TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İzmir Şubesi

İzmir Şubesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İzmir Şubesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Başkan Temur: Yapılandırma fırsatını değerlendirin Haber

Başkan Temur: Yapılandırma fırsatını değerlendirin

Toplantının açılış konuşmasını yapan MÜSİAD İzmir Başkanı Gökhan Temur, “Türkiye’de ve Dünya’da çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Tüm dünyada, ekonomiden sosyal yaşama, dış politikadan güvenliğe kadar, her alanda olağandışı gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye, son 20 yılda ekonomiden sosyal hayata, ulaştırmadan enerjiye, dış politikadan milli savunmaya kadar, birçok alanda çok büyük ilerlemeler göstermiştir. MÜSİAD İzmir olarak, şehrimizde birçok sosyal sorumluluk projelerine öncülük etmekteyiz. Bizi biz yapan değerlerimizi yaşatmaya, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye, ekonomimizin yerelde lokomotif gücü olmaya gayret ediyoruz” dedi. YAPILANDIRMA ÇOK AVANTAJLAR SAĞLIYOR Üyeleri bilgilendirmeye yönelik aylık Dost Meclisi toplantılarına devam edeceklerini söyleyen Temur, “7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla ilgili Vergi Dairesi Başkanımızdan bilgilendirme alacağımız bu toplantımızda, yapılandırmanın hem devletimiz, hem milletimiz için, istihdamdan üretime, yatırımdan ihracata varıncaya kadar birçok alanda faydalı olacağına inanıyorum” diye konuştu. 31 MAYIS’A KADAR FIRSATI KAÇIRMAYALIM İzmir Vergi Dairesi Başkanı Ömer Alanlı, yapılandırma kanunundan yararlanmak isteyenlerin, 31 Mayıs 2023 tarihine kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları gerektiğini vurgulayarak, 7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun hakkında bilgiler verdi. Yapılandırma Kanunu ile çeşitli alanlarda yapılan düzenlemelerle toplumun her kesimine hitap eden imkanlar olduğunu ifade eden Alanlı, “Bu kapsamdaki borçların neler olduğunu, kesinleşmiş vergi ve vergi cezası borcu bulunan mükelleflere getirilen Kanun kapsamındaki idari para cezalarına yönelik ödeme kolaylıklarının kaçırılmayacak fırsatlar içerdiğini görüyoruz. Borçları ödeme kolaylığı, taksit seçeneği, indirim uygulanması, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, KDV, ÖTV gibi tüm vergiler bu Kanuna göre yapılandırılabilecek. Yapılandırma kaçırılmayacak fırsatlar içeriyor, bundan istifade edelim” diye konuştu. Programın sonunda sunumundan ve katılımından dolayı İzmir Vergi Dairesi Başkanı Ömer Alanlı’ya teşekkür eden MÜSİAD İzmir Başkanı Gökhan Temur, hediye takdim etti. HABER MERKEZİ

ÇMO İzmir’den su raporu: DSİ ve İZSU’ya işbirliği çağrısı! Haber

ÇMO İzmir’den su raporu: DSİ ve İZSU’ya işbirliği çağrısı!

ÇAĞLA GENİŞ TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi, Dünya Su Günü’nde ‘İzmir Su Raporu’ başlıklı raporunu kamuoyuyla paylaştı. Şube Başkanı Serhat Tanyeri’nin katılımıyla gerçekleşen basın toplantısıyla duyurulan raporda önemli tespitler yer aldı. İzmir’in su yönetimine ilişkin verilerin bulunduğu raporu, ÇMO İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan okudu. Akdoğan, arıtma tesisleri ve yatırımları ile TÜİK verileri kapsamında başarılı olan İzmir’in kentin yoğun yapılaşmasına ve planlanamamasına yetişemeyen altyapı eksiklikleri ile de karşı karşıya olduğunu belirtti. İzmir’in içinde bulunduğu havzaların su potansiyeline yönelik çalışmaların İzmir’in su sıkıntısı ve su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağını gösterdiğini söyleyen Akdoğan, Gördes Barajı’ndan yüksek maliyet ve işgücü harcanarak su temin etmeye çalışan kentin gelecekteki su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzası’nda altın madenciliğinin getirdiği kirlilik riski ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Akdoğan Efemçukuru’nun ise tüm itirazlara rağmen merkezi idareler tarafından kirlilik riski ile baş başa bırakıldığını ifade etti. Kentte su yönetiminden sorumlu kuruluşlar olan İZSU ve DSİ’nin su kaynakları için farklı yaklaşımlar sergilediğini kaydeden Akdoğan, “Kentin su yönetiminden sorumlu iki kuruluş politikaları İzmirliyi sağlıklı suya ulaşma konusunda tehlikede bırakmaktadır. Suyun yönetiminden sorumlu kurumlar koordinasyon ve işbirliği içerisinde çalışmalıdır” vurgusu yaptı. ALTYAPI EKSİKLİKLERİNE VURGU Deprem sonrasında temiz içme ve kullanma suyuna erişimin sağlanamaması, duş, tuvalet gibi ihtiyaçların giderilmemesi ile birlikte oluşan çevre ve sağlık risklerinin, suyun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattığını belirten Akdoğan, “İzmir halen, 23 ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi ile ülkemizde Avrupa standartlarında arıtım yapan en fazla tesise sahip olan kent olduğu gibi, ülkemizde kişi başına Avrupa standartlarında en fazla atıksu arıtımının gerçekleştirildiği kenttir. Arıtma tesisleri ve yatırımları ile TÜİK verileri kapsamında başarılı olan İzmir, kentin yoğun yapılaşmasına ve planlanamamasına yetişemeyen altyapı eksiklikleri ile de karşı karşıyadır. Kentin altyapı yatırımlarının yapılaşma sürecine yetişemediği kentin yöneticileri tarafından da ifade edilerek altyapı kaynaklı koku sorununa yönelik planlamalardan bahsedilirken, kentin yapılaşma ve kontrolsüz büyüme sürecinde altyapı yetersizliklerinin planlanamadığı, altyapı ve arıtma tesislerinin kentleşme sürecinde kapasitelerinin yetersiz kaldığı gerçeğini de unutmamak gerekir” dedi. İZMİR’DE SU KITLIĞI TEHLİKESİ Suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda olduğunun ve temiz su miktarının her geçen gün azaldığının artık bilinen bir gerçek olduğunu hatırlatan Akdoğan, “İzmir’in içinde bulunduğu havzaların su potansiyeline yönelik çalışmalar İzmir’in su sıkıntısı ve su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Bu durum, İzmir’de su yönetiminin önemini ortaya koymaktadır. Yeterli suya sahip olamadığı için kilometrelerce ötedeki Gördes Barajı’ndan yüksek maliyet ve işgücü harcanarak su temin etmeye çalışan İzmir; gelecekteki su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzasında altın madenciliğinin getirdiği kirlilik riski ile karşı karşıyadır. Kentte su yönetiminden sorumlu kuruluşlar olan İZSU ve DSİ gelecekteki su kaynakları için farklı yaklaşımlar sergilemektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSU, Çamlı Barajını zorunluluk olarak görürken, DSİ baraj yapımını öngörmemektedir. Kentin su yönetiminden sorumlu iki kuruluş politikaları İzmirliyi sağlıklı suya ulaşma konusunda tehlikede bırakmaktadır. Bununla birlikte maden işletmesinin mevcut hali ile yarattığı kirlilik mahkeme kararları ve bilirkişi raporları ile ortaya konmasına, iptal edilen ÇED kararlarına rağmen; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED Kapasite Artışına ilişkin ÇED süreci yeniden yürütülmüş ve ÇED Olumlu Kararı yenilenmiştir. Efemçukuru, İzmir kenti yerel yönetimi tarafından kentin su kaynağı olarak tanımlanmaya devam ederken, tüm itirazlara rağmen merkezi idareler tarafından kirlilik riski ile baş başa bırakılmıştır. Manisa’ya içme-kullanma suyu sağlamak üzere inşaatı devam eden Gürdük Barajı ve İzmir kentine içme-kullanma suyu sağlanması planlanan Başlamış Barajı olmak üzere, bölgenin en büyük iki kentine hizmet verecek olan Başlamış Çayı havzasında, Gördes’te Nikel Madeni İşletmesinin yarattığı riskler devam ederken, madenin kapasite artışı talebi onaylanmıştır. Ayrıca, yıllık 1 milyon ton sülfürik asit üretecek olan sülfürik asit fabrikası için de ÇED süreci de olumlu tamamlanmıştır. Konuyla ilgili olarak Odamızın da davacı olduğu hukuki süreç devam etmektedir” ifadelerini kullandı. KOORDİNASYON İÇİNDE ÇALIŞMALILAR Madencilik faaliyetlerinin yarattığı çevresel risklere dikkat çeken Akdoğan, suyun yönetiminden sorumlu kurumlara ise şu çağrıyı yaptı: “Kentimizin içme suyu kaynağı olan Tahtalı Baraj Havzası, İZSU Yönetmelikleri ile koruma altında tutulmaya çalışılırken, havzadaki kentleşme ve sanayi baskısı, mevzuat değişiklikleri ile koruma kapsamının yumuşatılmasına neden olurken yaşam kaynaklarımızın da bu baskılara feda edilmesinin önünü açacaktır. Madencilik faaliyetlerinin yarattığı çevresel riskler ve bu projelere verilen ÇED Olumlu kararları ile ilgili Odamızın da içerisinde bulunduğu hukuki süreçler devam ederken diğer taraftan işletmelerin yarattığı olumsuz etkiler de devam etmektedir. Verimli tarım arazilerimiz, su havzalarımız, ormanlarımız, korunması gereken doğal alanlarımız; mevcut ve açılması planlanan çevresel riski son derece yüksek olan tesislerin baskısı altındadır. Mevcut durumu ile karanlık bir tablo olarak karşımıza çıkan su yönetimi; iklim değişikliğinin getirdiği diğer olumsuz süreçlerle de su kaynaklarımızın korunmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göz önüne sermektedir. İklim olaylarındaki değişimler, yağış ve sıcaklık rejimi değişiklikleri, sel, afet, kuraklık süreçleri ile kentlerimiz altyapı eksiklikleri ile su kaynaklarımız da büyük risk altındadır. Suyu doğal hak olmaktan çıkarıp, ticari bir mal haline getirerek sermayeye, küresel piyasaya açan politikalardan vazgeçilmelidir. Betona ve ranta dayalı kentleşme ve büyüme politikaları terk edilmelidir. Kentlerimiz doğayla ve iklimle uyumlu, afetlere dirençli hale dönüştürülmelidir. Suyun yönetiminden sorumlu kurumlar koordinasyon ve işbirliği içerisinde çalışmalıdır.” 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.