TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Süleyman Kaynak

Süleyman Kaynak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Süleyman Kaynak haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

‘Hastane’ değil ‘şantiye’ mi açılacak? Haber

‘Hastane’ değil ‘şantiye’ mi açılacak?

Temeli Mart 2013’te dönemin AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ve eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun katıldığı törenle atılan Bayraklı’daki İzmir Şehir Hastanesi’nin depreme dayanıksız olduğu iddialarının ardından hastanenin açılışı bir kez daha muallakta kalmıştı. 2011 genel seçimlerinde de hükümetin seçim vaatlerinden biri olan, Türkerler Holding ve Gama Holding ortaklığıyla 622 bin 530 metrekare arsa üzerinde, 573 bin 546 metrekare toplam inşaat alanına sahip olan 2 bin 60 yataklı dev hastanenin 30 ayda tamamlanıp 2017’de hizmete gireceği duyurulmuş ancak açılış 7 kez ertelenmişti. Son olarak 27 Eylül’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla resmi açılışının yapılacağı söylenen hastanenin açılışının 29 Eylül’e ertelendiği iddiaları gündeme gelmişti. Hastaneye ilişkin depreme dayanıksız olduğu ve üç ayrı blokunda deprem güçlendirme çalışmaları yapıldığı iddiaları da kamuoyunda büyük yankı uyandırırken son olarak 29 Eylül’de yapılacağı iddia edilen açılışa ilişkin doktorlara bildirimin yapılmadığı ifade edildi. Konuya ilişkin İLKSES’e konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, iddiaları doğrularken açılışın törenle kalmaması durumda Sağlık Bakanlığı’nın yükümlülüklerini hatırlattı. SADECE AÇILIŞ TÖRENİNDEN İBARET OLACAKSA… Hastanenin şantiye halinde olduğunu ifade eden Kaynak, “Şehir Hastanesi’nin projelendirilmesi 2013 yılında. 2018 yılında açılması planlanıyordu ancak açılış tarihinin üzerinden 5 yılı aşkın bir süre geçti. Bu geç açılmanın topluma ve bütçeye bir maliyeti var. Son dönemlerde de 5-6 kez kamuoyuyla bazı tarihler paylaşıldı. En son 27 Eylül olarak ilan edilmişti. Ancak son birkaç gündür sosyal medyada birtakım duyumların paylaşılmasıyla 29 Eylül tarihi gündeme geldi. Ancak henüz resmi ağızlardan herhangi bir açıklama halen yapılmadı. 29 Eylül’de Cumhurbaşkanı Erdoğan Teknofest için İzmir’e geldiğinde bu arada da Şehir Hastanesi’nin açılış töreninin araya sıkıştırılmış olma ihtimali var. Ancak şu ana kadar doktorlara bu konuda herhangi bir bilgilendirme yapılmadı. Sorun da burada. Biz burada hastanenin açılıp hizmete başlayacağını sanmıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan İzmir’e gelmişken programına sıkıştırılmış bir tören olarak değerlendirilebilir. Yoksa hastanenin açılıp kamu hizmeti verecek şekilde tam anlamda hizmete girmesi şu anda mümkün görünmüyor. Biz yaklaşık 10 gün önce hastaneyi ziyaret etmek için gittiğimizde ‘Burası bir şantiyedir. İçeri alınmanız mümkün değil’ denildi. 10 gün önce şantiye olarak ifade edilen bir yapının bugün açılıyor olması bunun sadece bir açılış töreni olduğunu gösteriyor bize. Ayrıca bu hastanenin tam anlamıyla hizmete girebilmesi için en az 2 bin 500 hekime, yaklaşık 3 bin 500 hemşire ve en az o kadar da farklı eslek gruplarındaki profesyonel görevliye ihtiyaç vardır. Bu çalışanların burada görevlendirilip buraya yerleştirilip pilot çalışma yapılmadan hastanenin çalışıyor havasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu hastanenin çalışmasıyla ilintili yeterli bir ön çalışma yapıldığını görmedik ya da duymadık. Ayrıca taşınacağı, taşınacağı, insan kaynağı olarak kullanılacağı söylenen Bozyaka ve Tepecik Hastanesi’ndeki hekim arkadaşlarımıza da taşınma ya da Şehir Hastanesin açılıp çalıştırılmasıyla ilgili herhangi bir yeterli bilgi verilmediğini görüyoruz. Dolayısıyla olay sadece bir açılış töreninden ibaret kalacak aslında hastane bir süre daha çalışmayacak gibi düşünülebilir” dedi. KAMUOYUNU İKNA EDİCİ AÇIKLAMA YAPILMADI Geçtiğimiz hafta gündeme gelen hastanenin depreme dayanıksız olduğu nedeniyle kolonlarında güçlendirme yapıldığı iddialarına da değinen Kaynak, “Depreme dayanıklılıkla ilgili olarak maalesef elimizde somut bir veri yok. Hastanenin bulunduğu yerde bir fay hattında olduğuna ilişkin bazı iddialar gündeme getirildi. Ama burada önemli olan fay hattından ziyade İzmir gibi bir deprem bölgesinde böyle büyük bir kompleksin depreme dayanıklı inşaat teknolojileriyle yapılmış olmasını bekliyoruz. O nedenle buna ilişkin ortaya atılan iddialar kamuoyunda birtakım şüpheler doğuruyor. Yetkililerin de çıkıp ‘Burası depreme dayanıklıdır. Karot testlerimiz mevcuttur’ gibi ikna edici açıklamalar yapmaları gerekiyor. Ama bunun yapılmaması çok yoğun spekülasyonlara neden oluyor” diye konuştu. KİRA VE İŞLETME GİDERİ ÖDENMELİ Kaynak ayrıca, şirketle yapılan sözleşmeye de dikkat çekerken hastanenin hizmete girmesi durumunda Sağlık Bakanlığı’nın yükümlülükleri olduğunun da altını çizerek şunları söyledi; “Burada kritik olan durum… Kamu-özel otaklığıyla yapılan bu hastanelerin yapımcı yani özel şirketler tarafından kamuya yani Sağlık Bakanlığı’na teslim edilip edilmemesine ilişkin bir husus da vardır. Teslimat yapıldığı takdirde, iki süreç işlemeye başlar. Birincisi, bakanlığın bu binaya sözleşmeler gereği yapması gereken kira ödemeleridir. İkincisi de yüzde 70’lik doluluk oranı itibariyle ve bu doluluk göz önünde tutulmak suretiyle işletme ödemeleridir. Bunların yürürlüğe girip girmeyeceğini bilmiyoruz. Bir teslimat söz konusuysa ve açılış yapılırsa bakanlık, sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getireceğini kabul eder hale gelir. Dolayısıyla olaya bir açılış töreni gözüyle bakıyoruz ama bu törenin kapsamında, yapılmış olan sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmek varsa hizmet vermesi geciktirilmiş bir sağlık kompleksi var demektir. Sağlık Bakanlığı tarafından herhangi bir hizmet üretimi yapılmadığı halde bina kirası ve işletme kirasının ödenmeye başlayacağı anlamına da gelebilir. Biz bu konuda İl Sağlık Müdürlüğü’ne bir bilgi edinme yazısı yazdık ama henüz bir cevap gelmiş değil.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir’de deprem meydana geldi!

Eski senaryolar sil baştan! Sözleşmede dikkat çeken husus Haber

Eski senaryolar sil baştan! Sözleşmede dikkat çeken husus

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Temeli Mart 2014’te dönemin AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ve eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun katıldığı törenle atılan Bayraklı’daki İzmir Şehir Hastanesi’nin açılış tarihi için bilinmezlik devam ediyor. 2011 genel seçimlerinde de hükümetin seçim vaatlerinden biri olan, Türkerler Holding ve Gama Holding ortaklığıyla 622 bin 530 metrekare arsa üzerinde, 573 bin 546 metrekare toplam inşaat alanına sahip olan 2 bin 60 yataklı dev hastanenin 30 ayda tamamlanıp 2017’de hizmete gireceği duyurulmuş ancak açılış 5 kez ertelenmişti. Son olarak 29 Nisan’da İzmir mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hastanenin 30 gün içerisinde açılacağını söylemişti. Erdoğan’ın sözlerinin ardından yaklaşık 70 gün geçmesine rağmen sıklıkla işçi grevleriyle gündeme gelen hastane hala açılmazken ne zaman açılacağı ise bilinmezliğini koruyor. Öte yandan; konuya ilişkin İLKSES’e konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, hastane için imzalanan protokolün bazı maddelerine dikkat çekti. VERİMSİZ BİR KURUM HALİNE GELECEK Kamu-özel iş birliğine ve hastanenin büyük yapısına değinen Kaynak, “2018 yılında açılacak bir projeydi. Fakat 5 yılda bitirilecek denen bu sürenin üzerinden 5 sene daha geçti. Bugün hala açılabilmiş değil. Şehir hastanelerinin kamu-özel iş birliği sistemine değinmek gerek. O projelerin yapılış şekli ve bunların devreye sokulması arasında bir ilişki var. Bu projeler kamu-özel iş birliğiyle yapılıyorken sanki bir sağlık hizmeti vermekten ziyade sağlık bütçesinden inşaat sektörüne para aktarmak amacıyla yapılmış olduğu izlenimini yaratacak birçok veri var bu sözleşmelerin içinde. Bunlardan en önemlisi de bu hastanelerin son derece büyük yapılar halinde yapılanmış olması. Böyle büyük yapılar, sağlık hizmetinden ziyade inşaat sektörüne kaynak aktarır gibi görünüyor. İzmir’deki hastane 2 bin 60 yataklı planlandı. Bugün bütün dünyada bu kadar büyük hastane yapılanmaları yapılmıyor. 200–600 yatak arasında yapılıyor planlar. 600’ün üzerindeyse verimsiz bir kuruluş haline geliyor. Dolayısıyla 2 bin 60 yataklı İzmir Bayraklı Hastanesi de tıpkı Ankara’daki hastaneler gibi verimsiz bir kurum haline gelecek” dedi. NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜNÜ BULMAK MÜMKÜN DEĞİL Personel ihtiyacının kurumun işleyişinde uzun vadede sorunlar çıkaracağının altını çizen Kaynak, “Bu sorunların çıkacağı daha ilk günden belli. Çünkü o büyük yapıların tam anlamıyla işletilebilmesi için 2 bin 500 civarında hekime, 3 bin 500 civarında hemşireye ihtiyaç var. Bunun yanında bu tür büyük hastanelerde 60’a yakın meslek grubunun görev alması gerekiyor. Diğer çalışan gruplarını da düşünürsek sizin bu hastaneye yaklaşık 8-9 bin bandında kalifiye personel bulmanız lazım. İzmir’de böyle nitelikli eleman kapasitesini yaratmak çok mümkün değil. Dolayısıyla burada yapılmaya çalışılan, daha evvel çalışan hastaneleri kapatma projesidir. Biz daha önce bu iddiaları sorduğumuzda ‘Hiçbir hastaneyi kapatmayacağız’ yanıtı gelmişti. Ancak mevcut hastaneleri kapatmadan şehir hastanesi için gereken nitelikli insan gücünü bulmak mümkün değil. Bu hastanenin gerek kuruluş bölgesi gerekse binanın diğer özellikleri konusunda tartışmalar var. Öncelikle yetkililerin açıklamalarına göre; bu hastanenin günlük 75 bin civarında insan trafiğine maruz kalacak. Bunun şehir planlaması ve ulaşım planlaması açısından bu kadar büyük bir insan trafiğine müsait bir konumlanma ve ulaşım projesi olup olmadığına ilişkin hala tartışmalar var. 75 bin kişi bir stadyum dolusu insan ve o insanların her gün oraya ulaşıp geri dönmesi gerekiyor. Kentin her bölgesinden oraya insanların gidebilmesi gerekiyor. Burası için bir ulaşım projesinin yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz” diye konuştu. BİRTAKIM SORUNLAR VAR Hastanenin açılması ve imzalanan protokol noktasında bazı hususlara dikkat çeken Kaynak, kurdele kesmenin açılışa yeterli olmadığının altını çizerek şunları söyledi; “Bu hastanelerin olumsuz yanlarından biri de mekanların büyük olması. Isıtma, soğutma, temizlik gibi bina hizmetleri. Bunlar ciddi bir sorundur ve 24 saat devam ettirilmelidir. Bu binanın bünyesinde ne kadar verimli devam edeceği konusu gri bir alandır. Sağlık Bakanlığı ya da hükümet tarafından gelinip binaya bakılıyor. Hatta seçim arifesinde Binali Yıldırım ziyaret etti ve ‘Cumhurbaşkanımız burayı açacak’ dedi ama herhangi bir teknik bilgi verilmiyor. Bu hastane açılacak da ne zaman ve nasıl açılacak. Açıldığı zaman ne olacak? Geçen yıl Ekim ayından bu yana 5-6 açılış tarihi zikredildi ama hiçbiri gerçekleştirilmedi. Dolayısıyla Bayraklı Şehir Hastanesi’nin gerek ulaşım gerek binanın işletilmesi gerekse sağlık hizmeti verilmesi için yeterli insan gücü açısından kamuoyuyla yeterli bilgi paylaşımı yapılmadı. Muhtemeldir ki burada birtakım sorunlar vardır.  KURDELE KESMEK AÇILDIĞI ANLAMINA GELMEZ Biz şu anda kamu-özel iş birliği sözleşmesini tam içeriğini bilmiyoruz ama dikkat çeken bir husus, yüzde 70 doluluk oranı. Eğer siz o hastaneyi açtıktan sonra bu doluluk oranını sağlayamazsanız tıpkı yol ve havaalanı projelerinde olduğu gibi o açığı devlet bütçesinden karşılamak zorundasınız. İkinci önemli husus da bu sözleşmeler eğer herhangi bir anlaşmazlık söz konusu olursa Türkiye’deki yargı ünitesine gitmiyor. İngiliz yargısı bu anlaşmazlıkları çözmek için görevlendirilmiş. Dolayısıyla şehir hastaneleri sözleşmeleri şu ana kadar kamuoyuyla gerçekçi bir şekilde paylaşılmadı ve gerekçe olarak da ticari sır olduğu ileri sürüldü. Şirket açısından ticari sır olabilir ama sözleşmenin taraflarından biri Sağlık Bakanlığı. Yani kamu. Benim vergimle yapılan bir sözleşmeyi ticari sır olarak saklanması anayasal haklarımıza aykırıdır. Bütün bunlar kamuoyuyla paylaşılmalı. Burada o kadar çok muğlak husus var ki bunlar nedeniyle hastaneler devreye sokulamıyor. Hastaneleri açamıyorlar. ‘Açılır’ denilebilir. Açabilirler. Yarın bir yetkili gelir bir kurdele keser. Keser ama bu, hastanenin açıldığı anlamına gelmez. Sadece kamuoyuna yönelik gösteri mahiyetinde bir gösterir yapılır. Ancak bu hastanenin açıldığı ya da hastanenin tam kapasite kullanılacağı anlamına gelmez. Kurdele kesmekse bunu yaparlar.”

Hekimlerden acı tebessüm: “Yurtdışına gidişler durdurulamaz”  Haber

Hekimlerden acı tebessüm: “Yurtdışına gidişler durdurulamaz” 

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağır ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı yurt dışına giden ve 'varsın gidiyorlarsa gitsinler' dediği doktorlara Türkiye'ye dönmeleri için çağrı yaptığı kamu spotu seçime sayılı günler kala yayınlandı. Kamu spotunda, ‘Sizi yuvanıza, ülkenize dönmeye davet ediyorum’ mesajı verilirken, hekimlerden acı bir tebessüm geldi.  Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Bunu kimsenin ciddiye alacağını zannetmiyorum. Sistemin yeni baştan bilimsel ölçekler eşliğinde dizayn edilmesi gerekiyor. Bunlar olmadan, bu sorunların hiçbiri çözülmeden yurtdışına gidişler durdurulamaz” ifadelerini kullandı. SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMDE ÇIKMAZ YOL  Prof. Dr. Kaynak, sözlerine şöyle başladı: “Türkiye’den ayrılan hekimlerin yurtdışına çıkışı sebepsiz değil. Birden fazla çok ciddi sebepler var. Fakat bu sebeplerin arasında daha iyi arabaya binmek ya da tiyatroya, sinemaya gitmek gibi maddi gerekçeler neredeyse son sırada geliyor. Ondan evvel hekimliğin Türkiye’de çok fazla itibarsızlaştırılması en önemli rolü oynuyor. Hekimliğin daha evvelki itibarının bilinçli bir şekilde iktidar tarafından kaldırılması en önemli faktör. Bunların içerisinde de özlük hakları yer alıyor. Özlük hakları dediğimiz gelir değil sadece. Çalışma koşulları ayı zamanda. Bugün 3 dakikada bir hasta bakmaya zorlanan hekimlik söz konusu. Bunun sağlıkta dönüşüm programına bağlı olarak ortaya çıkan bir çıkmaz yol olduğunu defalarca ifade ettik. 3 dakikada, 5 dakikada bir hasta bakılması birçok problemi de beraberinde getiriyor. Hastaya iyi bakılamıyor. Hastalar tekrar müracaat etmek zorunda kalıyor. 5 dakikada bir hasta bakılırken ortaya çıkan çok yoğun birikim nedeniyle şiddet yaşanıyor. Bu şiddete bağlı olarak hekimler elbette hem sözel hem fiziki olarak hasta ile olumsuz bir ortama girmek durumunda kalıyorlar.”  HEKİMLERİN MALPRAKTİS ENDİŞESİ! Ayrıca ‘malpraktis’ denilen kimlikte uygulama hatalarının artması endişesiyle hekimlerin son derece rahatsızlık duyduğunu kaydeden Prof. Dr. Kaynak, “Tüm bunların gölgesinde bugün yoksulluk sınırı 33 binleri bulmuş durumda. Ve birçok hekim neredeyse yoksulluk sınırının altında kalmış durumda. Özlük haklarındaki sıkıntılar, sağlıkta şiddet, malpraktis endişesi, liyakatsizlik, hekimliğin itibarsızlaştırılması… Bütün bunları bir araya topladığınız zaman hekimlerin neden yurtdışına göç ettiğini anlayacaksınız. Halen daha yurtdışına gitmeye devam ediyorlar. Ve bu artarak devam edecek… Böyle bir seçim ortamında ise ‘hekimler hadi dönün’ açıklaması hekimler tarafından ancak bir acı tebessümle karşılanabilir. Bunu kimsenin ciddiye alacağını zannetmiyorum. Çünkü bunun nedenlerini siz ortadan kaldırmadan ‘geri dönün’ gibi bir mesajı veremezsiniz. Verirseniz de dediğim gibi o mesajı hekimler acı bir tebessümle karşılar” eleştirisinde bulundu.   BİRİNCİ VE İKİNCİ BASAMAK GÖZ ARDI EDİLDİ  “Sağlıkta dönüşüm olarak tanımlanan sistem değiştirilmeli” diyen Kaynak son olarak, “Bütün dünyada sağlık sistemlerinin en verimli nasıl çalıştırıldığına ilişkin yeteri kadar bilgimiz var. O bilgiler çerçevesinde basamaklı sağlık sisteminin bir an evvel devreye sokulması gerekiyor. Çünkü Türkiye’de sağlık sistemi denildiği zaman üçüncü basamak sağlık sistemi akla geliyor. Hükümet, bütün sağlıkta dönüşüm programlarını üçüncü basamak sağlık sistemini işletmek üzerine inşa etti. Birinci ve ikinci basamaklar göz ardı edildi, yatırım da yapılmadı. Dolayısıyla sistemin yeni baştan bilimsel ölçekler eşliğinde dizayn edilmesi gerekiyor. Bunlar olmadan, bu sorunların hiçbiri çözülmeden yurtdışına gidişler durdurulamaz” dedi.  NE OLMUŞTU? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilimsel çalışmalar için yurt dışına giden bilim insanlarının Türkiye'ye geri dönmesi için çağrı yaptığı kamu spotu yayınlandı. Kamu spotunda şu ifadeler yer alıyor: “Bu ülke birçok cevherini imkânsızlıklar yüzünden kaybetti. Artık buna bir son verip yarım kalan hayallerimizi tamamlama zamanı... 2018 yılında hayata geçirdiğimiz 'Eve Dönüş Projeleri' kapsamında yabancı ülkelerde faaliyet gösteren 6 bin bilim insanını milletimize geri kazandırdık. Değerli kardeşim, 'Uluslararası Lider Araştırmacıları' programı kapsamında sizi yuvanıza, ülkenize dönmeye davet ediyorum. Bilimsel çalışmalarınız için gereken tüm imkânlar devletimiz tarafından sağlanacaktır. En kalbi selamlarımla…”   

İzmir'de devlet hastanelerinin deprem bilmecesi sürüyor Haber

İzmir'de devlet hastanelerinin deprem bilmecesi sürüyor

KEMAL ÖZKURT- ÖZEL HABER İzmir'de kamu hastaneleri alarm veriyor. Son yapılan araştırmalarda, birinci bölge deprem riski taşıyan İzmir’de 45 hastanenin deprem riski taşıdığı öğrenildi. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, "İzmir bir deprem bölgesi. Biz hissetmesekte yılda yaklaşık 3-4 şiddetinde 100'ü aşkın deprem yaşanıyor. Bu bölgede 7 şiddetinde deprem yaşanmaz diye bir iyimserliğe kapılmamamız gerekiyor" diye konuştu. "BAKANLIKTAN GERİ DÖNÜŞ ALAMADIK" İzmir'de 39 tane büyük kamu hastanesi bulunuyor. Bu sayının yarısı kadar da özel ve tıp hastaneleri var. Ancak birimleri de ele alırsak İzmir'de 100'ü aşkın bina bulunuyor. İzmir'de, Behçet Uz Çocuk Hastanesi ve Tepecik Hastanesi gibi çok eski tarihli hastanelerin bulunduğunu söyleyen Kaynak, "Bu hastanelerin birçok farklı alanda binaları var ve hepsinin yapım tarihi farklı. Yapım tarihine bakarak dayanıklılık konusunda bir şey söylemek yanlış. Çünkü günümüzde çok eski yapıların, restore edilerek dayanıklı hale getirilebildiğine şahit oluyoruz. Burada yapılması gereken ve bizim istediğimiz şey Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya ilgili belediyeler tarafından gerçekçi ve doğru olarak, dayanıklılığın bir an evvel tespit edilmesi ve toplumla paylaşılması. Bu konuda hazırladığımız raporunu Sağlık Bakanlığı'na gönderdik ama dönüş alamadık. Belki bir çalışmaları var bu konuda ama bize cevap dahi vermediler" dedi. "AFET ANINDA SAĞLIK SİSTEMİ AYAKTA KALMALI" Bir deprem anında sağlık tesislerine zarar gelmesi durumunda ölü sayısının ciddi rakamlara ulaşabileceğini dile getiren Kaynak, "Böyle bir durumda eğer sağlık tesislerimiz ayakta kalmazsa ilk anda kurtaracağımız vatandaşları götüreceğimiz bir yer olmaz. Bütün binalar tabi ki sağlam olmalı ama öncelik sağlık tesislerine verilmeli. İzmir'de bulunan mevcut binaların tamamının depreme dayanıklılık konusunda değerlendirilmesi ve kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Risk görülen binalar varsa eğer hemen boşaltıp, hızlıca yıkılması gerekiyor. Daha sonrasında ivedilikle yerine aynı isimde, aynı tüzel kişilikte ve çalışanların özlük hakları muhafaza edilerek, depreme dayanıklı binaların yapılması gerekiyor. Çünkü bu hastanelerin bulunduğu yerler çok özeldir. Ulaşılabilirliği yüksek olduğundan dolayı başka kişiler tarafından başka binaların kurulmasına izin verilmemeli" diye belirtti. "DAYANIKSIZ BİNALARI İLGİLİ KURUMLAR AÇIKLAMALI" Kendilerinin yaptıkları değerlendirmeler sonucunda hastanelerin süratle depreme dayanıklılık testinin yapılması gerektiğini söyleyen Kaynak, "Biz yüzde yüz biliyoruz desek bile dayanıksız binaları çıkıp bizim açıklamamız doğru değil. Bunu yapacak olan kamu otoritesine sahip Sağlık Bakanlığı ve buna bağlı kuruluşlardır. Bu binalara gidip bakılsın, sağlamsa hep birlikte çalışalım ama değilse çıkın bunu toplumla paylaşın. Biz bunları sadece İzmir için söylemiyoruz. Çevre illerde de bir afet yaşanırsa eğer o iller kendi yaralarını saramaz. Çevre illerden yardım gelmesi gerekiyor. Son depremlerde de maalesef üzücü örnekler mevcut" ifadelerini kullandı.

Başkan Kaynak: 1 şehir hastanesi, 10 hastaneye bedel Haber

Başkan Kaynak: 1 şehir hastanesi, 10 hastaneye bedel

KEMAL ÖZKURT Yaklaşık 10 yılda 7 kez açılışı ertelenen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi'nin temeli, 2013'te Türkerler ve Gama Holding tarafından atıldı ve şimdiye kadar 1 milyar 638 milyon TL harcandı. Şehir hastanesinin İzmir'e ne tür etkileri olacağını gazetemize açıklayan İzmir Tabip odası Başkanı Süleyman Kaynak, "İzmir'de şehir hastanesinden çok daha ulaşılabilir olan, mevcut kamu hastanelerinin onarılmasına öncelik verilmelidir" ifadelerini kullandı. "BU PARAYLA 10 HASTANE ONARILABİLİRDİ" Şehir hastanesine yapılan masrafla yaklaşık 10 kamu hastanesinin onarılabileceğini belirten Kaynak, "Bu hastaneleri tam verimli hale getirebilmek için tüm bölümleri açmak gerekiyor. Bunu da yeni sağlık çalışanlarıyla sağlayamayacağımız için kamu hastanelerindeki personeli buraya kaydırmak zorundayız. Bu da doktor eksikliğine ve bir süre sonra bölümün tamamen kaydırılmasına sebep olacak. Devlet hastaneleri farklı konumlarda olması dolayısıyla vatandaşın kolay ulaşabilme imkanı var. Tek adreste olması vatandaşı ve şehri zor duruma sokabilir" dedi.  "KENDİ KALELERİNE GOL ATMAKTAN KORKUYORLAR" Şehir hastanelerinin açılmamasının, teknik bir takım nedenlerin yanı sıra oluşturacağı trafik göze alınamadığı için ertelendiğini dile getiren Kaynak, "Yüzde 75 doluluk garantisi verilen bir hastaneden bahsediyoruz. Böyle büyük bir hastane, 58 ayrı meslek gurubundan oluşuyor. Hastanenin tam olarak açılabilmesi için en az 2 bin 500 doktor, 3 bin 500 hemşire ve bir o kadar da diğer sağlık çalışanları gerekiyor. Bu personelin toplamı da yaklaşık 10 bin kişi.  Bunlarla birlikte hastaneye günde yaklaşık 75 bin insanın gelmesi bekleniyor. İzmir'de bu yoğunluğu kaldıracak bir yol var mı? Bence yok. En basit deyişle 85 bin kişilik bir statta taraftarlar maçtan çıkınca şehrin trafiği altüst oluyor. Siz bunun her gün yaşandığını düşünün. Hükümetin normal şartlarda seçim öncesi açıp gövde gösterisi yapmayı düşündüğü hastaneyi sürekli erteliyorlar. Çünkü kendi kalelerine gol atmaktan korkuyorlar" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.