TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#sürdürülebilirlik

sürdürülebilirlik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sürdürülebilirlik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Egeli tekstil ihracatçılarının ana gündemi sürdürülebilirlik Haber

Egeli tekstil ihracatçılarının ana gündemi sürdürülebilirlik

AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM)’nda karbon vergisi uygulama kararı aldığı sektörler listesinde üst sıralarda yer alan tekstil sektörü, SKDM’na uyum için enerjisinin büyük kısmını bu konuya ayırıyor. Türkiye’de sürdürülebilirlik ile ilgili ilk ve en önemli adımları atan kurumların başında gelen Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ETHİB) ana gündemini sürdürülebilirlik olarak belirledi ve projelerini bu çerçevede şekillendiriyor. ETHİB’in Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 2023 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında konuşan EİB Koordinatör Başkanı ve ETHİB Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi; parite kaybı, durgun talep, enflasyondaki artış ve artan maliyetler nedeniyle rekabet etmenin zorlaştığı bu dönemde Birlik faaliyetlerini sürdürülebilirlik, dijitalleşme, kaliteli ve katma değerli üretimi öne çıkaracak şekilde planlamaya devam ettiklerinin altını çizdi. Egeli tekstilciler ihracatını yüzde 41 artırdı Sektörün 2023 yılı ihracat performansını değerlendiren Eskinazi, “6 Şubat 2023 tarihinde, 11 ilimizi derinden etkileyen yıkıcı depremin, tekstil hammaddesi üretimi ve ticaretinde büyük potansiyele sahip olan illeri kapsaması sebebiyle ilk aşamada tedarik zincirinde önemli sıkıntılar yaşandığını, ana pazarlarımızdaki talep daralmasının devam etmesinin de olumsuz etkiyi artırdığını ve Türkiye geneli tekstil ve hazır giyim ihracatında bunun etkilerinin hissedildiğini söyledi. Eskinazi, “ETHİB 2023 yılı ihracatımız ise Türkiye genelinden ayrışarak önemli ihracat artışı yaşadı. Birliğimizden yapılan 2023 yılı ihracatı, özellikle hammadde ihracatında yaşanan artıştan kaynaklı olarak bir önceki yıla göre % 41 artarak yaklaşık 509 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ülkemizin toplam tekstil ihracatı ise 2023 yılında %7,6 azalarak 9,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.” şeklinde konuştu. Sürdürülebilirlik de artık rekabetin başlıca unsurlarından biri Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen Sürdürülebilirlik URGE Projesi’nin faaliyetleri hakkında bilgi veren Eskinazi, “firmalarımızın yurtdışı pazarlarımızda rekabetçiliğini artırmayı hedeflediğimiz bu projeyle katılımcıların enerji verimliliği, ISO 14064 Kurumsal Karbon Ayak İzi Yönetimi, ISO 14001 Çevre Yönetimi ve Ürün Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi başlıklarında danışmanlık hizmeti almasını sağladık. Önümüzdeki Eylül ayında sektörde iyi uygulama örneklerini görmek üzere Hollanda’ya bir inceleme ziyareti gerçekleştireceğiz” dedi.   “Kaynaklarımızı verimli kullanarak, doğa dostu üretim yapmak bizim bu dünyaya ve gelecek kuşaklara olan başlıca borcumuzdur. Bunun yanında, bu şartları sağlamak artık rekabetin başlıca unsurlarından biri. Artık nihai müşteri satın aldığı ürünün ne şartlarda üretildiğini, doğada ne kadar iz bıraktığını önemsiyor ve sorguluyor. Bu sebeple müşterilerimiz de bizim ne kadar sürdürülebilir bir üretim yaptığımıza dikkat ediyor. Fiyat ve kalitenin yanında sürdürülebilirlik de artık rekabetin başlıca unsurlarından biri.” şeklinde konuşan Eskinazi, EİB bünyesinde  12 İhracatçı Birliğinden temsilcilerin katılımıyla oluşturulan Strateji ve Sürdürülebilirlik İcra Komitesi’nin de bu doğrultuda gerek sektörel stratejilerin belirlenmesi gerekse EİB olarak bütünsel bir strateji çerçevesinde faaliyetlerin sürdürülmesi  için çalıştığını ifade etti. Ülkemizdeki tüm tekstil ve hazır giyim Birliklerinin katılımıyla yürütmeye başladıkları Ortak Sürdürülebilirlik Komitesi çalışmaları kapsamında söz konusu Komitenin alt çalışma grubu olarak ETHİB’in sorumluluğunda olan Organik- Sürdürülebilirlik Sertifikasyonları ve Pamuk alt çalışma grubunun da faaliyetlerine devam ettiğini bildiren Eskinazi, sürdürülebilirlik önlemleri kapsamında Alman Federal Meclisi tarafından kabul edilen “Alman Tedarik Zinciri Yasası”nın getirdikleri ve ülkemize etkileri hakkında 9 Mayıs 2024 Perşembe günü  Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ile birlikte bir webinar düzenleyeceklerinin bilgisini verdi. Halı ihracatçılarının kümelenmesi için çalışmalara başlandı Birliğimiz üyelerinin yoğun bir şekilde yer aldığı, döngüsel ekonomi ve geri dönüşüm konusunda başarılı bir kümelenme örneği olan Uşak’ı sektörün önemli bileşenlerinin de yerinde görmesi amacıyla ilgili Bakanlıklar ve Türkiye Tekstil ve Hazırgiyim Birlikleri Ortak Sürdürülebilirlik Komitesi temsilcilerinin katılımıyla geçtiğimiz sonbaharda 2 ayrı heyet düzenlediklerini ifade eden Eskinazi, halı sektörünün ihracatını artırmak amacıyla Demirci Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte Halı URGE projesi için çalışmalara başlandığının müjdesini verdi. Tekstilde ABD pazarı için güçbirliği Son olarak yurtdışı tanıtım faaliyetleriyle ilgili bilgi veren Eskinazi, “Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ne yönelik gerçekleştireceğimiz tanıtım faaliyetlerine daha fazla devlet desteği sağlamak ve kaynak israfını önlemek amacıyla Türkiye’deki tüm Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birlikleri olarak gücümüzü birleştirdik ve  ABD’ye yönelik ortak bir   Turquality Tanıtım Projesi’ne imza attık. Önümüzdeki dört yıl boyunca hep birlikte bu pazardaki payımızı artırabilmek için var gücümüzle çalışacağız” şeklinde konuştu. Eskinazi, 23-26 Nisan 2024 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde düzenlenecek olan dünyanın teknik tekstil alanında en prestijli fuarı olan “Techtextil/Texprocess Frankfurt” fuarlarına ETHİB tarafından bir heyet ile katılım gerçekleştirileceklerinin de bilgisini verdi. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin mali genel kurul toplantısında, 2024 yılı bütçesi 27,8 milyon TL olarak belirlenirken, 2024 yılı iş programı da karara bağlandı. Toplantının ardından; ETHİB Danışmanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, ülkemiz ve dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler ile önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerini içeren bir sunum gerçekleştirdi.

Bursa Yeşim'de Eylül'ün adı sürdürülebilirlik Haber

Bursa Yeşim'de Eylül'ün adı sürdürülebilirlik

Yeşim Grup, “Yeşil Fabrika” kimliğiyle doğa dostu üretim ve sürdürülebilir çevre politikalarına, iş sağlığı ve güvenliği ile sosyal sorumluluk projelerine odaklanarak 2021 yılından bu yana düzenlediği “Sürdürülebilirlik Ayı” etkinliklerini üçüncü kez gerçekleştirdi. Ay boyunca hem firma içinde hem de firma dışında birçok farkındalık çalışması ile sürdürülebilirliğe dikkat çeken Yeşim Grup, 27 Eylül’de yaptığı şenlikle finali yaptı. “Sürdürülebilirlik Ayı” etkinlikleri çerçevesinde 27 Eylül tarihinde, “Geleceği Koru, Sürdürülebilirliği Seç!” sloganıyla fabrika alanında düzenlenen organizasyona Yeşim Grup İnsan Kaynakları ve Organizasyonel Gelişim VP Behiç Gülşen başta olmak üzere üst düzey yöneticiler ve çok sayıda Yeşimli katıldı. Organizasyon alanında birçok farklı noktada iş sağlığı ve güvenliği konusunda oyunlara ve uygulamalara katılan Yeşim çalışanları, firmanın birlikte ortak projeler ürettiği birçok sivil toplum örgütünün şenlik alanında açtığı stantları gezerek gönüllülük konusunda bilgiler aldı. Firma genelinde bando gösterileriyle renkli bir şekilde başlayan etkinliğin açılışında konuşan Yeşim Grup İnsan Kaynakları ve Organizasyonel Gelişim VP Behiç Gülşen, Yeşim olarak felsefelerinin “Önce İnsan” olduğunu vurgulayarak, “Bu anlayışımız istikametinde insanın sürdürülebilirliğini ve onlar için yapabileceklerimizi önceliklendiriyoruz. Kreşimizde, çalışanlarımızın çocuklarını geleceğe en güzel şekilde hazırlamak, insana ve çalışanlarımıza verdiğimiz önemin en güzel örneklerinden. Siz çalışanlarımızın işe sağlıklı gelmesini ve sağlıklı bir şekilde evlerine dönmesini sağlamak iş güvenliği noktasındaki önceliğimiz. Çevre konusunda da üzerimize düşeni yapıyor ve doğaya dost üretim yöntemlerine yöneliyoruz. Aynı zamanda topluma dokunan sosyal sorumluluk projelerimizle de liderlik ediyoruz.” dedi. Yeşim’in toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda gerçekleştirdiği çalışmalarla, Birleşmiş Milletler ve global markalar tarafından örnek gösterilen bir firma olduğunun altını çizen Gülşen, “Hep birlikte sürdürülebilir bir Yeşim oluşturmaya adım adım ilerliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bursa’da iki ilçeyi bağlayan köprü yenileniyor

Yemeksepeti'nde yenilik! "Yaya kurye" hizmeti Haber

Yemeksepeti'nde yenilik! "Yaya kurye" hizmeti

Yemeksepeti, çevreye duyarlı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek 'Yaya Kurye' modelini hayata geçirdi. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Yemeksepeti, çevreye duyarlı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek 'Yaya Kurye' modelini tüketici ile buluşturdu. Hizmetle teslimat yelpazesini genişleten şirket, aynı zamanda sürdürülebilirlik alanında faal olarak hayata geçirdiği karbon ayak izini azaltma çalışmalarına bir yenisini daha eklemiş oldu. Yakın mesafeli siparişlerin yürünerek teslim edilmesini sağlayarak teslimat opsiyonlarını zenginleştirmeyi ve aynı zamanda karbon salımını azaltmayı ve çevreye olan etkisini minimize etmeyi hedefleyen model, ilk etapta İstanbul, İzmir, Antalya, Konya, Isparta, Muğla ve Balıkesir'de uygulanacak. 'Yaya Kurye' teslimatlarıyla Yemeksepeti'nin çevre odaklı hedeflerine katkı sağlanırken, aynı zamanda üniversite öğrencileri başta olmak üzere daha fazla kişiye iş imkanı da sunulacak. 1 kilometrenin altında mesafedeki siparişlerin yürüyerek teslim edilmesini amaçlayan bu yeni model, restoran teslimatlarının yanı sıra Yemeksepeti Market ve Yemeksepeti Mahalle hizmetlerinde aktif rol oynayacak ve ağırlık sınırlamaları ile yakın mesafeli siparişlerin teslimatını sağlayacak. Milyonlarca kullanıcısını on binlerce iş ortağı restoran ve mahalle esnafıyla buluşturan Yemeksepeti’nin bu yeni hizmeti, aynı zamanda gezegeni koruma misyonu konusundaki kararlılığının bir göstergesi olarak da öne çıkıyor. Teslimat ağını çeşitlendirmek, daha çevreci ve verimli hale getirmek için önemli yatırımlar yapan Yemeksepeti'nin sektörde bir ilk olan 'Yaya Kurye' modeliyle, yoğun saatlerde bölgesel gecikmelerin azaltılması ve teslim sürelerinin kısalmasını sağlaması da hedefleniyor. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ İÇİN YENİ BİR GELİR MODELİ Verilen bilgiye göre, part-time çalışma modeline de uygun olmasının yanı sıra model, ehliyet ve araç gibi kısıtlamaları kaldırarak, üniversite öğrencileri başta olmak üzere daha fazla kişiye iş imkanı sağlayacak ve yatırım maliyetine gerek olmaksızın pek çok kişi için kazanç sağlayabileceği bir yapı oluşturacak. Hizmet, gençlerin değer verdiği çevreciliğe hizmet ederken, egzersizi öne çıkaran sağlıklı yaşam beklentilerine uyumlu bir çalışma modeli sunuyor. Esnek çalışma kültürü sayesinde üniversite öğrencilerinin tercih edebileceği bir iş modeli sunacak olan bu hizmet, aynı zamanda şehirde mahalle ve mahalleli kültürünün gelişimine de katkıda bulunacak. ÇEVRECİ BİR GİRİŞİM OLARAK YAYGINLAŞACAK Kullanıcılara karbon salımı olmayan teslimatlar sağlarken hizmet standartlarını ve opsiyonlarını daha üst seviyelere taşıyacak olan Yaya Kurye modeli, aynı zamanda Yemeksepeti'nin lojistik ağını genişletme hedeflerine de destek olacak. Karbon salımı yapmadan hizmet vererek Yemeksepeti'nin karbon ayak izi hedeflerine katkıda bulunacak olan bu çevreci teslimat girişiminin yanı sıra elektrikli motosiklet ve bisikletin de teslimat araçlarına eklenmesiyle daha yeşil bir lojistik ağ hedefleniyor. Çevreci ve inovatif teslimat yöntemlerinden biri olan otonom teslimat robotu YEBO da alternatif teslimat modelleri arasında gelecek dönemde adından daha çok söz ettirmeye devam edecek. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: ÖĞRENİNCE ŞOK OLACAKSINIZ! BU ÜRÜNLER ASLINDA ERKEKLER İÇİN ÜRETİLDİ

Alışkanlıklarınızı sürdürülebilir olanlar ile değiştirin. Alternatif bir yaşam mümkün! Haber

Alışkanlıklarınızı sürdürülebilir olanlar ile değiştirin. Alternatif bir yaşam mümkün!

Kaynaklarımız azalıyor, ekosistemimiz bozuluyor ve dünyamız yok olmanın eşiğinde. ‘Ben tek başıma ne yapabilirim ki’ diye düşünen insanların birleşmesiyle yaratacağı etki tahmin bile edilemez. Her birimiz gündelik alışkanlıklarında küçük değişiklikler yapsa karşılığında kocaman bir etki yaratılabilir. Hayat tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik, karbon ayak izinizi azaltarak gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma noktasında fayda sağlayacak. İşte sizlere daha sürdürülebilir bir yaşam için küçük ipuçları… 1.KATI ŞAMPUAN Katı formda bulunan şampuanlar hem saç için hem de doğa için oldukça faydalıdır. Şampuanın katı formda bulunuyor olması plastik ambalaj atığı oluşturmadığı için son derece çevreci bir alternatif olarak tercih edilebilir. Karbon ayak izini azaltmak ve çevreci bir alternatif arayışında olanlar için katı şampuan doğru bir seçenek olacaktır. Katı şampuanlar, sabunlar ile karıştırılmamalı. Yapı olarak sıvı şampuandan hiçbir farkı olmayan katı şampuanlar, normal şampuandan 3 kat daha uzun süre kullanılıyor olmanın yanı sıra  biçim olarak farklılık göstererek doğaya zarar vermeyen bir seçenek olarak üretiliyor. 2.KABAK LİFİ Bakteri yuvası bulaşık süngerlerine çevreci ve hijyenik bir alternatif olarak kabak lifi öneriliyor. Bulaşık yıkarken kullanılan bulaşık süngerleri bakteri ürettiği için sağlığı tehdit ediyor. Bununla beraber doğada yok olmadığı için çevreyi kirletiyor. Ancak bulaşık süngerine alternatif olarak kullanılabilecek kabak lifi hem doğal olduğu için çevreyi kirletmiyor hem de su tutmadığı için bakteri üretmiyor. Bununla birlikte büyük bir kabak lifini alıp keserek bir çok kez kullanacağınızdan ev ekonomisine de katkı sağlayacak ekonomik bir alternatif olacaktır. 3.BALMUMU GIDA SAKLAMA KUMAŞLARI Plastik atık oluşturarak çevre kirliliğini artıran bir diğer günlük alışkanlığımız ise streç film kullanmak. Başta yemekleri saklamak için mutfaklarımızda sıklıkla kullandığımız streç film yerine çevreci bir alternatif olarak balmumu gıda saklama kumaşlarını tercih edebiliriz. Balmumu kumaşlar, doğal içeriklere sahip olması sebebiyle hem insan sağlığını tehdit etmiyor hem 1 yıla kadar kullanılabildiği için ekonomik ve bütçe dostu hem de doğada yok olabilen doğal maddelerden üretildiği için çevreyi kirletmeyen bir ürün olarak gönül rahatlığı ile tercih edilebilir. BU İÇERİK DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: TÜRKİYE KURAKLIĞI FIRSATA ÇEVİREBİLİR

ESİAD'dan sürdürülebilirlik üzerine online toplantı Haber

ESİAD'dan sürdürülebilirlik üzerine online toplantı

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) indeksinde Türkiye’nin 163 ülke arasında 71. sırada olduğunu ifade eden Zorlu, “Yüksek teknolojili sektörlere doğru hedeflenen düzeyde yapısal dönüşüm sağlanması için, sanayi üretiminin teknoloji seviyesinin yükseltilmesi, dijital dönüşüme yönelik araştırma ve uygulamaların teşviki, lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve bilgi-iletişim teknoloji yatırımlarının önceliklendirilmesi şart” dedi.  ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen “Sürdürülebilirlik Bağlamında Teknoloji ve İnovasyon II” başlıklı toplantı online olarak gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Doç. Dr. Süleyman Hançerli’nin yaptığı panelde, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Başkanı Mete Çakmakçı ana konuşmacı olarak yer aldı. Panelde Arçelik İnovasyon Direktörü Pınar Köse Kulacz, SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon ve Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt, İnci Holding Girişimcilik Programları Lideri Ayşe Şen, şirketlerinden örnekler vererek, inovasyonun önemini anlattı.  TÜRKİYE 71. SIRADA Panelin açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, inovasyon ve teknolojinin sadece sanayileşmenin konusu olmadığını, sürdürülebilir kalkınmanın da itici gücü haline geldiğini vurguladı. İnovasyon ve dijital teknolojilerle ilgili fiziksel altyapı ve beşeri kaynaklara yatırım yapılması gerektiğini vurgulayan Zorlu, şöyle devam etti:  “2022 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları İndeksi’nde en üst sırada yer alan Finlandiya’yı, üç İskandinav ülkesi; Danimarka, İsveç ve Norveç takip etmektedir. Sıralamada yer alan ilk 10 ülkenin tümü Avrupa ülkeleridir. Türkiye’nin performansı ise, 163 ülke arasında 71. sırada yer almaktadır. Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı artmış olup, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimde hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Ancak, yüksek teknolojili sektörlere doğru hedeflenen düzeyde yapısal dönüşüm istenilen seviyelerde değildir. Bu amaç kapsamında öne çıkan başlıca ihtiyaçlar; sanayi üretiminin teknoloji seviyesinin yükseltilmesi, sanayide dijital dönüşüme yönelik araştırma ve uygulamaların teşvik edilmesi, lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yapılacak yatırımların önceliklendirilmesidir." ESİAD ÖNCÜ OLDU ESİAD Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Doç. Dr. Süleyman Hançerli, İzmir’de yeşil mutabakat ile ilgili farkındalık yaratmak için iyi uygulama örnekleri ve başarı hikayelerinin paylaşıldığı bir platform oluşturduklarını anlattı. Hançerli, “ESİAD olarak, bu konuda beşinci toplantımızı düzenliyoruz. Bu konuda güçlü politik sahiplenme gerekiyor. Kimsenin arkada bırakılmaması gereken çok yönlü bir platform kurulmalı. Bilime dayalı, kaliteli bir büyüme çok önemli” diye konuştu.  GELECEK 20 YILIN AKIŞINI BELİRLEYECEK Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri Mete Çakmakçı da, iklim teknolojilerinin gelecek 20 yılın akışını belirleyecek önemli bir paradigma olacağını belirterek, “Karbon verimli büyüme Türkiye için önemli bir konu haline gelecek. Türkiye 2010-2020 yılları arasında biraz daha karbon verimliliğini kaybetmiş görünüyor. Avrupa Yatırım Fonu’nun hazırladığı rapora göre, iklim teknolojileri geliştiren ve ekosistemin bir parçası olan 23 bin 828 firma belirlenmiş. Bunlardan 2 bin 985’i de orijinal yenilikçi ürünler geliştiren firmalar. Avrupa sınırları içindeki bu firmalardan sadece 3’ü Türkiye’de yer alıyor. İtalya’da 559’u, Almanya’da 515’i, Polonya’da 152’si, Romanya’da ise 47’si bulunuyor. Bu da aslında bir noktada Türkiye’nin iklim teknolojileri konusunda yaşadığı dönüşümün biraz geriden geldiğini gösteriyor” dedi.  ÖRNEK PROJELER İnci Holding Girişimcilik Programları Lideri Ayşe Şen ise sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Açık inovasyon platformu İnci Radar’ı kurduklarını ve bu platform sayesinde global ortaklarla birlikte projeler ürettiklerini anlatan Şen, Az Karbon Platformu’nda da temiz enerji konusunda tüketicilerin ihtiyaç duyduğu kategorilerdeki ürünlerin satıcılarını müşterilerle buluşturan bir pazar yeri oluşturduklarını anlattı. SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon ve Bilişim Teknolojileri Başkanı Hakan Irgıt, Türkiye’nin işlenmiş ham petrol ihtiyacının yüzde 25’ini karşıladıklarını belirterek, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre 2025’de küresel elektrik büyümenin yüzde 90’ının yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacağı ve bu kaynakların kömürü geride bırakarak en büyük küresel elektrik kaynağı haline geleceği öngörülüyor.  O yüzden bu konular hepimizin gündeminde. Dünyanın nereye gittiğini iyi analiz edip biz de 3 temel mekanizma üzerinde stratejilerimizi inşa ettik. Bunlardan birincisi  karbonsuzlaşma, diğeri döngüsel ekonomi ve üçüncüsü yeşil finansman. 2040 yılı itibarıyla emisyonumuzu yüzde 40 azaltma hedefimiz var” diye konuştu.  DEĞİŞİMİ YÖNET, GELECEĞİ ŞEKİLLENDİR Arçelik İnovasyon Direktörü Pınar Köse Kulach da, açık inovasyona inandıklarını dile getirerek, sadece akademiyle değil start-up ve girişimlerle iş birlikleri yaptıklarını anlattı. Şirketin yönünü tamamen sürdürülebilirliğe çevirdiklerini söyleyen Kulach, “Bizim için sürdürülebilirlik şirketimizin sürdürülebilirliği ile de eş anlamlı. Bu konuda mottomuzu, ‘değişimi yönet, geleceğini şekillendir’olarak belirledik. Hedeflerimiz çok net. 2030 için karbon nötr olmaya devam etme, 2050 için de net sıfır hedefimiz var” dedi. HABER MERKEZİ

EGİAD'dan Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri Haber

EGİAD'dan Sanayide Yeşil Dönüşüm Semineri

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Türkiye’nin karbonsuzlaşma yol haritası sürecinde, “Sanayide Yeşil Dönüşüm”, “AB Yeşil Mutabakatı, “Karbon Ayak İzi: Krizler ve Fırsatlar”, “Karbon Piyasaları Firmalarımız İçin Karbon Ticareti ve Sürdürülebilirlik İlişkisi” başlıklarını tartışmaya açtı. EGİAD Dernek Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe, EGE Üniversitesi Müh. Fak. Biyomüh. Bölümü Öğretim Üyesi, BASİFED Bilim Üyesi, BASİFED Yeşil Çevre Komisyon Başkanı, EBSO Bilim Üyesi, ENSIA Bilim Üyesi Prof. Dr. Nuri Azbar ve Deriva Danışmanlık ve Eğitim Yönetici Ortağı Dr. Tolga Uysal konuşmacı olarak katılım gösterdi. Prof. Dr. Nuri Azbar’ın Sanayide Yeşil Dönüşüm | AB Yeşil Mutabakatı | Karbon Ayak İzi: Krizler ve Fırsatlar başlıklı konuşması, Eğitim Yönetici Ortağı Dr. Tolga Uysal'ın Karbon Piyasaları | Firmalarımız İçin Karbon Ticareti ve Sürdürülebilirlik İlişkisi sunumuyla devam etti. İklim Krizinde Dönüşü Olmayan Bir Aşamaya Yaklaştık Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, 2015 Paris İklim Anlaşması ile küresel ısınma konusunda somut adımlar atılması gerektiğini belirterek, 2050 yılında net sıfır hedefi konusunda mesafe alınmasının ortalama 1,5 derece sıcaklık artışı sınırına erişmek için elzem olduğunu vurgulayarak, “Geçtiğimiz aylarda Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli tarafından yayınlanan bir Rapor, eğer ciddi önlemler alınmazsa iklim krizinde dönüşü olmayan bir aşamaya yaklaştığımızı belirtiyor. Dünya genelinde 3 milyardan fazla insan, iklim değişikliklerine karşı son derece savunmasız koşullarda yaşıyor. Gıda ve su temininde güvenliğin azalması ve geçim kaynaklarının kaybolmasıyla karşı karşıyayız. Gerekli önlemler alınmaz ve yatırımlar yapılmazsa, bu yüzyılın sonunda 1.5 derecede sınırlanmak istenen ısınmanın, 3°C'lik bir ısınma seviyesine gelmesi riskini hep birlikte yaşayacağız” dedi. Zarar Global Boyutta Bunlara ilaveten bu ciddi çevre tehlikelerinin hem ekonomik hem de sosyal sonuçları bulunduğunu hatırlatan Yelkenbiçer, “Bu durum yalnızca belirli bir ülkenin sınırları içinde değil, global bir düzeyde hissedilmektedir. Bu durum, uluslararası tedarik zincirlerini, piyasaları, finans sektörünü, ticareti ve toplumun genel refahını etkilemektedir. Bu sonuçlar, dünya genelinde büyük ekonomik zararlara yol açmakta ve bu zararlar giderek artma eğilimi göstermektedir. Bu çevresel, sosyal ve ekonomik sonuçları engellemek için öncelikle üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu durumda, yeşil dönüşüm süreci hem bir gereklilik hem de bir avantajdır. Savunduğumuz Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi küresel gelişmeleri bu bakış açısıyla benimsememiz önemlidir. Tüm değer zincirlerini etkileyen bu yeşil dönüşüm süreci, çevre koruması ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerine ulaşılması bakımından hayati bir rol oynuyor. Yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlama, Türkiye'nin sürdürülebilirlik odaklı uluslararası tedarik zincirlerinde güçlü bir unsuru olma ve rekabetçilik kapasitesini koruma açısından da önemlidir. Bu çerçevede, Türkiye'nin ekonomi modelinin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri üzerine kurulması gerektiğini savunuyoruz” dedi. Karbon Ayak İzi Moda Bir Kavram Değil, Bir Gerçeklik Karbon ayak izinin moda bir kavram değil, bir gerçeklik olduğuna dikkat çeken Yelkenbiçer, “Hızlı sanayileşmeyle yıllar içinde, sera gazı emisyonlarının büyük ölçüde artması ve bu gazlar içinde karbondioksitin en yüksek orana sahip olması karbon ayak izinin moda bir kavram değil, bir gerçeklik olduğunu ortaya koymuştur. Uygulanacak olan karbon stratejileri firmaların karbon salımını azaltırken giderek maliyeti artan ve tedariği zorlaşan enerji tüketimini düşürmektedir. Orta ve uzun vadede maliyetler düşerken çevreye duyarlı stratejiler geliştirilmesi firmaların marka değerini ve satışlarına da olumlu katkılar sağlamaktadır. Karbon ticareti, özellikle küresel ısınmayı önlemek için küresel çapta eşgüdüm gerektiren bir konu olan karbon emisyonlarının düşürülmesi konusunda, ulusal ve uluslararası politikalar arasında bir denge sağlar. İklim krizi ile mücadele ve ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerine ulaşmak için önümüzde zorlu bir yol bulunuyor. Bu zorlukları aşmanın, çözümler bulmanın ve bu süreci daha yaşanabilir bir dünya için fırsata dönüştürmenin yolu, bilgi, bilinç ve eylemden geçiyor” dedi. Prof. Dr. Nuri Azbar ise, karbon yakalama ve yok etme teknolojilerinin her alanda çok hızlı bir şekilde devreye sokulması gerektiğini belirterek aksi halde doğayla yapılan bu savaşta insanoğlunun kaybedeceğini aktardı. Yeşil Mutabakatın 40 yıllık bir süreci olduğunu ifade eden Azbar, “Yeşil Mutabakat bıçağın kemiğe dayandığı bir nokta. İklim krizi yönünde hep negatif sonuçlarımız var. Paris İklim Anlaşması ile biraz toparlandı. Avrupa en azından ben kendi kıtam olarak bir adım atıyorum dedi. AB yüzde 100 başarılı bile olsa küresel etkisi yüzde 7’yi ne yazık ki geçemiyor. Bizim de şu anda çok ciddi taahhütnamelerimiz var altına imza attığımız. Bu noktada önümüzde iki dönemeç var 2030 ve 2050 olarak. 2030’da yüzde 55 oranında azaltacaksın. 2050’de ise sıfırlayacaksın. Bu da yetmeyip olanı da temizlemek zorundayız. Freni patlamış kamyon gibiyiz. 2030’da frenin yarısına kadar basamazsak kritik noktadayız demektir. Frene çok hızlı basmamız gerekiyor. Avrupa ciddi bir yeşil finans fonu oluşturarak hem çevreyi kurtarmak hem sanayiciyi kurtarmak için çalışıyor” dedi. Geleneksel yönetimlerdeki anlayışımızın hızla değişmesi gerektiğini dile getiren Azbar, “Üretimini, çevre sağlığını odağına alarak gerçekleştiren sanayiciler, sonucu yakalayacaktır. Buradaki aktif grup gibi faaliyet gösteren sanayiciler bu süreci alıp götürecek diye düşünüyorum. Ofislerinizde artık sürdürülebilirlik üzerine yeşil ofislerinizin mutlaka olması gerekiyor. Ve bunlar mış gibi değil, hissederek yapılmalı. Üretimlerde artık sadece kalite değil, çevreyle alakalı tüm kriterlere bakılacak. Hammadde yoğunluğundan enerji yoğunluğuna karbon ayak izine ve çevreye verdiğiniz tüm potansiyel zarara bakılmak isteniyor. OSB’lerin yeşil OSB’lere dönüştürülmesine kadar ince detaylı çalışmalar içeriyor” diye konuştu. Dr. Tolga Uysal ise, finansal değerlendirmede bulunarak, dolar bazında fiyat yükselişlerine değindi. 2008’den bu yana bu alanda çalışmalar yürüttüğünü belirten Uysal, karbon fiyatlandırma üzerine sunum gerçekleştirerek, büyük şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda aksiyon almaya başladığını ifade ederek, karbonun artık alınıp satılan bir finansal enstrüman haline geldiğini vurguladı. HABER MERKEZİ

Sürdürülebilir kampüs: Ege Üniversitesi Haber

Sürdürülebilir kampüs: Ege Üniversitesi

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Dört mevsim yeşil kampüs ve sürdürülebilir üniversite konsepti hedefiyle pek çok çevre dostu çalışmayı hayata geçirerek hem üniversitemizin hem de toplumun geleceği için büyük gayret sarf ettik. Çevre bilincini yaşam felsefi haline getirerek öğrencisinden çalışanına bir kültüre dönüştürdük. Yeşil yönetim, çevre dostu ulaşım, enerji yönetimi, iklim ve farkındalık, entegre atık yönetimi ve iklim değişikliğiyle mücadele alanlarında oluşturduğunuz komisyonlarımız, sürdürebilir bir üniversite için var gücüyle çalışıyorlar. Bu çalışmalarımız neticesinde ‘Yeşil Üniversiteler’ sıralamasında her geçen sene puanımızı yükselttik. Fiziki altyapı yatırımlarıyla üniversitemizi; huzurlu, güvenli ve modern bir kampüs ekosistemine kavuşturduk. Çim alan miktarını 120 bin metrekareye, yeşil alan oranını 420 bin metrekareye,  bisiklet yolunu 5 bin 500 metreye, tartan pistli yaşam yolunu ise 3 bin metreye çıkardık. Dünya Yeşil Üniversiteler- Greenmetric sıralamasında dünyada 108’inci, ülkemizdeki devlet üniversiteleri arasında 4’üncü sıraya yükseldik” diye konuştu.   “Sürdürülebilir bir gelecek için önemli adımlar attık, atıyoruz” Rektör Prof. Dr. Budak, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın doğa dostu üniversiteler vizyonu ve değerli eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’ kapsamında pilot üniversite seçilen üniversitemizde sürdürdüğümüz çalışmaların sonucu olarak İzmir’de ‘Sıfır Atık Belgesi’ almaya hak kazanan ilk eğitim kurumu olduk. Atık dönüşümü ve bertarafı ile 2022 yılında;  233bin 880 kg kâğıt atık; 4 bin 480 kg cam atık, 30 bin 109 kg plastik ve metal atık  geri dönüşüme kazandırıldı. Böylelikle; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Atık Sayacına göre 3 bin 975 adet ağaç kurtarılmış, 368 varil petrol tasarrufu yapılmış, 665 mrtreküp depolama alanı kazanılmış, 976.795 kWh enerji tasarrufu ve 15.14 hammadde tasarrufu yapılmış ve 43169 kg sera gazı önlenmiş oldu. Yükseköğretim Kurulu, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında imzalanan ‘Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs Oluşturulması Alanında İş Birliği Protokolü’ kapsamında 10 pilot üniversiteden biri olarak seçilen üniversitemiz ayrıca atık yönetimi konusunda; sürdürülebilir bir gelecek için önemli adımlar attı. Bu kapsamda kampüsümüzün farklı noktalarına ‘Mobil Atık Getirme Merkezleri’ yerleştirdik” dedi.  “Sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündemine nitelikli katkı sunuyoruz” Dijital dönüşüm çalışmaları kapsamında Ege Üniversitesinin eğitim öğretim ve araştırma geliştirme altyapısının modern bir yapıya kavuştuğunu ve tam dijital akıllı kampüs olma yolunda hızla ilerlediğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi liderliğinde, dijital teknolojiler alanında akademi, kamu ve sanayi arasında iş birliklerini güçlendirecek Dijital İnovasyon İş Birliği Platformunun kurucu 8 üyesinden birisi oldu. Bu kapsamda da bilişim teknolojileri, büyük veri, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, siber güvenlik gibi alanlarda multidisipliner bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Üniversite olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında yer aldığı Dünya liderleri tarafından imzalanan ‘Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi’ kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara nitelikli katkı sunuyoruz. Hızla değişen çağı yakalayıp, ötesine geçerek öncü olma hedefiyle üniversitemizin dijital dönüşümünü; eğitim öğretim süreçleri, sağlık, bilgi yönetim sistemleri, sportif ve kültürel faaliyetler, akıllı ve engelsiz kampüs başlıkları altında gerçekleştiriyoruz. Akıllı ulaşım, akıllı enerji yönetim sistemleri, akıllı aydınlatma, akıllı musluklar, uzaktan kumandalı cihazlar, akıllı atık ve su yönetimine yönelik çalışmalar sürdürdük, bunlara devam ediyoruz. Yaşam kalitesini artırmak ve üniversitemizin sürdürülebilirlik düzeyini iyileştirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak ümidiyle herkesin Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum” dedi. Sıfır Atık Eylem Planı hazırlandı Ege Üniversitesinin Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs Çalışmaları süreci ve mevcut durumu ile ilgili bilgi veren ÇEVMER Müdürü Prof. Dr. Armağan Kınal ise, “Ege Üniversitesi, Sıfır Atık Projesi başlamadan önce başlamış olduğu tehlikeli atık yönetim çalışmaları sonucu, 2018 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Sıfır Atık Projesi’ kapsamında pilot üniversite seçilmeye hak kazanmıştır. Ege Üniversitesi, kaynakların daha verimli kullanılması ve atık miktarının azaltılması hedefleriyle başlatılan projenin uygulanacağı ilk devlet üniversitesi olmuştur. Entegre Atık Yönetimi ile başlayan bu süreçte, öncelikli olarak tehlikeli atık sistemi kurulmuş ve günümüze kadar başarılı bir noktaya getirilmiştir. Sıfır Atık Projesi kapsamında; öğrenci ve çalışanların rahat ulaşabileceği noktalara atık kutuları yerleştirilmiştir. Tehlikeli atıkların ve tıbbi atıkların tamamı Atık Yönetimi Yönetmeliği doğrultusunda toplanmakta, depolanmakta ve kayıt altına alınmaktadır. Elektrikli ve elektronik atıklar ayrı toplanmakta ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na gönderilmektedir. İdari personel ve öğrencilerin bilinçlendirilmesi için eğitim çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Kampüsümüz yemekhanesinden çıkan biyobozunur atıkların satın alınan kompost makinesi ile yüzde 60 oranında kedi-köpek mamasına, yüzde 40 oranında ise komposta dönüştürülmesi üzerine yapılan çalışmalar son aşamasına gelmiştir. Tüm bu çalışmalar neticesinde Üniversitemiz, 2020 yılında İzmir’de tüm birimleriyle kampüs bazında belge alan ilk eğitim kurumu olmaya hak kazanmıştır. ‘Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs’ projesinde pilot üniversite seçilmemizin hemen ardından Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Necdet Budak’ın talimatı ile Sıfır Atık Komisyonu kurulmuş ve Sıfır Atık Eylem Planı hazırlanarak sıfır atık sisteminin sorunsuz işlemesi sağlanmıştır” dedi.  Disiplinlerarası çalışmalar  Yenilenebilir Enerji Çalışmaları ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Armağan Kınal,  “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği çerçevesinde mülkiyeti üniversitemize ait araziler üzerinde; açık alanlar, otoparklar vb. alanlarda Güneş Enerjisi Santralleri kurulabilmesi için gerekli karar çıkmıştır. Ege Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımına yönelik çalışmalarda görev almak üzere Ege Üniversitesi Enerji Yönetimi Koordinatörlüğü kurulmuş, ulusal öncelikli alanlar arasında yer alan enerji konusunda üniversitemizi bir adım öne çıkarabilmek ve enerji verimliliği açısından örnek bir yapıyı (Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi) üniversitemize kazandırabilmek amacıyla TSE’ye ‘Güvenli Yeşil Bina’ sertifikası için başvuru yapılmış ve bu kapsamda da çalışmalara başlanmıştır” diye konuştu. HABER MERKEZİ  

Doğal taş sektöründe hedef “sürdürülebilirlik” Haber

Doğal taş sektöründe hedef “sürdürülebilirlik”

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, sektöre katkı sağlamaya ve Türk doğal taşının dünyaya açılan kapısı olmaya devam ederken düzenlenen seminerler de katılımcı ve ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. “Doğal Taş Sektöründe Sürdürülebilirlik” başlıklı seminerin moderatörlüğü Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Efe Nalbantoğlu tarafından yapılırken Dünya Taş Birliği Direktörü Anil Taneja,  Silkar Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Akbulak ve Metsims Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Kurucu ve Yöneticisi Hüdai Kara konuşmacı olarak katıldı. Doğal taş sürdürülebilirlik kılavuzu sektöre yol gösterecek EMİB Yönetim Kurulu Üyesi Efe Nalbantoğlu, “Son yıllarda dünyada ticaret sürdürülebilirlik ekseninde yeniden şekilleniyor. Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik ilkeleri, firmaların stratejilerinin odağında olmakla birlikte, söz konusu dönüşümden doğal taş sektörü de elbette etkilendi. Doğal taş üretim süreçleri açısından incelendiğinde karbon ayak izi ve su kullanımı nispeten düşük olsa da ürünler ve üretim süreçlerinin çevre dostu pratiklerle zenginleştirilmesi önem arz ediyor. Sektöre yol göstermek adına Doğal Taşta Sürdürülebilirlik Kılavuzunu yakın zamanda Türkçeye çevirdik” diye konuştu. Yeni uygulamalar, yeni nesil doğal taş endüstrisi için büyümenin motoru olabilir Dünya Doğal Taş Birliği Direktörü Anil Taneja, “Sürdürülebilirlik nesilden nesle, zarar vermeden, bugünün ihtiyaçlarını karşılamaktır. Dünyadaki pek çok ülkede, özellikle Kuzey ve Batı Avrupa`da, ABD`de projelerde sürdürülebilirlik kriterleri belirleyici hale gelmeye başladı. Yeni uygulamalar, yeni nesil doğal taş endüstrisi için büyümenin motoru olabilir” dedi. Çevresel Ürün Beyanı doğal taşta da zorunlu hale gelecek Tüm dünyada geçerli ve Avrupa’da standart haline gelen Çevresel Ürün Beyanı (EPD) belgesinin birçok endüstride zorunlu hale gelmeye başladığını ifade eden Silkar Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Akbulak, “EPD; ürünlerin yaşam döngüleri boyunca ortaya çıkan çevresel etkilerin, karbon emisyonu verilerini şeffaf ve karşılaştırılabilir bir biçimde ortaya koyan, bağımsız doğrulanmış ve tescil edilmiş bir belgedir. Bunun yanında, çevresel performans bilgisi, yaşam döngüsü değerlemesi, kaynak kullanımı, enerji kullanımı, çeşitli emisyon kaynakları hakkında bilgi sağlıyor. Sadece üretim süreci değil daha sonra kullanım sırasında, örneğin; bir binanın 50 yıllık ömrü varsa ürün o binadan söküldüğünde yapacağı karbon salınımını da ölçülüyor. Ürünlerin yaşam döngüsüne göre veri toplanıyor ve envanteri oluşturuluyor. Bir metrekare nihai ürün için tüketilen tüm malzemeler ile ilgili bilgiler, A`dan Z`ye bütün süreçle ilgili faktörler hesaplanıyor. Ürünün sertifikasyonu tamamlanıyor” diye konuştu. Türkiye EPD belgesine sahip ülkeler içinde Avrupa`da üçüncü sırada yer alıyor Seminere çevrimiçi olarak katılan Metsims Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Kurucusu ve Yöneticisi Hüdai Kara da “Yapı malzemelerinin çevresel performansını biliyor olmamız gerekli.  Çevresel Ürün Beyanı’nın çok yakında bütün yapı malzemelerinde ve diğer ürünlerde de kullanılmaya başlanacağı bir düzene doğru gidiyoruz. Döngüsel ekonomiyi gerçekleştirmek için hazırlıklı olmamız lazım. Emisyonların çoğu, yapı sektöründen geliyor. Binaların değerlendirmesinde bu tür verilere ihtiyaç var. Yeşil Mutabakata uyumluluk içinde binaları değerlendirirken binadaki karbon emisyonunu metrekare başı bilmemiz gerekiyor. ‘Hangi tür? Nasıl malzemeler? Yüksek emisyon mu düşük mü?’ sorularına cevap aranması gerekiyor. Bu noktada bu soruya cevap verecek tek belge Çevresel Ürün Beyanı belgeleridir. Türkiye en fazla EPD belgesine sahip ülkeler içinde İtalya ve İsveç`in ardından Avrupa`da üçüncü sırada yer alıyor” dedi. Avustralya bu sektörlerde zengin bir pazar Doğal taş sektöründe dünyanın en önemli ithalatçılarından olan Avustralya ile ilgili bilgi veren Eletra Trade Yönetim Danışmanı Alper Demir ise Avustralya’daki fırsatlar, iş yapma kültürü ve doğal taş sektöründeki önemli yasal ve ticari gelişmeler hakkında bilgiler verdi. Seminer Avustralya’da doğal taş ve madencilik ve inşaat sektöründe çalışmak, iş yapmak isteyenler ile yine Avustralya’da bu sektörlerde çalışan, ticaret yapan katılımcı ve ziyaretçiler tarafından ilgiyle izlendi. Demir, “Avustralya zengin bir pazar, dünyanın en zengin 10 ülkesinden birisi. Türkiye ve Avustralya dost iki ülke ve inşaat sektörü her geçen gün büyüyor. Avantajlı bir pazar” diye konuştu. HABER MERKEZİ

‘Çevreci kampüs’ fikirleri ödül getirdi Haber

‘Çevreci kampüs’ fikirleri ödül getirdi

Katılımcıların kampüste hayata geçirilmesini istedikleri çevreci fikirleri broşür haline getirerek katıldığı yarışmada; İzmir Katip Çelebi Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Cennet Özay ve ekip arkadaşı Dr. Öğretim Üyesi Rabia Nur Kalem, ‘BiomiTree’ adlı çalışmasıyla akademisyen kategorisinde birinci oldu. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde okuyan Umut Fide, Sıla Serter, Ece Havancı ve Zülfü Haluk Uyumsal’ın oluşturduğu ekip ise, Dr. Öğretim Üyesi Kutluhan Erol’un danışmanlığında hazırladığı ‘tıbbi rotasyon uygulaması’ projesiyle öğrenci kategorisinde birinciliğe ulaştı. Kentteki 10 yükseköğretim kurumunun güç birliği yaparak oluşturduğu İzmir Üniversiteleri Platformu, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin (İEÜ) dönem yürütücülüğündeki son yürütme kurulu toplantısını gerçekleştirdi. İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, platformun yıl genelinde yaptığı çalışmalar ele alındı. Yapılan çalışmalar aktarıldı ‘Üniversite İzmir’de yaşanır’ sloganıyla yapılan video ve podcast çalışmaları, öğrencilerin performanslarıyla damga vurduğu ‘Gençlik Şöleni’ ve ‘Cumhuriyet Şöleni’ ile ‘Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat’ temasıyla düzenlenen etkinliklere ilişkin detaylı sunum, üniversitelerin yetkililerine izlettirildi. Toplantı sonunda; İÜP’ün düzenlediği ‘Akıllı Kampüs Fikir ve Proje Yarışması’nda başarıya ulaşan isimlere belgeleri de takdim edildi. Kampüste çevre dostu hangi projeler yapılabileceği üzerine öneriler geliştiren öğrenciler ve akademisyenler, üniversitelere model olabilecek fikirler ortaya koymak hedefiyle çalıştı. Özel projeler İzmir Katip Çelebi Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Cennet Özay ve ekip arkadaşı Rabia Nur Kalem, projelerinde okaliptus bitkisinin kampüste yetiştirilmesini ve ağaç üzerine yerleştirilecek çevre dostu fotoseller yardımıyla elektrik üretilmesini önerdi. Kendi kategorilerinde birinciliğe layık görülen İEÜ’lü gençler ise, hastanede görev yapan tıp öğrencilerinin günlük işlemlerini kaydedebilecekleri mobil uygulama geliştirilmesi üzerine odaklandı. Projede, evrak doldurmak yerine mobil uygulama üzerinden yapılacak bu işlemlerin süreci hızlandıracağı ve bu sayede her gün yaşanan kağıt israfının da önüne geçileceği belirtildi. Güzel fikirler ortaya çıktı İEÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar, platform olarak son 1 yılda ‘Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat’ temasıyla birçok çalışma yaptıklarını, yarışmanın da bu kapsamda düzenlendiğini belirtti. Aşkar, “Yarışmadaki en büyük amacımız çevre duyarlılığını artırmaktı. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini hayatımızda belirgin şekilde hissediyoruz. Dünya genelinde kaynaklar azalıyor. Yarınların sahibi olan gençlerimiz, çevre konusunda hassas davranmak zorunda. Sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya için bunu yapmak durumundayız. Akademisyenlerimiz ve gençlerimiz, yarışmamızın temasına uygun çok güzel fikirler ortaya koydu. Yarışmaya katılan herkesi tebrik ediyor” dedi. Şehrimiz ve gençlerimiz için çalıştık Platformun 2023 yılındaki yürütücülüğünü İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin üstleneceğini söyleyen Rektör Aşkar, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir’deki yükseköğretim kurumları olarak güçlü birliktelik sağlayarak 2022 yılında önemli çalışmalara imza attık. Gençlerimizle beraber olduk, kentimiz için katma değer üretmeye çalıştık. Tam uyum içerisinde, diğer şehirlere de örnek olacak bir iletişimle hareket ettik. Cumhuriyet şöleni, Gençlik şöleni ve ‘Üniversite İzmir’de yaşanır’ sloganıyla yaptığımız video ve podcast çalışmaları, bunların en güzel örnekleri arasındaydı. Çalışmalarımıza katkı koyan herkese çok teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki platformumuz, 2023 yılında da başarılı çalışmalar yaparak ülkemiz, şehrimiz ve gençlerimiz için üretmeye devam edecek.” İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.