TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sağlık Çalışanı

Sağlık Çalışanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık Çalışanı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hasta ve sağlık çalışanları arasında iletişim güçlenecek Haber

Hasta ve sağlık çalışanları arasında iletişim güçlenecek

Manisa Şehir Hastanesi Konferans Salonunda “İletişim bazen görmek, iletişim bazen duymak, iletişim bazen de dokunmaktır” sloganıyla gerçekleşen çalıştaya Manisa Valisi Enver Ünlü'nün eşi Sema Ünlü, Manisa Vali Yardımcısı Nihat Kaynar, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seyhun Kürşat, Manisa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mustafa Kılıç katıldı. "Amacımız iletişimin karşılıklı bir dengede, saygı çerçevesinde olmasını sağlamak" Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, “İletişim gerçekten çok geniş bir konu ve önemli bir alan. İletişimin şekilleri var, tarafları var, iletişimin yapıldığı ortam var, iletişimi etkileyen diğer faktörler var. Sağlıkta iletişim konusu tabii ki daha da fazla hassasiyet içeriyor. Sağlık profesyonellerinin gerek hasta gerekse hasta yakınlarıyla iletişimi çok daha özel unsurlar barındırıyor. Bir hasta yakınına, trafik kazasına bağlı ameliyata aldığınız hastayı kaybettiğinizi söylemek hiç kolay değil. Çok büyük dramlar içeriyor. Hayatlar birden değişiyor. Yine Acil Servisin telaşlı ortamında ayak parmağında 1 aydır süren kaşıntı olan hastaya cevap vermekte gerekiyor. Ve bunlar her gün her an yaşanılıyor. Her şeyden önce altını çizmek istediğim konu, bu iletişimde profesyonel olan taraf biz sağlıkçılarız. Bu husus tüm sorumluluğun hekime, sağlık personellerine ya da çalışanlara düştüğü anlamına gelmiyor. Ancak iletişimi yönetecek tarafın sağlık personelleri, çalışanlar olmasını ifade ediyor. Yıllar önce, bundan 40-50 yıl önce benim çocukluğumda, tıp fakültesi yıllarımda hekim hasta, hemşire hasta iletişiminde dominant taraf sağlık personeliydi. Bu çok belirgindi. Hekim, hemşire omnipotent bir konumdaydı. Mutlak kudret sahibi hekimdi, hemşireydi. Hasta tarafı çekinik ve pasifti. Hastanın kendisini ifade etmesi zordu. Bu bir denge gerektiriyordu. Hasta haklarıyla bu durum son 20-25 yılda belirgin değişti. Sağlıkta erişim kolaylaştı. Hastaların ve hasta yakınlarının kendilerini ifade etmesinin yolu açıldı. Bu olumlu gelişmelerle beraber iletişim ağırlıklı olarak hasta hakları üzerinden yorumlanmaya başladı. Oysa iletişim tarafları olan, karşılıklı sorumluluk ve ödevler içeren bir kavram. Amacımız bu ilişkinin, iletişimin karşılıklı bir dengede, saygı çerçevesinde olmasını sağlamak. Sağlıkta şiddet vakalarını ancak bu şekilde azaltabiliriz. Bu konuda çalıştay yapmak cesaret işi. CBÜ'den hocalarımızı ve Sağlık Müdürlüğümüzden arkadaşlarımı bu cesaretlerinden ötürü kutluyorum. İl dışından gelen katılımcılara teşekkür ediyorum. Çalıştayımızın başarılı olacağına, verimli çıktılar sağlayacağına inanıyorum. Tüm katılımcıları şimdiden tebrik ediyor, kolaylıklar diliyorum” dedi. "Hasta ilgi bekliyor" Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seyhun Kürşat, “Manisa Sağlık İl Müdürlüğümüzle oluşturulan protokoller kapsamında farklı çalışmalar yapıyoruz. Bu çalıştay farklı toplumsal katmanları için hassas bir konu. Sağlıkta iletişimin önemini yeni yeni kavranmaya başlandı. Çok çok iyi tedavi uygulayabilirsiniz ama hastayı hastalığı konusunda bilgilendirmezseniz ya ada ona gerekli empatiyi göstermezseniz maalesef alacağınız sonuç sınırlı olacaktır. Hasta sizden mükemmel hekimlik ve sağlık çalışanı hizmeti beklemiyor ilgi bekliyor. Hasta sizin onunla haşır neşir olduğunuzdan itibaren size ilgi gösteriyor. Bizim işimiz hasta ve hasta yakınlarının işlerini kolaylaştırmak, aynı zamanda kendi işimi de kolaylaştırmaktır. İşte bu çalıştay bilimsel verilerle bu konuyu ele alıyor. Aynı zamanda hastalarımızın, hasta yakınlarımızın, sağlık çalışanlarımızın sağlık okuryazarlığını da artırmalıyız” diye konuştu. "İletişim hayatın her konusunda önemlidir" Çalıştay için seçilen konu başlığının çok özel olduğunu vurgulayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Sağlık alanında iletişim ilk anda aklımıza gelen hekim ile hasta ve hasta yakını arasındaki ilişki gibi görülebilir ama önemli olan bu hizmet içinde yer alan tüm paydaşların birbirleriyle iletişimi söz konusudur. Dolaysıyla insanlar için en önemli konulardan bir tanesidir sağlık. Paydaşlar arasında sağlanacak olan iletişim her alanda kalitesini artıracaktır. Hasta ile sağlık çalışanı arasında köprü kurmak ise bu hizmetin en önemli yanıdır. İletişim hayatın her konusunda önemlidir. Bir yerde bir sorun varsa bu sorun çözülemiyorsa burada bir iletişimsizlik vardır. Bir hekim konusunda çok uzmandır, çok bilgilidir ama hastaya bakışı, bir teşebbüsü varsa yazdığı reçete kadar, rapor kadar önemlidir. İnanıyorum bu çalıştaydan çok önemli veriler elde edilecektir” dedi. Yapılan konuşmaların ardından protokol üyeleri tarafından katılımcılara belge takdim edildi.

SES İzmir’den ‘yemek’ boykotu: Şirket değil kamu eliyle verilsin! Haber

SES İzmir’den ‘yemek’ boykotu: Şirket değil kamu eliyle verilsin!

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, hastanelerde yaşanan kalitesiz ve sağlıksız yemek mağduriyeti nedeniyle boykot kararı aldı. “Sağlıklı ve doyurucu beslenme haktır” çağrısıyla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi önünde toplanan sağlık çalışanları, yemekhaneye gitmeyerek simit ve ayranla karınlarını doyurdu. Hasta ve hastane çalışanlarının sağlıklı beslenme hakkı için yemek hizmetlerinin kamu tarafından verilmesi talep edilen eylemlerin önemli adreslerinden biri de Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi oldu. Hastane bahçesinde bir araya gelen sağlık çalışanları ellerinde, “Yemekte taşeron şirkete hayır”, “Sağlıklı yemek hastanın da çalışanın da hakkıdır, ve “Yemekhanelerde özelleştirmelere son verilsin” yazılı dövizler taşıdı. Eylemde basın açıklamasını SES İzmir 2 Nolu Şube Yönetici Fatih Özbilgi okudu. YOK SAYMA EĞİLİMİNİ ORTAYA KOYUYOR Eksiklikler ve taleplere duyarsız kalındığını belirten Özbilgi, “Sağlık emekçilerinin mali ve özlük hakları ihlal edilip emekleri sömürülürken bir taraftan hastane yönetimi/idarecilerinin hastanelerin ekonomik darlıktan çıkış yolu olarak yemeklerden tasarruf etme eğiliminde olmaları ya da eksiklikler ve taleplere karşı duyarsız kalmaları sağlık emekçilerini değersizleştirme ve yok sayma eğilimini ortaya koymaktadır. Bu eğilim gıda fiyatlarındaki artışla birlikte sağlık emekçilerine çalışırken protein değeri, içindeki kurtlardan ibaret olan âdete ortaçağ koşullarında emekçilere reva görülen beslenme koşulları dayatmasına dönüşmüştür. SES olarak bu sorunu görünür kılmak için daha öncede eylemler, anketler, imza kampanyaları örgütledik. Konuyla ilgili olarak Diyarbakır şubemiz boykot düzenlemiş ve mafyalaşan yemek şirketleri işyeri temsilcimizi yemekhanede silahla yaralanmıştı. Yine çeşitli illerde bu soruna dikkat çekmek isteyen temsilcilerimiz, yemek firmaları tarafından tehdit edilmişlerdi. Bu gelişmeler olurken Sağlık Bakanlığı gözünü kulağını kapatmış şu an olduğu gibi izlemekle yetinmişti. Bu sessizliği, vurdumduymazlığı yemekhaneleri boykot ederek bozuyor ve tüm halkımızın sorunun giderilmesi için bizi desteklemesini bekliyoruz” dedi. YEMEK HİZMETİ KAMU SUNMALI Sorunun asıl nedeninin yemekhane hizmetlerinin kamusal olmaktan çıkarılması olduğunu kaydeden Özbilgi, “Sektörde adeta tekelleşen belirli yemek firmaları tarafından yetersiz ve nitelikten çok uzak bir biçimde sunulan yemek ve beslenme hizmetleri sağlık emekçilerinin ağır çalışma koşullarının ihtiyacını karşılamamaktadır. Çeteleşen, tekelleşen bu firmaların ihale yolsuzlukları iki hafta önce yayınlanan Sayıştay raporunda 15 sayfalık bir bölümde yer almıştı. Bu nedenle bizlerden alınan vergilerle karlarına kar katarken bizi aç bırakan özel sektörce sunulan yemek ve beslenme hizmetleri eskiden olduğu gibi kamu tarafından sunulmalı ve taleplerimiz karşılanmalıdır” ifadelerini kullandı. ÇOK ŞEY İSTEMİYORUZ! Konuşmasının sonunda sağlık emekçilerinin taleplerini sıralayan Özbilgi, şunları söyledi: “Toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde ‘işyerinde verilen yemekler çalışanların çalıştıkları işe göre gereksinim duydukları enerjinin yarısını karşılayacak yeterlilikte olmalıdır’ kuralına uygun düzenlenmelidir. Hastanelerde yemek hizmetleri, kar amacı güden özel şirketlerin elinden alınarak devlet eliyle verilmelidir. Yemekhanede özel şirkette çalışan tüm taşeron işçilerin, kadrolu güvenceli istihdamları sağlanmalıdır. Hijyen kurallarına uygun, yeterli miktarda, kaliteli sağlıklı öğünler çıkarılmalıdır. Hastalara, hastalıklarına uygun çeşitlilik ve doyurucu miktarda öğünler olmalıdır. Hastaların kullandığı çatal kaşık ve tabaklar; sağlıksız yemekte kırılan plastikler değil sağlık koşullarına uygun olanlardan olmalıdır. Radyasyonlu alanlar gibi ağır ve tehlikeli yerde çalışan sağlık emekçileri için diyetisyen ve çalışan temsilcileri ile ortak ara öğün de içeren diyet listeleri düzenlenmelidir. Hastanelerde çalışanların ve hastaların içme suyu sorunu çözülmeli ve kliniklere su arıtma cihazları konulmalıdır. Kişiye özel vegan ve vejetaryen diyetler yapılmalıdır. Çok şey istemiyoruz aslında, çalışırken hak ettiğimizi değeri, kaliteli yeterli ve dengeli beslenmeyi istiyoruz. Yani en temel biyolojik ihtiyacımızın karşılanmasını istiyor ve bu konudaki ısrarımızdan ve mücadelemizden vazgeçmiyoruz.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - TEKNOFEST İzmir'de, üçüncü gün etkinliklerle devam ediyor

Beko: Size söz sağlıkta baharlar gelecek Haber

Beko: Size söz sağlıkta baharlar gelecek

Prof. Dr. Murat Biçer’in, evine giderken hasta yakınlarının saldırısına uğramasına tepki gösteren TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “AK Parti iktidarının uyguladığı yanlış politikalar sonucunda ülkemizde sağlıkta şiddet sorununun artması ve konunun çözülmemesi kabul edilebilir değildir. Doktorlarımızın ve sağlık emekçilerimizin sistematik bir biçimde şiddete maruz kalmasının en önemli nedeni, iktidarın ve Saray yönetiminin ötekileştirme ve cezasızlık politikalarının yanı sıra 2002 yılından itibaren uygulamaya koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Programıdır. Bu program, sağlık sistemini adım adım çöküşe götürmüş ve bu durumun sonucu olarak da hiçbir surette onaylamayacağımız görüntülerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bugün artık emeği değersizleştirilen, ekonomik, sosyal ve özlük hakları azaltılan, mesleği itibarsızlaştırılan sağlıkçılara yönelik şiddet ne yazık ki yaygınlaşmıştır” değerlendirmelerinde bulunmuştur. Sağlıkta Dönüşüm Programı Öncelikle Prof. Dr. Murat Biçer’e geçmiş olsun dileklerini ileten CHP İzmir Milletvekili Beko; saldırıyı gerçekleştirenlerin hukuk önünde hesap vermeleri ve adaletin sağlanması gerektiğini belirtti. Konunun tüm tarafları ile birlikte hızlıca çözüme kavuşturulması ve şiddet sorununun derhal çözülmesi gerektiğinin altını çizen Beko; “Sağlıkta şiddet vakalarının azalabilmesi için en başta Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla bozulan sağlık sistemi ve bu nedenle de günbegün ağırlaşan çalışma koşulları düzeltilmelidir. Bunun yanı sıra da sağlık çalışanlarına yönelik aşağılayıcı, itibarsızlaştırıcı, doktor ve hastayı karşı karşıya getiren söylemlerin son bulması gereklidir. Sizin de hatırlayacağınız üzere; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘giderlerse gitsinler’ diyerek sağlık çalışanlarını ve doktorlarımızı açıkça hedef haline getirmiş ve bu şiddet zeminine yer açmıştır. Bu ve bunun gibi söylemleri kabul etmek mümkün değildir. Acilen bu gibi söylemlerden vazgeçilmeli, bu alanda yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. OHAL döneminde kamudan ihraç edilen ve daha sonra da intihar eden arkadaşlarımızı da unutmayalım. Doktor yetersizliğinden insanlar var olan hastanelere MSR üzerinden 2-3 ay sonraya randevu alabiliyorlar. Bu da bize özetle Saray yönetiminin sağlıklı bir sağlık politikasının olmayışını göstermektedir.’ Sağlıkta şiddet Millet İttifakı ile bitecek! Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla bozulan sağlık sistemi ve bu nedenle de günbegün ağırlaşan çalışma koşullarının ancak Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakının politikaları ile düzeltilebileceğinin anlaşıldığını vurgulayan Beko; “Yaklaşan seçim ile birlikte bu konuda da bizler gerekli çalışmaları yapacak ve sağlık alanı başta olmak üzere şiddete sıfır tolerans politikası ile konunun çözüme kavuşmasını sağlayacağız. Tüm sağlık emekçilerine insanca yaşayabilecekleri, emekliliğe de yansıyan, yoksulluk sınırının üzerinde bir temel ücretin verilmesini sağlayacak, ayrıca ek göstergelerinin 3600'den 7200'e kadar kademeli olarak yükseltilmesini de sağlayacağız. Sağlıktaki personel sayısının kadrolu, güvenceli istihdamla OECD ortalamasına çıkarılması; atanamayan sağlıkçıların sorunlarının çözülmesi, yanı sıra da özel sağlık kuruluşları da dâhil hiçbir alanda taşerona yer verilmemesi de hedeflerimiz arasındadır. İktidarımız ile birlikte, sağlığa merkezi bütçeden daha fazla pay ayrılmasının sağlanması, yurttaşların, parası kadar sağlık hizmeti alır hâle geldiği bu düzenin değiştirilmesi de sağlanacaktır. Sana Söz Türkiye; Sağlıkta da Baharlar Gelecek!” değerlendirmesinde bulundu. HABER MERKEZİ

İzmirli sağlık çalışanı son yolculuğuna uğurlandı Haber

İzmirli sağlık çalışanı son yolculuğuna uğurlandı

Aydın’ın Germencik ilçesinde meydana gelen bir trafik kazasında hayatını kaybeden ilk ve acil yardım teknikeri Hasan Kaymaz, Buca Yıkık Kemer Ulu Camiinde kılınan cenaze namazı ile son yolculuğuna uğurlandı. Kaza, dün saat 11.00 sıralarında Aydın-İzmir Otobanı Germencik Gişeleri yakınında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Anna T. (32) idaresindeki 48 AIJ 253 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine bariyerlere çarparak kazaya karıştı. Germencik’ten Efeler istikametine görev dönüşünde olan Rıdvan K. idaresindeki 09 HG 792 plakalı ambulans, trafik kazasına müdahale etmek için olay yerinde durdu. Sağlık personelleri kazada yaralanan Anna T. isimli yabancı uyruklu yaralıya müdahale etmeye başladı. Aydın istikametine doğru seyir halinde olan Anıl Ö. (32) idaresindeki 34 FIM 007 plakalı otomobil, olay yerindeki ambulansa ve kaza yapan araca çarparak savruldu. Kaza ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda ambulans, itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kaza sonrası ağır şekilde yaralanan ve hayati tehlikesi bulunan sağlık personeli Hasan Kaymaz (26), sağlık personeli Fatma K. (35), sürücüler Anna T. ve Anıl Ö. ambulanslarla Aydın’daki hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada ağır şekilde yaralanan Germencik 2 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu'nda görevli İlk ve Acil Yardım Teknikeri Kaymaz doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı. İlk ve acil yardım teknikeri Hasan Kaymaz, bugün öğle namazını müteakip Buca Yıkık Kemer Ulu Camiinde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine ailesi, nişanlısı Merve Acar, iş arkadaşları ve sevenleri de katıldı. İHA

Sağlık çalışanı yıllık izni bitince depreme yakalanmaktan kurtuldu Haber

Sağlık çalışanı yıllık izni bitince depreme yakalanmaktan kurtuldu

Yıllık iznini Adana'da ailesiyle geçiren paramedik Ozan Yalçın, depremden sadece 5 gün önce anne ve babasıyla Afyonkarahisar'a dönerek büyük bir tehlike atlattı. Afyonkarahisar 112 Acil Sağlık Hizmetleri'nde çalışan 24 yaşındaki paramedik Ozan Yalçın, Hatay'a göreve giderken Adana'daki evlerinin yıkıldığını öğrenince, ailesiyle depremden 5 gün önce Afyonkarahisar'a dönmelerini şans olarak değerlendiriyor. Yalçın, yıllık iznini geçirdiği memleketi Adana'nın Çukurova ilçesinden anne ve babasıyla 1 Şubat'ta iki yıldır görev yaptığı Afyonkarahisar'a geldi. EVLERİNİN YIKILDIĞINI ÖĞRENDİ Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Afyonkarahisar Ulusal Medikal Kurtarma Ekibine (UMKE) dahil olan Yalçın, Hatay'a doğru yola çıktıkları sırada Adana'da Güzelyalı Mahallesi'ndeki 14 katlı Hasan Alpargün Apartmanı'ndaki evlerinin yıkıldığını öğrendi. Durumu ailesiyle paylaşan Yalçın, depremin ikinci günü hasta nakil sırasında Adana'daki yıkılan apartmanlarının enkazına gitti. Hayatını kaybeden komşuları ile arkadaşlarına üzülen Yalçın, enkaz arasından bulunan kendilerine ait 10 fotoğraf ile teselli buldu. YİYECEK EKMEĞİMİZ VARMIŞ Yalçın, Adana'da ailesinin yaşadığı evin depremde çöktüğünü, anne ve babasının deprem sırasında Afyonkarahisar'da bulunmamasını "şans" olarak gördüğünü söyledi. Yıllık iznini Adana'da ailesiyle geçirdiğini anlatan Yalçın, kardeşini atandığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) görevine yolcu ettikten sonra anne ve babasıyla Afyonkarahisar'a geldiklerini belirtti. Yalçın, evlerinin yıkılan Güzelyalı Mahallesi'ndeki 14 katlı Hasan Alpargün Apartmanı'nın 3. katında olduğunu ifade ederek, "Biz geldik, 5 gün sonra deprem oldu, evimiz yıkıldı. Yiyecek ekmeğimiz varmış, çok şükür evimiz boştu. Ailece, kader, kısmet diyoruz ama apartmandaki çok sayıda komşumuzu kaybettik. Ailemin deprem sırasında o binada olma durumunu düşünmek bile istemiyorum." dedi. Depremden sonra bölgeye arama kurtarma çalışmaları için gönüllü gittiğini dile getiren Yalçın, "Depremin ikinci günü evimizin enkazına gittim. Orada komşularımız ailelerinin çıkarılmasını bekliyorlardı. Benim açımdan gerçekten zor bir imtihandı. Anne ve babam da depremin 3. günü evin enkazına geldi. Evimizden bize ait sadece 10 tane düğün ve çocukluk fotoğrafı bulmuşlar, başka bir hatıramız şimdilik yok." ifadesini kullandı. ALLAH'A ŞÜKÜR DİYORUZ Bölgedeki 11 günlük görev süresince oradaki insanlarla aynı duyguları yaşadığını ve elinden geleni yaptığını anlatan Yalçın, şunları kaydetti: "Benim ve ailemin yıllarca birlikte yaşadığımız evimiz yok oldu. Komşularımız ve arkadaşlarım öldü. Annem ve babamın artık kendilerine ait bir evleri ve kişisel eşyaları kalmadı. Sadece, Afyonkarahisar'a getirdikleri tatil eşyaları kaldı. Annem ve babam evimizin durumu belli olana kadar Afyonkarahisar'da benim yanımda kalacak. Ama ailece kurduğumuz her cümlenin sonunda Allah'a şükür diyoruz. Muhtemelen bunu ömrümüz boyunca söyleyeceğiz." Yalçın, depremin 118. saatinde Hatay'da 4 saat çalıştıkları enkazdan yaralı çıkardıkları 10 yaşındaki Çınar'ın kurtarılması anını unutamadığını kaydetti. Çınar'ın Kırıkhan'daki tedavisinin ardından Adana Şehir Hastanesi'ne naklini yapan ekipte de yer aldığına dikkat çeken Yalçın, "Hatay'daki görev süremizin sonunda Çınar'ın durumunu sormak için ailesini aradık. Hatay'da özel bir hastanede tedavisinin devam ettiğini ve gün içerisinde tabucu olacağını öğrendik. Afyonkarahisar'a dönerken ekip arkadaşlarımızla pasta alıp Çınar'ı ziyaret ederek kutlama yaptık. Çınar da ailesi de bizi görünce çok mutlu oldu." şeklinde konuştu. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.