TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kadın örgütleri: Özgür şehirler, sokaklar, yaşamlar kuracağız! Haber

Kadın örgütleri: Özgür şehirler, sokaklar, yaşamlar kuracağız!

“Şehirleri kaderine terk etmeyeceğiz… Oylarımızı özgürlük için kullanacağız” başlıklı bir açıklama yayınlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerine dikkat çekti. Açıklamada, “Yerel seçim süreci kadınların haklarına yönelik tehdit ve pazarlıklarla sürüyor. Biliyoruz ki kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal alanda tam anlamıyla özgürleşmesi hedefimizde yerel yönetimlerin rolü büyük. Şiddete uğrayan kadınlar için sığınak açılmasından kadınların sırtına yüklenen bakım hizmetlerinin yerel yönetimlerce karşılanmasına kadar yerel yönetimlerin birçok görevi var. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin kazanılması için hayatın her alanında olduğu gibi yerel yönetimlerde de mücadelemiz sürecek” denildi. İSTİHDAMDA ÖNCELİK Kadın cinayetlerini durdurmanın yolunun yasaların etkin uygulanmasından geçtiğini yıllardır tuttukları verilerle, takip ettikleri davalarda gördüklerini anlatan platform, “Apaçık ortada, kadın cinayetleri sadece İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı 2011 yılında azaldı. İmza çekildiğinde ve kadın haklarına yönelik saldırılar arttığında ise kadın cinayetleri de arttı. Yerel yönetimler bu sözleşmelere ve yasalara göre sorumlu. Tüm yerel yönetimler İstanbul Sözleşmesi ve 6284’te yazdığı şekilde üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının yok sayıldığı, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca imzanın çekildiği bir dönemde yerel yönetimlerin görevi bu sözleşmelere uymak ve uygulamaktır. Kadınların güvenliği için aydınlatmalardan kadın danışma merkezlerinin açılmasına, barolar ile işbirliği halinde hukuksal destek verilmesine kadar birçok konu yerel yönetimlerin görevidir. Bu kentlerde günde 8 kadın cinayeti işlenebiliyorsa, ihtiyacı olan her kadının sığınabileceği kadın sığınakları açılmak zorundadır. Zaten belediyeler kanun gereğince her 100 bin nüfusu olan yere sığınak açmak zorundadır. Şiddete uğrayan kadınların ulaşabileceği hiçbir kamusal telefon hattı olmaması sorunu yerel yönetimler tarafından çözülebilir. Telefon hattına ulaşan kadınların başvuruları belgelenebilir, kadına şiddet verileri yerel yönetimler tarafından tutulabilir. Verilerin analizi ile kadınların en çok şiddet gördüğü yerler, şiddetin bahaneleri ve pek çok yönü tespit edilebilir ve engellemek için yöntemler bu verilere göre belirlenebilir. Şiddete uğramış kadınlara maddi destek sağlanabilir, istihdamda öncelik tanınabilir” bilgisini paylaştı. BÜTÇE PLANLAMASI YAPILMALI Kadınlara yüklenen çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımı gibi görevlerin yerel yönetimler tarafından üstlenilmesi gerektiğini kaydeden platform, “Buna uygun bir bütçe planlaması yapılmalı. Bir bütün olarak hizmet altyapısında çocuk, yaşlı ve engellilere yönelik geliştirmeler, çocuk bakım hizmetleri ve diğer bakım hizmetleri için yeterli sayıda merkez açılmalıdır. Kadınların kentlerde özgürce yaşayabilmesi için ulaşım önündeki engeller ortadan kaldırılmalı. Belediye bünyesindeki her iş alanında cinsiyet eşitliği göz önünde bulundurulmalı, kadınların istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı, yeni istihdam alanları açılmalıdır… Yerel yönetimlerde kadınların yer alması sadece kadın adayları destekleme seviyesinde kalmamalıdır. Kadınların kendi hayatları ile ilgili kararları kendileri alabilmesi için tüm muhatap örgütlenmelerin, her düzeyde kadın meclislerinin kent planlama süreçlerine ve karar alma organlarına tam katılımı sağlamalıdır. Koordinasyon için Valilik ve Kaymakamlığın etkin işletmediği koordinasyon kurullarını yerel yönetimler öncülüğünce tüm taraflarıyla kurulmalıdır” çağrısında bulundu. LOKANTALARDA UCUZA SAĞLIKLI ÖĞÜNLER Günümüz ekonomik koşullarında; kadınların, emeğiyle geçinenlerin, emeklilerin kiralarını bile karşılayamaz durumda olduğunu, açlık sınırının altında yaşadığını kaydeden platform, şunları da ekledi: “Bu koşullarda öncelikle en dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının belirlenmesi ve farklı ihtiyaçları dikkate alan konut politikalarıyla düşük maliyetli ve güvenli, sağlıklı barınma yerel yönetimler tarafından sağlanmalıdır. Şiddet mağdurlarına güvenli konaklama, tek ebeveyn annelere öncelik verilmelidir. Toplu konutlarda kadınlara yönelik destek mekanizmaları kurulabilir, çeşitli kiracılık türlerinin yasal düzenlemeleri yapılabilir. Meme kanseri ve HPV gibi yaygın, erken tespit edilebilir ve önüne geçilebilir hastalıklarla ilgili sağlık merkezleri kurulabilir, kadınlara yaygın taramalar ve aşılamalar yerel yönetimler tarafından yapılabilir. Yemek hazırlamak gibi kadınlara yüklenilen görevler yerel yönetimler tarafından her mahalleye halk lokantaları gibi hizmetler ile üstlenilebilir, herkes bu lokantalarda ucuza sağlıklı öğünlere ulaşabilir.” ÖZGÜR KENTLER İÇİN OY KULLANMAYA… Son olarak “Bu süreçte sadece kadın adayları desteklemenin yeterli olmadığını biliyoruz. Bu nedenle programımız tüm yerel yönetimler tarafından etkin şekilde uygulanana, kadınlar kentlerde özgürce yaşamaya başlayıncaya dek mücadeleyi sürdüreceğiz. Hem yerel yönetimlerde siyaset üretilmesi hem de seçimlerden sonra bu yönetimlerin denetlenmesinde konunun takipçisi olacağız. Tüm kadınları 31 Mart’ta eşit, özgür kentler için oy kullanmaya ve sandıklarda görev almaya çağırıyoruz. Özgür şehirler, sokaklar, yaşamlar kuracağız” mesajı verildi.

Türkiye’de kanunlar kadınlar için değil Haber

Türkiye’de kanunlar kadınlar için değil

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- Tüm dünyada büyük bir coşkuyla kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de ardı ardına yaşanan kadın cinayetleri nedeniyle bir cenaze töreni niteliği taşıyor. Üstelik öldürülen kadınların birçoğunun katledilmeden önce, yani olay henüz şiddet boyutundayken kolluk kuvvetlerinden ve devletin çeşitli kuruluşlarından yardım istediği görülüyor. Fakat kadınların yardım çığlıkları ne yazık ki yetersiz sığınma evleri, işlemeyen hukuki süreç gibi çeşitli sebeplerle cevapsız bırakılıyor. Bu nedenle Türkiye’de hala kadın cinayetlerinin sayısında herhangi bir azalma söz konusu olmadığını belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Gönüllü Avukatı Nevraz Sığın, “Kadınlar günü bizim için hüzünlü çünkü söz konusu kadın olunca Türkiye’de kanun işlemiyor. Kanunlar işleseydi bu kadar kadın ölmezdi. İşlemediği için de ölümler oluyor. Zaten öyle bir noktaya geldik ki şüpheli kadın ölümleri son zamanlarda oldukça arttı” sözlerini etti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları ise sığınma evlerinin kadın cinayetlerini azaltmada en önemli faktör olduğuna ancak İzmir’de sayılarının yetersiz olduğunu söyleyerek “İzmir’de toplam 7 tane sığınma evi var 5 tanesi bakanlığa 2 tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait kapasite olarak 185 kişi. Bu kadar yoğun şiddettin olduğu, kadınların çalışma hayatından bu kadar uzak tutulduğu bir ülkede ve kadına şiddetin en fazla olduğu il olan İzmir de asla yeterli bir sayı değil” ifadelerini kulandı. SADECE YEREL YÖNETİMLERİN İŞİ DEĞİL Yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla baroyu ziyaret eden belediye başkan adaylarının hepsinden, İzmir’deki kadın sığınma evlerinin yetersizliği ve yapılabilecekler konusunda talep ve önerilerde bulunduklarını dile getiren Avukat Sığın, bu duruma aynı zamanda merkezi yönetimin de el atması gerektiğinin altını çizerek “Baronun her zaman böyle bir talebi olur ama bunun görevi Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere merkezi yönetimlerdedir. Aslında bunu yerel yönetimden beklemek de ne kadar mantıklı o noktada sıkıntı var bunun nerden yapılacağını da tam olarak bilemiyorum. Kadın sığınma evleri Aile Bakanlığı bünyesinde kurulan birimler. Siz bunu yerel yönetimlere aktarırsanız bu havada kalır. Genel seçimlerde vaatler arasında olur bu aile bakanlığından talep edilmesi lazım. Adalet Bakanlığı bırakın yenisini açmayı olanları koruyamıyor. Hatta geçen gün bir intihar olayı oldu. Kadın sığınma evinde kötü muameleye maruz kaldığı için çıkmak zorunda kalmış bir kadın arkadaşımız intihar etti. Kadın hakları konusunda yaşanan ihlalleri de Kadın Hakları Merkezi’ne (KHM) gönderip oradan da Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) yönlendirdiğimiz kadınlar var. Kadın sığınma evleri yetersiz olduğu için bunların ne kadar karşılandığı da tartışma konusu. Cinayetlerin işlenmesinde durdurabilir olması için sığınma evlerinin yeterli olması gerekir. Kadın sığınma evlerinin yeterli olmasından ziyade işlevsel de olması gerekiyor. Devletin, kadının dışarda kalmayacağını güvence altına alması lazım. Devletin ona sahip çıkacağını bilmesi lazım” açıklamasında bulundu. KORUMA KARARI DAHİ VERMİYOR Kadın cinayetlerinin önüne geçmek için hukuksal açıdan atılması gereken adımlara değinen Sığın, “Öncelikle 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği etkin bir şekilde uygulanmalı. Bundan asla çekinilmemeli. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme olayında, Danıştay’ın kesin kararı bize yeni geldi. Biz platform olarak bunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız çünkü Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi tam bir fecaat. Ayrıca Ceza Yasına, kadına yönelik pozitif ayrımcılık maddelerinin kesinlikle eklenmesi gerekiyor. Tüm bu saydıklarımın uygulanması ve takibinin de sağlanması gerekiyor. Yani sadece koruma kararı vererek işin içinden çıktık olmaz. Bunu talep eden kadınların, savcılık vasıtasıyla polisler tarafından korunması lazım. Ancak ne yazık ki bizler Türkiye’de şu an bu yasaları tartışır pozisyondayız. Koruma kararı versek mi vermesek mi noktasındayız hala maalesef. En basitinden bazı hakimler koruma kararı dahi vermiyor. Örneğin Hülya Şellavcı Yeğin dosyasında koruma kararı alınamadığı için kocası tarafından tek kurşunla katledildi. Üzülerek söylüyorum ancak bugün yani kadınlar günü bizim için hüzünlü çünkü söz konusu kadın olunca Türkiye’de kanun işlemiyor. Kanunlar işleseydi bu kadar kadın ölmezdi. İşlemediği için de ölümler oluyor. Zaten öyle bir noktaya geldik ki şüpheli kadın ölümleri son zamanlarda oldukça arttı” dedi. ŞİDDET GÖRDÜĞÜ YERE DÖNÜYOR Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Osmanoğulları, İzmir’deki kadın sığınma evlerinin yetersiz olması nedeniyle çoğu kadının şiddet gördüğü eşine ve evine geri dönmek mecburiyetinde kaldığını söyleyerek “İzmir’de toplam 7 tane sığınma evi var 5 tanesi bakanlığa 2 tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait kapasite olarak 185 kişi. Bu kadar yoğun şiddettin olduğu kadınların çalışma hayatından bu kadar uzak tutulduğu bir ülkede ve kadına şiddetin en fazla olduğu il olan İzmir de asla yeterli bir sayı değil. Ayrıca koşulları açısından da çok kötü ve sağlıksız. 12 yaş üstü erkek çocuklarını da yanlarına alamıyorlar. Çocukları ile sağlıklı bir ortamda kalamadıkları ve oradan çıkarken de ekonomik özgürlüğü olmadığı barınma sorunu olduğu için tekrar şiddet gördüğü eve dönmek zorunda kalıyor. Çocukları ile sağlıklı güvenli nitelikli sığınma evinde kalmadığı için kadın failli ile aynı evde kalıyor. Kadınlar yine de şiddette hayır deyip geleceği hakkında karar aldığında ise bunun bedelini hayatı ile ödüyor. 2023 yılında kadınlar ya evli olduğu erkekler ya da boşandığı erkekler tarafından öldürüldü. İstanbul sözleşmesinden bir gecede çıkıldı. 6284 var dendi fakat o bile uygulanmıyor. Kadınlar koruma kararlarına rağmen öldürülüyor. Bizler örgütlü mücadele veren kadınlar kadın cinayetleri son bulana kadar mücadele edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni de 6284’ü de uygulatacağız” sözlerini etti.

8 Mart’ın gölgesinde… Güneşimize gölge olanlara karşı güneşi biz zapt edeceğiz! Haber

8 Mart’ın gölgesinde… Güneşimize gölge olanlara karşı güneşi biz zapt edeceğiz!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında önemli bir açıklamada bulundu. “8 Mart’ta ciğerlerimize dolan kirli havanın hesabını sormak için dört bir yandan kadınlar olarak özgürlük bayrağını kaldıracağız” çağrısında bulunan kadınlar, “Yaşamlarımızı karanlığa gömüp güneşimize gölge olanlara karşı güneşi biz zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın” mesajını verdi. Platform tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Geçtiğimiz 8 Mart’tan bu yana coğrafyamızda tüm canlılar için ama en çok da kadınlar için yaşam son zamanlarda hiç olmadığı kadar zorlaştı. Mayıs ayındaki genel seçimler sonucunda ülke tarihinin en gerici adayları meclise girdi. Şimdi de yerel seçim öncesi haklarımız yine seçim pazarlığının konusu mu olacak diye beklemeyeceğiz” ifadeleri kullanıldı. CİĞERLERİMİZE DOLAN KİRLİ HAVANIN HESABINI SORMAK İÇİN… “Korkma! O pazarlık masalarını biz dağıtacağız” denilen açıklamada, “Anayasal işleyişten vazgeçmeyeceğiz, 6284 sayılı kadınları şiddetten koruyan kanuna, Medeni Kanun’a asla dokunamayacaklar… 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken Filistin’de, Gazze'de soykırıma varan İsrail saldırıları, Afganistan’da kız çocuklarının okula gidemediği, İran’da başörtüsü dayatmasının kadınların hayatlarına mal olduğu, ülke yönetimlerine otoriter sağcıların geldiği bir karanlık tabloyla çevrelendik. Bu yüzyılda olmaz denilen savaşların koptuğunu görüyoruz. Bu yüzyılda göz göre göre gelen kapitalizmin tüm ekolojik, tahripkâr, sömürücü sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Yine zenginler sefasını sürerken kadınlar, geleceğimiz denilen çocuklar, emekçiler köle olmakla, güzelim doğa ve canlılar yok olmakla sınanıyor. Tüm dünyada tüm canlılar için özgürlüğün nefes almak demek olduğunu daha iyi anlıyoruz. 8 Mart’ta ciğerlerimize dolan kirli havanın hesabını sormak için dört bir yandan kadınlar olarak özgürlük bayrağını kaldıracağız. Yaşamlarımızı karanlığa gömüp güneşimize gölge olanlara karşı güneşi biz zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın” sözleri kullanıldı. LAİKLİĞİN TEMİNATI MEDENİ KANUN’U TARTIŞMAYA AÇIYORLAR! Açıklamada şu ifadelere de yer verildi: “Ülkemizde de durum hiç farklı olmuyor. Farklı düzeylerde sonuçları bizler de yaşıyoruz. Depremin etkileri henüz geçmemişken seçim için tehditler savurmaktan geri durmuyorlar. Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri artarken İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çektikleri gibi şimdi de 6284 sayılı kanunu hedefe koyabiliyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dikkate almadıkları, anayasal işleyişin yerle bir edileceği adımları atmaktan milli yargı diye bahsediyorlar. ÇEDES protokolü, gönüllü ablalık - abilik gibi bize geçmişi hatırlatan yöntemleri devreye sokuyorlar. Laiklik karşıtı söylemleri söylem olmaktan çıktı. Diyanet eliyle eğitimden sağlığa her alana nüfuz edecek adımlar atıyorlar. En önemlilerinden biri modern medeni haklarımızı barındıran laikliğin teminatı Medeni Kanun’u tartışmaya açıyorlar. Kadınları ailelere hapsetmek isteyip aileyi sürekli yüceltiyorlar. Yerel seçimler yaklaşırken seçildikleri takdirde sorumlulukları sığınak açmak olan adaylar sığınaktan bahsetmiyor. Her mahallede bir kadın danışma birimi yokken her mahalleye irşat büroları açıyorlar. Kendi dini inançları doğrultusunda bir yaşamı toplum mühendisliğine kalkışarak erkeklerin lehine kadınlara dayatıyorlar.” ÖZGÜR SOKAKLARI VAR EDECEĞİZ Platform, “Sokak röportajlarında hangi kadını çevirip bir soru sorsalar kendinizi güvende hissediyor musunuz diye, hayır yanıtı veriliyor. Öyle ki bizlere özgürlüğü unutturanlar güvenlik diye karşımıza çıkıyor. Siz kadınları korumak için diye başladıkları vaatler kadınları ya eve hapsetmek oluyor ya da başına bir erkek dikmek. Yoksulun kaderi, kadının fıtratı bitmiyor onlar için. Kadınlar için özgürlük boşanmaya, ayrılmaya, dilediğini sevmeye karar verebilmesidir. Arkamıza bakmadan, korkmadan yürüdüğümüz sokaklardır. Laik bir arada yaşayabilmektir. Her mahallede yemekhanelerin, bakım evlerinin, kreşlerin olabilmesidir kadını evden kurtaracak olan özgürlük. Özgürlük, bazen kooperatifçiliğe sıkışmamış bir kadın istihdamı modelleri yaratmakla mümkündür. Özgürlük, kayyım atanır mı korkusu olmadan dilediğimiz adayı seçebilmektir şehirler için. Korkma! Özgürlük yüreğimizde, bayrağı ellerimizde, gücümüz örgütlülüğümüzde! Üzerimize bombaların yağmadığı, bir erkek tarafından öldürülmediğimiz, arkamızı kollamadan yürüdüğümüz, dilediğimizde saçlarımızı savurarak koşacağımız özgür sokakları var edeceğiz” mesajını verdi. BERABER YÜRÜYECEĞİZ Son olarak ise “Korkma! Bize toplu mezar olmayacak, üzerimize yıkılmayacak binaların olduğu, yemyeşil parklarında piknik yapabileceğimiz, kadınların omzuna yüklenmiş her bir işi kamusal hizmete dönüştürecek, kadınlar için de seferber olacak yerel yönetimlerle kadınlar için de özgür şehirleri var edeceğiz. Korkma! Tek bir hakkımızı bile kaybetmeden, yeni haklarımızı kazanarak, kendi kararlarımızla eşit ve özgür bir yaşamı var edeceğiz. Özgür sokaklar, şehirler, yaşamlar kuracağız! Asla yalnız değil seninle kuracağız, beraber yürüyeceğiz. Korkma! Senin bir cesaret sokağa çıkmanla başlar bazen her şey. Şimdi 8 Mart için tüm meydanlarda buluşacağız. Senin yola çıktığın sokağın, buluştuğumuz meydanlara varmasını bekleriz. Cesaretimiz, öfkemiz, bayraklarımızla, fikirlerimizle buluşmak üzere. O zaman kadın düşmanları, o meydanlarda güneşi zapt edecek kadınları görsünler” çağrısı yapıldı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na açılan ‘kapatma’ davasına ret! Haber

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na açılan ‘kapatma’ davasına ret!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na yönelik açılan ‘kapatma’ davası reddedildi. Gelişmeyi duyuran platform, öldürülen, tecavüze ve tacize uğrayan, şiddet gören tüm kadınları hatırlatarak, “Kadınlara karşı işlenen suçlardaki cezasızlık politikası, kadın hareketine yönelik yıldırma politikaları, kadınları koruyan kanunların hedef haline getirilmesi faillere cesaret veriyor… Aileyi kutsallaştırmak yerine kadınlar ve çocuklar güçlendirilmelidir. Önemli olan insanların yaşam hakkıdır! Bizlerin bu mücadele aşkı ve kararlılığı karşısında hiçbir patriyarka duvarı duramaz! Bizim Kararımız, Kadın Cinayetlerini Durduracağız!” dedi. ARKADAŞLARIMIZ YILDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR Platform tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle: “Derneğimize açılan kapatma davası reddedildi. Bu süreçte yanımızda olan herkese bizimle birlikte yürüttükleri örgütlü mücadele için teşekkür ederiz. Derneğimiz yıpratılmaya ve mücadele arkadaşlarımız yıldırılmaya çalışılıyor. Tüm bunlara rağmen bizler; haklarımızdan ve mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kadınlara karşı yaratılmaya çalışılan tüm engelleri tek tek hep birlikte örgütlü mücadelemizle yıkacağız. Bizlerin bu mücadele aşkı ve kararlılığı karşısında hiçbir patriyarka duvarı duramaz! Bizim Kararımız, Kadın Cinayetlerini Durduracağız!” DERNEĞİ KAPATMAYA ÇALIŞANLAR… Kadın cinayetlerini durdurmak amacıyla çıktıkları bu yolda derneği kapatmaya çalışanların, cinayet faillerini serbest bıraktığını öne süren platform, “15 yıl önce kadın cinayeti işlemiş bir fail 7 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Fail bu sefer evli olduğu Özlem Küçükyılmaz’ı ve annesi Nezife Çetingök’ü öldürdü. Bu ay ‘kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan hükümlü olduğu açık cezaevinden izinli çıkan Neşet Güneş, Damla Dakım'ı öldürdü. Yine bu ay Fatoş Çetin’i bıçakladığı için cezaevine giren fail Mehmet Dinç, 4 ay sonra tahliye olup Fatoş Çetin’i bıçaklayarak öldürdü.  2023 yılının ilk 9 ayında gerçekleşen 67 kadın cinayetinde faillerden 10’unun suç kaydı bulunurken 7’si eski mahkum, 1’i firari ve 1’i de cezaevinden izinli çıkmış. Kadınlara karşı işlenen suçlardaki cezasızlık politikası, kadın hareketine yönelik yıldırma politikaları, kadınları koruyan kanunların hedef haline getirilmesi faillere cesaret veriyor” bilgisini paylaştı. ÖNEMLİ OLAN İNSANLARIN YAŞAM HAKKI “Tüm bu aileyi kutsallaştırmaya çalışan uygulamalara rağmen kadınlar ve çocuklar yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor” ifadelerini kullanan platform, “Eylül ayında 11 kadın cinayetinde, kadınların yanında aile üyeleri veya yakınları da öldürüldü veya yaralandı. Bu ay 3 fail aynı anda 2 kadın cinayeti birden işledi. İşlenen 2 kadın cinayetinde, kadının ailesinden 2 erkek öldürüldü. 4 kadın cinayetinde ise 6 aile üyesi veya yakını yaralandı. Aileyi kutsallaştırmak yerine kadınlar ve çocuklar güçlendirilmelidir. Önemli olan insanların yaşam hakkıdır!” sözlerine dikkat çekti. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: 42 kadın öldürüldü, yarısı şüpheli olarak yansıdı

Kadın üniversiteleri, kadın otobüsleri, kadın okulları… “Uzaklaştırılan hep kadınlar” Haber

Kadın üniversiteleri, kadın otobüsleri, kadın okulları… “Uzaklaştırılan hep kadınlar”

SULTAN GÜMÜŞ KAYA Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘kız okulları’ söyleminin ardından ülkede tartışma konusu olan karma eğitimi yeniden gündeme getirdi.  Platform tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle: “Eğitim Bakanı karma eğitim istemedikleri bahanesiyle kız çocuklarını okula göndermeyen aileler için karma eğitim sisteminden çıkılabileceğini söyledi. Destici koşa koşa bu açıklamaya ‘tereddütsüz katıldığını’ açıkladı. Hüdapar Meclis’teki ilk konuşmasında karma eğitimi hedef gösterdi. Önerilen hep aynı. Kadın üniversiteleri, kadın otobüsleri, kadın alanları, kadın okulları… Uzaklaştırılan hep kadınlar, bahane hep ‘sizin için’. Bakan kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin karma eğitim olmasa göndereceğini nereden biliyor? Bu okula gönderilmeyen kız çocuklarının sayısı kaç? Çocuklarını okula göndermeyen ailelere bir yaptırım uygulandı mı?”  KADINLAR, ÇOCUKLAR: KORKMAYIN “Eşitlik kadınları toplumdan uzaklaştırarak gelmeyecek” diyen Platform, “Kız çocuklarının okula gönderilmemesi gibi bir sorunu konuşmak istemiyorsak tek yol eşit ve karma bir eğitimi sürdürmek. Kız çocuklarını ayrı okula göndermek isteyen aileleri sonra erkeklerin olduğu sokaklara çıkarmamaktan, çalışmalarına izin vermemekten ne alıkoyuyor? Bilimden alabildiğine uzak bir yönetimin kadınları toplumdan uzaklaştırmasına izin vermeyeceğiz. Kadınlar, çocuklar: Korkmayın. Karma eğitime dokundurtmayacağız” çağrısında bulundu. 

Mart ayında erkekler tarafından 23 kadın öldürüldü  Haber

Mart ayında erkekler tarafından 23 kadın öldürüldü 

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2023 yılının Mart ayında gerçekleşen kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini raporlaştırdı. Platformun verilerine göre; Erkekler tarafından 23 kadın öldürüldü, 19 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Aktarılan bilgiler ise şöyle; Bu ay 23 kadın cinayeti işlenmiş, 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 23 kadından 8’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile 2’si ekonomik bahane ile 1’i bakım altında olduğu bahanesi ile öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 12 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor. MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ Platform tarafından yapılan açıklama ise şöyle: “Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi 13 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. İçişleri Bakanlığı ise kaç kadının, neden, nasıl, kim tarafından öldürüldüğünü açıklamak yerine, kadın cinayeti verilerinin yanlış hazırlandığını söyleyerek gerçekleri çarpıtıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.