TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Prof. Dr. Tanju Tosun

Prof. Dr. Tanju Tosun haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Tanju Tosun haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof Dr. Tosun: Bu sonucun ortaya çıkmasının nedeni… Haber

Prof Dr. Tosun: Bu sonucun ortaya çıkmasının nedeni…

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER Türkiye, yüzyılın seçimi olarak görülen seçimlerde cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimi için dün sandık başına gitti. Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı seçimde, resmi olmayan sonuçlara göre kazanan Erdoğan oldu. 55 milyon 833 bin 153 kişinin oy kullandığı seçimde Erdoğan oyların yüzde 52,16’sını alırken rakibi Kılıçdaroğlu ise yüzde 47,84 oranında oy aldı. Seçimde dikkat çeken husus ise seçime katılımın ülke genelinde 14 Mayıs seçimine göre azalarak yüzde 87 oranına düşmesi oldu. Seçimin ardından sonuçlara ilişkin parti temsilcilerinden art arda açıklamalar gelirken Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, seçim sonuçlarını İLKSES’e yorumladı. Tosun, seçime katılımın azalmasının Kılıçdaroğlu aleyhine etki yarattığına dikkat çekti. KEMAL BEY’İN OYLARI ARTTI, TAYYİP BEY’İN AYNI DÜZLEMDE KALDI Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinde muhalefetin kendisini anlatmada yeteri kadar etkili olup olmadığı konusunu değerlendiren Tosun, “Etkili olmadılar demek yanlış olur. Seçmen tercihlerinin değişiminin sınırı buraya kadarmış. Çok az bir değişim oldu seçmen değişikliğinde. 100 seçmenden 3’ü aday tercihini değiştirmiş. Bu ne olarak görülüyor. Türkiye seçim haritasına bakıldığında 14 Mayıs’taki haritadaki… Bir tarafta kıyı ege, Trakya ağırlıklı olarak Millet İttifakı. Güneydoğu Anadolu’da HDP’nin destek vermiş olduğu Kemal Bey. Onun dışında da Tayyip Bey. Onun dışında da aday tercihlerinde çok bir değişim gerçekleşmemiş. Ama böyle bir sonucun ortaya çıkmasının temel nedeni, özellikle katılımın bir miktar düşmesi. Katılımda 3 puan gibi bir düşme var. Kemal Bey oylarının birkaç yüz bin artırıyor Tayyip Bey’in oyları aşağı yukarı aynı gibi. Katılım düşüyor ise oylarını artırmasına ve arada büyük bir makas olmamasına rağmen Kemal Bey seçilemiyorsa… Güneydoğu’da ağırlıklı olarak 6 puanlık bir katılım düşmesi var. 1 milyonluk seçmene tekabül ediyor” dedi. EĞER SANDIĞA GİTMEYENLER SANDIĞA GİTSEYDİ… Özellikle doğu illerinde seçime katılımda düşüş olduğunun altını çizen Tosun, Erdoğan’ın kemik seçmen grubu olduğunu belirterek, “Yeşil Sol Parti, Kemal Bey’i desteklediklerini açıklamasına rağmen katılımın özellikle bölge illerinde düşmesi ve 1 milyon civarında sandığa gitmeyen seçmen var. Bu 1 milyon seçmen sandığa gidip destekleseydi bu makas kapanırdı. Büyük kentlerde de sınırlı bir katılmama durumu söz konusu. Yani bu seçimin sonucunu… Bir, 21 yıllık iktidarına rağmen Sayın Erdoğan’ın kemik seçmen kitlesi var. Bu seçmen kitlesi her koşulda her şeye rağmen destek veriyor. Dolayısıyla bir çözülmeme söz konusu tabii burada bir ittifak olduğu için MHP seçmeni ve Yeniden Refah Partisi’nin de katkısı var ama bir taraftan da katılmama faktörü de seçilmesini kolaylaştıran bir etki yapmış oluyor” diye konuştu. SİNAN OĞAN’IN DESTEĞİ ETKİLİ OLDU MU? Erdoğan’ın oylarının aşağı yukarı sabit kalmasının ardından ilk turda ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı olan ve 2. turda Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklayan Sinan Oğan’ın desteğinin etkili olup olmadığı sorusu akıllara gelirken Tosun, konuya ilişkin, “O oylar blok olarak Sayın Erdoğan’a gitmedi. Oylar iki adaya bölündü. İki adaya da katkı yaptı dolayısıyla. Ama katılımın düşük kalması bu katkının Sayın Kılıçdaroğlu aleyhine bir sonuç üretmesine yol açtı. Sonuç itibariyle iki adaya da katkısı oldu” ifadelerini kullandı. KUTUPLAŞMA HEM YORUYOR HEM DE… Gayri resmi sonuçlarda Erdoğan’ın kazandığının belli olmasının ardından hem İzmir hem de ülke genelinde şiddet olayları kendini gösterirken Prof. Dr. Tosun, şiddet ikliminin devamının gelip gelmeyeceği konusunda şunları söyledi: “Seçim gecesinin duygusal tepkisi olarak düşünmek lazım. Bu kutuplaşmanın önümüzdeki süreçte, bu tür karşıtlığı artırmayacağını düşünüyorum. Çünkü o tür kutuplaşma hem yoruyor hem de Türkiye’nin performansını düşüyor. Artık kutuplaşmayla vakit kaybetmek değil iktidarıyla ve muhalefetiyle topluma daha iyi bir gelecek sunmak için çaba sarf etmesi gerekiyor. Türkiye, yeni bir seçimi bir şekilde seçim kampanyası dönemindeki kutuplaşma ve sert siyasi dil bir yana bırakıldığında, başarıyla geçmiştir. Bu da Türkiye seçmeninin sağduyusu açısından önemlidir.”

İnce'nin adaylıktan çekilmesi hangi adaya fayda sağlar? Haber

İnce'nin adaylıktan çekilmesi hangi adaya fayda sağlar?

KEMAL ÖZKURT/ÖZEL HABER Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesi gündeme bomba gibi düştü. İnce, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın açıklamasında Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini açıkladı. İnce'nin adaylıktan çekilmesinin seçimlerde nasıl bir etki yaratacağı konusunda görüşlerine başvurduğumuz Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, "İnce'nin adaylıktan çekilmesi Kemal Bey'in ilk turda Cumhurbaşkanı olma ihtimalini yükseltti" dedi.  BU DURUM KILIÇDAROĞLU'NA YARADI Muharrem İnce'nin, son bir ay içinde belirli bir trendde oy oranının düştüğünü dile getiren Tosun, "Sayın İnce'nin oy oranı düşse de yine de yüzde 2 civarında azımsanamayacak derecede potansiyeli vardı. Bu yüzde 2'lik kısmın da seçim ikinci tura kalırsa Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceği yönündeydi. Buradan bir çıkarım yaparsak eğer İnce'nin istifasından sonra yarıya yakın bir seçmenin Kemal Bey'e yöneleceğini düşünüyorum. Dolayısıyla son yapılan anketlerde oy makasının az olduğunu da göz önünde bulundurursak bu durum Kemal Bey'in avantajına oldu. Ayrıca, Sayın İnce herhangi bir adayın desteklenmesi yönünde bir telkinde bulunmadı. bu yüzden herhalde İnce seçmeni de kaderiyle baş başa bırakıldı" diye belirtti.  İNCE'NİN KARİYERİNİ PARTİSİ BELİRLEYECEK İnce'nin aldığı bu kararın siyasi hayatını nasıl etkileyeceği konusunda açıklamalarda bulunan Tosun, "Şu anda bu nötr bir durum. Çünkü partisi yola devam ediyor ve partisi için her evden bir oy istiyor. Dolayısıyla burada İnce'nin siyasal kariyerini Memleket Partisi'nin seçimlerde alacağı oy belirleyecek. Araştırmalara göre düşük de olsa bir miktar oyu var ama muhtemelen ulusal barajın altında kalacak. Sayın İnce her koşulda memeleket partisi genel başkanı olarak yola devam etme iradesini gösteriyor" diye konuştu. OY PUSULALARI DEĞİŞECEK Mİ?  Öte yandan, İnce'nin adaylıktan çekilmesinin ardından basılan oy pusulaları ne olacağı hakkında da bilgiler veren Tosun, "Oy pusulaları basıldı. Basıldıktan sonra değiştirilmesi diye bir şey söz konusu değil. Vatandaşların oy pusulalarında İnce'ye verecekleri oylar da geçersiz sayılacak" dedi.

Siyaset bilimci Tosun’dan ‘İnce’ yorumu ve İzmir uyarısı Haber

Siyaset bilimci Tosun’dan ‘İnce’ yorumu ve İzmir uyarısı

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER “Yüzyılın seçimi” olarak tanımlanan 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimine 1 hafta kaldı. Seçime sayılı günler kala cumhurbaşkanı adaylarının seçim çalışmaları hızlanırken siyasi arenada da tansiyon yükseliyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 4 aday her gün mitinglerde ve sahada söyledikleri sözlerle gündem olurken seçim sürecinin en çok dikkat çeken isimlerinden biri de Memleket Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce oldu. İnce, gerek aday olmasıyla gerekse muhalefete yönelttiği eleştirileriyle dikkat çekerken geçtiğimiz haftalarda partisinde başlayan istifalarla birlikte gözlerin döndüğü isim haline geldi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin ve parlamento seçiminde partisinin alacağı oy merak konusu olurken Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, gelinen son noktayı değerlendirdi. Tosun, İnce’nin bir süre önceki performansını yakalaması durumunda İzmir’de Kılıçdaroğlu’nun oylarını etkileyebileceğini söyledi. EĞER SEÇİM 2. TURA KALIRSA… İnce’nin son dönemlerdeki sert çıkışlarının bugüne kadar topladığı olumlu intibayı azaltma riski olduğuna dikkat çeken Tosun, ‘kişisel hesaplaşma’ göndermesi yaparak “İnce, Türkiye siyasetinde yakın dönem CHP geleneğiyle özdeşleşmiş, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yapılmış bir siyasetçi. Parti içindeki görüş ayrılıkları nedeniyle Memleket Partisi’ni kurup Türkiye siyasetinde etkin olmaya çalışıyor. Güvenilir kamuoyu araştırmalarına göre sınırlı da olsa cumhurbaşkanı adayı olarak bir seçmen desteğine sahip görünüyor. Özellikle genç, ilk kez oy kullanacak olan, mevcut partilere ve liderlerine tepki duyan, değişim beklentisi içinde olan seçmen kitlesiyle bir bağ kurmaya çalışıyor. Bu bağı da CHP dahil mevcut partilerin ideolojik kimliklerinden farklı, üçüncü bir yolda konumlanma hedefiyle kurmak istiyor. Zaman zaman özellikle CHP’li profesyonel siyasetçi, parti yöneticilerine yönelttiği sert eleştiriler inşa etmeye çalıştığı yeni çizginin bir kişisel hesaplaşmayla yola çıkan siyasetçi olduğu izlenimi vermekte. Özellikle gençlerle kurmuş olduğu olumlu diyalog, hatta sempati, son günlerdeki agresif söylemi nedeniyle toplum nezdinde anlamını yitirmeye yol açıyor. Ayrıca, cumhurbaşkanı adayı olarak kendisinin oy gücü yüksek olmasa da, Millet İttifakı adayının birinci turda seçilmesini engelleme potansiyeline sahip olduğu için, kendisine yönelik tepki de artmaya başladı. Seçim İnce’nin alacağı oy nedeniyle 2.tura kalırsa, bu tepkinin artması muhtemeldir” dedi. KILIÇDAROĞLU’NA GELECEK DESTEĞİ AZALTABİLİR İnce’nin oy potansiyelinin yüksek olmadığına dikkat çeken Tosun, ‘hız kesme’ konusunun altını çizerek “Birkaç hafta öncesine kadar yapılan araştırma ölçümlerine göre İnce ve Memleket Partisi beklenenin üzerinde bir seçmen desteğine sahip görünüyordu. Fakat, agresif söylemleri, rakip olarak iktidarı değil, CHP’yi hedef alması nedeniyle İnce ve partiye karşı bir antipati oluşmaya başladı gibi. Bunu, araştırmalarda parti ve İnce’nin kısa sürede oy kaybını dikkate aldığımızda görüyoruz. Belirttiğim bu dinamikler ışığında İzmir’de örgütlerden istifa yaşanıp yaşanmayacağı partide siyaset yapanların partinin ve genel başkanlarının gidişatına ilişkin değerlendirmeleri sonucunda görülecektir. İnce ve Memleket partisi son günlerde kendisine ve partiye karşı oluşmaya başlayan antipatiyi sempatiye dönüştürüp, 1 ay önceki oy gücüne ulaşırsa, Cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce hız kesici (spoiler effect) etki yaparak İzmir’de Kılıçdaroğlu’na gelecek desteği bir miktar azaltabilir. Milletvekili dağılımında da öncelikli olarak Memleket Partisi'ne yönelik seçmen desteği geçmişte CHP’ye oy vermiş, ayrıca ilk kez oy kullanacak olmakla birlikte 2. parti tercihi öncelikle CHP olan seçmenlerden geldiği için, CHP’nin çıkaracağı vekil sayısını etkileyebilirdi. Fakat, bugün itibarıyla İnce ve Memleket Partisi’ne yönelik ilgi ve popülaritenin hızla zayıflıyor olması, böyle bir etkinin yaşanmama ihtimalinin de yüksek olduğunu düşündürtüyor” diye konuştu.

Seçime ‘2 kala’ Tosun’dan ‘seçim’ yorumu: Karşıtlık ya da taraftarlık…  Haber

Seçime ‘2 kala’ Tosun’dan ‘seçim’ yorumu: Karşıtlık ya da taraftarlık… 

TENZİLE AŞÇI - RÖPORTAJ ‘Yüzyılın seçimi’ olarak tanımlanan 14 Mayıs seçimleri için geri sayım devam ederken siyasi arenada tansiyon her geçen gün daha da yükseliyor. Partilerin milletvekili listelerini açıklamalarıyla birlikte saha çalışmalarına hızla başlanırken, politikacıların yaptıkları çıkışlar da sertleşmeye başladı. Öte yandan; Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, yaşanan gergin siyasi iklimde seçim sürecini İLKSES’e yorumladı. CHP İzmir 1. Bölge 1. Sıradan aday olan Yüksel Taşkın’ın Kemalizm’e ilişkin sözlerine AK Parti kanadından gelen eleştirilerin oy oranlarına etkisi olup olmayacağını değerlendiren Tosun, AK Parti’nin Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’nu İzmir’den milletvekili adayı göstermesini “seçmen tabanının genişletme” olarak yorumladı. CHP’nin İzmir’de ortak listeyle seçime girmesinin milletvekili sayısında artış etkisi gösterip göstermeyeceği konusunu da değerlendiren Tosun,  seçim atmosferinde büyük bir ivme kazanan TİP’e İzmir’den en büyük desteğin ise CHP’li seçmenden gelmesinin olası olduğu söyledi. REKABET DEMOKRATİK KODLAR TEMELİNDE İŞLEMEDİĞİNDEN… Seçim arifesinde mevcut siyasi iklimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçmişteki seçimlere göre farklı bir ambiyans var mı? Seçim süreci, geçmiş seçimlerle karşılaştırıldığında bir hayli sert siyasi rekabete sahne oluyor. Bunun temel nedeni; mevcut hükümet sisteminin doğasından, Türkiye’de siyasetin siyaset bilimci Frederick W.Frey’in ifadesiyle bir elitler arasında adeta bir “savaş oyunu”nu andırmasından, iktidar değişiminin maliyetinin iktisadi, sosyal statü, makam, mevki kaybetme anlamında büyük olmasından kaynaklanıyor. Diğer yandan, özellikle iktidar kanadının siyasal kültüründe egemen olan kodların demokratik değerlerle ilişkisinin, zayıf olmasıyla da ilgili. Oysa ki demokratik rejimlerde iktidar değişimi prosedürel bir durum olup seçmene vaatlerini daha inandırıcı sunan partiler/adaylar iktidara gelirken, iktidarda olanların inandırıcılığı, güvenilirliği zayıf olduğu takdirde, seçmenlerin tercihiyle iktidarı rakip parti ya da partilere bırakırlar. Bizde ise siyasi rekabet bu demokratik kodlar temelinde işlemediği için süreç kutuplaştırıcı, yıpratıcı biçimde sürüyor. Siyasal muhalefete bakışın da sorunlu olması bu gerilimin sonucu. AK Parti’nin bir bakanı İzmir’den aday göstermesini nasıl yorumluyorsunuz? İzmir’deki etkinliklerinin azalması ve bunu güçlendirmek istedikleri anlamında yorumlanabilir mi? Öncelikle belirtmek gerekir ki, İzmir seçmenlerinin parti tercihlerinde aday faktörünün belirleyiciliği çok sınırlıdır. Öyle olsaydı, geçmişte Büyükşehir Belediye Başkanlığını iktidar kanadından aday gösterilmiş popüler isimlerin kazanması gerekirdi. Bir bakanın İzmir’den aday gösterilmesinde seçmen tabanını genişletme stratejisi etkili olmuş olabilir. Fakat bu sonuç üretici anlamında belirleyici bir dinamik şeklinde yorumlanamaz. Çünkü, İzmir seçmeninin oy vereceği partiyi tercih etmesinde ideolojik faktörler, parti aidiyeti, siyasal, kültürel değerler, bunların parti algısıyla örtüşmesi belirleyici. Bu açıdan bakıldığında, AK Partinin bir bakanı, etkinliklerinin azalması nedeniyle aday göstererek bunu güçlendirme gibi bir istek, beklentisi varsa, bu anlaşılabilir bir tercihtir. Fakat beklentilere karşılık bir seçmen refleksi üreteceği kanaatinde değilim.  Gençlik ve Spor Bakanı sizce İzmir için doğru seçim mi? Başka bir bakan (kulislerde Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adı geçiyordu) daha isabetli mi olurdu? Adayın kim olduğu, niteliği partinin seçim performansına çok fazla etki yapma potansiyeli olan bir dinamik değildir. Gençlik ve Spor Bakanı’nın aday gösterilmesi İzmir’de özellikle genç seçmenden gelen desteği arttırmaya yönelik bir strateji olarak düşünülmüş olabilir. Fakat, aday profilinden ziyade, kentte partiye ilişkin algı, ideolojik kimlik, siyasal değerler, yaşam tarzları üzerinden inşa edilen bir parti tercihi örüntüsü mevcut olduğu için, belirleyici faktör adayın kim olduğu değil, partisinin kimliği aracılığıyla neyi temsil ettiğidir. O nedenle, isimlerin çok fazla önemli olduğunu düşünmüyorum. CHP TAŞKIN’IN ATATÜRKÇÜĞÜNDEN ENDİŞE DUYSAYDI… CHP’nin listeleri ‘halktan kopuk’ olduğu ve ‘toplumun tüm kesimlerini yansıtmaması’ üzerinden oldukça eleştirildi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Daha topluma ve dar gelirli kesime dokunan liste hazırlanabilir miydi? 14 Mayıs seçiminde seçmenlerin parti tercihlerinin şekillenmesinde halkla kurulan özdeşlik, temsiliyet ilişkisinden çok, iktidar karşıtlığı veya taraftarlığı belirleyici olacaktır kanımca. Karşıtlık ya da taraftarlıkta ise ideolojik yakınlık, yaşam tarzları üzerinden kurulan özdeşlik, seçmen parti bağlılığı yanında, yaşamış olduğu sorunları çözme, geleceğe güvenle bakabilme konusunda geçmişe, bugünkü durumuna bakarak, gelecekte beklentilerini hangi partinin karşılayacağına inanırsa, ona göre oy kullanacaktır.  Tabii ki halka yakınlık, temsiliyet ilişkisi seçmenlerin oy verme davranışında etkili bir faktör, fakat seçmen için bu faktörlerin 14 Mayıs’ta etkisinin zayıf olma ihtimali düşük. Çünkü, politik kutuplaşmanın çok şiddetli olduğu dönemlerde seçmen iktidar partisi ya da partilerine karşı ise, her koşulda rakibe yönelerek, iktidarı uzaklaştırmak için gönlünden geçen parti olmasa da stratejik oy kullanma eğiliminde de oluyor. İttifaklar 2018 seçimlerinden itibaren bu motivasyonu arttırmıştır. CHP 1. Bölge 1.sıra Yüksel Taşkın aday gösterildi. Ancak Taşkın’ın daha önce “Kemalizm’in dışlayıcı bir etnik milliyetçiliğe ve ırkçılığa kayabilme potansiyeli var” sözleri Cumhur İttifakı’ndan büyük tepki gördü. Aynı tepki kamuoyunda da oluşur mu? CHP’nin oylarında bir düşüş meydana gelir mi? Yüksel Taşkın kendisine yönelik olan bu tür eleştirilere yanıt verdi. CHP, Taşkın’ın Atatürkçülüğü konusunda en ufak bir endişe duysaydı, İzmir gibi Atatürk sevdalılarının had safhada olduğu bir kentte aday yapmaz, üstelik liste başına koymazdı.  Bu tür tartışmalar üzerinden bu kentte siyaset yapmanın bu konjonktürde pek fazla karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla, CHP oylarında bir düşmeye yol açmaz. Seçmenin ajandasında bugün ekonomik krizin ürettiği yoksullaşma, gelir dağılımındaki adaletsizlik, otoriterleşme vardır. Bu sorunların nasıl aşılacağı konusunda Cumhur İttifakı mesai harcarsa, seçmen nezdinde desteğini arttırma adına daha stratejik sonuçlar üretebilir. SEÇİM CHP VE MİLLET İTTİFAKI İÇİN DÖNÜM NOKTASI CHP-DEVA PARTİSİ-GELECEK PARTİSİ- SAADET PARTİSİ İzmir’de ortak listeyle seçime girme kararı aldı. Bu kararın yansımalarını sandıkta nasıl görürüz? CHP ile belirtilen partilerin Millet İttifakı çatısı altında ortak listeyle seçime girmeleri ittifak oylarının çok sınırlı bir miktarda artmasına yol açacak olsa da, bu partilerin ittifak içinde varlığı, işbirliği nedeniyle ek milletvekilliği kazandırma potansiyeline sahip görünmüyor. Tabii ki siyasi işbirliklerini salt bir toplama, çıkarma işlemi olarak görmemek gerekir. Oy güçleri sınırlı olsa da, gelenekleri, tarihsel, ideolojik referansları farklı olan partilerin İzmir ve diğer illerde ittifak yapmaları, siyasal hayatımızda uzlaşı kültürünün gelişmesine katkı yapıcı girişim olarak değerlendirilebilir.  Kamuoyunda son zamanlarda en çok konuşulan partilerden biri olan TİP İzmir 2. Bölgeden liste açıkladı. İlk sırada da İrfan Değirmenci yer alıyor. Sizce TİP İzmir’de yükselen bir yıldıza sahip olur mu? Kaç vekil çıkarır? Çıkardığı vekiller hangi partiden eksilir? TİP, gerek adayları, söylemi, gerekse mevcut vekillerinin geçmiş dönemdeki yasama faaliyetleri performansı nedeniyle 14 Mayıs sürecinin en fazla dikkat çeken partilerinden biri. Partiye İzmir’de de belirli bir yönelim olduğu gözlenmekle birlikte, bunun kent genelinde dengeli biçimde dağılmaması, özellikle seçmen tabanının üst sosyo-ekonomik statüye sahip sınırlı seçmenlerden oluşmasına  rağmen, 1.bölgede oy sayısı anlamında katkı yapacağına şüphe yok. 2.bölgede ise İrfan Değirmenci gibi bir adayın, eğitimli, genç, orta-yaşlı ve orta, orta-üst toplumsal kesimlerde popülaritesi yüksek. Fakat bu popülarite, destek milletvekili seçilmesine yeter mi, o ayrı bir konu. TİP’in milletvekili çıkarıp çıkaramayacağı ya da ittifakın vekil sayısını arttırıp arttırmayacağı, hangi parti seçmenlerinden kendisine destek geleceğiyle ilgili bir konu. En fazla desteğin CHP’den gelmesi olası. Özellikle de kentin sosyo-ekonomik açıdan en gelişmiş Karşıyaka gibi ilçelerdinden ve bazı mahallelerinden. Bu seçmen geçmişten bugüne ağırlıklı olarak CHP’ye oy veren bir kitle.   14 Mayıs CHP ve Millet ittifakı için bir dönüm noktası bir seçim olduğu için, seçmenin sandıkta nasıl davranacağını kestirmek de kolay değil. TİP seçim çevresi bazlı olarak, dengeli bir seçmen desteğine sahip olsa ya da kalan süre içinde belirli mahallelerde yoğunlaşan desteğini yaygınlaştırıp, arttırabilirse, vekil çıkarabilir. Bunun kolay olmadığını da belirtmek gerekir.   Son tahlilde İzmir’den de parlamentoya  TİP vekil gönderebilirse, Türkiye sosyalist hareketi açısından anlamlı bir gelişme olur.  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.