#kalp sağlığı

kalp sağlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, kalp sağlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kalp sağlığında kardiyolojik görüntüleme dönemi Haber

Kalp sağlığında kardiyolojik görüntüleme dönemi

Kardiyolojik görüntülemenin, kalp ve damar sisteminin yapısını ve işlevini incelemek için kullanılan tıbbi görüntüleme tekniklerini kapsadığını ifade eden Medicana International Samsun Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. İsmail Ekinözü, “Bu yöntemler, doktorların kalp hastalıklarını erken teşhis etmelerine ve uygun tedavi planlarını belirlemelerine yardımcı olur. Ekokardiyografi (EKO) kalbin ultrason kullanılarak incelenmesini sağlar. Kalp kapakları ve kalp odacıklarının detaylı görüntülerini sunar. Elektrokardiyografi (EKG) kalbin elektriksel aktivitesini ölçer ve kalp ritmindeki anormallikleri tespit eder. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ise yüksek çözünürlüklü kalp görüntüleri sağlayarak kalp kası ve çevresindeki dokuların detaylı incelenmesini sağlar. Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi damarların detaylı görüntülerini elde ederek tıkanıklık ve daralmaları tespit ederken Nükleer Kardiyoloji radyoaktif maddeler kullanarak kalp kan akışı ve fonksiyonlarını değerlendirir. Radyoaktif madde kullanarak hastanın kalp krizi geçirmeden kalp krizi teşhisi erken tespit edilebilmektedir” dedi. Kardiyolojik görüntülemenin önemini ifade eden Dr. İsmail Ekinözü, “Kalp krizi riskini belirlemek, kalp hastalıklarının erken teşhisi ve tedavisi için hayati önem taşır. Bu yöntemler sayesinde, doktorlar kalp hastalıklarını daha iyi anlayabilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilirler. Kardiyolojik görüntüleme, kalp hastalıklarının erken teşhisi ve tedavisinde devrim niteliğinde bir rol oynar. Gelişen teknoloji ile birlikte, bu görüntüleme yöntemleri daha erişilebilir ve etkili hale gelmektedir. Kalp sağlığınızı korumak ve olası riskleri önceden belirlemek için düzenli kardiyolojik kontrollerinizi ihmal etmeyin” diye konuştu.

Mevsim geçişlerinde kalp sağlığınıza dikkat edin! Haber

Mevsim geçişlerinde kalp sağlığınıza dikkat edin!

Mevsim geçişleri insan metabolizması üzerinde değişimlere neden oluyor. Bu nedenle yaz aylarına girerken kalp hastalıklarının artabileceği uyarısında bulunan Medline Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, özellikle bu dönemde kalp rahatsızlığı veya şüphesi olanların kontrollerini aksatmamaları ve tedbirli olmaları gerektiğini söyledi. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına dikkat! Bahar aylarında hava sıcaklıklarında yaşanan ani dalgalanmaların yanı sıra nem ve basınç farklılıklarının vücut direncini düşürerek soğuk algınlığı, grip hatta zatürre şikayetlerinin artmasına yol açabildiğini anlatan Prof. Dr. Katırcıbaşı, bu hastalıkların kalp sağlığı için tehlike oluşturduğunu ifade etti. Kalp hastalarının üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı yaz ve kış mevsimine göre çok daha dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Katırcıbaşı, “Bu dönem özellikle kalp hastalığı olanları için tehlikeli olabilir. Basit bir solunum yolu enfeksiyonu dikkatli olunmaz ise kalp hastaları açısından sonu kalp kası iltihaplanmasına (miyokardit) kadar varabilen ciddi bir soruna dönüşebilir” dedi. Tansiyon göz ardı edilmemeli Yapılan çalışmaların, yaz ve kış aylarında kalp krizi görülme oranlarında büyük farklar olmadığını gösterdiğini, ancak mevsimsel geçişlerin hipertansiyon atakları açısından dikkat edilmesi gereken dönemler olduğuna işaret ettiğini kaydeden Prof. Dr. Katırcıbaşı, “Isı dalgalanmalarının grip vakalarında artışa neden olması ve buna bağlı olarak grip ilaçlarının kontrolsüz bir şekilde kullanımı, tansiyon hastası olan kişilerde tansiyon regülasyonunun bozulmasına yol açabilir. Bu durumun tansiyona bağlı olarak; damar tıkanıklıkları, damar yırtılmaları, kalp krizleri, kalp yetmezlikleri ve inme (felç) gibi ölümcül sonuçlara sebep olabilir" diye konuştu. İlaçrların etkinliği izlenmeli Kalp hastalıkları ya da hipertansiyon için reçete edilmiş ilaçları kullanan bireylerin doktorlarının tavsiyelerine uygun olarak ilaçlarını düzenli şekilde kullanmaya devam etmeleri gerektiğini de hatırlatan Katırcıbaşı, “Ancak mevsim değişiklikleri sırasında ilaçlarınızın etkinliği değişebilir. Bu nedenle hastaların, istenmeyen bir sürprizle karşılaşmamaları için doktorları ile düzenli olarak iletişim halinde olmaları gerekir” dedi. Katırcıbaşı, mevsim geçişlerinde kalp sağlığını için neler yapılabileceğini şöyle sıraladı: “Hava şartlarının aniden değişebileceğini göz önüne alarak giyinin, spor veya egzersizinizi saat 11.00-15.00 arasında yapın, aşırı yağlı, şekerli ve tuzlu gıdalar tüketmekten kaçının, tansiyonunuzu düzenli aralıklarla ölçtürün, rutin doktor kontrollerinizi aksatmayın, sigara içmeyin, bol su tüketin.”

Kalp sağlığı için 5 öneri Haber

Kalp sağlığı için 5 öneri

Kardiyoloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Alirıza Erbay, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla kalp sağlığının nasıl korunabileceği konusunda açıklamalarda bulundu. Kalbin insan sağlığı için hayati öneme sahip olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Erbay, “Kalbimiz, hayatımızın en önemli organlarından biridir ve ona gereken önemi vermek, uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Bu özel günde, kalp sağlığınızı geliştirmeniz ve korumanız için 5 önemli öneriyi paylaşacağım. Bunlar; sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigara-alkolü bırakmak, stres yönetimi ve doktor kontrolleri” diye konuştu. “Kalp sağlığını korumak 5 adımda mümkün” Uzm. Dr. Erbay, kalp sağlığımızı korumak adına yapabileceklerimizi ve dikkat edilmesi gereken unsurları şöyle sıraladı: “Sağlıklı Beslenme: Kalp sağlığınızı korumanın ilk adımı, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmektir. Düşük yağlı, düşük tuzlu ve lif açısından zengin yiyecekleri tercih edin. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet kalbinizi korur. Düzenli egzersiz: Düzenli egzersiz yapmak, kalp sağlığını geliştirmenin önemli bir yoludur. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde yoğunlukta egzersiz yapmayı hedefleyin. Yürüyüş, bisiklet sürme veya yüzme gibi aktiviteler, kalp sağlığınızı destekler. Sigara ve alkolü bırakın: Sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek, kalp sağlığını tehdit eden faktörlerdir. Bu alışkanlıklardan uzak durarak kalp sağlığınızı koruyabilirsiniz. Stres yönetimi: Stres, kalp sağlığını olumsuz etkileyebilir. Stres yönetimi teknikleri öğrenmek ve uygulamak, kalp sağlığınızı destekleyebilir. Meditasyon, yoga ve derin nefes alma egzersizleri bu konuda yardımcı olabilir. Doktor kontrolleri: Düzenli doktor kontrolleri, kalp sağlığınızı izlemek ve erken teşhislerle sorunları önlemek için önemlidir. Doktorunuzun tavsiyelerine uyun ve düzenli sağlık kontrollerini aksatmayın.” Dünya Kalp Günü’nün önemine de dikkat çeken Erbay, “Dünya Kalp Günü, kalp sağlığının önemine vurgu yapmak için güzel bir fırsattır. Bu önerilere uyarak kalbinizi koruyabilir ve uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirsiniz. Unutmayın ki kalp sağlığı her yaşta önemlidir, bu yüzden bu önerilere her zaman dikkat etmek gereklidir. Kalp Günü'nü kutlayarak, sağlıklı bir geleceğe adım atmış olacaksınız” şeklinde konuştu. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kalbinizi seviyorsanız tuza dikkat!

Kalp damar hastalıklarında risk faktörlerine dikkat Haber

Kalp damar hastalıklarında risk faktörlerine dikkat

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mahmut Yesin, kalp damar hastalıkları hakkında merak edilenler hakkında bilgilendirmede bulundu. Kalp damar hastalıklarının, kalp ve kan damarlarının bir grup bozukluğu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yesin, "Bütün damar tıkanıklıklarının (kalp damarı, şah damarı, bacak damarı, kol damarları vs.) tedavileri ilaçla tedavi (medikal takip), balon/stent yöntemi ya da açık ameliyat dediğimiz cerrahi yöntemlerle yapılır. Son yıllarda ameliyatsız yöntem olan balon/stentleme yöntemi ile açık ameliyatlardan daha yüz güldürücü sonuçlara ulaşılabilmektedir" dedi. "Anjiyo, el bileğinden de yapılabiliyor" Doç. Dr. Yesin, anjiyografi işlemi hakkında ise şu bilgileri paylaştı: "Anjiyografi, eskiden kasık bölgesinden girilen, son dönemde ise daha sık olarak el bileğindeki küçük bir damardan girilerek küçük borucuk şeklinde kateter dediğimiz malzemelerle yapılan bir damar görüntüleme/damarı görme işlemidir. Damar tıkanıklığını tespit ettiğimizde, hasta ve yakınlarına detaylı bilgilendirme yaptıktan sonra ilaç tedavisi düzenleyip balon ve stent dediğimiz damarı açmaya yarayan yöntemle yine el bileğinden bu işlemi yapıyoruz" Yüzde 100 tıkalı damarlar ameliyatsız açılabiliyor Günlük pratiklerinde nadir de olsa çok zor diye sınıflandırabilecekleri damar tıkanıklıklarının da olabildiğini işaret eden Doç. Dr. Yesin, bunlardan en önemlisinin ise tam tıkanmış (yüzde 100 tıkalı) damar tıkanıklıkları olduğunu ifade etti. Bu tip tıkanıklıklara kronik total oklüzyon (CTO) dediklerini belirten Doç. Dr. Yesin, "Eskiden bu tip tıkanıklıklar için tek tedavi yöntemi açık kalp ameliyatıydı ancak son zamanlarda teknolojinin ilerlemesiyle mikro müdahalelerle ameliyatsız açılabiliyor. Bu tip damarları açmak için çok ciddi emek, özellikli malzeme, özel teller, özel mikrokateterler ve özel balonlar gerekmektedir. Eğer kateter laboratuvarınızda bu tip malzemeler yoksa ya da bu konuda tecrübeniz yoksa, bu damarları açmak/açmaya çalışmak hastaya fayda yerine zarar getirebilir. Dolayısıyla, bu konuda tecrübeli bir hekimin müdahalesi doğru olacaktır. Nitekim kendi kliniğimizde bu tip zor damarların müdahalesini yapıyoruz. Bir diğer zor işlem ise damar tıkanıklığı kireçlenmiş ve normal balon stentleme yöntemi ile açılamayan damarlardır. Genelde yaşlı hastalarımızda ya da böbrek yetmezliği olanlarda bu durumla sık karşılaşırız. Bu tip tıkanıklıklar için de aterektomi dediğimiz damar içini traşlama yöntemini kullanıyoruz. Yine bu yöntemde de damarların yırtılma riski yüksektir. Ancak tecrübeli operatörler tarafından düşük riskle yapılabilmektedir" ifadelerini kullandı. "Kalp damar tıkanıklığı dünyadaki en sık ölüm sebebidir" Damar tıkanıklıklarının çoğunda ameliyatsız tedavinin mümkün olduğunu ifade eden Mahmut Yesin, çoğu müdahalenin el bileğinden yapılabildiğinin altını çizdi. Yesin, "Kalp damar tıkanıklığı dünyadaki en sık ölüm sebebidir. Kalp için kontrollerimizi aksatmamalıyız. Özellikle şeker hastalığı olanlar veya sigara içen hastalarda ayak yarası varsa ve yürürken bacaklarda ağrısı varsa mutlaka bacak damar tıkanıklığı için kardiyoloji uzmanına başvurması gerekmektedir. Erken teşhis edildiği takdirde bacak kesilmesinin önüne geçilebilir. Görme bozukluğu ya da kısa süreli felç atağı geçirenlerde şah damar tıkanıklığı olabilir, basit bir yöntem olan ultrason ile tetkik edilmelidir" sözlerine ekledi.  BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 soru

Kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 soru Haber

Kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 soru

Kalp spazmı ile kalp krizi arasındaki fark nedir? Kalp spazmı çoğu zaman kalp krizinin yerine de halk arasında kullanılan bir deyim, ancak spazm koroner damarların büzülmesi demektir ve hem damarda kısmi plaklar var iken hem de hiçbir darlık yok iken olabilir. Bu spazmın süresi uzun sürerse kalp krizine döne de bilir, dönmeye de bilir. Buradaki ölçü şudur. Damarla ilgili bir ağrı başladı ve bu yarım saati aşmışsa kalp krizine dönüşür. Bu ağrı herkeste değişik olabilir ama yaygın olan şekli göğüs kemiğinin iman tahtası dediğimiz kısımda, ortada, bazen de solda gelişir. Üzerinde birisi oturmuş gibi veya ağırlık basmışlar ya da göğsünüzü sıkıştırmışlar gibi bir ağrı başlar. Bu ağrı birden bire şiddetli başlamaz. Ufak başlar ve artarak devam eder. Batar gibi hissedilen ağrılar kalp krizi ile ilgili değildir. Spazm geçerse, sonrasında hastanın damarlarını sanal anjiyo ya da normal anjiyo ile değerlendirdiğinizde bir şey görmeyebilirsiniz. Spazm böyle bir şeydir. İlerlerse krize dönebilir ya da dönmeyebilir. Özellikle soğuk havalar, yoğun stres, bazı ilaçlar ya da sigarayı yoğun tüketmek kalp spazmını tetikleyebilir. Kalp krizinde ise önceden kalp damarlarında ciddi bir darlık varken veya ciddi bir darlık yokken, o damarları tıkayan plakların herhangi bir nedenle çatlaması sonucu damar tıkanırsa beslemesi gereken bölgeyi besleyemez ve kalp krizi gelişir. Hangi damarda olduğuna göre, riski, yaygınlığı, hastaya sonraki vereceği zarar değişik olur. KADINLARDA KALP KRİZİ BELİRTİLERİ FARKLI GELİŞİR Kalp krizi açısından kadınlar mı erkekler mi daha büyük risk altında? Menopoz öncesi risk kadınlarda erkeklere göre daha düşük iken, 50-55’li yaşlardan sonra kadınlarda risk ciddi oranda artıyor. Hatta daha da riskli konuma gelebiliyorlar çünkü kadınlarda şikayetler erkekler nazaran daha atipik gelişiyor. Kadınlarda tipik ağrı olmayabiliyor bunun yerine sadece nefes darlığı gelişebiliyor. Dolayısı ile kadınları daha dikkatli değerlendirmek gerekir. Çarpıntı, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler de kadındalarda koroner kalp hastalığı belirtisi olabilir. Bu yüzden bu gibi belirtilere karşı kadınların uyanık olması gerekir. Kırık kalp sendromu nedir? Özellikle kadınlarda yoğun stres sonrası gelişen şiddetli bir spazm durumudur. Ortada anatomik bir darlığın var olup olmaması gözetilmeksizin, strese bağlı damarın uç kısımlarına kan gitmediği için o bölge beslenmiyor. Beslenmediği zaman ve bu süre uzadığı zaman da kalp krizine benzer belirtiler ortaya çıkar. Buna bağlı kalbin bir bölümünde, özellikle ön tarafında kasılmaya bağlı anevrizmatik bir durum oluşur. Bu vakaların büyük bir kısmı uygulanan tedavi sonrası ( hastasının tedavi edilmesi, sakinleştirilmesi, kan sulandırıcılarının verilmesi ) iyileşebiliyor yani kalp düzelebiliyor. KRİZ GELİŞMEDEN HASTANEYE ULAŞMAKTA FAYDA VAR Her göğüs ağrısı kalp krizi ile mi ilgilidir? Hayır, her göğüs ağrısı kalp krizi ile ilgili değildir. Ancak burada hastaları değerlendirirken; Koroner kalp hastalıklarında belirli risk faktörleri vardır. Onların olup olmaması önemlidir. Hastanın erkek olması, 40 yaşını geçmiş olması, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, yüksek tansiyon, ailede erken yaşta kalp krizi hikayesi, sedanter yaşam gibi risk faktörleri varsa ve hastanın bahsettiği ağrı göğüste ağırlık ve baskı hissi uyandıran giderek şiddetlenen ağrı şeklindeyse bunu detaylı değerlendirmek lazım. Bazen sadece hastanın telefonda tarif ettiği ağrı şeklinden hastanın hemen hastaneye yatırılıp ileri tetkik için değerlendirilmesi gerektiğini, anjiyosunun gerekli olduğunu anlarız. Bazen de yüz yüze daha detaylı bir değerlendirme yapabiliriz. Ekokardiyografi dediğimiz kalp ultrasonu ile kalbine bakabilir veya bazı kan testleri ile bunu anlayabiliriz. Hastalara benim en önemli tavsiyem şu: - Belli risk faktörlerini taşıyorsa, - Belli yaşın üzerindeyse, - Göğsünde tarif edemediği bir ağrı hissetiyse Mutlaka bir acil servise uğrayıp EKG ve diğer gerekli tetkiklerle değerlendirilmesi gerekir. Kalp krizi geçiren hastaların yüzde 20-25’i hastaneye ulaşamıyor. Hastaneye ulaşanların da kriz öncesine nazaran yüzde 5-10 riski bulunuyor. Dolayısı ile kriz gelişmeden hastaneye başvurmakta fayda var. HERKESİN 20’Lİ YAŞLARDAN SONRA BİR KERE KALP KONTROLÜ YAPTIRMASI GEREKİR Gizli kalp nedir? Hastanın daha önce herhangi bir kardiyak semptomu ve şikayeti yokken birden kalp krizi ile kaybedilmesi durumunda bu hastada gizli kalp varmış diye söylenir halk arasında. Aslında daha önceden hasta zamanında hekime başvursaydı ve bir check up taramasında geçmiş olsaydı belki de damarlarda tanıya yönelik faktörler bulunabilirdir. Öte yandan ritim problemi kaynaklı olan problemler de gizli kalp nedeni. Daha önce hiç belirti vermemiş ancak kişi koşarken kalbi durmuş. Ya da EKG’de hiçbir şekilde probleme rastlanmamış ama doğuştan genetik olarak getirdiği ritim problemleri var. Bu gibi gizli kalp denilen problemlerin büyük bir kısmı rutin taramalarda yakalanabiliyor. Bundan dolayı herkesin 20’li yaşlardan sonra bir kere kalp kontrolü yaptırması gerekir. Bundan sonra da risk faktörlerine göre doktorun belirlediği periyodik aralıklara göre de rutin kontrollerini aksatılmaması gerekir. HABER MERKEZİ

Doğru ölçüde tüketilen kahve kalp dostu Haber

Doğru ölçüde tüketilen kahve kalp dostu

Kahve içerisinde, yüksek miktarda bulunan antioksidanların, sağlığa olumlu etkilerinin olduğunu belirten Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, buna rağmen, tüketim şekli ve miktarının kahveyi sağlıklı bir seçenek olmaktan çıkarabileceğine de vurgu yaptı. GÜNDE 2-4 FİNCAN KAHVE KALBE DOST Günde 2 ila 4 fincan arası kahve tüketiminin ‘düşük tüketim’ olduğu bilgisini paylaşan Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, altı ve daha fazla kahve tüketiminin ise ‘ağır tüketicilik’ olarak tanımlandığını anlattı. Günde 2 ila 4 fincan arası kahve tüketiminin sağlıklı olduğunu dile getiren Uzm. Dr. S. Sarıca, “Kardiyologlara en sık sorulan soruların başında kahve tüketiminin insan sağlığına etkileri geliyor. Kahvenin içerisinde bulunan 1000’den fazla biyolojik aktif bileşen sayesinde günde iki ila dört fincan kahve tüketimi kalbe iyi geliyor” dedi. Kahvenin tarih boyunca yara iyileştirme, ishal tedavisi, romatizmal doku hastalıkları ve böbrek taşı tedavisi gibi tıbbi tedavilere yönelik de kullanıldığını hatırlatan Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, “Kahvedeki bazı içeriklerin, damar genişletici etkileri bulunuyor. Bu nedenle kahve, kalp krizi ve inme gibi sorunlara neden olan kalp ve damar damar hastalığı problemlerinin de oluşumunu ciddi ölçüde azaltabiliyor. Özellikle günde dört ya da beş fincan kahveye denk gelen 500 mg kafein tüketimi, kalp krizlerine neden olan koroner atar damarlardaki kireçlenmelere olumlu etki edebiliyor.” FAZLASI ZARAR Aşırı kahve tüketiminin kalp ve damarlar üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu uyarısında da bulunan Sarıca, tüketilmesi gereken kahve miktarları ile ilgili bilgi verdi: “Genetik farklılıklar da göz önünde bulundurularak, günlük kafein tüketiminin 300-400 mg seviyelerinin üzerine çıkarılmamasına özen gösterilmelidir. Birim ölçü başına düşünüldüğünde ise; bir fincan Türk kahvesi 60-65 mg, 1 kupa filtre kahve 100-120 mg, 1 fincan espresso kahve 130-200 mg, 1 kupa Americano kahve 100 mg kadar kafein içeriyor. Artırılmış kafein ve kalori içerikli yeni trend kahvelerin (soğuk kahveler) vücudumuzda uzun dönem etkilerine dair daha çok çalışma ve incelemeye ihtiyaç vardır.” Aşırı kahve tüketiminin çarpıntı, endişe, kaygı ve uyku problemleri doğurabileceğine de değinen Uzm. Dr. S. Anıl Sarıca, ilaç kullanan kişilerin ise kafeinsiz formlar tercih etmesi gerektiğini belirtti. İHA

Doğru ve düzenli egzersiz birçok hastalığın önüne geçebilir Haber

Doğru ve düzenli egzersiz birçok hastalığın önüne geçebilir

Egzersizin mutlaka uzman hekim tarafından önerilmesi gerektiğini belirten Akyol, "Egzersiz sağlıklı fiziksel bir fonksiyon oluşturmak için doktor tarafından belirlenmeli. Egzersiz, kişinin yaş ve genel durumuna göre uzman hekim tarafından belirlenmeli. Eklem hareket açıklığı, denge koordinasyon ve esneklik dayanıklılığını artıracak egzersizler var. Hastanın rahatsızlığı teşhis edilip, hangi egzersiz hasta için uygunsa belirlenip, doğru bir şekilde uygulanmalıdır. Her egzersiz her hastaya yapılamaz, eklem yüklenmeleri olabilir. Hasta kapasitesinin üzerinde egzersiz yaparsa, sakatlık meydana gelebilir, bu noktada hekim kontrolü oldukça önemli." ifadelerini kullandı. Egzersiz reçetesinin hastanın yaşına, ihtiyacına, kapasitesi ve ilgi alanına göre belirlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Akyol, şöyle devam etti: "Kişinin dayanıklılığı arttıkça, egzersiz de artırılarak devam eder. Örneğin, hastanın eklem kısıtlılığı varsa, eklem hareket açıklığı egzersizleri verilir. Dayanıklılıkla alakalı bir sorun mevcut ise ilk başta kapasite egzersizleri uygulanır. Düşme problemi yaşadıysa denge koordinasyon egzersizleri verilir." İnternet üzerinde sayısız egzersiz videoları bulunduğunu belirten Akyol, dikkatli ve bilinçli davranılması gerektiğinin altını çizdi. "Düzenli egzersiz kalp rahatsızları ve birçok hastalığı önlüyor" Çocukluktan itibaren düzenli olarak yapılan egzersizin pek çok hastalığı önlediğini aktaran Akyol, şunları kaydetti: "Yaş skalasına göre kişinin ihtiyaçları değişebiliyor. Çocukluk döneminde, sağlıklı bir iskelet gelişimi, sonraki dönemde vücut ağırlığının kontrolü ve ilerleyen dönemlerde ise kemik erimesinden korunmak için kemik güçlendirici egzersizler gerekmektedir. Çocukluktan itibaren yapılan düzenli egzersizler diyabet, kemik erimesi, kalp hastalıkları, felç-inme ve obeziteyi önlüyor. Yaşlılık döneminde sarkopeni hastalığı olarak bilinen, aslında yaşlanma ile kaslarda kaçınılmaz olarak görülen fizyolojik bir durum var. Kaslarda kuvvet azalması ve incelme durumu. Hastanın kol ve bacak kaslarında oluşan incelmeler, dayanıklılığı azaltıyor. Egzersizler ise bu fizyolojik rahatsızlıkları geciktiriyor." AA

Kalp uzmanlarından kalp sağlığı konusunda tavsiyeler Haber

Kalp uzmanlarından kalp sağlığı konusunda tavsiyeler

İzmir Ekonomi Üniversitesi kardiyoloji hekimleri, 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası etkinlikleri çerçevesinde bazı belediye, dernek ve şirketlerde kalp sağlığı seminerleri düzenledi. Doç. Dr. Mustafa Doğduş, Doç. Dr. Cihan Altın ve Uzm. Dr. Caner Topaloğlu seminerlerde tavsiyelerde bulundu. Seminerde konuşan Doç. Dr. Cihan Altın, “40 yaşını aşkın bireylerde yıllık rutin kardiyoloji kontrolü önerilmektedir. Bunun dışında çarpıntı, baskı tarzında göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikayetleriniz olduğunda mutlaka bir kardiyoloji uzmanına gidip gerekli tetkiklerin yaptırılması önerilmektedir. Sağlıklı bir kalp için haftada en az 5 gün hafif tempolu 45 dakika düzenli egzersiz yapılması tavsiye edilmektedir. Sigara kullanıyorsanız mutlaka bırakmalısınız, hatta sigaralı ortamdan uzak durmanız gerekmektedir. Sağlıklı beslenme yine kalp sağlığı açısından çok önemli olup, özellikle Akdeniz mutfağı tipi beslenme önerilmektedir ve az tuz tüketimine dikkat edilmelidir. Kan basıncı, kan şekeri ve kolesterol gibi değerler düzenli ölçtürülmeli, bu konuda hekiminizin önerdiği tedaviye uymalısınız. Stresten uzak bir hayatı benimsemeli ve günde yaklaşık 8 saat uyku uyumalısınız” dedi. Sigara, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam Doç. Dr. Mustafa Doğduş ise her yıl yaklaşık 17 milyon kişinin kalp ve damar hastalıklarına bağlı kaybedildiğini ve bu sayının tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 35’ini oluşturduğunu söyledi. Kalp ve damar hastalıklarında hem hastalıkların önlenmesinde hem de hastalık oluştuktan sonra iyilik halinin devamında koruyucu hekimliğin önemine dikkat çeken Doğduş, “Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 80’i sigara kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam gibi kontrol edilebilen ve önlenebilen risk faktörlerine bağlıdır. Yüksek kan basıncı, yüksek kan şekeri, yüksek kan kolesterolü ve obezite de kalp ve damar hastalıkları için risk faktörleridir. Kalp ve damar hastalıklarına yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile erken dönemde bu risk faktörleri tespit edilerek tedavi edilebilir ve erken yaşta ölümlerin önüne geçilebilir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yanı sıra kişinin kendi sağlığı ile ilgili farkındalığa sahip olması ve gerekli tedbirleri alması da kalp sağlığının korunmasında oldukça önemlidir” şeklinde konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.