TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kongre

Kongre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kongre haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ETİK ve SKAL Yönetim Kurulu üyesi Tercan'dan 83.SKAL Dünya Kongresi için çağrı: Gelin bu tarihi olayın bir parçası olun Haber

ETİK ve SKAL Yönetim Kurulu üyesi Tercan'dan 83.SKAL Dünya Kongresi için çağrı: Gelin bu tarihi olayın bir parçası olun

Merkezi İspanya'da olan, dünyanın 90 ülkesinde üyesi bulunan, turizm profesyonellerinin en eski sivil toplum örgütü SKAL İnternational’ın bu yıl ki Dünya Kongresi, yarıştığı Romanya’nın Bükreş, Rusya’nın St. Petersburg ve Hindistan’ın Kalküta şehirlerini geride bırakan İzmir'de yapılacak. Yapıldığı her kentin turist sayısını ertesi yıl yüzde 30’a kadar yükselten kongreye, dünyanın her yerinden aralarında, konaklama sektörü, havayolları, sosyal medya, İncoming ve Outgoing temsilcileri, organizasyon ve taşıma firmaları, destinasyon  ve restaurant yetkilileri, tur şirketleri, akademisyenler, araştırmacılar  ve turist rehberlerinin de yer alacağı yaklaşık 600 konuk katılacak. 17 yıl aradan sonra ülkemize tekrar kazandırılan kongrenin karar verici bu 600 katılımcısı ülkemizin dünya turizm pazarında tanıtımı, tercih edilmesi ve iş bağlantılarının yapılmasında büyük etki sahibi olacak. TANIYACAKLAR TANITACAKLAR TURİST GETİRECEKLER Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) ve SKAL İzmir Kulübü Yönetim Kurulu üyesi Bülent Tercan, kongre hazırlıklarının büyük bir özenle ve devlet sektör işbirliği ile sürdüğünü söyledi. Mükemmel bir organizasyonla ülkemiz ve kentimiz için etkileri olumlu, büyük ve kalıcı bir kongre gerçekleştirmek istediklerini belirten Bülent Tercan; “ Önümüze çok güzel bir imkan çıktı. 16-21 Ekim 2024 tarihlerinde güzel İzmir'îmizde bütün dünyadan SKAL üyesi turizmcileri buluşturacağız. Hepsi 5 gün boyunca İzmir'imizde, UNESCO mirası Bergama'yı, Efes'i, UNESCO adayı Kemeraltı'mızı, İncil'de adı geçen Yedi Kilise'yi, her tarafı görecekler. Deniz, kum, güneşi, termal imkanlarımızı, gastronomimizi, yaşam stilimizi, İzmir'imizin sahip olduğu bütün imkanları, bütün zenginlikleri yerinde görüp tanıyacaklar. Bu İzmir ve ülkemiz için tarihi bir fırsat. Gelin bu tarihi fırsatı el ele gönül gönüle birlikte değerlendirelim. Bu kongreyi hep birlikte yapalım. Kongre çarpan etkisi yapacak. Takip eden yıllarda İzmir'imize ve ülkemize daha fazla turist gelmesini sağlayacaktır. Buna gönülden inanıyoruz. Bu bakımdan ETİK, SKAL, TÜRSAB, ÇEŞTOB, İzmir Ticaret Odamız, İzmir Büyükşehir Belediyemiz, İzmir Valiliğimiz hep birlikte bütün kurumlar el ele verdik. Çok güzel bir kongre yapacağız. Gelin bu tarihi kongrenin bir parçası olun” dedi.

İzmir’de sürdürülebilir gelecek tasarlanıyor Haber

İzmir’de sürdürülebilir gelecek tasarlanıyor

Sürdürülebilir bir geleceğe dair yürüttüğü çalışmalarına değişen dünya normlarına göre son dönemde hız veren Sürdürülebilir Yaşam Derneği (SUYADER), 3. Uluslararası Sürdürülebilir Yaşam Kongresini Ankara’dan sonra bu kez İzmir’de gerçekleştiriyor.  Karşıyaka Belediyesi Zübeyde Hanım Salonu'nda iki gün süreyle düzenlenecek olan kongrede, Sürdürülebilir Gıda Sistemleri ve Sağlıklı Beslenme Modelleri, Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları, Tarım ve Beslenmede Sürdürülebilir Teknoloji Uygulamaları, Biyoçeşitlilik, Gıda Toplulukları, Gıda, Beslenme ve İklim Okuryazarlığı, Yoksulluk, Açlık ve Gıda Güvencesizliği, Gıda Egemenliği , İklim Adaleti, Kriz Ortamında Gıda, Beslenme ve Sağlık, Küresel Isınma ve Sağlık Sonuçları, Sürdürülebilir Gastronomi, Sürdürülebilir Kentler, Sürdürülebilir Yaşam için Disiplinler Arası Dayanışma, Göç ve Sürdürülebilirlik konuları ele alınacak. Sürdürülebilir Yaşam Derneği Başkanı Prof. Dr. Emine Aksoydan, ”Cumhuriyetimizin 100. Yılında Sürdürülebilir Geleceği Birlikte Tasarlamak” ana temasıyla düzenlenecek olan kongrenin aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 85. yılında olması bakımından büyük bir anlam ifade ettiğini belirtti. Uluslararası nitelikteki Kongreye, Türkiye ve çok sayıda ülkeden bilim insanının katılacağını bildiren Aksoydan, “İçinde yaşadığımız dijital çağın sağladığı kolaylıklara hızla uyum sağlarken sürdürülebilirliği önceleyen geleneklerimizden kopmadan, gezegeni birlikte paylaştığımız diğer canlılarla dost bir yaşamı sürdürmenin mümkün olduğu bir ekosistemi birlikte nasıl inşa edebileceğimizi ve nasıl sürdürebileceğimizi konuşacağımız, disiplinlerarası işbirliği ile yeni çalışma alanları ve projelerin ortaya çıkacağı kongremize sürdürülebilir bir yaşam hedefleyen herkesi bekliyoruz” şeklinde konuştu. Kongre ile ilgili detaylı bilgiye, buradan ulaşılabilecek. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - İzmir’deki turşucu Hasan Usta mazi kokuyor

19. Uluslararası Katılımlı Türk Spor Hekimliği Kongresi yapıldı Haber

19. Uluslararası Katılımlı Türk Spor Hekimliği Kongresi yapıldı

EÜTF Muhiddin Erel Amfisinde yapılan kongrenin açılışına, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rüçhan Sertöz, Türkiye Spor Hekimleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Ergün, Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengizhan Özgürbüz, yurt içinden ve yurt dışından akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının yetkililer ve öğrenciler katıldı. Kongrenin açılışında konuşan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Şanlı Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türkiye’de spor hekimliğinin kurulduğu ilk akademik kurum olan Ege Üniversitemizin ev sahipliğinde, güzel İzmir’imizde sizleri ağırlamaktan onur duyuyoruz. Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, genç kuşağın bilimin ışığında ruhen, ahlâken, zihnen ve bedenen çok iyi yetiştirilmesi gerektiğine inanmış, spor faaliyetlerine ve sporculara büyük önem vermiştir. Her alanda olduğu gibi sporda da bilimin ışığından ayrılmamayı tavsiye etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur’ sözüyle sporcunun hem bedensel hem de zihinsel açıdan gelişimi arasındaki dengeyi vurgular. Bir sporcunun başarısı, fiziksel hazırlığı, teknik yetenekleri, zihinsel dayanıklılığı ve stratejik düşünme becerisi gibi pek çok faktörün birleşiminden oluşur. Spor hekimliği ise yalnızca sporcu yaralanmalarını tedavi etmekle kalmaz, aynı zamanda sporcuların performansını artırmak ve geliştirmek için geniş kapsamlı bir yaklaşım sunar” diye konuştu. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesi olarak, spora yalnızca akademik çalışmalarımız anlamında değil aynı zamanda sağlık hizmetlerimiz ve kampüsümüzdeki spor faaliyetleri bakımından da son derece önem veriyoruz. Spor, sağlığa dair sahip olduğumuz kapsayıcı ve bütüncül yaklaşımımızda önemli bir yer kaplıyor. Özellikle son 6 yıl içerisinde kampüsümüzde gerekli spor altyapısının oluşması ve tüm mensuplarımızın bu altyapıdan faydalanabilmesi için çok ciddi çalışmalar gerçekleştirdik. Bu nedenle kongrenin kapsamında yapılacak bilgi paylaşımlarının, alandaki bilgi birikiminin yanı sıra sporu hayatında önemli bir yere konumlandırmış olan tüm bireylerin farkındalık düzeyine de katkı sağlayacağını düşünüyorum.  Sözlerime son verirken uluslararası katılımlı bu kongreye ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyduğumu ifade ederek Tıp Fakültemiz Spor Hekimliği Anabilim Dalı başta olmak üzere kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen, akademik donanımlarıyla kongreyi zenginleştiren tüm katılımcıları tebrik ediyorum” dedi.  Uluslararası Katılımlı Türk Spor Hekimliği Kongresinde, sporcu sağlığını ve performansını koruma ve geliştirmeye yönelik ölçüm ve değerlendirmeler ile güncel tedavi yöntemlerindeki son gelişmeler yurt içinden ve yurt dışından yetkin bilim insanlarının bilgi ve deneyimleri ışığında masaya yatırıldı. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Ege Üniversitesi'nde Cumhuriyet Sergisi

Dünya Ayakkabı Kongresi İstanbul'da düzenlenecek Haber

Dünya Ayakkabı Kongresi İstanbul'da düzenlenecek

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği’nin (TASD) ev sahipliğinde gerçekleştirilecek Dünya Ayakkabı Kongresi’nde konuşmacı olarak yer alan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, “Bu seneki temamız ‘Geleceği Şekillendirmek’ olacak. Kongrede yeni trendler, teknolojik gelişmeler ve sürdürülebilirlik başta olmak üzere sektörü ilgilendiren tüm kritik başlıklar ele alınacak. Dijitalleşmede öncü Türk deri ihracatçıları olarak 2023 yılı Ocak-Eylül döneminde 931 milyon dolarlık ayakkabı ihracatına imza attık.  Son üç senede ayakkabı ihracatımızda yüzde 21 artış var. Deri ve deri mamulleri ihracatımızda ayakkabının payı yüzde 62. Ana pazarımız Rusya’ya geçen seneye kıyasla bu sene 9 aylık dönemle yüzde 80 artışla 124 milyon dolarlık ayakkabı ihraç ettik. Almanya’ya 67 milyon dolarlık, Irak’a yüzde 14 artışla 58 milyon dolarlık ayakkabı ihracatı yaptık.” dedi.   Başkan Zandar, “Pandemi döneminde dünyanın ilk dijital fuarı Shoedex2020’yi gerçekleştirdikten sonra dünyada ilk kez Türk deri ihracatçıları olarak Metaverse’de ürünlerimizi sergiledik. Birliğimiz dijitalleşme faaliyetleri kapsamında, Expo Riva Schuh Fuarı milli katılım organizasyonu katılımcısı firmalarımız ürünlerini her sene artırılmış gerçeklik teknolojisiyle EİB metaverse altyapısında sergiliyor. Bu kez de Dünya Ayakkabı Kongresinde firmalarımızın ürünlerini Metaverse ortamında artırılmış gerçeklik teknolojisiyle ziyaretçilere göstereceğiz. EİB Metaverse trend alanında ziyaretçiler ürünlerimizi üç boyutlu 360 derece inceleme şansını yakalayacak.” diye konuştu.   Firmaların ürünlerinin gerçekçi doku ve yansıma ile EİB’e özel geliştirilen bir yazılımla modellenerek üç boyutlu olarak sistemde entegrasyonun sağlanacağını açıklayan Erkan Zandar, “EİB Metaverse trend alanında ziyaretçiler ürünleri 360 derece inceleme ve önceki edisyonlardaki projeden farklı olarak geliştirilen proje ile sisteme entegre bir kiosk ile dijital ortamda seçtikleri ayakkabı ürünlerini bizzat kendi ayağı üzerinde deneme şansına erişecekler. Firma logoları, fiyat aralıkları, ürün kodları, ürünlerin teknik özellikleri ve firma iletişim bilgileri modellenen ortama entegre edilerek ziyaretçilerin katılımcı firmalarımızın dijital stantlarını bulundukları yerden ziyaret etmelerine ve ürünleri incelemelerine olanak sağlayacağız. Üretim ve tasarımda büyük aşama kaydeden sektörümüz yaptığımız çalışmalarla her geçen gün dijitalleşme sürecinde de yeni bir eşik daha atlıyor.” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Elektrikte kurulu güç 2028'de yüzde 27 artışla 136 bin megavata ulaşacak

EÜ’de Cumhuriyetin 100. Yılında Uluslararası Ege Tarım Kongresi Haber

EÜ’de Cumhuriyetin 100. Yılında Uluslararası Ege Tarım Kongresi

Kongrenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tarım, hayvancılık ve gıda tarih boyunca ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişiminde stratejik bir öneme sahip olmuştur. Ülkemizin verimli toprakları, büyük bir üretim potansiyelini oluşturuyor. Bizlere düşen görev ise sahip olduğumuz bu büyük potansiyelin kıymetini bilmek. Günümüzde tarımın karşı karşıya olduğu zorlukların bilincine varmalı ve bu konuda harekete geçmeliyiz. İklim değişikliği, nüfus artışı ve kuraklık gibi faktörler sağlıklı bir çevrede yaşamamızı zorlaştırıyor. Bugün sahip olduğumuz değerli kaynakların bir gün tükenebileceğini unutmamalıyız. Geleceğimizin de hesaba katılarak, bu kaynaklardan en etkili şekilde faydalanılması konusunda tüm tarım sektörü çalışanlarına ve akademisyenlere önemli görevler düşüyor. Ege Üniversitesi olarak, 68 yıllık köklü geçmişimiz, güçlü akademik kadromuz, nitelikli bilimsel çalışmalarımız, seçkin öğrenci ve mezunlarımızla; bilimi, toplumu ve ülkemizi daha ileri taşıyacağımız bir geleceğin inşası için yoğun bir çaba sarf ediyoruz” diye konuştu. “Önemli sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacak” Ege Üniversitesinin ülkesine ve dünyaya karşı sorumluluklarının bilinci ile faaliyetlerini sürdürdüğünü vurgulayan Rektör Prof. Dr. Budak, “Ülkemizin en köklü fakültelerinden biri olan Ziraat Fakültemiz, tarım sektörüne kazandırdığı nitelikli eleman ve akademik personelle bu önemli görevi yerine getiriyor. Ülkemizde 10 bölümü ile akredite olan ilk ve tek Ziraat Fakültesi olarak bizi gururlandıran Fakültemiz çalışmalarıyla ziraat alanına yüksek katkılarda bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda Üniversitelerarası Kurul tarafından, Ziraat, Orman ve Su Ürünleri fakültelerinin dekanlarından oluşan ‘Ziraat, Orman ve Su Ürünleri Konseyi’ başkanlığına seçildim. Görev süremiz boyunca, yükseköğretim kurumlarımızın gelişmesi ve dünya ile rekabet güçlerinin artırılması hedefiyle atılacak adımlara katkı sunacağız. Cumhuriyetimizin Uluslararası Ege Tarım Kongremizde, ülkemizden ve dünyanın farklı üniversitelerinden katılımcıların iş birlikleri ile bilimsel çalışmaların değerlendirilerek bölgesel, ülkesel ve küresel anlamda tarım ve hayvancılık başta olmak üzere iklim değişikliğinden, kuraklığa önemli sorunlar ve çözüm önerileri tartışılacak. Dünyanın 20 ülkesinden katılımcılar kongre kapsamında sunum yapacaklar.  Uluslararası niteliği güçlü olan ve Cumhuriyetimizin 100. Yılına ithafen düzenlediğimiz bu kongreye onlarca bilim insanının yüzlerce bildiri ile katılım sağlanmış olması, Ülkemiz Türkiye Yüzyılının geleceğine gurur ve umut verici bir tablo çiziyor. Cumhuriyetimizin ‘Yüzüncü Yıl’ını Türkiye Yüzyılı’na yaraşacak şekilde üniversitemizin tüm birimleriyle ortak hazırladığımız 300’ün üzerinde etkinliğin olduğu yoğun bir programla kutluyor olmaktan dolayı üniversitemiz adına gurur duyuyorum” dedi.  “24 ülkeden yetkin bilim insanları sunum yapacak” EÜ Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Banu Yücel, “Cumhuriyetimizin 100. Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlediğimiz kongreyi; tarım, gıda ve hayvancılık konularındaki gelişmelerin değerlendirileceği, yüz yüze ve çevrimiçi sunumların gerçekleştirileceği bir platformda yapıyoruz. İran, Yunanistan, Hindistan, Nijerya, Avusturya, Çin, Danimarka, Meksika, Fas, Irak, Uganda, Sırbistan, Pakistan, Romanya, Malezya, Finlandiya, İtalya, Gürcistan, Bulgaristan, Endonezya, Brezilya, Cezayir, Mısır ve Kazakistan gibi dünyanın 24 ülkesinden katkılar sağlayacak olan saygın bilim insanlarının katılımı ile üç gün süresince 7 oturumda 62’si yüz yüze olmak üzere toplam 254 bildiri sunulacak. Tarım ve Hayvancılık alanında çok geniş kapsamlı konuların ele alınacağı kongre hem teorik hem de uygulamalı tarımsal çalışmalarda son gelişmelerin değerlendirileceği akademik bir zemin sağlayacak, yeni bilimsel bilgiler literatüre eklenecektir. Araştırmacılar ve profesyoneller, bilgi birikimlerini, multidisipliner işbirliklerini, ortak sorunlar için çözüm önerilerine ilişkin deneyimlerini kongre süresince paylaşacaklardır. Bu sektörlerde faaliyet gösteren akademik, kamu, özel ve tüzel paydaşlar olarak görevimiz; mevcut durumu objektif olarak değerlendirmek, yerel ve küresel ölçeklerde tarımsal hedeflerimizi belirlemek ve yükselen bir değer olan tarımı geleceğe hazırlamaktır. Türkçe ve İngilizce olarak yapılacak özgün bilimsel çalışmaların paylaşılacağı bu nitelikli kongrenin temel hedefi tarım sektöründeki paydaşların dinamiklerini ortaya koymak, işbirliklerini geliştirmek, topraktan sofraya kadar tüm tarım gıda ve hayvancılık konularını karar vericilere destek olacak şekilde somut bilimsel parametrelerle ortaya koymaktır. Üç gün sürecek kongrenin başarılı geçmesini, ulusal ve küresel işbirlikleri için stratejik, tarihe iz bırakan sonuçlar üretmesini temenni ediyor, hiçbir etkinliğimizde bizi yalnız bırakmayarak desteklerini esirgemeyen Sayın Rektörüme fakültemiz adına teşekkürlerimizi arz ediyorum” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Ege 3. Yaş Üniversitesi’nde yeni eğitim ve öğretim yılı başladı

Ege Üniversitesinde uluslararası kongre Haber

Ege Üniversitesinde uluslararası kongre

Uluslararası kongre, Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Feyzi Önder Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Kongrenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı anısına Türkiye’de ilk kez düzenlenen kongremiz büyük önem arz ediyor" dedi. Budak, "Ege Üniversitesi; 68 yıllık köklü geçmişi, nitelikli akademik kadrosu, güçlü bilimsel çalışmaları, seçkin öğrenci ve mezunlarıyla ülkemizi bilim ışığı ile aydınlatan bir yükseköğretim kurumudur. Kurumsal tam akredite, öğrenci odaklı, araştırma üniversitesi hüviyetine sahip Türk yükseköğretim sistemimize örnek, öncü bir üniversite olarak; Cumhuriyetimizin 100. yılını, Türkiye Yüzyılını bilimin ve akademinin yüzyılı yapmak için çalışmaya, üretmeye devam ediyoruz. Ülkemizde 10 bölümü ile akredite olan ilk ve tek Ziraat Fakültesi olarak bizi gururlandıran fakültemiz ve ISTA akreditasyonuna sahip 7 merkezden birisi olan Ege Üniversitesi Tohum Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezimiz çalışmalarıyla ziraat alanına yüksek katkılarda bulunuyor” dedi. “Üniversiteler arası bilim diplomasisinin en güzel örneklerinden birisi” Prof. Dr. Budak, “Tek devlet iki millet şiarıyla hareket ettiğimiz kardeş ülke Azerbaycan ile Türk yükseköğretiminde bir ilk olarak hayata geçirdiğimiz eğitim-öğretim alanındaki çift diploma programlarımızdaki başarılı iş birliğimizi bilimsel araştırmalar alanına da taşıdık. Bugün, dünyanın çeşitli ülkelerinden değerli katılımcılarla bir arada bulunuyoruz. Kongremiz, araştırmacılar ve profesyoneller için hem teorik hem de uygulamalı olarak tarım bilimi içinde yer alan adli bilimler disiplinlerindeki son gelişmeleri tartışmak için ideal bir akademik platform olacak” diye konuştu. “Kongre, uluslararası katılım ve multidisipliner yapılıyor” Kongre Başkanı Prof. Dr. Banu Yücel de, “Adli bilimler; hukuk ile çeşitli başka bilim dalları ile kapsamlı bir ilişki içerisindedir. Günümüzde adli bilimlerin ulusal ve uluslararası boyutta geldiği nokta değerlendirildiğinde adaletin sağlanması için bulgu ve delillerin multidisipliner yaklaşımla incelenmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıyla suçların aydınlatılması ve hukuki uyuşmazlıkların çözümü, sağlıklı bilgi ve teknolojik analizlerin değerlendirmesi gerekmektedir. Bu amaç ışığında planlanan, tarım ve gıda bilim disiplinlerini kapsayan adli bilimler içerisinde yer alan konularda ilk kez düzenlenen kongre, hem teorik hem de uygulamalı çalışmalarda son gelişmelerin değerlendirileceği akademik bir platform sağlayacak. Araştırmacılar ve profesyoneller çok yönlü olarak bilgi birikimlerini, multidisipliner iş birliklerini ve ortak sorunlar için çözüm önerilerine ilişkin deneyimlerini kongre süresince paylaşabilecek. Diğer yandan bu kongrenin bir diğer önemi de Azerbaycan Devlet Tarım Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz çift diploma programı kapsamında, yeni bir bilimsel işbirliği niteliği taşımasıdır” dedi. “Azerbaycan Türkiye dostluğu ebedidir” Azerbaycan Devlet Ziraat Üniversitesi Rektörü Doç. Dr. Zafer Gurbanov ise “Azerbaycan Türkiye kardeşliğini bütün dünya bilmektedir. Bu kardeşliğin bariz göstergesi de Çift Diploma programıdır. Azerbaycan Türkiye dostluğu ebedidir ve çok kıymetlidir. Bu nedenle bu kongrede emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ise “Böyle bir kongrenin Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden Ege Üniversitesinde yapılmış olmasının çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Necdet Hocamız aynı zamanda bir ziraat hocası dolayısıyla böyle bir kongre de ona yakışırdı" şeklinde konuştu. "Adli Bilimler ve Kriminalistik Ansiklopedisi dünyada bir ilk" Açılış konuşmalarının ardından Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Hamit Hancı da, “Adli Bilim Nedir?” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Hancı sunumunda, adli bilimlerin çalışma alanlarından bahsetti. Prof. Dr. Hancı, “Adli tıp; bir ülkenin güvenlik, asayiş hatta kimi zamanda politik yapısını doğrudan ilgilendiren olaylarla iç içe bir bilim dalı olarak tanımlanıyor. Adli bilimler büyük bir aile ise adli tıp bunun sadece bir kısmı; yani halk tarafından bilinen kısmıdır. Adli Bilimciler Derneği olarak 120 tane komisyonumuz var ve bu alanda çalışmalar yürütüyoruz” dedi. Prof. Dr. Hancı, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Emniyet Genel Müdürlüğü ile dünyadaki ilk Adli Bilimler ve Kriminalistik Ansiklopedisini çıkardık. 10 cilt, 6 bin sayfa, 397 yazarlı bu kitapta, adli bilimlerin tüm alanlarına dair bilgiler mevcut. Bizler adli bilimlerin tüm alanlarını geliştirmek için yoğun çaba sarf ediyoruz" dedi. Kongrede; adli ekoloji, adli orman, adli biyoloji, kimyasal biyolojik radyolojik nükleer tehditler, biyoterörizm, agroterörizm, uyuşturucu imal edilen bitkiler, zirai afetler-afet kriminal inceleme, Dijital Tarım ve Veri Adli Bilimi, tarımsal suç soruşturması gibi pek çok çalışma konuları üzerinde de sunumlar yapıldı. Öte yandan, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin onursal başkanlığını yaptığı kongreye ayrıcai EÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Ersan, Prof. Dr. İlkin Şengün, akademisyenler ile Türkiye’den ve Azerbaycan’dan lisans ve lisansüstü öğrenciler katıldı. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Ege Üniversitesinden “Cumhuriyetin 100. Yılı Resepsiyonu”

Türkiye’de ilk kez Ege Üniversitesinde düzenlenecek Haber

Türkiye’de ilk kez Ege Üniversitesinde düzenlenecek

Kongrenin onursal başkanlığını Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse üstlenirken kongre başkanlığını Azerbaycan Devlet Ziraat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Gurbanov, EÜ Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Banu Yücel, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Hamit Hancı üstleniyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinde düzenlenecek kongrede İçişleri Bakanlığı AFAD Koordinasyon Merkezi ve SR Kriminal Olay Yeri İnceleme araçları da hazır bulunacak. Kongreye katılmak isteyen katılımcılar “Adli Ekoloji”, “Adli Orman”, “Adli Biyoloji”, “Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRNE)”, “Biyoterörizm”, “Agroterörizm”, “Uyuşturucu İmal Edilen Bitkiler”, “Zirai Afetler-Afet Kriminal İnceleme”, “Dijital Tarım ve Veri Adli Bilimi (Drone Termal Görüntüleme Tespit, Uzaktan Algılama ve jeomekansal Analiz)”, “Tarımsal Suç Soruşturması”  gibi pek çok alanda çalışma konuları üzerinde sunumlar gerçekleştirecek. Kongre, araştırmacılar ve profesyoneller için hem teorik hem de uygulamalı olarak tarım bilimi içinde yer alan adli bilimler disiplinlerindeki son gelişmeleri tartışmak için ideal bir akademik platform sağlayacak. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinde düzenlenecek kongrenin bilim kurulunda; Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Kuzey Makedonya, Kosova, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bosna Hersek, İran, Hindistan, Bulgaristan, Nepal, Afganistan, Arnavutluk, Yunanistan, Rusya, Lübnan, İsrail’den  uzman bilim insanları yer alıyor. Kongre hakkında detaylı bilgiye www.forensicagr2023.ege.edu.tr adresinden ulaşabilecek. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: EÜ İletişim Fakültesinde sanat duvarlara resmedildi

Soyer: Bu kitabı kadın hak ve özgürlüklerine adıyoruz Haber

Soyer: Bu kitabı kadın hak ve özgürlüklerine adıyoruz

Yaklaşık 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde toplanan İzmir Kadınlar Kongresi’nde atılan adımların izinde, 2023 Kadın ve İktisat Kongresi’ndeki tartışmaları ve tarihin kıymetli sayfalarını bir araya getirerek oluşturulan "100. YAŞINDA İZMİR KADINLAR KONGRESİ" kitabının tanıtımı ve imza töreni İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle gerçekleşti. Dr. Serdar Şahinkaya ile Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen’in editörlüğünü yaptığı, FOLKART’ın desteği ile basılan eserde, kadın ve erkeğin birlikte oluşturduğu değerlere ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ışık tutan görüşlere yer verildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ev sahipliğindeki gerçekleşen etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı ve FOLKART Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak katılım gösterdi. Etkinlikte konuşan Başkan Soyer, “Bu toprakların umudunu 100. Yıl sonra bir kez daha cumhuriyetin özgür kadınlarının elinde yükselecek. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” dedi. TÜRK KADINI CUMHURİYETİN LOKOMOTİFİ OLDU Kurtuluşun şehri İzmir’de kuruluşun temellerinin 100 yıl önce İzmir İktisat Kongresi ile atıldığını belirterek, ulusun misak-ı iktisadının da bu kongrede çizildiğini vurgulayan Başkan Soyer, “Anadolu’nun her yerinden üreticiler, sanayiciler, işçiler bir araya geldi ve hayal kurdu; tam bağımız Türkiye Cumhuriyeti. Mustafa kemal Atatürk’ün önderliğinde, siyasi bağımsızlığımızla birlikte iktisadi bağımsızlığımızın temelleri böyle atıldı. Ortak akıl ve ortak vicdanla. Atatürk o vicdan terazisinin kadın düşüncesi olmadan inşa edilemeyeceğini biliyordu. Ana kongre toplanmadan 2 hafta önce Kadınlar Kongresi düzenlendi. Bu kongreyle kadınların topyekûn özgürleştiği, yaşamın her alnında eşit ve adil şekilde yer alacağı bir yol haritası belirlendi. Türk kadını cumhuriyetin lokomotifi oldu. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına sayılı günler kala bu vizyonunun geldiği noktayı hep birlikte görüyor ve gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı. KADINLARA BİR ÖZÜR BORCUMUZ VAR Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen kadınlar kongresinden bir asır sonra, ikinci yüzyılın iktisat kongresinin ilk adımını kadınlarla attık diyerek sözlerini sürdüren Soyer, “Geçtiğimiz Şubat ayında Kadın ve İktisat Kongresi’nde bir araya geldik.  Kongrenin açılışında şunu söylemiştim; bugün geleceğin Türkiye’sinin inşasına kadın ve erkek yanyana başlıyoruz. Bunun mümkün olması için kadınlara evvela bir özür borcumuz var. Bedensel gücümüzü şiddet kaynağına dönüştürdüğümüz için, kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya yeltendiğimiz için, onların temel haklarından mahrum bıraktığımız için biz erkekler kadınlara tarihin ve çocuklarımızın huzurunda özür borçluyuz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kadınların öncülüğünde eminiz barışı ve demokrasiyi koruyacağız, bugün değilse muhakkak yarın, öldürmeyen bir uyarlık kuracağız, asla vazgeçmeyeceğiz. 100. Yılında İzmir Kadınlar Kongresi Kitabı ile ortak akıl ve vicdanla aldığımız kararları tarihe not düşüyoruz. Bu toprakların umudunu 100. Yıl sonra bir kez daha cumhuriyetin özgür kadınlarının elinde yükselecek. Bu kitabı, erkek şiddetine maruz kalan, hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan bütün kadınlara adıyoruz” dedi. ÜLKEMİZ ADINA SORUMLULULARIMIZ VAR Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in kurulmasından 8 ay önce, yeni kurulacak devletin ana karakterini belirleyecek iktisadi kararların alınacağı İktisat Kongresi’ni yapmak üzere, o dönem coğrafyasının ekonomi başkenti olan İzmir’i seçtiğini ifade eden BASİFED Başkanı Mehmet Ali Kasalı, “Yine, yeni kurulacak modern devletin önündeki en büyük engelin toplumdaki kadının mevcut statüsü olduğu ve bunun değiştirilmesi gerektiğini içeren devrimci görüşler, o günkü Osmanlı’nın toplumsal koşulları dikkate alındığında ancak İzmir’de açıklanabilirdi. Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu bu iki tercih, biz İzmirlilere, ülkemiz adına görev ve sorumluluk yüklemektedir” diye belirtti.  FİKİR PROJESİYDİ, HAYALLERİMİZİN ÖTESİNE GEÇTİ İzmir Büyükşehir Belediyesinin, İzmir İktisat Kongresi’ni düzenleyerek ülkemizin en derin ve içerikli çalışmasıyla 100. yılı selamladığını belirten Kasalı, “Biz de BASİFED olarak, Mustafa Kemal’in o dönemin kadın konusunun konuşulacağı bir kent varsa o da İzmir’dir tercihinden yola çıkarak, günümüz kadınının en özgür ve görünür kentinin de İzmir olduğu gerçeğiyle, görev ve sorumluluğu yerine getirmek üzere İzmir’i tercih ettik. Başlangıçta bir fikir projesi olan etkinliğimizin, hayallerimizin çok daha ötesinde, devasa ve gerçek bir kongreye dönmesi, bize yeni görev ve sorumluluklar da yükledi. İlki söz uçar, yazı kalır prensibiydi. Diğeri, artık bir altyapı sorunu haline gelen kadın konusunun, İzmir olarak çözüm merkezi ve başkenti olmamız” şeklinde konuştu. ERKEK EGEMENLİĞİNİ KIRMAK İÇİN UĞRAŞIYORUZ Geçmişte olduğu gibi, bugün de ülkemizi bir arada tutan harcın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ilham alan bir anlayış olduğunu belirterek bunun geleceğe de ışık tuttuğunu söyleyen Sancak, “büyük fedakarlıklar sonrası kurulduğunda, her alanda yeniliklere imza atan Büyük Dahi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, hassasiyetle üzerinde durduğu konularından biri de Türk kadınının hak ettiği yere ulaştırılmasıydı. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk şöyle demişti: ‘Bir toplum aynı hedeflere bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse, ilerlemesine ve uygarlaşmasına imkân yoktur.’ İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kıymetli bakış açısı, Türk kadınına birçok batılı ülkede olmayan seçme ve seçilme hakkını kazandırdı.  Kadınlarımız bu sayede milli iradenin oluşumuna ortak oldu. Ülkemizi bilim, sanat ve spor dallarında uluslararası arenalarda temsil etti. Voleybolcu kadınlarımızın muhteşem başarısı, işte bu sürecin en önemli örneği. FOLKART olarak biz de inşaat sektöründeki erkek egemen algının kırılması için çok çaba gösteriyoruz. Bu bakış açısıyla sadece merkez ofisimizde değil, aynı zamanda inşaat sahalarımızda da yoğun olarak mimar ve mühendis kadın çalışanlarımıza yer veriyoruz. Biz erkeğin olduğu her yerde eşit bir şekilde kadının da olması gerektiğini savunuyoruz” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Tunç Soyer, EuroVelo'da konuştu: Türkiye'de bir ilke imza atıyoruz

Cumhuriyet’in 100. Yılında Çocuk ve Kadın Sağlığı ele alındı Haber

Cumhuriyet’in 100. Yılında Çocuk ve Kadın Sağlığı ele alındı

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen Sağlık Kongresinde Cumhuriyet’in 100. Yılında Çocuk ve Kadın Sağlığı konuları ele alındı. Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Oya Gökmen, Prof. Dr. Canan Seren gibi uzman akademisyen ve doktorların katıldığı kongrenin açılışını Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Argun Karacabey yaptı. Prof. Dr. Karacabey, üniversite olarak Cumhuriyetin 100. Yılını geçen sene 10 Kasım’da Atatürk’ün manevi huzurunda Selanik’e gerçekleştirdikleri ziyaret ile kutlamaya başladıklarına dikkat çekti. Bir yıla yayılan sürede kitap yayınından, bilim ve sanata kadar pek çok önemli etkinlik düzenlediklerini kaydetti. Bu kapsamdaki sağlık kongresinin de Atatürk’ün önemli gördüğü iki temayı, Cumhuriyeti ve modern toplumu emanet ettiği çocuklar ile onları yetiştirecek kadınların sağlığını, gündeme getirerek farkındalık oluşturmayı amaçladığını dile getirdi. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Fışgın ise 100 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık alanında gerçek bir başarı hikayesi oluşturduğuna değindi. Özellikle çocuk ve kadın sağlığının ve bu konuda atılacak adımların geleceğin inşasında da büyük önem taşıdığına işaret etti. “Cumhuriyetin ilk 10 yılında önemli bir sıçrama yaşandı” 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Seren, kongredeki sunumunda Türkiye’de çocuk sağlığında 100 yılda nereden nereye gelindiğini anlattı. Ülkemizin ilerlemesinde ana güç, kaliteli, iyi yetişmiş insan gücü olduğundan, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte sağlığa, özellikle de çocuk sağlığına büyük önem verildiğine değindi. TBMM’nin çıkardığı 3. Kanunla, Sağlık Bakanlığı’nın kurulduğu bilgisini vererek, nüfusun yaklaşık 13.5 milyon olduğu bir dönemde, bebek ölüm hızının ise 1923’de 250/1000 olduğunu tahmin edildiğini söyledi. Ancak bazı toplumsal araştırmalarda doğan her iki bebekten birinin iki yıl içinde kaybedildiği de kaydetti. Prof. Dr. Seren, “1923 yılında sağlık personeli sadece 554 doktor, 60 eczacı, 4 hemşire, 560 sağlık görevlisi ve 136 ebeden oluştuğunu hatırlatarak, 1930-1940 arasında ise Cumhuriyetin ilk 10 yılında önemli bir sıçrama yaşandığını belirtti. Hekim sayısı bin 930’da bin 182’ye, 1940’ta 2 bin 387’ye yükseldi bilgilerini paylaştı. “Cumhuriyet, çocuk sağlığı açısından bir başarı öyküsüdür” Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuk sağlığında gerçek bir başarı hikayesi oluşturduğunu değinen Prof. Dr. Seren, “İlk pediatri kliniği İstanbul Kadırga Kadın Doğum Kliniğinde 10 yatakla açıldı. 1928’de ilk özel pediatri eğitimi İstanbul Üniversitesi tıp Fakültesi Hastanesi’nde başladı. İzmir’de ülkemizin ilk çocuk hastanesi olan İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi 150 yatakla açıldı. 1930’da Türk Pediatri Kurumu “Pediatristler Konseyi” adı ile açıldı” diye konuştu. Bu noktada Nazi Almanya’sından kaçarak ülkemize gelen Ordinaryüs Prof. Dr. Albert Eckstein’dan bahsetmek gerektiğini söyleyen Seren, “Bakan Refik Saydam’ın isteğiyle Anadolu’yu köy köy gezerek sorunları tespit etmesi ve belgelemesiyle önemli bir yol alındığını” belirtti. O tarihte Prof. Dr. Albert Eckstein Türkiye Cumhuriyeti’ndeki, ilk dört bulaşıcı hastalık olan sıtma, verem, trahom, frengi ile mücadeleyi başlattıktan sonra, “çocuk sağlığı ve hastalıklarına eğilindi” dedi. “Araştırma- Geliştirme gelecek 100 yılın da konusu olmalı” Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Başak Adaklı Aksoy, araştırma geliştirme çalışmalarının önemine değindi. ABD’de kişi başı kanser araştırma harcamasının 2006 verisine göre 267 dolar, Japonya’da 195 dolar, İtalya 185 dolar, Fransa’da 156 dolar, Yunanistan’da ise 134 dolar iken, bunun Türkiye’de 42 dolar olduğuna dikkat çekti. Ar-Ge çalışmalarına gelecek 100 yılda daha fazla kaynak aktarılması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’de en önemli eksikliğin bir de veri olduğuna değinen Dr. Başak Adaklı Aksoy, “2002’de Türk Pediatrik Onkoloji grubu ve Türk Pediatrik Hematoloji gruba veri birleştirmeye başladı. Sağlık Bakanlığı da protokolle bu sürece katılarak 2006’dan itibaren birleşik veri tabanı oluşturdular. Türkiye de şu anda kaç hasta var, nasıl tedavi edilmişler gibi verileri buradan takip edebiliyoruz.” değerlendirmesini yaptı. “Çocuk çağı kanserlerinin tedavilerinde öğretmene de sosyal hizmet görevlisine de ihtiyaç var” Türkiye'de pediyatrik kemoterapi ve onkolojinin bütün bir branş olarak ele alındığına işaret eden Dr. Aksoy, “Esas sorunumuz sayıca hala az olmamız. Ayrıca sadece hekim grubunun yeterli olması da yetmiyor. Çünkü biz hastanın tanısını koyup tedavisini düzenlesek de ideal modelde uzmanlaşmış farklı dallara da ihtiyaç var. Kuvvetli bir hemşire ekibi, ilaç tedavisinin nasıl, ne zaman yapılacağına ışık tutabilen farmakologlar, çocuk hastaların bir eğitim hayatı olduğu da unutulmayarak eğitimci öğretmen kadrosu ve psikologlar, yaşam alanlarını nasıl düzenlenmesi gerektiği belirleyen sosyal hizmet uzmanları olmalı. Bu modelin bütün vatan sathına yayılması, spesifik olarak en çok görülen çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde önemli yol kat edilmesini sağlar ” önerilerini de dile getirdi. “16 binden fazla ürünle, 185 ülkeye ihracat yapılıyor” Uzun yıllar Türk ve İtalyan ilaç sektöründe üst düzey yöneticilik yapan Dr. İsmail Yormaz ise Türk ilaç sektörünün 100 yıllını değerlendirdi. Türkiye’de Aralık 2022 itibariyle faaliyet gösteren yaklaşık 855 kuruluş, uluslararası standartlarda üretim yapan 103ilaç ve radyofarmasötik üretim tesisi ile 13 hammadde üretim tesisi bulunduğu bilgisini verdi. Dr. İsmail Yormaz, 16 binden fazla ürünle yaklaşık 185 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini dile getirdi. 2015- 2022 yılları arası dönemsel olarak ilaç pazarının 2015 yılındaki 17,6 milyar TL düzeyinden yüzde 525,6 oranında artışla 2022 yılında 109,8 milyar TL düzeyine ulaştığını söyledi. Bu büyümenin, bileşik bazda (CAGR) yüzde 29,9 düzeyinde bir artışa denk geldiğini ifade etti. “7 Milyar dolarlık (USD) daha ihracat yapılmalı” Dr. İsmail Yormaz’a göre yıllık enflasyon göz önünde bulundurulduğunda aslında istenen hedefe henüz ulaşılamadı. Devletin 4 Eylül 2022 tarihli ve 31943 sayılı Resmî Gazete’de (Mükerrer) yayımlanan Orta Vadeli Program’da (2023 -2025) küresel rekabet gücünün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için ihtiyaç duyulan aşı, ilaç, tıbbi cihaz, tanı kiti ve yapay zekâ tabanlı sağlık teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik projelerin desteklenmesi kararı önemli bir adım. Ek olarak ilacın 2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında da stratejik öneminin teyit edildiğini hatırlatan Dr. Yormaz, “Ancak reel olarak daha kat edecek yolumuz var. Dünya sıralamalarına bakıldığında Türkiye, 2018 yılında dünya ilaç ihracatı sıralamasında 30. sırada iken ithalatta 23. sırada yer alıyor. 2022’de 1.5 milyona dolara ulaşan dünya ilaç pazarında ise Türkiye 21. Sırada. İhracat ve İç Pazar ihtiyaçlarını karşılayan Türk ilaç Sektörünün bu pastadan aldığı pay yaklaşık 5,5 milyar dolar ile yaklaşık yüzde 0,37. Bu oran 2021’de ise yüzde 0,84 idi. Türkiye’nin gerçek potansiyelini yakalaması için yaklaşık 7 milyar dolarlık daha ihracat yapması gerekiyor ” değerlendirmelerini yaptı. Bunun da ancak uzuna vadeli AR-Ge çalışmalarıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Dr. Yormaz, Türk yatırımcısının biraz sabırsız olduğunu, hemen sonuç almak istediklerini kaydetti. Dr. Yormaz, “Türkiye 3 yaştan büyük ürün lansmanı sıralamasında 68. Sırada. Lansmanını gerçekleştirdiği ürünlerin yüzde 54’ü 3 yaştan büyük. ABD’de ise üretilen ilaçların yüzde 99’u, Almanya’da üretilen ilaçların yüzde 96’sı, İngiltere’de üretilen ilaçların yüzde 95’i üç yaştan küçüktür. Sonuç olarak, ABD, Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeler henüz keşfedilmemiş ilaçlara odaklanıyor ve ürettiği ürünlerin yüzde 99’nu yeni ürünler oluşturuyor” diyerek sözlerini tamamladı. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Aralıklı oruç nedir? Aralıklı oruç nasıl yapılır?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.