TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#sağlıkta şiddet

sağlıkta şiddet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, sağlıkta şiddet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sağlıkta şiddet bitmiyor: Kocaeli’de doktorun kemikleri kırıldı Haber

Sağlıkta şiddet bitmiyor: Kocaeli’de doktorun kemikleri kırıldı

Kocaeli'de bir aile sağlığı merkezine gelen hasta ve yakınları tarafından darp edilen doktorlardan Ahmet Murat Kazan, 2 hekim arkadaşını korumaya çalışırken elinde kırık oluştuğunu ifade ederek, "Cuma günü yaşanan elim olayda 'Polis çağırın' yakarışıma karşı ensemden tutarak 'Bana polis falan işlemez. Sen benim ne kadar büyük olduğunu bilmiyor musun?' diyen sağlık teröristinin yüzüne, 'Sen kanundan büyük değilsin' diye haykırdım" dedi. Körfez Fatih Aile Sağlığı Merkezi'nde 6 Ekim günü meydana gelen olayda, N.T. ile oğlu O.T., doktor Serdar Erişti'yi darp etti. Olayı ayırmaya çalışan Ahmet Murat Kazan ve Yılmaz Sarıkaş isimli iki doktor da N.T. ile O.T. tarafından darp edildi. Olay sonrasında hastaneye kaldırılan 3 doktor tedavilerinin ardından taburcu oldu. Polis ekiplerince yakalanan N.T. çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanırken, eşi G.T.'ye ev hapsi verildi. Firari O.T. ise aranıyor. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi, Marmara Bölgesi Tabip Odaları ve Kocaeli Tabip Odası yaşanan olayın ardından Kocaeli Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Doktorlar ellerindeki pankartlar ve sloganlarla sağlığa şiddeti protesto etti. Basın açıklamasına CHP Kocaeli Milletvekili Muhip Kanko, Kocaeli Barosu Başkanı Mehmet Gül, TTB Merkez Konseyi üyesi Kazım Doğan Eroğulları ve sendika temsilcileri de katıldı. KEMİKLERİM KIRILDI Yaşadığı dehşet anlarını anlatan doktor Ahmet Murat Kazan, "Cuma günü Yılmaz ve Serdar'ı sağlık magandalarına karşı savunmaya çalışırken kemiklerim kırıldı. Doktor Yılmaz Bey ile farklı dünya görüşlerinden olmamız, ne benim onu savunmama ne de onun beni savunmasına engel olmadı. Çünkü biz mezun olurken bir ant içtik. O anda uygun olarak birbirimizi kardeşimiz olarak bilerek, birbirimizi savunmaya tereddüt etmedik. Son nefesimize kadar da kardeşlerimizi savunmaya devam edeceğiz. Doktor Yılmaz az kalsın bahsettiğim son nefesi veriyordu, neyse ki daha alıp verecek nefesi varmış. Şükür ki hastalarına nefes olmaya devam edeceğiz. Türk tabipleri olarak toplumumuzda sıkça görülen, ölüme ve sakatlığa sebep olan ve bu nedenlerle önemli bir halk sağlığı sorunu olarak gördüğümüz şiddet hastalığının her türlüsüne karşı mesleğimizin gereği olarak mücadele ediyoruz ve mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi. "’BANA POLİS FALAN İŞLEMEZ' DEDİ" Şüpheliler ile aralarında geçen diyaloğu anlatan Dr. Kazan, "Cuma günü yaşanan elim olayda 'Polis çağırın' yakarışıma karşı ensemden tutarak 'Bana polis falan işlemez. Sen benim ne kadar büyük olduğunu bilmiyor musun?' diyen sağlık teröristinin yüzüne, 'Sen kanundan büyük değilsin' diye haykırdım. Bunun neticesinde de hayalarıma darbe yedim. Bizler yine de kendini hukuktan, kanunlardan üstün görenlere karşı, 'Sen kanundan büyük değilsin diye' haykırmaya devam ettik. Cuma günü Doktor Yılmaz boğulmak istendi" diye konuştu. Karamsarlığa kapılmadığını söyleyen Dr. Kazan, "Cuma günü yaşanan vahşetin hemen ardından bitkinlik, vücudumdaki ağrılar ve yorgunluk ile soluklanmak için ASM bekleme solundaki sandalyelerden birine attım kendimi. 40 yaşlarında bir beyefendi yanıma geldi. Başta 'Geçmiş olsun' diyecek sandım fakat 'Şimdi benim ilacımı kim yazacak?' dedi. Karşılığında 'Az önce doktor az kalsın boğularak can veriyordu. Kendine gelemedi. Ben hadi yazayım desem sana bu elle nasıl ilaç yazayım' diyerek kırık elimi gösterdin. 'Birinin yazması gerek ama bu kadar insanı mağdur etmeye hakkınız yok' dedi. Hayır sevgili vatandaşım, biz seni mağdur etmedik. Bizi mağdur ettiği gibi seni de mağdur eden şiddetti. Sen o gün şiddet yüzünden ilacını yazdıracak doktor bulamadın. Lütfen sevgili vatandaşım lütfen anla artık. Şiddet yüzünden artık seni muayene edecek, sana tedavi uygulayacak doktor bulamıyorsun. Ne olur anla artık, sen bana diyemedin ama ben sana diyeyim ‘Geçmiş olsun, ne olur artık geçmiş olsun’. Tüm bu yaşamda olumsuzluklara rağmen ben umudumu yitirmedim, çünkü benim örnek aldığım baş öğretmenim 'Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim' diyerek bana ümitvar olmayı öğretti. Kendisine minnet borçluyum" şeklinde konuştu. Bu haber de ilginizi çekebilir: Kocaeli’de en güzel elma ve armutlar seçildi

Veteriner hekimler şiddete karşı alana indi Haber

Veteriner hekimler şiddete karşı alana indi

Veteriner hekimlere karşı son zamanlarda, artan şiddet olayları sebebiyle Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi ve 56 Veteriner Odasınca bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasında konuşan İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan, meydana gelen şiddet olaylarının en büyük sebebi olarak, kanunen Veteriner Hekimleri korumaya yönelik bir yaptırım olmamasını gösterdi. Özkan, veteriner hekimlerin toplum sağlığına yönelik faydalarına ve buna rağmen kıymetlerinin bilmemesine değinerek “Veteriner hekimlere şiddet, topluma ve toplum sağlığına karşı şiddettir. bugün buraya, eğitimini aldığımız ve bizim için kutsal olan mesleğimizi yaparken karşı karşıya kaldığımız ve artık tahammül edilemez noktaya gelen şiddeti kamuoyuyla paylaşmak ve yetkililere sesimizi duyurmak için toplandık” dedi. TOPLUM SAĞLIĞINA KARŞI ŞİDDETTİR Veteriner hekimlerin hayatın her alanında topluma yararlı bir meslek dalını icra ettiğini vurgulayan Özkan, veterinerlerin hayatımızda olmaması durumunda sadece hayvan sağlığının değil insan sağlığının da tehlikeye gireceğine dikkat çekerek “Veteriner Hekimlere Şiddet, topluma ve Toplum Sağlığına Karşı Şiddettir. Bugün buraya, eğitimini aldığımız ve bizim için kutsal olan mesleğimizi yaparken karşı karşıya kaldığımız ve artık tahammül edilemez noktaya gelen şiddeti kamuoyuyla paylaşmak ve yetkililere sesimizi duyurmak için toplandık. Veteriner hekimler koruyucu hekimlik hizmetleriyle salgınları önleyerek toplum sağlığını korurlar, hayvanların sağlıklı ve refah içinde yaşamasını sağlarlar, gıda denetimleri ile toplumun sağlıklı güvenilir gıda tüketmesini sağlarlar, hayvan varlığını koruyarak hem ülke ekonomisine hem de vatandaşların ekonomik hayvansal ürüne ulaşmasına katkıda bulunurlar. Ayrıca insan sağlığı ya da hayvan sağlığında kullanılan aşı ve ilaçların geliştirilme süreçlerinde aktif rol oynarlar. Görüldüğü üzere veteriner hekimlik mesleği toplum sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı açısından yaygın etkileri olabilecek risklerin bertaraf edilmesinde en büyük bariyerdir” ifadelerini kullandı. VETERİNER HEKİMLER DIŞLANMIŞTIR Veteriner hekimlerin sağlık meslek gruplarınca dışlandığını ve veterinerlerin hakkı olan yasa ve ayrıcalıklardan yararlanamadıklarını söyleyen Özkan, bunların düzenlenmesi için bir Hayvancılık Bakanlığı kurulmasını gerektiğini belirtti. Veteriner hekimlerin diğer sağlıkçılara tanınan Sağlıkta Şiddet Yasası dışında bırakılmasına da tepki gösteren Özkan, “Başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere tüm yetkililere sesleniyoruz; Dünyayı bekleyen pandemiler, gıda krizi ve iklim krizi gibi sorunlar başta olmak üzere, risklerin bertaraf edilmesi, ülkemizin bu süreçleri en az zararla atlatması için alınacak tedbirlerin en başında, bu görevleri yapan veteriner hekimlerin can güvenliğinin ve iş güvencesi ile birlikte kamuda veteriner hekimlik otoritesinin güçlendirilmesi ve özlük haklarının iade edilmesi bulunmaktadır. Yaşanan süreç, biz veteriner hekimleri yıldırmış, bıktırmış ve artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Sağlık çalışanları için düzenlenen yıpranma payı, ek gösterge, maaş iyileştirmesi vb. tüm özlük hakları konularında ve Sağlıkta Şiddet Yasası’nda veteriner hekimler kapsam dışı bırakılmış ve dışlanmışlardır. Meslektaşlarımız büyük umutlarla başladıkları mesleklerini bırakmakta, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda Sağlık Hizmetleri Sınıfında tanımlanmıştır, vakit kaybetmeden gereği yapılmalı, veteriner hekimliğin hangi alanında olursa olsun yaptıkları hizmetlerle kamu sağlığımı koruyan tüm veteriner hekimler ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ kapsamına alınmalıdır” şeklinde konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: ÇEŞME’DE ARTAN ŞİDDET OLAYLARI ENDİŞE VERİYOR

İzmir Sağlık Platformu: Sağlıkta şiddet cezasız kalmasın Haber

İzmir Sağlık Platformu: Sağlıkta şiddet cezasız kalmasın

RABİA AYKUT İzmir Sağlık Platformu, Konya Şehir Hastanesi'nde çalışırken 1 yıl önce silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Ekrem Karakaya'yı anarak, sağlıkta şiddetin son bulmasını talep etti. İzmir Tabip Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen basın açıklamasında, "Sağlıkta şiddet cezasız kalmamalıdır. Sağlıkta şiddete hayır" pankartı açıldı. Açıklamayı ise İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Şen okudu.  SON YILLARDA SAĞLIKTA ŞİDDET ARTTI Son yıllarda sağlıkta şiddetin arttığına dikkat çeken Şen, "Ne yazık ki sağlıkta şiddet nedenli kaybettiğimiz meslektaşlarımızın biri dışında hepsini son 20 sene içinde kaybettik. Son yıllarda sağlıkta şiddet gözle görülür şekilde arttı ve artık çalışma alanlarımızın rutini haline geldi. Toplumsal şiddetteki artışın ve ayrışmanın sağlık kurumlarına da yansımasının yanında; sağlık sistemindeki değişiklikler, hekim-hasta ilişkilerinde yaşanan dönüşüm ve elbette sağlık çalışanlarının siyasiler tarafından her fırsatta hedef gösterilmesi de bu ciddi artıştan sorumludur" dedi. ŞİDDETİN KAPILARI AÇILMIŞ OLDU Yirminci yılını dolduran Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı eleştiren Şen , "Artık hastanelerde sıra beklemeyeceksiniz; artık siz doktoru değil doktor sizi bekleyecek, şeklinde propagandaların yanında, sağlık kurumlarında idarenin baskısı ve performansa dayalı ek ödeme sistemi gibi uygulamaların tümü ile birlikte sağlığın ticarileşmesi hızlanırken sağlıkta şiddetin kapıları da sonuna kadar açılmış oldu" diye konuştu.  İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARINDA YAŞAMAK İSTİYORUZ "Sağlıkta şiddeti önlemek her şeyden önce güçlü bir politik irade gerektirir" diyerek sözlerini sürdüren Şen, kamu otoritesinin ise böyle bir iradeyi gösteremeyeceğinin açık olduğunu belirtti. Özellikle son 15 yıldır eylemlerle sağlıkta şiddeti bitirebilmek için yoğun derecede mücadele ettiklerini söyleyen Şen, son olarak şunları kaydetti: "Beyaz kod verilerini dahi kamuoyu ile paylaşmayı reddeden anlayış için maalesef sağlığın ticarileşmesi bizlerin yaşamı da dahil her şeyden daha büyük bir önem arz ediyor. Hayatımızı kaybetmemize kadar giden ve gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen şiddeti uygulayanları ve buna kayıtsız kalanları asla affetmiyoruz. Her geçen gün bizler için daha tehlikeli hale gelen sağlık kurumlarının güvenliğinden kamu otoritesi sorumludur. Güvenli çalışma ortamlarında, insanca çalışma koşullarında yaşamak ve yaşatmak istiyoruz."

Sağlıkta şiddet 'terör' boyutunda Haber

Sağlıkta şiddet 'terör' boyutunda

KEMAL ÖZKURT- ÖZEL HABER Türkiye'de doktorlara ve sağlık çalışanlarına yönelik fiziki ve sözlü saldırılar gün geçtikçe artıyor. Bu saldırıları engellemek adına Sağlık Bakanlığı tarafından alınan önlemler ise yetersiz kalıyor.  İzmir'de geçtiğimiz günlerde diş hekimine karşı yapılan saldırı sonucunda sağlık çalışanları sokaklara çıkarak sağlıkta şiddete tepki gösterdiler. Şiddet olaylarının özellikle son 20 yıldır 'sağlıkta dönüşüm' programıyla daha çok arttığını söyleyen İzmir Tabipler Odası Başkanı Süleyman Kaynak, "Kamu yönetimi, yanlış politikalarla tıkanan sağlık sistemini devletin zor kullanma gücünü vatandaşa devrederek ve şiddeti meşrulaştırarak çözüm bulmaya çalışıyor" diye konuştu. ŞİDDETİN SEBEBİ SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI Durum tespiti yaptıklarında ve raporlara bakıldığında sağlıkta dönüşüm programının uygulanmaya başladığı son 20 yıl içinde sağlıkta şiddetin tavan yaptığını dile getiren Kaynak, "Türkiye şu anda günde ortalama 80 civarında beyaz kod verilen bir ülke haline geldi. Bu da gösteriyor ki vatandaş sağlık sisteminde zor kullanma eğilimine alıştırılmış durumda. Aslında bunun temelinde sağlık sisteminin çöküşü yatıyor. Sağlık sistemi son 20 yıl içinde hastaların müşteri, kurumların da işletme haline geldiği, sağlıkta dönüşüm projesinin sonuçlarını yaşamaktadır. Dolayısıyla kışkırtılmış hasta portföyü dediğimiz insanları üçüncü basamaktaki kurumlara yönlendiren bir sistemle karşı karşıyayız. Sağlık sistemi özellikle 2. ve 3. basamağa yönlendirilmiş hasta kitlesi nedeniyle tıkanmış durumda. Bunu da en iyi şekilde MHRS dediğimiz sistemin tıkanması, randevuların çok uzamasından anlamaktayız" ifadelerini kullandı.  "SAĞLIK SİSTEMİ YANLIŞ POLİTİKALAR YÜZÜNDEN TIKANMIŞ DURUMDA" Kamu yönetiminin yaptığı yanlış politikalarla artan şiddet olaylarında çaresiz olduğunu ifade eden Kaynak, "Kamu yönetimi sağlıkta şiddet olayını, vatandaşa devletin zor kullanma yetkisini devretme şeklinde bir gizli destek vermektedir. Vatandaşlara adeta muayene mi olacaksın, ilaç mı yazdıracaksın, ne istersen git talep et, karşılanmazsa zor kullanabilirsin ve bende devlet olarak bunu görmezden geleceğim diyerek vatandaşın sırtını sıvazlıyor. Bu durumun sonucunda da şiddet olaylarını yaşıyoruz. Kamu kurumu şu anda tıkanmış olan sağlık sistemini bu şekilde bir çözüm bulmaya çalışarak ve gündeme getirmeyerek aşmaya çalışıyor" dedi. "İKTİDAR ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRMAKTADIR"  Bu tür olayların ciddi anlamda büyüdüğünü ve artık sağlıkta şiddetten çıkarak sağlıkta terör haline geldiğini vurgulayan Kaynak, şu ifadeleri kullandı; "Sağlıkta şiddet, sadece hastanelerde veya kurumlarda değil artık sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, iş yerlerinde sağlık çalışanlarının takip edilip zarar verilmesiyle bir terör halini almıştır. Bunun önlemleri için de kamu yönetimi hiçbir şekilde oturup düşünmüyor. Şu zamana kadar zarar gören bir tek sağlık personeline veya hayatını kaybeden birine üst düzeyden baş sağlığı dilenmemiştir. Bu da kamu yönetiminin yukarıdan aşağıya tümüyle sağlıkta şiddeti adeta beslediğini arkasında durduğunu görebiliyoruz. Bunun en önemli örneği de şudur: 1 Ağustos 2022 de sağlıkta şiddete ilişkin olarak TBMM’ye bir partinin talebiyle özel bir oturum yapılması gündeme geldi. Bunun karşısında iktidar partisi başta olmak üzere, diğer yan partiler tarafından bu oturumun yapılması engellenmiştir. Bu da şunu gösteriyor ki bu günkü kamu yönetimi aslında sağlıkta şiddeti önleme gibi bir çaba içinde değildir tam tersi sağlıkta şiddeti meşrulaştırmaktadır." "BU DURUMDAN EN ÇOK HASTALAR ETKİLENİR" Sağlıkta şiddet olaylarının büyümesi ve sürecin bu şekilde devam etmesi durumunda ülkedeki sağlık sisteminin durma noktasına geleceğini belirten Kaynak, "Sadece Covid döneminde 12 bine yakın hekimimiz meslekten ayrıldı. Şiddet olayları ve başka nedenlerle ise geçen yıl 3 bin hekim yurt dışına çıktı. Bu rakamın bu yıl daha fazla olmasını bekliyoruz. Bu durumda da en çok zarar gören kesim yine hastalar olacaktır. Çünkü bu olaylarla birlikte sağlığa erişim son derece zorlaşacak ve kalitesizleşecektir. Hekim tarafından bakıldığında ise şiddet görmemek kendilerini korumak isteyeceklerdir ve bu da mesleklerini icra ederken birtakım eksiklikler yaratacaktır. O yüzden Türkiye'nin çok ciddi bir hekim sıkıntısı ve kaliteli sağlığa ulaşma sorununa girmemesi için kamu yönetiminin bu sorunu şimdiden önlem alması gerekir" dedi.  "BEYAZ KOD HEKİMLERE ZULÜM HALİNE GELMİŞTİR" Konuşmasının sonunda hekimlerin güvenliğini sağlamak için kullanılan beyaz kod uygulamasının faydalı olmadığını söyleyen Kaynak, "Bir hekim beyaz kod alarmı verdiği zaman, saldırganın uğradığı işlemlere, adli süreçlere katlanmak zorunda kalıyor. Üstelik burada hekim saldırgana karşı çalıştığı kurum dışında da savunmasız bir şekilde kalmaktadır. Bu nedenle hekimler beyaz kod vermekten kaçınıyor. Her türlü saldırıyı, sözlü tacizi sineye çekmek zorunda kalıyorlar. Çünkü beyaz kod aslında saldırgandan ziyade hekime, saldırı mağduruna bir zulüm haline gelmiştir. Bu sürecin böyle devam etmesi konusunda hekimler, odalar, kuruluşlar bir şekilde tepki koymaktadırlar. Fakat burada tedbiri alacak olan asıl makam kamu yönetimidir. Onların böyle bir niyeti yoksa bizim de bu mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir" dedi.   

Doktorun burnunu kırarak güvenlik görevlisini de darp eden şüpheli adliyede Haber

Doktorun burnunu kırarak güvenlik görevlisini de darp eden şüpheli adliyede

Olay, dün saat 14.00 sıralarında Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Polikliniğinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre asistan doktor Mücahit Furkan Balcı (29), hasta A.K. adlı kadının değerlerini inceledikten sonra muayene edeceğini söyledi. "Sen benim eşimi nasıl muayene edersin" diyerek doktorun burnunu kırdı Bu esnada A.K., erkek doktora muayene olmak istemediğini söyleyerek dışarı çıktı. Bu sırada kadının eşi A.K.'de, eşini erkek doktorun muayene etmesini istemediğini, kadın doktor istediğini belirterek, iddialara göre kapıyı yumrukladı. Gürültüyü duyan asistan doktor Balcı, bu sırada kapıyı açıp dışarıya doğru baktı. Bu esnada hasta yakını A.K., iddialara göre "Sen benim eşimi nasıl muayene edersin" diyerek asistan doktor Mücahit Furkan Balcı'yı darp etti. Yumruk darbeleriyle yere yığılan Balcı, kanlar içerisinde kaldı. Saldırı esnasında araya girmek isteyen güvenlik görevlisi Derya Sipahioğlu da darp edildi. Diğer hekimlerin beyaz kod vermesi üzerine hastaneye polis ekipleri sevk edildi. Saldırgan, polis ekipleri tarafından gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Saldırıya uğrayan asistan doktor Mücahit Furkan Balcı'nın burnunda kırık meydana geldiği belirlendi. Kafa ve burun travması geçiren Balcı'nın tedavisi sürerken, şiddete maruz kalan güvenlik görevlisinin de kolunda incinme olduğu öğrenildi. İlk ifadesi ortaya çıktı Öte yandan şüpheli A.K.'nin emniyetteki ilk ifadesinde, eşi A.K'nin muayene için doktor odasına girdikten bir süre sonra bağırma sesleri gelmesi üzerine kendisinin de odaya girdiğini, bu sırada doktor Balcı'nın kendisine de bağırmaya başladığını ve iterek dışarı çıkardığını, yaşanan arbede sırasında yumruk attığını, kendisinin de darp edildiğini öne sürdü. Doktordan şikayetçi olduğunu söyleyen şüpheli, emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor. İHA

Doktorun darp edildiği sopa iddianamede 'silah' sayıldı Haber

Doktorun darp edildiği sopa iddianamede 'silah' sayıldı

İzmir'in Torbalı ilçesinde 5 No'lu Aile Sağlığı Merkezinde 22 Ağustos'ta çıkan kavgada, doktor Ekin Hürel Günay, S.A. hakkında 'beyaz kod' verdi. Günay, bu olaydan 1,5 ay sonra mesai sonrası kendisini takip eden 3 kişinin sopalı saldırısına uğradı. Olayda yaralanan Günay, Torbalı'daki hastanede yapılan müdahalenin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Yapılan araştırmada şüphelilerin, hakkında 'beyaz kod' verilen S.A. ile kardeşleri F.A. ve S.A. olduğu tespit edildi. Gözaltına alınan zanlılar, sevk edildikleri mahkeme tarafından tutuklandı. Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 Ekim'de doktor Ekin Hürel Günay'ın 3 kişi tarafından darp edilmesi olayına ilişkin soruşturmasını tamamladı. Hazırlanan iddianamede, Ekin Hürel Günay'ın çalıştığı aile sağlığı merkezinde 22 Ağustos'ta kavga çıktığı ve bu kavganın ardından doktorun sanıklardan S.A. hakkında 'beyaz kod' verdiği ifade edildi. Günay'a bu olay nedeniyle kin güden S.A. (28) ile kardeşleri F.A. (29) ve S.A'nın (37), 7 Ekim'de bir süre takip ettikleri Günay'ı sopayla darp ettikleri belirtildi. Olayda kullanılan sopanın 'silah' olarak nitelendirildiği iddianamede, sanıkların "Kamu görevlisine karşı silahla, kemik kırığı oluşturacak şekilde kasten yaralama" suçundan 2 yıl 3'er aydan 6 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianame, Torbalı 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.