TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#karadeniz

karadeniz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, karadeniz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bu projeyle Karadeniz'de tarihin "kalbine" dalacaklar Haber

Bu projeyle Karadeniz'de tarihin "kalbine" dalacaklar

Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde bulunan Kerpe, Karadeniz'e kıyısı olan bir bölgedir. Helenistik dönemden beri tanınan ve bereketli iklimiyle bilinen Kerpe, Helen dilinde "çanak, çömlek, testi, küp" anlamına gelen "Kalpe" ismiyle öne çıkmaktadır. Tarihi boyunca ticari bir merkez olarak önemini koruyan Kerpe, Roma, Bizans ve Ceneviz dönemlerinde gemilerin uğrak noktası olmuştur. Osmanlı döneminde de Kerpe koyu, İstanbul'un odun, kömür ve tomruk gibi ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir rol oynamıştır. Kerpe'deki her dönemde canlı ticaret hayatı ile önemli bir rol oynamış olan Antik Kalpe Limanı'na ait mendirek kalıntılarının büyük bir kısmının su altında bulunması, 2020 yılında su altı kazı çalışmalarının başlamasına neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izinleriyle yürütülen bu çalışma, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki ilk bilimsel sualtı kazısı olma özelliğini taşıyor. Kocaeli Müze Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen bu çalışma büyük ilgiyle karşılandı ve Kerpe'nin tarihine ışık tutacak önemli bulgular ortaya çıkarmayı hedefliyor. Dalış yaparak kalıntılara ulaşan kazı ekibi, karadan 80 metre uzaklıkta ve 4 metre derinlikte geçmişin izlerine rastladı. Yaklaşık 2 bin metrekarelik bir alana yayılan kalıntılar arasında, milattan önce 4. yüzyıldan milattan sonra 12. yüzyıla kadar uzanan tarihi buluntular bulunuyordu. Ekipler, antik limana ait 2 mendirek parçası ve çok sayıda amfora kalıntısını suyun altından çıkardı. Bu önemli eserler, Kocaeli Arkeoloji Müzesi'nde "Karadeniz'in Sessiz Limanı: Kalpe" adıyla düzenlenen sergiyle tarih meraklılarının ilgisine sunuldu. Müzeye gelen ziyaretçilere, Kocaeli Müze Müdürlüğü Çukurbağ Arkeolojik Kazı Ekibi eşlik ederek, kazılar ve ortaya çıkan tarihi eserler hakkında bilgi veriyor. Ayrıca, Kocaeli Müze Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Kerpe Sualtı Arkeoparkı Projesi", Doğu Marmara Kalkınma Ajansı'nın (MARKA) Destek Programı kapsamında kabul edildi. Bu proje sayesinde Türkiye'de ilk defa gerçek eserlerin sergilendiği bir su altı arkeoparkı oluşturulacak. Böylece turizm potansiyeli artacak olan bölge, aynı zamanda dalış turizmi için de cazip hale gelecek. Kocaeli Müze Müdürü Serkan Gedük, yaptığı açıklamalarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izinleri doğrultusunda başlattıkları su altı kazı çalışmalarında önemli eserlere ulaştıklarını belirtti. Elde ettikleri kültür varlıklarını Cumhuriyet'in 100. yılına ithafen Kocaeli Arkeoloji Müzesinde sergilediklerini dile getiren Gedük, "Karadeniz'in Sessiz Limanı: Kalpe" adını verdikleri serginin, bölgedeki su altı tarih zenginliğini vurgulamak amacıyla düzenlendiğini vurguladı. Serkan Gedük, Kerpe koyunda yürütülen bu çalışmanın Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki ilk bilimsel sualtı kazısı olduğunu ve bu nedenle büyük önem taşıdığını belirterek, "Bu çalışma, Karadeniz'in Antik Çağ'dan Osmanlı dönemine kadar olan ticari ilişkilerini vurgulaması açısından son derece kıymetlidir. Su altı kazıları sırasında ortaya çıkan kültür varlıkları, bu dönemdeki ticari ilişkilerin ve bölgedeki yaşamın izlerini taşımaktadır. Bu çerçevede, müzemizde çıkan kültür varlıklarını kronolojik olarak ve canlandırmalarla sergilemeye çalışıyoruz" dedi. Gedük, kazı çalışmaları sırasında milattan önce 4. yüzyıldan milattan sonra 12. yüzyıla kadar uzanan tarihi bir kronoloji sağlayan ticari amfora kalıntılarından, kırmızı astarlı seramiklere, kandillere, lüle parçalarına ve Osmanlı dönemine ait çeşitli kültür varlıklarına kadar birçok önemli eserin tespit edildiğini belirtti. Ayrıca, bölgede belirlenen batık kalıntılarıyla birlikte birçok su altı kültürel mirasının keşfedildiğini vurguladı. Müze Müdürü Serkan Gedük, kazı çalışmalarının yanı sıra bölgenin turizm potansiyelini artırmayı da amaçladıklarını belirterek, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Doğu Marmara Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle "Kerpe Sualtı Arkeoparkı Projesi"nin hayata geçirileceğini açıkladı. Bu pilot projeyle, bölgenin 2024 yılı içinde tamamlanması hedefleniyor. Gedük, projenin bölgenin özellikle dalış turizmine açılmasını sağlayacağını vurgulayarak, su altı kültürel mirasına ve dalış turizmine olan ilginin artmasıyla birlikte Karadeniz'e yapılan dalışların sayısının da artacağını belirtti. Aynı zamanda, bölgenin sadece dalış turizmi değil, aynı zamanda kültürel miras açısından da önemli bir destinasyon haline gelmesinin hedeflendiğini ifade etti. 6. sınıf öğrencisi Alper Er, müzedeki tarihi eserleri inceleyerek müzenin güzelliğinden etkilendiğini belirterek, özellikle su altı bölümünü beğendiğini ifade etti. Suyun altından çıkarılan eserleri hayranlıkla inceleyen Aybüke Binci ise müzenin gezip görmesiyle çok güzel bir etki bıraktığını söyledi. Çıkarılan eşyaların ilgisini çektiğini belirten Binci, bölgenin deniz çevresinde olması ve bu serginin yapılmasının da hoş bir detay olduğunu dile getirdi. Ayrıca, bu tür çalışmaların yapılmasının ve bu eserlerin görülmesinin kendisine onur verdiğini ifade etti.

Karadeniz'deki esrarengiz sesin sırrı hala çözülemedi Haber

Karadeniz'deki esrarengiz sesin sırrı hala çözülemedi

Karadeniz’deki Bartın, Zonguldak, Sakarya, Düzce Kastamonu, Sinop, Samsun gibi Karadeniz’in kıyı şeridinde bulunan şehirlerde cuma akşamı saat 21.00 sıralarında art arda patlamayı andıran sesler duyuldu. Sarsıntı ile birlikte hissedilen ses nedeniyle bazı evlerin kapı ve pencerelerinde titreme de oluştu. İlk etapta deprem olarak yorumlanan olay, aynı akşam saat 22.30’a kadar belirsiz aralıklarla 4-5 kez daha yaşandı. Deprem olmadığı anlaşılan sesin ardından sahil kentlerinde tedirginlik yaşandı. Sesin duyulduğu bölgelerdeki polis, jandarma ve sahil güvenlik ekiplerine, art arda ihbarlar yağdı. İhbarların üzerine Karadeniz’de geniş çaplı bir arama başlatıldı. Karadeniz’deki limanlarından uluslararası sulara kadar bulunan geniş bir alanda sahil güvenlik botları tarafından arama tarama yapıldı. Karada ise jandarma ve polis ekipleri tarafından sesin kaynağı araştırılmaya başladı. Boğuk bir patlama sesi olarak tanımlandı Sosyal medyanın da gündemine oturan patlama sesini, o anlarda evlerinde bulunan bir çok insan duyduğunu ifade etti. Denizden geldiği tahmin edilen sesi tarif etmekte zorlanan görgü tanıkları, uğultu şeklinde duyulan sesin kaynağını ve sebebini öğrenebilmek için sosyal medyada araştırma yaptı. Sesi işitenler, “boğuk bir patlama”, “gök gürültüsü ile patlama sesi arasında bir ses” diyerek tarif edebildi. Bazı sosyal medya kullanıcıları ise sesi duydukları anlarda evlerinin kapı ve pencerelerinde küçük çaplı “titreme” olarak tabir ettikleri bir sarsıntı da hissettiklerini ifade etti. Sahil Güvenlik alarma geçti Sesin duyulduğu kıyı şehirlerinden Bartın’ın Amasra ve Kurucaşile ilçelerinde de sahil, güvenlik, polis ve jandarma ekipleri alarma geçti. Sahil güvenlik ekipleri tarafından liman ve kıyı şeridindeki alanda uluslararası sulara kadar olan bölgeye kadar deniz üstünde ve altında detaylı arama ve tarama çalışmaları yapıldı. Polis ekipleri ise liman ve sahil kenarlarında arama yaparak, sesin kaynağını bulmaya çalıştı. Jandarma ekipleri de gelen ihbarların ardından sorumluluk bölgelerindeki, ormanlık ve kayalık alanlarda araştırma başlattı. Ne radarlar ne de sensörlere yansımadı Amasra Kaymakamı Kadir Perçi, bizzat HELİPED Helikopter sahasındaki kuleye giderek yürütülen arama, tarama çalışmaları yakından takip etti. Sesin kaynağını tespit edilmesi amacıyla Türkiye Taşkömürü Kurumu, Elektrik Dağıtım Şirketi gibi kurum ve kuruluşlara, planlı ya da plansız patlatma olup olmadığını soruldu. Olumsuz cevap üzerine TTK’nin yanı sıra AFAD ve Kandilli Rasathanesi gibi ilgili tüm kurum ve kuruluşlara sismik ve gaz hareketliliğini takip eden sensörlerin de olağanüstü bir durumu kaydedip kaydetmediği araştırıldı. Buradaki girişimlerde de sesin kaynağına ulaşılamazken, bu kez hava, deniz ve kara radarlarına yansıyan bir durumun olup olmadığı araştırıldı. Yapılan incelemelerde, sesin kaynağı olacak bir durum tespit edilemedi. Çevre il, ilçe ve belde mülki amirleri ile de irtibata geçen Kaymakam Perçi, sesin kaynağı olarak açıklanabilecek olan tek bir veriye ulaştıklarını ifade etti. Perçi, patlama sesinin duyulduğu o anlarda Kastamonu semalarında savaş uçaklarının planlı bir eğitim uçuşu gerçekleştirdiği ve sesin ise uçakların yol açtığı sonik patlamadan kaynaklı olabileceğini ifade etti. Kaymakam Perçi, “Sesin kaynağı için akla gelebilecek, Türkiye Taşkömürü Kurumu, Elektrik dağıtım Şirketi, deniz hava, kara kuvvetleri, jandarma, polis, rasathane, AFAD gibi tüm kurumlarda ses ile ilgili bilgi taraması yaptık. Herhangi bir planlı, ya da plansız bir şey yok. İlgili kurumlar patlamanın sebebi ile ilgili detaylı bir inceleme ve araştırma başlattı. Hava, deniz, kara radarlarını inceledik. Radarlar ya da sismik hareketlerin ve afetlerin takip edildiği sensörlere de yansıyan herhangi olağanüstü bir tespit yok. Şuana kadar herhangi bir sonuca ulaşamadık. Yalnız Kastamonu’da hava kuvvetlerine ait uçakların eğitim için faaliyetini yürütmek üzere havalandığını ve eğitim uçuşu gerçekleştirdiğini öğrendik. Sesin, savaş uçaklarının yol açtığı sonik patlamalardan olabileceği ihtimali görülüyor. Başka da somut bir tespitimiz olmadı" dedi.

Karadeniz keşifleri 2024'te de devam edecek Haber

Karadeniz keşifleri 2024'te de devam edecek

Zonguldak açıklarındaki Sakarya Gaz Sahası'nda günlük 2,7 milyon metreküp üretim gerçekleştirilirken, sondaj ve sismik arama gemileri ile gaz tespit edilen kuyularda sondaj çalışmaları yapılmakta ve gaz potansiyeli olan bölgelerde arama faaliyetleri devam etmektedir. Sahada ilk fazda 10 milyon, ikinci fazda ise 40 milyon metreküp üretimin hedeflendiği bilinmekte olup, Fatih, Kanuni ve Yavuz sondaj gemileri faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 25 Ocak'ta yaptığı açıklamada, bu yıl denizlerde üretime odaklanılacağını ve keşif umutlarının olduğunu belirtmiştir. Türkiye, enerji bağımsızlığını güçlendirme adına denizlerdeki potansiyeli değerlendirmeye devam etmektedir. "Karadeniz'deki Arama Çalışmaları Sürüyor" Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak Karadeniz'in enerji potansiyeli açısından büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. Akyener, "Bu bakir bölgede büyük bir keşif gerçekleştirdik. Umuyoruz ki, yeni ve büyük potansiyellere sahip bir bölge olması sebebiyle çalışmalarımız devam edecek" dedi. Akyener, bölgede yoğun sismik çalışmaların yürütüldüğünü ve daha önce araştırılmamış alanlarda da adımların atıldığını vurguladı. Farklı bölgelerde potansiyel yapıların tespit edildiğini belirten Akyener, "Bu yapıların gerçek anlamda üretilebilir ekonomik rezervlere dönüşebilmesi için test süreçlerine geçilmesi gerekiyor. Bu da ancak sismik analizler ve sondajlar sonucunda ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda sondaj gemimizi ilgili potansiyel bölgelere yönlendirerek arama çalışmalarını başlatmayı umuyoruz" şeklinde değerlendirmede bulundu. Akyener, Karadeniz'de sondaj süresinin genellikle ortalama iki ila üç ay arasında olduğunu ifade ederek, geminin çalışma süresinin testler, jeolojik koşullar gibi değişkenlere bağlı olduğunu vurguladı. Karadeniz'in yüksek potansiyel barındırdığını belirten Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Altuğ Karataş, Ordu çevresinde ve Gürcistan'ın Batum şehri açıklarında uydu görüntülerinden elde edilen bilgilere dayanarak bazı petrol sızıntılarının tespit edildiğini aktardı. Rize'de Çayeli açıklarında da deniz üstünden numune alınarak incelenebilecek düzeyde petrol sızıntılarının zaman zaman gözlendiğini belirten Karataş, Karadeniz'in yüksek potansiyel barındırdığına dair bulgular olduğunu vurguladı. Jeolojik araştırmaların, kayaç yapılarına bağlı olarak yer altındaki petrolün yer değiştirebileceğini belirten Karataş, sismik araştırmaların petrol ve doğal gazın birikme noktalarının tespiti açısından önemli olduğunu dile getirdi. ABD kaynaklı bazı jeolojik araştırma verilerine göre Karadeniz'de 1 trilyon metreküp civarında doğal gaz rezervi olduğunu aktaran Karataş, Türkiye'nin bu potansiyelinin 710 milyar metreküpünü bulduğunu düşündüğünde, ümit verici bir tablo olduğunu belirtti. Planlanan çalışmaların sonuç vereceğine inandığını ifade etti. Türkiye'nin Denizlerdeki Enerji Filosu Türkiye, denizlerdeki doğal gaz ve petrol arama çalışmalarını sürdürmek amacıyla kurduğu enerji filosunda Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri ile Barbaros Hayrettin Paşa ve MTA Oruç Reis sismik arama gemilerine sahiptir. Toplamda 6 gemiden oluşan bu filo, ülkenin enerji arayışlarına liderlik etmektedir. Fatih, Türkiye'nin ilk milli sondaj gemisi unvanını taşır ve 2017 yılında filoya katıldıktan sonra Karadeniz'de gerçekleştirdiği sondajlarla 710 milyar metreküplük doğal gaz keşfiyle dikkat çekmiştir. Gemi, Sakarya açıklarında yeni keşifler için arama çalışmalarını sürdürmektedir. Fatih'ten sonra 2018'de hizmete giren Yavuz sondaj gemisi de Sakarya açıklarında faaliyet göstermektedir. Ülkenin üçüncü sondaj gemisi olan Kanuni, 2020 yılında filoya katılmıştır ve şu anda Zonguldak açıklarında Türkali-9 kuyusu yakınlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Abdülhamid Han gemisi ise Akdeniz'de Antalya açıklarında görev yapmaktadır. Barbaros Hayreddin Paşa ve MTA Oruç Reis sismik arama gemileri ise deniz araştırma, arama ve işletme ruhsat alanlarında sismik veri toplama projelerini yürütmektedir. Barbaros Hayreddin Paşa Trabzon'da, Oruç Reis sismik gemisi ise Zonguldak'ta göreve hazır şekilde beklemektedir. Türkiye'nin denizlerindeki enerji arama çalışmalarını yürüten bu filonun önümüzdeki yıllarda yeni gemilerle genişletilmesi planlanmaktadır.

Karadeniz’in meşhur yöresel yemekleri Haber

Karadeniz’in meşhur yöresel yemekleri

Adını duyar duymaz akıllara Karadeniz’i getiren yemekler hem bölge halkı hem de bu eşsiz tatları deneyimleyen pek çok kişi tarafından sevilerek tüketiliyor. Gerek görüntüsü gerek de lezzetiyle gönüllerde taht kuran binlerce yıllık Karadeniz mutfağının yöresel yemeklerini birlikte inceleyelim. Karadeniz mutfağının vazgeçilmez lezzetleri Tatlısından tuzlusuna sofraları şenlendiren Karadeniz’in tadına doyulmaz mutfağının namını duymayan yoktur. Karadeniz mutfağının vazgeçilmez lezzetleri söz konusu olduğunda akan suları durduracak yemekleri, sizin için listeledik. Muhlama Karadeniz kahvaltısı denildiğinde ilk akla gelen lezzet olan muhlama, lezzetinin yanı sıra uzayan peyniri ile görsel bir şölene de imza atıyor. Tüm Karadeniz’de yaygın olarak tüketilen muhlama, özellikle Doğu Karadeniz ile özdeşleşmiş durumda. Esasen kolot isimli bir peynir ile yapılan bu efsane öğün, farklı peynirler ile de yapılabiliyor. İçerisinde mısır unu ve bol miktarda tereyağı bulunan muhlamanın kokusu da en az tadı kadar güzel. Hamsili pilav Diğer tüm balıkların balık, hamsinin ise hamsi olarak anıldığı Karadeniz’de en meşhur yöresel yemeklerden biri hamsili pilav olarak kendini gösterir. İç kısımda pilavın yer aldığı ve üstü tek tek hamsilerle kapılarak hazırlanan bu tarif, ilk başta kulağa tuhaf gelse de tadına bakınca ne kadar muhteşem bir birleşim olduğu anlaşılıyor. Karalahana sarması Hem günlük hayatta hem de özel zamanlarda servis edilen karalahana sarması, etli yapılan bir yemek çeşididir. İçerisinde pirinç, soğan, kuşbaşı et ve baharatlar yer alır. Karalahana sarması ince sarılmaz. Boyu büyük ve geniştir. Bu nedenle birkaç tane yenildiğinde doyulma ihtimali oldukça yüksektir. Laz böreği Şerbetli tatlı sevmeyenlerin bile tadını çok sevdiği Laz böreği, börek katları arasında muhallebi eklenerek hazırlanır. İçerisinde yer alan muhallebi sayesinde ağır bir tatlı olmayan Karadeniz’in bu yöresel lezzeti, bölgedeki pek çok restoranda yer alır. Mısır ekmeği Rize, Trabzon ve Gümüşhane çevresinde sıklıkla yapılan ve severek tüketilen mısır ekmeği hem görüntüsü hem tadı hem de kokusuyla pek çok insanın favori ekmeği olmayı başarıyor. Mısırın ve mısır ununun Karadeniz kültüründeki yeri, mısır ekmeğine yönelik talebin de yüksek olmasına sebep oluyor. Siron Yapısı itibari ile pek çok kişinin mantıya benzettiği sironda yufkalar et suyu ile ıslatılarak fırınlanır ve ardından da üzerine yoğurt ve kıyma eklenerek servis edilir. Çıtır yufkanın bu yöntemle yumuşaması ve ağızda dağılır hale gelmesiyle son derece lezzetli bir yöresel yemek olan siron, Karadeniz mutfağında sıklıkla tüketilir. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yanık cheesecake olarak bilinen San Sebastian Cheesecake nasıl yapılır?

Doğu Karadeniz'de vargit çiçekleri açtı... Yayladan dönüş yolu başladı Haber

Doğu Karadeniz'de vargit çiçekleri açtı... Yayladan dönüş yolu başladı

Yaylalarda kışın habercisi olan ve yayla sakinlerine göç etme zamanının geldiğini hatırlatan çiçekler, laleye benzeyen yapısı, yerden 15-20 santimetre uzunluğu ve sapının üzerindeki mor ve beyaz yapraklarıyla biliniyor. Doğu Karadeniz bölgesinin genelinde görülen, bazı yerlerde “dön geri” veya “güz gülü” olarak adlandırılan çiçek her yıl sonbahar mevsiminde kendini gösterirken yöre sakinleri çiçeğin “Havalar soğuyor, kış geliyor, artık geri dön” uyarısında bulunduğuna inanıyor. Beyaz ve mor renkleriyle Doğu Karadeniz yaylalarına ayrı bir güzellik katan ve yörede kışın habercisi olarak bilinen Vargit çiçekleri, Trabzon’un Şalpazarı ilçesinin yüksek yaylalarında kendini göstermeye başlayınca yayla sakinleri Mayıs ayında gelin gibi süsledikleri inekleri ile çıktıkları yaylalardan yine aynı şekilde dönüşe geçti. Yöre halkının giydiği çiçekli fistanlarını giyen Çepni kadınları ve kızları, Alaca, Kadırga ve Sis Dağı Yaylaları’ndan kilometrelerce hayvanları ile birlikte yaya olarak yürüyerek mahallerine dönmeye başladı. Yaylalarda 4-5 aylık konaklamanın ardından havaların soğuması artık kışın soğuk rüzgarların başlamasıyla beraber yola dönen büyükbaş sürü sahiplerinden Şalpazarı ilçesi Sinlice mahallesi sakini 47 yaşındaki Salih Usta, yaptığı açıklamada “Yaylaya hareket ederken ineklerimizde bizde bir başka huzur ve neşe ile yola çıkarız. Yaylaya gidecek olan ineklerimiz süslediğimiz zaman o hayvanlar yaylaya gideceklerini anlarlar bize hiç zahmet etmeden konaklayacak olduğumuz yaylamıza giderler. Giderken içimizdeki neşe geriye dönüşte bir yakınımız kaybetmiş gibi hüzne dönüşür. Yaylada vargit çiçekleri açınca biz artık yayla zamanının sona erdiğini anlarız. Eşim, komşularım, akrabalarımız hepimiz gözlerimiz doldu dönüşte. Gelmek istemedik ancak havalar soğumaya başlayınca mecbur yaylalardan dönüşe geçtik” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Erzincan’da Türk İslam sanatları yaşatılıyor

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.