TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Prof. Dr. Naci Görür

Prof. Dr. Naci Görür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Naci Görür haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Naci Görür, deprem bölgesindeki yerel yönetimlere seslendi Haber

Naci Görür, deprem bölgesindeki yerel yönetimlere seslendi

KEMAL ÖZKURT Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, deprem bölgesinde alınması gereken önlemleri sıralayarak yerel yönetimlere seslendi. Alınması gereken önlemleri 5 maddeyle sıralayan Görür, "Arkadaşlar, bugün de deprem bölgesi yerel yöneticilerine sesleneceğim. Umarım kulak verirler de insanımıza yararımız olur" dedi. Prof. Dr. Naci Görür'ün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde; 1-Deprem kentinizi her yönüyle inceleyin. Yıkıma ve can kaybına neden olan herşeyi kaydedin. Yanlışlıkları listeleyin ve yönetiminiz süresince onların tekrar etmemesi için önlem alın, 2-İlk önce kentinizin mikro-bölgeleme çalışmasını yaptırın. Bu çalışma sonucu kentin topografya,  jeoloji, depremsellik, hidrojeoloji, zemin, kayma dalgası hızı (Vs30), en büyük yer hızı (PGV), en büyük yer ivmesi (PGA), deprem şiddeti, sıvılaşma, heyelan, tsunami, vb haritalarını yaptırmış olacaksınız. Bu verileri daha sonra kent yönetim sistemi içerisine entegre edeceksiniz.  Bundan sonra kentin planlamasını, gelişmesini, mekan kullanımını, imarını, iskanını bu verilere göre yapacaksınız, 3-Daha sonra kenti deprem dirençli hale getirme çalışmalarını yapacaksınız; Bu işin esası da şu: Beklediğiniz deprem gelirse kentinizin bileşenlerine ne kadar zarar veriri deprem gelmeden önce hesaplayıp zarar azaltacak çalışmaları yapacaksınız. 4-Zarar azaltma çalışmalarını yapacağınız kent bileşenleri şunlardır: a) Halk b) Altyapı c) Yapı Stoku d) Çevre ve ekosistem e) Ekonomi 5- Kent bileşenlerini ne kadar depreme dayanıklı hale getirirseniz, kent o kadar deprem dirençli olur. Halkı eğitimle, diğer bileşenleri de bilim, teknoloji, kaliteli mühendislik, deprem dostu esnek malzeme kullanımı, ciddi gözetim ve denetimle deprem dirençli yapmak mümkündür. Sevgiyle

Prof. Dr. Naci Görür'den Antalya’da deprem açıklaması Haber

Prof. Dr. Naci Görür'den Antalya’da deprem açıklaması

Deprem tahminleriyle dikkat çeken Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, geçtiğimiz günlerde Antalya’da deprem dirençli kentler konusunda bir panele katıldı. Burada Antalya’nın aktif bir fay hattına sahip olmadığını aktaran Görür, çevresini saran aktif faylarda gerçekleşecek büyük bir depremde ise tsunami olabileceği uyarısında bulunmuştu.  ''EĞİM ATIMLI NORMAL FAYLAR'' Bu açıklamanın ardından içerik hakkında sorulara sosyal medya hesabından yanıt veren Görür, Antalya’nın aktif bir fay zonu üzerinde oturmadığını ancak birçok aktif faya (deprem kaynağına) yakın olduğunu hatırlattı. Görür, “Doğusunda Akşehir, batısında Fethiye-Burdur, güneyinde Helen-Kıbrıs Dalma-Batma zonu ve kuzeyinde ise göller bölgesine ait faylar var. Bu faylar genellikle eğim atımlı normal faylar. Genellikle kente 100 kilometreden daha yakın olup büyük depremler üretebilirler ve bu depremler de belli ölçüde Antalya’yı etkileyebilirler” dedi.  Görür, Antalya’nın dağ bölgesinde zeminin oldukça sağlam olduğundan bahsederek de, “Kentin oturduğu ova bölgesinde ise durum farklı. Ova bölgesinin batısında yaygın olarak travertenler yer alır. Bunlar da sağlam ve kuru zeminlerdir. Ovanın batısında çoğu kez kırıntılı genç çökeller ve alüvyonlar bulunur. Bol sulu olan bu birimler kötü kalitede zeminlerdir. Mümkünse buralar çok betona boğulmamalı, ağır ve çok katlı binalar yapılmamalıdır. Özellikle D-B aksında kent genişlememeli ve fay zonlarına yaklaşılmamalıdır” ifadelerine yer verdi. İHA

Prof. Dr. Naci Görür'den İzmir yorumu Haber

Prof. Dr. Naci Görür'den İzmir yorumu

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin dördüncü gününde konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi jeolog Prof. Dr. Naci Görür, “Deprem Gerçekliği” başlıklı sunum yaptı. Sunumuna bir karar aldığını söyleyerek başlayan Prof. Dr. Naci Görür, “Yer bilimci olarak artık gerek duyulmadıkça deprem nerede olacak, hangi fay kırıldı, kırılacak diye konuşmayacağım. Bugüne kadar onları tartıştık, geldiğimiz nokta bu. Görünürde 50 bin, muhtemelen daha fazla insanı bir gecede toprağa gömdük. Deprem biliniyordu. Bize Marmara Depremi’nden sonra Türkiye’de nerede deprem bekliyorsunuz diye sorduklarında Maraş derdik. 1999’dan sonra Maraş depremi geliyor diye çok söyledik. 3 Şubat’a kadar söyledim, 6 Şubat’ta da felaket oldu. Çok yazdık, çok çizdik ancak sesimizi duyan yok. Eğer olsaydı bugünkü sahne olmazdı. Bunları da birkaç ay sonra unutacağız” ifadelerini kullandı. DEPREM GERÇEĞİNİ YOK SAYAMAZSINIZ İzmir’in nasıl dirençli hale getirileceğinin altını önemle çizen Prof. Dr. Naci Görür, “İzmirliler olarak deprem nerede, ne zaman olacak sormayın. Bize yakışmıyor. Deprem önümüzdeki 40- 50 yıl sonra olsa ne olacak? O zaman ölecek insanlar bizim nesillerimiz olmayacak mı? O zaman neyin peşindeyiz? Ben korkuyu anlıyorum, insani bir duygudur ama ülke olarak, millet olarak bize yakışmıyor. Deprem bir gerçektir. Ülkenin en önemli sorunudur. Hukuk, adalet, yolsuzluk ne diyorsanız deyin ama en başa depremi koyun. Öyle bir gerçek ki yok edemezsiniz. Herhangi bir zamanda Türkiye’nin her yerinde deprem olabilir. Mademki depremler olagelecektir ve engelleyemiyoruz, deprem dirençli kentler oluşturmak zorundayız. Dirençli kentler oluşturursak herhangi bir deprem olduğunda 50-60 bin kişiyi toprağa vermeyiz. Depremden korkmayız” şeklinde konuştu. BERABER DEĞİŞELİM Deprem dirençli kentlerin mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, “Depreme dayanıklı dirençli kentler oluşturan birçok ülke var. Bizler gibi ülkelerde 5 ve 6 şiddetindeki depremlerde canlar gitmiyor. O ülkeler genellikle bilime inanan, bilgi toplumuna dönüşmüş, çağdaş ülkeler ve insanlar. Millet olarak depreme dirençli kentler oluşturmak doğrultusunda yürümek mecburiyetindeyiz. Yapmak için her şeyimiz var. Deprem dirençli kentleri nasıl yapabiliriz? 6 bileşen var ve bu bileşenler İzmir’i yani kenti oluşturuyor. Yönetim biçimi ve karakteristiği ilki. Burada İzmir’de belediye başkanı ve vali var. Burası bir deprem kenti. Deprem kentini yönetenler deprem nedir bilmeli, yönettiği kentin tehlike analizini bilmeli. Deprem olmadan önce zarar nasıl azaltılır bilmeli. Deprem ile ilgili kuruluşları koordine edebilmeli. Kenti deprem olduğunda orkestra yönetir gibi yönetebilmeli” dedi. DEPREM KÜLTÜRÜ OLMAYAN HALK HER İŞİ GİZLİ YAPAR Deprem kentlerinin sakinlerinden de söz eden Prof. Dr. Naci Görür, “Bir kentin halkı eğer deprem bilinçli, bilgili, birikimli, kültürlü değilse siz o kenti asla depreme hazırlayamazsınız. Deprem kültürü olmayan halk, her türlü işi gizli kapaklı yapar. Ev yaptığı zaman yasak yapar, kaçak yapar. Eğitime kulak asmaz. Ailesine deprem planlaması yapmaz. Bazen de yasalara, etiğe uymayan şeyleri rant için yapar. Kurallara uymayan bir halkla bunu yapamayız. Biz böyle miyiz? Evet. İzmirliler farklı mı? Hayır. Gelin birlikte değişelim?” dedi. BU KEHANET DEĞİL Altyapı, köprü, içme suyu, kanalizasyon şebekesinin de depreme dayanıklı olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Naci Görür, “Maraş depreminde insanlar içecek su bulamıyor. Altyapı yok. Yanlış politikalarla altyapı da depreme dayanmadı. Bu kehanet değil. Bölgede salgın hastalıklar da olacak. Deprem gelmeden önce altyapıyı yenilemek gerek. Havaalanı nereye yapılacak, yol nereye yapılacak dediğimizde olmaması gerekeni en güzel gösteren yer son yaşadığımız deprem” diye konuştu. ''HİÇ KİMSE DEPREM BİZİM KADERİMİZ DEĞİL DEMEDİ'' Bir kenti deprem dirençli yapmak için sadece yapı stokunu yenilemenin yetmeyeceğini belirten Prof. Dr. Naci Görür, “Kentsel dönüşümleri nerede fazla para varsa ona uygun yaptık. İnsanların en fazla ölümüne neden olan yapı stokudur. Yapı stokunu güçlendirmek, yenilemek, gerekirse insanları tahliye etmek gerek. Depremlerden önce bas bas bağırdım. 600 bin konut yapacağız, ucuz krediyle satacağız. Halk kuyruğa girdi. İstanbul’da 90 bin binanın çökme riski varken hükümetin yeni konut yapıp satması doğru değil. İlk önce İstanbul’da ölümü bekleyen insanların yapısını yenileyin. İnsanların can güvenliği yokken bile ne yönetim ne de halk olarak aldırış ediyoruz. Hiç kimse depremde ölmek istemiyoruz, deprem bizim kaderimiz değil demedi. Nasıl olur bu konuya bu kadar uzak durabiliyoruz. Bundan daha önemli ne var? Devletin en önemli konusu bu değil mi? İnsanlığın can güvenliğini önemsemeyen bir devlete gerek var mı? Bu devletin de toprakların da sahibi biziz. Güç de bizde. Deprem partiler üstü bir konudur. Bir bilim insanı olarak söylüyorum. Asla siyasi bir yanım olmadı, lütfen bundan sonra hangi partiye, inanca sahibi olursanız olun, herhangi bir partinin depremle ilgili ciddi planı ve iradesi olmuyorsa ona oy vermeyin” şeklinde konuştu. BU İŞİN ŞAKASI YOK İzmir’in deprem dirençlilik çalışmalarından da söz eden Prof. Dr. Naci Görür, “Burada İzmir doğru yolda. ODTÜ koordinatörlüğünde birçok üniversite bu çalışmalarda rol alıyor. Deprem mikrobölgeleme çalışmaları ile kentin nasıl yönetileceği, mekan kullanımı, planlamanın nasıl yapılacağı bilinir. Bu çalışmalar sayesinde belediye başkanı diyebilecek ki ‘Burada bina olmaz. İmar, iskan hiçbir şey olmaz’. Halk da buna uyacak. Uymuyorsa ağır cezalar uygulayacağız. Bu işin şakası yok. Bu iş o kadar zor değil. Kentlerimize o kadar hata yapıp büyütmüşüz ki kendi hatamızla yüzleşmeye korkuyoruz. Bu işe bir yerden başlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet varlığını sürdürmek istiyorsa Afet Bakanlığı kurmak zorunda. Devletin gelecek senelerin planlamasını yapması gerek. Türkiye Cumhuriyeti birçok bakanlıktan daha fazla bütçeyi bu bakanlığa verecek. Bu bütçeyle yerel yönetimlerle el ele kol kola, ulusal ve uluslararası kaynakları millete ayıracak. Biz 20 sene içerinde bütün Türkiye’yi depreme dirençli hale getiririz” diye konuştu.

Prof. Dr. Naci Görür'den korkutan İstanbul depremi uyarısı:  İki fay birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir Haber

Prof. Dr. Naci Görür'den korkutan İstanbul depremi uyarısı: İki fay birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gözler yıllardır beklenen olası İstanbul depremine çevrildi. Belediyelerin riskli yapıları boşaltma çalışmaları sürdürürken uzmanlardan da uyarılar gelmeye devam ediyor. Prof. Dr. Naci Görür, Kayseri ve Sivas'ta peş peşe yaşanan depremler sonrası o bölgedeki faylarda hareketlenme olabileceği konusunda uyarılar yaptı. Olası Marmara depremi için değerlendirme yapan Prof. Dr. Naci Görür, yalnızca deprem için değil iklim değişikliği konusunda da önlemler alınmasını talep etti. "MARMARA DENİZİ'NDE DEPREM ÇOK SIK OLUYOR" Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'nde sık sık meydana gelen 3 ve 4 büyüklüğündeki depremlere ilişkin "Marmara Denizi'nde deprem çok sık oluyor. Özellikle Orta Marmara Çukurluğundan yani Silivri açıklarından itibaren batıya doğru Tekirdağ'da o arada denizde çok sık depremler oluyor. Bu depremler çoğunlukla 3'lü ve 4'lü olur. Bu depremlerin önemli bir kısmı da tektonik depremler değildir. Daha ziyade denizin dibinden çıkan doğalgaz çıkışlarına bağlıdır. Dolayısıyla doğalgaz çıkışları ve o yöredeki hareketlilik böyle depremler oluşturabilir. Bu 4.1 büyüklüğündeki depreme herhangi bir önem vermek doğru değildir. Çok sık olabilir." dedi. "ASYA YAKASI DAHA SAĞLAM" Görür, Avrupa yakasının zemininin Anadolu yakasına göre daha zayıf olduğunu belirti. "İstanbul'da ilçe bazında sağlamlıktan söz ediyorsak, Avrupa yakasında olan yerler göreceli olarak depremde daha zafiyeti olan yerler." diye konuşan Görür, bunun sebebinin Avrupa yakasındaki jeolojik formasyonlar ve özellikleri olduğunu ifade etti. Görür, "Asya yakasındaki ilçeler Avrupa yakasındaki ilçelere göre jeolojik formasyonlar itibarıyla göreceli olarak depremde daha iyi durumda olabilecek yerler. Avrupa yakası deprem yönünden Asya yakasına göre daha sorunludur çünkü oradaki jeolojik formasyonlar daha gençtir. Zemin özellikleri bakımından daha zayıftır. Asya yakasının zemini jeolojik olarak oradaki formasyonlar itibarıyla daha sağlamdır." diye konuştu. "İKİ FAY BİRDEN KIRILIRSA 7,5 ve 7,6'YI BULABİLİR" İstanbul Depremi için uyarılarda bulunan Prof. Dr. Görür, Marmara Denizi'nde beklenen depremin 7,2 ile 7,6 arasında değişeceğini belirtti. "Bütün senaryolar ve hazırlıklar 7.5 büyüklüğünde deprem için yapılıyor. Marmara'da deprem üretecek olan iki tane aktif fay kolu var. Bunlardan biri Adalar kolu, yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda. Bu tamamen kırıldığı zaman 6'lar mertebesinde deprem üretir." ifadelerini kullanan Görür, "Bir diğeri ise Kumburgaz fay koludur. Yeşilköy açıklarında Silivri açıklarına kadar uzanır. Bu da 65 kilometre uzunluğundadır. Kırıldığı zaman minimum 7.2 üretir. İkisi birden kırılırsa 7.5, 7.6'yı bulabilir. Marmara'nın batısında Tekirdağ fayı muhtemelen 1912 Şarköy depreminde kırıldığı için orada büyük bir depremin üretileceğini düşünmüyoruz. Dolayısıyla Marmara'da depremin 7.2 ile 7.6 arasında değişeceğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Deprem uzmanı Görür İzmir’e seslendi: Yalvarıyorum… Başını kaldır ve ortaya çık Haber

Deprem uzmanı Görür İzmir’e seslendi: Yalvarıyorum… Başını kaldır ve ortaya çık

TENZİLE AŞÇI Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından enkaz kaldırma ve yaraların sarılma çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Afet bölgesindeki çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan da olası İzmir depremi ile ilgili de çalışmalarına da hız verdi. Büyükşehir bu kapsamda 3 yılda depreme dirençli kent olma yolunda hayata geçirilen çalışmalara ilişkin bilgi vermek için ‘İzmir Afet Olanı Deprem Hazırlık ve Dirençlilik Çalışmaları Bilgilendirme Toplantısı’ düzenledi. Düzenlenen toplantıda konuşan Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Naci Görür, İzmir’e ‘dirençli kent olma’ görevinin düştüğünü ve Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyledi. “BÜTÜN KENTLERİMİZ İZMİR’İN ÇALIŞMALARINI YAPSIN” İzmir’deki çalışmaların tüm ülkeye yayılması gerektiğini belirten Görür “İzmir bu çalışmasıyla Türkiye’de 2. örnek. Umarım büyük Maraş depreminden sonra bütün kentlerimiz İzmir’in yaptığı gibi benzer nitelikteki çalışmaları yapsın. Bu çalışmalar şu anda Türkiye’de bildiğim kadarıyla İstanbul’da yapılıyor. Burada yapılan çalışma genle anlamda mikro bölgeleme dediğimiz zaman… Ben bunu sadece zemin olarak görmüyorum. Bütün jeolojik çalışmalarının tümü kapsayan bir paket olarak görüyorum. Deprem kentlerinde kentin yönetiminde mikro bölgeleme çalışmalarından toplanan veriler olmadan o kentin geleceğini, gelişmesini mekan kullanımını doğru ve bilimsel olarak yapamaz. Nitekim ülkede mikro bölgeleme bazlı yönetim olmadığı için kentler şuursuz, anlamsız bazen fay hatlarıyla iç içe bazen de hiç inşaatın yapılmaması gereken arazilerin inşaat yoğunluğunun artırılmasıyla sonuçlanıyor. Deprem geldiğinde de bugünkü acıları yaşıyoruz” dedi. “İZMİR DİKTA OLACAK DAVRANIŞLAR SERGİLEMELİ” Depremin yıkıcı etkisinin yaracı etkilerinin sarılmaya çalışıldığı dönemde İzmir’in örnek olarak öne çıkması gerektiğini belirten Görür, “İzmir’in mikro bölgeleme çalışmalarını yapmakla örnek olduğu gibi İzmir’e ikinci bir örnek olma yükünü yüklemek istiyorum. İzmir, deprem dirençli kentleri ilk oluşturan kent olmak ve Türkiye’ye örnek teşkil etmek zorunda. Bunu İzmir yapabilir. Yönetim anlayışı halkı ve bilime inancıyla Türkiye’de deprem dirençli kent olma özelliğini bütün Türk toplumuna gösterebilir. On binlerce canımızın enkaz altında olduğu dönemde, gözlerimizi İzmir’e çevirdiğimiz bu dönemde İzmir başını kaldırmalı ve dikta olacak davranışlar sergilemeli. Tolumun buna ihtiyacı var. Ben kişisel olarak bir karar aldım. Artık bu ülkede fay tartışmayacağım. Bunu tartışmayalım. Deprem mekanizması bu ülkede 13 milyon sene önce başladı ve milyonlarca sene devam edecek. Halkı jeolog yapmaya gerek yok. Depremleri kurma lüksümüz de yok. Depremleri gerçek olarak algılayıp siyasetçisi, yöneticisi ve halkıyla zaman kaybı olan fay tartışmalarını bırakmalıyız. Binalarımız yıkılmasın, on binlerce insanımızı kaybetmemek için depremde yıkılmamak ve canlarımızı kaybetmemek için deprem dirençli kentler nasıl oluştururuz onu tartışalım. Bütün gücümüzü ona verelim. Nitelim bunu başaran ülkeler var. Amerika, Japonya, Meksika ve İtalya gibi ülkeler. Bizde benzer depremler oluyor 10-15 kişi ölüyor. Bizim gibi on binlerce canını toprağa vermiyor. O halde siyasetçiler deprem dirençli kentler nasıl olur onu tartışsınlar. Deprem bu ülkenin gerçeği ve problemi. Siyasetten ve işsizlikte önemli. Depreme kadar saatlerce günlerce memlekette sorun sayan siyasilerin gündeme getirdikleri maddelerden daha mı az önemli canlarımız. Bizim şu anda günlük faaliyetlerimizi sürdürmemiz bile bizim için ağır olmuyor mu? Nasıl bu konuda hiçbir şey olmamış gibi davranılabilir? Türk hükümetlerinin birinci görevi vatandaşlarının an güvenliğin sağlamak. Bu memlekete az yol, az havaalanı yapsınlar ama kentlerimizi depreme dirençli yapsınlar. Biz gelecek nesillerimizi depreme kurban etmek istemiyoruz. Deprem kader değildir, bizim kaderimiz asla olamaz” ifadelerini kullandı. “İZMİR’E YALVARIYORUM” Dirençli kent için yedi ana başlık sunan Görür İzmir’e seslendi ve “Benim geliştirdiğim çok basit bir kentin deprem dirençli olması modeli var. O da şu: ket dediğimiz zaman kenti oluşturan bileşenler var. Onlar da yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem bir de ekonomi. Yani kent dediğimizde bu yedi bileşenden meydana gelen bir yapı. İşte kenti deprem dirençli yapmak istiyorsak bu bileşenleri deprem dayanıklı yapmalıyız. Bunların yöntemi belli ve basit. Türkiye cumhuriyeti bunu yapabilir. Paramız var. Yeter ki irademiz bunu yapmak istesin. Yönetim… Belediye başkanımız başkan seçilmeden önce bir işi var. O belediye başkanı afet ya da afet azaltmayı bilmez ki. Ama biz onu seçip tek yetkili kabul ediyoruz. O nedenle bir kenti yöneten yönetim depremle ilgili gerekli eğitimden geçirilmek mecburiyetinde. Bunu yapmazsanız depremde neyin önemli olduğunu bilip tayin edemez. Halk… Deprem idraki olmayan bir kent halkıyla siz kenti depreme hazırlayamazsınız. Kenti depreme hazırlamak için eğitimi alanlar inşaatta kaçakçılık yapmaz, ranta bakamaz, gecekondu mantığıyla çalışmaz. Bunların hepsi de başlık ve yarından itibaren başlanır bu işler yapılmaya. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmayacak. İzmir, Batı Anadolu’nun ekonomisini elinde tutan bir kent. İzmir’de bir deprem düşünün. Ekonomi de depreme hazır olmalı ve ekonominin çarı çökmemeli. Ben İzmir’e bir görev gösteriyorum. Yalvarıyorum. Bütün Türkiye’ye örnek olun. Herkesin konuşup bir şeyler beklediğinde çıkın ortaya. Siz bunu yaparsanız bütün Anadolu peşinden gelecektir” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.