#sıcaklık

sıcaklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sıcaklık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yaz aylarında çocuklardaki hastalıklara dikkat! Haber

Yaz aylarında çocuklardaki hastalıklara dikkat!

Çocukların sıcak yaz aylarında dışarda geçirdiği zamanın artması ile güneş çarpması, yanık, isilik gibi rahatsızlıklar çok daha sık görülüyor. Aynı zamanda deniz ve havuzların kullanılması ile birlikte boğulma tehilikesine karşı da ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor. Dr. Zeynep Cerit, çocuklarda yaz aylarında daha sık görülebilecek sağlık sorunlarıyla ilgli bilgiler verdi. Dr. Zeynep Cerit, “Koşup oynarken düşme ya da çarpmaya bağlı travmalar yaşanabilir. İshal, kusma atakları, böcek, sinek ısırıkları, arı, yılan ve akrep sokmaları yaz aylarında çocuklarda sık görülen durumlardır. Dışarıda vakit geçirmek, bahar tatilleri veya yaz tatilleri için ortak bir faaliyettir. Ancak güneş ışınlarına karşı koruma sağlamayı unutmamak gerekiyor. Çocuklar yetişkinlere göre daha hassas olduklarından özellikle çocukların güneş ışınlarından korunmaları gerekiyor” ifadesini kullandı. Tekrarlayan güneş yanıkları cilt kanserine neden olabilir Yaz aylarının en sık karşılaşılan durumlarından güneş yanmaları, diğer yanmalarda olduğu gibi ciltte kızarma, sıcaklık artışı ve acı oluşturur. Zeynep Cerit, şiddetli vakalarda, kabarma, ateş, titreme, baş ağrısı gibi durumların da görülebileceğini söyledi. Cerit, çocukların şemsiye altında veya gölgede tutmanın bile zaman zaman güneş ışınlarından korumaya yetmediğini vurgulayarak, “Ultraviyole ışınları, özellikle bir yaşın altındaki bebeklerin cildini olumsuz şekilde etkiler. Tekrarlayan güneş yanıklarının ileride cilt kanserine neden olabildiği biliniyor. Güneş yanığında en iyi tedavi yöntemi korunmaktır” dedi. Çocuk güneş kremleri en az otuz faktörlü olmalı Koruyucu kremlerin sadece güneşten korunmak için değil sürekli olarak kullanılması gerektiğini söyleyen Cerit, bebeklere sıcak havalarda dışarıda gezdirilirken bile krem sürülmesi gerektiğini belirtti. Güneş ışınlarının gölgede bile çocuklara ve hassas ciltli bebeklere yansıyarak olumsuz etkilediğini söyleyen Cerit, güneş kremlerinin en az otuz koruma faktörlü olması gerektiğini ve aynı zamanda kullanılan kremlerin içerisinde katkı maddesinin bulunmaması gerektiğini vurguladı. Güneş kreminin etkili olması için otuz dakikada bir yenilenmesini öneren Cerit, “Bir bebek güneş yanığı olursa, etkilenen bölgeye soğuk kompres uygulayın. Buzu direk olarak cilde temas ettirmemeye özen gösterin” dedi. Cerit güneş kremi kullanımına dair şu uyarılarda da bulundu: “Uygulamadan önce, alerjik reaksiyon için çocuğunuzun sırtındaki küçük bir alanda güneş koruyucuyu test edin. Göz kapaklarına sürmekten kaçının, kremi göz çevresine dikkatlice uygulayın. Yeterli güneş kremi uyguladığınızdan emin olun. Her bir saatte bir güneş koruyucu uygulayın veya yüzdükten ya da terledikten sonra tekrarlayın. Çocuğunuzda kızarma, ağrı veya ateşle sonuçlanan güneş yanıkları varsa mutlaka çocuk doktorunuza başvurun.” Yaz aylarında gözlük, şapka, şemsiye ve pamuklu ince giysilerin kullanılmasını da öneren Cerit şöyle devam etti: “Bebeğinizi bir ağacın, şemsiyenin veya bebek arabasının gölgesinin altına taşıyın. Güneş yanığını önlemek için boynu gölgeleyen kenarlı şapkaları kullanın. Kolları ve bacakları kaplayan hafif, pamuklu kıyafetler giydirin.” Çocukların güneşten tamamen mahrum bırakılmaması gerektiğini de söyleyen Cerit, D vitamininin birçok hastalıkta etkili bir koruyucu olduğunu ve güneş koruyucuları kullanmadan önce çocukların en azından kol ve bacakların 15-20 dakika güneş ışınları ile direk temas ettirilmesi gerektiğini belirtti. Zararlı ultraviyole ışınlarına maruz kalmaya karşı ilk ve en iyi savunma yönteminin güneşten korunmak olduğunu söyleyen Cerit, mümkün olduğunca gölgede kalınması ve özellikle güneş ışınlarının dik olduğu saatler olan sabah on bir ile akşam dört arasında güneşe çıkmamaya özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Deniz ve havuzlarda yutulan mikroplu sular ishale yol açabilir Özellikle yaz mevsiminde çocuklarda sık görülen sağlık sorunlarından birinin de ishal olduğunu söyleyen Cerit, üç aydan büyük bebek ve çocuklar için 24 saatte üçten fazla sulu ve fazla miktarda dışkılamanın ishal olarak tanımlandığını belirtti. Üç aydan küçük bebeklerde isal tanımının günde altı veya yedi defadan fazla bezden taşacak kadar bol ve sulu dışkı olduğunu söyleyen Cerit şöyle devam etti: “Sıcak havalarda ishal en fazla beş yaşın altındaki çocukları etkiliyor. İshalin çocuklarda yaz mevsiminde artış göstermesinin birkaç nedeni vardır. Bunların en önemlisinin sıcak havalarda enfeksiyonu oluşturan virüs ile bakterilerin besinlerde kolay ve hızlı bir şekilde üreyebilmeleridir. İshale neden olan bir başka önemli etken ise hijenik olmayan içme sularının içerdikleri mikroplardır. Bunların yanı sıra çocukların deniz ve havuzlarda yuttukları mikroplu sularda ishale yol açabilir.” İshal tedavinde su kaybının önlenmesi önemli İshalin tedavisinde su kaybının önlenmesinin önemli olduğunu söyleyen. Zeynep Cerit, ishal olan çocuklara sıvı olarak su, ayran ve taze sıkılmış meyve suyu verilmesi gerektiğini belirtti. İshal olan çocuklara bu dönemde bolca anne sütününde verilmesi gerektiğini söyleyen Cerit, hastalık süresince muz, şeftali, katı besinlerden yağsız makarna, pirinç pilavı ve haşlanmış patates tüketilmesi gerektiğini belirtti. Hazır meyve suları, şeker ve çikolata gibi besinlerin ishal döneminde tüketilmemesi gereken besinler arasında yer alıyor” diye konuştu İshalden korunmanın yolu hijyen Yaz aylarında yaşanacak ishal hastalığına karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi veren Cerit, kirli deniz ve havuz suları ishale neden olabildiğinden tatil yerlerinin hijyen ve temizliğine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. El temizliğinin çok önemli olduğunu söyleyen Cerit, ambalajlı ürünlerin tüketilmesi gerektiğini ve açık büfelerde sunulan yiyeceklere dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. İçme sularının ve yiyeceklerin yıkandığı suların temiz olmasına da özen gösterilmesi gerektiğini söyleyen Cerit, buzlu içecekler içerisinde konulan buzların yapıldığı suların temiz olmama durumuna karşı içeceklerin içerisine buz konulmadan tüketilmesi gerektiğini belirtti. Burun kanamaları sıklaşabilir Burun kanaması ve böcek ısırıklarının ciltte neden olduğu yaraların da çocuklarda görülen yaz sorunların olduğunu hatırlatan, Cerit, burun kanaması yaşayan çocukların başlarının geriye doğru atılmaması gerektiğini hatırlatarak burnu kanayan çocukların kafasının öne doğru eğilmesi ve burun kökünün bastırılması gerektiğini belirtti. İsilik yaşanması durumunda isiliğe yönelik olarak her gün ılık suyla banyo yapılması ve pamuklu ince kıyafetlerin giydirilmesi gerektiğini de söyleyen Cerit, yaz aylarında sinek ve böcek sokma olaylarının sık yaşandığını hatırlattı. Kapalı ortamlarda kimyasal madde içeren sinek ve böcek öldürücülerin kullanılmasının çocuklara zarar verdiğini söyleyen Cerit, bu yüzden özellikle bebekleri sineklerden korumak için odanın içerisine ya da vücuda sürülen kimyasallar yerine doğal koruyucuların yada cibinliklerin kullanılması gerektiğini söyledi. “Havuz yerine denizi tercih edin” Havuz yerine denizin tercih edilmesinin daha sağlıklı olabileceğini de belirten Zeynep Cerit, havuzların daha çok bakteri ve virüsün yaşaması için elverişli ortamlar olduğunu bu nedenle cilt, kulak enfeksiyonları, hapatit A ve göz hastalıklarının sıkça neden olabileceğini söyledi. Havuz yerine denizin tercih edilmesi ile bu tür enfeksiyonların riskini azaltmanın mümkün olduğunu söyleyen Cerit, havuzun tercih edilmesi durumunda havuz kenarında çıplak ayakla dolaşılmaması, kulaklara tıkaç konması ve havuz öncesi ve sonrası duş alınması gerektiği uyarılarında bulundu.

Sıcaklıkların artması gıda zehirlenmelerini etkiliyor Haber

Sıcaklıkların artması gıda zehirlenmelerini etkiliyor

Besinler aracılığı ile insan organizmasına taşınan bakteri, virüs, parazit, toksin ve kimyasal maddeler besin zehirlenmelerine neden olabiliyor. Artan sıcaklıkların etkisiyle birlikte yaz aylarında görülen besin zehirlenmesi vakaları ciddi oranda artıyor. Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, besin zehirlenmelerine sebep olan dört bakteri çeşidi olduğunu söylüyor. Bunlardan ilki, en çok görülen bakteri çeşidinin “stafilokok”. Bu bakterinin et, süt, süt ürünlerinde ve iyi yıkanmamış malzemelerden yapılan salatalarda ortaya çıktığını ifade eden Gültaç Dayı Çamır, bakterili besin alındıktan iki veya üç saat sonra zehirlenme belirtilerin başladığını ve vücutta kusma reaksiyonunun görüldüğünü söyledi. Bakteriler ölümcül zehirlenmelere neden olabiliyor Et, süt ve salatanın neden olduğu besin zehirlenmelerinde en çok görülen bir diğer bakteri türünün “shigella” olduğunu söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, bu bakterinin neden olduğu zehirlenmelerde belirtilerin ortaya çıkma süresinin bir veya iki gün olduğunu belirtti. Gültaç Dayı Çamır, “Bu bakteri bulantı, kusma, ateş, kramplar, karın ağrıları ve dışkıda kan şeklindeki belirtiler ile görülür” diyor. En ciddi ve ölümcül besin zehirlenmesine neden olan bakterilerden biri de “clostridium botilinum”. Bu bakteri konservelerde, ette, sebze ve meyvede bulunabiliyor. Gültaç Dayı Çamır, “Bu bakteri felç yapabilir, solunumu engelleyebilir ve ölümle sonuçlanabilir” dedi. Et tüketiminde dikkat edilmesi gerekenler Öncelikle fiyatı düşük diye nasıl ve nerden geldiği belli olmayan aynı zamanda da nasıl muhafaza edildiği bilinmeyen, denetlenmemiş ve de açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, et tüketecek kişilerin etleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden alması gerektiğini belirtti. Güvenilir markaların paketli ürünlerinin de alınabileceğini söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı, “Paketli ürün alırken de paketin hasar görmediğinden emin olun. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinin. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihlerini kontrol edin. Hayvanlardan geçebilecek hastalıklar nedeniyle sütü çiğ tüketmeyin” ifadesini kullandı. Besinleri koruma önerileri Besinlerin bozulmasını önlemek için en pratik yöntemin buzdolabında veya dondurucuda saklamak olduğunu söyleyen Diyetisyen Gültaç Dayı Çamır, pişmiş besinlerin hemen tüketilmeyecek ise iki saat içinde buzdolabına konulması gerektiğini söyledi. Buzdolabında olan ve tüketilmesi için çıkarılacak yemeğin, yetmiş derece üzerinde ısıtılması gerektiğini söyleyen Gültaç Dayı Çamır, aynı yemeğin tekrar tekrar ısıtılmaması gerektiğini söyledi. Çamır, “Dondurucudan çıkardığınız besinleri çözüldükten sonra tekrar buzluğa koymayın. Pişmiş yiyeceklerle çiğ yiyeceklerin birbirine temasından kaçının. Kişisel hijyeninize dikkat edin. Besin hazırlığını yapan bireylerin ellerini mutlaka sabunla en az iki dakika yıkamaları besin zehirlenmelerini önlemek açısından önemlidir. Ayrıca elinde kesikler veya açık yaralar bulunan kişilerin besin hazırlığı yapmamaları, zorunlu durumlarda ise bu yaraların hiçbir şartta besinlerle temas etmeyecek şekilde sararak mutlaka eldiven kullanmaları gerekmektedir” açıklamasını yaptı. Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmeli Özellikle kişilerin çiğ et, yumurta veya kümes hayvanları gibi besinleri hazırladıktan sonra ellerini mutlaka iyice yıkaması gerektiğini söyleyen Çamır, bu tür riskli besinler ile pişirilmeden tüketilecek sebze ve meyveleri hazırlarken ayrı doğrama tahtası ve bıçakların kullanılması gerektiğini söyledi. Çamır sözlerine şöyle devam etti: “Sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir. Besinlerinizin iyi piştiğinden emin olun. Yeterli süre ve sıcaklıkta pişmeyen yiyecekler zararlı bakterilerin sindirim sistemine taşınmasına yol açabilir. İshal ve kusma durumunda mutlaka dinlenmeli ve temiz su, ayran, maden suyu, şekersiz çay ile sıvı alımınızı artırmalısınız. İshaliniz varsa; pirinç lapası, yoğurt, muz, şeftali, haşlanmış patates tüketmelisiniz.”

Rekor sıcaklıklar orman yangınlarını 5 kat arttırdı Haber

Rekor sıcaklıklar orman yangınlarını 5 kat arttırdı

Avrupa Birliği'nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemiyle yapılan ölçümlere göre, tüm dünyada mart, nisan ve mayıs aylarının en sıcak aylar olmasıyla birlikte, 2024 ilkbaharı tarihe "tüm zamanların en sıcak ilkbaharı" olarak geçti. Türkiye'de de sıcak geçen kış ve ilkbaharın ardından haziran ayında birçok kentte hava sıcaklığı 40 dereceyi aştı, bazı şehirlerde rekor sıcaklık değerleri kaydedildi. Yüksek sıcaklık yangın riskini de artırdı. Orman altı bitki örtüsünün daha erken kuruması alevlerin daha etkili olmasına neden oldu. Orman yangını sezonunun başladığı 1 Haziran'dan bu yana birçok kentte çok sayıda yangın çıktı. Orman Genel Müdürlüğünden alınan verilerine göre, Türkiye'de geçen yıl 1-21 Haziran döneminde 84 orman yangını çıkarken, bu yılın aynı döneminde yaklaşık 5 kat artışla 399 yangın kayıtlara geçti. Geçen yıl bu dönemde yangınlardan 41 hektar, bu yıl ise 2 bin 548 hektar ormanlık alan zarar gördü. 1-21 Haziran döneminde geçen yıl orman dışı 155 yerde yangın çıktı, bu yıl ise 551 orman dışı noktada yangın yaşandı. "Haziranda temmuz ve ağustos sıcaklığı yaşandı" Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, AA muhabirine Türkiye'de özellikle Çanakkale'den başlayarak Adana yöresine kadar uzanan, yangın tehlikesinin ve sıklığının yüksek olduğu bir yangın coğrafyası bulunduğunu söyledi. Yangınların normalde yılın en sıcak olduğu 10 Temmuz - 20 Ağustos arasında sıklaştığını anlatan Türkeş, son dönemlerde sıcak hava dalgasının mayıs ve eylülü de içine alacak şekilde genişlediğini belirtti. Prof. Dr. Türkeş, haziranda temmuz ve ağustos sıcaklıklarının yaşandığını dile getirerek, "Bunlar insan kaynaklı iklim değişikliğinin, küresel ısınmanın giderek hızlandığını ve daha fazla etkili olduğunu bize gösteriyor." dedi. "Yakıt deposu haline geliyor" Sıcaklığın orman yangınları açısından olumsuzluk oluşturduğuna dikkati çeken Türkeş, şunları kaydetti: "Giderek daha sıcak bir dünya, yağış rejiminin değişmesi, aynı şekilde giderek daha sıcak bir Türkiye, yazı kurak ve çok sıcak Akdeniz ikliminin egemen olduğu coğrafyanın genişleme eğilimi içinde olması, hava sıcaklıklarının giderek daha yüksek olması, ardışık sıcak hava dalgalarının sıklığının, süresinin, şiddetinin artması yaz kuraklığıyla da birleştiği zaman bütün bitki örtüsü, ormanlar, makiler, tarım alanları, meralar patlamaya hazır, büyük yangınlara elverişli yakıt deposu haline geliyor. Bugünlerde bu etkiyi haziranda görmeye başladık. Türkiye'de, yüksek yangın tehlikesini yaratan hava koşulları iklim değişikliğiyle birleştiğinde orman yangınları daha sık, daha büyük olma eğilimi içine giriyor." Prof. Dr. Türkeş, orman yangınlarına karşı geleneksel kriz tabanlı yangın yönetiminden risk tabanlı proaktif ve bütüncül yangın yönetimi döngüsüne geçilmesinin önemine işaret etti.

Sıcaklıklar arttı... Açık havada çalışanlara uzmanından uyarı Haber

Sıcaklıklar arttı... Açık havada çalışanlara uzmanından uyarı

Hava sıcaklıklarının arttığı Hatay’da ve ülke genelinde bölge bölge termometreler 35 derecenin üzerine çıkmayı başladı. Hava sıcaklığının arttığı bu günlerde vatandaşları bekleyen tehlikeyse sıcak çarpması. Tarım kenti olan Hatay’da açık alanda çalışan vatandaşlarda sıcak çarpmasına sıklıkla maruz kalıyorlar. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalında görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Polat, sıcak çarpmasının güneşli hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlike olduğunu belirterek pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabileceği giysilerin tercih edilmesi söyledi. Dr. Polat, vatandaşlara sıcak havaya karşı yapmaları gerekenleri anlattı. “Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir” Sıcaklık çarpmasının halk arasında güneş çarpması olarak bilindiğini söyleyen Dr. Polat, “Yaz aylarının gelmesiyle sıcaklıkların artışı, her zaman sıcak çarpması olarak kendisini gösterir. Sıcak çarpması, güneşli bir hava olmasa bile sıcaklıkların artmasıyla sık sık karşımıza çıkan potansiyel bir tehlikedir. Her zaman şuur kaybı veya şuur bozukluğuyla kendini göstermeyebilir. Biz 2 kademeli şekilde inceliyoruz. Özellikle açık alanlarda korunaksız ve önlemler alınmadan yapılan çalışmalarda fiziksel hareketin fazla olduğunda sıcak çarpması meydana gelir” dedi. “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar” Açık alanda çalışan tarım işçilerinde sıklıkla görülen sıcak çarpmasına karşı sıvı tüketiminin önemli olduğunu belirten Dr. Polat, “Açık alanda çalışmanın yoğun odluğu hasat zamanında daha sık karşımıza çıkar. Halk arasında önlemler hakkında bilinen birkaç yöntemde olsa da doğru değildir. Sıcak çarpmasına karşı önlem olarak sıvı alınımına dikkat etmek gerekiyor. Sıvı tüketiminde hastanın oral olarak sıvı verilirken şuur durumunun yerinde olması gerekir Vücut ısısını dengede tutmak için vücut terleme ve ışıma olarak yayılmasıdır. Terlemenin vücut sıcaklığında etkisi çoktur. Pamuklu, açık renkli ve vücudun hava alabilecek giysilerin tercih edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sıcaklık kayıtlarında en sıcak Temmuz haftası Video Galeri

Sıcaklık kayıtlarında en sıcak Temmuz haftası

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından sıcaklık uyarısının yapıldığı Muğla’da hava sıcaklığı gölgede 41 derece olurken, açık alanda bu oran 47 dereceyi gördü. Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Dünya Meteoroloji Organizasyonu'nun Temmuz ayı içerisinde bulunulan bu haftayı, meteorolojik kayıtların tutulduğu tarihten bu yana gözlenen en sıcak hafta olarak açıkladığını aktardı. Sıcak hava nedeniyle öğle saatlerinde turistik bölgelerde vatandaşlar ya denizi ya da kapalı mekanları tercih ederken, 'Sakin Kent' ünvanlı Ula’nın Akyaka Mahallesi'nde vatandaşlar denizde kalmayı tercih etti. Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Dünya Meteoroloji Organizasyonu tarafından Temmuz ayının içerisinde bulunulan bu haftanın meteorolojik kayıtların tutulduğu tarihten bu yana gözlenen en sıcak hafta olarak açıklandığını belirtti. Doç. Dr. Özçelik yaptığı değerlendirmede, “İçinde bulunduğumuz bu günler dünya Meteoroloji Organizasyonu tarafından sıcaklık kayıtlarının tutulmaya başlandığı günden itibaren en sıcak hafta olarak kayıtlara geçildi. Diğer taraftan da güney kutbunda uydu gözlemleri yapılmaya başlandığı andan itibaren yüzde 16’lık en az buzul seviyesi civarında ve bu da Dünya Meteoroloji Organizasyonu tarafından kayıtlara geçildi. Bu sıcak havalar Avrupa’nın hemen tamamında etkisini gösteriyor. İtalya, Portekiz ve Yunanistan başta olmak üzere Avrupa’nın çok önemli bir kısmında 45 derecenin üzerinde bir rekor sıcaklık ile karşı karşıyayız” dedi. Sıcak hava dalgalarına mitolojik isimlendirme Özçelik, dünyada fırtına ve tayfunlarda kullanılan isimlendirmelere benzer şekilde sıcak hava dalgaları için de mitolojik isimler kullanılmaya başlandığını belirterek, “Bu rekor sıcaklıklar öyle ki ölüm sıcaklıkları olarak ifade ediliyor, bu da mitolojik kahramanlar ile isimlendirilmeye başlandı. Bunlardan en önemlisi üç başlı köpek figürü ile ifade edilen 'cehennemin bekçisi' olan Cerberus. Diğeri ise 'ölüm tanrısı' Hades’e ölmüş ruhları taşıyan kayıkçı Charun. Olay o kadar yavaş yavaş aynı iklimsel ekstremlerde yağışta, taşkında ve kuraklıkta olduğu gibi sıcak hava dalgalarında da ciddi tehlikelerin, sıklıkla artışların ve büyüklükteki artışlar dönemine doğru gidiyoruz. Bunun en önemli sebebi birincisi iklim değişikliği, ikincisi ise El Nino olayı. İklim değişikliği nedeniyle hava sıcaklıklarında ciddi bir artış meydana gelmişti. El Nino sebebi ile okyanusun çeşitli bölgelerinde daha fazla ısınma ve daha fazla soğuma sonucunda bazı bölgelerde kuraklık, bazı bölgelerde taşkın etkileri görebiliyoruz. Sıcak hava dalgaları da buna benzer bir iklimsel parametrelerdeki değişim olarak kendini ifade ediyor. Biz şu anda gözlem yapılmamış bir bölgedeyiz. Etkiyi tam olarak kestirmemiz mümkün olmuyor. Ancak gerek karasal, gerekse okyanusal bölgede, eko sistem ve çevrede ciddi tahribatların meydana gelmesi mümkün olacaktır. Tabi El Nino olayının gelişimine bağlı olarak daha fazla rekor gözleme imkanımız olacaktır diye düşünüyorum” dedi. Yüksek sıcaklık, düşük nem orman yangınlarına elverişli ortam hazırlıyor Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığının orman yangınlarına elverişli ortam hazırladığına dikkat çeken Özçelik, “Ülkemizde şu bulunduğumuz dönemde özellikle Ege, Marmara, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere sıcak hava dalgalarında ciddi anlamda etkilenmeye başladı. Özellikle orman yangınları, susuzluk ve sıcaklık çarpması gibi etkilerle karşı karşıya kalabiliriz. Özellikle Akdeniz Bölgesi ve Ege sınırları içeresinde orman yangınları ile karşı karşıyayız. Yüksek sıcakların ve düşük nemin getirdiği ortam orman yangınları için oldukça elverişli bir hal hazırlıyor. Özellikle akşam saatlerinde rüzgar hızının artması ile beraber orman yangınlarının kontrolü oldukça sorunlu bir hale gelmiş oluyor” diye konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.