#KUŞ

KUŞ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, KUŞ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yalova’da Dünya Göçmen Kuşlar Günü kutlandı Haber

Yalova’da Dünya Göçmen Kuşlar Günü kutlandı

Dünya Göçmen Kuşlar Günü sonbahar etkinliği, Yalova Altınova Hersek Lagününde, Altınova Belediyesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bahçesi ile Doğa Eğitim ve Kuş Gözlem Merkezi personeli ile kutlandı. Etkinlikle ilgili bilgi veren Altınova Belediyesi Kuş Gözlemcisi Fatih Bülbül, “Dünya Göçmen Kuşlar Günü (WMBD), göçmen kuşların ve yaşam alanlarının korunması ihtiyacını vurgulayan yıllık bir bilinçlendirme etkinliğidir.  Küresel bir erişime sahiptir ve göçmen kuşların karşılaştığı tehditler, bunların ekolojik önemi ve onları korumak için uluslararası işbirliği ihtiyacı konusunda küresel farkındalığın artırılmasına yardımcı olacak etkili bir araçtır” dedi. 2006’dan bu yana düzenleniyor Dünya Göçmen Kuşlar Günü sonbahar etkinliğinin önemine değinen Altınova Belediyesi Kuş Gözlemcisi Fatih Bülbül, “Doğanın ayrılmaz bir parçası ve adeta süsü olan kuşların zorlu göç yolculuklarına dikkati çekmek, karşılaştıkları tehditlere karşı duyarlılığı artırmak ve kuş türlerini tanımak için 2006 yılından bu yana  Dünya Göçmen Kuşlar Günü kutlanıyor. Her yıl milyonlarca kuş, üreme ve kışlama alanları arasında uzun  bir göç yolculuğu gerçekleştiriyor. Doğanın döngüselliğinin bir göstergesi olan bu göç hareketi, her yıl ilkbahar ve sonbahar boyunca gerçekleşiyor. Sonbaharda, farklı türlerden milyonlarca kuşun Avrupa'dan Afrika'ya kilometrelerce süren göç yolculuğu başlıyor. Göçmen kuşlar, kendileri açısından stratejik öneme sahip Türkiye'den geçerek, Afrika'da bir yıl önce kışı geçirdikleri yerlere gidiyorlar. İlkbaharda ise tekrar aynı rota üzerinden kuzeye göç ederek kuluçka yuvalarına dönüyorlar.  Türkiye, göçmen kuşlara Avrupa-Afrika kıtaları arasında köprü oluyor. Kuşların her yıl gerçekleştirdiği bu hareket bizleri doğanın döngü selliğini fark etmeye çağırıyor. Alanımızın kuşların göç yolu üzerinde bulunması hem su kuşları hem yırtıcılar hem de ötücü ve diğer kuşlar için önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Göçmen kuşların hayatta kalması için öncelikli olarak su ve sulak alanlar şarttır. Sulak alanlar biyoçeşitliliğin en yüksek oranda olduğu ekosistemlerdir. Bu nedenle sulak alanların korunması hayati öneme sahiptir" dedi.  Etkinliğin devamında teleskop ve dürbünlerle kuş gözlemi yapılarak gözlemlenen kuş türleri kayıt altına alındı. Etkinlikte 71 türden toplamda 3 binin üzerinde kuş gözlendi. Alanın önemli kuşlarından flamingolar 1230 birey ile son yıllarda gözlenen en yüksek sayı oldu. Ayrıca 8 birey Ak pelikan Hersek Lagününde gün boyu kaldıktan sonra yollarına devam etti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Yalova’da Filistinliler için gıyabi cenaze namazı

İklim değişikliğine halkalı kuş gözlemi Haber

İklim değişikliğine halkalı kuş gözlemi

Ankara’daki Eymir Kuş Halkalama İstasyonu’nda 2018’den bu yana 85 türden 12 bin kuş halkalındı. Türkiye'de kuş halkalama çalışmaları ise Samsun'daki Cernek, Iğdır'daki Aras, Ankara'daki Eymir ve Antalya'daki Boğazkent istasyonlarında aktif olarak sürüyor. Kuşların göç yolculuğuna başladıkları bu günlerde başkentin merkezinde bulunan Ankara Üniversitesi (AÜ), ODTÜ ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü iş birliğinde, Ornithological Society for the Middle East ise ayrıca öğrencilerin kuşlar üzerine çalışmalarına destek veriyor. İstasyonda kuş göçlerini ve sayılarındaki değişiklikleri takip etmek amacıyla halkalama yapılıyor. Ağlara takılan kuşlar, halkacı tarafından alınarak kayıt altına alınıyor. Halkacı tarafından kuşların türü, yaşı, cinsiyeti, kanat uzunluğu ve gaga uzunluğu kayıt altına alınıyor. Daha sonra, kuşların, sağlık kontrolleri yapılarak bacaklarına alüminyum halkalar takılan kuşlar doğaya salınıyor. Kuşların göç yolları ve kuşlar sayesinde iklim değişikliğine ilişkin veriler toplanıyor. Kuş Halkama İstasyonu’na ise Türkiye'deki pek çok üniversiteden gönüllü öğrenciler geliyor. Ayrıca deprem bölgesindeki üniversitelerden de öğrenciler çalışmalara katılıyor. AÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Arzu Gürsoy Ergen, kuş çalışmalarına ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Arzu Gürsoy Ergen çalışmalarına 2018 yılında başladıklarını, ama çalışmaların 2002 yılına dayandığını belirtti. Ergen, 2018 yılından beri her ilkbahar ve sonbaharda kuş halkalama çalışmalarını düzenli olarak yürüttüklerini ifade etti. Şu ana kadar 32 farklı üniversiteden gönüllü öğrenci geldiğini söyleyen Ergen, “Eymir ornitoloji araştırma merkezi Ankara Üniversitesi (AÜ), ODTÜ ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün ortaklaşa imzaladığı bir protokol çerçevesinde yürütülüyor.  Bu çalışma öğrencilerin gönüllük usulüne olarak çalışan bir istasyon. Biz Türkiye’deki her üniversiteyle iletişim halindeyiz. Şu ana kadar 32 farklı üniversiteden gönüllü öğrencimiz geldi” diye konuştu. Eymir Kuş Halkalama İstasyonu’ndaki çalışmalar hakkında bilgiler veren Ergen, “Biz burada sonbahar ve ilkbaharda 6’şar hafta olmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. İlkbahar ve sonbahar göçü çalışmalarını her hafta Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden lisanslı bir uzman halkacımızın eşliğinde 5 gönüllü öğrencimizle çalışıyoruz. 4 gönüllü öğrencimiz farklı üniversitelerden geliyor. 1 gönüllü öğrencimizi de deprem bölgesindeki üniversitelerden özellikle talep ediyoruz. Düzenli olarak gelen öğrencilerimiz de var. Bu öğrencilerimiz ne yapacaklarını biliyorlar ama ilk defa bir öğrenci geliyor ise öncelikli olarak bu öğrencimize alanı tanıtıyoruz. Çünkü 9 hektarlık bir alan bu alanın farklı bölgelerine kurulmuş 24 tane ağımız var. Düzenli olarak gün doğumundan gün batımına kadar ağların kontrol edilmesi gerekiyor. Her saat başı yapılıyor kontrollerimiz. Bu günde 14 farklı kontrol anlamına geliyor. Gelen öğrencilerimize öncelik olarak bu parkuru tanıtıyoruz. Daha sonra bu öğrencilere ağlardan nasıl güvenli bir şekilde kuşları çıkaracaklarını öğretiyoruz. Bilimsel çalışma yaparken amacımız başka bir canlının yaşam hakkına da müdahale etmeden yapıyoruz. Ağlardan çıkarıldıktan sonra istasyona nasıl getirilir bunları öğretiyoruz. Daha sonra ise halkacımızın aldığı bazı ölçüler var. Kuşun halkasının takılması, kanat, kuyruk gibi ölçüler var. Bunlarında bir deftere yazılması gerekiyor. Buraya gelen gönüllü öğrencilerde defterlerinde tutulmasından da sorumlu oluyorlar. Bütün öğrenciler buraya ilk geldikleri günden beri ne yapacaklarını nasıl yapacaklarını hangi düzende yapacaklarını, istasyon sorumluları tarafından öğretiliyor” şeklinde konuştu.  “İlkbaharda bin, bin 200 civarı iken sonbaharda ise 2 bin 500’e kadar çıkabiliyor” diyen Ergen sözlerini şu şekilde sürdürdü: "İlkbaharda daha az kuşla irtibatımız oluyor. Çünkü ilkbahar göçünde üreme alanlarına gidecek göçmen türler hızlı hızlı göç ediyor. Bu alanı kısa süreçlerde kullanıyorlar. Sonbaharda ise kuzeyden güneye doğru göçleri ise daha uzun bir periyod geçiriyorlar. İlkbaharda bin, bin 200 civarı iken sonbaharda ise 2 bin 500’e kadar çıkabiliyor." İklim değişikliğinin de kuşların göçlerini etkilediğini aktaran Ergen, “Ama uzun süreli verilere de ihtiyacımız var. Bizler bu yaptığımız çalışmalarla önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin nedeniyle ortaya koyulan ya da gerçekleşen durumları ortaya koymak üzere veri topluyoruz. Zaman zaman bazı göçmen türlerin beklenenden daha erken ya da daha geç geldiğini gözlemliyoruz. Ya da hiç geçmemesi gereken türler olduğunu görüyoruz. Bazı türlerde yoğunluk varken bazı türlerde azalmalar oluyor” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Ankara’da su kesintisi – 25 Eylül 2023 Pazartesi

Kalp masajıyla hayata döndürülen minik kuş yeniden uçtu Haber

Kalp masajıyla hayata döndürülen minik kuş yeniden uçtu

Olay yaklaşık bir hafta önce Tatvan ilçesinin Saray Mahallesi Kazım Paşa Caddesi üzerindeki bir binanın önünde yaşanmıştı. Gece saatlerinde yaşanan olayda, 7 katlı binanın en üst katında yer alan dairenin balkon camını fark edemeyen bir kuş hızla cama çarparak beton zemine çakılmıştı. Binanın güvenlik kameralarına da yansıyan olayda çarpmanın etkisiyle kontrolü kaybeden minik kuş kalbi durmuş şekilde bina önünde sohbet eden bina sakinlerinin önüne düşmüş ve bina sakinlerinin yapmış olduğu kalp masajı ile hayata döndürülmüştü. Geceyi bina sakinlerinin evinde geçiren minik kuş, sabah ise tedavisi yapılmak üzere Gönüllü Veteriner Hekimler ve Teknikerler Derneğine teslim edilmişti. Gönüllü Veteriner Hekimler ve Teknikerler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Efe Yürek tarafından muayenesi yapılan minik kuşun çarpmaya bağlı olarak boyun ve kafasında travmalar, vücudunun bazı yerlerinde ise ezilmeler olduğunu tespit edilmiş ve tedavisine başlanmıştı. Geçirdiği talihsiz kaza sebebiyle adeta ölümden dönen minik kuş yaklaşık bir haftalık tedavinin ardından yeniden sağlığına kavuştu. Tedavisi tamamlanan minik kuş için Gönüllü Veteriner Hekimler ve Teknikerler Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Efe Yürek ve Ömer Atış tarafından yeniden doğaya salındı. Ötleğengiller familyasından olan ve ekseriyetle sazlık alanlarda yaşayan minik kuşu ilçe çıkışında bulunan sazlık alana götüren Efe Yürek ve Ömer Atış, minik kuşu yeniden doğaya saldı. Salındıktan sonra hızla uçan minik kuş yeniden havada özgürce uçmanın tadını çıkardı. Tedavisi yaklaşık bir hafta boyunca devam eden kuşun tamamen sağlığına kavuştuğunu kaydeden Gönüllü Veteriner Hekimler ve Teknikerler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Efe Yürek, minik kuşun yeniden özgürlüğüne kavuştuğunu söyledi. Yürek, “Bu minik kuşumuzu yaklaşık haftadır kliniğimizde misafir ediyorduk. Tatvan ilçemizdeki bir binaya çarpması sonucu kalbi durmuş ve bina sakinlerinin yaptığı kalp masajı ile yeniden hayata dönmüştü. Ardından da tedavisi yapılmak üzere bina sakinlerinden Emrullah Tüzün tarafından bizlere teslim edilmişti. Bizlerde ilk yaptığımız muayenesinde minik kuşumuzun çarpmaya bağlı olarak boyun ve kafasında travmalar, vücudunun bazı yerlerinde ise ezilmeler olduğunu tespit etmiş ve tedavisine hemen başlamıştık. Minik kuşumuz Ötleğengiller familyasından bir kuş olup henüz yeni yani uçmaya çalışan bir kuşumuzdu. Tedaviye çabuk cevap verip hızlıca bir iyileşme sağladı. Bunun neticesinde artık özgürce uçabiliyor. Bu günde onunla son kez vedalaşıp özgürlüğüne kavuşturduk. Doğaya saldıktan sonra sorunsuz şekilde uçup yeniden özgürlüğüne kavuşmuş oldu. Bizler iyi niyetle bir iş yaptığımızda minik bir kuşun bile hayatına nasıl etki ettiğimizi bu olayla birlikte bir kez daha görmüş olduk. Ben bu vesile ile olayın yaşandığı ilk anda bu minik kuşumuza hayati müdahaleyi yapan Emrullah beye ve diğer bina sakinlerine teşekkür ediyorum. Bu yaptıkları davranış gerçekten örnek alınması gereken bir davranış. Hep birlikte bu minik kuşumuzu bir kez daha özgürlüğüne kavuşturduğumuz için çok mutluyuz” diye konuştu. Gönüllü Veteriner Hekimler ve Teknikerler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Atış ise kuşun tedavisiyle Efe Yürek’in ilgilendiğini ancak minik kuşu özgürlüğüne kavuşturma görevinin ise kendisine nasip olduğunu ve bu yüzden çok heyecanlı ve mutlu olduğunu ifade etti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Türkiye'de son 53 yılın en sıcak ikinci ağustos ayı

Göçmen kuşların uğrak yeri İzmir Doğal Yaşam Parkı Haber

Göçmen kuşların uğrak yeri İzmir Doğal Yaşam Parkı

İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı, yüzlerce canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Doğal Yaşam Parkı’nın konukları arasında göçmen kuşlar da bulunuyor. Yerli türlerin yanı sıra dışardan gelen hatta kıtalar arası dolaşıp, yaz aylarını İzmir’de geçiren ak pelikan ve kırlangıç gibi türler de rotasını Sasalı’ya çeviriyor. Sıcak yaz aylarında tercihlerini ağaç çeşitliliğinin yoğun olduğu ve göletleriyle dikkat çeken Doğal Yaşam Parkı’ndan yana kullanan kanatlılar, kuş gözlemcilerinin de ilgi odağı oluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde çalışan Biyolog Ömer Döndüren ile Okyay Bulut, Doğal Yaşam Parkı'na konuk olan kuşları mercek altına aldı. Doğal Yaşam Parkı’ndaki kuşlar ile konuk olarak bölgeyi tercih eden canlıları araştıran uzmanlar, Gediz Deltası’nda şu ana kadar 299, Doğal Yaşam Parkı’nda ise 77 göçmen kuş türünün olduğu belirlendi. Misafir kuşların sayısı yerlilerden fazla Ömer Döndüren,  pek çok kuş türüne kucak açan ve Ramsar Sözleşmesiyle koruma altına alınan Gediz Deltası içerisinde yer alan İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın sunduğu imkanlardan dolayı canlılar için cazip bir bölge olduğunu söyledi. Döndüren, yaptıkları araştırmada İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda görülen 77 kuş türünden 38’inin yerli, 18’inin yaz göçmeni, 17’sinin ise kış göçmeni, 4’ünün de geçiş türü olduğunu belirtti. Bunun ilginç bir durum olduğunu ekleyen Ömer Döndüren, “Burası hayvanat bahçesi ve burada olan kuş türlerinden daha fazla kuş türü dışardan gelip burayı kullanıyor. Bu pek görülen bir şey değil” dedi. Av baskısı olmadığı için güvenli bölge Gediz Deltası’nda bu tür yeşil alanların pek bulunmadığını anlatan Döndüren, “Burada egzotik ağaç türleri var. Bir kısmı meyveli ağaçlar. Bunlar da kuşlar için besin kaynağı oluşturuyor. Daha çok fırsatçı kuşlar dediğimiz kargalar, kumrular, serçeler, gümüş martılar için uygun beslenme alanı. Ayrıca ağaç varlığı olduğu için yuva da yapabiliyorlar. Burada yaşayan kuşlar dışında diğer canlılara da yiyecek veriliyor. Bunlara ortak oluyorlar. Onlar için bulunmaz bir bölge” diye konuştu. Yine Doğal Yaşam Parkı’nın bu kuş türleri için güvenli alan olduğunu ifade eden Ömer Döndüren, “Burada av baskısı yok. Yırtıcılar gelemiyor. İçerde sucul canlıların olduğu göletler var. Balık ve kurbağalar var. Yalıçapkını bile gelip burada balık avlıyor” diye konuştu. İshak Kuşunun tercihi Doğal Yaşam Parkı Bir tür baykuş olan İshak Kuşu'nun da Doğal Yaşam Parkı’nı geçici bir süre kullandığını anlatan Ömer Döndüren, şunları söyledi: “Ülkemizde ve bu bölgede yaz göçmeni olan yani ilkbaharda gelip sonbaharda giden bir tür. Gediz Deltası içerisinde yalnızca burada ürediğini söyleyebiliriz. Çok küçük bir baykuş türüdür. Sarıasma diye bir tür var. O da yine nemli ağaçlık alanları seviyor. O da deltanın genelinde yok. Sadece göç döneminde görülen bir tür ama bu alanda yuva yapıyor.” Leylekler azaldı Doğal Yaşam Parkı ve Sasalı bölgesinde 3 leylek yuvasının bulunduğu, yıllar içerisinde yalnızca bir aktif leylek yuvasının kaldığına dikkat çeken Döndüren, “Elektrik direklerinin üzerindeki yuvalar bozulduğu için leylek sayısı gün geçtikçe azalıyor. En büyük sorun bu. Tarım desenindeki değişiklik de etkili. 1990’lı yıllara kadar burada yoğun bir çeltik tarımı yapılıyordu. Çeltik demek su demek. Çeltik leyleğin en sevdiği çayır habitatı. Sonra çeltikten pamuğa dönüldü. Pamuk tarlaları ise leyleğin beslenmesi için pek de uygun alanlar değil. Çünkü orada zaten tarım ilacı kullanımı var. Su yok. Genel olarak bir kuraklık yaşıyoruz. Leylek popülasyonundaki azalma daha çok habitatla ilişkili” dedi. HABER MERKEZİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.