TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kadın Cinayetleri

Kadın Cinayetleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kadın Cinayetleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Seferihisar Belediyesi’nden kadına şiddete karşı dikkat çeken protesto! Haber

Seferihisar Belediyesi’nden kadına şiddete karşı dikkat çeken protesto!

Seferihisar’da, boşanmak istediği kocası tarafından öldürülen Neşe Keçkin cinayeti ve kadına karşı şiddet protesto edildi. Eyleme katılan Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, “Kadına karşı şiddeti durdurun” çağrısı yaptı. Kadına karşı şiddet, Seferihisar’da protesto edildi. Seferihisar Kent Konseyi öncülüğünde Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen eyleme, katılım yoğun oldu. Seferihisar Kent Konseyi Başkanı Sevil Ege, “Bugün burada hepimizin ortak yarası olan kadın cinayetlerine dur demek için toplandık. Ne yazık ki geçtiğimiz hafta bugün Seferihisar'da hemşerimiz güzel kızımız henüz 23 yaşında ve geride iki çocuğunu bırakarak aramızdan ayrıldı. Neşemizi solduran ise onun ayrılmak istediği kocasıydı. Hiçbir zaman, benim başıma gelmez diyemeyeceğimiz bir erkek terörü ile karşı karşıyayız ve ne yazık ki ne kanunlar, ne uygulamalar bu terörü durduramıyor” dedi. “OMUZ OMUZA MÜCADELE ETMELİYİZ” Eyleme katılan Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin de, şunları söyledi: “Neşe ile tüm Seferihisar yasa boğulduk. Arkasında, annesiz büyümek zorunda olan ufacık iki çocuk kaldı. Bu kimsenin kaderi olamaz. Kadınların hayatlarını korumak için çok daha ciddi önlemlerin alınması gerekiyor. Buradan bir kez daha tüm yetkililere sesleniyorum; kadına karşı şiddeti durdurun. Gerekli olan tüm önlemleri alın. Kadına şiddete karşı kadın erkek omuz omuza mücadele etmeliyiz. Seferihisar’da bu alanda mücadele etmek isteyen herkesin sonsuza kadar yanındayım” dedi. Bu haber de ilginizi çekebilir: Seferihisar Mustafa Kemal Atatürk’ü andı

Kadınlar koruma kararına rağmen öldürüldü Haber

Kadınlar koruma kararına rağmen öldürüldü

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  Yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen haberlere göre; erkekler Haziran ayında en az 25 kadını öldürdü. Aynı ay içerisinde en az 33 kadının ölümü basına ‘şüpheli’ olarak yansırken, bir çocuğun ölümü de medya organlarında ‘şüpheli’ olarak yer aldı. Erkekler tarafından en az 62 kadına Haziran ayında şiddet uygulandı, en az 17 kız ve oğlan çocuğu istismar edildi, en az 7 kadın tacize uğradı ve en az 41 kadın seks işçiliğine zorlandı. Aynı ay içerisinde basına yansıyan bir tecavüz vakası da olmadı.  İstanbul’da Çilem Büşra Y. (32), evde doğalgaz borusuna asılı halde ölü bulundu. Kadının sevgilisi S.Ö. isimli erkek, ‘intihara yönlendirmek ve yardım etmek’ suçundan tutuklandı. Tekirdağ'da B.A. (44) isimli kadın, kendisini sürekli darp ettiğini söylediği kocası E.A.’yı (45) silahla vurarak öldürdü. Kadına ev hapsi verildi. BARIŞMAK İSTEMEDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ Erkekler, en az 25 kadını öldürdü; geçen yıl aynı ay bu sayı 32 idi. En az dört kadın koruma kararına rağmen öldürülürken, hayatını kaybeden dört kadın Türkmenistan vatandaşıydı. 12 kadın ‘ayrılmak istediği, barışmak istemediği’, iki kadın ‘kıskandığı’ için öldürüldü. Erkeklerin en az 11  kadını öldürme ‘bahanesi’ basına yansımadı. 15 kadını kocası, eski kocası, sevgilisi, erkekler, altı kadını oğlu/abi, kuzen ve kardeşi olan erkekler, iki kadını arkadaşı erkekler öldürdü. İki kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkekler, 11 kadını sokak, tarla gibi ev dışı alanlarda, 14 kadını ev içinde öldürdü. Erkekler, sekiz kadını kesici aletlerle, 13 kadını ateşli silahla öldürdü. Erkekler iki kadını boğarak bir kadını da darp ederek öldürdü. Erkekler bir kadını da araçla ezerek öldürdü.

19 yaşındaki karısını neden öldürdüğü ortaya çıktı Haber

19 yaşındaki karısını neden öldürdüğü ortaya çıktı

Ayrılık aşamasındaki eşiyle 5 aylık evli olduğu öğrenilen talihsiz kadının şiddet gördüğü için sığınma evine sığındığı öğrenilirken zanlının cinayeti kıskançlık yüzünden işlediğini söylediği öğrenildi. OLAY NASIL OLMUŞTU? Olay, 10 Nisan günü, gece saatlerinde Tarihi Kemeraltı Çarşısı 846 Sokakta bulunan bir iş hanının 3'üncü katında bulunan boş iş yerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre İ.K. (31), ayrılma aşamasındaki eşi Zehra Kalmaz (19) ile konuşmak için yurt dışında olan amcasının iş yerine çağırdı. Adrese giden Zehra Kalmaz ile İ.K. arasındaki tartışanın zamanla kavgaya dönüşmesi üzerine İ.K., yanındaki bıçakla Zehra Kalmaz'ı yaralayarak olay yerinden kaçtı. Sabah saat 10.30 sıralarında ise İ.K., Karşıyaka Polis Merkezi Amirliğine giderek karısını öldürdüğünü itiraf etti. Cinayet zanlısı kocanın, karısını bıçaklayarak öldürdüğünü, ardından bir eğlence mekanına giderek eğlendiğini söylediği ve suçunu itiraf etmek için karakola geldiğini söylediği öğrenildi. ADLİYEYE SEVK EDİLDİ Cinayet zanlısı İ.K., sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine götürüldü. Zanlının sorgusunda eşinin telefonunda başka bir erkeğin fotoğrafını gördüğü için kıskandığı ve cinayeti bu yüzden işlediğini söylediği öne sürüldü. İ.K., emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. NEREDE TOPRAĞA VERİLECEK? Öte yandan Zehra Kalmaz ile kağıt fabrikasında işçi olarak çalıştığı öğrenilen İ.K.'nın 5 aydır evli olduğu, Zehra Kalmaz'ın eşinden şiddet gördüğü için sığınma evinde kaldığı öğrenildi. İzmir Adli Tıp Kurumundaki otopsi işlemleri tamamlanan Kalmaz'ın cenazesinin Aydın'ın Söke ilçesi Özbey Mahallesi'nde, ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verileceği öğrenildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor. İHA

Cinayeti, dini nikahlı eşi ayrılmak istediği için işlemiş Haber

Cinayeti, dini nikahlı eşi ayrılmak istediği için işlemiş

Olay, 12 Mart saat 19.30 sıralarında Karabağlar ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre, Davut Y. dini nikahlı oldukları öne sürülen Seher G.’nin (31) annesinin evine gitti. Burada dini nikahlı eşi Seher G. ve kayınvalidesi Aysel Genç (62) ile tartışmaya başlayan Davut Y., yanındaki tabancayla her ikisine de ateş ederek olay yerinden kaçtı. Silah seslerini duyan çevredeki vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, sağlık ekipleri yaralılara ilk müdahalede bulundu. Durumu ağır olduğu belirlenen Aysel Genç ambulans ile İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine, karın bölgesinden yaralanan Seher G. ise Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Tedavi altına alınan ve başından vurulduğu öğrenilen Aysel Genç, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Seher G.’nin ise tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Katil zanlısı tutuklandı Olay yerinden araca binerek kaçan Davut Y., bir süre sonra polis ekiplerine teslim oldu. Zanlı, emniyetteki ifadesinde dini nikahlı eşi Seher G.’nin ayrılmak istediğini, bunun üzerine cinayeti işlediğini itiraf etti. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak ceza evine gönderildi. İHA

'Onunla ne konuştunuz?' dedikten sonra olan oldu Haber

'Onunla ne konuştunuz?' dedikten sonra olan oldu

Isparta’da iki çocuğunun gözü önünde eşini öldüren sanığın, ağırlaştırılmış müebbet talebiyele açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu Sezer Işık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEBGİS) ile taraf avukatları ve tanıklar katıldı. Mahkemede tanık olarak dinlenilen, öldürülen Yadigar I. ve sanık Sezer Işık’ın oğlu Ali Işık olay günü yaşanılanları anlatarak “O gün biz evdeydik. Annemle birlikte motosikletle keçilere su vermek için keçilerin olduğu yere çıktık. Babam ve kardeşim tankerle arkadan geleceklerdi. Yol üzerinde taşlar vardı, tanker gelirken takılıp dökülmesin diye taşları temizledik. Yolda köyümüzde çoban olan Mehmet M. ile karşılaştık. Keçilerin olduğu çadıra geldik. Babam geldiğinde anneme “ne konuştunuz” onunla dedi. Bizde bir şey konuşmadık dedik. Bana da aynı soruyu sordu bir şey konuşmadık dedik. Belinden silahı çıkardı annem o sırada silahı tutmaya çalıştı. Silah patladı şarjör yere düştü. Ben o sırada bulunduğum açıdan dolayı silahın yönünün ne tarafa olduğunu görmedim. Babam yere düşen şarjörü alıp kaçtı bizde ambulansı aradık” dedi. Sanığın diğer oğlu tanık Kerem Işık ise, annesiyle abisinin keçilere su vermek için önden gittiklerini kendisinin de babasıyla arkadan geldiklerini dile getirerek “ Babamla birlikte Çoban Mehmet M'yi, annem ve abimin 10 metre uzağında gördük. Annem ve abim onunla konuşmuyordu. Çadıra geldiğimiz de babam traktörden iner inmez 'onunla neden konuştunuz?' dedi. Onlarda 'Biz onunla konuşmadık' dediler. Babam silahı belinden çıkardıktan sonra yine aynı soruyu sordu. Anneme, 'oğlunu vururum bak! dedi. Silah patlamadan tabancanın şarjörü yere düşmüştü. Sonra annem babamın üstüne atladı ve silah patladı. Daha sonra babam şarjörü aldı kaçtı. Bizde 112'yi aradık" şeklinde konuştu. Duruşmada, mütalaasını veren savcı, eşe karşı işlenen kasten öldürme suçu gerekçesiyle sanığın ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 18 Mayıs tarihine erteledi. Olay, 2 ekim 2022 tarihinde Isparta merkeze bağlı Büyükgökçeli köyünde akşam saatlerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, evli ve iki çocuk sahibi çift 13 ve 15 yaşındaki çocuklarıyla birlikte köyde bulunan ağıla çıktı. Kısa süre içerisinde çift arasında henüz bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Sezer Işık çocuklarının gözü önünde eşi Yadigar Işık'ısilahla vurdu. Olayın ardından Sezer Işık olay yerinden kaçarak uzaklaşırken, annelerini yerde gören çocuklar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ekipleri ve jandarma olay yeri inceleme ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından Yadigar I. Isparta Şehir Hastanesi 'ne kaldırılarak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. İHA

İzmir'de 'sığınma' utancı: 7 çatı, 181 kapasite! Haber

İzmir'de 'sığınma' utancı: 7 çatı, 181 kapasite!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Kadın cinayetleri, Türkiye'nin en önemli toplumsal sorunlarının başında geliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun şiddetten ölen kadınlar anısına derlediği dijital 'anıt sayaç' da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde bu şiddetin vardığı boyutu gözler önüne seriyor. Platformun verilerine göre; 2023 yılının ilk 67 gününde 43 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı şehirlerden biri olan İzmir'de ise 6 kadın, eşi, sevgilisi ya da yakınları tarafından hayattan koparıldı. Bu kara tablonun gölgesinde birçok kadın, erkek şiddeti görmesine rağmen gidecek başka bir yeri olmadığı için şikayetçi olamıyor. Dolayısıyla şiddetsiz hayata ilk adım olarak öne çıkan sığınma evleri, kritik önem taşıyor. Nitekim nüfusu 100 binin üzerindeki her belediyenin sığınma evi açma yükümlülüğü var. Ancak bu sayı, kanunda yer alan maddenin öngördüğüne kıyasla oldukça az. Fotoğraf: Özge Özgüner csgorselarsiv.org 181 KAPASİTELİ 7 ÇATI İzmir'de nüfusu 100 bini geçen Konak, Gaziemir, Bornova, Karabağlar, Karşıyaka, Çiğli, Buca, Torbalı, Menemen, Kemalpaşa, Menderes, Bergama ve Aliağa belediyelerinin kadın sığınma evi yok. Sığınma evi açma yükümlülüğünü yerine getiren ilçe belediyeleri sadece Ödemiş ve Bayraklı ile sınırlı. İki ilçedeki sığınma evlerinin kapasitesi 28 iken, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yıllardır hizmet veren iki kadın sığınma evinin toplam kapasitesi ise 45. Öte yandan kentte, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı bulunan 3 sığınma evi de toplamda 108 kapasite ile hizmet vermekte. Özetle 2 milyon 246 bin kadının yaşadığı İzmir'de, erkek şiddetinden kaçışta çalınabilecek kapı sayısı yalnızca 7. BAŞKA İLLERE GÖNDERİLİYORLAR İzmir Kadın Dayanışma Derneği'nden Seher Gündoğan, yıllarca farklı illerde bakanlığa bağlı sığınma evlerinde görev yapmış biri. Bu alanda 16 yıllık deneyimi bulunan Gündoğan ile kentte bakanlık ile belediyelere ait sığınma evlerinin durumunu, belediyelerin yasal sorumluluklarını yerine getirmeme nedenlerini, sığınma evinden çıkan kadınları şiddet gördüğü eve geri döndüren sebepleri, kadın danışma merkezlerindeki eksiklikleri, koruyucu hizmetleri ve yapılması gerekenleri konuştuk. İzmir gibi büyük bir metropolde yalnızca 7 tane sığınma evi bulunmasının kabul edilemez olduğunu belirten Gündoğan, "Kapasite elbette yeterli değil. Bakanlıkta çalışırken biz bunu sürekli ifade ederdik. O kadar çok başvuru olurdu ki... Hala da öyle biliyorum. Kadınlar başka illere gönderilmek durumunda kalınıyor çünkü İzmir’deki tüm sığınma evleri dolu. Bazen uzak ilçedeki sığınma evlerine kadınlar gitmek istemiyor. Çünkü işlerini halletmek, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için merkezde ya da ulaşılabilir bir noktadaki sığınma evinde kalmak istiyor. İzmir’deki kimi sığınma evleri de uzak ilçelerde. Yol bile kadının karşılayamayacağı bir külfet oluyor. O yüzden İzmir’deki kapasite kesinlikle ihtiyacın çok altında. Bunu Bakanlık da biliyor" dedi. "BELEDİYELER KÜLFET OLARAK GÖRÜYOR" Yasal yükümlülükleri olmasına rağmen belediyelerin de bu konuda iyi bir sınav veremediğini dile getiren Gündoğan, "Konak Belediye Başkanı bir ziyaretimizde bize söz verdi. 'Sığınma evini açacağım içiniz rahat olsun' dedi. Bekliyoruz... Bornova Belediyesi, var olan sığınma evini kapattı. İyi işliyordu, yeri ifşa oldu dendi ama aslında binanın kiralaması ile ilgili de sıkıntı vardı sanırım. Yeni bir bina aradılar ama bulamadılar. Aslında biraz itici güç olmak gerekiyor bu konuda. Belediyelerin çoğu sığınma evi açmayı maddi külfet olarak görüyor. Çünkü politik bir yatırım değil, kendilerine oy olarak geri dönemiyor. Çünkü her il ve ilçeden kadının gelip kalması gerekiyor sığınma evinde. O yüzden belediyelerin, bizlerin yapacağı savunuculukla bu anlamda biraz harekete geçirilmesi gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’ İzmir’de bu işi iyi yapan belediyelerden biri... 2 sığınma evi var. Keşke her belediye bu kadar yapılanmaya gidebilse" ifadelerini kullandı. ŞİDDETE GERİ DÖNÜYORLAR Sığınma evleri kadınların yalnızca barınma sorunlarına çözüm bulan değil aynı zamanda onları her yönden güçlendiren bir yapıda da olmalı ki kadın şiddet gördüğü yere çaresizlik yaşayarak tekrar dönmesin ve hayatını kurabilsin. Fakat Gündoğan'ın anlattıkları sığınma evlerinin çoğunlukla bu işlevi görmediğini ortaya koyuyor: "Koruyucu ve önleyici hizmetlerde çok kötü olduğumuzu biliyoruz. Hizmet sonrası destekte de öyle. Bu durum kadını güçlendirmemize olanak sağlamıyor. Biz kadının şiddet görürkenki durumuna tampon olmaya çalışıyoruz. Bu o kadar içimizi acıtıyor ki... Sığınma evine gelen bir kadına mevzuat, '6 ay kalabilirsin' diyor. Sosyal inceleme raporuyla bu süreyi uzatabiliyorsunuz. Bazen 6 ay bazen 1 yıl... Ama oradan çıktıktan sonra ne yapacağına dair kadının kafasında hep bir soru işareti var. Kadına ucuz konut tahsis edemiyorsunuz, korunaklı işyeri sağlayamıyorsunuz, sığınma evinde kalırken mesleki anlamda güçlenmesi için kalıcı çözümler yaratamıyorsunuz. Sığınma evinden çıkan kadın hayatına dair kalıcı bir çözüm üretemediği zaman şiddet gördüğü eve geri döner." RİSK DURUMUNA BAKILMIYOR Sığınma evine başvuran kadınların risk durumuna bakılmadan aynı çatı altında barındırıldığına dikkat çeken Gündoğan, bu durumun gizlilik ihlaline neden olduğunu söyledi: "Her kadının ihtiyacı bir değil. Örneğin çok yüksek risk altında olan kadınlar için korunaklı, gizli ve kimsenin ulaşamayacağı sığınma evleri gerekiyor. Kimi kadın için ise orta düzeyde bir sığınma evi ihtiyacını karşılıyor. Ama ne yazık ki risk durumuna bakılmaksızın her kadın aynı çatı altında toplanıyor. O zaman da barınma ihtiyacı olan kadın, 'Gizlikten bana ne' diyebiliyor. Diğer taraftan hayatı tehlikeye giren, ölüm riskiyle karşı karşıya olan kadın da aynı sığınma evinde kalıyor. Bu kadar uç ihtiyaçta kadınları tek bir çatı altında topladığınızda ihlaller yaşanıyor. Güvenliği sağlamak çok zor çünkü ihlalle ilgili birçok olumsuz unsur var. Kamu personeli ya da kadının kendisi paylaşabiliyor. Sığınma evinin bulunduğu ilçede bir süre sonra herkes biliyor zaten. Güvenlik riski yüksek olan kadının da çok sık yeri değiştirilmek zorunda kalınır maalesef. Halbuki işe girmiş, para kazanmaya başlamış, düzenini oturtmaya çalışıyor olur... Ama yeri tespit edildiği an sıfırdan başlamak zorunda! Fail ise yerinde durur. Ona hiçbir şey olmaz. O dışarıda hayatını sürdürüyorken, şiddete maruz kalan kadının hayatı durmadan darmaduman edilir." KADINLAR DİL BARİYERİNE TOSLUYOR Kadın danışma merkezlerindeki eksikliklere de değinen Gündoğan, "20 tane Kadın Danışma Merkezi var İzmir’de. Bazı belediyelerde, kadının gidip soru sorabileceği hiçbir birim yok. Bünyesinde kadın danışma merkezi olmadığı gibi, kendi ilçesinde kadına yönelik şiddetin ya da böyle bir ihtiyacın olmadığını söyleyen belediyeler var. Her başvuru alınan yerde kadınlar mutlaka dil bariyerine tosluyor. Arapça, Kürtçe, İngilizce dahi bazen ciddi sorun oluyor. Tercüman desteğini bulmak da çok zor, yeminli tercüman bulmak gerekiyor çünkü mahkeme sürecinin başlaması için. Bunun da belli bir maliyeti var. Kadınlar çok zorlanıyor. Bize gelen başvurularda dil bilen arkadaşlardan destek alıyoruz. Ama kamuda da bu konunun çözülmediğin çok iyi biliyorum. Ancak yeminli tercüman dışında mevcut personel ya da tanıdık üzerinden çözülüyor genelde dil bariyeri. Ama bunun için devletin bir hizmeti olması gerekiyor. Mülteci ya da sığınmacı kadınlar, sığınma evine geldiğinde diğer kadınlarla dil nedeniyle anlaşamadıklarında çok sorun yaşıyorlar. İçlerine kapanıyorlar bazen. Çözebildiğini noktada ihtiyacını görüyorsunuz ama genellikle çoklu mağduriyet devam ediyor. Onun önüne geçilemiyor" dedi. 138 KADINDAN ŞİDDET BAŞVURUSU 2022 yılında derneğe şiddet gördüğü gerekçesiyle başvuruda bulunan kadın sayısının 138 olduğunu paylaşan Gündoğan, "Dernek olarak şiddet başvurusu alıyoruz. İlgili kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına yönlendirme de yapıyoruz. Gönüllü avukat ve psikolog ağımız var. 2022 yılında bize destek için başvuran kadın sayısı 138. Bazen erkekler de arıyor, kız arkadaşları ya da ablaları için olduğunu söylüyorlar. Ya da evlenmek isteyenler erkekler arıyor! Bir amca derneğimizi arayıp, 'Bana helal süt emmiş birini bulursanız evlenmek isterim' demişti" sözleriyle derneğe gelen ilginç telefonlardan da bahsetti. "6284 SAYILI KANUN BİR YERE KADAR" Son olarak Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına değinen Gündoğan, "Kadını güçlendiren, desteklenmesi için devletin birçok mekanizmasının hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen 81 maddelik kocaman bir sözleşme! Birçok açıdan İstanbul Sözleşmesi devletin gözünü korkuttu. Çok büyük bir kazanımdı bizim için. Yurt dışına iltica eden, yerleşen, şiddetten uzaklaşan, yeni hayat kuran kadınlar oldu. Bazen kadın öyle bir şiddet ortamında oluyor ki nereye giderse gitsin failden kurtulamıyor. Kimi kadınlar için tanık koruma programını bile talep eder duruma gelmiştik biz. Hele bir vakada yüz ameliyatını bile düşündük. Çünkü adam nerede olursa olsun buluyordu. Kadın artık bir gün daha yaşamayı kar sayıyordu ve biz bu sözleşmeyle kadının hayatını kurtarabildik. Artık böyle bir argüman yok elimizde, 6284 sayılı kanun bir yere kadar. Sözleşmenin getirdiği hareket özgürlüğünü sağlamıyor bize. Umarız politik rüzgar değişir ve bir gecede o sözleşme yine geri gelir diye bekliyoruz" açıklamasını yaptı.

Polislerin refakatinde çocuklarını görmeye gitmişti: İki polis açığa alındı Haber

Polislerin refakatinde çocuklarını görmeye gitmişti: İki polis açığa alındı

İzmir Valiliği, dün İzmir’in Torbalı ilçesinde polis refakatine rağmen işlenen kadın cinayetine ilişkin sosyal medyadan açıklama yayımladı. Yapılan açıklamada, "Torbalı İlçesi Aytemiz Kavşağı’nda, 04.03.2023 günü saat 09.45 sıralarında yardım isteyen bir vatandaşımızın ihbarına istinaden polis ekibi adrese intikal etmiş ve A.B. ile yapılan görüşmede, eski eşinin, çocuklarını kendisine göstermediğini ve polisten yardım istediğini beyan etmiştir. A.B., polis ekibi tarafından refakate alınmış, çocuklarının bulunduğu ikamete geçilmiştir. O sırada evde bulunan A.B. ile eski eşinin anne ve babası arasında tartışma çıkmış, polis ekibi her iki tarafı sakinleştirmeye ve maktülü araca bindirmeye çalışırken, binanın yan tarafında saklandığı anlaşılan şüpheli M.A, A.B.'ye doğru koşmaya başlamış, polis memurlarının şüpheliyi durdurmaya yönelik hamlesine rağmen A.B.’yi bıçakla yaralamıştır. M.A. bedeni kuvvet ile beraber gaz sıkılmak suretiyle etkisiz hale getirilerek yakalanmıştır. Olayda yaralanan A.B. Torbalı Devlet Hastanesine kaldırılmış ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır. Olayın şüphelisi M.A. 04.03.2023 günü çıkarıldığı adlî mercilerce tutuklanmıştır. Olaya müdahale eden ekipte görevli 2 polis memuru, soruşturmanın selameti açısından açığa alınarak haklarında adlî ve idarî tahkikat başlatılmıştır" ifadeleri kullanıldı. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.