TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#risk

risk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, risk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bayır’dan ‘liste krizinde’ kurultayda risk yorumu: Böyle oyunlar yapılıyorsa…. Haber

Bayır’dan ‘liste krizinde’ kurultayda risk yorumu: Böyle oyunlar yapılıyorsa….

Mayıs genel seçimleri sonrasında kongre sürecini başlatan CHP’de gözler 4-5 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek 38. Olağan Kurultay'a çevrilirken kulislerde hareketlilik arttı. “Değişim” seslerinin duyulduğu partide peş peşe destek açıklamaları gelirken son olarak CHP'nin 27. dönem milletvekilleri arasında 21 isim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na destek açıklaması yayımladı. Açıklamada Genel Başkan Adayı Özgür Özel'in İzmir mesaisinde ki toplantıya katılan 27.Dönem İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın da imzasının yer alması dikkat çekerken ‘liste krizinin’ yaşandığı gündeme geldi. Metinde, "Bizler, aşağıda ismi/imzası bulunan 27. Dönem Milletvekilleri olarak; CHP 38. Olağan Kurultayımızda Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz" ifadeleri yer alırken Bayır, kendisine gönderilen metinde bu bölümün olmadığını söyledi. Yaşanan ’liste krizini’ değerlendiren Bayır, yapılanların kurultaya ilişkin ‘risk’ mesajı olabileceğini söyledi. GENEL BAŞKANA ŞİRİN GÖZÜKMEK İÇİN… Metinde yapılan değişiklikten haberi olmadığına vurgu yapan Bayır, “Atila Sertel vekilim bana 3 saat önce bir metin attı. Metni okudum ve gayet güzel olmuş dedim. ‘Biz bu metnin altına imza atıyoruz. Senin için bir mahsuru var mı?’ dedi. Ben de mahsuru olmadığını söyledim. Ama bana gönderilen metinle basına gönderilen metin farklı. Basına gönderilen metinde ‘Biz, aşağıda imzası bulunan 27. Dönem milletvekilleri olarak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun destekliyoruz’ diye. Çok ayıp edildi. Bir aldatmaca bu. Kılıçdaroğlu’nun buna ihtiyacı mı var? Kaldı ki ben delege bile değilim. Atila vekili aradım ama ulaşamıyorum. Belki o da aldatılmıştır. O da bana gönderilen metin üzerinden ‘evet’ demiş olabilir. Ama sonrasında birileri Sayın Genel Başkana şirin gözükmek için eklemiş olabilir” dedi. 40 YILDA BÖYLESİ BAŞIMA GELMEDİ Partide 40 yıllık emeği olduğuna dikkat çeken Bayır, partide birçok olaya şahit olduğunu ancak böylesini yaşamadığını belirterek “Daha önce böyle bir olay balıma gelmedi. Partide çok büyük haksızlıklara maruz kaldığı oldu ama böylesi başıma gelmedi” diye konuştu. NE KILIÇAROĞLU’NUN NE DE ÖZEL’İN BENİM DESTEĞİME İHTİYACI YOK Yapılan ‘liste oyununun’ dengeleri değiştire çabası olarak yorumlanabileceğini ifade eden Bayır, şunları söyledi; “Kurultay’a 3 gün kala böyle ayak oyunlarının yapılması… Sabah 95 vekil Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yaptı. Dün İstanbul’da 195 milletvekilinin 180’den fazlası Özgür Özel diyor. O açıklamayı gölgede bırakmaya yönelik girişimler olarak geliyor bana Ben buna karşıyım. Her iki tarafın yaptıklarını da doğru bulmuyorum. Bu parti büyük bir parti. Çatırdayıp ikiye bölünecek bir parti değil bunu yapanlar aracı olan insanlar ve yakışık almıyor. Ne Sayın Kılıçaroğlu’nun ne de Özgür Özel’in benim desteğime ihtiyacı yok. Doğru şeyler konuşulmalı.” Partinin değişime ihtiyacı olduğunu belirten Bayır, ‘liste krizinin’ kurultaya ilişkin önemli bir alt mesaj olabileceği yorumunda bulunarak “Partiye değişimin gelmesi gerekiyor. Başarıya ulaşmak için başka bir şans yok. Ama şimdi bunu görünce… Birilerinin Kılıçdaroğlu’na destek sağlamak adına gerçek olmayan kağıtlar üzerinde oynama yaparak basına servis etmesine bakarsak demek ki Kurultay riskli durumda. Başa baş giden bir çekişme var demek ki herkes lehine çevirmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı. GİTTİĞİMDE ÖZGÜR ÖZEL’İ DESTEKLİYOR DEĞİLDİM Geçtiğimiz hafta İzmir’de miting havasında basın açıklaması yapan Özgür Özel’in toplantısına katılmasına da açıklık getiren Bayır, “Özgür Özel, 8 sene partide grup başkanvekilliği yaptı. Ben de 8 yıl milletvekiliydim. İyi bir dostluğumuz var ve beni telefonla özel olarak çağırdı. Ben gidip kendisini dinledim. Basına kapalı toplantıda da projelerini, partiyi nasıl büyüteceğini, üye yapısının ne olacağı gibi konularda bilgilendirmelerde bulundu. Mantıklıydı. Ben gittiğimde Özgür Özel’i destekliyor değildim. Ama dinledikten sonra bir rahatlama oldu. Sayın Kılıçoğlu da partiyi sağlıklı ellere verebilir imajı oldu. Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu da ben gitmem diyen birisi değil. Ben 8 genel başkanla çalıştım. Gelen 9. olacak” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: CHP İzmir’den yurt önünde ‘Zeren Ertaş’ isyanı: Kaza değil cinayet!

Ekonomist Öngel'den enflasyon açıklamas: Risk devam ediyor Haber

Ekonomist Öngel'den enflasyon açıklamas: Risk devam ediyor

Enflasyon verilerini değerlendiren Ekonomist Prof. Dr. Volkan Öngel, “TÜFE-ÜFE oranları arasındaki makasın azalmış olmasına rağmen halen TÜFE’den yüksek ÜFE oranı mücadelenin bundan sonraki aşamalarının da zorlu olacağını ve risklerin devam ettiğini gösteriyor” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre haziran ayında aylık enflasyon yüzde 3,92, emekli ve memur maaşlarını belirleyecek 6 aylık enflasyon oranı ise yüzde 19,77 oldu. Verilere göre enflasyon yıllık bazda 18 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Haziran ayı enflasyon verilerini değerlendiren Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Volkan Öngel, “Seçim sonrası yeni ekonomi yönetimi ile birlikte makroekonomik istikrar için atılacak adımlar herkes tarafından merakla bekleniyorken yıllık enflasyon rakamlarının az da olsa aşağıya çekilmesi moral verici oldu” ifadelerini kullandı. “TÜFE-ÜFE oranları arasında makas azaldı” Öngel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıllık bazda yüzde 40'ın altında bir şekilde yavaşta olsa düşüş trendinde olan TÜFE rakamları, uzun soluklu enflasyon mücadelesinin haziran cephesinin kazanıldığı şeklinde değerlendirilebilir. Fakat özellikle çekirdek enflasyon tarafındaki inatçılığın devamı ve TÜFE-ÜFE oranları arasında makasın azalmış olmasına rağmen halen TÜFE'den yüksek ÜFE oranı mücadelenin bundan sonraki aşamalarının da zorlu olacağını ve risklerin devam ettiğini gösteriyor.” İHA

Prof. Naci Görür'den uyarı! 5 ilçe risk altında Haber

Prof. Naci Görür'den uyarı! 5 ilçe risk altında

İstanbul'da beklenen depremle ilgili İBB tarafından yapılan çalışmalarda en çok riskli yapının Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Esenyurt'a olduğu belirlendi. Raporu değerlendiren Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, "İstanbul'da binaların yüzde 10'u çok ağır hasar alacak. Avrupa yakası zemin itibarıyla, jeolojik formasyon itibariyle, deprem kaynağı ile olan ilişkisine göre, Asya yakasından daha fazla zarar görecek. İstanbul'da deprem gözetildiği zaman en fazla dikkat edilecek ilçeler arasında Büyükçekmece, Küçükçekmece, Esenyurt, Tarihi Yarımada Fatih, Zeytinburnu. Çünkü bu bölgelerde zemin, göreceli olarak iyi durumda değil" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen "6306 Sayılı Yasa Kapsamında İlan Edilen Alan ve Yapılara Yönelik Veri Toplama, Etki Analizi, Değerlendirme Çalışmasına" ait veriler açıklandı. Buna göre, olası bir depremde İstanbul'da hasar görmesi beklenen tahmini bina sayısı 207 bin olarak belirtildi. Verilere göre, binaların yüzde 30'u 1980 öncesi, yüzde 40'ı 1980-2000 arası, yüzde 30'u 2000 sonrası inşa edildi. Hasar görmesi beklenen her 3 binadan biri ise 2000 sonrası yapıldı. Hasar görmesi beklenen 207 bin binanın yüzde 95'ini oluşturan 196 bin 227 bina ise Avrupa yakasında tespit edildi. İBB'nin, İTÜ ile yaptığı çalışmada, riskli binaların en yoğun olduğu 3 ilçe ise Esenyurt, Büyükçekmece ve Küçükçekmece olarak açıklandı. Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür verileri değerlendirdi. "1 MİLYON 150 BİNE YAKI BİNANIN YÜZDE 10'U ÇOK AĞIR HASAR ALACAK" Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da 1 milyon 50 bin binanın yüzde 10'unun çok ağır hasar alacağını belirterek, "Benim o çalışmanın ayrıntılarından bir haberim yok. Muhtemelen de doğrudur.. Yalnız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı araştırmalara istinaden tüm İstanbul'da, Anadolu ve Avrupa yakasında depremde çok ağır hasar alacağı düşünülen bina sayısının 90 binin üzerinde olduğunu zaten biliyoruz. Bütün İstanbul'da da, 1 milyon 150 bine yakın binanın varlığını biliyoruz. Demektir ki, bu aşağı yukarı işte yüzde 10'u, çok ağır hasar alacak. Diğer hasarları saymıyorum yani çok ağır yıkılmayla doğrudan doğruya göçükle burun buruna kalacak bina sayısını 90 bin diye düşünüyorum. Tabii ki hafif hasar, orta hasar alacak bina sayısı da daha da fazla olacaktır" dedi. "BÜYÜKÇEKMECE, KÜÇÜKÇEKMECE, ESENYURT, FATİH, ZEYTİNBURNU" Prof. Dr. Naci Görür, İBB'nin yaptığı çalışmaya ilişkin, "Bu doğru bir teşhistir. Avrupa Yakası zemin itibariyle, jeolojik formasyonlar itibariyle deprem kaynağı ile olan ilişkisine göre Asya yakasından daha fazla zarar göreceği de bir gerçektir. Bu da bize gösteriyor ki İstanbul'u bir an önce deprem dirençli hale getirmek için çalışmaların başlanması, yürütülmesi gerekir. İBB'nin bu çalışmasına katılıyorum. İstanbul'da deprem gözetildiği zaman en fazla dikkat edilecek, özen gösterilecek ilçeler arasında Büyükçekmece, Küçükçekmece, Esenyurt ve bu tarihi yarımada Fatih o yöreler Zeytinburnu var. Şimdi burada tabii önemli olan buraların deprem dirençli hale getirmek için gerekli çalışmaların ve hemhal bir an önce başlatılması gerekir. Neden bu bölgeler daha fazla hasar alır? Çünkü bu bölgede demin dediğim gibi zemin, çok göreceli olarak iyi durumda değil. Keza bu bölgede zeminden dolayı diyelim kayma, göçme, sıvılaşma depremin büyük etkisini arttırma olayları yaygın olabilir. Bu bölgelerde, onun için böyle zeminlerde depremin bir anlamda zararını arttıran birimlerin olduğu yerde tabii ki depremin şiddeti de fazlalaşıyor. Depremin şiddeti fazla olunca yıkım fazlalaşıyor" dedi. "ESENYURT BELEDİYESİ'NE DEPREME NASIL HAZIRLANACAĞI KONUSUNDA TAVSİYEDE BULUNDUM" Esenyurt Belediyesi ile çalışmalara başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, "Esenyurt dediniz, mesela Esenyurt Belediyesi Başkanı, Esenyurt'un depreme hazırlama noktasında yani bizden yardım almayı istiyor. Ben de yani elimden geldiğince bütün belediyelere, ilçe belediyelerine olduğu gibi bu belediyeye de bildiğim kadarıyla depreme nasıl hazırlanacağı konusunda tavsiyelerde bulundum. Toplantılar da hatta zaman zaman yapıyorum. İşte, bugünkü toplantı da yine bu düşünce içerisinde oldu. Ciddi çalışmaların yapılıp insanlarımızın depremden zarar görmemesi için uygulamalara geçilmesi, araziye inilmesi, çalışmaların yapılması gerekli" dedi. "550'NİN ÜZERİNDE AKTİF DEPREM VAR" Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye genelinde bulunan aktif faylarla ilgili uyarıda bulunarak şöyle devam etti: Türkiye çok büyük oranda canlı yani aktif depremlerle kesilmiş durumda. Yani bizim ülkemiz, aşağı yukarı 550'nin üzerinde aktif deprem var. Türkiye'nin her yerinde depremler, aktif depremler mevcut. Kimi bölgelerde bu depremler daha yoğun deprem üretme kapasitesi daha fazla. Daha büyük depremler üretebiliyor. Kimi yerlerde deprem üreten fayların boyutu, sayısı daha az, yoğunluğu daha az olabiliyor. Sözgelimi, Orta Anadolu'da çok fazla depremle karşı karşıya kalmayabiliyorsunuz. Ama Doğu Anadolu'da, depremi çok fazla hissedebiliyorsunuz. Güneydoğu'da hissedebiliyorsunuz Ege Bölgesi'nde daha fazla deprem aktivitesinin fazla olduğunu görüyorsunuz. Ama Kuzey Karadeniz Bölgesi'nde depremler daha az. Bu aktif fayların dağılımına bağlı. Şimdi bir yerde aktif fay varsa muhakkak orada depremler olacaktır. Depremlere karşı hazır olmak için o fayların olduğu yöreleri, kentleri, o fayların özelliklerini göz önüne alarak Deprem dirençli hale getirecek çalışmaları yapmak lazım. HABERTURK

Tarımsal kuraklık riski internetten izlenebilecek Haber

Tarımsal kuraklık riski internetten izlenebilecek

Tarım ve Orman Bakanlığının Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde tarımsal kuraklığı belirlemek ve izlemek için hazırlanan projeyle Türkiye'nin tarımsal kuraklık risk haritası oluşturulacak. Kuraklık, tarıma, su kaynaklarına, ekosistemlere ve ekonomiye zarar veren tekrarlı bir doğal afet olarak tanımlanıyor. Kuraklık önlenemese de bu afet dolayısıyla ortaya çıkabilecek zararların hafifletilmesini sağlayacak tedbirler alınabiliyor. Tarımsal kuraklığın uzaktan algılama veri ve yöntemleriyle izlenmesi dünyada yaygın bir yöntem olarak kullanılıyor. Türkiye'nin küresel iklim değişikliğinin potansiyel etkileri açısından, risk grubu ülkeler arasında yer alacağı, daha sıcak, daha kurak iklim kuşağı etkisinde kalacağı öngörülüyor. Türkiye'de geçmişte yaşanan tarımsal kuraklıklar, küresel ısınma ve iklim değişiklikleriyle gelecekte bu afetlerle daha yoğun şekilde karşı karşıya kalınacağına işaret ediliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Strateji ve Eylem Planı (2023-2027) çerçevesinde, sürdürülebilir tarım ve verimin korunması amacıyla yağışla ilgili veriler, topografya, sosyoekonomik faktörler, sulama ve arazi kullanım şekilleriyle meteorolojik veriler, toprak özellikleri ve nem takibiyle kuraklık değerleri kullanılarak tarımsal kuraklığın belirlenmesi ve izlenmesi yoluyla çalışmalar bölgesel olarak devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye'de tarımsal kuraklığı belirlemek ve izlemek için "Ülkesel olarak Tarımsal Kuraklık Risk Haritalarının Çıkarılması ve Tarımsal Kuraklığın Web Tabanlı İzlenmesi" projesi hazırlandı. Projede ilk etapta tarımsal kuraklık risk haritası oluşturulacak. İkinci etapta ise uzaktan algılama tabanlı bitki indekslerinden oluşturulan kuraklık indeksleriyle tüm Türkiye üzerinde tarımsal kuraklığın izlenmesi için kullanılacak ve operasyonel olarak haftada bir (8 günlük) tüm Türkiye için tarımsal kuraklık haritası üretilecek. Bu haritalar web tabanlı bir portal vasıtasıyla erişime açık olacak. AA

Deniz kaplumbağaları risk altında Haber

Deniz kaplumbağaları risk altında

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  16 Haziran tarihi deniz kaplumbağalarının önemini vurgulamak ve türe yönelik tehditler hakkında farkındalık yaratmak amacıyla Dünya Deniz Kaplumbağaları Günü olarak kutlanıyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı ise bir açıklama yaparak deniz kaplumbağalarına yönelik tehditlere ve alınması gereken önlemlere dikkat çekti.  Vakıf yaptığı açıklamada şunlara dikkat çekti: “Geceleri kumsalda ateş yakılmaması, ışıkla dolaşılmaması, denizden bakıldığında görülen ışıkların perdelenmesi gerekiyor. Kumsaldan itibaren 1 mil içerisinde, sürat tekneleriyle 8 milin üzerinde hız yapılmamalı. En önemlisi de deniz kaplumbağaları elle beslenmemeli ve diğer tüm yaban hayvanları gibi hazır besinlere alıştırılmamalı.” YUVALAMA KUMSALLARINDA NASIL DAVRANMALI?  Peki, kaplumbağa yuvalama kumsallarında nasıl davranmalı? Vakfın uyarıları arasında şunlar da yer alıyor: “Denizden itibaren 35 metrelik alan içinde şemsiye dikmeyin, kumu kazmayın. Kumsalda şezlong kullanmayın. Kumsala gece eşya bırakmayın. Kumsaldan görünen ışıklarınızı perdeleyin. Kumsalda gece ışıkla dolaşmayın. 1 millik sahil şeridi içinde teknelerle 8 mil/saat üzerinde hız yapmayın. Yavru deniz kaplumbağalarını elinize alarak denize bırakmayın. Kumsala motorlu taşıtlarla girmeyin. Kumsalda ateş yakmayın. Kumsala ve denize çöp atmayın. Evcil hayvanlarınızı kumsalda serbest bırakmayın. Yuvalama kumsallarında 1 Haziran – 15 Eylül tarihleri arasında konser, festival, etkinlik düzenlemeyin. Yuvalama kumsallarında koruma çalışmaları yürüten uzman ekiplere destek olabilirsiniz.”  DENİZ KAPLUMBAĞALARI HAKKINDA       110 milyon yılı aşkın bir süredir dünya denizlerinde yaşayan ve tarih boyunca birçok kültürde uzun yaşam, üretkenlik, dayanıklılık ve kötülüklerden korunmanın sembolü olan yedi deniz kaplumbağası türünün tamamı insan faaliyetleri sebebiyle tehlike altında. Yaşamlarının büyük bir bölümünü kıtalararası denizlerde geçiren bu türlerden yeşil deniz kaplumbağası ve iribaş deniz kaplumbağası ise Akdeniz Havzası'nda yuvalıyor.  NEDEN 16 HAZİRAN?  Okyanuslarda 100 milyon yıldan fazla bir süredir varlıklarını sürdüren deniz kaplumbağaları, deniz ve kıyı ekosistemlerinin sağlığı açısından vazgeçilmez ve tamamlayıcı bir role sahip. Ancak sanayileşme başta olmak üzere son 200 yıldır artarak devam eden insan faaliyetleri ve küresel ısınma deniz kaplumbağalarının popülasyonu üzerinde risk oluşturuyor. Deniz kaplumbağalarının önemine dikkat çekmek ve bu türe yönelik tehditler hakkında farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 16 Haziran, Dünya Deniz Kaplumbağaları Günü olarak kutlanıyor.  

İstanbul otogarı depreme dayanıklı mı? Haber

İstanbul otogarı depreme dayanıklı mı?

Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, Büyük İstanbul Otogarı'ndaki kolon, kiriş ve bunların taşıyıcı elemanlarının birleşim noktalarındaki etriye sıklığının "2018 Türkiye Deprem Bina Yönetmeliği"ne uygun olmadığının görüldüğünü belirterek, "Bu yönetmeliğe uygun hale getirilmesi lazım." dedi. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ardından İstanbul'da yapıların dayanıklılığı konusunda tartışmalar devam ederken her gün binlerce insanın kullandığı Büyük İstanbul Otogarı'nın son durumu gündeme geldi. Esenler'de bulunan otogardaki birçok kolon ve kirişin sıvalarının döküldüğü, içerisinde bulunan demirlerin açığa çıktığı, bazılarının zamanla korozyona uğrayarak paslandığı görüldü. BETON TABAKALAR SOYULMUŞ Prof. Dr. Altan, yaptığı açıklamada, fotoğraflarda ve görüntülerde görüldüğü kadarıyla taşıyıcı niteliğindeki çelik çubukların, inşaat demiri denilen kısımların ve koruyucu beton tabakaların soyulmuş vaziyette görüldüğünü söyledi. Demirin korozyona uğramaması için dışına 4-5 santimetre beton kaplama yapıldığını, böylece oksijenin demire ulaşmasının ve paslandırmasının önüne geçildiğini dile getiren Prof. Dr. Altan, "Bu beton tabakaya biz pas payı diyoruz. Bu tabaka buradan kaybolmuş durumda. Demirler gözle de görülebilir hale gelmiş. Bu durumdan dolayı da demir, oksijenle temas kurdukça oksitlenmektedir. Halk diliyle paslanmakta, korozyona uğramaktadır." diye konuştu. Prof. Dr. Altan, önlem alınmazsa korozyona uğrayan demirin çapının gün geçtikçe küçüleceğini ve taşıyıcılığını yitireceğini aktararak, yapılacak çalışmayla demirin bir an önce güçlendirilebileceğini, en azından beton kaplamasının yapılıp demirin hava ile temasının kesilmesi gerektiğini bildirdi. "YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE TEKRAR TAKVİYE EDİLMESİ LAZIM" Eski yapılarda birleşim noktalarına da dikkat ettiklerinin altını çizen Altan, "Kolon, kiriş ve bunların taşıyıcı elemanlarının birleşim noktalarındaki etriye sıklığının '2018 Türkiye Deprem Bina Yönetmeliği'ne uygun olmadığı görülmektedir. Bu yönetmeliğe uygun hale getirilmesi lazım. Yani yeni bir çalışma yapılırsa buraların elden geçip yeni yönetmeliğe göre tekrar takviye edilip, güçlendirilerek kullanışlı hale gelmesi lazım." ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Altan, Büyük İstanbul Otogarı gibi yapıların zaman içinde aldığı dinamik yükler nedeniyle de yıprandığını söyledi. "RİSK OLUŞTURUYOR" Bakımı yapılmadığında bu özel yapılarda korozyonlarla karşılaşılabildiğini dile getiren Altan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Deprem için şu anki durumuyla risk oluşturuyor. Biz, taşıyıcılarımızın projeye göre yapılıp, projeye göre de devam etmesini isteriz. Çünkü bir imalatın proje aşaması ve uygulama aşaması, bir de bakım aşaması vardır. Üçünü de tam yapmak lazım. Bu yapının proje ve uygulama aşaması geçmiş durumda. Bakım aşamasında problemler yaşanmakta. Bir an evvel rutin biçimde bakılarak, önce güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi lazım. Sonra da bakımların rutin olarak devam etmesi lazım ki hizmet ömrü uzasın." AA

KOBİ'leri risklerden koruyacak 5 öneri Haber

KOBİ'leri risklerden koruyacak 5 öneri

Son dönem verilerine göre Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99,8’ini, istihdamın ise yüzde 70’ten fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor. Yönetim süreçleri ve pazarlama ile ilgili sorunlar, ekonomiye ve istihdama sundukları katkılar ile ekonominin lokomotifi görevini üstlenen KOBİ'lerin büyümelerini ve sürdürülebilirliklerini doğrudan etkiliyor, risklerle karşılaşmalarına neden oluyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Generali Sigorta, KOBİ'leri risklerden koruyacak tavsiyeler sundu.  İş yapış süreçlerini standartlaştırın KOBİ'lerin iş yapış şeklindeki tutarlılık, başarıyı doğrudan etkilemektedir. İşletmenin iş yapış şekli, standart olmalı; departmana, çalışana veya müşteriye göre değişiklik göstermemelidir. Süreçleri standartlaştırmak için dijital dönüşümün sunduğu uygulama ve yazılımlardan yararlanılmalı, kontrol edilebilir ve güncellenebilir bir yapı oluşturulmalıdır. Değişen müşteri beklentilerini dikkate almak Pandemi ile birlikte müşteri beklentilerinde de bir değişim söz konusu. Değişen müşteri beklentilerini analiz edemeyen KOBİ'ler büyüyememe, müşteri ve gelir kaybı gibi önemli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. KOBİ'ler, finansal yönden büyüme için öncelikle yüksek müşteri memnuniyetini ve beklentilerini merkeze koymalı, müşteri ile daha fazla iç içe olmalı, müşterilerinin ihtiyaçlarını kolaylıkla analiz ederek, anlık kararlar verebilmelidirler. KOBİ’ler müşteri ilişkileri yönetiminde de mümkünse online çözümlerden yararlanmalı, müşteri ile ilişki yönetimi süreçlerini de dijitalleştirmelidirler. Dijital dünyaya odaklanmak Pandeminin getirdiği yeni dönem ile birlikte dünya dijital uygulamalara ve çalışma hayatına doğru daha hızlı bir şekilde evriliyor. Türkiye’de toplamda 60 milyondan fazla internet kullanıcısı bulunduğu ve ülke nüfusunun hemen hemen %75’inin ise aktif sosyal medya kullanıcısı olduğu göz ardı edilmemelidir. Dijital dünya, KOBİ’lerin hedef kitlelerine doğrudan dokunmalarına olanak sağlarken, aynı zamanda bu kritik dönemde hem küçük bütçelerle hedef kitlelere ulaşılmasına hem de ekonomik açıdan tasarruf edilmesine olanak sunmaktadır. Ortak aklı iş süreçlerine dahil etmek KOBİ'lerin büyük bölümünde alınan kararlar, işletme sahibinin ya da işletme yöneticisinin tek başına aldığı kararlardır. Bu durumun olumlu getirileri kadar olumsuz getirileri de söz konusudur. Özellikle günümüzdeki rekabet ve yönetim anlayışı, pazarlamanın ve satışın mevcut dinamikleri, dijitalleşmede gelinen nokta gibi birçok unsur, ortak aklın gerekliliğini ortaya koymaktadır. İşletme sahipleri ve yöneticiler işletmeyle ilgili kararlar alırken çalışanlarından veya alanında uzman isimlerden mutlaka fikir almalı, yönetim süreçlerine bu kişileri de her daim dahil etmelidirler. İş birliklerine ağırlık vermek KOBİ'ler iş alanlarını büyütmek için iş birliklerine açık olmalıdır. Farklı sektördeki diğer işletmelerle yapılacak iş birlikleri, hem işletmeye gelir sağlayacak hem de mevcut ve potansiyel müşteriler nezdinde iletişime katkı sunacaktır. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.