TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#müze

müze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, müze haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa'da bu terzi dükkanına giren kendini müzede sanıyor Haber

Bursa'da bu terzi dükkanına giren kendini müzede sanıyor

Bursa'da yaşayan terzi Hamdi Güner, Ahi Evran kültürüyle çırak olarak adım attığı terzilik mesleğinde 55 yılını geride bıraktı. Meslek hayatı boyunca adeta bir sanatçı titizliğiyle, sanatçılardan sporculara ve siyasetçilere kadar birçok önemli isme kıyafetler dikti. Müşterilerine gösterdiği özel ilgi ve değer sayesinde dükkanı, sadece bir terzihaneden çok daha fazlası haline geldi; adeta bir müzeye dönüştü. 90'lı yıllarda, dükkanının girişine altın yaldızlı bir Şeref Defteri koyarak, müşterilerinden kendisiyle ilgili bir yazı yazmalarını ve hatıra niteliğinde bir eşya bırakmalarını istedi. İlk başta, kendisi için yazı yazan müşterilere, yazdıkları kalemi hediye etti. Daha sonra anahtarlık, kravat, şapka, çiçek ve daha birçok eşyayı hatıra olarak alan Güner, bu özel eşyaları dükkanında sergilemeye başladı. 55 yıl boyunca işini sevgili gibi gören ve müşterilerine aynı özeni gösteren Güner, dükkanında sergilediği eşyalarla müşterilerine geçmişe unutulmaz bir yolculuk sunuyor. Renk cümbüşüne dönüşen dükkanında yüzlerce hatıra eşya bulunuyor ve ilk kez ziyaret edenler bu manzaraya hayranlıkla bakıyorlar. Güner'in çocukluğunda terzi dükkanlarının önünden geçerken duyduğu heyecan, mesleğinde 55 yılı geride bırakmasıyla daha da anlam kazandı. Ahi Evran kültürüyle yetişen terzi Hamdi Güner, çıraklık döneminde bir terzi ustası tarafından gelecekte ünlü bir terzi olacağı söylendiğini dile getirdi. Mesleğine büyük bir tutkuyla sarıldığını vurgulayan Güner, ustasının öngörüsü doğrultusunda çalışarak şöhretli bir terzi olma yolunda ilerlediğini ifade etti. Güner, “Ben, mesleğimi aşkla icra eden bir insanım. Terzi olmadan önce terzi dükkanlarının önünden geçtiğimde 'terzi' kelimesi beni büyük bir heyecana sürüklerdi. İlkokulu bitirdiğimde, babamdan Türk filmlerindeki gibi bir istekte bulundum: ‘Babacım, lütfen beni terzi çırağı yapar mısın?’ dedim. Birkaç terziye başvurduk ancak onların çırak ihtiyaçlarının olmadığını öğrendik. Sonunda, bir terzi bizi ziyaret etmek istedi ve bu beni çok heyecanlandırdı.” şeklinde konuştu. Terzi Hamdi Güner, çıraklık döneminde bir ustasının ellerini görmek istemesiyle başlayan hikayesini paylaştı. Ustasının ellerine baktıktan sonra onun gelecekte başarılı bir terzi olacağını söylemesiyle heyecanlandığını dile getiren Güner, ustasının bu öngörüsüyle kendisini kabul ettiğini ve bu sayede hayallerinin gerçekleştiğini ifade etti. İşe başladıktan sonra kendisine bir hedef belirlediğini ve ustasının öngörüsünü kanıtlamak için çaba sarf ettiğini belirten Güner, ustalarının yanında kaliteli bir eğitim aldığını ve başarılı yıllar geçirdiğini aktardı. 1977 yılında ilk dükkanını açtığını ve bu zamana kadar 54 yıl boyunca mesleğini icra ettiğini belirten Güner, terziliğin ulvi bir meslek olduğunu vurguladı. Giyinme kültürünün önemine değinen Güner, müşterilerine kaliteli işçilik ve zanaat odaklı hizmet sunduklarını dile getirdi. Terzi Hamdi Güner, müşterileriyle olan dostluğunu ve değer verme anlayışını vurguladı. Müşterilerinden aldığı hatıra eşyaları 30 yıldır dükkanında sergileyen Güner, bu eşyaların geçmişe yapılan bir yolculuk olduğunu ve müşteri memnuniyetini artırdığını belirtti. Güner, müşteri memnuniyetinin önemine dikkat çekerek, esnaf camiasında yaygın olan "Müşteri velinimetimizdir" sözünün üzerine düşünerek, müşterilerini nasıl daha mutlu edebileceğini düşündüğünü ifade etti. 90'lı yıllarda hayata geçirdiği Şeref Defteri projesiyle müşterilerine anı bırakma ve hatıra eşyalarını paylaşma imkanı sunduğunu dile getiren Güner, bu uygulamanın hem belgeleme hem de duygusal anlamda önemli olduğunu söyledi. Güner, müşterilerinin bu hatıraları gördüğünde güzel anılarla bir araya geldiklerini ve işlerinin kalitesinin de bu şekilde ortaya çıktığını belirtti. Ayrıca, bazı eşyaların müşterilerini hüzünlendirdiğini, ancak bu hatıraların anılarının izini bıraktığını da ekledi. Terzi Hamdi Güner, dükkanına ilk kez gelen müşterilerin genellikle şaşkınlık yaşadığını ve yanlış yerde olduklarını düşündüklerini belirtti. Güner, müşterilerin ilk girişte terzi hissiyatı alamadıklarını ve hatıra eşyalarının sergilenmesinin dükkanlarında farklı bir atmosfer oluşturduğunu ifade etti. Kendi çalışma alanını gösterdikten sonra müşterilerin ikna olduğunu ve verdikleri değerden dolayı takdir topladıklarını dile getirdi. Dükkanının sadece 3 metrekarelik bir alanda olduğunu ve bu alanda müşteriler için ayrılan önemli bir kısım bulunduğunu belirten Güner, atölyesinin genellikle zanaatkarlık ve el işçiliği gerektirdiğinden dolayı büyük bir alana ihtiyaç duymadığını açıkladı. İşine duyduğu tutkuyla atölyesinde konsantrasyonunu kaybetmek istemediğini ve bu nedenle atölyeyi bir kişinin dahi giremeyeceği kadar küçük tuttuğunu söyledi. Hamdi Güner, işlerini bitirip mankene kıyafeti giydirdiğinde ise bu keyifli anın, işinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlattığını belirtti.

İş Bankası’ndan Resim Heykel Müzesi Haber

İş Bankası’ndan Resim Heykel Müzesi

Resim Heykel Müzesi, Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye İş Bankası’nın Türkiye’ye armağanı olarak 29 Ekim’de kapılarını sanatseverlere açıyor. İstiklal Caddesi No:144 adresinde, önce bir Beyoğlu apartmanı ardından, uzun yıllar Türkiye İş Bankası’nın Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren, korunması gerekli kültür varlığı tescili bulunan binada 2020 yılından bu yana devam eden kapsamlı restorasyon çalışmaları ve müze hazırlıklarında sona gelindi. Müzikten plastik sanatlara, müzecilikten kültür mirası korunması çalışmalarına pek çok alanda faaliyet gösteren İş Sanat’ın çatısı altında hayata geçirilen yeni müzeyle, ülkemizin kültür-sanat rotasına önemli bir kilometre taşı daha eklenmiş oluyor. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu ilk kez görücüye çıkıyor Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa’ya, Hoca Ali Rıza’dan İbrahim Çallı’ya pek çok sanatçının 2 bin 700 civarında eserinin bulunduğu Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu, ülkemizin en geniş ve en zengin özel koleksiyonlarından biri olarak biliniyor. Resim Heykel Müzesi’nde ilk sergilerinde bu koleksiyondan seçilen 600’e yakın eser yer alacak. Restorasyon projesini Teğet Mimarlık’ın hazırladığı Resim Heykel Müzesi, mimari yapıların kent belleğinin korunmasında ve geleceğe aktarılmasında önemli bir yeri olduğunun bilinciyle İş Sanat tarafından uzun soluklu, yoğun ve titizlikle yürütülen bir hazırlık döneminden geçti. Müze, Cumhuriyetimizin 100. yaşının coşkusunun, heyecanının en üst seviyede hissedileceği gün ziyaretçilerle buluşacak. Müzenin kurucu küratörlüğünü mimar, sanat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu üstlendi. Burçak Madran ise Müzeolojik Danışman olarak katkı sağladı. Tarihi bina, 20. asır başına tarihlenen heybetli bir Beyoğlu apartmanı Beyoğlu’nun kültürel kimliğinin kıymetli öğelerinden biri olan, 1900’lü yılların başında zemin katı ticari amaçlı, diğer katları konut olarak inşa edilen tarihi bina, bodrum ve zemin katların yanı sıra biri teras 6 kattan oluşuyor. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiş olan yapı, gerek konum gerekse mimari açıdan Beyoğlu’ndaki 20. Yüzyıldan kalan binalar arasında dikkat çeken örneklerden birini oluşturuyor. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İstanbul'da seyir halinde alev alan otomobil yandı

Roma heykeline zarar veren ABD’li turist gözaltına alındı Haber

Roma heykeline zarar veren ABD’li turist gözaltına alındı

Filistin’in başkenti Kudüs’te bulunan İsrail Müzesi’nde dün, sanat eserlerini yere fırlatan ve 2. yüzyıldan kalma Roma heykeline zarar veren ABD’li Yahudi bir turist, İsrail polisleri tarafından gözaltına alındı. Polis, gözaltına alınan turistin 40 yaşında olduğunu açıkladı. Turistin ilk sorgusunda heykelleri "putperestlik ve Tevrat'a aykırılık" olarak gördüğü için parçaladığını söyledi. Adı açıklanmayan turistin Avukatı Nick Kaufman, müvekkilinin Kudüs Sendromu etkisinde olduğunu savundu. Dün yaşanan olayda, Yunan mitolojisinde zeka, sanat ve barış tanrıçası olarak kabul edilen Athena'nın mermer başının kaidesinden düşerek yere düştüğü ve pagan bir tanrı heykelinin parçalara ayrıldığı ifade edildi. Müze personeli, hasar gören heykellerin restore edildiğini söylerken heykellerin değeri veya yıkım maliyeti hakkında bilgi vermedi. İsrail Eski Eserler Dairesi Müdürü Eli Escusido ise konuya ilişkin açıklamasında, "Bu, kültürel değerlerin yok edilmesinin şok edici bir örneği. Kültürel değerlerin dinini bu şekilde yok edilmesinden endişe duyuyoruz “dedi. Olayın ardından kapanan müze bugün sabah saatlerinde yeniden halka açıldı. Geçtiğimizde hafta yaşanan bir başka olayda İsrail polisi, Kudüs'te kiliseye tüküren fanatik Yahudileri gözaltına almıştı. Kudüs Sendromu nedir Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar için kutsal olan Kudüs şehrinin dini cazibesinin yol açtığına inanılan bir tür yönetim bozukluğu olan durumdur. Turist ya da hacılarda şehrin enerjisinden etkilenme sonucunda kendilerini dinsel temalı saplantılı düşüncelere, çeşitli çarpık fikirlere, sanrılar gibi bozuklukları getiren sendromdur. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- KEY araba müzesine nasıl gidilir? Hikayesi nedir?

İzmir Selçuk’ta gidilecek en iyi müzeler Haber

İzmir Selçuk’ta gidilecek en iyi müzeler

İzmir, Türkiye'nin kültürel zenginliklerinin yoğunlaştığı şehirlerden biridir ve çeşitli müzeleriyle tarih, sanat ve arkeoloji severler için önemli bir cazibe merkezi. İzmir'deki müzeler, zengin koleksiyonları ve etkileyici sergileriyle yerli ve yabancı ziyaretçilere benzersiz deneyimler sunuyor. İzmir’in Selçuk ilçesinde, antik dönemden geniş bir alana yayılan, benzersiz bir noktadır. Bu kasaba, çeşitli müzeleriyle tarih tutkunlarını cezbederek geçmişin derinliklerine doğru büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. İşte Müzekart ile tarihin geçmişini görebileceğiniz müzeler… Selçuk’ta bulunan birbirinden eşsiz tarihi müzeler: Ayasuluk-Selçuk Kalesi Ayasuluk Tepesi’nin en yüksek yerine inşa edilmiş olan iç kale sur duvarları Selçuklu-Osmanlı Dönemlerine aittir. İç kalenin biri batıda, diğeri doğuda olmak üzere iki girişi bulunuyor. Kale içinde, kapıların yakınında beş adet sarnıç, merkezi kısmın güneyinde tek kubbeli ve minaresi kısmen sağlam kalabilmiş cami (Kale Camii), üstte, batıda Türk Dönemi’ne ait Bey Köşkü ve hamamı ile bir başka sarnıç bulunmakta. EFES MÜZESİ Türkiye’nin en önemli müzeleri arasında yer alan Efes Müzesi’nde en çok ilgi çeken eserler bulunuyor. Müzede, yunuslu Eros, Priapos heykeli, Efes Artemis heykeli, İsis heykeli ve birçok mitolojik tanrı heykelleri yer alıyor. İZMİR EFES ÖRENYERİ Görkemli bir metropolis olan Efes Örenyeri, mimari eserleriyle binlerce yıldır ayakta olan bu mega antik şehir. Dünya Miras Listesi'ne giren Efes Örenyeri, Anadolu'nun ana tanrıça geleneğine dayalı, antik dünyanın yedi harikasından Artemis Tapınağı'nın da Efes'te olması önemini artırıyor. EFES ÖRENYERİ-YAMAÇEVLER Efes Örenyeri sınırları içinde bulunan Yamaçevler, antik kentin Roma dönemine ait yedi evden oluşan bir yerleşim alanıdır. İyi korunmuş evler, Bülbül Dağı eteklerindeki teraslar üstüne inşa edilmiş. İlk inşa tarihi M.S. 1. yüzyıl olarak belirlenen evler, daha sonraki yıllarda çeşitli ilave değişikliklerle şehir terk edilene kadar kullanıldı. SELÇUK'A NASIL GİDİLİR? SELÇUK'TA NELER YAPILIR? İzmir merkeze yaklaşık 75 km uzaklıkta bulunan ve Aydın il sınırında yer alan Selçuk ilçesi Ege Denizi kıyısında yer almaktadır. İzmir’de önemli bir tarih ve turizm merkezi olan Selçuk ilçesi, 1950’li yıllarda ilçe statüsüne kavuşmuştur. İzmir şehir merkezinden ortalama 1 saatlik araç yolculuğu ile ulaşabileceğiniz ilçeye İzmir Karayolu ile ulaşım oldukça rahattır. SELÇUK'A KAÇ SAATTE GİDİLİR? Selçuk’a havayolu ile ulaşım İzmir’in Gaziemir ilçesinde bulunan Adnan Menderes Havalimanı ile sağlanmaktadır. Buradan Selçuk ilçe merkezine ulaşım ise İZBAN ile ortalama 1-1.5 saat, Selçuk minibüsleri ile ortalama 1 saat ve HAVAŞ seferleri ile ortalama 1 saat sürmektedir. Selçuk’a otobüs ile ulaşım için ise Selçuk Otobüs Terminali’nin kullanılması gerekmektedir. Otogardan ilçe merkezine ulaşım için minibüs ve otobüs seferleri ve taksi yolculuğu tercih edilebilmektedir. SELÇUK'A NASIL GİDİLİR? Selçuk'a gitmek için karayolu, havayolu ve demiryolu ile ulaşım seçenekleri mevcuttur. Doğrudan ya da aktarmalı olarak Selçuk’a gidilebilir. SELÇUK’TA NELER YAPILABİLİR? Efes Antik Kenti ile meşhur olan Selçuk'ta ziyaretçiler için pek çok farklı alternatif bulunuyor. Selçuk'u ziyaret etmek isteyenleri hafta sonu ve diğer günlerde hem tarihi hem de doğal güzellikler bir arada bekliyor. Deniz tatili isterseniz çevredeki oteller ya da Kuşadası size seçenekler sunuyor. Kültürel ve tarihi bir gezi yapmak isteyenler için ise Şirince ve Matematik Köyü karşımıza çıkıyor. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Müzekart başvurusu nasıl yapılır? Müzekart ücretsiz mi oldu?

Zile Panayırı’nın 60 yıllık afişi bu müzede sergileniyor Haber

Zile Panayırı’nın 60 yıllık afişi bu müzede sergileniyor

Hititler, Mezopotamya uygarlıkları, Persler, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok devlet ve milletten izler taşıyan Tokat’ın Zile ilçesi tarihi zenginlikleriyle dikkat çekiyor. İlçenin tarihi zenginliklerinden birisi olan Zile panayırı ise asırlardır devam ettiriliyor. Osmanlı döneminde daha sistemli bir yapıya kavuşan panayır, Anadolu'nun en büyük 6. panayırı olarak kabul ediliyor. 600 yıllık tarihe sahip olan panayırın en resmi delili ise 1964 yılına ait olan bir afiş. Yaklaşık 60 yıllık bu afiş Zile Kent Müzesi’nde sergileniyor. "Panayırının en resmi belgelerinden bir tanesidir" Zile Kent Müzesi Müdürü Kurtuluş Uygun, bu afişin tarihi panayırın en eski belgesi niteliğinde olduğunu belirtip, "Antik ticaret yolları, dini merkezler ve kervansarayların üzerinde bulunan Zile Panayırı yoğun ilgi görüyordu. Mezopotamya uygarlıkları ile Hitit uygarlıklarının bir araya gelme noktası bu panayır alanıydı. Bu güzergah üzerinden Persler Kral Yolu'nu geçiriyor. Kale ve çevresinde tapınak inşa ediyorlar. Bahar aylarında bir aya yakın etkinlikler düzenliyorlar, zaman içerisinde kutlamaların yapıldığı bir alana dönüşüyor. Geçmişten günümüze ulaşan sikke tabak çanak gibi eşyalardan böylesi eğlencelere izin verdiklerini görüyoruz. Selçuklu döneminde bu güzergah üzerinde büyük kervansarayların kurulduğunu biliyoruz. Osmanlı Devleti'nin de bu sistemi devam ettirdiğini görüyoruz. Bu etkinliği Osmanlı Devleti'nin daha da kurumsallaştırdığını ve altı büyük panayırından biri olduğunu biliyoruz. Zile ilçesi 1900'lere kadar birçok ilçeyi kendisine bağlamış merkez ilçe statüsünde bulunuyor. Bu panayır alanları özel alanlar olduğu için Çevre illerden de gelen insanların çok olduğunu biliyoruz. Hatta bazı İngiliz raporlarında panayırın bütçesinin kontrol edildiği, incelemeye alındığı ve demir yollarının bu panayıra etkisi olacağını incelediklerini görüyoruz. Bu afiş kentte vatandaşların dilden dile dolaşan panayırının en resmi belgelerinden bir tanesidir, bu afiş 1964 yılına ait bu afişte Zile Panayırı'nın leblebisinden pekmezine kadar birçok materyal barındırdığını gösteriyor. Bu afiş elden ele geçme usulü ile müzemize geldi, yaklaşık bu afişin 60 yıllık bir tarihi var. Bir markanın özel basım ürünüdür. Zaman içerisinde yıpranmış olan afiş restore edilerek buraya koyuldu. Bu afiş bir yıldır müzemizde sergileniyor buraya gelen vatandaşlar afişi görebiliyorlar" şeklinde konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Bu 10 tablonun sırrı ne? İşte sırlarını duyunca çok şaşıracağınız 10 tablo!

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.