TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mahmut Özgener

Mahmut Özgener haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mahmut Özgener haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener kimdir? Haber

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener kimdir?

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in hayatı merak konusu oldu. Biz de sizin için hakkında merak edilen tüm detayları derledik. Peki Mahmut Özgener kimdir? Detayları için haberimize göz atabilirsiniz… Mahmut Özgener kimdir? Mahmut Özgener, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin eski Başkan Vekili ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun eski başkanıdır. İzmir'de 23 Mart 1963 tarihinde doğmuştur. Ortaokul eğitimini İzmir Saint Joseph Lisesi'nde tamamlayan Mahmut Özgener, lise eğitimini ise İzmir Atatürk Lisesi'nde tamamladı. Daha sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Pazarlama Bölümü'nden mezun oldu. 1987 yılından bu yana tütün sektöründe faaliyet gösteren Mahmut Özgener, 1999-2006 yılları arasında Ege Tütün İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi. Ardından 2006 yılında Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkan Vekili olarak görev aldı. Ayrıca 2008 yılına kadar Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekilliği görevini de üstlendi. Mahmut Özgener, İngilizce ve Fransızca dillerini bilmektedir. Evli olan Özgener, 2 çocuk babasıdır. Ayrıca, İzmir'in eski belediye başkanlarından Osman Kibar'ın torunudur. İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti başkanı olarak görev yapmaktadır. Mahmut Özgener, 2004-2006 yılları arasında Türkiye Futbol Federasyonu üyeliğine seçildi. Ayrıca, Altay Spor Kulübü'nde 4 farklı dönemde başkanlık görevini üstlendi. TFF başkanı Hasan Doğan'ın 5 Temmuz 2008'de geçirdiği kalp krizi sonucu vefatıyla, 6 Temmuz 2008'de vekaleten başkanlığa getirildi. Ardından, 19 Ağustos 2008'de resmi olarak TFF başkanı seçildi. Ancak, 14 Haziran 2011'de TFF Başkanlığı için tekrar aday olmayacağını açıkladı.

Kınık OSB'nin imar planları onaylandı Haber

Kınık OSB'nin imar planları onaylandı

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Eylül ayı olağan meclis toplantısı, İZTO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz’ın idaresinde gerçekleştirilen meclise İZTO meclis üyeleri katıldı. Meclisin açılış konuşmasını yapan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin faaliyete geçmesini sağlayacak 1/25.000’lik imar planları onayı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geldiğini açıkladı. Kınık OSB, dünyada tıbbi ve aromatik bilgiler, tohum, fide alanında ilk OSB olma özelliğine sahip. Yapılan toplanda bu ay ekonominin gündem odağının açıklanan 2024-2026 Orta Vadeli Programı oluşturduğunu dile getiren Özgener, “Temel kavramların yanı sıra enflasyonla mücadele, yeşil-dijital dönüşüm, girişimcilik eko sisteminin güçlendirilmesi gibi konuların da ilk sıralarda yer bulması iş dünyamıza umut ve moral aşıladı. Özellikle, yeşil ve dijital dönüşüm ile Sera OSB’lere yönelik yatırımların OVP kapsamına alınması, mevcut çalışmalarımızın hızlandırılması konusunda bizleri teşvik etti. OVP’nin açıklanmasının hemen ardından ay içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Sayın Ticaret Bakanımız ile yaptığımız toplantılarda da OVP ve önümüzdeki dönemin ekonomi politikaları hakkında detaylı bilgi edinme imkanı bulduk. OVP’nin reel sektörümüze yol göstereceğine inanıyoruz. Büyümenin kompozisyonunun ihracat odaklı olarak tasarlanmasından da memnuniyet duyuyoruz. Diğer yandan, enflasyonun OVP’de hedeflenen büyüme oranlarıyla nasıl düşeceğine dair detayların ve hedeflenen yüksek ihracat rakamlarının sağlanmasına ilişkin planlamaların da net olarak paylaşılması gerektiği konusundaki talebimizi dile getirdik” ifadelerini kullandı. ‘KONUTTA İZLENECEK POLİTİKALAR DİKKATLİ TAKİP EDİLMELİ’ Konut piyasasında izlenecek politikaların dikkatli izlenmesi gerektiğini söyleyen Mahmut Özgener, “Konut piyasasında ilk konut sahipliğinin desteklenmesi de belirtilen önemli noktalar arasında yer alıyor. Fakat ikinci ve daha fazla konut sahipliği hususunda, kredi kullandırılmasının özendirilmeyeceğini anlıyoruz. Bu bağlamda, İzmir’de konut piyasasındaki fiyat artışları son yıllarda çok yüksek olduğu için, izlenecek politikaları dikkatli takip etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum” diye konuştu. ‘FİNANSMANA ERİŞİM GÜNDEMİMİZDE OLMAYA DEVAM EDECEK’ “Finansmana erişim, yeni dönemde de gündemimizde olmaya devam edecek” diyerek sözlerine devam eden Özgener, “Seçici kredi politikalarına uygun olarak yatırım, üretim ve ihracatın desteklenmeye devam edileceği görülüyor. Bu kapsamda, uluslararası finansmana erişim imkânlarının arttırılması ve Merkez Bankası regülasyonları ile iş dünyasına daha fazla kredi verilmesi de hükümetimizin öncelikleri arasında yer alıyor” diye söyledi.    ‘FAİZ GETİRİLERİ DÖVİZ KURLARI BEKLENTİSİNİN ALTINDA’ Bankaların, Kur Korumalı Mevduat’ın (KKM) Türk lirasına çevrilmesine daha yüksek faiz verdiğinin ama faiz getirisinin yıl sonu döviz kurları beklentisinin altında kaldığını söyleyen Özgener, “Ancak yüzde 40 ila yüzde 50 arası faiz getirisinin bile yıl sonu döviz kurları beklentisinin altında kalmasından dolayı yatırımcıların beklentilerini tam olarak karşılamadığını gözlemliyoruz. Son olarak; Kur Korumalı Mevduat’tan çıkışı hızlandırmak amacıyla 25 Eylül itibariyle asgari faiz zorunluluğu kaldırılmış durumda. KKM’den şu an itibariyle bir parça çıkış olsa da Döviz Tevdiat Hesaplarındaki artış, esas hedef olan TL mevduatın artırılmasında istenilen durumu yaratmıyor. Mevcut seviyede, TL mevduat faiz oranları yeterli seviyeye ulaşmıyor. Bu durum, politika faizlerinin enflasyon beklentisiyle uyumlu hale gelmesi gerektiğini bize gösteriyor” diye konuştu. ‘35 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM PAKETİ KULLANDIRILMAYA BAŞLANACAK’ Dünya Bankası ile yürütülen 35 milyar dolarlık yatırım paketinin, KOSGEB ve başka kanallarla kullandırılmaya başlanacağı yönündeki açıklamayı da olumlu karşıladıklarının altını çizen Özgener, “Verilen krediler kadar yatırım teşvik sisteminin güncellemesinin de önem taşıdığını seçimlerden önce vurgulamıştık. Bu konuda, Stratejik Bütçe Başkanlığı içerisinde Devlet Yardımları Genel Müdürlüğü olarak yeni bir birim kurulduğunu ve daha da önemlisi bu birimin teşviklerin etki değerlemesini yaptığını öğrenmekten memnuniyet duyduk.  Önümüzdeki dönemde, teşvik sisteminde sürekli güncelleme yapılarak, yeşil ve dijital dönüşüm yatırımlarına öncelik verileceğini anlıyoruz.  Bu alanlara yönelik düzenlemelerle; yatırım yapanların en az 5. Bölge desteklerinden faydalanabilmesinin önü açılacak.  Yeşil ve dijital yatırımlar, İzmir’imizin de öncelikli gündeminde yer aldığından, bu düzenlemeleri oldukça önemsiyoruz.  Teşvik sistemi ve öncelikli yatırım politikalarının, İzmir için doğurabileceği sonuçlar açısından yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum” diye vurguladı. OVP’deki enflasyon tahminlerine de değinen Özgener, “OVP’de açıklandığı üzere 2024 yılı enflasyon tahmini beklentisi yüzde 33. Ancak önümüzdeki dönemde bu beklentinin gerçekleşebilmesinin enerji fiyatlarındaki seyre, asgari ücret artışına ve hizmet fiyatlarındaki katılığa bağlı olduğunu düşünüyoruz” dedi. ''Üretilen değerli ürünlerin yurtdışı pazarlarla buluşmasını sağlamayı amaçlıyoruz'' Dünyada tıbbi ve aromatik bilgiler, tohum, fide alanında ilk OSB olma özelliğine sahip Kınık OSB’nin imar planlarının onayının İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geldiğini açıklayan Mahmut Özgener, “Ülkemizin ve bölgemizin zengin bitki florasını daha katma değerli hale getirmek amacıyla kurduğumuz Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin faaliyete geçmesini sağlayacak 1/25.000’lik imar planları onayı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Bugün yapılan Kınık OSB Müteşebbis Heyet Toplantısı’nın ardından dünyada tıbbi ve aromatik bilgiler, tohum, fide alanında ilk OSB olma özelliğine sahip Kınık OSB’nin yapım ihalesi için imzaların atıldığı haberini de paylaşmak istiyorum. Sağlıktan kozmetiğe, gıda sanayinden kimyaya kadar birçok endüstriye hammadde sağlamasını öngördüğümüz projemizin markalaşma, yerelleşme, yüksek katma değerli üretim ve ihracat hedeflerimizde önemli rol oynayacağına inanıyoruz. Bu projemizden yola çıkarak İzmir Ticaret Borsası ve Ege İhracatçı Birlikleri ortaklığında tasarladığımız Tıbbi ve Aromatik Bitkiler URGE’miz de geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanlığı tarafından onaylandı.  Kurumlarımızla iş birliği halinde vakit kaybetmeden çalışmalara başladık. Projemiz sayesinde kümelenme anlayışını pekiştirerek, üretilen değerli ürünlerin yurtdışı pazarlarla buluşmasını sağlamayı amaçlıyoruz” diye belirtti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - PET İZMİR, Fuar İzmir'de kapılarını açacak

Mahmut Özgener: Dün de bugün de ilklerin şehri İzmir Haber

Mahmut Özgener: Dün de bugün de ilklerin şehri İzmir

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 101'inci yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, kurtuluş mücadelesinin başlangıç noktası, bağımsızlığın sembol şehri olan İzmir’in, Türkiye’nin kalkınması için çok önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. İzmir’in tarihi boyunca ilklerin şehri olduğunu ifade eden Özgener, sözlerine şöyle devam etti: "İzmir’in ticari geleneğinin güçlü olması nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında toplanan İzmir İktisat Kongresi, Türkiye’nin geleceğine damga vuran en önemli buluşmadır. İzmir İktisat Kongresi’nden dört yıl sonra İzmir Ticaret Odası Meclisi’nin İzmir’de 9 Eylül’de bir sergi açılması yönündeki kararı çerçevesinde “9 Eylül Sergisi” 4-25 Eylül 1927 tarihinde gerçekleştirildi. 72’si yabancı olmak üzere 338 şirketin yer aldığı serginin başarısı İzmir’de fuarcılık kültürü ve geleneğinin temelini oluşturdu ve İzmir Enternasyonal Fuarı’nın başlangıcı oldu. İzmir’in ilkleri bunlarla da sınırlı kalmadı. Türkiye’nin ilk Atatürk anıtı 1926 yılında Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bahçesinde inşa edildi. 1975’de ilk dayanıklı süt üretimi İzmir’de yapıldı. Türkiye’nin ilk tüp bebeği 1989 yılında Ege Üniversitesi Hastanesi’nde doğdu. İlk Türk bayraklı konteyner hat taşımacılığı 1996 yılında İzmirli bir firma tarafından yapıldı. Türkiye’nin ilk sertifikalı organik ürünler pazarı İzmir’de düzenlendi. İlk kadın tiyatrocu Afife Jale ilk oyununu İzmir’de sergiledi. Anadolu’nun ilk demiryolu İzmir’e yapıldı. İlk Türk Bankası 1888’de İzmir’de şubesini açan Ziraat Bankası oldu. Bizler, saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok ilke ev sahipliği yapan müstesna bir kentin paydaşlarıyız. Bu nedenle çalışmalarımızı kentimizin tarihi misyonundan aldığımız motivasyonla yürütüyor, projelerimizin kentimizin “ilk”ler kültürüne uygun olmasına özen gösteriyoruz. Dünün en büyük girişimcilik örneklerine imza atan İzmirimizin, yeni nesil teknolojiler ile inovasyon ve girişimcilikt Dünyaya öncü olması en temel hedefimiz. Bu duygu ve düşüncelerle İzmir’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 101’inci yılında başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Başkan Yelkenbiçer : 9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu savaşımızın sembolüdür

İZTO Başkanı Özgener: “Kredi Limitlerinin Azaltılması Üyeleri Zorluyor” Haber

İZTO Başkanı Özgener: “Kredi Limitlerinin Azaltılması Üyeleri Zorluyor”

İzmir Ticaret Odası (İZTO) ağustos ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz yönetiminde, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve yönetim kurulunun katılımıyla gerçekleşti. Meclis konuşmasına 30 Ağustos Zafer Bayramı için temennilere bulunarak başlayan Özgener, Türkiye’nin ekonomik açıdan kritik bir sürece girdiğini ve doğru ekonomik politikaları için atılması gereken adımların önemine dikkat çekti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından on alınan kararlarla birlikte üyelerinin kredi bulmakta zorlandıklarını ifade eden Özgener, “Üretimin ve istihdamın artmasının önündeki en önemli engellerden biri olan bu durumu aşmak için yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmesi gereklidir” dedi. EKONOMİ POLİTİKALARINDA KRİTİK DÖNEM Seçimlerden sonra uygulanmaya başlanan ekonomi politikalarını için kritik bir sürece girildiğini belirten Özgener, “Önümüzdeki 2-3 ayda doğru ekonomik politikaları uygulama kararlılığımız, enflasyonu ne kadar düşürebileceğimizi belirleyecek. Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin son bir ayda ortaya koyduğu enflasyonu düşürme kararlılığının toplumu ikna edici olması gerekiyor.  Öncelikli olarak temmuz ayında enflasyon raporunun açıklanması ile başlayan süreç önemli oldu ve bizlere politika yapıcıların kararlılığı, şeffaflığı ve teşhisleri ile ilgili olumlu sinyaller verdi. Son enflasyon raporunda, geçmiş sunumlar ve raporlardan farklı olarak, temel amacın fiyat istikrarı olduğu vurgusunun yapılması ve enflasyonda geçici bir yükselme beklendiğine değinilmesi önemliydi. Sonuç olarak; enflasyonla ilgili doğru tespitlerin yapıldığını ve etkin teşhisler konulduğunu görüyoruz. Bu tespitlere yönelik enflasyonunun nasıl düşürüleceğine dair hareket planının net olarak ortaya konması gerekiyor. Teşhisler doğru iken, beklentilerin de doğru yönetilmesinin kritik olduğu bir aşamaya geldik” diye konuştu. ÜYELERİMİZ KREDİ BULMAKTA ZORLANIYOR Türk Lirası’nda hala reel faizlerin negatifte kalmaya devam etmesinin, enflasyon probleminin çözümünü zorlaştıracağını ve geciktireceğini savunan Özgener, “Atılan adımların doğru yönde olduğunu görüyoruz ama bu hızın ülkemize yetmeyeceği endişesi var. Negatif reel faizlerin etkisini, makro ihtiyati tedbirlerle telafi etmeye çalışmanın sonucunda, son dönemde hepimizin hissettiği gibi “krediye erişim konusunda sıkıntılar” yaşıyoruz. Banka bilançolarına uygulanan makro ihtiyati sınırlandırmalar, son dönemde krediye erişimi imkânsız hale getirildi. Üyelerimizden bankaların limit güncellemesi yapmaya yanaşmadıkları, limit güncellemesine yönelik bankaların yüksek oranda masraflar çıkarttıkları ve normalden uzun bir prosedür izledikleri, tüm şartlar sağlansa bile krediye erişim konusunun garanti olmadığı, kredilere değişken ve yüksek faiz oranları ile erişim sağlanabildiği, vadelerin düşük olduğuna dair geri dönüşler alıyoruz.  Üyelerimizin nakit akışını yönetmek ve işletme sermayesini fonlamak olarak görüyoruz. Uzun vadeli yatırıma yönelik finansman kaynakları kapalı durumda. Üretimin ve istihdamın artmasının önündeki en önemli engellerden biri olan bu durumu aşmak için yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmelidir” dedi. RASYONEL KARARLAR BENZER HIZDA DEVAM ETMELİDİR Merkez Bankası’nın açıkladığı kapsamlı raporun ardından mevcut politikaları değiştirmeye yönelik adımlarına devam etmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Özgener, “Bu bağlamda, 20 Ağustos’ta bankaları liralaşma stratejisi kapsamında getirisi dövize endeksli olan kur korumalı mevduata yönlendirmeyi sonlandırarak, Kur Korumalı Mevduat’tan çıkış süreci yönünde ilk adımı atmış oldu. Bununla birlikte; bu ayın en önemli gündemi, Merkez Bankası politika faizi artışıydı. Merkez Bankası politika faizi, 24 Ağustos itibariyle 7,5 puan artırılarak yüzde 17,5’dan yüzde 25’e çıktı. Bu kararı, rasyonel politikalar çerçevesinde atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabilmesi için, Merkez Bankası’nın politika faizi aracını da uygun gördüğü şekilde kullanabilmesi önemliydi ve piyasa beklentilerinin üzerindeki bu artışla olumlu bir etki yarattı. Bu rasyonel kararların benzer hızda ve kararlı bir şekilde sürmesini diliyoruz” sözlerini kullandı. OVP’NİN BİRİNCİL ÖZELLİĞİ İŞLEVSELLİK OLMALI Eylül ayında açıklanması beklenen 2024-2026 Orta Vadeli Program (OVP)’ı değerlendiren Özgener, şu ifadeleri kullandı; “Merkez Bankası’nın adımları ile enflasyonu düşürmek için bir alan yaratıldı.  Bu adımların, Orta Vadeli Program ile desteklenmesi gerekiyor. Başarılı sonuçlar alınabilmesi için OVP’nin birincil özelliğinin işlevsellik olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu program iş insanlarına önümüzdeki dönemle ilgili bir öngörü verebilmeli ki yatırımlar, harcamalar ve satışlarla ilgili bir yol haritası çizebilelim. İşlevsel bir planın ortaya konabilmesi de ancak içsel tutarlılığın sağlanmasıyla mümkündür. Bu prensipler ışığında, yeni Orta Vadeli Program’da da şimdiye dek verilen beyanatlar ve açıklanan raporlarda olduğu gibi, enflasyonla mücadelenin birincil öncelik olacağını umuyoruz. Ancak bu kez yapılan teşhislere ilişkin atılacak somut adımların ve izlenecek politikaların da net olarak açıklanmasını bekliyoruz. Açıklanacak Program’da, devletin yönlendirme gücünün güçlü bir şekilde ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda özellikle büyümenin kompozisyonu yani; yatırım, harcama ve tüketimler konusunda bir perspektif verilmesi büyük önem taşıyor. Önümüzde yerel seçimlerin de olduğunu göz önüne alırsak Orta Vadeli Program’ın ekonomi politikalarında geçim ve seçim arasındaki tercih dengesinin de çok iyi yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Yatırımlar için yıl içinde sık sık değiştirmek zorunda kalmayacağımız planlara ihtiyacımız var. Bunun için Program’ın, reel sektöre ışık tutabilecek kadar sağlam olmalı. Orta Vadeli Program’ın teşvik sisteminin geliştirilmesi, kredilerde seçici davranılması ve işgücü piyasasındaki genel kalifikasyon sisteminin güçlendirilmesi gibi yapısal reformlar ve verimlilik artışlarına da vurgu yapması gerektiği kanaatindeyiz.” ETNİK VERGİ SİSTEMİ İŞ DÜNYASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ Etkin bir vergi sisteminin oluşturulmasının iş dünyası açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Özgener, “Ülkemizde dolaylı vergilerin, toplam vergi geliri içerisindeki payı oldukça yüksek. Bunun yanı sıra basit, sade ve uzun yıllar güncelliğini yitirmeyecek, yeni teknolojilere uyum sağlayacak ve uluslararası koşullara uygun adil ve çağdaş bir vergi sistemine ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz da, doğrudan vergilerin artırılıp dolaylı vergilerin azalması, vergi sisteminin yenilenmesi ve sadeleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Sayın Yılmaz’ın görüşleriyle, Odamızın vergi konusundaki önerilerinin örtüşmesinden memnuniyet duyduk. Yakın zamanda konuyla ilgili önemli adımlar atılması beklentilerimiz arasında” diye belirtti. İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ 12 BÖLÜMDE TÜRKİYE BİRİNCİSİ 2023 yılı, YKS sonuçlarına göre İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin önemli başarılara imza attığını söyleyen Özgener, “Üniversitemiz, yüzde 99,92 doluluk oranına ulaşan ve bölümlerine yerleşen öğrencilerin başarı puanında geçtiğimiz yıllara göre önemli bir artış gösterdi. Bu yıl tüm vakıf üniversiteleri arasında 33 lisans bölümümüzün 12’sinde Türkiye birincisi, beşinde Türkiye ikincisi ve yine beşinde Türkiye üçüncüsü olduğumuzu paylaşmak isterim. Diğer bir deyişle; 33 lisans bölümümüzün 22’sinde Türkiye sıralamasında ilk 3’te yer alıyoruz. İzmir Ekonomiyi ülkemizin her yerinden öğrencilerin tercih ettiği bir üniversite yapma yolundaki hedefimizi 2023 yılında da koruduk ve 67 farklı ilden gencimizin üniversitemizi tercih etmesini sağladık. Üniversitemizin bu başarılı sonuçlarının aratarak devam edeceğine inanıyor, yeni eğitim yılında tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz” dedi. Bu haber de ilginizi çekebilir: DTO İzmir’de hedef bir buçuk milyon turist

Özgener'den, yeni kabineye ilişkin değerlendirme Haber

Özgener'den, yeni kabineye ilişkin değerlendirme

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni kabineye ilişkin değerlendirmede bulundu. Özgener, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni kabinenin kentimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, tüm Bakanlarımıza görevlerinde başarılar diliyorum. Önümüzdeki süreçte, kentimize katma değer sağlamak için Oda ve Borsalar olarak geliştirdiğimiz projelerimize, yeni Bakanlarımızın da katkılarıyla ivme kazandırmak önceliklerimiz arasında olacak. Daha önce de belirttiğim gibi yoğun geçen seçim sürecinin sona ermesiyle birlikte artık tüm odağımızı “ekonomi” ye çevirmemiz ve ülke olarak sahip olduğumuz büyük potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeyi hedeflememiz gerektiği kanaatindeyim. İş dünyası olarak reel sektörü ve topyekun kalkınmayı desteklemesini umduğumuz yeni dönem ekonomi politikalarının açıklanmasını beklediğimiz bu süreçte, ülkemizin, yeni kurulan kabine ile birlikte makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme hedefine daha hızlı ilerleyeceğine inanıyorum. Her zaman olduğu gibi bu süreçte de, iş dünyası olarak daha çok üreten ve istihdam sağlayan, katma değeri yüksek ihracat yapan güçlü bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki süreçte ülkemizin kuvvetli ve istikrarlı bir büyümeyi yakalayabilmesi için önerilerimizi iletmeyi sürdüreceğiz." HABER MERKEZİ

İtalya’nın İzmir Konsolosluk binası hizmete açıldı Haber

İtalya’nın İzmir Konsolosluk binası hizmete açıldı

İtalya’nın İzmir Konsolosluk Binası törenle açıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de katıldığı açılışa İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalya İzmir Konsolosu Valerio Giorgio, İtalya Dışişleri ve Uluslararası İlişkiler Bakanlığı Yurtdışındaki İtalyan Yurttaşları ve Göç Politikaları Genel Müdürü Luigi Maria Vignali, kaymakamlar, konsoloslar, sivil toplum örgütlerinin başkanları katıldı. SOYER: “BARIŞ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ” İtalya İzmir arasındaki ilişkiler için İtalya İzmir Konsolosu Valerio Giorgio’ya teşekkür ederek konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Dünya bir yandan globalleşirken aslında bir yandan da yerelleşiyor. Hatta buna dair güzel bir sözcük de var; glokalizasyon. Örneğin küresel iklim krizi, küresel ısınma, tüm küresel krizlerin çözümü yerelde. Devletler arası ilişkilerin sağlığı kadar yerelde kurulan insanlar arası ilişkiler de barış için çok önemli. İtalyan konsolosluğunun çalışmalarını çok önemsiyoruz ve değer veriyoruz. İzmir’deki konsolosluklar içinde meslek memurlarının görevlendirildiği 4 konsolosluktan birinin İtalya'ya ait olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu İtalya'nın da İzmir’e verdiği önemin göstergesidir. Yeni binanın açılması bu önemin arttığını gösteriyor. Özellikle İzmir’in, Türkiye’nin potansiyelinden hep bahsedilir, potansiyel enerji bir işe yaramaz. Bunu kinetik enerjiye dönüştürmek gerekir. Bu yeni binanın potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürme konusunda da önemli bir adım olduğunu düşünüyorum” dedi. KÖŞGER: “YAŞASIN İTALYA TÜRKİYE DOSTLUĞU” İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, “Akdeniz havzasında daha güzel dostluklar, daha müreffeh bir bölge oluşturma yolunda birlikte gayret ettiğimiz için bütün İtalyan dostlarımıza teşekkür ediyorum. Bizim en yakın dostlarımızdan birisi İtalyanlar. İki ülke arasındaki kardeşliğin gelişmesi için gösterilen gayretlerin meyve vereceğine inanıyorum. Yaşasın İtalya Türkiye dostluğu” dedi. MARRAPODİ: “İZMİR-İTALYA KONSOLOSLUĞUNUN SİYASİ BİR GÖREVİ VARDIR” Konsolosluğun sadece idari bir devlet ofisi ve kurum olmadığını vurgulayan İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, “Bazı konsoloslukların, İzmir-İtalyan Konsolosluğunun olduğu gibi ayrıca siyasi mevcudiyetleri vardır. Eğer İzmir-İtalya Konsolosluğu, Ankara Büyükelçiliği’nin koordinasyonu içinde Türkiye-İtalya arasındaki ticari ekonomik bağları, kültürel ve bilimsel değişimi ve diğer tüm ikili ilişleri geliştiriyorsa diyebiliyoruz ki İzmir-İtalya konsolosluğunun siyasi bir görevi vardır” diye konuştu. VİGNALİ: “YENİ HİZMET ANLAYIŞIMIZDIR” İtalya Dışişleri ve Uluslararası İlişkiler Bakanlığının Yurtdışındaki İtalyan Yurttaşları ve Göç Politikaları Genel Müdürü Luigi Maria Vignali, “Sadece yeni bir bina değil, özellikle binanın içerisindeki yeni konseptle verilecek hizmetlerin tamamının açılışıdır bu. Bu yeni yaklaşım sadece İtalyan yurttaşlarımıza değil aynı zamanda da Türk dostlarımıza verdiğimiz değer ve iki ülke arasındaki ilişkilerin pekişmesi yolundaki yeni hizmet anlayışımızdır” dedi. Geçen mart ayında 160. kuruluş yılını kutlayan İzmir’deki İtalyan Konsolosluğu’nun şehrin en eski kurumlarından biri olduğunu vurgulayan İzmir İtalya Konsolosu Valerio Giorgio ise “Daha modern kurumsal bina yaratmayı, böylelikle daha verimli çalışmayı amaç edindik. Konsolosluk hizmetlerini iyileştirme konusundaki görevimiz başlıyor” diye konuştu. HABER MERKEZİ

100 yıl sonra İzmir İktisat Kongresi'nin ilk oturumu gerçekleşti Haber

100 yıl sonra İzmir İktisat Kongresi'nin ilk oturumu gerçekleşti

KEMAL ÖZKURT İzmir İktisat Kongresi 100 yıl sonra yeniden, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve İzmir Valiliği tarafından düzenlenen kongreyle bugün açılışı düzenlendi. 100. yıl dönümünde "Küresel Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi" ana temasıyla düzenlenecek olan kongre 29-30 Mart tarihlerinde iki gün boyunca devam edecek. Kongrenin ilk oturumuna; İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Kongre Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Rıfat Hisarcıklıoğlu, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Osman Yıldız ve Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral katılım gösterdi. Kongrede açılış konuşması yapan Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, "Kongremizde ilk 100 yılın iktisadi değerlendirmesi yapılacak ve 10 büyük ekonominin arasına girmenin yol haritası yapılacak" dedi. "HEDEFİMİZ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA GİRMEKTİR" Cumhuriyet henüz ilan edilmeden 17 Şubat 1923'te İktisat Kongresi toplanmış, söz konusu bu kongrenin de yeni Türkiye'nin iktisadi geleceğini belirleyeceğini dile getiren Bilgin, "Bu kongrenin ana teması ‘Küresel Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisidir”. İktisat Kongresinin ikincisi Kasım 1981'de yapılmıştı. Üçüncüsü, 1990'lı yılların başında Haziran'da gerçekleşmiştir. Türkiye'nin uzun dönemde bilgi toplumuna dönüşmesi, AB'ye giriş kapsamında düzenlenmiştir. Şimdi ilk kongreden tam 100 yıl sonra aynı mekanlarda bu defa ‘Küresel Ekonomik Güç Olma Yolundaki’ ana temayla toplanmış bulunuyoruz. Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye entegre olmayı başarmıştır. Hedefimiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmektir. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız, sanayimizi dönüştürmemiz, yüksek katma değerli üretimler, ihracatımızı artırmamız gerekmektedir. Bunlar olmadan orta gelir tuzağını aşmak mümkün değil" diye belirtti. "BÜYÜK BİR BAŞARIYLA KÜLLERİNDEN DOĞMUŞ BİR MİLLETİN ADI TÜRKİYE’DİR" Kongrede Bilgin'in ardından konuşa yapan, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, tarım ve hayvancılık sektörünün gelişmesi gerektiğine dikkat çekti. Kestelli, "Ülkeyi kuran irade, savaş alanlarında kazanılan zaferlerin ekonomiyle taçlandırılmadığı takdirde sürdürülebilir olamayacağının son derece farkındaydı. Henüz ülkenin havası barut kokarken toplanan kongrede; devleti, işçisi, tüccarı, sanayicisi ve çiftçisiyle tüm kesimler, yeni ve güçlü bir ekonomi yaratmak üzere bir araya geliyorlar. Tarım ve hayvancılık, sizin de altını çizdiğiniz gibi milli ekonominin temeli olarak alınıyor. Çiftçilerin eğitiminden, asayişin sağlanmasından aşarın kaldırılması ve adil bir vergi sisteminin kurulmasına, Ziraat Bankası kredilerinin artırılmasından ulaşım sorununun çözümüne kadar bir dizi hayati karar alınıp, uygulanmaya başlanıyor. O günün şartları düşünülünce gerçekten olağanüstü bir yönetimsel refleksten bahsediyoruz. Cumhuriyetin geride bıraktığımız yüzyılı elbette dikensiz gül bahçesi değil. Bir kere, yola çıkarken alınan kararlar ve hedefler için eldeki imkanlar son derece yetersiz. Yolda ise, büyük buhrandan İkinci Dünya harbine, uluslararası topluma entegrasyondan soğuk savaşa kadar sayısız meydan okumayla karşı karşıya kalan bir ülkeden söz ediyoruz. Ama finalde, büyük bir başarıyla küllerinden doğmuş bir milletin ve müthiş bir yapısal dönüşüme imza atıp muasır medeniyetler arasına katılmış bir ülkenin adı Türkiye'dir” ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE YÜZYILINI YAŞATABİLİRİZ" Türkiye’de tarım ve hayvancılık oransal olarak, sanayi ve hizmet sektörlerindeki büyük gelişmenin gölgesinde kaldığına değinen Kestelli, "Bu bize özgü bir durum değil. Tüm gelişmiş ülkelerde benzer bir trend yaşanıyor. Bugün ülkemizde tarım ve hayvancılığın ülke milli gelirindeki payı yüzde 5’ler seviyesine inmiş durumda. 1980’li yıllardan başlayarak artan ithalat, bu sektördeki reform ihtiyacını gidermeyip, üretim kaslarını güçlendirememek, talihsiz IMF anlaşmalarıyla hızlanan aşınma bizi bugünlere getirdi. Ama günün sonunda gerçek şu ki; ülkemiz, bir dönem 62 milyar doları bulan tarımsal üretim gücüyle dünyanın 10 büyük tarım ekonomisinden biri ve işgücünün yüzde 17’si hala bu sektörde istihdam ediliyor. Daha da önemlisi, teknolojideki büyük dalgayı yakalayabilirsek bu sektörde gerçekten Türkiye yüzyılını yaşatabiliriz diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. İZMİR TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK ÜÇÜNCÜ EKONOMİSİNE SAHİP İzmir'in Türkiye'de 81 il arasında üçüncü büyük ekonomisine sahip olduğunu dile getiren Kestelli, "İzmir olarak Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na katkımız yüzde 6.4 düzeyinde. İlk iki sırada yüzde 30.4 ile İstanbul ve yüzde 9.2 payla Ankara geliyor. Ankara’nın başkent oluşunun etkisi ve İstanbul’un devasa büyümesi karşısında İzmir’in çok önemli bir avantajı var. İzmir sanayi, hizmetler ve tarım gibi üç hayati alanda da iddialı olan dengeli bir kent. Sanayi ve hizmetlerde İstanbul ve Ankara’nın ardından üçüncüyken tarımsal üretimde ikinci sıradayız. Fakat daha da önemlisi, ülkenin en değerli hinterlandına sahibiz. Dolayısıyla İzmir’e yapılan yatırımların çarpan etkisi çok daha yüksek. Dünyanın bu en bereketli topraklarında binlerce yıldır demlenen değerleri, hakkını vererek geleceğe taşımak için gücümüz yettiğince projeler geliştiriyoruz. “İzmir Tarım Teknoloji Merkezi” ve “Ege Gastronomi Hareketi” son dönemdeki iki önemli projemiz. İlave olarak, kentimizdeki iş dünyası STK’larıyla tam bir uyum içinde geliştirdiğimiz ileri teknoloji tarım projeleri var. Amacımız, İzmir’i tarımın silikon vadisi haline getirecek öncü adımlar atmak. Bu yolda bize koşulsuz destek veren Bakanlıklarımıza özellikle teşekkür etmek istiyorum” dedi. "İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NİN TÜRKİYE’NİN YENİ YÜZYILINA IŞIK TUTMASINI TEMENNİ EDİYORUM" Kestelli, konuşmasının sonunda ise şu ifadeler kullandı; Sevgili Arkadaşım Mahmut ile İzmir projelerinde kurumlarımız olarak birbirimize koşulsuz destek veriyoruz. Borsa Sarayımız, İzmir’in en önemli tarihi anıt eserlerinden. Sayın Valimize; umuyorum yine birlikte açılışını yapacağımız Borsa Sarayı restorasyon sürecinde YİKOB eliyle bize verdiği desteklerinden ötürü hepiniz huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Gelecek 10 yılda beklenen 10 temel kriz alanının altısının iklim değişikliği, çevre, doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitlilikle ilgili olduğu bir dünyada, tüm bileşenleri ile tarımı ilgimizin odağına almaktan başka çıkar yolumuz yok. Cumhuriyetin yeşerip büyümesinde hayati rol oynayan tarıma dayalı ekonominin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da damga vurabilmesi için çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Tüm zorluklara karşın bunun bir kez daha başarılabileceğine tüm kalbimle inanıyorum. İzmir İktisat Kongresi’nde atılan adımların Türkiye’nin yeni yüzyılına ışık tutmasını temenni ediyorum." "MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ULUSAL EGEMENLİĞİN, GÜÇLÜ İKTİSADİYAT İLE OLACAĞINI ANLATIR" Yeni Türkiye'nin ekonomi politikalarının ana hatlarının İzmir İktisat Kongresi'nde belirlendiğini ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen büyükelçiler ile Anadolu'nun dört bir yanından çıkıp gelen çiftçiler, işçiler, sanayiciler, tüccarların burada bir araya geldiğini söyleyen İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, "Mustafa Kemal Atatürk, ulusal egemenliğin iktisadi egemenlik ile güçlendirileceğini vurgular. Ulusal egemenliğin, güçlü iktisadiyat ile olacağını anlatır. İzmir sadece İstiklal Harbi'nin zafere ulaştığı yer olmakla kalmamıştır. Aynı zamanda ekonomik bağımsızlığının da temellerinin atıldığı, tarihe yön vermiş gazi ve güzide bir şehir olarak tarihteki yerini almıştır. Cumhuriyetimiz kurulma arifesindeyken düzenlenen İzmir İktisat Kongresi, ülkemizin iktisadi mücadelesinin de simgesi haline gelmiştir. Alınan kararlar, 1913-23 arasında 10 sene aralıksız savaşlarda yıpranmış ve bitap düşmüş milletimizin, onca sıkıntıya rağmen iktisadi alanda da boyun eğmez iradesinin ve azminin ne kadar yüksek olduğunun açık bir göstergesidir" dedi. "BİZİM SOSYAL TARAFLARLA BUNA ÇÖZÜM BULMAMIZ LAZIM"  İzmir İktisat Kongresi'nin toplumun ekonomi, sosyal, siyasi, kültürel olarak 4 ana grupta, ekonomiyi organize ettiğini söyleyen, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Osman Yıldız, "Ben emek kesimini temsil ediyorum. Bir devlet bütün kurum ve kurullarıyla oluşur. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin hangi model üzerine inşa edileceğinin arayışıydı. Burada birçok ilke ortaya konmuş. Bunlar sosyal hayatı da organize edecek kurallar. Biz ekonomik anlayışı işçi kesimini temsilen söylüyorum; ekonomik modelle sosyal modelin iç içe olduğu anlayışı ortaya koyuyoruz. Tek başına ekonomik modelin anlamı yok. Dünya’ya baktığımızda da ekonomik model arayışı söz konusu ekonomimiz büyüyor, Türkiye'nin üretim gücü çok arttı, ekonomimizin geliştiğini görüyoruz, işyerlerinde, sanayi organize bölgelerinde, çıplak gözle bile Türkiye'nin aşırı geliştiğini görüyoruz. Fakat; Türkiye'de şu anda 15 milyon kayıtlı çalışan, hala yüzde 40 kayıtsız çalışan var. Bu kayıtlı çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor, 6 milyona yakın asgari ücret düzeyine çalışıyor. Türkiye geçmişte üretemiyordu, şimdi üretiyor ama o zaman da asgari ücretle çalışanlar yüzde 40-50 arasındaydı, şu anda da aynı. Bu kadar asgari ücretli ekonomimizin sağlığı açısından doğru değil. Bizim sosyal taraflarla buna çözüm bulmamız lazım. Asgari ücret konusunu ekonominin belirleyici unsuru olmaktan çıkarmalıyız" diye belirtti. "GELECEĞİ KURMAK İÇİN PLAN PROJELERİ ŞİMDİDEN ORTAYA KOYMAMIZ LAZIM" Bu toplantıların 100 yıl sonra Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak toplantılar olduğunu gördüklerini ifade eden Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral "100 yıl önce başlayan süreç ekonomik, sosyal planlamanın başlangıcı olarak gerçekleştirildi. Sanayi atılımları, devlet eliyle başlamış olmakla beraber sonrasında ailelerin kurduğu sanayi tesisleriyle daha gelişmiştir. 1960'lı yıllarda bu son derece iyi idare edilmiştir, aileler, yaptıkları sanayi tesisleriyle ülkemize katma değer sağlamaya devam etmekteler. Geçmişten gelen o tecrübelerin korunması, kullanılması bizler için ayrıca bir görev. Biz de yapacağımız çalışmalarla gelecek nesillere örnek olacağız. Geleceğimizi planlamak için, plan ve projeleri şimdiden ortaya koymalıyız. Katma değer ve istihdamın liderliğinde, bunların ardından gelecek diğer zenginlikler ülkemizin en büyük kazanımı olacaktır" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.