TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İzmir Büyükşehir Belediyesi

İzmir Büyükşehir Belediyesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İzmir Büyükşehir Belediyesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tugay’dan ‘işçi’ açıklaması: Birimlere yazı gönderildi Haber

Tugay’dan ‘işçi’ açıklaması: Birimlere yazı gönderildi

31 Mart yerel seçimlerinin ardından belediyelerde, önceki dönem belediye başkanlarının son dönemlerinde yapılan işe alım iddialarına ilişkin tartışmalar devam ediyor. İzmir’de aday olarak belirlenmeyen mevcut belediye başkanları ciddi sayıda personel alımı yaptığı iddiaları gündeme gelirken İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde de benzeri bir durumun yaşandığı ifade edilmişti. İzmir büyükşehir Belediyesi önceki dönem Başkanı Tunç Soyer’in görevinin son iki ayında Büyükşehir’e 2 bin 600 kişinin alındığı gündeme gelmiş ve işe alımı yapılan kişilerin akıbetinin ne olacağı merak konusu olmuştu. Öte yandan; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay konuya ilişkin açıklama yaptı. Tugay, araştırma yapılarak en doğru kararın verileceğini belirtti. İşe alımlara ilişkin araştırmalarının devam ettiğini ifade eden Tugay, “Açıkçası son aylarda bir az normalin üzerinde yoğunlukta bir işe alım olmuş. Rakam olarak tam ben de ifade edemem. Bir miktar alımları kesinleşen bir miktar da alınmak üzere işlemleri başlatılmış olan bazı şeyler var. Ben bütün birimlerimize yazı yazdım. Hali hazırda çalışan personelleri ile yeterli personele sahip olup olmadıklarını ilave personele ihtiyacı olup olmadıklarını sordum. Personel fazlası olup olmadığını dair de görüş istedim. Cevaplarını bekliyoruz. Ben işe başlamış insanlarla ilgili bir tasarruf vermiş değilim. Eğer ihtiyacımıza binaen alınmışsa insanlar ve aktif olarak görevdelerse tabi ki sorun yok. İhtiyaç dışı bir durum varsa ya da aktif çalışmıyorlarsa bununla ilgili İzmir halkının belediyenin hakkını koruyacak şekilde bir değerlendirme yapmak ve bazı tasarruflarda bulunmak gerekebilir. Bütün bunların amacı benim görevimi iyi yapmamdır. Belediyenin gereksiz bir personel alımı olması doğru diye düşünülemez böyle bir şey olduysa eğer” dedi.

Maraton Aşkı Bir Başka: Bengisu ile eşi Egor birlikte koştular Haber

Maraton Aşkı Bir Başka: Bengisu ile eşi Egor birlikte koştular

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl beşincisini organize ettiği “Türkiye’nin En Hızlı ve En Anlamlı Maratonu” Maraton İzmir Avek, profesyonel ve amatör sporcuların katılımıyla gerçekleşti. 5 bin 600 atlet yer aldı. Büyük heyecana sahne olan 42K koşusunda erkeklerde Kenyalı Vitalis Kibiwot, kadınlarda ise Etiyopyalı Aamelmal Tagel birinci oldu. SOSYAL SORUMLULUK İÇİN KOŞTULAR Okyanus Yedilisi’nde dört kanalı yüzerek tarihi başarılara imza atan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında kırdığı rekorlar ile ülkemize büyük gurur ve sevinç yaşatan Bengisu Avcı, Maraton İzmir’de sosyal sorumluluk için koştu. Daha önceden attığı kulaçlarla sivil toplum kuruluşlarına ve derneklere önemli desteklerde bulunan ultra maraton yüzücüsü Bengisu Avcı, Sağlıkta Kalite Derneği’nin Hayat Kurtaran Bileklikler kampanyasına katkıda bulundu. Kendisiyle aynı sporu yapan eşi Egor Tropeano ile Maraton İzmir’de ter döktü. Bengisu Avcı ile eşi Egor Tropeanonun koşusu renkli görüntülere sahne oldu. FİNİŞİ BİRLİKTE TAMAMLADILAR Sidrex Koşu Takımı ile Sağlıkta Kalite Derneği’nin Hayat Kurtaran Bileklikler kampanyasına bağış toplamak için koşuya katılan Bengisu Avcı, 07.00’de start aldıktan yaklaşık 70 dakika sonra finişe geldi. Ünlü ultramaraton yüzücüsü Egor Tropeano ise 42K’da koşuya başladı ve 04:13:19’luk derecesiyle finişe ulaştı. Egor’u bitiş çizgisinin önünde eşi Bengisu Avcı karşıladı ve çift, bir süre birlikte koşarak son metreleri tamamladı. EGOR TROPEANO: BENGİSU İLE FİNİŞİ GEÇMEK ÇOK ÖZEL Hayatında ilk kez maraton koştuğunu, 21. kilometreyi 01:45:45 ile geçtikten sonra küçük bir sakatlık yaşadığını belirten Egor Tropeano, “Finişte eşim Bengisu’nun beklediğini ve benimle koşacağını biliyordum. Çünkü Okyanus Yedilisi’nin Cook Boğazı geçişinin son metrelerinde bu kez ben ona destek verip beraber yüzmüştük. Çok güzel bir gün geçirdim. Bengisu ile birlikte finişin geçmek çok özel bir duygu” dedi.

İzmir, Köy Enstitüleri’nin 84. Yaşını kutluyor Haber

İzmir, Köy Enstitüleri’nin 84. Yaşını kutluyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 1954 yılında kapatılan Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıl dönümünde, o dönemin ruhunu yansıtan bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.  İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) iş birliği ile düzenlediği “84. Yıl Dönümünde Köy Enstitüleri” programı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın açılış konuşmasını yaptığı programa Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, YKKED Genel Başkanı Gökhan Bal, Kemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Türkmen, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve yurttaşlar katıldı. Kuçuradi'ye onur ödülü Yoğun katılıma sahne olan programı Başkan Tugay, salondaki merdivene oturarak izledi.  YKKED Mandolin Orkestrası’nın konseriyle başlayan programın sunumunu Şair Tuğrul Keskin yaptı. Türk Felsefeci Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye 2024 Aydınlanma Onur Ödülü verildi. Kuçuradi programa video görüntü ile katılarak teşekkür etti. “Ulu Önder’in 'kıvılcım olarak' gönderdikleri 'alev' olarak döndü” Programın açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay, bilimsel çağdaş eğitimle, kendine güvenen, üreten, ülkesinin geleceğine ve toplumuna sahip çıkan kuşaklar yaratmayı hedefleyen Köy Enstitüleri'nin temel aldığı Atatürk ilke ve devrimleri sayesinde bugün de değerini koruduğunu söyledi. Köy Enstitüleri'nin Cumhuriyet dönemi aydınlanma hareketinin temel taşlarından biri olduğunu ifade eden Başkan Tugay, “Emperyalizme karşı verilen ve mazlum uluslara örnek olmuş bir Kurtuluş Savaşı’nın ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yeni mücadelenin cehalete karşı yapılması gerektiğini çok iyi biliyordu. Ulu Önder’in yurt dışına 'kıvılcım olarak' gönderdikleri 'alev' olarak dönmüş ve Anadolu’yu aydınlatmaya başlamıştı. O’nun ülke çapında yürüttüğü eğitim ve öğretim seferberliği, aramızdan ayrılmasının ardından bambaşka bir boyuta taşındı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un öncülüğünde yurdun dört bir yanında açılan enstitüler, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamanın, cumhuriyet öğretmenleri yetiştirmenin yolunu açtılar. Eğitim öğretimin sadece kentlerle sınırlı kalması yerine, yoksul köy çocuklarını bilimle, kültürle, sanatla, sporla tanıştırdılar. O çocuklar geleceğin eğitimcileri olarak Köy Enstitülerinde öğrendiklerini hayatlarıyla bütünleştirdiler ve ellerindeki meşaleyle karanlığa ışık tuttular. Bu topraklara özgü, örnek bir eğitim modeli ortaya çıktı. Cumhuriyetimizin kazanımları köylere dek taşındı; Cumhuriyet bireyleri yetiştirildi” dedi. “Bugünümüze yol gösteriyorlar” Başkan Tugay, 84 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri'nin kısa bir süre sonra kapatılsa bile  dayandıkları Atatürk ilke ve devrimleri sayesinde bugünümüze yol göstermeye devam ettiğine dikkat çekti. Başkan Tugay, “Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı süreçten kendine güvenmeyle, üretimle, ulus bilinciyle, tasarrufla, dayanışmayla, kısacası bizi biz yapan değerlerle çıkabileceğimizin en açık kanıtı olarak varlıklarını sürdürüyor. Bu bakış açısıyla, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 84’üncü yılını bir kez daha kutluyorum. Büyük bir özveri ve çabayla projeyi hayata geçiren unutulmaz Milli Eğitim Bakanımız Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç başta olmak üzere, ülkemizin aydınlık geleceği için emek harcayan herkesi rahmetle, minnetle anıyorum. Bu anlamlı etkinliği birlikte düzenlediğimiz Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin değerli yöneticilerine, panelistlerimize de katılımları için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 2024 Aydınlanma Onur Ödülü’ne değer görülen Sayın İoanna Kuçuradi’yi yürekten kutluyorum” diye konuştu. Başkan Tugay'a teşekkür YKKED Genel Başkanı Bal ise dernek olarak yürüttükleri çalışmalardan örnekler verirken Köy Enstitüleri’nin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki yerine ve önemine değindi. Bal, desteğinden ötürü Başkan Tugay'a teşekkür ederek plaket takdim etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Tugay ayrıca Oğuz Makal tarafından hazırlanan “Gönen Köy Enstitüsü Aydınlığında Annem Öğretmen Zeynep Makal” adlı sergiyi de gezdi.

Uzman Dr. Mustafa Torun: Okuma ve yazma oranının artması için siyasi anlayış değişmeli Haber

Uzman Dr. Mustafa Torun: Okuma ve yazma oranının artması için siyasi anlayış değişmeli

Merve Ağrıç- Özel Haber/İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliği yaptığı İZFAŞ ve SNS Fuarcılık iş birliği ile 3’üncü kez düzenlenen İZKİTAP- İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta birçok yazara kapılarını açtı. Yazarlar ve okuyucular bu fuarda bir araya gelme fırsatı yakaladılar. Fuarda yer alan Yazar ve Uzman Dr. Mustafa Torun ülke genelinde okuma ve yazma oranlarının artması için siyasi anlayışın değişmesi gerektiğini dile getirdi. Uzman Dr. Torun, “Okuma yazma oranının kültürel olarak bilinçlenme sürecinde devam edebilmesi için mutlaka bu siyasi anlayışın değişmesi lazım. Daha çok eğitime, sanata, bilime ve yoğunlaşmak gerekiyor. Aynı zamanda yaşam biçimlerimizin de değişmesi lazım. Yaşam biçimimiz daha insani olmalı. Bu yaşam biçimimizden vazgeçtiğimiz zaman temel faktörlerden birisini kaybetmiş oluyoruz. Sadece yiyen, içen bir insan olmamamız lazım. Mutlaka bunu yetkinleştirmemiz lazım. Okumak bir korteks olayı. Yaşama, susama, acıkma, kaçma ve korkma bütün bunlar ilkel beynin işi. Ancak korteksin işi okumak ve sanat. Sanat ve bilim insanlarında korteks gelişir. Hayatta en hakiki mürşit dediğimiz ve yaşamımızda en hakiki yol gösterdiğimiz şeyler bilim, sanat ve siyaset” diye belirtti. SANATSAL VE KÜLTÜREL FAALİYETLERİMİZİN TEMELİ SİYASET Okumanın küresel kapitalistlerin işine gelmediğini ifade eden Uzman Dr. Torun, “Okumak, evrensel olarak maalesef küresel kapitalistlerin ve küresel sermayenin işine gelmiyor. İnsanların sanatla ve bilimle uğraşmasını istemiyorlar. Onlar daha çok tüketimden yanalar insanların sürekli tüketmelerini istiyorlar. Onlar için üretim önemli değil. Sosyal ve fiziksel, ruhsal ve aynı zamanda zihinsel dediğimiz, korteksin yaptığı şeyler olacak. Onun için küresel sermaye istemiyor. Ülkemizde de maalesef 46 yılında köy enstitülerinin kapanma süreci başladı. Köy enstitüleri 1954 yılında Demokrat Partisi zamanında kapandı. Ancak asıl 1946'da Hasan Ali Yücel'in istifasıyla başlıyor köy enstitülerinin kapatılma süreci başlıyor. Gerileme süreci o zaman başlıyor. Birikimlerin, okumanın ve çağdaşlığın olmadığı, bilimden ve sanattan kopmanın başladığı zamanlar. Yani insanlar iyi bir ressam olacaktı belki, iyi bir çizer olacaktı. Bunun önüne geçildi. Yani onlar için var olan devamlı tüketsin ondan sonra bize gelsin. Yani bizden malımızı satalım, kârımızı yapalım. Bu sanatsal ve kültürel faaliyetlerimizin temeli de siyaset. Taşın altına elimizi koyacağız” dedi. İZMİR BİR KÜLTÜR VE SANAT ŞEHRİ Kitap fuarının son derece güzel ve anlamlı olduğunu ifade eden Uzman Dr. Torun, “Bu ülkedeki okuma oranlarının ne kadar düşük olduğunu hepimiz biliyoruz. Kitap fuarları bir şekilde nefes almamızı, soluk almamızı sağlıyor. İnsanlar bir noktada kitapla buluşuyor ve kitapla hasbihal ediyor. Onun için İzmir'de güzel bir etkinlik. İzmir aslında zaten bir kültür ve sanat şehri. Ancak fuar alanının burada olmasındansa çok daha güzel bir sanat yerinde olmasını isterim. Burası bir doğal alan aslında. Buna şahsen kişisel olarak karşıyım. Yani burada olmasından daha çok sanat ve kültür mekanları oluşturup orada olmasını savunuyorum. Hekim olduğum için hem bulaşım hem de siyasetle ilgili kitaplarım var. Aynı zamanda siyasetle de çok iç içeyim. Zaten Hekimler Siyaset Yapamaz mı? adlı bir kitabım da var. Kitapta hekimlerin aslında siyasetin içinde olduğunu aslında her hekimin siyasetten kaçmaması gerektiğini, siyasetin artık yaşam biçimimiz olması gerektiğini, herkesin taşının altına elini koyması gerektiğini defalarca vurguluyorum. Kimsenin siyasetten ne anlarım demeye hakkı yok. Siyaset çünkü bir bilim dalı, aynı zamanda da bir nokta da bizim yönetim için iyi bir aracımız. Yani bu araçtan hiçbir şekilde vazgeçemeyiz. Bunu özellikle vurgulayayım. Onun için kitabımı mesela hem hekimlikle ilgili yazdım hem de siyasetle ilgili yazdım. Ondan dolayı burada vurgulamak istediğim şu, hekim deyince sadece hastasını bakıp, ameliyatını yapıp evine gönderir insan değil. Aynı zamanda onu sosyal, ruhsal, fiziksel ve aynı zamanda siyasi yönlerini iyi eden insan” ifadelerini kullandı. FUARDAKİ HEDEFİMİZ ÇOCUKLARI FUARLARLA TANIŞTIRMAK Fuardaki hedeflerinin çocukları fuarlarla tanıştırmak olduğunu aktaran Uzman Dr. Torun, “Bu fuardaki hedeflerimiz çocukları ve yeni yetişen insanları fuarlarla tanıştırmak. Anneleri, babaları ellerinden tutsunlar, çocukları getirsinler. Çocuklar kitaplarla haşir neşir olsunlar. Çocukluk çağında haşir neşir olurlarsa, okuma özelliğini kazanırlarsa yaşam boyu devam ediyorlar. Bunun mutlaka bir yaşam biçimi olması lazım, okumak aynı yeme içme gibi temel gereksinimiz” dedi. FUARLAR YETERLİ DEĞİL Fuarların yeterli olmadığını vurgulayan Uzman Dr. Torun, “Fuar burada yazarların kendi kitaplarını yeterince tanıtabilmesi için yeterli değil. Bu şekilde senede 1-2 defa fuar yapmakla böyle bir şey olamaz. 18 Nisan Köy Enstitülerinin 84’üncü yıl dönümüydü. Köy Enstitüleri bizim için bir nokta da eğitimin temel taşıydı. O zamanki Köy Enstitüleri’nde mezun olan binlerce değerli abilerimiz, ablalarımız hep anlatırlar bir noktada kültürel, sanatsal ve felsefik olarak bir nefes alma yerleriydi. Onun için mutlaka bu fuarlar bir noktada bize azıcık da olsa nefes aldırıyor ama bu yeterli değil. Daha yetkinleştirilmesi lazım, daha halkla iç içe olması lazım” diye aktardı.

Sorun çözümsüz kalmıştı: 4 grubun ortak önergesinde ikinci raunt Haber

Sorun çözümsüz kalmıştı: 4 grubun ortak önergesinde ikinci raunt

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi geçtiğimiz Mayıs ayı toplantısında ‘karavan’ sorunu gündeme gelmişti. Mayıs ayında hali hazırda sorun olan otopark probleminin yanında karavanlı vatandaşların karavanlarını binek araçları otoparklarına park etmeleri tepki toplamıştı. Şikayetlerin ardından belediye zabıta ekipleri Bostanlı Pazar yerinin karşısında bulunan karavanların kaldırılması için çalışma başlatması ‘karavan’ sorununu meclise taşımıştı. AK Partili meclis üyesi Hüsnü Boztepe, karavanların araç park yerlerine ve yol kenarlarına park etme sorununu gündeme getirmiş ve “Kentimizin otopark olarak, oradaki oturan vatandaşların kullanması için otopark olarak ayrılan yerlerde karavanlar park edilmiş. Her tarafı karavanlar sarmış durumda” demiş ve karavanların bazılarında ‘fuhuş’ yapıldığı iddiasını da gündeme getirmişti. Karavan sorunu gündemde yerini korurken konuya ilişkin dönemin meclisindeki 4 parti grubundan ortak adım gelmiş ve Hüsnü Boztepe’nin de dahil olmak üzere 4 grubun grup başkanvekili karavan sorunun çözümü için ortak yazılı önerge vermişti. Aralık ayında verilen önerge İmar Komisyonu, Çevre ve Sağlık Komisyonu, Ulaşım Komisyonu, Esnaf Komisyonu ve Hukuk Komisyonuna gönderilirken aradan geçen üç ayda komisyonlarda karara varılamadı. YENİDEN GÜNDEMDE Öte yandan; meclisteki dört grubun ortak önergesi, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından karara bağlanmak üzere bir kez daha gündeme gelecek. Önergenin son kez değerlendirilmesinin ardından nihai karara varılması bekleniyor. İlgili önergede, “5393 sayılı Belediye Kanununun 15. maddesi ile diğer Kanun ve Yönetmelikler uyarınca planların yapılmasında ve kentleşmeye esas imar planlarının düzenlenmesine esas olarak alınan bölge nüfusuna yapılaşmaya esas yeşil alan ve otopark alanlarının hesaplanması ve tasarlanması noktasında öngörülmeyen Karavan (çekme, motokaravan) tinyhouse ve konteyner gibi geçici konaklama amacıyla kullanımları özellikle şehir içi kullanımlar bölgede yerleşik düzende yaşayan vatandaşlarımız açısından mağduriyet oluşturmakta ve bu nedenle konunun ilgili mevzuatlar çerçevesinde incelenerek Meclisimizce gerekli düzenlemelerin yapılması hususunun ilgili İhtisas Komisyonlarınca görüşülmesine yönelik Yazılı Önerge” ifadelerine yer verildi.

CHP’li Aslanoğlu’ndan ilk açıklama: 29 ilçede öndeyiz Haber

CHP’li Aslanoğlu’ndan ilk açıklama: 29 ilçede öndeyiz

Türkiye, Mahalli İdareler Genel Seçimi için bugün sandık başına gitti. Saat 17.00’de sandıklar kapanıp oy sayım işlemlerine başlanırken İzmir’den ilk sonuçlar gelmeye başladı. İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesi için 27 aday yarışırken en güçlü adaylar ise CHP’nin İzBB adayı Cemil Tugay, Cumhur İttifakı’nın adayı AK Partili Hamza Dağ ve İYİ Parti’nin İzBB Adayı Ümit Özlale oldu. Öte yandan; sandıkların açılmasıyla birlikte CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’ndan ilk açıklama geldi. NET SONUÇLAR İÇİN EN AZINDAN ÜÇTE BİRİNİ GÖRELİM DİYORUZ İzmir’in ilçelerinin neredeyse tamamında CHP’nin yarışı önde götürdüğünü belirten Aslanoğlu, net tahmin için sandıkların üçte birini işaret ederek, “Bugün akşam itibariyle ilk sonuçlar yavaş yavaş elimize gelmeye başladı. Bizdeki sonuçlara göre sandıkların yüzde 13,5 sonuçlarını almış durumdayız. Büyükşehir adayımız Sayın Cemil Tugay yaklaşık yüzce 51, AKP’nin adayı yaklaşık yüzde 37 oyla devam ediyor. Beklediğimiz gibi birçok ilçede önde götürüyoruz. İlçe sonuçları biraz arkadan gelecektir. Net sonuçlar için en azından üçte birini görelim diyoruz. Üçte bir sandık bize hemen hemen kesin sonuçlara yakın sonuç vermiş olur. İzmir’in her ilçesinde gayet güzel seçim sonucu görüyoruz. Şu anda 29 ilçede büyükşehir adayımızın önde olduğunu görüyoruz” dedi.

Karataş'ta beklemeye son: Bu üst geçit hem yayalar hem taşıtlara yarayacak Haber

Karataş'ta beklemeye son: Bu üst geçit hem yayalar hem taşıtlara yarayacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki yaya ve araç trafiğini rahatlatmak için projelendirilen Karataş Yaya Üst Geçidi’nin temeli atıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında ilk olarak alanda zemin güçlendirme çalışmaları tamamlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karataş’a giderek üst geçidin temelini attı. Başkan Soyer’e İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Özgür Ozan Yılmaz, Fen İşleri Dairesi Başkanı Hamdi Ziya Aydın eşlik etti. Tunç Soyer: Çok büyük bir rahatlama sağlayacak Üst geçidin bölgedeki araç ve yaya trafiğini rahatlatacağını söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Karataş, hem trafiğin sıkıştığı hem yayaların ışık nedeniyle çok beklemek zorunda kaldığı noktalardan biriydi. Bu nedenle üst geçit çok büyük bir rahatlama sağlayacak. Aynı zamanda yaya geçişi de olmayacağı için trafik de hızlanacak. Çift taraflı bir rahatlama olacak. Sıkıntılı bir imalat hazırlık süreci vardı. Deniz kenarında fore kazık uygulanması gerekiyordu. Bütün bunlar tamamlandı. Haziran ayında hizmete girecek. İzmir’e hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu. Konforlu ve güvenli ulaşım Mustafa Kemal Sahil Bulvarı Karataş Yaya Üst Geçidi çalışmaları kapsamında köprünün ayak temellerine toplam 34 adet fore kazık çalışmasıyla zemin güçlendirilmesi yapıldı. 81 metre uzunluğundaki üst geçidin yoldan yüksekliği 7.75 metre, genişliği ise 3.60 metre olacak. 4 adet yürüyen merdiven ve 2 adet asansör bulunan yaya üst geçidi çevresinde bin 300 metrekarelik çevre düzenlemesi yapılacak. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde Karataş bölgesinde yapılacak yaya köprüsü, çevresinde bulunan okul, tramvay durağı, sahildeki yaya ve araç trafiğini rahatlatacak, yayalar için konforlu ve güvenli bir platform oluşturacak.

Köy Enstitüleri’nin ruhu İzmir’de yaşatılıyor Haber

Köy Enstitüleri’nin ruhu İzmir’de yaşatılıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Cumhuriyetin 100. yılında açılışını yaptığı Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi, Müzeler ve Kütüphaneler Şube Müdürlüğü ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen “Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi” genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitimli, çağdaş, modern bir nesil yetiştirme hedefinin özgün projesi olan Köy Enstitülerini konu alıyor.  Konak Tan Mahallesi’nde bulunan anı evi, dönemin Köy Enstitüleri’nde okuyan öğrenciler tarafından yapılan, kullanılan araç ve gereçler, tarihi belge, fotoğraf ve kayıt defterlerinin yanı sıra 600 kitap ve dijital kütüphanesiyle gelen ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Dünya üzerindeki ender eğitim modellerinden birisi Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi sorumlusu Özgür Ceylan, anı ve kültür evinin yapıldığı binanın önceki durumunun oldukça kötü olduğunu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin binayı restore ettiğini hatırlattı. Ceylan, “Bu gördüğünüz anı ve kültür evi, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ile birlikte yaklaşık 2 yıl öncesinde başlayan bir araştırmanın sergiye dönüşmüş halidir. Burada hem Köy Enstitülerinde okumuş öğrencilerin hikayelerini hem de Köy Enstitülerinin kuruluş sürecine kadar çoğu şeyi görmeniz mümkün. Dünya üzerindeki ender eğitim modellerinden birisi olan Köy Enstitüleri, yaparak ve yaşayarak öğrenme metodu üzerine kuruluyor. Çünkü yüzde 80 okuma ve yazması olmayan bir ülkeden bahsediyoruz ve köylerde bu oran daha da düşüyor. Köylerde aynı şekilde okuma yazma bilen çocuklara eğitim verilip tekrar köylerinde öğretmen olmaları sağlanıyor. Anı evine ilk başta Köy Enstitüleriyle doğrudan bağlantısı olan ziyaretçiler geldi ama zaman içerisinde ziyaretçi kitlesi genişledi. Fakat en yoğun ilgiyi de öğretmenlerden görüyoruz. Bu da bizi daha çok mutlu ediyor” dedi. Muhakkak bir müzik aleti çalıyorlar, yabancı dil biliyorlar Dönemin Yüksek Köy Enstitüsü mezunlarından Mustafa Acar'ın kızı Ayşe Berrin Bayus ise bir etkinlik sırasında tesadüfen Yeni Kuşak Köy Enstitüsü Derneği ile karşılaştığını ve babasından kalan hatıraları Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’ne bağışladığını belirtti. Anı evinde babasına ait valizi de gösteren Ayşe Berrin Bayus, “Babam Mustafa Acar Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne gitmiş fakat orada bir bina bile yokmuş. Dersleri ilk etapta çadırlarda işlemişler. Ortada bir bina bile yokken okullarını kendileri yapıp o şartlarda tarih, kimya, fizik gibi dersleri okuyorlar. Ama kendilerinden başka bir şey de istiyorlar. Sadece eğitilmesi gereken çocuklar değil, eğitilmesi gereken bir toplum da var diyorlar. Bu yüzden okullarında arıcılık, hayvancılık, terzilik, çiftçilik, marangozluk, terzilik, halı dokuma gibi zanaat eğitimleri de var. Bu vasıfları edinmelerini istiyorlar ki gittikleri köyde kasabada önce çocuğu eğitsin, sonra gidip halkı eğitsinler. 1940'ların Türkiye’sinden bahsediyorum, yüzlerce kitap okumuşlar. Muhakkak bir müzik aleti çalıyorlar, yabancı dil biliyorlar, spor yapıyorlar. Ben babamı hep nasıl hatırlıyorum biliyor musunuz? Ders zamanı derste, ders olmadığı zamanlarda teneffüste bahçede çocuklarla. Ben hiçbir zaman babamın öğretmenler odasına gittiğini bile hatırlamıyorum.  Bir bakarsınız çocuklarla bahçede voleybol oynar, bir bakarsınız atölyeye gitmiş uçak modelleri yaparlar.  Kendisiyle gurur duyuyorum ve ona layık olmaya çalışıyorum” dedi.  “O hafta ne yapıldıysa hep birlikte konuşup tartışıyorlar” Emekli olduktan sonra üretmeye devam etmeyi de babasından öğrendiğini belirten Ayşe Berrin Bayus, “Çünkü onun birinci koşulu hep oydu. Herkes burayı merak etmeli, çünkü o okullarda şu an olmayan bir şey yapılıyordu. Hafta sonu okul temizlikçisinden tutun müdürüne kadar o hafta ne yapıldıysa hep birlikte konuşup tartışıyorlar. Bütün karşıt fikirler demokratik bir ortamda konuşup bir karar alıyorlar, zaten biz şu an onu yapsak kavgalar, gürültüler olmaz” diye konuştu. Ayşe Berrin Bayus, Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’ni hizmete açtıkları için de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Eğer Köy Enstitülerini kapatmasalardı… Bağışçılardan Ahmet Gürel, İzmir için Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’nin çok önemli olduğunu, çünkü Türkiye'de başka bir yerde örneğinin bulunmadığını söyledi. Birkaç belediyenin denediğini ama başaramadığını belirten Gürel, ''İzmir Büyükşehir Belediyesi burayı değerlendirdi. Bu binanın içinde Köy Enstitülerinin torunları geziyor. Şunu da belirtmek istiyorum, Köy Enstitüleri sadece öğretmen yetiştirmiyordu. Araba tamirciliğinden tutun kaynakçılığa kadar öğrenen öğrenciler vardı. Aynı zamanda doktorlarımız da vardı. Eğer Köy Enstitüleri’ni kapatmasalardı ilerideki süreçte üniversiteye dönseydi ülkede karanlığa dair bir şey kalmayacaktı” şeklinde konuştu. Araştırma yapmak isteyenler için sağlam bir kaynak Türkiye'nin eğitim sorunları üzerine uzun süredir çalışmalar yürüttüğünü belirten bir diğer bağışçı Bekir Özgen ise “1970 yılından beri Köy Enstitüleri üzerinde çalışıyorum. Eğitim kavramı çok geniş ama eğitim tarihimizde Köy Enstitüleri’nin ayrıcalıklı bir yeri var. Onun da iyi bilinmesinde yarar var. Hem şimdiki gençlerimiz için hem yarınki kuşaklar için bunun bilinmesi gerekiyor. Köy Enstitüleri ile ilgili özellikle akademik anlamda araştırma yapmak isteyen ve bu düşünceyi yaymak isteyenler için sağlam bir kaynak burası” diye kaydetti. Böyle bir Anı Evi bırakın Türkiye'yi dünyada tektir Köy Enstitüleri zamanında 4,5 yıl köy öğretmenliği yapan Mevlüt Kaplan, Türkiye'de İzmir'in birçok alanda ilklerin başkenti olduğunu belirterek, “İzmir'i bu açıdan çok severim. 1959 yılında İzmir'e geldikten sonra 23 yıl görev yaptım. Ben özel olarak da böyle bir anı evini kurduğu için bizzat başkanımız Tunç Soyer'e teşekkür ederim. Cumhuriyetin 100. yılında böyle bir anı evi yapılması bırakın Türkiye'yi dünyada tektir. Ben bu durumdan dolayı çok mutluyum. Baktığım gördüğüm kadarıyla bu anı evi Türkiye'de hiç bir il ve ilçede yok. Bizim en çok istediğimiz şeylerden biri buydu, sahip çıkılsın istedik ve Tunç başkan sesimizi duydu” dedi. Burası bir başlangıç Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Genel Başkanı Gökhan Bal, Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi projesi için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile masaya oturduklarını ve projeyi gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Köy Enstitüleri ile ilgili ülkemizde sempozyumdan tutun söyleşilere kadar çoğu şey yapıldı ama yerel yönetim düzeyinde Köy Enstitüleri adını taşıyan bir merkez kurulmadı. Biz şimdiki kuşaklar geçmişte nelerin yapıldığını, nasıl bir eğitim sürecinden geçildiğini görsün istedik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bu görüşümüzü önemsedi. İzmirliler çok rahatlıkla gelip şimdi burada dijital videolarla geçmişte yapılan her türlü eğitimi görebiliyorlar. Unutturulmak istenen tarih de burada yeniden canlandırıldı. Biz bu ulusal gerçeği derneğimiz olarak Türkiye'ye yaydığımızı da düşünüyoruz. İnsanlar sahip çıkıyor. Burası bir başlangıç” şeklinde konuştu. Öğrencilerin tahta bavulundan mandolinine dev arşiv Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlanmasının temel taşı olan Köy Enstitülerinin yeri ve önemine dair içerikleri bir araya getirdi. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında temel eğitim, köy öğretmenleri, Köy Enstitülerinin kurucuları, mezunları ve günümüze kalanlar Anı Evi’nin temasını oluşturdu. Bağışçılardan dönemin ruhunu yansıtan çeşitli obje, belge, fotoğraf ve benzeri materyal derlendi. Bağışlanan objeler arasında; bizzat Köy Enstitüsü öğrencileri tarafından yapılmış ya da kullanılmış tahta bavul, saat, tuğla, mandolin, mandolin kutusu, rozet, marangoz rendesi gibi ders araçları yer alıyor. Ayrıca bağış yoluyla edinilen ve APİKAM arşivinden derlenen tarihi belge, diploma, günlük, kayıt defterleri, ders notları, orijinal baskı fotoğraflar gibi materyaller de Anı Evi’nde ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Bilim insanları için dünya ölçeğinde bir kaynak Köy Enstitüsü Anı ve Kültür Evi’nde bir araştırma kütüphanesi ve bir de dijital arşiv sistemi kuruldu. Kütüphanede yer alan tamamı Köy Enstitülerini konu alan 600 kitap ve dijital arşive aktarılan 300’den fazla materyal ile Köy Enstitüleri alanında çalışan araştırmacılara değerli bir veri tabanı sağlıyor. Bu veri tabanına ziyaretçiler Anı Evi’nde yer alan tabletlerden ulaşabiliyor. Ayrıca anı evinde tüm bağışçıların biyografi ve dijital belgelerine ulaşılabilecek bir kiosk ekranı da bulunuyor. Böylelikle Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi, sadece İzmir’de değil Türkiye ve dünya çapında Köy Enstitüleri alanında araştırma yapan akademisyen, tarihçi ve araştırmacılar için önemli bir başvuru merkezi görevi de görüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.