TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sibel Zorlu

Sibel Zorlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sibel Zorlu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sibel Zorlu: Cumhuriyeti ileri taşımak borcumuz ve sorumluluğumuzdur Haber

Sibel Zorlu: Cumhuriyeti ileri taşımak borcumuz ve sorumluluğumuzdur

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Cumhuriyet’in kuruluşunun yüzüncü yılına dair yazılı bir açıklama yaptı. Zorlu, "Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük eserim” diye nitelendirdiği Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlamanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Türk milletinin en değerli kazanımı olan Cumhuriyet, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi eşit birer yurttaş yapmıştır. Bu yüzden Cumhuriyet demek eşitlik demektir… Cumhuriyet; toplumsal, ekonomik, kültürel alanda ilerlemedir, kalkınmadır… Bağımsızlık ve demokrasidir, hukuktur… Akıldır, bilimdir… Cumhuriyet, çağdaş eğitimdir, fırsat eşitliğidir, kadının özgürlüğüdür… YENİ BİR HAYATIN MÜJDECİSİ Tarihte eşine az rastlanır bir mücadelenin ardından Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkan Türk Milleti, Cumhuriyet sayesinde yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır. Atatürk’ün 1936 yılındaki bir konuşmasında dile getirdiği “Cumhuriyet, yeni ve sağlam temelleri ile Türk ulusunu güvenli ve sağlam bir geleceğe yönelttiği gibi, düşüncede ve ruhlarda yarattığı güvenlik yönü ile de tam anlamıyla yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur” sözleri, Cumhuriyetin bizler için anlamını çok daha iyi açıklamaktadır. Bu eşsiz eseri korumak ve hep daha ileri taşımak, Kurtuluş Mücadelemizde canlarını hiçe sayan ve 100 yıllık tarihimiz boyunca bu uğurda yitirdiğimiz şehitlerimize borcumuz, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur. CUMHURİYETİN ESERİ OLDUĞUMUZU UNUTMAYACAĞIZ Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak üzere kurulan Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin (ESİAD) temel taşı, Atatürk’ün çizdiği Türkiye Cumhuriyeti vizyonu ve çağdaş uygarlık hedefidir. Bu sorumluluğu 31 yıldır en üst seviyede taşıyoruz ve taşımaya devam edeceğiz. Teknoloji odaklı yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirerek, gelecek nesillere çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmış bir Türkiye bırakmayı hedefliyoruz. Tüm dünyayı etkisi altına alan çeşitli sınamaların yaşandığı bir dönemde, Türk milletinin azim ve kararlılığının Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına damgasını vurması için daha fazla çalışmak zorundayız. Nasıl ki Cumhuriyet Atatürk’ün eseriyse, Cumhuriyetin eseri olduğumuzu, gelecek nesillerimizin Cumhuriyet değerleriyle var olabileceklerini hiçbir zaman unutmayacağız. Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutluyor; bize Cumhuriyeti armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu topraklar için canlarını veren tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti …" BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Jak Eskinazi Cumhuriyetin 100. yılına özel mesaj yayımladı

Kadının eşit olabilmesi için önce zihinler değişmeli Haber

Kadının eşit olabilmesi için önce zihinler değişmeli

ESİAD tarafından, İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) ve Yaşar Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet Duyarlı İş Yerleri” konulu toplantıda, kadının iş hayatındaki yeri ve Avrupa Birliği’nin bu konudaki düzenlemeleri ele alındı.  İZİKAD Başkanı Betül Sezgin’in de katıldığı toplantının moderatörlüğünü Yaşar Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Müdürü ve CALIPER-Cinsiyet Eşitliği için Araştırma ve Yenilikçilik Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Gökay Özerim üstlendi. Toplantıda CALIPER Projesi Eğitmeni Doç. Dr. Ece Öztan, katılımcılara toplumsal cinsiyet eşitliğinin iş dünyası için neden önemli olduğunu anlattı. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN TEMELİ Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, ESİAD olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna özel bir önem verdiklerini vurgulayarak, “Bir ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasının sürdürülebilir olması için sağlam bir temel gerekiyor. Bu temel de toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanıyor. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek’ başlığı son derece önemli. Ancak ülke uygulamaları birbirinden farklılıklar gösteriyor. Ülkemizde, hukuk sistemimizin uluslararası normlarla uyumlaştırılması yönünde adımlar atılmış olsa da uygulamada hala ciddi sorunlarımız var. Uluslararası sıralamalarda oldukça gerideyiz. Örneğin Dünya Ekonomik Forumu ‘Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye, 146 ülke arasında 129. sırada yer alıyor. Bu kadar gerilerde yer almamızın nedeni ise kadınların istihdama, siyasete ve karar alma mekanizmalarına katılımının düşük olması” diye konuştu. AKUPUNKTUR NOKTALARINA DOKUNUYORUZ Global Compact Network Türkiye Ege Bölgesi Yürütücüsü olan ESİAD’ın aynı zamanda Global Compact Kadının Güçlenmesi İzmir Platformu’nun da yürütücüsü olduğunu hatırlatan Zorlu,  şöyle devam etti: “Özellikle kadınların işgücüne dahil olmasında özel sektöre büyük sorumluluk düştüğüne inanıyorum. ESİAD olarak yaptığımız tüm çalışmalarda eğitimi ön planda tutuyoruz ve toplumun akupunktur noktalarına dokunmaya çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da hem STK’lar hem akademi hem de iş dünyasının ortak çalışmalar yapmasının daha verimli olacağını düşünüyorum.” CUMHURİYET BİR KADIN DEVRİMİYDİ İZİKAD Başkanı Betül Sezgin, iş hayatında kadının güçlenmesiyle ilgili yaptıkları çalışmalardan örnekler verdi. İzmir’de talep eden şirketlere toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verdiklerini belirten Sezgin, “Şirketlere gidip, toplumsal cinsiyet eşitliği nedir, sadece bir kadın meselesi midir, erkekleri de kapsıyor mudur bunları ele alıyoruz. Konunun çok küçük yaşlardan başladığını, oyuncak seçiminden tutun da dizilerden reklamlara kadar toplumu nasıl etkilediğini anlatıyoruz. Cumhuriyet bence bir kadın devrimiydi. Atatürk 1923’te şöyle demiş: Kadın olmadan kalkınma olmaz. Bu konuda Atatürk’ü örnek almalıyız. 1923’te daha İktisat Kongresi oluşmadan bir kadın kongresi gerçekleştirmişti. Bunu da İzmir’de yapmıştı. Üzerinden 100 yıl geçmiş. Bizim bunları konuşmamız lazım. Sadece kadınlar olarak değil, kadın-erkek birlikte konuşmamız gerekir. Politikaları etkilemek için birlikte çalışmalıyız” dedi. İŞ DÜNYASI İÇİN ZORUNLU HALE GELDİ Yaşar Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökay Özerim ise İzmir’in toplumsal cinsiyet eşitliği açısından Türkiye’nin sembolik şehirlerinden biri olduğunu vurguladı. İş dünyasının neden toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha duyarlı olması gerektiğini anlatan Özerim, şöyle konuştu: ”Her şeyden önce sosyal sorumluluk, toplumun bir parçası olma, örnek model teşkil etme gibi nedenleri var. Fakat toplumsal cinsiyet eşitliği planları artık şirketler için zorunlu bir politika. Bunun birçok nedeni var. Eğer Avrupa iş ekosistemine entegre olmak istiyorsanız artık Avrupa Komisyonu bu konuda bir belgeniz olup olmadığını ön şart olarak görmek istiyor. O yüzden çok yönlü bir şekilde var olanları kağıda dökmeli, normlaştırmalıyız.” REKABETTE AVANTAJ YARATACAK İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ece Öztan da ‘Toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri’ kavramını anlattı. Öztan, toplumsal cinsiyet eşitliğinin geçmişte insan haklarının bir parçası olarak dikkate alınan bir konu olduğunu belirterek, “Artık günümüzde sadece bir duyarlılıktan öte bir yükümlülük haline geldi. Toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri meselesi da yumuşak bir yükümlülükten giderek zorlayıcı, regüle edici ve belli standartlara zorlayıcı bir sürece girdi. Artık kalp ilacı üretirken de, otomobil tasarlarken de toplumsal cinsiyete duyarlı bir ar-ge süreci yapmak zorundasınız. Buna kulaklarınızı kapatarak herhangi bir sürdürülebilirlik iddiasında bulunamazsınız. Bu konu, önümüzdeki dönemde şirketlerin rekabet avantajı elde etmek için mutlaka hazırlanmaları gereken bir alan. Şirketler, eylem planı hazırlamak, bütçe ayırmak, bununla ilgili taşın altına elini koymak zorunda. Avrupa ülkeleri önümüzdeki dönemde, bu konuya ilişkin tedarikçilerine ciddi yükümlülükler getirmeye hazırlanıyor. Yani toplumsal cinsiyet duyarlı iş yerleri artık sosyal sorumluluğun ötesinde stratejik bir öneme sahip. Bunu erken anlayan ve adapte olan şirketler ciddi şekilde fark yaratacak. “ BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir'de mahalle sakinleri Ada Bazlı Dönüşüm için dernekleşti

Başkan Sibel Zorlu: Cumhuriyetimizin mayası 9 Eylül Haber

Başkan Sibel Zorlu: Cumhuriyetimizin mayası 9 Eylül

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, İzmir’in kurtuluş günü 9 Eylül’ün 101. yıl dönümünü kutlayan mesaj yayımladı. Başkan Sibel Zorlu yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi: ''Kurtuluş Savaşımızı başlatan ilk kurşunun atıldığı İzmir, kurtuluş günüyle de bir milletin küllerinden doğuşunun simgesi olmuştur. 9 Eylül, sadece İzmir’in değil tüm Türkiye’nin bağımsızlığa kavuşmasının ilanı; kurtuluştan kuruluşa, çağdaş cumhuriyetimizin mayasıdır. Medeniyetler kavşağı İzmir; farklılıkların zenginliğe dönüştüğü; demokrasinin, çağdaşlığın, kardeşliğin kentidir. Bu nedenle 9 Eylül’ü, gelecek nesiller için bizlere, tüm İzmirlilere emanet edilmiş bir miras olarak görüyoruz. ESİAD olarak, bu mirasa en iyi şekilde sahip çıkmayı görev sayıyoruz. Güzel İzmirimizin kurtuluşunun 101. yılında, sanayiden tarıma, bilimden sanata kadar her alanda kentimizi daha aydınlık günlere taşımanın sorumluluğunu asla unutmayacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda, İzmir’in ve ülkemizin yarınları için çalışmaya devam edeceğiz. Bu özel günde, bizlere daima ilham kaynağı olan önderimiz Atatürk ve bu topraklar için savaşan tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Kurtuluş günümüz 9 Eylül kutlu olsun!'' BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Karşıyaka’da 9 Eylül coşkuyla kutlanacak

Zorlu: Rekabet için KOBİ’ler desteklenmeli Haber

Zorlu: Rekabet için KOBİ’ler desteklenmeli

Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, iklim krizine karşı düşük karbonlu büyüme ve yeşil ekonomiye geçişin zorunlu olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağının yasalaşmasını bekliyoruz. İhracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor” dedi. YENİ FIRSATLAR VAR Teknoloji ve dijitalleşmenin, sürdürülebilir bir dünya için yeni fırsatlar sunduğunu dile getiren Zorlu,“Doğal kaynakların sınırlı olduğu gerçeğiyle teknolojinin ve dijital dönüşümün getirdiği fırsatları birleştirmemiz gerekiyor. Ekolojik, yeşil ve döngüsel yeni dünya ekonomisi için sadece devletlerin değil, şirketlerin ve toplumların da kaynaklarını dengeli ve verimli bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri ve bunun önemini anlamaları gerekiyor. Sürdürülebilirlik kavramını ve ekolojik dengeleri merkezine alan bakış açılarının ortak payda haline gelmesi çok önemli. Ayrıca, iş dünyasının yeşil dönüşümü başarıyla tamamlaması için gerekli finansal destek mekanizmalarına ihtiyacımız var” diye konuştu. 3 TEMEL KONU Ekolojik dünya ekonomisi için önemli üç konuyu, “İklim değişikliğiyle mücadele, yenilenebilir enerji ve su kaynaklarının doğru kullanımı” şeklinde sıralayan Zorlu, şöyle devam etti: “Küresel sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması şart. ABD, kümülatif karbon salımlarının yüzde 25’inden sorumluyken, AB ülkelerinin payı yüzde 22. Türkiye ise dünya ticaretinden yüzde 0.88 pay alırken, karbon salınımı payı yüzde 0.64 civarında. Avrupa İklim Yasası’na göre 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının 1990 seviyesine kıyasla yüzde 55 oranında azaltılması hedefleniyor. Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağının yasalaşmasını bekliyoruz. Bizler de iş dünyası olarak gerekli tedbirleri almak zorundayız. Karbon ayak izimizin ölçülmesinin ardından bir yol haritası çıkarmalıyız. Zira AB ile aramızdaki gümrük birliğini dikkate aldığımızda ihracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor.” TÜRKİYE’DE YENİLENEBİLİR ENERJİ 5 YILDA YÜZDE 64 BÜYÜYECEK Yeşil dönüşümün kilit sektörlerinden birinin de enerji olduğunu hatırlatan Zorlu, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimi içindeki payının artırılması gerektiğini vurguladı. Zorlu, “Türkiye’nin elektrikte toplam kurulu gücü içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı giderek artıyor. Bu pay, 2019’da yüzde 49, 2021’de yüzde 53.7, 2022’de yüzde 54.3 olarak gerçekleşti. Ülkemizin, özellikle bölgemizin coğrafi ve ekolojik özellikleri düşünüldüğünde yenilenebilir enerjide bu oranların çok daha üzerine çıkılacağı ön görülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2027’ye Yönelik Öngörüler Raporu da bunu destekliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjinin 5 yıl içinde yüzde 64 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu büyümeyle, Türkiye’nin Avrupa’da dördüncü büyük piyasa olması bekleniyor” dedi. TÜRKİYE’DE SUYUN YÜZDE 74’Ü SULAMAYA GİDİYOR Ekolojik dünya ekonomisinde kritik öneme sahip bir konunun da su olduğunu dile getiren Zorlu, “Geldiğimiz aşamada, evsel, tarımsal ve sınai kullanım için gerekli güvenli su kaynakları, dünyadaki tüm su kaynaklarının ancak yüzde 2.5 gibi küçük bir kısmına tekabül ediyor. Dünyada su kaynaklarının ortalama yüzde 70’i sulama, yüzde 22’si sanayi, yüzde 8’i kentsel tüketim için kullanılıyor. Türkiye’de ise yüzde 74’ü sulama, yüzde 13’ü sanayi, yüzde 13’ü kentsel tüketimde kullanılıyor. Avrupa’da bu oranlar, yüzde 33, yüzde 51 ve yüzde 16. Ülkemizde suyun doğru ve etkili yönetimi hayati önem taşıyor” diye konuştu.  REKABET İÇİN KOBİ’LER DESTEKLENMELİ Dünya Ekonomik Forumu’na göre, 10 yıl içinde ekonomik katma değerin yüzde 70’inin dijital platforma dayalı iş modellerinden kaynaklanacağını vurgulayan Zorlu, sözlerini şöyle tamamladı:  “Türkiye ekonomisi için iki önemli konu var. İlki ülkemiz ekonomisinin itici gücü olan KOBİ’lerin yeşil dönüşümü ve dijitalleşmesi ile ilgili. KOBİ’lerin dijital dönüşümün yavaş ilerlediği, büyük işletmeleri etkileyerek verimlilik ve rekabet gücünün tam potansiyeline erişmesine engel olduğu tespit edildi. KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümünün desteklenmesi son derece önemli. İkincisi yeşil ve dijital dönüşümün tamamlayıcısı niteliğinde olan toplumsal dönüşüm. Bu dönüşümün gerçekleştirilebilmesinin tek yolu eğitimden geçiyor. Dolayısıyla eğitim imkanlarının çağın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi ve insan kaynaklarına yatırım yapılması en öncelikli konumuz olmalı.”  HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.