TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#kök hücre

kök hücre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kök hücre haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Haploidentik kök hücre nakli tedavide önemli bir seçenek oluşturuyor Haber

Haploidentik kök hücre nakli tedavide önemli bir seçenek oluşturuyor

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Hematoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Boğa, doku grubu uyumsuz nakillerin son yılların en önemli keşif ve güncel gelişmelerinden birisi olduğuna dikkat çekerek, “Lösemi, lenfoma gibi kötü huylu hastalıkların tedavisinde ilacın gücünden yararlanarak iki hedefe ulaşmak isteriz. İlk hedefimiz hastalığı iyileştirmek, ikinci hedefimiz ise bu hastalıkların tekrarlama ihtimalini azaltmaktır. Bu sonuca ulaşmak amacıyla ilacın gücünün yanında hücrenin gücünden yaralanıyoruz. Hastaların doku grubu tam uyumlu gönüllü bir vericisi varsa, vericiden tümörle savaşan hücreleri topluyoruz. Bu hücreler hastalıklı hücrelerle mücadele ederek, tekrarlanmasına engel oluyor. Kötü huylu hastalıklarda kemoterapi gibi hedefe yönelik akıllı ilaçlar hastalığı tedavi edebiliyor ancak tekrar etme ihtimalini ortadan kaldırmıyor. Naklin en büyük avantajının kür şansı tanıyarak hastalığı tamamen ortadan kaldırması olduğunu söyleyebiliriz. Değişik hastalık grubuna göre hastaların ortalama yüzde 50’si tam olarak iyileşme şansı yakalıyor’’ dedi. Tam uyumlu kardeş vericisi olmayan hastalar için akraba dışı donör taraması yapılarak, iyi uyumlu donör vericiler bulunduğunu kaydeden Boğa, “Ancak hastaların yaklaşık yüzde 60’ı bu şansı elde edebiliyor. Geri kalan hastalara ne akraba ne de akraba dışı donör bulunamıyor. Bu durumda hastalara umut olan aile içi doku grubu uyumsuz bir donörden nakil tercihini kullanıyoruz’’ diye konuştu. Ön değerlendirme süreci tedavide başarı oranını arttırıyor Nakil sürecinin detaylarından bahseden Prof. Dr. Can Boğa, şunları ifade etti: “Nakli kabul eden gönüllü donörler olsa bile bağışçıların enfeksiyon hastalıkları açısından nakile bir engel oluşturmadığı ön değerlendirme yapılarak tespit edilmektedir. Aynı şekilde hastanın da uygun olması gerekir. Nakil öncesinde hastalık yükünün az olması tedavide başarı şansını arttırıyor. Bunun için uygun tedavilerle hastalık yükünü azaltıyoruz. İlk hedefimize ulaştıktan sonra hasta ve donör güvenliği bakımından engel bir durum olmaması durumunda, özetle donör ve hasta uygunluğu değerlendirildikten sonra nakil sürecine geçiyoruz. Hasta ve donör nakil için hastaneye yatırılıyor ve ilaç tedavisine başlanıyor. Nakil öncesi ilaç tedavisindeki hedefimiz hastalık yükünü biraz daha azaltmak ve verilen hücrelerin yerleşmesini sağlamak. İlaç uygulamasından bir gün sonra ilaçlar vücuttan atılıyor ve donörden alınan hücreler, özellikle yetişkin hastalarda çoğu zaman kan vermeye benzeyen bir işlemle hastaya naklediliyor.’’ Nakil sonrası yan etkilerden korunmak için tedbirlere dikkat etmek gerekiyor Prof. Dr. Can Boğa, nakilden sonra bazen vericinin savaşçı hücrelerinin yollarını şaşırdığını belirterek, “Hastanın kendi dokusunu yabancı olarak kabul edebiliyor ve hastaların yaşam kalitelerini etkileyebilen ciltte alerjiye benzeyen reaksiyonlara, enfeksiyona, karaciğerde veya sindirim sisteminde birtakım problemlere yol açabiliyor. Bunlardan korunmak için özellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaç rejimi uyguluyoruz. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullanmayı bırakana kadar da hastaların koruyucu ilaç kullanmak, sıkça kontrole gelmek, beslenmeye dikkat etmek gibi tedbirlere dikkat etmeleri gerekiyor’’ dedi. "Merkezimizde kök hücre naklinde sağladığımız başarı, Avrupa başarı oranı ile yarışıyor" 2015 yılından sonra güncel gelişmelere paralel olarak Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde doku grubu tam uyumlu olmayan hastalara nakil yapmaya başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Can Boğa, “Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Birliğinin her yıl gönderdiği karnelere göre kayıtlı 300’den fazla kemik iliği nakil merkezinin ortalama eğrilerine göre düzenli hasta takip etme derecesi yönünden merkezimiz ortalama eğrileri yüzde 90’ın üzerinde yer alıyor. Hastaların düzenli takibinde birkaç yıldır aynı performansın sürdüğünü görüyoruz. Merkezimizde kök hücre nakli ile ilgili FACT-JACIE uluslararası kalite yönetim sisteminin uygulanması, graft-versus-host hastalığı dediğimiz alerjiye benzeyen yan etkinin az olması ve takip için başka merkezlere yönlendirilmeden düzenli takip edilebiliyor olmaları, hastalara önemli bir avantaj sağlıyor’’ şeklinde konuştu. "Orak hücre hastalarında uyumsuz vericiden nakil, tedavi seçeneği olarak değerlendirilebilir" Prof. Dr. Boğa, özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi'ne özgü hemoglobin anormalliğinin sıkça görülmesi ve orak hücreli hastalarda naklin başarı oranının önem taşıdığını ifade ederek, “Avrupa kayıtlarında tam uyumlu kardeş vericiden bugüne kadar yaklaşık 500 civarında yetişkin hastaya nakil yapıldı. Bu olguların 80’i merkezimizde yapılan nakilleri kapsıyor. Başarı oranı ise yüzde 90’ların üzerinde. Güncel bilgilerimize göre, hastalığı sadece nakil ortadan kaldırıyor. Ancak bu hastaların önemli bir kısmının vericisi yok. Orak hücre hastalığı dünyanın en sık rastlanan genetik hastalıklarından birisi ve hastaların yaşam kalitelerinin bozulmasına yol açtığı gibi, doku hasarı yaptığı için de hastaların yaşamlarını tehdit ediyor. Amerikan kayıtlarına göre orak hücre hastalığı olan yaklaşık 50 yetişkin hastaya uyumsuz vericiden nakil yapılmış. Bizim merkezimizde de bu program başladı sonuçları yakından takip ediyoruz. Olumlu sonuçlar alındığı takdirde özellikle kötü huylu hastalıklarda yaptığımız gibi uyumsuz vericiden bu hastalara nakil yapılabilmesi hastalar için büyük bir umut olacaktır’’ dedi.

Damar tıkanıklığı, kök hücreyle tedavi edilecek Haber

Damar tıkanıklığı, kök hücreyle tedavi edilecek

Çağımızın en büyük sorunu hareketsiz yaşam, obezite, şeker hastalığı ve sigara içiciliği karşımıza damar tıkanıklığı yani kalp ve damar hastalıkları ile çıkıyor. Genetiğimiz ne kadar güçlü olursa olsun neredeyse her evde veya yakın çevremizde bypass yapılmış veya damar tıkanıklığı olan hastaları her geçen gün daha sık görüyoruz. Eskiden ileri yaş hastalığı olarak bilinen bypass ameliyatları 30’lu, hatta 20’li yaşlarda bile görülür hale geldi. Diyabetin de etkisi ile uzuv kaybı ile sonuçlanan bacak damar tıkanıklığı sıklığı giderek artıyor. Hekim olarak bizlerin damar tıkanıklığının tedavisinde kullandığımız yöntemler risk faktörlerini azaltıcı tavsiyeler, ilaç tedavileri, anjiografik yöntemler ile balon stent uygulamaları ve cerrahi yöntemlerken; bu yöntemlerin yeterli olmadığı hastalarda, kendilerine daha fazla yardımcı olmakta zorlanıyoruz. Hastalarda istirahat veya hafif yürüme ile günlük hayatı çekilmez hale getiren ağrılar, ayakta yara, kangren ve nihayetinde ampütasyon (ayakta kesilme) ile sonuçlanabiliyor.  DAMARSIZ BÖLGEYE HIZLA YENİ DAMAR  “İşte kök hücre tam da burada bizlere yeni bir tedavi seçeneği oluyor” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Deniz, “Tamamen körleşmiş, damar ağının tamamına yakını tıkalı ve bypass yapılamayan, ilaç tedavisine yanıt vermeyen o kadar çok hasta var ki! Bu hastalara kendi dokularından veya uygun antijenik özellikte hazır kök hücreler kullanılarak hastanın damarsız bölgesinde hızla yeni damar oluşturulabiliyor. Yakın zamana kadar tedavi verilemeyen birçok hastanın yaşam kalitesi artabiliyor” diyor. KÖK HÜCRE TEDAVİSİ NEDİR?  Yaklaşık 10-15 yıldır kullanımı giderek artan kök hücre tedavilerinde amaç multipotent hücrenin tedavi için gönderildiği dokuda iyileştirici etkisi ile dokuya has yeni hücreler oluşturmasını sağlamak, kangreni tetikleyen birtakım mekanizmalar zincirini oluşturan hücre ölümü olarak bilinen apopitozu durdurmak ve hasarlı dokularda rejenerasyonu tetiklemektir. Tedavi yöntemleri ve protokolleri her geçen gün daha iyiye gidiyor ve bu da tedavi sonuçlarını olumlu etkiliyor.  Kök hücre kullanım alanları faydalı olduğu alanlar giderek artmakta olup farklı dokulardan zenginleştirilmiş kök hücreler tedavisi; kısıtlı kalp yetmezliği, ileri akciğer yetmezliği, nörodejeneratif tip hastalıklar, Alzheimer, otizm, cerebral palsi ve ilaca dirençli epilepsi gibi daha birçok hastalıkta semptomların gerilemesinde fayda sağlamaktadır.  KÖK HÜCRENİN KAYNAĞI NERESİ?  Mezenkimal kök hücre; kemik iliği, adipoz doku, göbek bağı, plasenta, Wharton jel ve sinoviyal kaynaklı olabilirken, hemopoetik kök hücre; periferik kök hücre ve CD34+ hücre seleksiyonun ile elde edilebilir. Kök hücre etki mekanizmasına bakıldığı zaman ise uyarılara karşı verilen cevapları sinyal moleküllerini serbestleyerek hücrelerarası iletişimi iyileştirir ve nörodejeneratif tip hastalıklara bu mekanizma ile fayda sağlayabilir.  Bir takım genetik bilgileri, proteinleri ve reseptörleri hücreden hücreye aktararak hücre yenilenmesinde etkili olur, inflamasyon proteinlerini baskılar, antiinflamatuar hücreleri uyararak akut dönemde inflamasyon etkilerini baskılar, fibroblast endotel hücreleri gibi spesifik endojen progenitör ata hücrelerinin çoğalması ve hasarlı bölgeye göç etmesini uyararak rejeneratif yani iyileştirici, onarıcı etki gösterir. KİMLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA? “İleri yaş ve erkek hastalar maalesef daha riskli grupta yer alır” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Deniz, “Diyabet, yüksek kolesterol hastaları daha riskli grupta yer alırken sigara içen hastalar hem ileri risk altındadır, hem de sigara içmeyi bırakmadıkları takdirde tedavilerden daha az fayda görürler, tıkanıklık tekrarı daha fazladır” diyerek özellikle risk grubundaki hastaların daha dikkatli olması gerektiği konusunda uyardı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Eklem ağrılarına kök hücre tedavisi

Gözüne lavabo açıcı sıçrayan hastaya babası ışık oldu Haber

Gözüne lavabo açıcı sıçrayan hastaya babası ışık oldu

Manisa'daki evinde 2017 yılında tıkanan lavaboyu açmak isteyen İbrahim Kösem (37), kimyasal tozun kaynar suyla temas etmesi sırasında oluşan tepkime sonucu yaralandı. KORNEA NAKLİ YAPILDI Yüzünde kimyasal yanıklar oluşan Kösem, sağ gözünü yitirdi. Sol gözünde ise görme yetisi büyük ölçüde kaybolan Kösem'e Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde kornea nakli uygulandı. Kimyasal yanık sonrası gözündeki limbal kök hücrelerin kaybolması nedeniyle nakil operasyonuna rağmen sonuç alınamadı. İbrahim Kösem'in görme yetisini yeniden kazanması için Ege Üniversitesi Teknoparkı'nda TÜBİTAK desteğiyle kurulan Limbustem şirketi tarafından geliştirilen yeni bir tedavi yöntemi uygulandı. KÖK HÜCRE GELİŞTİRDİ Şirket ortakları EÜ Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Barut Selver ve Biyomühendis Dr. Mehmet Gürdal, üniversite bünyesinde kurulan Oküler Yüzey Araştırma Laboratuvarı'nda yürüttükleri çalışma sonucu hastanın babasının gözünden alınan dokuyla limbal kök hücre geliştirdi. İLK KEZ GÖRMENİN SEVİNCİ Kök hücrenin hastanın gözüne nakledilmesi sonrası kornea nakli uygulanan hasta, yıllar sonra görme yetisini yeniden kazandı ve 3 ay önce doğan evladını ilk kez görmenin sevincini yaşadı. BABADAN KÖK HÜCRE ALINDI Doç. Dr. Özlem Barut Selver, hastanın sol gözünü kurtarmak için 2017 yılından itibaren hem cerrahi hem tıbbi pek çok tedavi uyguladıklarını fakat kök hücre yetmezliğini gideremedikleri için istenen seviyeye ulaşamadıklarını belirtti. Hastanın iki gözünde de kök hücre kalmadığı için babadan kök hücre alındığını belirten Selver, "Babasından çok küçük bir doku alıp laboratuvarda yaklaşık 10 gün süresince büyüttük ve göze naklederek bu kök hücreleri yerine koymuş olduk. Bundan 4,5 ay sonra kök hücrelerin yerleştiğinden emin olarak kornea naklini gerçekleştirdik. Böylece kornea dokusunu da yeniledik. Hem kök hücreleri hem korneası yenilenmiş olduğu için hastamız şu anda tekrar kendi hayatını idare edebilecek bir görme seviyesine ulaşmış durumda." dedi. TÜRKİYE’DE İLK KEZ UYGULANAN TEDAVİ İbrahim Kösem'in Türkiye'de ilk kez uygulanan bir tedavi yöntemiyle görme yetisini kazandığına dikkati çeken Selver, geliştirdikleri yöntemin başarılı olmasının da memnuniyetini yaşadıklarını kaydetti. KÜLTÜRE EDİLEREK NAKİL EDİLDİ "Uyguladığımız tedavi, Türkiye'de ilk kez allojenik kaynaklı yani başkasından alınmış limbal dokunun laboratuvar şartlarında kültüre edilerek, büyütülerek hastanın gözüne nakledilmesi işlemidir. İbrahim'in yeniden görmesinin mutluluğunu tarif etmek çok kolay değil. İbrahim, çok uzun zamandır zaten bizim hastamız, bu uzun ve yorucu hastalık sürecinde hastayla duygusal bağlar da geliştiriyorsunuz. İbrahim’in bebeğini o görmeden önce bizler görüp sevdik. Onun tekrar görebilmesi için o kadar uzun dönemli bir emek verdik ki. Onu mutlu görmek bizi mutlu ediyor." Türkiye'de limbal kök hücre yetmezliği bulunan 40-45 bin civarında hasta olduğunun tahmin edildiğini, buna her yıl kimyasal yaralanmalar sonucu 300-400 kişinin daha eklendiğini düşündüklerini belirten Selver, bu hastalar için kültüre edilmiş hücrelerle tedavi imkanının artık Türkiye'de de bulunduğunu söyledi. Selver, bu tip zorlu göz yüzey hastalıkları için Limbustem ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliği işbirliğiyle Oküler Yüzey Araştırma Laboratuvarı'nda araştırma ve tedavi çalışmalarına devam ettiklerini sözlerine ekledi. BİR MUCİZE İbrahim Kösem ise 2017'den bu yana süren tedavi sürecinde görme umudunu hiç yitirmediğini belirterek, "Üç ay önce bir evladım dünyaya geldi. Gözüm açıldığında mucizeyi yaşadım. Evladımı, eşimi ve ailemi görme şansına sahip oldum. Bu benim için hayatımın en önemli noktalarından bir tanesiydi. Özlem hocam ve ekibi sayesinde tekrar görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Karanlık günler sona erdi. Umarım ihtiyacı bulunan herkes bu ileri tedavi şansına ulaşabilir ve tekrar görebilir." diye konuştu. Konuyla ilgili açıklama yapan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ise Tıp Fakültesi Hastanesi bünyesindeki kliniklerde çok sayıda nadir hastalığa ilişkin sağlık hizmeti verildiğini, geliştirilen tedavi yöntemlerinin uluslararası alanda da ilgi gördüğünü söyledi. Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalında görevli akademisyenlerin de teknopark bünyesinde kurdukları şirket bünyesinde "kişiselleştirilmiş limbal kök hücre tedavi ürünü" geliştirerek ticarileştirdiğini belirten Budak, bu yöntemin vatandaşların hizmetine sunulmaya başlanmasının gurur veren bir netice olduğunu dile getirdi. AA

Türkiye'de kök hücre naklinde gurur verici tablo Haber

Türkiye'de kök hücre naklinde gurur verici tablo

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) düzenlenen 6. Hematolojik Nadir Hastalıklar Kongresi'nin ardından değerlendirmelerde bulunan Altuntaş, Türkiye'nin, kök hücre naklinde bundan 10-15 yıl önce gelişmekte olan ülkeler kategorisinde bulunduğunu hatırlatarak Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, akademisyenler ve özel sektörün, araştırma, eğitim, yatırım ve çabaları ile Türkiye'nin artık Batı ülkelerinin seviyesine ulaştığını kaydetti. Altuntaş, "Türkiye yıllık 5 bine ulaşan kök hücre nakli ile Avrupa'nın yükselen yıldızı. Bugün baktığımızda kök hücre naklinde milyonda 60-70 bandına ulaşmışız. Bu oran kişi başına milli geliri bizden 4-5 kat olan ülkeler seviyesini ifade etmektedir. Bu aynı zamanda Türkiye'nin sağlığa verdiği önem ve yatırımın bir göstergesidir." diye konuştu. Kök hücre naklinin yanı sıra Türkiye'nin kanser tedavisinde de dünya genelinde her yönüyle iyi bir noktada olduğuna işaret eden Altuntaş, hem kök hücre nakli hem de kanser tedavisinde önem arz eden klinik araştırmalara katılımın teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Altuntaş, kök hücre nakli ile kanser araştırma ve tedavisinde iyi bir seviyede bulunmanın gelişmelere kapalı olunacağı anlamı taşımadığını ve dünyadaki yenilikleri anlık takip ettiklerini belirterek, sağlık alanında akademi, devlet ve özel sektörün çabaları ile Türkiye'nin gelecekte daha iyi bir seviyeye taşınacağını sözlerine ekledi. AA

Depreme rağmen 35 hasta kemik iliği nakliyle hayata tutundu Haber

Depreme rağmen 35 hasta kemik iliği nakliyle hayata tutundu

Kan kanseri ve kan hastalıklarının kesin tedavisi olan kök hücre ve kemik iliği nakillerinin 2010 yılından itibaren yapıldığı İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Onkoloji Hastanesi'ne bağlı Kök Hücre ve Kemik İliği Nakli Merkezi, Malatya ve çevre illerin yanı sıra Türkiye'nin dört bir yanından kanser hastalarına umut oluyor. "Asrın felaketi"nin yaşandığı 6 Şubat'taki depremlerden sağlam yapısı sayesinde etkilenmeyen 40 yataklı merkezde çalışan depremzede doktorlar, 6 Şubat depremlerinden bu yana 35 hastaya başarıyla kök hücre ve kemik iliği nakli gerçekleştirdi. Merkezin sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, depremlerde nakil hastalarının mağdur edilmediğini belirterek, "Depremin ilk gününden itibaren kök hücre nakillerine devam ettik, hiç ara vermedik ve depremden itibaren 35 hastaya kemik iliği nakli yaptık. Yılbaşından itibaren ise toplamda 54 hastaya kemik iliği nakli yaptık." dedi. Depremlerde hastanenin sağlam kaldığını belirten Erkurt, nakil yapılan hastaların çoğunlukla deprem bölgesinden olduğunu aktardı Erkurt, depremlerde önemli sayıda nakil yaptıklarını anlatarak, "Hastanemiz sağlam durumda, nakil ihtiyacı olan bütün hastaları kemik iliği nakli için davet ediyoruz. Burası devlet kurumu, hasta ve yakınından bir kuruş ücret alınmıyor. Kanını biz sağlıyoruz, trombositini Kızılay'dan ya da donörden bulduğumuz da oluyor." diye konuştu. "TÜRKİYE'DE DEPREMLERE RAĞMEN EN ÇOK KÖK HÜCRE NAKLİ YAPILAN HASTANEYİZ" Merkeze bölge illerin yanı sıra İstanbul ve Ankara'dan da hastaların geldiğini ifade eden Erkurt, şunları kaydetti: "Burası Türkiye'nin ruhsatlı, 40 yatağıyla en büyük kemik iliği nakli merkezi. Geçen yıl toplamda 177 kemik iliği nakli, ondan önceki yıl ise 277 kemik iliği nakliyle halen Türkiye'de depremlere rağmen en çok kök hücre nakli yapılan hastanesiyiz. Toplamda 2 binin üzerinde kemik iliği nakli yapmış merkeziz. Bu, ekip işidir ve ekibimiz bu işi başarıyor." Prof. Dr. Erkurt, merkezde deneyimli ve tecrübeli sağlık ekibiyle hastalara hizmet verdiklerini dile getirdi. AA

Kök hücre bağışçısı 940 bin kişi genetik ikizini arıyor Haber

Kök hücre bağışçısı 940 bin kişi genetik ikizini arıyor

Türk Kızılay, lösemi tedavisi gören çocukların kök hücre nakliyle sağlığına kavuşması için hassas bir çalışma yürütüyor. 18 bölge kan merkezi müdürlüklerine gelen 18-50 yaş aralığındaki vatandaşlardan tam kan bağışı için bir tüp, kemik iliği bağışı için 3 tüp kök hücre numunesi alınıyor. Alınan örnekler, bir gün sonra hava yolu ile Sağlık Bakanlığının Ankara'da bulunan doku tipi belirleme laboratuvarlarına gönderiliyor. Bağışta bulunan kişiler 55 yaşına gelinceye kadar numuneleri TÜRKÖK havuzunda kayıt altına alınıyor. Eğer numune lösemi hastasıyla eşleşirse TÜRKÖK görevlileri kemik iliği bağışında bulunan kişiye ulaşarak, yeniden bu yöndeki kararı soruluyor. Kişinin onay vermesinin ardından bulunduğu ilde 5 gün boyunca hastaneye gelen bağışçıya kemik iliğinin daha aktif çalışmasını sağlayacak olan aşılar ve tedavi yöntemi uygulanıyor. Beşinci günün sonunda 2 ile 4 saat süren bir sürede bağışçının damarından kemik iliği numunesi alınıyor. Cihaza gelen kanın içindeki kemik iliği hücreleri aferez yöntemiyle seçildikten sonra kan yine bağışçının vücuduna gönderiliyor. İşlem sırasında bağışçının kendi kemik iliği rezervlerine dokunulmazken, bağışçının aynı gün içinde günlük yaşantısına devam etmesi sağlanıyor. Hastaya ise nakil öncesi yüksek doz kemoterapi uygulanıyor. Sağlıklı bağışçıdan toplanan kök hücrelerin nakledilmesi sonrası hastanın kemik iliğinde sağlıklı kan hücrelerinin üretilip üretilmediği takip ediliyor. Bu süreçte bağışçı ve hasta arasındaki doku uyumunun derecesi, operasyondaki başarı yüzdesini artırıyor. "4 bin 530 hastamız nakil oldu" Türk Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Barış Dolaş, 2022 yılında 18 bölge kan merkezi müdürlüğünde 111 bin gönüllüden kök hücre numunesi bağışı alındığını söyledi. TÜRKÖK projesinin Türkiye genelinde 2014 yılından bu yana aynı heyecanla yürütüldüğünü anlatan Dolaş, "Türk Kızılay Ege Bölgesi Kan Merkezini kapsayan İzmir, Aydın, Manisa ve Ödemiş'te bulunan kan bağışı merkezlerimizde 2014 yılından bu yana 107 bin kemik iliği bağışçımızın numunesini aldık. 2021 yılında 6 bin 533 olan bağışçı sayımız bu sene 10 bin 959 oldu." diye konuştu. Dolaş, kök hücre bağışçı sayısının artırılması için eğitim faaliyetlerine önem verdiklerini, bu kapsamda mobil ekiplerinin insan yoğunluğunun bulunduğu alanlardan kan bağışı aldıkları sırada mutlaka hematopoetik kök hücre bağışı konusunda vatandaşlara bilgi verdiğini anlattı. Kök hücre bağışının lösemili hastalara ve ailelerine umut olduğunu belirten Dolaş, "Ülkemizde şimdiye kadar 940 bin kök hücre bağışı yapan gönüllümüzden 16 bin 472 eşleşme sağlandı. Bizler genetik olarak kişinin genetik ikizini arıyoruz. Bu süreçte 4 bin 530 hastamız nakil oldu. Her eşleşme gerçekleşen kişiyle nakli sağlayamıyoruz, bunun da çeşitli nedenleri var." dedi. Nakil beklerken yaşamlarını kaybeden lösemi hastası çocuklarının durumunun kendilerini çok üzdüğünü dile getiren Dolaş, ailelerin çocuklarını yaşatmak için verdikleri mücadeleye şahit olduklarını anlattı. 2022 yılında merkezlerine başvuran 500 gönüllünün lösemili çocuklara şifa olduğunu vurgulayan Dolaş, "Bu çok sevindirici ancak bunun sürdürülebilir olması önemli" diye konuştu. Kök hücre bağışında bulunan Yılmaz Erkmen ise 2015 yılında babasının yaşadığı rahatsızlıkta kan bulmakta zorlandığı için bağış yapmaya başladığını söyledi. Vücudunda bulunan kanı bir emanet olarak gördüğünü anlatan Erkmen, "İhtiyacı olan bir hastaya uygun olması durumunda kök hücre bağışçısı olmak istiyorum" diye konuştu. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.