de ‘tarihi’ sefer yapıldı Haber

İzmir’de ‘tarihi’ sefer yapıldı

TENZİLE AŞÇI Temelleri İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu döneminde atılan ve İzmir büyükşehir Belediyesi’nin en büyük raylı sistem yatırımlarından biri olan Narlıdere Metrosu’nun ilk deneme seferi gerçekleştirildi. İzmir Hafif Raylı Sistemi'nin 4. aşamasını oluşturan bölüm Fahrettin Altay İstasyonu ile Narlıdere Kaymakamlık İstasyonu arasında hizmet verecek. 7,2 kilometre olacak hat 7 istasyondan oluşacak olan Narlıdere Metrosu deneme seferine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra; CHP İzmir milletvekilli adayları, ilçe belediye başkanları, Millet İttifakı İzmir İl Başkanları ve belediye meclis üyeleri katıldı. Fahrettin Altay Metro’dan başlayan ‘Kaymakamlık’ istikametli deneme seferi Başkan Soyer’in katımıyla başladı Narlıdere Metro istasyonunda sona erdi. Narlıdere Metro istasyonunda kısa bir konuşma yapan Başkan Soyer, İzmir’de raylı sistemlerde yatırım atağı mesajı verdi. BU BİR KARARLILIK VE DİRENÇ MESELESİYDİ Metronun yapım aşamasında birçok engelle karşılaşıldığını hatırlatarak konuşmasına başlayan Başkan Soyer, “Çok değerli bir gün. Buraya hep çizmeyle geldim. İlk kez normal ayakkabıyla geldik. Baştan sona hattı geçtik. Bu pandemi dönemi öyle bir dönemdi ki bin 100 kişinin çalıştığı bir çalışma esnasında 900 kişi Kovid’ti. Hem işin devamı hem çalışanların sağlıklarını korumamız hem maaşlarını ödememiz… Çok zor bir süreçti. Bu süreçte Gülermak A.Ş. Büyükşehir ile olağanüstü bir dayanışma gösterdi. Bizim için başından beri bu bir kararlılık ve direnç meselesiydi. Çünkü her krizde bu işin durmaması gerektiği ve devam etmesi gerektiği inancını taşıdım. Bugün bunların meyvesini topladığımız gündür. Büyük emekler ve gayretler sonucunda bu noktaya geldik” dedi. 9 EYLÜL DİYE DÜŞÜNÜYORUZ AMA… Narlıdere Metrosu açılışı için tahmini tarih de veren Soyer, “Bu süreç 253 milyon Euroluk bir öngörüyle başladı. tamamladığımızı noktada 285 Euroyu buldu. Bu rakam… Kendi öz Kaynaklarıyla, kendi bulduğu finansman kaynaklarıyla yapılmış Türkiye’deki tek metrodur. İzmir, U’su olmayan tek şehirdir. İzmir’deki tüm metro hatları Büyükşehir’in alın teri ve bilek hakkıyla yapılmıştır. Gurur duyuyoruz. Tümüyle detayları düşünülmüş ve inşaatı çok iyi tamamlanmış bir metrodayız. Bu güzergahı vatandaşlarımızın hizmetine açacağımız tarihi 9 Eylül ya da 29 Ekim olarak düşünüyoruz ama başarabilirsek öne çekmeye gayret edeceğiz. Daha erken bir tarihte bitirmeyi istiyoruz” diye konuştu. BUNDAN SONRA İZMİR’E U’LAR GELSİN Üstü kapalı olarak merkezi iktidarın İzmir ulaşım yatırımlarını eleştirirken iktidar değişimi ve yatırımların artması mesajı veren Soyer, şunları söyledi: “Bundan sonra İzmir’de U metroları göreceğiz. Onun da farkındayız. Bu İzmir’in son M’si olsun. Bundan sonra İzmir’e U’lar gelsin. Çünkü çok güzergahımız var. İzmir’i demir ağlarla öreceğiz. Çünkü raylı sistemler, lastik tekerlekli araçlar için çok daha ekonomik ve konforlu. Bu nedenle İzmir’i demir ağlarla örmeye devam edeceğiz. İzmir’de üzerinde çalıştığımız daha çok yeni hatlar var. Gaziemir-Karabağlar hattı, Kemalpaşa Metrosu… Kısacası daha çok hattımız ve güzergahımız var. Göreceksiniz. Bu şehirde zenginlerin, toplu taşımayı tercih ettiği bir ulaşım ağını mutlaka İzmir’e kazandıracağız. İzmirliler bunu hak ediyor. Çok daha iyisini hak ediyor. Bu deneme seferimiz İzmir’e hayırlı olsun. Gözümüzü yaşartan bir mutluluktu.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.