TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ORTA DOĞU

ORTA DOĞU haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ORTA DOĞU haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Orta Doğu'da "dönüm noktasına" gelindi Haber

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Orta Doğu'da "dönüm noktasına" gelindi

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kapsamında katıldığı oturumda, güncel siyasi gelişmelere yönelik soruları yanıtladı. Orta Doğu'da yeni bir "denklemin" oluştuğunu ve "dönüm noktasına" gelindiğini dile getiren Blinken, bölgede İsrail ile ilişki kurmaya hazır Arap ve İslam ülkeleri bulunduğunu, Filistinlilere de zor kararlar alabilmeleri için yollar ve araçların sunulması gerektiğini savundu. Blinken, "Filistin halkının, isteklerini gerçekten yerine getirme kabiliyetini en üst düzeye çıkaran bir yönetime ihtiyaç duyduğunu; bu yönetimin, İsrail'in de desteğiyle faaliyet gösterebilmesi gerektiğini" öne sürdü. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları konusunda Blinken, "Benim için, bence birçoğumuz için, Gazze'de her gün gördüklerimiz iç burkucu. Masum erkekler, kadınlar ve çocukların yaşadığı acılar yüreğimi parçalıyor." ifadesini kullandı. ABD Dışişleri Bakanı, Gazze konusunda ne yapılması gerektiğine karar verilmesi gerektiğini belirterek, bölgedeki insanlara daha iyi koruma sağlamak ve sivil kayıpları en aza indirmek amacıyla daha fazla insani yardım sağlama konusunda kararlar alındığını kaydetti. Blinken, konuşmasında bilgi teknolojilerinin suistimal edildiğini, bu nedenle de dünyada birçok kişinin 7 Ekim'de yaşananlara inanmadığını savundu. "İran ile nükleer anlaşmayı bozmak hataydı" Blinken, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, İran ile varılan nükleer anlaşmadan çekilmesine yönelik soruya "İran ile nükleer anlaşmayı bozmak hataydı." cevabını verdi. Anlaşmadan tek taraflı çekildiği için ABD'nin istemediği bir konumda olduğuna dikkati çeken Blinken, "İran'ın nükleer programı bir kutudaydı. Anlaşma bozulunca bu kutudan çıkmış oldu." ifadesini kullandı. Blinken, bu durumu "son derece talihsiz" şeklinde nitelendirdi. Rusya-Ukrayna Savaşı Blinken, Ukrayna halkının Batı ile yakın ilişkiler istediğine işaret ederek, "Ukraynalılar, Avrupa'ya yakınlaşarak daha iyi, müreffeh ve fırsatlarla dolu bir yaşam ile gelecek nesillerin ebeveynlerinden daha iyi bir hayat sürebileceklerini gördüler." diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı, Ukrayna'daki durumun, "Rusya için derin bir stratejik başarısızlık" olduğunu; Rusya'nın askeri, ekonomik ve diplomatik açılardan zayıfladığını savundu. Blinken, Ukrayna halkının ateşkesi istediğini, bunun için Rusya'nın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığı gibi konularda müzakere etmeye istekli olması gerektiğini kaydetti. Şu an için ateşkes ortamı görmediğini belirten Blinken, şartların oluşması halinde ABD'nin ateşkesi destekleyeceğini söyledi. Çin ve Hindistan ile ilişkiler Blinken, ABD-Çin ilişkilerini, "en karmaşık ve en önemli ilişkiler arasında" göstererek, iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasındaki görüşmelerin önemli olduğuna ayrıca farklılıkların doğrudan ve net şekilde ele alınmasının önemine dikkati çekti. Tayvan konusunda da yorum yapan Blinken, bölgede barış ve istikrarın korunması ve sorunların barışçıl şekilde çözülmesinin önemini vurguladı. Blinken, Hindistan'ın "olağanüstü bir başarı hikayesi"ne sahip olduğunu belirterek, ülkenin, Başbakan Narendra Modi döneminde maddi açıdan olumlu yönde ilerlediğini ayrıca ABD ile Hindistan arasında "yeni seviyede" bir ilişki olduğunu bildirdi.

İngiltere’de kral 72 yıl sonra konuştu Haber

İngiltere’de kral 72 yıl sonra konuştu

İngiltere Kralı III. Charles, ülkede 72 yıl sonra yapılan ilk Kral konuşmasında, hükümetinin Orta Doğu'da barış ve istikrarı destekleyeceğini vurguladı. İngiltere’de 72 yıl sonra ilk Kral konuşması yapıldı. İngiltere Kralı III. Charles, yeni yasama yılı açılış töreni kapsamında Lordlar Kamarası’nda Başbakan Rishi Sunak tarafından hazırlanan hükümet programını okudu. Konuşmasına annesi Kraliçe Elizabeth’i anarak başlayan Kral III.Charles, “Sevgili annem, merhum Kraliçe'nin bu ülkeye bıraktığı hizmet ve bağlılık mirasının bilincinde olarak 70 yıldan fazla bir sonra ilk Kral konuşmasını yapıyorum” ifadelerini kullandı. Kral III. Charles, “Hükümetim her açıdan gelecek nesillerin çıkarları doğrultusunda uzun vadeli kararlar almaya çalışacak. Hükümetim bu uzun vadeli kararları alarak bu ülkeyi değiştirecek ve daha iyi bir gelecek inşa edecek. Bakanlarımın odak noktası, ekonomik büyümenin artırılması olacak. Hükümetim enflasyonu düşürmek, ailelerin yaşam giderlerini hafifletmek, işletmelerin yeni iş ve yatırımları finanse etmesine yardımcı olmak için çalışmaya devam edecek” şeklindeki konuştu. Kral Charles İngiliz hükümetinin Ukrayna'yı desteklemek, NATO'yu güçlendirmek, en acil güvenlik sorunlarına çözüm bulmak, Gazze'ye insani yardımın kolaylaştırılması ve Orta Doğu'da barış ve istikrarın desteklenmesi için uluslararası ortaklarıyla yakın iş birliği içinde çalışacağını vurguladı. Protesto edildi Kral III. Charles konuşmasının ardından Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası'ndan oluşan İngiliz parlamentosunun bulunduğu Westminster Sarayı’ndan ayrıldı. Kral Charles’ın geçişi sırasında Parlamento Meydanı yakınında bir grup, "Benim Kralım Değil" yazılı pankart taşıyarak slogan attı. Öte yandan, İngiltere’de son Kral konuşması, 1951'de Charles'ın büyükbabası George VI tarafından yapılmıştı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir'de Atatürk'ün ölüm yıldönümüne özel koreografi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan Orta Doğu ve Filistin açıklaması Haber

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan Orta Doğu ve Filistin açıklaması

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Tam manasıyla bağımsız, bütün kurum ve kuruluşlarıyla teşekkül etmiş bir Filistin devleti kurulana kadar Orta Doğu'daki bu kargaşa maalesef sona ermeyecektir. İki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığı artık ayan beyan ortadadır" dedi. Kurtulmuş, Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonu'nda düzenlenen Camiler ve Din Görevlileri Haftası Programı'nda yaptığı konuşmada, Hazreti Peygamber'in doğumuna ve Mevlid-i Nebi Haftası'na denk gelen bu etkinlikte emeği geçenleri tebrik etti. Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nın Türkiye'de önemli bir gelenek haline geldiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu vesileyle sadece kendi kültürel, medeni değerlerimiz içerisinde, camilerimizin yerini ve önemini bir kere daha hatırlamış oluyor, aynı zamanda da üzerimize düşen sorumlulukları bir kez daha gözden geçirerek adımlarımızı daha kuvvetli atmaya gayret ediyoruz" diye konuştu. Camilerin bir istikamet ayarlama merkezi olmasının sayılabilecek en önemli vasıflarından olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, tarih boyunca şehirlere vurulan birer mühür olmasının camilerin diğer özelliği olduğunu anlattı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, camilerin aynı zamanda günlük yaşayışın merkezi olduğunu da belirtti. Bugün de Müslümanların yaşadıkları yerlere camiler üzerinden kendi medeniyetlerini ve kimliklerini nakşettiklerini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bugün dünyada Müslüman milletler, yaşadıkları çağa damga vurmak bakımından çok güzel camiler inşa ediyor. Fas'tan Endonezya'ya kadar şaheser diyebileceğimiz, anıt eserler diyebileceğimiz çok sayıda eser inşa edilmiş ve bundan sonraki nesillere bırakılmıştır. Fas'ın Rabat kentindeki Kral Hasan Camii, şaheser eserlerden birisidir. Aynı şekilde Umman'da Sultan Kabus Camii, fevkalade büyük bir anıtsal eserdir. İçinde bulunduğumuz ve şu anda konferans salonunda bu etkinliği icra ettiğimiz Büyük Çamlıca Camii de Türkiye'nin son yıllarda Müslüman milletlere kazandırdığı önemli anıtsal camilerimizden birisidir. Emeği geçen herkese, başta Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere şükranlarımızı ifade ediyoruz." Milletin camilere hizmet etmeyi büyük bir şeref olarak telakki ettiğini dile getiren Kurtulmuş, Müslümanların kalbi mesabesindeki Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'ye hizmet etmenin bu milletin en büyük şiarlarından birisi olduğunu söyledi. “BU GERİLİMİ KAYGIYLA İZLİYORUZ” Kurtulmuş, Mescid-i Aksa'ya hizmet etmenin Müslüman milletin kendisi için temel ödev olarak kabul ettiği sorumluluklardan olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Bugün maalesef Mescid-i Aksa'nın uzun yıllardır devam eden işgal ve saldırılar altında bulunmasını büyük bir kederle, üzüntüyle hep beraber izliyoruz. Dört asır boyunca Filistin topraklarında hükümran olan ecdadımız Müslümanları, Hristiyanları, Yahudileri, bütün farklılıklarıyla bir arada yaşatmış ve bu dört asır boyunca bir tek din savaşı, bir tek mezhep savaşı ortaya çıkmamıştır. Bugün maalesef Orta Doğu'da, Filistin topraklarında yapılan zulümler had safhaya ulaşmıştır. Biz, 2 gündür devam etmekte olan bu gerilimi gerçekten kaygıyla izliyoruz. Her iki tarafa da bu anlamda sükunetle bu meselenin çözülmesi için bir şekilde sükuneti ve itidali tavsiye ediyoruz. Ancak bütün dünyaya şu soruyu sormak da herhalde hakkımızdır: Ne oldu da, nasıl oldu da Orta Doğu böylesine yaşanmaz bir bölge haline geldi? Nasıl oldu da ecdadın dört asır boyunca sulhu, selameti, barışı getirdiği Filistin toprakları bugün kan denizine döndü?" TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu konuda Türkiye'nin tavrının açık olduğunu kaydederek, Mescid-i Aksa'nın mukaddesiyetinin her şeyin üstünde olduğunu belirtti. Mescid-i Aksa ile Kudüs'ün müşerref ve mükerrem bir yer olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Orada bütün dinlerin mensupları asırlardır bir arada yaşadığı gibi bundan sonra da bir arada yaşayacaktır. Mescid-i Aksa, Müslümanların kırmızı çizgisidir. Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırı asla ve asla kabul edilemez." değerlendirmesini yaptı. Yıllardır devam eden bu saldırıların Batı dünyası ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çeşitli kereler telin edildiğini ancak hiçbir sonuç alınamadığını anımsatan Kurtulmuş, "Şu anda Mescid-i Aksa'nın uluslararası statüsünü Türkiye olarak koruyor ve bu uluslararası statünün sonuna kadar korunması gerektiğine inanıyoruz" dedi. Filistin topraklarında devam eden yabancı yerleşimciler meselesinin, bu topraklara ait olmayan, oraya getirilip Filistinlilerin yerlerine ve yurtlarına yerleştirilenlerce de uluslararası hukuk bakımından suç teşkil ettiğini bildiklerini ifade eden Kurtulmuş, Türkiye olarak başından itibaren iki devletli çözümün tek çıkar yol olduğunu söylediklerini bildirdi. Kurtulmuş, "Tam manasıyla bağımsız, bütün kurum ve kuruluşlarıyla teşekkül etmiş bir Filistin devleti kurulana kadar Orta Doğu'daki bu kargaşa maalesef sona ermeyecektir. İki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığı artık ayan beyan ortadadır" değerlendirmesini yaptı. "Bir kere daha ifade ediyoruz ki, 1967'de BM tarafından kabul edilen sınırlara dönülünceye kadar, yani başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti tamamıyla müstakil hale gelinceye kadar Orta Doğu'daki bu kargaşa sona ermeyecek." diyen Kurtulmuş, bir an evvel herkesi haktan, hukuktan, insanlıktan ve barıştan yana olmaya davet ettiklerini dile getirdi. Kurtulmuş, millet olarak bu üç büyük mescide tarih boyunca hürmet ve hizmet ettiklerini aktararak, "İnşallah bu üç mescide de kıyamete kadar hürmet edecek ve kıyamete kadar hizmet etmek bu millete Allah'ın izniyle nasip olacaktır." ifadelerini kullandı. "CAMİLERİMİZİ TOPLUMSAL HAYATIMIZIN MERKEZİ HALİNE GETİRMEYE GAYRET EDECEĞİZ" Camilerin bir başka özelliğinin "toplumsal dayanışmanın, yardımlaşmanın ve meseleleri çözmenin merkezi" olduğunu belirten Kurtulmuş, İstiklal Harbi'nin kurtuluş mücadelesini ateşleyen en temel merkezlerin başında camilerin geldiğini söyledi. Camilerin bugün sıkıntılı anlarda önemli merkezlerden olduğunu dile getiren Kurtulmuş, deprem felaketinden sonra birçok caminin yardım toplama ve ulaştırmada bir merkez gibi çalıştığını iftiharla gördüklerini anlattı. Camilerin aynı zamanda birer kültür sanat merkezi olduğunu da ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi: "Son zamanlarda maalesef bazı olumsuz propagandalar yapılıyor. Bunlara hiç aldırış etmeden yolumuza devam edeceğiz. Hele siz değerli din görevlisi kardeşlerimizin huzurunda bunu söylemeyi bir vazife telakki ediyorum. 'Yok efendim Türkiye'de falanca akım artıyor, falanca okullarımızdaki, dini okullarımızdaki öğrenciler bile bazı şekilde dini hayattan, dini yaşayıştan uzak kalıyor. Deizim artıyor, ateizm artıyor.' Bunların hepsini bir tarafa bırakalım. Hepinizin önünde onlarca örnek vardır. Bu memlekette İslam'a en uzak yaşantı içerisinde olan insanların bile, şöyle bir sıksanız, şöyle bir sallasanız altından Müslümanlık çıkar. Onun için diyorum ki, bu milletin mayası Müslümanlıktır ve bu millet kendi mayasıyla buluşmayı bilir. Bize düşense sadece o üzerine kül tutmuş olan közleri üflemek ve altındaki o kor ateşi yeniden ortaya çıkarmaktır." "BİZİM İŞİMİZ MAHALLEDEKİ O RUHU CANLANDIRMAK" İstanbul Valisi Davut Gül ise mahalle ölçeğinde din görevlileri ile çalışma yapacaklarını söyledi. "Sadece bizlere emrolunan namaz kılmak değil, aynı zamanda cemaatle namaz kılmaktır." diyen Gül, bunun için camileri hayatın merkezine alarak din görevlileri öncülüğünde, bütün sosyal olaylara öncülük ederek bir çalışma yapacaklarını kaydetti. Vali Gül, "Bizim işimiz mahalledeki o ruhu canlandırmak. Bunun için mahalledeki dilenci, sokakta yatan insanlar, mahalledeki bağımlılar, mahalledeki gençler, mahalledeki hanım kardeşlerimiz hepsi bizim birinci önceliğimiz" diye konuştu. İstanbul Müftüsü Safi Arpaguş da Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nın bu yılki konusunun "Hazreti Peygamber, İman ve İstikamet" olarak belirlendiğini kaydetti. Bu haber de ilginizi çekebilir: Numan Kurtulmuş’tan 'yeni anayasa' açıklaması

Göç yollarında yaklaşık 3 bin 800 ölü Haber

Göç yollarında yaklaşık 3 bin 800 ölü

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), göçmen ölümlerine dair rapor yayınladı. IOM tarafından yayınlanan raporda, geçtiğimiz yıl Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki göç yollarında 3 bin 789 kişinin hayatını kaybettiği ve can kayıplarının 2017'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı belirtildi. Raporda, can kayıplarının 2021'e göre yüzde 11 arttığı ifade edilerek, 2017'de kayıtlara geçen 4 bin 255 can kaybından bu yana en yüksek ölüm oranı olduğu belirtildi. Raporda, göç yollarına olan kısıtlı erişim nedeniyle can kayıplarının çok daha yüksek olduğunun tahmin edildiği aktarıldı. “Denizde hayatını kaybedenlerin yüzde 84'ünün kimliği belirlenemedi” Geçen yıl bölgedeki kara yollarında en yüksek can kaybının iç savaşın devam ettiği Yemen'de kaydedildiği ifade edilen raporda, göçmenlere yönelik şiddetin arttığına dikkat çekildi. Lübnan'dan Yunanistan ve İtalya'ya giden teknelerde meydana gelen ölümcül olaylarda artış kaydedildiğine dikkat çekilen raporda, "Denizde hayatını kaybedenlerin yüzde 84'ünün kimliği belirlenemedi ve bu da çaresiz aileleri cevap arayışına sürüklüyor" denildi. IOM Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Othman Belbeisi yaptığı açıklamada, "ODKA bölgesi içinde ve bölgesinden göç yollarındaki bu endişe verici ölü sayısı, göçmenlerin güvenliğini ve korunmasını artırmak için acil ilgi ve ortak çaba gerektiriyor" dedi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.