TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#öneri

öneri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, öneri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Psikolog Bağdaş’tan velilere öneriler Haber

Psikolog Bağdaş’tan velilere öneriler

Gaziemir Belediyesi’nde görev yapan Psikolog Deniz Bağdaş, 2023-2024 eğitim öğretim yılında çocuğu ilkokul birinci sınıfa başlayan anne- babalara önerilerde bulundu. Çocukların hayatlarının bu yeni aşamasında yaşayacağı zorluklara dikkat çeken Psikolog Bağdaş, zorlukları aşmanın yollarına değindi. “Değerli veliler siz artık ilkokul velisisiniz. Hepimizin bildiği gibi, eğitimin amacı, öğrencilerin akademik becerilerinin yanı sıra kişisel ve sosyal çevreye uyumları için gerekli becerileri geliştirmektir. Okul yılları, çocuğumuzla bizim için beklenmedik ve aynı zamanda alışılmadık deneyimlerle dolu bir süreçtir. Bu dönem yeni ve güzel olduğu kadar bazı güçlükleri de içinde barındıran bir dönemdir” diyen Psikolog Deniz Bağdaş, “Çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazırlıklı olması demek olan okul olgunluğu, çocuktan çocuğa değişebilen bir kavramdır. Her çocuk kendine özgüdür. İlkokul, çocuk için yepyeni bir sosyal çevredir. Okulda uyulması gereken kurallar, yeni arkadaşlar ve öğretmenlerle karşılaşmak, başarılması beklenen öğrenim görevleri çocuğun bu yeni çevreye uyum sağlamasında güçlüklere neden olabilir” ifadelerini kullandı. “Çocuklarınızı dinleyerek yardımcı olabilirsiniz” Okula uyumda zorlanan çocuklarda karın ağrıları, iştah ya da davranış değişiklikleri görülebileceğine, çocukların “alışamadım” ya da “zorlanıyorum” demek yerine “karnım ağrıyor”, “başım ağrıyor”, “midem bulanıyor” gibi cümlelerle yakınmalarını dile getirebileceklerine vurgu yapan Bağdaş, ailelere şu önerilerde bulundu: “Çocuğunuz başlangıçta girdiği bu büyük ve yeni çevrede kendini yalnız hissediyor ve okul ortamı ile ilgili kaygılar taşıyor olabilir. Örneğin kaybolmaktan korkabilir, hasta olduğunda nereye başvuracağını ya da servisi kaçırırsa ne yapacağını bilemeyebilir. Sizden ayrılmak da onu kaygılandırmış olabilir. Bu günlerde çocuğunuza zaman ayırarak, okulda yaşadığı onu mutlu eden veya heyecanlandıran olayları dinleyerek ve paylaşarak yardım edebilirsiniz. Tabii ki onu üzen ve kaygılandıran olayları size anlatması için de onu yüreklendirmeniz ilişkinizi güçlendirir. Bunun yanı sıra olumlu yaşantıları vurgularsak, onun eğitim yaşamında daha mutlu ve uyumlu bir öğrenci olmasına yardımcı olacağını unutmayalım. Eğitim yaşamıyla ilgili temel alışkanlıkları kazandığı bu dönemde anne baba olarak sizlerin sıcak ve sırdaş yaklaşımınız, her yeni ve güç durumla birlikte başa çıkmanıza zemin hazırlayacaktır.” Çocuğu birinci sınıfa başlayan anne-babaların da kaygı yaşayabileceğine değinen Psikolog Bağdaş, “Çocuğunuzun yaşadığı ayrılık kaygısını yaşayan siz de olabilirsiniz. Onun güvende olduğunu kabul edip, bu güven duygusunu çocuğunuza da aktarmak çocuğunuzu ve sizi rahatlatacaktır. Anne baba olarak sizler, çocuğunuzun yaşamında en önemli ve etkili yetişkinlersiniz. Çocuğunuzun öğretmenleri de onun yaşamında önemli yetişkinlerdendir. Sizin öğretmenleriyle olumlu ve uyumlu bir iletişim kurduğunuzu görmek, onun hem okula ilişkin tutumunu hem de başarı düzeyini olumlu etkileyecektir. Gelin hep birlikte çocuklarımızın gelişimine destek olalım” diye konuştu.   BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Miting öncesi ‘eğitime dair’… “20 yıldır değişen ve aslında değiştikçe geriye giden bir sistem”

Uzmanlardan YKS öncesi öğrenci ve ailelere tavsiyeler Haber

Uzmanlardan YKS öncesi öğrenci ve ailelere tavsiyeler

Hafta sonu gerçekleşecek Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) öncesi stresin arttığı son günlerde öğrencilerin ve ebeveynlerin yapması gerekenlere dair öneriler paylaşılmaya başlandı. Pek çok uzman bu sürecin sorunsuz atlatılması için her iki tarafa da tavsiyelerde bulunmaya başladığından kafalardaki soru işaretleri arttı.  17-18 Haziran günü iki farklı oturumda gerçekleşecek sınava Türkiye genelinde yaklaşık 4 milyon öğrencinin gireceğini belirten rehberlik uzmanları, öğrencilerin sınav sürecine her şeyden önce psikolojik olarak iyi hazırlanması gerektiğine vurgu yaptı. Sınav günü yaklaştıkça artan stres ve kaygının hataya yol açmaması için her koşulda desteğin şart olduğuna dikkat çekerek ebeveynlere de önerilerde bulundu. “Öncelikle YKS'nin zekayı ölçmediği unutulmamalı” YKS sınavına sayılı günler kaldığı, son günlerin sanılandan daha da önemli olduğu belirtilerek sınav performansını yakından etkilediği vurgulandı. Yapılan en büyük hatanın ise ebeveynlerin çocuklarına uyguladığı baskı olduğunu, tarih yaklaştıkça ebeveynler nedeniyle negatif etkilenen öğrenci sayısının arttığını ifade etti. Bu nedenle öğrencilerin süreci daha rahat ve verimli geçirmesi adına ilk görevin ebeveynlere düştüğüne ve sınavın zekayı ölçmediği gerçeğinin sıklıkla unutulmasının yaygın bir problem olduğuna dikkat çekti. “Çocuklar, her koşulda destekleneceklerini bilmeli” Rehberlik birimi uzmanları, ‘öğrenciler arası kıyaslama ve hedef' konusuna değinerek, bu duruma bağlı olarak da özellikle son günlerde tavan yapan duyguların kötü etkilendiğini söyledi. Buna göre, sınav öncesi öğrencilerin komşu ve akraba gibi yakın çevreden tanıdıklarla kıyaslanması, gelecek kaygılarını artırıyor ve “Yapamazsan, edemezsen” gibi cümlelerle karşılaşması kendinden şüphe duymasına neden oluyor. Bu durum ise sınav saati geldiğinde omuzlarına normalden fazla yük binen çocuğun kendini yoğun bir stres altında hissederek, bildiği soruları bile cevaplayamamasına veya kaydırma yapmasına sebep olarak bütün netlerin silinmesine yol açıyor. Dolayısıyla ebeveynlere sınav öncesinde büyük görev düşüyor ve sınav sabahı da dahil olmak üzere onu her koşulda destekleneceğini söyleyerek motive etmek, yaşanan stresi çocuğa yansıtarak onu daha da telaşlandırmamak gerekiyor. “Sınav öncesi rutinlerin devam ettirilmesi çok daha sağlıklı” YKS öncesi öğrenciler için hayati bilgiler paylaşan rehberlik birimleri, bir diğer önemli konunun da her kafadan farklı bir ses çıkmasının yol açtığı karışıklık olduğuna dikkat çekti. Yapılan açıklamada, “Bu sınavdan önceki gün uyku saatine, sınav sabahı ise kahvaltı ve yenilmesi gerekenlere dair paylaşılan tavsiyeler aslında faydadan çok zarar sağlayabiliyor. Nitekim, normal yatış saatini sınavdan 1 gün önce değiştiren öğrencilerin sınav sabahı dinlenmeden kalkarak uykusuzluk çekme ve sorulara odaklanamama riski artıyor. Sabah sırf zihin açtığı için üst üste yenilen farklı gıdalar ise mide veya tuvalet kaynaklı sorunlar doğurabiliyor. Bu nedenle günlük rutinlerin devam ettirilmesi aslında sağlıklı bir tercih oluyor ve öğrencinin günü normal bir gün gibi sürdürmesinde etkili olarak omuzlarında daha az baskı hissetmesini sağlıyor” denildi. “Son kontroller hayat kurtarıcı olabilir” YKS'nin öğrencileri ve ebeveynleri benzer şekilde etkileyerek iki taraflı stres oluşturduğunu vurgulayan rehberlik birimi uzmanları, son kontrollerin kimi durumlarda hayat kurtarıcı olduğunu söyledi. Her yıl sınav giriş belgesinin, nüfus cüzdanının veya diğer belgelerin eksikliğinden kaynaklı binlerce öğrencinin sınava giremediğini belirterek, bu tip ön hazırlıkların geceden tamamlanmasının gerekliliğini bir kez daha hatırlattı. Ayrıca sınav günü giyilecek kıyafetlerin metalsiz olması gerektiğinin sıklıkla unutulduğuna, kıyafet seçiminin sabah bırakıldığında vakit kaybettirici olduğuna dikkat çekerek bu hazırlıkların da geceden yapılması gerektiğini vurguladı. Sınavın saati ile ilgili olarak, “2023-YKS 1. Oturum Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve 2. Oturum Alan Yeterlilik Testleri (AYT) için adaylar saat 10.00'dan sonra, 2023-YKS 3. Oturum Yabancı Dil Testi (YDT) için adaylar saat 15.30'dan sonra sınav binalarına alınmayacaklar” bilgisini paylaşan uzmanlar, sınavın getirdiği heyecan yükünden kurtulmak için bu aralıkların iyi planlanması gerektiğini son kez hatırlattı. Uzmanlar son olarak, “Öğrencilerin sınav süresi sonunda sınav kitapçığı ve cevap anahtarı üzerindeki bilgileri kontrol ederek teslim etmeleri hata tespiti açısından çok önemli” uyarısını yaptı. AA

Bayramı sağlıklı geçirmeniz için 6 öneri Haber

Bayramı sağlıklı geçirmeniz için 6 öneri

Ziyaretlerde karşı konulamayan ikramlıklar, art arda içilen çaylar, kahveler… Tüm bunlar Ramazan Bayramı’nda mideye bayram ettiren unsurlar gibi görünse de dikkat!  Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur Ramazan ayında yavaşlayan metabolizmaya aniden yüklenmenin bayram keyfine gölge düşürebileceğini hatta hayati sorunlara davetiye çıkarabileceğini belirterek “Beslenmede porsiyon kontrolü sağlanmaması, yağlı, kızartılmış besinler, hamur işi ve tatlı tüketimi hazımsızlık, reflü, şişkinlik gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları ile birlikte diyabet ve kalp rahatsızlıklarını da beraberinde getirebilir” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, bayramı sağlıklı geçirmek için 6 önemli kuralı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  GÜNE HAFİF BİR KAHVALTI İLE BAŞLAYIN Bayram sabahı, uzun süredir kahvaltı yapmayan bir sindirim sistemi ile güne başlandığının unutulmaması, özellikle poğaça ve börek gibi hamur işlerine yüklenilmemesi gerekiyor. Zira Ramazan ayı boyunca küçülen mideye bir anda yüklenmek hem sindirim sistemi problemlerine hem de kan şekerinde ani yükselme ve dalgalanmalara yol açabilir. Kahvaltıda yumurta, peynir, yeşillik, domates, salatalık, zeytin veya ceviz ile tam tahıllı ekmeğe yer vererek sağlıklı ve dengeli beslenebilirsiniz.   YETERLİ SIVI TÜKETİN  Gün içerisinde özellikle öğün aralarında ağırlıklı olacak şekilde toplamda 2-2,5 lt su tüketmeye özen gösterin. Yeterli su tüketmek hem bayram sonrası oluşabilecek ödemlerin vücuttan atılmasına hem de metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olacaktır. Asitli ve şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Bunların yerine şekersiz meyve kompostoları, süt, ayran ve maden suyu tüketebilirsiniz. TATLIYA ‘DUR’ DEMEYİ BİLİN Bayramın olmazsa olmazı özellikle misafirlikte ikram edilen çikolatalar ve tatlılar. Bu tatlıları tüketirken porsiyon kontrolü sağlanması çok önemli. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur “Tercihiniz öncelikle dondurma, sütlü veya meyveli hafif tatlılardan yana olmalıdır. Şerbetli tatlı tüketimini önermesek de illaki istiyorsanız 1 küçük dilim baklava tüketebilirsiniz. Şerbetli tatlıları asitli içecekler ve meyve sularıyla değil ayran ile birlikte tüketirseniz kan şekerinizin dengelenmesine yardımcı olursunuz. Eğer tatlı tüketiminde porsiyon ölçünüz kaçtıysa akşam öğününde ve ertesi gün boyunca sebze ve protein ağırlıklı beslenmeniz aldığınız kaloriyi dengelemenize yardımcı olacaktır” diyor.  BESLENME DÜZENİ OLUŞTURUN  Ramazan’da ikiye düşen öğün sayısı bayramda da 2 ana öğün ile 1-2 ara öğün şeklinde devam edebilir. Doygunluğunuzu artırmak ve porsiyonları küçültebilmek için ana yemeklerin yanına bol bol salata ve yoğurt ekleyebilirsiniz. Sindirim sistemi rahatsızlıklarını önlemek için yemekleri yavaş yemek ve besinleri iyi çiğnemek çok önemli. 3 ana öğünlü beslenme düzenine geçmek için, öğün sayısı önce ara öğünlerle artırılmalı. Böylece vücudun yeni beslenme düzenine uyum sağlaması kolaylaşır.  ÖĞÜNLERİNİZİ PLANLAYIN  Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur özellikle bayramda ana öğünlerin hafif tutulması gerektiğini belirterek “Yeterli ve dengeli bir öğünü, bir kâse çorba veya tam tahıllı ekmek, zeytinyağlı bir sebze yemeği, ızgara/haşlama veya fırında pişmiş et/tavuk/balık, rengarenk sebzelerden oluşan bir salata ve yoğurt ile oluşturabilirsiniz. Gün içinde az ve sık beslenebilmek için ara öğünler atlanmamalıdır. Ara öğünlerde tercihiniz kefir/süt, meyveler ve kuruyemişler olabilir” diyor.  FİZİKSEL AKTİVİTE ŞART Ramazan ayı boyunca uzun süreli açlık ile yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak için mutlaka fiziksel aktivite yapılması gerekiyor. Günde 30 dakika veya haftada 3 gün 45-50 dakika yürüyüş yaparak ya da evde 20-30 dakika egzersiz ile hem metabolizmanızı hızlandırabilir hem de aldığınız fazla kalorileri dengeleyebilir böylece kilo kontrolü sağlayabilirsiniz. Egzersiz yapmaya zamanınız yoksa bile kısa mesafelerde araba kullanmak yerine yürümeyi ve asansöre binmek yerine merdiven çıkmayı tercih ederek günlük hareketinizi artırabilirsiniz.  HABER MERKEZİ

KOBİ'leri risklerden koruyacak 5 öneri Haber

KOBİ'leri risklerden koruyacak 5 öneri

Son dönem verilerine göre Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99,8’ini, istihdamın ise yüzde 70’ten fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor. Yönetim süreçleri ve pazarlama ile ilgili sorunlar, ekonomiye ve istihdama sundukları katkılar ile ekonominin lokomotifi görevini üstlenen KOBİ'lerin büyümelerini ve sürdürülebilirliklerini doğrudan etkiliyor, risklerle karşılaşmalarına neden oluyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Generali Sigorta, KOBİ'leri risklerden koruyacak tavsiyeler sundu.  İş yapış süreçlerini standartlaştırın KOBİ'lerin iş yapış şeklindeki tutarlılık, başarıyı doğrudan etkilemektedir. İşletmenin iş yapış şekli, standart olmalı; departmana, çalışana veya müşteriye göre değişiklik göstermemelidir. Süreçleri standartlaştırmak için dijital dönüşümün sunduğu uygulama ve yazılımlardan yararlanılmalı, kontrol edilebilir ve güncellenebilir bir yapı oluşturulmalıdır. Değişen müşteri beklentilerini dikkate almak Pandemi ile birlikte müşteri beklentilerinde de bir değişim söz konusu. Değişen müşteri beklentilerini analiz edemeyen KOBİ'ler büyüyememe, müşteri ve gelir kaybı gibi önemli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. KOBİ'ler, finansal yönden büyüme için öncelikle yüksek müşteri memnuniyetini ve beklentilerini merkeze koymalı, müşteri ile daha fazla iç içe olmalı, müşterilerinin ihtiyaçlarını kolaylıkla analiz ederek, anlık kararlar verebilmelidirler. KOBİ’ler müşteri ilişkileri yönetiminde de mümkünse online çözümlerden yararlanmalı, müşteri ile ilişki yönetimi süreçlerini de dijitalleştirmelidirler. Dijital dünyaya odaklanmak Pandeminin getirdiği yeni dönem ile birlikte dünya dijital uygulamalara ve çalışma hayatına doğru daha hızlı bir şekilde evriliyor. Türkiye’de toplamda 60 milyondan fazla internet kullanıcısı bulunduğu ve ülke nüfusunun hemen hemen %75’inin ise aktif sosyal medya kullanıcısı olduğu göz ardı edilmemelidir. Dijital dünya, KOBİ’lerin hedef kitlelerine doğrudan dokunmalarına olanak sağlarken, aynı zamanda bu kritik dönemde hem küçük bütçelerle hedef kitlelere ulaşılmasına hem de ekonomik açıdan tasarruf edilmesine olanak sunmaktadır. Ortak aklı iş süreçlerine dahil etmek KOBİ'lerin büyük bölümünde alınan kararlar, işletme sahibinin ya da işletme yöneticisinin tek başına aldığı kararlardır. Bu durumun olumlu getirileri kadar olumsuz getirileri de söz konusudur. Özellikle günümüzdeki rekabet ve yönetim anlayışı, pazarlamanın ve satışın mevcut dinamikleri, dijitalleşmede gelinen nokta gibi birçok unsur, ortak aklın gerekliliğini ortaya koymaktadır. İşletme sahipleri ve yöneticiler işletmeyle ilgili kararlar alırken çalışanlarından veya alanında uzman isimlerden mutlaka fikir almalı, yönetim süreçlerine bu kişileri de her daim dahil etmelidirler. İş birliklerine ağırlık vermek KOBİ'ler iş alanlarını büyütmek için iş birliklerine açık olmalıdır. Farklı sektördeki diğer işletmelerle yapılacak iş birlikleri, hem işletmeye gelir sağlayacak hem de mevcut ve potansiyel müşteriler nezdinde iletişime katkı sunacaktır. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.