TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#köy

köy haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, köy haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Orada bir köy var… Ağaçları kesilmiş, toprağı satılmış! Haber

Orada bir köy var… Ağaçları kesilmiş, toprağı satılmış!

Modern yaşamın getirdiği kaygılardan biri de şehirlerin daha da kalabalıklaşması… Kentlerin ve insanın telaşından, gürültüsünden kurtulmak için doğaya kaçış revaçtayken, sığınak olarak görülen köyler dahi ne yazık ki yaşanılamaz hale getirildi. Toprağın tarla vasfından çıkarılarak hobi bahçelerine, tiny houselere ve daha birçok uygulamalara hapsedilmesi hem binlerce fıstık ve zeytin ağacının kesilmesine neden oluyor, hem de üretimin gerçekleşmesine ket vuruyor! Türkiye’nin neredeyse yüzlerce köyü aynı kaderi paylaşırken, İzmir’de ise Menemen’in köylerini mercek altına aldık. Çaltı, Ayvacık, Telekler, Süleymanlı, Emiralem, Değirmendere, Yahşelli, Göktepe, Beyköy, Bağcılar, Alaniçi ve Karaorman köyleri ‘şehirli ve köylü’ arasında sıkışıp kalırken, vatandaş hukukun geçerliliğini sorguluyor! KİME, NEYİ SATIYORSUNUZ? Tarlası olan köylünün, özel şirketler tarafından yüksek ücretler ile ikna edildiğini öne süren Çaltı Köyü’nün önceki dönem muhtarı ve çevreci Gürol Kaplan, tüm bunlar yaşanırken yetkililerin nerede olduğunu sordu. “Bu bir duyarlılık meselesi. Toprağın talanı söz konusu” diyen Kaplan, şunları ekledi: “Tarlalarımız, nehirlerimiz, doğal kaynaklarımız, arkeolojik değerlerimiz toplumsal bir koruma ile elde tutulabilir. Şahısları tanımam etmem, onlara karşı bir husumetim de yok. Ama birileri gelip doğamızı pervasızca yok edemez. Ve tüm bunlar yaşanırken hukuk nerede? Ben ne zaman bu ülkede yazılı kanunlarımıza güvenerek, ona sırtımı dayayarak yaşayabileceğim? Buradaki birçok vatandaşın köy arazisi var. Birileri gidip bir yer alıyor, onun üzerinden parseller oluşturuluyor. Dizilerde gördükleri köy hayatını tarım arazilerimizi yok ederek oluşturmaya çalışıyorlar. O dünyayı kendin yaratacaksın ama böyle talan ederek değil; üreterek, eğitimden geçerek, toprak analizini yaparak… 20 dönüm bir arazi alıp, bunu küçük küçük parsellere bölerek kaçtıkları o şehir hayatını köylerde de yaratmaya başlayacaklar. Kime, neyi satıyorsunuz? Bunları denetleyen yok mu? Şu an ki konuşmam devletedir, belediyeyedir, ilçe tarımadır. Mesele bir kişiyi durdurmak değildir; bu zihniyete, köyleri yok eden bu sisteme ‘dur’ demektir.”   HALK NE KÖYLÜ OLARAK KALMIŞ NE DE ŞEHİRLİ Devletin 50 yıl önce aşıladığı fıstık ağaçlarının hobi bahçeleri ve tiny houseler yüzünden kesildiğini iddia eden Kaplan, “Ve başka bir köyde hatta şehirde bu fıstık ağaçlarını kolay kolay göremezsiniz. Ülkenin kurtuluşu bu güzelim toprakları parsel parsel satarak mı gerçekleşecek? Bu sistemle köylünün neyini yok ediyorlar biliyor musunuz? Masumluğunu! Köylü kurnazlaşıyor. Ama cahilce kurnazlaşıyor. Köylüyü üretimden, hayvancılıktan, süt üretiminden, toprağından ayrıştırarak kurnaz bir kitleye dönüştürüyorlar. Köylerde yaşadığımız sorun bu. Halk ne köylü olarak kalmış ne de şehirli olmuş. Ne şehir kültürü var, ne de köy! Tiny houseler bizim köyümüzde yoktu. İnsanlar ne olduğunu bile bilmezdi. Yeni yeni baş göstermeye başladı. Sahil kesimlerinden köylere, dağlara doğru, sinsice yaygınlaşmaya başladı. Tarım arazilerini, doğamızı öbekleşerek yok ediyorlar. Ve en acısı da bunu yapanlar bu dağların isimlerini bilmeyen, toprağını tanımayanlar… Yaklaşık 2 ay önce araziler bu hale getirildi işte. 2 ay içinde köylerimizi tiny house bataklığına sürüklediler. Hukuk, yasalar dahi engellerken, devlet buna nasıl izin verebilir?” isyanında bulundu. BİNLERCE FISTIK AĞACI YOK OLUYOR! Kaplan, sözlerine şöyle devam etti: “Toprağın tarla vasfından çıkarılması dahi yasakken gördüğümüz manzara korkunç. Ve daha kötüsü ne biliyor musunuz? Başka köylerde örneklerini gördük. Tiny houseleri inşa ediyorlar ama ardından yetkili biri gelip kapısına kilit vuruyor. Olan onca fıstık ağacına, zeytin ağacına, toprağımıza oluyor. Öbek öbek sözde evlerin dikildiği arazilerde binlerce fıstık ağacı var. Fıstık üretimini sağlamak varken –hele ki bu ekonomik krizde- kaynağını yok etmek çılgınlık. Fıstıktan geçimini sağlayan köylünün sosyolojik yapısını da bozuyorlar. Devletin kanunlarını birileri göz göre göre çiğniyor, şikayet edeceğimiz kimse de yok. Tarlalar amacı dışında kullanılıyor. Madem bu kadar basit, tarlası olan herkes milyonluk paralara toprağını satsın ve köyler tiny house dünyasına dönsün… Bunun denetleyicisi maliye mi, ilçe tarım mı, belediye mi, imar işleri müdürü mü? Buna kim ‘dur’ demiyor? İllegal değilse biz de yapalım o zaman? Hukukun geçerliliği kalmadıysa herkes yapsın öyleyse. Sosyal devletin olduğu bir ülkede bunlar yaşanmamalı. Tarlasını şirketlere satan köylü şimdi ki halini görünce üzülüyor. Ağaç kalmamış, kuru bir alan. Şehirliler tarafından bozulan köyler meydana getirildi. Kültürel yönden gelişmemiş ülkelerin haline acımak lazım.”   GEREKİRSE MAHKEMEYE TAŞIYACAĞIM “Bizim seçtiğimiz politikacılar bizlere benziyor” sözlerini kullanan Kaplan, “Köylüyü nelerin beklediğini görmemek mümkün değil. Korumazsak eğer köyler orijinal yapısını kaybedecek. Yeterince bozuldu. Hatta öyle bozuldu ki üretmiyor artık. Yumurtayı, ekmeği dahi bakkaldan alıyor. Çok dar bir alanda var olmaya çalışıyoruz. Yetkililere sesleniyorum, bu dar alanların yitip gitmesine izin vermeyin lütfen. Yoksa konuşulacak ne bir kültür kalır ne de hikaye. Zaten toplumlar da böyle böyle bitiyor. Mücadeleyi elden bırakmayacağım. Gerekirse mahkemeye taşıyacağım” dedi. BU HABER DE İDKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: KYK yurtlarında sorun bitmiyor

Yangın felaketinin yaşandığı köyde yaralar sarılıyor Haber

Yangın felaketinin yaşandığı köyde yaralar sarılıyor

Kastamonu’nun Tosya ilçesine bağlı Yağcılar köyünde dün saat 16.00 sıralarında çıkan yangında 39 binadan 48 hane tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi. Büyük uğraşlar sonucunda kontrol altına alınabilen yangında 230 hanesi bulunan köyde büyük bir felaket yaşandı. 15 büyükbaş hayvanında telef olduğu yangında, toplamda 39 bina ile 14 samanlığında tamamen yandığı belirlendi. Yangın bölgesine gelerek incelemelerde bulunan Vali Meftun Dallı, yetkililerden son durum hakkında bilgi aldı. Evleri yanan vatandaşlarla da görüşen Vali Dallı, en kısa sürede yeni konutların yapılarak vatandaşların evlerine yerleştirileceğini kaydetti. Tosya’nın Yağcılar köyünde 230 hanede yapılan tespite göre 39 binanın yandığını belirten Kastamonu Valisi Meftun Dallı, “Arkadaşlarımızın bugün yapmış oldukları hasan tespit çalışmalarına göre 53 binamız hasar görmüştür. Bu binalardan 39 tanesi mesken oluyor, 14 tanesi samanlık oluyor. Bu binaların 44 tanesi tamamen yıkık durumda, 7 tanesi ağır hasarlı, 2 tanesi de az hasarlı tespitlerimize göre. Bu 39 konutta 48 hane var vatandaşlarımız yaşadığı” dedi. Evleri yanan vatandaşlara 44’er bin lira yardımda bulunacaklarını anlatan Vali Dallı, “Köyde ikameti sürekli burada olan vatandaşlarımız var olmayanlar var. 14 kişinin ikameti köyde bulunuyor. Bunlara AFAD Başkanlığımız tarafından 44 biner lira yardımda bulunulacak. Bu paralar 1-2 gün içerisinde yangınzede vatandaşlarımızın hesaplarında olacaktır. Diğer evleri yanan vatandaşlarımızın aslında köylerinde ikametleri bulunmuyor fakat hiç değilse onlara da bir katkı olur diye Sayın İçişleri Bakanımızın talimatıyla 10’ar bin lira hiç değilse ihtiyaçlarını karşılasınlar diye vatandaşlarımıza da 10’ar bin lira yardımda bulunacağız. Onları yarın inşallah hesaplara aktarmış oluruz” diye konuştu. Hak sahipliği sürecini de anlatan Vali Dallı, “Bunların dışında şu anda bir hak sahipliği süreci olacak. AFAD Başkanlığımızın tanımış olduğu 60 günlük bir süre bulunuyor. 60 gün içerisinde yapılacak konutların, almak isteyen vatandaşlarımızın talepte bulunması gerekiyor. 60 günlük süreyi geçirdiklerinde bu haklarını kaybediyorlar. Bunu köy muhtarımız, ilgili arkadaşlarımız ve burada bulunan arkadaşlarımız vatandaşlarımıza bunları duyursunlar. Vatandaşlarımızda taleplerini yapsınlar. Aynı zamanda bu süre içerisinde yer tespiti çalışmalarımızı da bir yandan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüz tarafından yapılacak. Bu konuda kimlerin desteği gerekiyorsa herkesten destek bekliyoruz. Çünkü bu işin içine daha sonrasında farklı faktörlerde giriyor. Mirasçılar anlaşamıyor, yer bulmakta sıkıntı yaşanıyor, köy yerleşim planı diye bir şey var, bunda sorun çıkıyor. Orman, bu konularda yer vermekte bir hayli kanunları sert. Bir prosedür işleniyor. Merada köyümüzde zannediyorsam yok. Köy tüzel kişiliğine ait iki yerden bahsedildi. Sorunsuz bir şekilde buralar hazır hale getirilebilirse sorunlar çözülürse köylülerimiz tarafından süreç kısalmış olur. Yoksa uzuyor ama bizler bir an önce vatandaşlarımızın evlerinin yapılması ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Öncelikle köylülerimizin öncelikle anlayışlı davranmalarını kendilerinden bekliyoruz. Görüldüğü üzere köyümüzde de güzel bir dayanışma bulunuyor. Herkes evi yananları sahiplenmişlerdi, bugünde hiç kimse konteynır istememiş. Herkes demek ki bir şekilde burada başının çaresine bakıyor. Birbirleriyle yardımlaşıyorlar. Bu konuda da aynı şekilde dayanışma içerisinde hareket ederlerse sorunları en kısa sürede çözülmüş olur. Bunun içinde kendilerinden bir hassasiyet beklediğimizi bir kez daha söylemek istiyorum” şeklinde konuştu. 48 hanenin tamamen yandığını ifade eden Vali Dallı, “39 konut bulunuyor, bunların bazıları iki katlı, bazıları üç katlı. Bunların hepsinin ayrı evler olduğunu düşündüğümüzde dolayısıyla 48 hane yanmış oluyor. 39 binada mesken olarak 48 hane var” dedi. AFAD Başkanlığı olarak istenilen sayıda konteynır getirmeye hazır olduklarını söyleyen Vali Dallı, “Bizler, istenilen sayıda konteynır getirmeye hazırdık, AFAD Başkanlığımız hepsini temin edecekti. Evi yanan bazı vatandaşlarımızın bir kısmının İstanbul’da evleri bulunuyor, oralarda ikamet ediyorlar. Oralara gideceklerini söylediler. Burada köyde kalacakları da sağ olsun köylülerimiz bir şekilde barındırmaya karar vermiş, sahiplenmişler. Dolayısıyla bizler konteynır talep etmiyoruz dediler. O yüzden konteynır gelmeyecek. Şu anda konteynır sorunu da talebi de yok. Soğutma çalışmaları da tamamlandıktan hemen sonra enkaz kaldırma çalışmalarına hızlı bir şekilde başlayacağız” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kastamonu Valiliği nerede? Kastamonu Valiliği adresi ve iletişim bilgileri

Turların uğrak noktası meşhur İtalyan köyleri Haber

Turların uğrak noktası meşhur İtalyan köyleri

İtalya; insanının sıcaklığı, köklü tarihi geçmişi, mimari yapısı, lezzetli mutfağı derken saymakla bitmeyecek özelliği dolayısıyla, her yıl dünyanın dört bir tarafından turisti ağırlıyor. Sadece şehir merkezleri değil, köylerinin güzellikleri ve kültürü ile de ön plana çıkan İtalya’ya yapılan birçok turda, İtalyan köyleri de uğrak noktası oluyor. İtalya’yı en iyi şekilde yansıtan ve hemen hemen her kesimden insanın büyük bir heyecanla ziyaret ettiği İtalya’nın köylerini birlikte inceleyelim. İtalya’nın en gözde köyleri Sahip oldukları mimari özellikleri korumaları ve yöreye üzgü mutfakları ile adını tüm dünyaya duyurmayı başaran İtalya bölgeleri, yaz ayları başta olmak üzere yılın her dönemi ziyaretçi akınına uğruyor. İtalya’nın turist çeken ve pek çok tura katılarak gezme imkanı bulunan en gözde köylerini sizin için listeledik. Vernazza Sokaklarının darlığı ile akıllara Venedik’i getiren Vernazza, rengarenk binalarının masmavi deniz ile buluştuğu bir İtalyan köyüdür. Her detayıyla muhteşem bir ahenk ortaya çıkaran Vernazza, lezzetli dondurması ile adından söz ettirir. Milli park alanı içerisinde konumlanan bu köy, İtalya’nın en bilindik köylerinden biridir. Riomaggiore Deniz, doğa ve rengarenk İtalyan evleri… İçerisinde yürüyenleri kendine has atmosferi ile kucaklayan Riomaggiore, İtalya’nın kıyı köylerinden biridir. Riomaggiore için en popüler İtalyan köylerinden biri demek de yanlış olmaz. İçerisinde yer alan aşk geçitleri, yani “Via Dell Amore” çiftlerin olduğu kadar, arkadaş gruplarının da görmek için tercih ettiği alanlardan biridir. Corniglia İtalya’nın Cinque Terre 5’lisi adı verilen bölgesi son derece ünlüdür. Cinque anlam olarak beş kelimesini ifade ederken, terre ise toprak parçası demektir. Bu bölgede yer alan köylerden biri de Corniglia’dır. Kayalıkların üzerine kurulu olan bu köy, sahip olduğu deniz manzarası ile ziyaretçilerini büyülemeyi başarır. Manarola İtalyan kültürünün en güzel yansıtıldığı köylerden biri olan Manarola hem sadeliği hem de sanatın pek çok türünü bünyesinde barındırması ile gelen hemen hemen herkes tarafından çok seviliyor. Kendine has dokusu ve atmosferi ile ziyaretçilerine eşsiz bir tatil imkanı sunuyor. Monterosso İtalya’nın diğer köyleri ile kıyaslandığında en büyük köy olduğu görülen Monterosso, özellikle kahve severlerin çok sevdiği köylerden biri. Birçok espresso çeşidinin bulunduğu Monterosso’da, tıpkı kahve gibi sabun ve limon çeşitliliği de en plandadır. Moena İtalya’da yer alan ve bir Türk köyü olan Moena, La Turchia olarak da adlandırılır. Bir Türk yeniçeri tarafından çok eski yıllarda kurulan Moena Köyü’nde, bugün çok fazla Türkçe bilen kişi bulunmamaktadır. Nemi Nemi Köyü, içerisinde yer alan dağ çileği ile tanınır. Papa’nın yazlık sarayı ile karşılıklı tepelerde konumlanan Nemi; küçük ver dar sokakları, çilekli tartları ve ünlü Medusa Çeşmesi’nden akan sodalı suyu ile ziyaretçilerine unutulmaz bir tatil fırsatı sunuyor. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Benzersiz bir tatil deneyimi için Fildişi Sahili

Merisn'de yılın örnek köyü Toroslar'dan Haber

Merisn'de yılın örnek köyü Toroslar'dan

Toroslar Belediyesi ve Sadiye Mahalle Muhtarlığı işbirliğinde hazırlanan ‘Yeniden Köy Projesi’ çerçevesinde Sadiye Köyü Okulu sosyal tesise dönüştürüldü. Tesis, düzenlenen törenle hizmete girdi. Sadiye Mahallesi'nin tarihini ve kültürünü anlatan fotoğrafların, mahalle sakinleri tarafından kullanılan araç ve gereçlerin de yer aldığı tesisin dış cephesi ise ünlü ressam Nazife Bilgin Hazar’ın Kafkas kültürünü resmettiği eserlerle süslendi. Açılışa, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz, Uluslararası Kafkas Derneği Genel Başkanı Oğuz Berk, Toroslar İlçe Tarım Müdürü Mustafa Kemal İlcay, Sadiye Mahalle Muhtarı Mutlu Özdemir, meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Açılışta konuşan Uluslararası Kafkas Derneği Genel Başkanı Oğuz Berk, Uluslararası Kafkas Derneğinin 'Yılın en iyileri programı'nı Toroslar’da gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, "Geçtiğimiz yıl Ankara’da düzenlediğimiz yılın en iyileri ödül töreninde arkadaşlarımızın tavsiyesi ve yönetim kurulumuzun değerlendirmesiyle Toroslar Belediye Başkanımız Atsız Afşın Yılmaz’a 'Yılın Belediye Başkanı' ödülünü verdik. Bundan son derece memnunuz. Yaptığı eserler ortada. Mersin’in tek Çerkes köyü Sadiye Mahallesi’nde binlerce yıllık bu kadim kültürün yaşatılması adına böyle bir tesisi hayata geçirmek için söz vermişti. Muhtarımızla istişare edildi, Sadiye Mahallesi sosyal tesisimizin açılışını yaptık. Elinize, yüreğinize sağlık. Atsız Başkanımız ve eşi Meltem hanım çok şahane bir ev sahipliği yaptı” ifadelerini kullandı. Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz ise tesisin hayırlı olmasını dileyerek, "Aradığımız tablo bu. Köyümüze her geldiğimizde dostluk, disiplin, birlik ve beraberlik gördük. Bu güzelliği hep beraber yaşatmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ankara’da Uluslararası Kafkas Derneği tarafından geçtiğimiz yıl düzenlenen organizasyonda, 'Yılın Belediye Başkanı' ödülü aldık. Bu ödülü de orada yaptığım konuşmada Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesi Saraycık köyünden rahmetli kayınbabam Kadir Özcan’a hediye ettim. Allah rahmet eylesin. İkinci olarak da Sadiye Köyümüzün yiğit insanlarına hediye ettim. Bu güzelliği devam ettireceğiz. Bir ve beraber, güçlü olacağız. Binlerce yıldır aktarılan bu değerler inşallah nesilden nesile sürecek. Kimliğimizi devam ettireceğiz. Sizleri çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz için buradayız” şeklinde konuştu. Başkan Yılmaz, konuşmaların ardından protokol üyeleri ile birlikte tesisi gezerek, mahalle sakinleriyle sohbet etti. Program, başrollerinde İsmail Hacıoğlu, Nilay Duru, Şefik Onatoğlu, Fırat Şahin ve Tolga Yüce gibi isimlerin yer aldığı “Kafes” filminin özel gösterimi ile devam etti. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapılan özel gösterime, filmin yapımcısı Bülent Aydoğan, oyuncuları Turgut Tunçalp, Tolga Yüce ve Murat Çağlar da katıldı. Başkan Yılmaz, filmin sonunda sanatçılara katılımlarından dolayı teşekkür ederek, çiçek ve plaket takdim etti. Azamat Kafkas Halk Dansları Topluluğu da Yunus Emre Kültür Merkezinde düzenlenen programda sahneye çıkarak, katılımcılara unutulmaz bir performans sergiledi. Sadiye Mahallesi Halk Oyunları ekibinin birbirinden güzel gösterileri de geceye renk kattı. Yılın en iyileri ödül törenine, Başkan Yılmaz ve eşi geleneksel Kafkas kıyafeti giyerek bir sürpriz yaptı. Sunuculuğunu İshak Akbay’ın yaptığı gecede Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz ve Uluslararası Kafkas Derneği Genel Başkanı Oğuz Berk tarafından (yılın en iyileri'ne ödülleri verildi. Başkan Yılmaz, ödül sahiplerine aynı zamanda güçlü, uzun ömürlü, dayanıklı ve yüce anlamına gelen ve çınar yaprağından yapılan üç boyutlu tablo ve kalpak hediye etti. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Mersin'de elektrik kesintisi – 9 Ekim 2023 Pazartesi

Devrek'te kokuya dayanamayan muhtar, köylüsünü şikayet etti! Haber

Devrek'te kokuya dayanamayan muhtar, köylüsünü şikayet etti!

İddialara göre olay Devrek ilçesine bağlı Durupınar köyünde yaşandı. Genç Çiftçi projesinden faydalanan Ercan Arık bir süre önce köydeki evinin yakınına ahır kurarak büyükbaş hayvan beslemeye başladı. Hayvancılık yaparken engellendiğini, araziye elektrik telleri bağlandığını öne süren Arık, mağdur edildiğini söyledi. Ercan Arık, önce hayvanlarının otlatılmasının engellendiğini sonra ise "ahırı kokuyor" diye şikayet edildiğini söyledi. Arık şikayetin ardından köye uzmanların gelerek inceleme yaptığını ancak herhangi bir sorun olmadığını söyleyerek "Şikayet üzerine köye gelen uzmanların incelemesinden anlımızın akıyla çıktık. Kendi köyümde bana yapılmak istenilen her türlü engellemelere rağmen hayvancılık yapmaya, üretmeye devam edeceğim” dedi. Hayvanlarının arazide otlamasının engellendiğini öne süren Arık, "Hayvanların geçişi engellendi. Daha önceden elektrik telleri açık bir şekilde araziye dikildi. Çocuğumu ve hayvanlarımı elektrik çarptı. Biz yüz yüze bakıyoruz diye şikayetçi olmadık. Gerekli yerlere bildirdim. Üzerinde hiçbir önlem levha yok. Ben şehirden köye tarımcılık yapmak çiftçi olmak için yerleştim ama biz engelleniyoruz. Ahır kokuyor diye şikayet edilince 2023 yılındayız. Bu köye tarım ve hayvancılığı ben getirmedim. Benden başka yapanlar da var. Herkesin evinin altında hayvan vardı. Ben hayvancılık yapmaya başlayınca bir takım kişiler engel olmak istiyor. Biz bu işe devlet destekli başladık. Devletimiz sağ olsun bizler usulsüzlüklere göz yummadığımız için delil ve belgeler ile konuştuğum için psikolojik baskı altında bırakılıyoruz" dedi.   İHA muhabirinin telefonla ulaştığı köy muhtarı M.B. ise kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. M.B., "Ben kesinlikle bu suçlamaları kabul etmiyorum. Ben ahır kokuyor diye bir şikayet etmedim. Muhtarlıklardaki 30. yılım doluyor. Ben hep hizmet etmek için çaba gösterdim. Devrek'te bizim köyün kadar yolları asfalt olan köy yoktur. Sel geldi yolları mahvetti. Bununla ilgili yazışmalarımızı yaptık. Kadastro çıkan sonucu bekliyoruz. Ercan Arık'ın iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Psikolojik tedavi alması gerekli, ben gerekli yerlere başvuruda bulunurum. Onaylanırsa yapılır . Elimde benim hakkımda yazmış olduğu mesajlar var. Sadece onunla alakalı savcılığa suç duyurusunda bulundum. Başka hiçbir şekilde şikayet etmedim" cümlelerineyerverdi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: 400 yıldır hazırlanan pideler 8 saatte tükeniyor

Çiftçilerden domuz sürülerine karşı önlem Haber

Çiftçilerden domuz sürülerine karşı önlem

Yaban domuzları Elazığ’da üreticilere ciddi zararlar vermeye devam ediyor. Bağ, mısır, sebze başta olmak üzere birçok ürünü kullanılamaz hale getiren yaban domuzlarından korunmak için çiftçiler farklı yöntemler denemeye başladı. Domuz ve kuş kaçırıcı olarak satılan ve halk arasında bomba olarak tabir edilen ‘ses bombası’ satışlarında ciddi bir artış yaşanmaya başlandı. Bin 250 lira ile 3 bin 500 lira arasında değişen ses bombaları tüfek sesinden daha yüksek ve etkili bir gürültü çıkararak domuzların kaçmasına neden oluyor. Teknik ziraat danışmanı Ramazan Ayhan, "Domuzlar sürüler halinde geziyor. Girdikleri tarlaları talan ediyorlar. Bunun önüne geçmek için bütan gazı ile çalışan ciddi bir ses çıkaran kuş ve domuz kaçırıcılarımız var. Bunlara bomba da diyoruz. Atıldığında tüfek sesinden daha yüksek ve etkili çok ciddi bir gürültü çıkıyor. Bu da vahşi hayvanları kaçırmaya yarıyor. 2 kiloluk piknik tüple bir ay boyunca tarla ve bahçelerini çiftçilerimiz koruyabiliyor" dedi. Ses bombalarının doğaya zarar vermeden en etkili çözüm olduğuna dikkat çeken Ayhan, "Satışlarımız çok iyi. Bu bombaların alternatifi ya vuracaksın, zehirleyeceksin ya da hayvanları kaçıracaksın. Vurmak ve zehirlemek tabiatın varoluşuna aykırı, o yüzden onlara zarar vermeden kaçırmak en doğru ve mantıklı uygulanabilir metot budur” diye konuştu. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yarım asırlık ayakkabı ustası Bekir Tansel mesleği anlattı

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.