TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Razaman

Razaman haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Razaman haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kronik hastalığı olanlar için 10 Ramazan önerisi Haber

Kronik hastalığı olanlar için 10 Ramazan önerisi

Oruç tutmak beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzını yeniden düzenliyor ve sağlığa olumlu etkilerde bulunuyor. Oruç, vücudun kendi kendini iyileştirmesini, organizmanın zararlı maddelerden arınmasını sağlıyor. Bu sene Ramazan ayında oruç yaklaşık 14 saat sürüyor. Sahurla iftar arasında uzun bir sürenin olması kronik sağlık sorunları olup oruç tutmak isteyen kişiler kadar, sağlıklı kişilerin de beslenme açısından dikkatli olmasını gerektiriyor.İç Hastalıkları Uz. Dr. Özgür Mollaoğlu, oruç tutmak isteyenlerin ve kronik hastalıkları olanların dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.  DÜZENLİ İLAÇ KULLANIMI SAHUR VE İFTARA GÖRE AYARLANMALI Oruç tutmak sağlığa faydalarının yanında özellikle ileri yaş ve kronik hastalıkları olanlar için sakıncalı durumlar oluşturabilmektedir. İleri yaş grubunun oruç tutmadan önce sağlık kontrolünden geçerek  tansiyon, kan şekeri, böbrek, kalp  ve karaciğer fonksiyonları hakkında bilgi edinmeleri gerekir. Mide sorunları olanların asit fazlalığı, reflü şikayeti olanların asit azaltıcı ilaçlarını sahurdan önce almaları gün içinde mide şikayetlerini azaltacaktır. Ancak  daha önce mide ülseri ya da  kanama gibi mide sorunu olanların doktorları ile görüşmeleri, gerekirse oruç tutmamaları önerilir. Düzenli ilaç kullanması gereken tiroid hastaları doktorlarına danışarak ilaç vakitlerini sahur ve iftara göre ayarlayıp oruç tutabilmektedir.  KALP VE DİYABET HASTALARI ÖZELLİKLE DİKKATLİ OLMALI Kalp hastaları, yüksek tansiyon ve özellikle insülin kullanan diyabet hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olabilir. Bu sebeple doktorlarına danışmadan oruç tutmamaları gerekir. Ayrıca kolesterol, böbrek hastalıkları, diyabet, tansiyon, tiroid, reflü ve mide sorunları olan kişilerin da oruç tutup tutamayacakları konusunda mutlaka konunun uzmanı bir hekimden bilgi almaları gerekmektedir. Aynısı düşük tansiyon, zayıflık ve ileri yaşta olmak için de geçerlidir. Çocukların, hamile ve emziren kadınların da oruç tutmaları önerilmemektedir. Oruç, zayıf veya daha önce ciddi hastalıkları olan kişiler için de uygun olmayabilir. Bu nedenle oruç tutmadan önce kişinin sağlık durumunu değerlendirebilecek doktorlara danışması önem taşımaktadır.   SAHURSUZ ORUÇ TUTMAK SAĞLIĞINIZI BOZABİLİR Birçok kişi sahura kalkmadan oruç tutmaya çalışmaktadır. Bu durum açlık dönemini uzatırken kan şekeri düşmesi riskini artırmakta, konsantrasyon güçlüğü, baş ağrısı ve yorgunluk hissine neden olmaktadır. Sahur öğünü atlanmamalıdır. Bu kan şekeri düzeyinin korunması açısından önemlidir. Sahurda mutlaka bol su içilmeli bunun yanında hafif bir kahvaltı ya da az tuzlu, az baharatlı sebze yemeği ya da zeytinyağlı yemekler tercih edilmelidir. Bunun yanında protein içeriği nedeniyle ve tok tutucu etkileri nedeniyle süt ve yumurta önerilebilir. Ekmek olarak beyaz ekmek kan şekerini hızlı yükseltip daha çabuk açlık hissi yaratacağından, kepek ekmeği ya da çavdar ekmeği yenmesi besleyicilik ve tokluk hissi açısından daha faydalıdır. Sahur öğünü yapıldıktan hemen sonra uykuya dönülmemelidir. Aradan en az 1 saat geçmesinde fayda vardır. Kronik hastalıkları bulunan ve Ramazan ayında oruç tutmak isteyen kişilerin ekstra dikkat etmesi gereken noktalar şöyle sıralanmaktadır: *Kronik hastalıkları olan kişilerin doktora danışarak oruç tutması önemlidir. *Oruç tutarken hastalıklar da kontrol altına alınmalı, ilaç kullanımı varsa ihmal edilmemeli, saat ayarlaması yapılmalıdır.  *Hastalığa göre yasaklı besinler varsa nasılsa oruç tutuyorum, daha az öğün yapıyorum diye düşünülerek diyet planı bırakılmamalıdır. *Uzun süreli açlık sonrasında iftarda normalde tüketilen miktardan ve çeşitlilikten daha fazlasının yenmemesine dikkat edilmelidir. *İftara bir kase çorba ile başlanmalı, su içilmeli ve 20 dakikalık bir ara vererek ana yemeğe başlanmalıdır. *Yemek yavaş yenmeli, acele edilmemelidir.  *Zeytinyağlı yemekler tercih edilmeli, et ve tavuk ızgara olarak hazırlanmalı ve günlük vitamin ihtiyacı için mutlaka  bol yeşil yapraklı sebzeler yenmelidir.  *Tatlı olarak şerbetli ve hazmı zor tatlılar yerine az şekerli sütlü tatlılar tercih edilmeli, meyveler yemekten en az 1 -2 saat sonra tüketilmelidir. *Egzersiz yapan ve Ramazan’da da buna devam etmek isteyenlerin iftardan sonra ağır egzersizden kaçınması bunun yerine yemekten 1 saat sonra 30 dakikalık yürüyüş yapmaları önerilir.  *Günlük sıvı alımı çok önemli olduğu için sahur ve iftar arasında özellikle bol su içmeye özen gösterilmeli, en az 2-2.5 litre su tüketilmelidir. HABER MERKEZİ

Ramazan ayında nasıl beslenmeliyiz? Haber

Ramazan ayında nasıl beslenmeliyiz?

SAHUR ÖĞÜNÜNÜ ATLAMAYIN! Uzm. Dyt. Derya Fidan, “Sahura kalkılmaması  ya da sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı oruç tutulan zaman için 16  saat olan açlığı, ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Ve sahur öğününün atlanması açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Tam tersine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı artar ve kilo alma riski de buna bağlı olarak artmaktadır. Bu nedenle sahur öğünleri atlanmamalıdır. Sahurda süt ve süt ürünü besin gruplarından yararlanılarak (süt, yoğurt, ayran, kefir vb.)  peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılabilir ya da kremasız çorbalar, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilmesi sağlıklı beslenme açısından oldukça önemlidir. Gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur), tam buğday ekmekleri, liften zengin kuruyemişler ve yulaf gibi besinleri tüketmesi; aşırı yağlı ve tuzlu yiyeceklerden, hamur işlerinden uzak durulması uygun olacaktır” diye konuştu. İFTARDA KAÇINILMASI GEREKENLER NELERDİR? Uzm. Dyt. Fidan, “İftarda aşırı tuzlu ve yağlı besinler tüketildiğinde, yemek sonrası mide yanması, uyku hali, kilo artışı gibi birçok problemi beraberinde getirmektedir. Yağlı yiyecekler midede kalma süresi uzun olduğu için sindirimi güçleştiriyor. Bu sebeple iftar sofralarında kavurma ve kızartmalar yerine ızgara, haşlama, buğulama gibi usullerle pişirilmiş hafif yemeklerin tercih edilmesi daha sağlıklı bir tercih olacaktır. İftar sofralarında yemeklerin yanında susuzluğun giderilmesi açısından içilen soğuk asitli içecekler, içeriğinde çok fazla tatlandırıcı olması sebebiyle kan şekerinde ani değişiklikler yaratıp insülin salımını etkiler ve insan vücudunda uzun süre açlık halindeyken insülin direnci düşmüşken asitli içeceklerin kan şekerini bir anda yükseltmesi de vücuda oldukça zarar verir. Ayrıca kafein içeren asitli içeceklerle birlikte besin alımı gerçekleştiği zaman besinlerden vücudumuza gelecek olan minerallerin emilimi engellenir ve yeterli beslenme sağlanamaz. Sahur ve iftar yemeklerinin vazgeçilmezi olarak bilinen şarküteri ürünleri ve tütsülenmiş gıdalar da sağlık açısından ramazan ayında tercih edilmemesi gereken yiyecekler arasındadır çünkü şarküteri ürünlerinin (sucuk, salam, sosis, pastırma vb.) doymuş yağ oranları, toksik yükleri kalorileri ve tuz oranları oldukça yüksektir. Bu sebepten dolayı uzun süre aç kaldıktan sonra ani tansiyon artışları görülebilmektedir ve bu durum sağlık açısından oldukça risklidir” diye söyledi. İFTARDA NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? Uzm. Dyt. Fidan, “İftardan sahura kadar olan zaman diliminde kişi kendi kilosu başına 30 cc kadar su tüketimine dikkat etmelidir. Ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve-sebze suları, sade soda vb. sık sık tüketmeye özen gösterilmelidir. Sahur ile iftar arasında geçen uzun sürede vücut besin ve su almıyor bu nedenle uzun süreli açlık sonucu tek seferde büyük porsiyonlarla yenilen yemekleri vücut sağlıklı bir şekilde sindiremez. İftardan sonra besinleri küçük porsiyonlarda tüketmek, yemekleri yerken aralıklı ve yayılmış bir şekilde yemek kan şekerinin yavaş ve dengeli bir şekilde yükselmesini sağlar ve olası sindirim sistemi problemlerinin önüne geçer, bunlara ek olarak yemeklerden 2 saat sonra kısa mesafeli yürüyüşler de besinlerin daha kolay sindirilmesine yardımcı olacaktır” diye açıkladı. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.