TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#KESK

KESK haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, KESK haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

KESK üyeleri iş bıraktı: İlk uyarımızı yapıyoruz! Haber

KESK üyeleri iş bıraktı: İlk uyarımızı yapıyoruz!

ÇAĞLA GENİŞ Kamu emekçileri, 2024-2025 toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde hükümetin verdiği teklife tepkili. 2024 yılı ilk 6 ay için yüzde 14, ikinci altı ay için yüzde 9; 2023 yılı için de ilk altı ay için yüzde 6 ve ikinci altı ay için ise yüzde 5’lik zam teklifini yetersiz bulan kamu emekçileri bugün iş bıraktı. KESK en düşük kamu emekçisi maaşının 45 bin TL’ye çıkarılmasını isterken, hükümetin ilk teklifiyle iki yıl sonra dahi yaklaşık maaş 30 bin lira civarında kalacak. Kamu emekçilerini yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda bırakacak bu zammı reddeden KESK, alana indi. KESK üyeleri, çok sayıda kentte iş bırakarak eylemler yaptı. Eylemlerin İzmir’deki adresi ise Konak’taki SGK İl Müdürlüğü önü oldu. Müzikler eşliğinde halay çeken çok sayıda emekçi, “Genel grev genel direniş”, “Yandaş sendika istemiyoruz” ve “Devlet güdümlü sendikaya hayır” sloganları attı. Ortak basın açıklamasını ise KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven okudu. ŞAKA GİBİ AMA GERÇEK KESK’liler olarak bugün Türkiye’nin dört bir yanında alanlarda ve sokaklarda olduklarını belirten Güven, “Sadece kendimiz için değil, göz göre göre sefalete itilen, verdikleri emekler yok sayılan 12 milyon emeklinin hakkını da savunmak için, nitelikli ücretsiz kamu hizmeti hakkı yok sayılan tüm bu ülkenin tüm insanları için grevdeyiz. Alanlarda omuz omuzayız. Ne yazık ki ülkemizde çok uzun süredir gecenin karanlığı hakim. Üstelik ülkeyi yönetenler attıkları her adımda üzerimize çöken karanlığı daha da zifiri hale getirmeye çalışıyor.  İki gün önce yine böyle bir adım atıldı. Hükümet 6 milyonu aşkın kamu emekçisi ve emekliye, bizlere toplu sözleşme teklifini açıkladı.  Buna göre hükümet bizlere altışar aylık dilimler halinde 2024 yılı için yüzde 14+ yüzde 9 maaş artışı, 2025 yılı için ise yüzde 6+ yüzde 5 maaş artışı teklif etmiştir. Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek. İktidar Merkez Bankasının hedeflediği, ama her zamanki gibi tutmayacağı bugünden belli olan enflasyon oranlarının bile altındaki teklifi ile hepimizle açıkça alay etmiştir. Üstelik hükümetin tırnak içinde teklifinde tüm kamu emekçilerinin ortak taleplerine ve 11 hizmet kolunun taleplerine dair tek cümle edilmemiştir. Tüm bunlar ‘müzakereler devam ediyor’ denilip geçiştirilmiştir” dedi. SEFALETLE TEHDİT VAR Hükümetin ilk zam teklifini sert sözlerle eleştiren Güven, “Kısacası ilk toplantının yapıldığı 1 Ağustos’tan iki hafta sonra gelinen yerde dağ fare doğurmuştur. Günlerdir yapılan açıklamaları tüm kamuoyu takip ediyor. Çalışma Bakanı haftalardır ‘Müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum’ açıklaması yapıyor. Biz de buradan soruyoruz, bu teklifte 4 milyonu aşkın kamu emekçisini, 2 milyonu aşkın kamu emeklisini memnun edecek ne vardır? İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? Yok. Taban aylığımıza yansımayan 8 bin 77 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğe ilişkin bir adım var mı? Yok. Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı var mı? Yok. Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı? Yok. Büyümeden, refahtan pay var mı? Yok. Çünkü aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yok. Peki, ne var? 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksullukla, 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefaletle tehdit var” ifadelerini kullandı. BU DAHA BAŞLANGIÇ Emekçileri yok sayan ‘yoksulluk’ teklifine boyun eğmeyeceklerini kaydeden Güven, “Biz KESK olarak en başından beri kamu işvereni olan hükümetin, geçtiğimiz 6 dönem boyunca yaptığı gibi bu dönem de masaya, tutmayan enflasyon hedeflerini, TÜİK sahte enflasyon rakamlarını temel alan bir maaş artışı teklifi ile gelmesi durumunda üretimden gelen gücümüzü kullanacağımızı ilan ettik. Ne yazık ki hükümet bu kez bizi yanılttı. Açıkçası biz bile bu kadarını tahmin etmiyorduk. Enflasyon hedeflerinin bile altında artışları teklif diye sundu. Bu sefalete dur deme vakti gelmedi mi? Bugün ya bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine boyun eğeceğiz. Ya da hangi sendikaya üye olursak olalım kamu emekçisi ile emeklisi ile ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ diyerek ortak sorunlarımız, taleplerimiz için mücadeleyi yükselteceğiz. Bizler sustukça, yetkimizi başkalarına teslim ettikçe başımıza nelerin geldiğini geçtiğimiz 6 toplu sözleşmede gördük. Kamu işvereni olan hükümetin sesimize kulaklarını kapatamaması, üzerinde pazarlık yapılabilecek yeni ve gerçek bir teklif sunması bizlere bağlı. Bunun için KESK olarak hükümetin hepimize sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik dayatan ilk teklifine karşı ilk uyarımızı yapıyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz” diye konuştu. BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI Güven, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu yasa artık geçersizdir. 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin taleplerini karşılamamaktadır. Tüm konfederasyonları gerçekten grevli, TİS’li bir sendika hakkı ve emekçinin toplu sözleşmesi için birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Bu anlamda artık hükümetin masası haline gelen, emekçileri aşağılayan bu masadan kalkın emekçinin TİS masasında buluşalım. Eylül-Ekim Bütçe döneminde grevli TİS’li bir yasa ile toplu sözleşme imzalayalım. Bunun dışında emekçinin onaylamadığı hiçbir imza meşru olmayacaktır. Unutmayalım ki, mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar hep mücadele edenlerdir. Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkum eden bu garabet sisteme karşı hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini yoksulluk sınırı üzerinde insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam, demokratik bir çalışma yaşamı, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için her adımda omuz omuza vermeye davet ediyoruz.”

KESK İzmir’de TİS’in ilk teklifi öncesi alanlara çıktı, taleplerini açıkladı Haber

KESK İzmir’de TİS’in ilk teklifi öncesi alanlara çıktı, taleplerini açıkladı

KEMAL ÖZKURT Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 2024-2025 yıllarını kapsayacak olan 7. dönem Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) görüşmeleri devam ederken 14 Ağustos’ta yapılacak ilk teklif öncesi kitlesel olarak alana çıktı. İzmir’de düzenlenen eyleme Tüm Bel-Sen ve Tüm Emekliler Sen destek verdi. Eylemde basın metnini okuyan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, KESK tarafından sunulan taleplerini açıklarken, masadan kamu emekçisini mağdur eden bir karar çıkması dahilinde kitlesel olarak 16 Ağustos’ta tüm emekçileri iş bırakmaya davet etti. HER SEFERİNDE DAHA FAZLA YOKSULLAŞTIRILDIK Geride kalan 12 yıllık süreçte yapılan görüşmelerde kamu ve kamu emeklilerinin her zaman ezilen ve kaybeden taraf olduğunu ifade eden Güven, “Her seferinde daha fazla yoksullaştırıldık ve daha güvencesiz hale getirildik. Haklarımız tek tek elimizden alındı. Çünkü o masanın biçimini ve özünü tarif eden yasa daha baştan tüm kuralları işverenin lehine koymuş. Yetmemiş masada oturan yandaş konfederasyona her türlü avantajı vererek işini yüzde birlik bir riske dahi bırakmamış. O da yetmemiş masaya oturmadan TÜİK eliyle rakamlara takla attırılmış ve masaya götürülecek teklifin en asgari düzeyde olmasının önü açılmış. Buradan bir kez daha mücadelemizin öncelikli hedefinin grevli toplu sözleşmeli gerçek bir TİS masanın kurulması olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bunu başaramadığımız sürece yandaş konfederasyonlarla iktidarın danışıklı dövüşü devam edecektir. Bir konfederasyon düşünün ki, seyyanen, ek ödeme, ilave ödeme adı altında emekliliğimize yansımayan artışların emekliliğimize yansıtılmasını bir talep olarak dahi dile getirmesin! Konfederasyonlardan biri hiç dile getirmez iken diğer konfederasyon ise sözlü olarak söyleyip resmi teklif metninde ise hesaplamaya dâhil etmiyor. İçerideki tutum ve duruşları budur” diye belirtti. KAYNAK YOK DEMELERİNİ KABUL ETMİYORUZ Kira fiyatları başta olmak üzere ülkede yaşanan ekonomik krizle birlikte kamu emekçisinin zor bir dönemden geçtiğini söyleyen Güven, “Özellikle büyükşehirlerde asgari ücrete kiralık ev bulanlar adeta bayram eder hale geldi. Ortalama maaş alan bir kamu emekçisi maaşının yüzde 70’ini kiraya ayırmak zorunda kalıyor. Gıda fiyatları aldı başını gidiyor. Sadece son bir ayda temel gıda maddelerine yüzde 30’un üzerinde zam yapıldı. İğneden ipliğe her şeye yansıyan akaryakıta yapılan zamları takip edemez hale geldik. Akaryakıta sadece son bir ayda yüzde 60’ın üzerinde zam yapıldı, bu akşam yeni bir zammın olup olmayacağını yaşayarak göreceğiz. Göz göre göre ekonomik krize yol açanların, bu krizden nemalananların, krizde daha yüksek kar elde edenlerin sıra emekçilere gelince “kaynak yok” demelerini kabul etmiyoruz. Hem maaşımızdan-ücretimizden kaynakta kesilen vergilerle, hem tükettiğimiz her üründe ödediğimiz KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin gittikçe artırılması ile tüm yük bize yıkılıyor. Satın alma gücümüz her geçen gün eriyor. Maaşlarımız, ücretlerimiz buharlaşıyor. Bankaya, çevresine, akrabalarına borcu olmayan kamu emekçisi yok” ifadelerini kullandı. TALEPLER KARŞILANAMAZ DEĞİL KESK olarak TİS masasına götürdükleri maaş ve diğer talepleri açıklayan Güven, şu ifadeleri kullandı;  “Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 8 bin 138,89 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmelidir. Söz konusu artışta tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamları değil, yoksulluk sınırı temel alınmalıdır. Artan hayat pahalılığı karşısında bugün hiçbir karşılığı kalmayan eş yardımının 3 bin 310 TL’ye çıkarılmalıdır. Konutu olmayan kamu emekçilerine büyükşehirlerde 7 bin 500 TL, diğer şehirlerde 5 bin TL Kira Yardımı verilmesini istiyoruz. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için, emek meslek örgütleri ile tartışarak çözümler üretilmesini ve  şiddeti önleyecek etkin bir yasa getirilmelidir. Gelir Vergisi matrahına esas tutarın yıllık yüzde 15’i geçmeyecek şekilde düzenlenmesini, Gelir Vergisi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesini, Vergide adaletin sağlanmasını, dolaylı vergilerin düşürülmesini, Servet Vergisi getirilmesini istiyoruz. Aylık 3 bin 325 TL yemek yardımı ve Tüm kamu emekçilerine yılda iki kez brüt asgari ücret tutarında ikramiye verilmelidir. Mevcut emekli maaşlarının yoksulluk sınırı temel alınarak artırılmalıdır. Tüm kamu emekçilerine aylık 50 metre küp doğalgaz karşılığı üzerinden yakacak desteği verilmelidir. Tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini, görevde alım ve yükselmede mülakatın kaldırılmasını, liyakatin esas alınmasını, özelleştirmelere son verilmesini ve kamu kaynaklarının sermayeye aktarılmasına son verilmesini istiyoruz. Son olarak ise kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuzca fesh edilmesinin iptal edilmesini, ve doğum öncesi 8, doğum sonrası 24 haftalık analık izni ve sonrasında 6’şar ay devredilemez ebeveyn izninin olmasını istiyoruz.” Konuşmasının sonunda sundukları taleplerin karşılanamaz olmadığını ve kaynak fazlasının olduğunu dile getiren Güven, 14 Ağustos’ta çıkacak ilk teklifte kamu yararına bir karar çıkmadığı taktirde 16 Ağustos’ta kitlesel olarak iş bırakma eylemine çıkacaklarını söyledi. 

TİS masası mağduriyeti 12 yıldır devam ediyor Haber

TİS masası mağduriyeti 12 yıldır devam ediyor

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER Kamu çalışanları ve kamu emeklilerinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri 1 Ağustos’ta başladı. Ağustos ayının sonunda tamamlanması beklenen zam pazarlığından çıkacak kararı yaklaşık 5,5 milyon memur ve memur emeklisi merakla bekliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve konfederasyonlardan gelen talepleri değerlendirerek ilk teklifini 14 Ağustos’ta sunacak. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na Toplu İş Sözleşmesi (TİS) ayağıyla ilgili bir ön bilgilendirme yapıldı. KESK bu kapsamda 10 Ağustos’ta kitlesel olarak alana çıkacak, 16 Ağustos’ta ise ülke genelinde iş bırakma çağrısı yapacak. Yaptıkları bilgilendirmede bulunan en önemli taleplerden bahsederek 4688 sayılı Sendika Yasası’nın değişmesi gerektiğini ancak o zaman TİS’in daha sağlıklı yürütülebileceğini dile getiren KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, “4688 Sayılı Sendika Yasası ile kurulan bu masa 12 yıldır kamu emekçilerine her dönem maalesef daha fazla sefalete mahkûm ediyor. İnsanca ücret, insanca yaşam, vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesi gibi taleplerimiz ancak 4688 sayılı yasa değişirse gerçekten görüşülebilecek taleplerdir” dedi. 4686 SAYILI SENDİKA YASASI DEĞİŞMELİ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na KESK tarafından yapılan bilgilendirmede en önemli maddelerinin ‘grevli, toplu sözleşmeli sendika’ hakkının memurlara tanınması gerektiğini ve sendika yasasında değişikliğe gidilmesi gerektiğini söyleyen Güven, “4688 Sayılı Sendika Yasası ile kurulan bu masa 12 yıldır 3,5 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emeklisi her dönem maalesef daha fazla sefalete mahkûm ediyor.  Bu yasa hem uluslararası normlara hem de Anayasa’nın 90. maddesine aykırı durumdadır. İnsanca ücret, insanca yaşam, vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesi gibi taleplerimiz ancak 4688 sayılı yasa değişirse gerçekten görüşülebilecek taleplerdir. Bu yasada ısrarcı olunursa bu masadan 5,5 milyon memuru memnun edecek bir karar çıkmaz. Ayrıca bir belediye işçisinin görüşmesi bile uzlaşı olmadığında 5- 6 ay sürebiliyorken, içinde doktorundan öğretmenine çok farklı statülerde 5,5 milyon kamu işçisini bulunduran sektörlerin mali ve özlük haklarının 1 ay içinde görüşülmesi gerçekçi değil. Bunların dışında da toplantının ağustos ayında yapılması da başka bir sorun. Çünkü hem bütçe dönemi değil hem de birçok memur izinde. Bu yüzden TİS toplantıları 12 yıldır oldu bittiye getiriliyor. Sendika yasası değişmedikçe senaryo hep aynı kalır” diye konuştu. LİYAKATE DAYALI KAMU HİZMETİ ŞART TİS metninde en önemli taleplerinin sendika yasasının değişmesinin yanı sıra kamunun demokratikleşmesi, mülakatın kaldırılıp liyakatin getirilmesi ve kadrolu güvenceli istihdamın sağlanması maddeleri olduğunu belirten Güven, “Kamu hizmetlerinin yürümesinin aksaması ve içini boşaltan en büyük sebeplerin başında liyakate değil mülakata dayalı sistemin olmasıdır. Çünkü memurlar emeklerinin karşılığını alamıyor. Ekonomik nedenlerin haricinde memurlar mutlu, huzurlu, eşit ve adil bir kamu yönetme hizmeti görmüyor. Bunun dışında son zamanlarda bir de sözleşmeli alım çıktı. Sınavsız sözleşmeli personel alabilen kurumlar var. Cumhurbaşkanı seçimlerden önce mülakatın kaldırılmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu fakat bununla ilgili bir karar alınmadığı gibi eğitimde ÇEDES projesiyle okullara sözleşmeli olarak müezzin atamaları yapıldı. Mülakatı kaldırmayı bırakın sınavı kaldırdılar ve hiç alakasız iş kollarına atamalar gerçekleşti. Bu durumdan başta öğretmenler olmak üzere kamu emekçileri mağdur oldu” dedi. TAHMİNİ ENFLASYON TUTMUYOR Toplantıdan çıkan kararların güncellenmediği sürece memur ve memur emeklisinin sürekli olarak enflasyonun altında ezileceğini ve alınan kararların yoksulluk sınırı üstünde olması gerektiğini ifade eden Güven, “Biz hesaplama yaparken yoksulluk sınırını baz alıyoruz. TÜİK verileri tabii ki de önemli ama TÜİK’in de hangi verisini alacağınıza bağlı. TÜİK’de sahte enflasyon rakamları üzerinden hareket edip karar almak yanlış olur. Üstelik hükümette bu tür görüşmelerde tahmini enflasyon rakamları üzerinden bir dayatma yapacak. Türkiye’de tahmini enflasyon hiçbir zaman tutmuyor. Bir de zaten yanlış hesaplanıyor. Biz rakamdan önce çerçeve metinde yoksulluk sınırını aşan bir temel ücret talep ediyoruz. Bununda 3 ayda bir enflasyon oranında güncellenmesini bekliyoruz. KESK olarak yoksulluk sınırının altında kalacak şekilde bir ücret talep edemeyiz. Edersek eğer kendimizle çelişiriz ve kamu işçilerine haksızlık etmiş oluruz. Yoksulluk sınırını içindeki kalemleri belirtecek olursak 33 bin 700 TL bir temel ücretle birlikte yoksulluk sınırını aşması için de geri kalan desteklerde konut kirası, yol, yemek yardımı gibi kalemlerle yoksulluk sınırını aşan bir ücret modelini öneriyoruz” diye belirtti.   

KESK, emekten yana bütçe istiyor Haber

KESK, emekten yana bütçe istiyor

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN KESK İzmir Şubeler Platformu, Konak Meydanı’nda ‘Halktan Emekten Yana Bir Bütçe İstiyoruz’ konulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven okudu. “Bütçeler, yoksuldan alıp zengine verme politikasının en temel aracı olarak kullanılmaktadır” diyen Güven, “Çünkü bütçelerin temel kaynağını oluşturan vergilerin tüm yükü başta biz emekçiler olmak üzere halka yıkılırken; vergi istisnası, muafiyeti, affı, indirimi, teşvik, hazine garantisi  gibi yollarla  zenginler, patronlar kollanmaktadır. ‘Vergi harcaması’ adı altında her yıl on milyarlarca vergi gelirinden vazgeçilmektedir. Örneğin, 2021 yılında toplanması hedeflenen her 100 TL’lik verginin 25 TL’sinden sermeye lehine vazgeçilmiştir. Toplanan vergiler artık bize yol, su, elektrik olarak dönmemekte, aksine yol, su, köprü, tünel için ayrıca yüklü miktarda para alınmaktadır. Vergilerimiz, hizmet alsak da almasak da Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri denilen Şehir Hastanesi, yol, köprü, tünel yapan şirketlere,Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine Hazine garantisi olarak aktarılmaktadır. Kamu hizmetilerine ayrılan kaynaklar-yatırımlar gittikçe azaltılmakta, sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetleri piyasalaştırılmaktadır” dedi. KAŞIKLA VERECEK KEPÇEYLE ALACAK 2023 yılı bütçesi bir faiz bütçesi olduğuna vurgu yapan Güven, “AK Parti+MHP iktidar bloğu son yıllarda giderek anaparaya yetişecek oranda faize kaynak ayırmaktadır. Bütçeden faiz giderleri için, Kur Korumalı Mevduatlar (KKM) için ayrılan tutar hariç, 566 milyar TL ayrılmıştır. Bu durumda halktan toplanan her 100 liralık verginin 18 TL’si faize gidecektir. Faiz giderleri bütçe giderleri içerisinde 3’üncü sıraya yükselmiştir. İktidarın her fırsatta faize karşı olduğunu belirtmesinin büyük bir yalan olduğubu bütçe rakamları ile de doğrulanmıştır. Faiz haramdrı diyenler faiz ve ceza gelirlerini ile ülkeye yönetmeye çalışmaktadırlar. 2023 yılı bütçesi aynı zamanda bir seçim bütçesidir. İktidarın kimi kesimlere bir miktar kaynak aktarması tamamen seçime endeksli olup kaşıkla vereceğini kepçeyle toplayacağı yeniden değerleme oranlarından da anlaşılmaktadır. Maliye Bakanı Nebati’nin iddiasının aksine 2023 bütçesi de diğer bütçeler gibi enflasyonist bir bütçedir. TÜİK rakamları doğru ise 2023 yılı yeniden değerlendirme oranı yüzde 122,9 olacak ve tüm kamu hizmetleri, vergi, pul, harçlara bu aranda zam yapılacak, bu da ocakta işçiye, emekçiye, emekliye yapılacak sözde zamların kat be kat fazlasının alınacağı anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı. ÇIKMAZ SOKAĞA SÜRÜKLENDİK “Ekonomiden, iç ve dış politikaya, istihdamdan güvenliğe,  eğitim ve sağlıktan barınma hakkına kadar akla gelebilecek her alanda adeta çıkmaz bir sokağa sürüklenmiş bulunuyoruz” diyen Güven açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Ülkedeki işsizler ordusu büyümüş, kronik hale gelen işsizlik çalışanların ücretlerini, çalışma koşullarını, sendikal haklarını baskılamanın aracına dönüştürülmüştür. KESK olarak yıllardır iktidarda kimin, kimlerin olduğuna aldırmaksızın bu tablonun değişmesi için fiili ve meşru bir mücadele yürütüyoruz. Bu uğurda ihraçlar da dahil olmak üzere birçok bedel ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Ancak bedeli ne olursa olsun iktidarların kapı kulu olmayı reddetmeye, iktidarların memuru değil, halkın kamu emekçisi ve mücadele örgütü olarak sadece kendimiz için değil, herkes için halktan, emekten yana bir bütçe istemeye devam edeceğiz.”

KESK, 2023 bütçesi için harekete geçti: “Seçim değil, geçim bütçesi istiyoruz!” Haber

KESK, 2023 bütçesi için harekete geçti: “Seçim değil, geçim bütçesi istiyoruz!”

NURETTİN BAKİ Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) 17 Aralık’ta Ankara’da yapılacak olan ‘Geçinemiyoruz’ mitinginin duyurusunu; KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal, Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şube’de yaptığı basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıda Haber-Sen Genel Başkanı Mesut Balcan da hazır bulundu. Basın duyurusunu okuyan KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal, seçim değil halktan yana olan geçim bütçesi istediklerinin altını çizdi. RAFLAR DOLU, CEPLER BOŞ Halkın her gün yeni zamlarla uyandığını belirten Köksal, market rafları dolu olsa da ceplerinin boş olduğunu vurguladı. Köksal, “Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı kriz bitmek bilmiyor. Her güne yeni zamlarla uyanıyoruz. Artan hayat pahalılığında maaşlarımız, ücretlerimiz mum gibi eriyor. Ülkeyi yönetenler ‘Gelişmiş ülkelerde bile raflar boş, dünya hatta gelişmiş batı ülkeleri bizi kıskanıyor’ nutukları atıyorlar. Evet, ülkede market rafları dolu ama bizim cüzdanlarımız, ceplerimiz boş. Marketleri, pazarları artık müze gezer gibi dolaşıyoruz. Raflardaki her şey el yaktığı için bakıp, bakıp çıkıyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Kış kapıya dayandı. Doğalgaz, elektrik faturası kâbusumuz yeniden başladı. İşsizlik kronik hale geldi. İşsizlerin sayısı 8 milyona yaklaştı. Neredeyse her evde bir işsiz var. İşsizlik en çok kadınları ve gençleri vuruyor. Şanslı olup, çalışacak bir işi olanlardan ise açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete kölece çalışması bekleniyor. Çalışan her iki kişiden biri asgari ücret alıyor. Diğerinin ücreti-maaşı ise asgari ücrete her yıl daha fazla yaklaşıyor. Her dört kişiden biri sosyal yardımlar olmadan hayatını asgari ölçüde dahi idame ettiremiyor” ifadelerine yer verdi. GELİR ADALETSİZLİĞİ DERİNLEŞİYOR Gelir adaletsizliğinin derinleştiğini belirten Köksal, “Toplumun en zengin yüzde 1’i toplam servetin yüzde 41’ini elinde tutuyor. Yüzde 99’u olarak bizler ise geriye kalan yüzde 59’u paylaşıyoruz. Geldiğimiz noktada Türkiye ‘asgari ücretliler ülkesi’ne dönüştürülmüş, emeğin milli gelirden aldığı pay son 20 yılın en düşük noktasına inmiştir. Her şey bir yana ülkemizin enflasyon ve işsizlik oranlarının toplamından oluşan küresel sefalet endeksinde dünya liderliğine yükselmiş olması her şeyi zaten fazlası ile anlatıyor. Maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiçbirimizin inanmadığı TÜİK sanal rakamlarına göre artırıldı. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle ücret zammı dönemlerinde daha da aşağı çekildi. Seçim dönemleri öncesinde ise ağzımıza bir kaşık bal sürmek adına bu sanal rakamların birkaç puan üzerinde artışlar yapıldı. Ama hem iğneden ipliğe her şeye hem de bizden alınan vergilere bu rakamların çok üzerinde zamlar yapıldı. Sonuçta dün aldığımızı bugün alamayacak hale geldik. Satın alma gücümüzü kaybettik, gittikçe yoksullaştık” diye konuştu. KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALIYORLAR İktidarın bugüne kadar bütçe dönemlerinde halka kaşıkla verip, kepçeyle geri aldığını söyleyen Köksal, “Yine bir seçim arifesindeyiz. Karşımızda yaklaşan seçimlerde koltuğu kaybetme tehlikesi gittikçe artan bir iktidar var. Bunun için yıllardır hayata geçirdikleri taktiğe bir kez daha sarılıyorlar. 2023 bütçesini halk için ‘kesenin ağzının açılacağı’ bir bütçe gibi göstererek seçim yatırımına dönüştürmeyi hedefliyorlar. Bu hedef için seferber edilen yüzlerce medya kuruluşu her gün ‘yeni yılda asgari ücretliye, emekliye, memura yüksek oranlı zamlar yapılacak’ haberleri yapıyor. Buradan emeği ile geçinen tüm kesimleri, yurttaşlarımızı uyarıyoruz. Bugüne kadar onlarca, yüzlerce defa hayata geçirilen bu oyunu bozmaya çağırıyoruz. Bugüne kadar bize ne zaman kaşıkla bir şey verseler kepçe ile geri aldılar” dedi. HER 100 TL’DEN 10 TL YATIRIMA AYRILIYOR Açıklamanın devamında Köksal, halktan alınan vergilerin bir avuç zenginin cebine gittiğini dile getirerek “Şimdi TBMM’de görüşmeleri devam eden bütçe ile yine bir kez daha aynı oyunu kuruyorlar. Bir taraftan bizim maaşlarımızı, ücretlerimizi sahte TÜİK rakamlarının birkaç puan üzerinde arttırmayı vaat ediyorlar. Diğer taraftan tüm yükü ücretli kesimler, dar gelirliler olarak bizim omuzlarımıza yıkılan vergileri, faiz giderlerini geçen yıla göre en az bir buçuk kat artırıyorlar. Yani bir cebimize birkaç kuruş koymayı vaat ederken diğer cebimizden çok daha fazlasını alıyorlar. Üstelik cebimizden alacakları vergilerin bize yol, su, elektrik olarak dönmeyeceğini daha baştan söylüyorlar. Açık açık ‘sizden aldığımız, ücretlerinizden kestiğimiz vergileri toplumun yüzde 1’ini bile oluşturmayan bir avuç zengine, patrona, teşvik, vergi affı olarak aktaracağız’ diyorlar. Nitekim 2023 bütçesinde, 84 milyonun aldığı kamu hizmetlerine yatırım için her 100 TL verginin sadece 10 TL’si ayrılıyor. Buna karşın her 100 TL’lik vergimizin 18 TL’si faize, 10 TL’si Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine ve hizmet alsak da almasak da Kamu Özel İşbirliği projelerine; müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı projelerine hazine garantisi olarak gidecek” şeklinde konuştu. YÜZDE 1 İÇİN YÜZDE 99 YOK SAYILIYOR Köksal, son olarak “Kısacası 2023 bütçesinde kesenin ağzını işçiler, emekçiler, emeklikler, çiftçiler, küçük esnaflar için yani halkın yüzde 99’u için açmıyorlar. Kesenin ağzı her zaman olduğu gibi yine paradan para kazananlar, faizden, hazine garantisinden beslenenler, çalıştırdığı asgari ücretliler kadar bile vergi ödemeyenler için açılıyor. Açlık sınırı altıdaki asgari ücretin yüzde 50 artırılması konusunda Çalışma Bakanının ‘Hayali değil gerçekçi bir rakam üzerinde durmak lazım’ sözleri iktidarın kimden yana olduğunu fazlası ile ispatlıyor. Yüzde 1’in çıkarı için yüzde 99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz. Bunun için bir adım daha atıyoruz. Emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize sahip çıkmak için 17 Aralık Cumartesi günü Ankara’da ‘Seçim Bütçesi Değil, Halktan-Emekten Yana, Geçim Bütçesi İstiyoruz Mitingi’nde buluşuyoruz. Çağrımız işçisi, kamu emekçisi, emeklisi, asgari ücretlisi, kadını, genci ile bu düzenin çarkları ile ezilen, ötekileştirilen herkesedir” ifadelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.