TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#pandemi

pandemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, pandemi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AK Parti’den Bornova Belediye bütçesine tepki Haber

AK Parti’den Bornova Belediye bütçesine tepki

Bornova Belediyesi’nin 2024 yılı 2 milyarlık gelir, 2 milyar 246 milyonluk gider bütçesi oy çokluğu ile kabul edildi. Bornova Belediye Meclisi Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı’nın 2’nci oturumu Mustafa İduğ başkanlığında gerçekleştirildi. Bornova Belediyesi 2024 Yılı Performans Programı ve Bornova Belediyesi 2024-2026 Mali Yılı Gelir ve Gider Bütçe Taslağı AK Parti’nin ‘ret’ CHP ve İYİ Parti’nin ‘kabul’ oyu ile oyçokluğuyla kabul edildi. Böylelikle Bornova’nın 2024’te gelir bütçesi 2 milyar, gider bütçesi ise 2 milyar 246 milyon olarak kabul edildi. Başkan İduğ, Bornova’nın borçsuz tek belediye olduğunu söyledi. AK Parti Grup Başkanvekili Fatih Taştan, “Hep borçsuz belediye, borçsuz belediye. Zaten siz bu belediyeyi batık devralmadınız, ondan önceki de öyle devralmadı. Bornova’nın tarihi zaten borçsuzdur” dedi. AK Parti Grup Sözcüsü Sait Tatlı ise “Pandemi, enflasyon dediniz. Bütçeye bakıyoruz gider kalemleri gerçekleşiyor. Bu sıkıntılar gidere neden engel olmuyor da gelire ve yatırımlara engel oluyor” diye konuştu. ‘BÜTÇE VE YATIRIM TERS ORANTILI’ Tatlı gerekçelere dikkat çekerek, , “Bütçe ve yatırım ters orantılı olarak gidiyor. Pandemi, enflasyon dediniz. Bütçeye bakıyoruz gider kalemleri gerçekleşiyor. Bu sıkıntılar gidere neden engel olmuyor da gelire ve yatırımlara engel oluyor. Bornova’nın en büyük sorunlarından bir tanesi kaçak yapılaşma. Bunun için kontrol yapılmadı. 4 buçuk yılı geride bıraktık, kentimiz ile ilgili bu süre içinde depreme ya da doğal afetlere karşı önlem alamadık. Bu kentin acilen imar revizyon planlarına, yeni yolların açılmasına, kaldırımların düzenlenmesine ve yeşil alanlara ihtiyacı var. Gelin birlikte yapalım biz de muhalefet olarak destek verelim” dedi. VERDİĞİNİZ SÖZLERE NE OLDU? AK Parti Grup Başkanvekili Fatih Taştan, bütçenin geneliyle ilgili eleştirilerde bulunarak,  “Biz personel alınmasına hiçbir zaman hayır demedik. Sadece ve sadece aldığınız personel tamamen masa başına endeksli. Biz teknoloji üssü değiliz, fiziki noksanlıklarımız var. Alınan personelin yüzde 99’u masa başına alınıyor. İhtiyaç varsa ona da sözümüz yok ama temizlikle ilgili park bahçelerle ilgili sorunumuz varsa… Bizim 2 binlere yaklaşan personelimiz var. Bu meclisin yerine getirmeyeceği hiçbir söz olmadığını söylediniz. Bizim için zaten bu öyle. Biz verdiğimiz hiçbir sözü tutmamazlık etmedik lakin sizin verdiğiniz sözleri de biz vermedik. Pandemi diyorsunuz ekonomi diyorsunuz… Deprem’in Bornova’da olduğunu söyleyip diğer ilçelere bakmıyoruz. Yapamamanın gerekçesi bu değil demek ki. Diğer belediyeleri örnek gösteriyorsunuz, ben 30 ilçenin bütçesini de görüyorum. Evet, bahsettiğiniz belediye evet mal satıyor ama kendi kentinin kaderini değiştiriyor. Mesela Menemen…” dedi. EN SON NE ZAMAN BORNOVA’DA GEZDİNİZ? Taştan’ın ifadelerinin ardından İduğ, “4 milyarlık bütçesi olan bir ilçe… Nüfusu ne kadar? Yani bizim yarımız…  Ben 1 milyon hareketli nüfus yönetiyorum Bornova’da” diye konuştu. Ardından Taştan, “Neyse ben bitireyim siz de cevap verirsiniz. Burada Menemen’i övecek Bornova’yı yerecek değilim. Aynı şeyi Konak, Karşıyaka için de söyledim. Eğer siz malı satıp yerine katma değer üretecekseniz yaşamı kolaylaştıracaksanız satmadığınız zarardır. Hep borçsuz belediye, borçsuz belediye. Zaten siz bu belediyeyi batık devralmadınız, ondan önceki de öyle devralmadı. Bornova’nın tarihi zaten borçsuzdur. Bundan sonraki dönem olursunuz olmazsınız… Kentimiz için hayırlısı neyse rabbim onu nasip etsin. Mesele bu değil. Bugün baktığımızda Bornova halkı belediye hizmetinden memnun değil. Bir sonraki dönem sizin olmanız memnun olunduğu anlamına gelmeyecek. En son ne zaman yürüyerek Bornova’yı gezdiniz Sayın Başkan? Gerçekten birçok alanda ciddi sorun yaşanıyor. Her sene bütçe konuşmaları aynı, ayakları yere basan bütçe… Ama durum hep aynı. Çamkule’ye Naldöken’e gidin. Muhakkak geçiyorsunuzdur ama o gözle bakmıyorsunuz” ifadelerini kullandı. ‘BÜTÇE’ ELEŞTİRİSİ! AK Parti Meclis Üyesi Akın Dalgıç, “2019 yılı 8 proje taaddüt edilmiş, 2’si uygulanmış. 2020 yılı yine 8, 5’i daha önceki yıldan. 2021 9 proje, yine 5’i bir önceki yıldan. 2022 5 proje 2’si yapılmış. 2023 9 proje, 4’ü önceki yıldan. 2024’te ise hedef 7 proje 3’ü önceki yıl. Pınarbaşı’nda yıkılan belediye binamız için 15 milyon bütçe konmuş, keşke 5 yıl önce yapılsaydı. Nazım Hikmet Rekreasyon alanımız hala atıl, değerlendirilmedi. Pınarbaşı’nda Nar Kafe hala boş. Kültür Müdürlüğü’nün giderleri çıktığında yaklaşık 8 milyon para kalıyor, herhangi bir kültür faaliyetinde bulunabilir mi diye düşünüyoruz kendi kendimize. Veterinerlik hizmeti için 750 bin lira ilaç alımı için ayrılırken 500 bin lira açılış, davet ve bilgilendirme için ayrılmış. 6 milyon lira da hazırlanan görsel materyallerin yaptırılması için ayrılmış. Bunların bir kısmı can dostları ya da fen işleri için ayrılabilirdi” diye konuştu. ‘KENDİ YAĞIMIZDA KAVRULUYORUZ’ Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ, Bornova’nın borçsuz tek belediye olduğunu söyleyerek, “Müdürlüklerimizin bütçelerinin hepsi kontrol altındadır. Kredi kullanmayan, kimseye borcu olmayan bir belediyeyiz. Yaptıklarımız da ortada. Pınarbaşı’ndaki belediye binası benim için öncelikli bir yatırım değildir. Bizim için öncelikli yatırım halkın en çok ihtiyacı olan spor alanları, asfalt ve dokunmamız gereken alan. Ama yapmayacağımız anlamına da gelmiyor. 2024’te yapacağız. 750 bin lira ilaç yetmez aktarım yaparız, o sorun değil. Bornova kendi yağında kavrulan bir belediye” ifadelerini kullandı. İYİ Parti Grup Başkanvekili Kemal Sevinç de, “Yaşanan olumsuz nedenlerden dolayı belediyemiz stratejik planlarında değişiklik yapmak zorunda kaldı. Bornova Belediyemiz bu şartlar altında 2024 yılı içinde uygulanmak üzere 53 adet faaliyet planlamıştır. 2024 yılı için 2 milyar gelir bütçesi, 2 milyar 246 milyon gider bütçesi hedeflenmiştir” açıklamasını yaptı. ‘BU RAKAMLA NASIL YATIRIM YAPACAKSINIZ?’ Bütçede yüzde 100 artış olduğunu belirten AK Partili Adem Kasacı, “Biz sadece 2024’teki bütçeyi değil yapılmayan işleri de baz almak zorundayız. Çünkü 4 buçuk yıldır belediyeyi biz yönetiyoruz. Yapamadığımız projeleri tabii ki konuşacağız. Her konuşmada ekonomi diyorsunuz da bu sözleri biz değil siz verdiniz. Ücret tarifelerinde yüzde 300-500 artışlar gördük. Bu artışı yaparsak enflasyonun yükselmesine katkı sağlamaz mıyız? Yüzde 85 personel maaşı var, yüzde 15 yatırım. Bu oran ile nasıl yatırım yapacaksınız?” dedi. ‘MENEMEN’ GÖNDERMESİ! İduğ, Kasacı’nın ardından söze girerek, “Personel gideninin bütçedeki payı bu yıl yüzde 85 değil yüzde 70. Asgari ücret belli, ekonominin geldiği durum açık. 2 milyarlık gelir bütçesinde 1 milyar 578 milyon lira çalışma arkadaşlarımıza ödenecek. Bu Cem Bey’in de dediği gibi ayakları yere basan, kontrollü seçim için hazırlanmamış bir bütçedir. 2024’e geçerken Bornova’nın borçsuz bir belediye olarak geçeceğini hatta kasasında para olacağını söyleyebilirim. Bu açıdan bakıldığında mali dengede bir sıkıntı yok. Faiz ödemiyoruz, borç yok… Ben hiçbir yeri satmadım. Başka belediyeleri kıyaslamak istemem ama 4 milyarlık bütçe yapıp 2 milyarlık yer satan belediyeler var. Hatta 2022’de 36 milyonluk kamulaştırma yaptık” diye konuştu.  ‘PERSONEL SAYISI DÜŞTÜ’ İduğ, “Bornova, şeffaf bir belediyedir. Personel olarak 2 bin 36 kişi ile başladık, bin 960’a düşürdük. Masa başı çalışmayı da yerel yönetimler yasası değişmeden bunları çözemeyiz. Türkiye’deki tüm partilerin personellerinin önemli bir kısmının masa başında çalıştığını biliyorum. Bütçe kendi bütçesini ilk 6 ayda bitiren bir ekonomi yaşıyor. Hatalar olacaktır” açıklamasını yaptı.  ‘BÜTÇE SEÇİM İÇİN HAZIRLANMADI’ Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı CHP’li Cem Arıkan, “Görünen o ki 2024 yılı bütçesi uygulanabilir ve gerçekçi bir bütçedir. Belediyemizin deneyimli bürokratları her zaman olduğu gibi ayakları yere basan, seçim için hazırlanmamış bir bütçe yapmış. Tabii ki isterdik ki bu bütçe ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları taşımayarak daha fazla yatırım ve hizmet olanağı içersin. Biz bir taraftan kam hizmeti verirken bir taraftan enflasyonla mücadeleye destek vermeliyiz. Her şeye rağmen sağlıklı bir bütçemiz var. Bütçemiz Bornova’mıza hayırlı olsun” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Menderes'te 2024 yılı bütçesi belirlendi

HES uygulaması güncellendi: Pandemi geri mi dönüyor? Haber

HES uygulaması güncellendi: Pandemi geri mi dönüyor?

Sonbahar mevsiminin gelişi ile gribal hastalıklar boy göstermeye başladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 ise insanların korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Yeni varyantlar olan Eris ve Pirola vakaları ülkemizde de görüldü. Pandemi sürecinde telefonlarımıza indirip kullandığımız ‘Hayat Eve Sığar (HES)’ uygulaması uzun zamandan sonra tekrar güncellendi. Güncelleme insanların aklına ‘Pandemiyi tekrar yaşar mıyız’, ‘Kapanmalar olur mu’ sorusunu getirdi. Uzmanlar maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulduğu takdirde korkulacak bir şey olmadığını belirtti. YETERLİ VERİ YOK Testlerdeki pozitif vaka sayısındaki artış adına ellerinde yeterli veri olmadığını belirten İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda görevli ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Alper Şener, “Önce solunum sistemi enfeksiyonu veya korona uyumlu gelen hastalara PCR’ın yaygın uygulanıyor olması lazım veya diğer ülkelerde olduğu gibi, atık su taraması gibi bir erken uyarı sisteminiz olmalıdır. Bunlar olmadan solunum sistemi şikâyeti olanlarda artış var mı dersek evet ama koronadan mı yoksa diğer etkenler mi sorusuna yorum yapmak zor. En azından bende böyle bir bilgi yok. Gözlemlerime göre üst solunum yolu enfeksiyonu bulguları olan vaka sayısı arttı” dedi.  ARALIKLI OLARAK GÜNCELLENİYOR Korona vaka sayıları artsa bile pandemi başındaki gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade eden Prof.Dr. Şener, “Bu eşyanın tabiatına aykırı, çünkü tüm dünyada 13 milyar doz aşı yapıldı. 3 milyar kişinin bağışıklık ilk teması (aşı veya hastalık) oluştu. Bu süreçte yeni varyantlardan birisinin çok ciddi değişim geçirmesi gerekir ki, böyle bir durum olsun… Bu durum artık 65 yaş üstü için olağan dışı seyredecektir ama diğer açıdan da Long kovid özellikle genç-orta yaş grubunu zora sokuyor. Asıl büyük sorun bu bence” ifadelerini kullandı. Son olarak da pandemi döneminde telefonlarımızda kullandığımız HES uygulamasına aylar sonra gelen güncellemeye ilişkin yorum yapan Dr. Şener, bu tip programlarda güncellemelerin aralıklı olarak yapıldığından özel bir durum olmadığına dikkat çekti. Şener, insanların gerekli tedbirleri aldıktan sonra korkmaması gerektiğini söyledi. MASKE, MESAFE, HİJYEN… Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Hakan Leblebicioğlu ise vaka sayılarında sonbahar ve kış aylarında artış beklendiğini söyleyerek “Bu hastalıkların yaygınlığı ancak test yapılarak ortaya konabilir. Test sayılarının düşük olması nedeniyle ülkemizdeki sıklık konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Eris varyantı ile oluşan Kovid-19 enfeksiyonunda sıklıkla, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı şikâyetleri görülmekte. Bunlara test ve koku kaybı eşlik edebilmektedir. Yaygın kas ağrısı dikkati çeken bir başka şikayet. Öncelikle, aşı olmak en etkili korunma yöntemi. Aşılar, Eris varyantına karşı tam bir koruma sağlamasa da hastalığın ağır seyretmesini ve ölüme yol açmasını büyük ölçüde engelliyor. Ayrıca, aşılanan kişilerin virüsü bulaştırma riski de azalıyor. Güncellenmiş aşıların kullanıma girmesi etkili koruma açısından önemli. İkinci olarak, maske takmak, sosyal mesafe kurallarına uymak ve hijyene dikkat etmek de Eris varyantından korunmada önemli rol oynuyor. Maske, solunum yoluyla bulaşan virüsün yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Sosyal mesafe kuralları, virüsün temas yoluyla bulaşmasını azaltır. Özellikle kapalı alanlarda, toplu yaşam yerlerinde maske kullanımı hastalığın bulaşmasını azaltır. Son olarak, altta yatan hastalığı olanlar, Eris varyantına karşı daha dikkatli olmalıdır. Çünkü bu kişiler, hastalığa yakalandıklarında daha ciddi komplikasyonlar yaşayabilirler. Bu nedenle, altta yatan hastalığı olanlar, eksik aşılarını tamamlamalı ve koruma tedbirlerine uymalıdır” diye konuştu. “ARTIŞ OLMASI MUHTEMELDİR” Varyantlara ilişkin açıklama yapan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uzman Dr. Yüce Ayhan de “Önümüzdeki günlerde mevsimsel solunum yolu enfeksiyonlarında da artış olması muhtemeldir. Aşılama oranlarının nispeten yüksek olması nedeniyle pandeminin ilk günlerindeki gibi bir kapanma öngörülmemekle birlikte maske, mesafe ve temizlik önlemlerine titizlikle uyulması sağlanmalıdır. Aşılama programlarında değişiklik yapılıp yapılmaması gerektiği, yeni aşılara ihtiyaç olup olmayacağı bilimsel veriler toplandığında tekrar değerlendirilmesi gereken bir konudur” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Türkiye, pandemi şartlarına dönecek mi? Bakan Koca açıkladı…

Korona virüsten sonra bu rahatsızlıklarda artış yaşandı! Haber

Korona virüsten sonra bu rahatsızlıklarda artış yaşandı!

Dünyayı etkisi altına alan korona virüs, iş ve yaşam dengesi yönünde insanların fiziksel sağlığını da etkiledi. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Murat Baloğlu, pandemiden sonra Covid-19 kaynaklı hasta sayılarının pik yaptığını açıkladı. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Murat Baloğlu, özellikle Covid-19'u atlatan vatandaşların bol bol egzersiz yapması yönünde uyarılarda bulundu. Son yıllarda toplumda hareketsizliğin artmaya başladığını ifade eden Baloğlu, "Modern hayatın getirdiği arabalarla artık seyahat ediyoruz, fazla yürümüyoruz, masa başında uzun zamanlar geçiriyoruz. Bunlar da kaslarımızda trofinin artmasına ve böylece kemik yapımızın kalitesinin düşmesine ve ağrı oranlarımızın daha da artmasına neden oldu. Bu yüzden de fiziksel tıp ve rehabilitasyon gittikçe güncel bir hale geliyor ve hasta sayımız da giderek artıyor" dedi. Baloğlu, şunları kaydetti: "Covid-19 hastalığının post covid sendromu dediğimiz son yıllarda rastladığımız birçok şey vardı. Covid-19 hastalığının da oluşturduğu fiziksel tedaviyle ilgili bir tablo oluştu. Covidden kaynaklı hasta sayımız şu an çok fazla. Bu hastalarımızın tedavisine yönelik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz." "Ağrısız hayat tıbbın temelidir" Ağrı formatını kırmanın en önemli yanının egzersiz olduğuna dikkat çeken Baloğlu, "Ağrısız hayat tıbbın temelidir. Ama bu ağrı formatını kırmada da en önemli şey egzersizdir. Modern hayat ortaya çıkınca insanlarda hareketsizlik çok fazla arttı. Hareketsizlik artınca da kaslarda dejenerasyonlar ortaya çıktı. Bu hastaların da özellikle egzersiz yapmaları gerekiyor. Örneğin masa başında çalışan bir memuru düşünün. Sadece elleri oynarken, sırt, boyun, bel hiçbir şey oynamıyor. Kaslar artık atrofiye gidiyor. Bunun yanında ağrı oranı da artıyor. Günde en az 45 dakika yürünmelidir. Belli bir tempoda yürüyüş yapılması gerekiyor. Yapılan yürüyüşün birçok faydası olacaktır. Böylelikle kemik erimesi azalacak, solunum kapasitemiz artacak, kalp rahatsızlığımız olmayacak. O yüzden gün içerisinde hareketsiz kalmaktansa, hareketli yaşamı tercih edelim" diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Alzaymır’da erken tanı önemli

Türkiye’nin sessiz pandemisi obeziteye dikkat Haber

Türkiye’nin sessiz pandemisi obeziteye dikkat

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mine Adaş, “Türkiye’nin obezite karnesi çok parlak değil, yaklaşık 20 milyonu geçen sayıda obez birey yaşamakta, ülke olarak ciddi anlamda eylem planına geçmemiz gerektiğini gösteriyor. Mücadele gerçekten zor, inanılmaz bir artışla karşı karşıyayız. 2035 verisine baktığınızda rakam yüzde 55, kıpkırmızı, Türkiye alarm seviyesi, bu çok dramatik bir rakam. Hep moda diyetler var, önemli olan porsiyonları azaltmak, dengeli ve düzenli beslenmek” dedi. Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de obezite gittikçe artan bir sorun olarak öne çıkarken uzmanlar her fırsatta uyarıyor. Türkiye’nin obezite karnesinin kötü olduğu belirtilirken çocukluk çağından itibaren dengeli beslenme ve hareketliliğin sağlanmasının yanı sıra obeziteye karşı bilinç oluşturulmasının önemine dikkat çekiliyor. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Derneği (TEMD) Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Mine Adaş da Dünya Obezite Federasyonu’nun bu yıl yayınladığı Dünya Obezite Atlası'ndaki Türkiye ile ilgili dikkat çekici tespitleri yorumlarken önemli uyarılarda bulundu. “20 milyonu geçen obez birey yaşamakta, eylem planına geçmemiz gerekiyor" Obezitenin estetik bir sorun olarak değil birçok problemi de beraberinde getirebilen bir hastalık olduğunun bilinmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Mine Adaş, “Obezite son dönemlerin en önemli sağlık sorunlarından biri sadece ülkemiz için değil tüm dünya için ciddi bir halk sağlığı problemi olarak karşımızda durmakta. Yeni yayınlanan veriler var, Dünya Sağlık Örgütü’nden, ülkemizden ve çok yeni 2023 yılında Dünya Obezite Federasyonu bir obezite atlası yayınladı. Baktığınızda Türkiye’nin obezite karnesi aslında çok parlak değil, biz ülke olarak da değerlendirildiğimiz, Avrupa Bölgesi içinde obezite oranı en yüksek ülke olarak gözükmekteyiz. Türkiye’de yaklaşık 20 milyonu geçen sayıda obez birey yaşamakta. Obeziteyi kadınlarda daha sık görüyoruz. Obezitenin artmasındaki en önemli problemlerden bir tanesi de çocukluk çağındaki obezitenin artması ve oradan gelen yük erişkin döneminde, erişkin obezitesinin artması olarak da karşımıza çıkmakta. 2023’teki obezite atlasına baktığımızda 2035 yılına projeksiyonlar yapılmış maalesef kadınlarda 1 numara olacağımızı gösteriyor. Erkeklerde bu 5’nci sırada gözüküyor. Çocukluk çağı obezitesine baktığımızda da Macaristan’dan sonra yine 2’nci sırada gözleniyor. Bizim ülke olarak ciddi anlamda eylem planına geçmemiz gerektiğini gösteriyor. Genelde estetik bir problem olarak değerlendiriliyor ama obezite bir halk sağlığı problemi. Sağlık ekonomileri için de ciddi bir yük oluşturuyor, neden; beraberinde bulunduğu pek çok hastalık var. Hipertansiyon, diyabet, kardiyovasküler sistem hastalıkları, eklem, safra kesesi hastalıkları, depresyon, pek çok şeyi bir arada bulunduruyor. Günümüzde konuşulan şöyle de bir konu var; obezitenin bu mücadelede gerçekten bir hastalık olarak algılanabilmesi için, obezite terminolojisinde, isimlendirilmesinde yeni bir isimlendirilmeye mi gidilsin diye tartışılıyor. Baş harfleri İngilizce olarak ABCD (Yağ Dokusu Temelli Kronik Hastalık) diye isimlendirelim, obeziteli birey demeyelim. Burada kişileri damgalanmaktan da kaçınmak gerekiyor. Mücadelede daha etkin olabilmek, gerçekten bir hastalık, halk sağlığı problemi olarak algılayabilmek için obezite ile ilgilenen bilim insanlarının önerisi” dedi. “İnanılmaz bir artışla karşı karşıyayız, Türkiye hakikaten alarm seviyesi" Dünya Obezite Atlası'nda yer alan veriler ışığında çalışmalar yapılması ve sağlıklı yaşam şartlarına uygun şekilde davranışlarda bulunulması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Adaş sözlerini şöyle sürdürdü: “2035 verisine baktığınızda yüzde 55, kıpkırmızıya da boyamışlar, Türkiye hakikaten alarm seviyesi, bu çok dramatik bir rakam. Obezite ile mücadele gerçekten zor, inanılmaz bir artışla karşı karşıyayız. Bazen insanlar ulaşamayacakları hedefler koruyorlar, '20-30 kilo vermeliyim' diye, yine hastalarıma söylediğim şey; 1 kilo vermeyi hedefleyin, önce 1 kilo sonra 2’nci, 3’üncü kiloyu verirsiniz. Ulaşılmayacak hedefler koymak insanın moralini bozuyor, demotive ediyor. En basiti su tüketimini arttırmak, bakıyorsunuz su tüketimi yerine şeker oranı yüksek, gazlı içecekler tüketiliyor. Yemek yeme alışkanlıklarımıza dikkat etmemiz lazım. Sağlık sisteminde çok ciddi yük oluşturan ve pandemi diye nitelendirdiğimiz aslında enfeksöz bir hastalık değil ama mikrobik bir hastalık gibi salgın, o da obezitenin kardeşi diyabet. İlkokulda, ortaokulda, lisede öğrencilerin seviyesine uygun bir şekilde dengeli, düzenli beslenme alışkanlığı edinebilmek, kalori, besinlerin okuryazarlığı, hareketin bize katkıları, bunların getirisi ve götürüsü ancak çocukluk çağında öğretilirse iki nesil sonra ancak biz bunun etkisini görebiliriz. Obezitede hep moda diyetler var. Her zaman bir diyet moda oluyor, hep duyuyoruz, çeşitli isimler veriliyor veya tekdüze beslenmeler var. Sırf protein almak, ketojenik diyet sadece sıvı, her şeyden tüketmemiz gerekiyor. Burada önemli olan; porsiyonları azaltmak, dengeli ve düzenli beslenmek. Hastalarıma hep söylerim; canınız çok çektiğinde baklava da yiyeceksiniz. Sadece sıvı, sadece ketojenik beslenme bunlar doğru yaklaşımlar değil, beslenme alışkanlıkları yine bir diyetisyen kontrolünde düzenlenebilir.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Öğrenince şok olacaksınız! Bu ürünler aslında erkekler için üretildi

“Roman çocuklar yoksulluktan uzaktan eğitime katılamadı” Haber

“Roman çocuklar yoksulluktan uzaktan eğitime katılamadı”

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Roman Hafıza Çalışmaları Derneği (Romani Godi), ‘Kovid-19 Pandemisinden Çıkış Süresinde Türkiye’de Romanlar’ raporunu yayımladı. Dernek, rapor ışığında şu noktalara dikkati çekti: “Kapatma-karantina koşullarında işsiz kalan Romanlar daha da yoksullaştı, temel ihtiyaçlarını bile gideremez oldu. Toplumdan dışlandılar, ayrımcılığa uğradılar. Sosyal yardımlardan ve sağlık hizmetlerinden daha az yararlandılar. Roman çocuklar yoksulluktan uzaktan eğitime katılamadılar, okul terkleri arttı.” AĞIRLAŞAN ÇOCUK YOKSULLUĞU… Açıklamanın devamında ise şu sözler yer alıyor: “Tüm bu nedenlerle, pandemide ağırlaşan çocuk yoksulluğu ve derin yoksulluğun gelecek nesilleri ipotek altına almaması için kamusal önlemlerin alınması gerekiyor. Romanlar pandeminin derinleştirdiği eşitsizliklere karşı korunmalı. Peki, ne yapmalı? Roman topluluklar, pandemide katmerlenen ve derinleşen mevcut sorunlarına ve maruz kaldıkları eşitsizliklere karşı sosyal politikalarla korunmalı. Pandemide ciddi boyutlara ulaşan çocuk yoksulluğu ve derin yoksulluğun gelecek nesilleri ipotek altına almaması için kamusal önlemler alınmalı. Kovid-19 salgınında derinleşen sorunların kronikleşmemesi ve yaygın eşitsizliklerin kalıcı hale gelmemesi için Roman topluluklar kamusal önlemlerle desteklenmeli. Zira Romanlar, pandeminin etkisiyle daha da ağırlaşan bu koşulları ve hasarı destek almadan onaramaz.” Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: https://romanigodi.org/ohcr-girdi-cagrisina-katkicovid-19-pandemisinden-cikis-surecinde-turkiyede-romanlar/

Kovid’in yan etkileriyle aşının yan etkileri karıştırılıyor Haber

Kovid’in yan etkileriyle aşının yan etkileri karıştırılıyor

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER Kovid-19 aşısının olası yan etkilerinin daha net anlaşılması için beklenmesi gereken 2 yıllık bir zaman dilimi sona erdi. Sürecin bitmesinin ardından, bazı kişiler aşının ciddi yan etkileri olduğunu öne sürerek, aşıyı üreten ilaç şirketlerine dava açtı. Konu hakkında konuşan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Torun, “RNA aşıları bilindiği gibi SARS-CoV-2 salgınından sonra devreye giren aşılardır. Bu aşıların şimdiye kadar gözlediğimiz yan etkileri bilinen ve tahmin edilen yan etkilerdir. Bunları basitçe şöyle sıralayabiliriz. Bunlar aşı yerinde kızarıklık, şişlik, kaşıntı bazen hafif bir üşüme, ürperti ve kas ağrıları olarak kendini gösterebilir. Bu yan etkiler her aşıda olabilir. Önemli bir yan etkisi şimdiye kadar yapılan araştırmalarda gözlenmemiştir” dedi. GÖZLEMLENENLER AŞININ DEĞİL HASTALIĞIN YAN ETKİLERİ Kovid-19 aşılarının gözlemlenen ciddi bir yan etkisi olmadığına, yan etkiler ile Kovid’in vücutta bıraktığı hasarının karıştırıldığına değinen Torun, “RNA aşıları bilindiği gibi SARS-CoV-2 salgınından sonra devreye giren aşılardır. Bu aşıların şimdiye kadar gözlediğimiz yan etkileri bilinen ve tahmin edilen yan etkilerdir. Bunları basitçe şöyle sıralayabiliriz. Bunlar aşı yerinde kızarıklık, şişlik, kaşıntı bazen hafif bir üşüme ve ürperti ve kas ağrıları olarak kendini gösterebilir. Bu yan etkiler her aşıda olabilir. Önemli bir yan etkisi şimdiye kadar yapılan araştırmalarda gözlenmemiştir. Sadece gelip geçici olabilen ve tedaviye yanıt veren bir yan etki olan perikardit dediğimiz kalp zarı intihabı ve kalp kası iltihabı olarak bilinen miyokardit yapabiliyor. Fakat bu etkiler çok uzun sürmüyor. Sonuç olarak Kovid aşılarının önemli bir yan etkileri aksi ispat edilene kadar yoktur diyebiliriz. Bunu da bilimsel araştırmalar çözecektir” şeklinde konuştu. AŞIYI KÖTÜLEMEK BİLİM DIŞIDIR Aşılanmanın ilk günlerinden beri basında çıkan haberleri son derece yanlış bulduğunu söyleyen Torun “Basında çıkan çeşitli sansasyonel haberler son derece yanlış ve aşı reddi gruplarınca magazinsel haberlerdir. Bunlara kesinlikle inanmamak lazım. Çünkü 13 milyardan fazla kişi aşılandı ve bu aşıların önemli yan etkileri olsaydı zaten yayınlanırdı. İngiltere’de çıkan çift karşılaştırmalı, meta analiz sonuçlarına göre Kovid aşılarının ciddi bir yan etkisi olmadığı ortaya koyuldu. Aslında aşı yan etkileriyle Kovid’in etkileri benzer olduğu için, Kovid geçirmeye bağlı sorunlarla aşı yapılan grup birbirine karıştırılıyor. Halbuki gözlemlenenler aşının değil de hastalığın yan etkileri, yani Post-Kovid Sendromu dediğimiz Uzamış Kovid Sendromu durumdan kaynaklanıyor. Hastalıkla aşının yan etkileri birbirine karıştırmamak lazım. Çünkü aşı birçok sorunun önüne geçmiş, dünyayı büyük bir felaketten korumuştur. O sebeple bu denli önemli ve yararlı bir başarıyı kötülemek bilim dışıdır” ifadelerini kullandı.  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.