TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#rekabet

rekabet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, rekabet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bornova’da sandıklar kuruldu: İlçede rekabet var Haber

Bornova’da sandıklar kuruldu: İlçede rekabet var

TENZİLE AŞÇI CHP’de genel seçimler sonrasında verilen kurultay kararının ardından ilçelerde kongre süreci devam ediyor. CHP İzmir’de 5 Ağustos’ta başlayan ilçe kongresi sürecinde ilk hafta geride kalırken gözler, yarın gerçekleştirilecek Bornova 30. Olağan İlçe Kongresi’ne çevrildi. 426 delegenin oy kullanacağı Bornova’da kongrede başkanlık yarışının iki aday arasında geçmesi bekleniyor. İKİ ADAYLI YARIŞ Kongrede mevcut ilçe başkanı Ertürk Çapın’ın aday olup olmayacağı merak edilirken Çapın, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla ilçe başkanlığına yeniden aday olduğunu açıklamıştı. Mahalle delege sonuçlarında da ağırlıklı olarak Çapın’ın desteklediği listeler sandıktan çıkarken Çapın’ı Bornova siyasetini yakından takip ettiği bilinen CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, Bornova Belediyesi önceki dönem Başkanı Olgun Atila, ve CHP İzmir eski Milletvekili Kamil Okyay Sındır’ın kongrede Çapın’ı desteklediği belirtildi.. MUHALEFET TEK ADAY ÇIKARDI Öte yandan; mahalle delege sürecinde kongrede üç grubun yarışması beklenirken kongrenin yaklaşasıyla birlikte muhalefetten tek aday atağı geldi. Kongrede muhalefetin Çapın’ın karşısına çıkardığı ismin Gençlik Koları eski Başkanı Volkan Koçanalı olduğu belirtildi. YETER SAYISI BEKLENECEK Saat 10.00’da Evke-4 Kapalı Spor Salonu’nda gerçekeştirilmesi beklenen kongre, yeter sayının sağlanamaması nedeniyle saat 13.00’te başlayacak

Zorlu: Rekabet için KOBİ’ler desteklenmeli Haber

Zorlu: Rekabet için KOBİ’ler desteklenmeli

Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, iklim krizine karşı düşük karbonlu büyüme ve yeşil ekonomiye geçişin zorunlu olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağının yasalaşmasını bekliyoruz. İhracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor” dedi. YENİ FIRSATLAR VAR Teknoloji ve dijitalleşmenin, sürdürülebilir bir dünya için yeni fırsatlar sunduğunu dile getiren Zorlu,“Doğal kaynakların sınırlı olduğu gerçeğiyle teknolojinin ve dijital dönüşümün getirdiği fırsatları birleştirmemiz gerekiyor. Ekolojik, yeşil ve döngüsel yeni dünya ekonomisi için sadece devletlerin değil, şirketlerin ve toplumların da kaynaklarını dengeli ve verimli bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri ve bunun önemini anlamaları gerekiyor. Sürdürülebilirlik kavramını ve ekolojik dengeleri merkezine alan bakış açılarının ortak payda haline gelmesi çok önemli. Ayrıca, iş dünyasının yeşil dönüşümü başarıyla tamamlaması için gerekli finansal destek mekanizmalarına ihtiyacımız var” diye konuştu. 3 TEMEL KONU Ekolojik dünya ekonomisi için önemli üç konuyu, “İklim değişikliğiyle mücadele, yenilenebilir enerji ve su kaynaklarının doğru kullanımı” şeklinde sıralayan Zorlu, şöyle devam etti: “Küresel sera gazı emisyonlarının hızla azaltılması şart. ABD, kümülatif karbon salımlarının yüzde 25’inden sorumluyken, AB ülkelerinin payı yüzde 22. Türkiye ise dünya ticaretinden yüzde 0.88 pay alırken, karbon salınımı payı yüzde 0.64 civarında. Avrupa İklim Yasası’na göre 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının 1990 seviyesine kıyasla yüzde 55 oranında azaltılması hedefleniyor. Türkiye’nin de bu konuda pek çok düzenleme yapması gerekiyor. Ama öncelikle İklim Kanunu Taslağının yasalaşmasını bekliyoruz. Bizler de iş dünyası olarak gerekli tedbirleri almak zorundayız. Karbon ayak izimizin ölçülmesinin ardından bir yol haritası çıkarmalıyız. Zira AB ile aramızdaki gümrük birliğini dikkate aldığımızda ihracatımızın devamı için bu konu hayati önem taşıyor.” TÜRKİYE’DE YENİLENEBİLİR ENERJİ 5 YILDA YÜZDE 64 BÜYÜYECEK Yeşil dönüşümün kilit sektörlerinden birinin de enerji olduğunu hatırlatan Zorlu, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimi içindeki payının artırılması gerektiğini vurguladı. Zorlu, “Türkiye’nin elektrikte toplam kurulu gücü içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı giderek artıyor. Bu pay, 2019’da yüzde 49, 2021’de yüzde 53.7, 2022’de yüzde 54.3 olarak gerçekleşti. Ülkemizin, özellikle bölgemizin coğrafi ve ekolojik özellikleri düşünüldüğünde yenilenebilir enerjide bu oranların çok daha üzerine çıkılacağı ön görülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2027’ye Yönelik Öngörüler Raporu da bunu destekliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerjinin 5 yıl içinde yüzde 64 büyüyeceği tahmin ediliyor. Bu büyümeyle, Türkiye’nin Avrupa’da dördüncü büyük piyasa olması bekleniyor” dedi. TÜRKİYE’DE SUYUN YÜZDE 74’Ü SULAMAYA GİDİYOR Ekolojik dünya ekonomisinde kritik öneme sahip bir konunun da su olduğunu dile getiren Zorlu, “Geldiğimiz aşamada, evsel, tarımsal ve sınai kullanım için gerekli güvenli su kaynakları, dünyadaki tüm su kaynaklarının ancak yüzde 2.5 gibi küçük bir kısmına tekabül ediyor. Dünyada su kaynaklarının ortalama yüzde 70’i sulama, yüzde 22’si sanayi, yüzde 8’i kentsel tüketim için kullanılıyor. Türkiye’de ise yüzde 74’ü sulama, yüzde 13’ü sanayi, yüzde 13’ü kentsel tüketimde kullanılıyor. Avrupa’da bu oranlar, yüzde 33, yüzde 51 ve yüzde 16. Ülkemizde suyun doğru ve etkili yönetimi hayati önem taşıyor” diye konuştu.  REKABET İÇİN KOBİ’LER DESTEKLENMELİ Dünya Ekonomik Forumu’na göre, 10 yıl içinde ekonomik katma değerin yüzde 70’inin dijital platforma dayalı iş modellerinden kaynaklanacağını vurgulayan Zorlu, sözlerini şöyle tamamladı:  “Türkiye ekonomisi için iki önemli konu var. İlki ülkemiz ekonomisinin itici gücü olan KOBİ’lerin yeşil dönüşümü ve dijitalleşmesi ile ilgili. KOBİ’lerin dijital dönüşümün yavaş ilerlediği, büyük işletmeleri etkileyerek verimlilik ve rekabet gücünün tam potansiyeline erişmesine engel olduğu tespit edildi. KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümünün desteklenmesi son derece önemli. İkincisi yeşil ve dijital dönüşümün tamamlayıcısı niteliğinde olan toplumsal dönüşüm. Bu dönüşümün gerçekleştirilebilmesinin tek yolu eğitimden geçiyor. Dolayısıyla eğitim imkanlarının çağın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi ve insan kaynaklarına yatırım yapılması en öncelikli konumuz olmalı.”  HABER MERKEZİ

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıklamalarda bulundu Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıklamalarda bulundu

Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun (EKK) ardından yaptığı açıklamada, toplantıda yeni döneme ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını, ilgili tüm kurumların uyum, işbirliği ve tam bir koordinasyon içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çerçevesini çizdiği temel amaçlar doğrultusunda yoğun bir çalışma sergileme azminin vurgulandığını söyledi. Toplantıda ilgili kurumların sunumları sonrasında makro ekonomik görünüm ile bütçe görünümünün detaylı şekilde değerlendirildiğini aktaran Yılmaz, temel politika dokümanları ve eylem planları konusunda yapılan çalışmaların gözden geçirildiğini, ayrıca EKK'nın yeni döneme ilişkin çalışma esaslarının ve önceliklerinin istişare edildiğini kaydetti. "İhracat ve turizm gelirlerimizi arttıracağız" Yılmaz, yeni dönemde para politikasının yanı sıra maliye politikası ve yapısal reformlar ile Türkiye'nin finansal istikrarını pekiştireceğini ve insan odaklı kalkınmasını sürdüreceğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Serbest piyasa kuralları içinde ekonomimizin rekabet gücünü ve verimliliğini arttırmaya dönük adımlara kararlılıkla devam edeceğiz. İstikrar ve güven içinde büyümek, istihdamı arttırmak, büyümenin nimetlerini adaletle paylaşmak her zaman olduğu gibi temel amaçtır. Bu amaçlara dönük olarak yatırım, istihdam, üretim ve ihracat hedeflerimizi gerçekleştirirken, cari açığı sürdürülebilir büyümenin önünde bir engel olmaktan çıkarmaya kararlıyız. Bu doğrultuda teknolojik atılımlarımızı devam ettirecek, katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerle ihracat ve turizm gelirlerimizi arttıracağız. Dünyanın ve bölgemizin çeşitli meydan okumalarla karşı karşıya olduğu, zorluklar kadar fırsatların da ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. İstikrar ve güven içinde, güçlü liderlik ve tutarlı bir politikalar setiyle zorlukları aşacak, fırsatları ülkemizin menfaatleri doğrultusunda değerlendireceğiz. Seçim beyannamemizde ortaya konan politikaları ve vaatleri plan program ve eylem planları ile belli bir takvim dahilinde hayata geçirecek, bir yandan yaşadığımız depremlerin yaralarını sararken, diğer yandan temel sorun olarak gördüğümüz enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atacağız." "Mali alanımızı sosyal harcamalar ve nitelikli yatırımlar için kullanacağız" Yılmaz, 12'nci Kalkınma Planını ekim ayında TBMM'nin takdirine sunmayı planladıklarını anlatarak, "Eylül ayında kamuoyu ile paylaşacağımız Orta Vadeli Program'la kamu politikaları ve uygulamalarını gözden geçirecek ve kaynak tahsisini bu çerçevede yönlendireceğiz." dedi. Bütçe sürecinde öncelikleri detaylı şekilde ortaya koyacaklarını ve Türkiye Yüzyılı vizyonu ile ekonomik yapıyı daha da güçlendireceklerini dile getiren Yılmaz, "Mali disiplin ve kamuda tasarruf anlayışı içinde hareket edecek, mali alanımızı sosyal harcamalar ve nitelikli yatırımlar için kullanacağız." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ilgili taraflarla istişare içinde ve ortak akılla hareket edeceklerini vurgulayarak, STK'ların, iş dünyasının, akademinin ve sektördeki diğer paydaşların da katkı vereceği şekilde, yeni yönetim sisteminin sunduğu hızlı ve etkin çalışma imkanlarından da en üst düzeyde yararlanarak devam edeceklerini kaydetti. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı. AA

Başkan Gürle: Haksız rekabetin önüne geçilmeli Haber

Başkan Gürle: Haksız rekabetin önüne geçilmeli

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı Ahmet Müjdat Kemer, EİB Genel Sekreter Yardımcısı Serap Ünal, EİB Tarım 2 Şube Şefi İbrahim Demir, EİB Basın Danışmanı Mina Şen, ham MDF'yi işleyerek katma değerli hale getiren ve ülkemize katma değerli döviz sağlayan Türkiye’nin öncü firmalarından İzmir Yıldız Orman Ürünleri Venni’yi ziyaret ederek ihracattaki başarılarından dolayı plaket takdim ederek, sektörün sorunlarını konuştu.  FUAT GÜRLE: KÜMELENME OLMASI GEREKİYOR Küresel mobilya sektöründe Türkiye’nin 11’inci sıradan 8’inci sıraya yükseldiğini hatırlatan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, “Potansiyelimizi tamamen kullanabilmek için sektörümüzde işbirliği ve kümelenmenin olması gerekiyor. Ancak bu şekilde katma değerin daha yüksek noktaya getirilebileceğini düşünüyoruz. Bunun için güven ortamının tesis edilmesi gerekiyor. Hedefimiz 5 yıl içinde mobilya sektörünü dünyada ilk 5’e yükseltmek.” dedi. REKABETE KARŞI İŞBİRLİĞİ Başkan Gürle, “Sadece ürünlerimizi satarken değil alırken de doğru iş birlikleriyle, adil ve eşit ticaretle önümüzün açılabileceğini düşünüyoruz. Dünyada Türk mobilyası markası algısının güçlü bir şekilde konumlandırılması, rekabetçiliğimizi kaybetmememiz ve Uzakdoğu gibi tehditlerden oluşan haksız rekabete karşı işbirliği yapmamız gerekiyor. Birliğimizce sektörümüzün büyüme yöntemlerini doğru bir şekilde belirlemek için neler yapmamız gerektiğini, hammaddeyle ilgili sektörde yaşanan sorunları sık sık firmalarımızla bir araya gelerek masaya yatırıyoruz.” diye konuştu. HABER MERKEZİ  

İzmir'de kasaplardan ‘ucuz et’ isyanı  Haber

İzmir'de kasaplardan ‘ucuz et’ isyanı 

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Uzun süredir devam eden ve son dönemde buhran haline gelen ekonomik kriz nedeniyle milyonlarca vatandaş temel gıda maddelerine dahi erişmekte güçlük çekerken, mutfaklara et girmesi büyük lüks haline geldi. Birçok belediye, halkın gıda maddelerine uygun fiyatla ulaşabilmesi için “Halkın Bakkalı” uygulamasını hayata geçirirken, merkezi iktidar da Tarım Kredi Kooperatifi marketleri formülünü devreye sokmuştu.  Son dönemde et fiyatlarındaki aşırı artış nedeniyle zaten zor olan et alımı özellikle asgari ücretliler için imkansız hale gelirken, "Halkın Bakkalı" uygulamasına "Halkı Kasabı" uygulamasının eklenmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yaptığı açıklamada, Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde Et ve Süt Kurumu’nun ürünlerinin uygun fiyatlarla satılacağını söylemiş ve ”Kıyma ve kuşbaşı miktarını 2 katına çıkaracak, satış noktalarında fiyat kıyma için 119 lira, kuşbaşı et için 129 lira olarak belirlendi" ifadelerini kullanmıştı. Öte yandan; belediyelerin ve merkezi iktidarın son ‘et girişimlerine’ kasap esnafından tepki gecikmedi. İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, belediyeler ve hükümetin kasaplarla rekabete girdiğini ifade ederken satışların da yüzde 50 oranında düştüğünü söyledi. Şenkara ayrıca ‘subpansiyon’ çağrısında bulundu. BİZLERİ İŞ YAPAMAZ HALE GETİRİYORLAR Hükümetin ve belediyelerin bünyelerindeki marketlerde yaptıkları ucuz et satışının kasap esnafını zor durumda bıraktığını belirten Şenkara, Tarım Kredi Kooperatifi narketlerinin yanı sıra ‘Halkın Kasabı’ uygulamasına da tepki gösterdi ve “Bu bizim için çok kötü bir olay. Şu anda devletimiz resmen kasap esnafıyla rekabet eder pozisyonda. Sadece Tarıma Kredi Kooperatifleri değil. Şu anda Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri de 'Halkın Kasabı' adı altında işletmeler açıp, fiyat sübvansesi yöntemiyle fiyat düşürüyorlar. Şu anda dananın bıçağı yani kesim karkas etin fiyatı 210 lira. Sadece kesilmiş sıyrılmamış, kemikli dana eti bu. Kasapların bir çoğunda fiyatlar 300 lirayı aştı. Dananın kalitesine göre fiyatlar 300-350 lira arasında değişiyor. Şu anda bizleri iş yapamaz hale getiriyorlar. Biz özellikle ricada bulunduk, 'bizlerle rekabete girilmesin' diye. Yerel yönetimlerle iletişime geçip sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Hükümetle de iletişim halindeyiz. Onlara da sesimizi duyurmaya çalıştık. Bizler, eti alıp sıyırıp üzerine belli bir kar ekleyerek evlerine bakan insanlarız. Tabii ki de halkı rahatlatmak lazım. Ama bunu yaparken de bir tarafı çökertmemek gerek” dedi. Kasap esnafının fiyatları sübvanse edecek güçte olmadığının altını çizen Şenkara, “Biz devlet gibi bir ürünü 300 liralara mal edip de kiloda 170 lirasını cebimizden karşılayacak güçte değiliz ki. O zaman devlet ya da belediyeler, sattığımız etin kilosuna bize de sübvanse çıksınlar biz de yarı fiyatına satalım malımızı” diye konuştu. BELEDİYELER TİCARET YAPMAMALI Hem halkın ucuz ürüne ulaşması hem de kasap esnafının zor durumda kalmaması için hükümet ve belediyelere çağrıda bulunan Şenkara, şunları söyledi: “Kasap esnafının satışları son dönemde yarı yarıya azaldı. Her şeyin fiyatı yükselirken üreticinin ürününü aynı fiyattan verebilmesini düşünmek hayalperestlik olur. Benim ricam şu: Özellikle belediyelerin Halkın Kasabı uygulamalarına son vermelerini istiyorum. Tamam belediyeler sosyal belediyecilik yapmalı ama ticaret yapmamalı. Eğer oradaki fiyatlara sübvanse yapıyorsa, kentteki işletmelere de aynı şeyi yapması gerek diye düşünüyorum. O fiyat sübvanselerini belediyeler karşılayabilir ama işletmeler karşılayamaz.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.