TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İzmir Büyükşehir Belediyesi

İzmir Büyükşehir Belediyesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İzmir Büyükşehir Belediyesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karataş'ta beklemeye son: Bu üst geçit hem yayalar hem taşıtlara yarayacak Haber

Karataş'ta beklemeye son: Bu üst geçit hem yayalar hem taşıtlara yarayacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki yaya ve araç trafiğini rahatlatmak için projelendirilen Karataş Yaya Üst Geçidi’nin temeli atıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında ilk olarak alanda zemin güçlendirme çalışmaları tamamlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karataş’a giderek üst geçidin temelini attı. Başkan Soyer’e İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Özgür Ozan Yılmaz, Fen İşleri Dairesi Başkanı Hamdi Ziya Aydın eşlik etti. Tunç Soyer: Çok büyük bir rahatlama sağlayacak Üst geçidin bölgedeki araç ve yaya trafiğini rahatlatacağını söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Karataş, hem trafiğin sıkıştığı hem yayaların ışık nedeniyle çok beklemek zorunda kaldığı noktalardan biriydi. Bu nedenle üst geçit çok büyük bir rahatlama sağlayacak. Aynı zamanda yaya geçişi de olmayacağı için trafik de hızlanacak. Çift taraflı bir rahatlama olacak. Sıkıntılı bir imalat hazırlık süreci vardı. Deniz kenarında fore kazık uygulanması gerekiyordu. Bütün bunlar tamamlandı. Haziran ayında hizmete girecek. İzmir’e hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu. Konforlu ve güvenli ulaşım Mustafa Kemal Sahil Bulvarı Karataş Yaya Üst Geçidi çalışmaları kapsamında köprünün ayak temellerine toplam 34 adet fore kazık çalışmasıyla zemin güçlendirilmesi yapıldı. 81 metre uzunluğundaki üst geçidin yoldan yüksekliği 7.75 metre, genişliği ise 3.60 metre olacak. 4 adet yürüyen merdiven ve 2 adet asansör bulunan yaya üst geçidi çevresinde bin 300 metrekarelik çevre düzenlemesi yapılacak. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinde Karataş bölgesinde yapılacak yaya köprüsü, çevresinde bulunan okul, tramvay durağı, sahildeki yaya ve araç trafiğini rahatlatacak, yayalar için konforlu ve güvenli bir platform oluşturacak.

Köy Enstitüleri’nin ruhu İzmir’de yaşatılıyor Haber

Köy Enstitüleri’nin ruhu İzmir’de yaşatılıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Cumhuriyetin 100. yılında açılışını yaptığı Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi, Müzeler ve Kütüphaneler Şube Müdürlüğü ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen “Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi” genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitimli, çağdaş, modern bir nesil yetiştirme hedefinin özgün projesi olan Köy Enstitülerini konu alıyor.  Konak Tan Mahallesi’nde bulunan anı evi, dönemin Köy Enstitüleri’nde okuyan öğrenciler tarafından yapılan, kullanılan araç ve gereçler, tarihi belge, fotoğraf ve kayıt defterlerinin yanı sıra 600 kitap ve dijital kütüphanesiyle gelen ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Dünya üzerindeki ender eğitim modellerinden birisi Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi sorumlusu Özgür Ceylan, anı ve kültür evinin yapıldığı binanın önceki durumunun oldukça kötü olduğunu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin binayı restore ettiğini hatırlattı. Ceylan, “Bu gördüğünüz anı ve kültür evi, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ile birlikte yaklaşık 2 yıl öncesinde başlayan bir araştırmanın sergiye dönüşmüş halidir. Burada hem Köy Enstitülerinde okumuş öğrencilerin hikayelerini hem de Köy Enstitülerinin kuruluş sürecine kadar çoğu şeyi görmeniz mümkün. Dünya üzerindeki ender eğitim modellerinden birisi olan Köy Enstitüleri, yaparak ve yaşayarak öğrenme metodu üzerine kuruluyor. Çünkü yüzde 80 okuma ve yazması olmayan bir ülkeden bahsediyoruz ve köylerde bu oran daha da düşüyor. Köylerde aynı şekilde okuma yazma bilen çocuklara eğitim verilip tekrar köylerinde öğretmen olmaları sağlanıyor. Anı evine ilk başta Köy Enstitüleriyle doğrudan bağlantısı olan ziyaretçiler geldi ama zaman içerisinde ziyaretçi kitlesi genişledi. Fakat en yoğun ilgiyi de öğretmenlerden görüyoruz. Bu da bizi daha çok mutlu ediyor” dedi. Muhakkak bir müzik aleti çalıyorlar, yabancı dil biliyorlar Dönemin Yüksek Köy Enstitüsü mezunlarından Mustafa Acar'ın kızı Ayşe Berrin Bayus ise bir etkinlik sırasında tesadüfen Yeni Kuşak Köy Enstitüsü Derneği ile karşılaştığını ve babasından kalan hatıraları Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’ne bağışladığını belirtti. Anı evinde babasına ait valizi de gösteren Ayşe Berrin Bayus, “Babam Mustafa Acar Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne gitmiş fakat orada bir bina bile yokmuş. Dersleri ilk etapta çadırlarda işlemişler. Ortada bir bina bile yokken okullarını kendileri yapıp o şartlarda tarih, kimya, fizik gibi dersleri okuyorlar. Ama kendilerinden başka bir şey de istiyorlar. Sadece eğitilmesi gereken çocuklar değil, eğitilmesi gereken bir toplum da var diyorlar. Bu yüzden okullarında arıcılık, hayvancılık, terzilik, çiftçilik, marangozluk, terzilik, halı dokuma gibi zanaat eğitimleri de var. Bu vasıfları edinmelerini istiyorlar ki gittikleri köyde kasabada önce çocuğu eğitsin, sonra gidip halkı eğitsinler. 1940'ların Türkiye’sinden bahsediyorum, yüzlerce kitap okumuşlar. Muhakkak bir müzik aleti çalıyorlar, yabancı dil biliyorlar, spor yapıyorlar. Ben babamı hep nasıl hatırlıyorum biliyor musunuz? Ders zamanı derste, ders olmadığı zamanlarda teneffüste bahçede çocuklarla. Ben hiçbir zaman babamın öğretmenler odasına gittiğini bile hatırlamıyorum.  Bir bakarsınız çocuklarla bahçede voleybol oynar, bir bakarsınız atölyeye gitmiş uçak modelleri yaparlar.  Kendisiyle gurur duyuyorum ve ona layık olmaya çalışıyorum” dedi.  “O hafta ne yapıldıysa hep birlikte konuşup tartışıyorlar” Emekli olduktan sonra üretmeye devam etmeyi de babasından öğrendiğini belirten Ayşe Berrin Bayus, “Çünkü onun birinci koşulu hep oydu. Herkes burayı merak etmeli, çünkü o okullarda şu an olmayan bir şey yapılıyordu. Hafta sonu okul temizlikçisinden tutun müdürüne kadar o hafta ne yapıldıysa hep birlikte konuşup tartışıyorlar. Bütün karşıt fikirler demokratik bir ortamda konuşup bir karar alıyorlar, zaten biz şu an onu yapsak kavgalar, gürültüler olmaz” diye konuştu. Ayşe Berrin Bayus, Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’ni hizmete açtıkları için de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Eğer Köy Enstitülerini kapatmasalardı… Bağışçılardan Ahmet Gürel, İzmir için Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi’nin çok önemli olduğunu, çünkü Türkiye'de başka bir yerde örneğinin bulunmadığını söyledi. Birkaç belediyenin denediğini ama başaramadığını belirten Gürel, ''İzmir Büyükşehir Belediyesi burayı değerlendirdi. Bu binanın içinde Köy Enstitülerinin torunları geziyor. Şunu da belirtmek istiyorum, Köy Enstitüleri sadece öğretmen yetiştirmiyordu. Araba tamirciliğinden tutun kaynakçılığa kadar öğrenen öğrenciler vardı. Aynı zamanda doktorlarımız da vardı. Eğer Köy Enstitüleri’ni kapatmasalardı ilerideki süreçte üniversiteye dönseydi ülkede karanlığa dair bir şey kalmayacaktı” şeklinde konuştu. Araştırma yapmak isteyenler için sağlam bir kaynak Türkiye'nin eğitim sorunları üzerine uzun süredir çalışmalar yürüttüğünü belirten bir diğer bağışçı Bekir Özgen ise “1970 yılından beri Köy Enstitüleri üzerinde çalışıyorum. Eğitim kavramı çok geniş ama eğitim tarihimizde Köy Enstitüleri’nin ayrıcalıklı bir yeri var. Onun da iyi bilinmesinde yarar var. Hem şimdiki gençlerimiz için hem yarınki kuşaklar için bunun bilinmesi gerekiyor. Köy Enstitüleri ile ilgili özellikle akademik anlamda araştırma yapmak isteyen ve bu düşünceyi yaymak isteyenler için sağlam bir kaynak burası” diye kaydetti. Böyle bir Anı Evi bırakın Türkiye'yi dünyada tektir Köy Enstitüleri zamanında 4,5 yıl köy öğretmenliği yapan Mevlüt Kaplan, Türkiye'de İzmir'in birçok alanda ilklerin başkenti olduğunu belirterek, “İzmir'i bu açıdan çok severim. 1959 yılında İzmir'e geldikten sonra 23 yıl görev yaptım. Ben özel olarak da böyle bir anı evini kurduğu için bizzat başkanımız Tunç Soyer'e teşekkür ederim. Cumhuriyetin 100. yılında böyle bir anı evi yapılması bırakın Türkiye'yi dünyada tektir. Ben bu durumdan dolayı çok mutluyum. Baktığım gördüğüm kadarıyla bu anı evi Türkiye'de hiç bir il ve ilçede yok. Bizim en çok istediğimiz şeylerden biri buydu, sahip çıkılsın istedik ve Tunç başkan sesimizi duydu” dedi. Burası bir başlangıç Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Genel Başkanı Gökhan Bal, Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi projesi için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile masaya oturduklarını ve projeyi gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Köy Enstitüleri ile ilgili ülkemizde sempozyumdan tutun söyleşilere kadar çoğu şey yapıldı ama yerel yönetim düzeyinde Köy Enstitüleri adını taşıyan bir merkez kurulmadı. Biz şimdiki kuşaklar geçmişte nelerin yapıldığını, nasıl bir eğitim sürecinden geçildiğini görsün istedik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi bu görüşümüzü önemsedi. İzmirliler çok rahatlıkla gelip şimdi burada dijital videolarla geçmişte yapılan her türlü eğitimi görebiliyorlar. Unutturulmak istenen tarih de burada yeniden canlandırıldı. Biz bu ulusal gerçeği derneğimiz olarak Türkiye'ye yaydığımızı da düşünüyoruz. İnsanlar sahip çıkıyor. Burası bir başlangıç” şeklinde konuştu. Öğrencilerin tahta bavulundan mandolinine dev arşiv Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi, Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlanmasının temel taşı olan Köy Enstitülerinin yeri ve önemine dair içerikleri bir araya getirdi. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında temel eğitim, köy öğretmenleri, Köy Enstitülerinin kurucuları, mezunları ve günümüze kalanlar Anı Evi’nin temasını oluşturdu. Bağışçılardan dönemin ruhunu yansıtan çeşitli obje, belge, fotoğraf ve benzeri materyal derlendi. Bağışlanan objeler arasında; bizzat Köy Enstitüsü öğrencileri tarafından yapılmış ya da kullanılmış tahta bavul, saat, tuğla, mandolin, mandolin kutusu, rozet, marangoz rendesi gibi ders araçları yer alıyor. Ayrıca bağış yoluyla edinilen ve APİKAM arşivinden derlenen tarihi belge, diploma, günlük, kayıt defterleri, ders notları, orijinal baskı fotoğraflar gibi materyaller de Anı Evi’nde ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Bilim insanları için dünya ölçeğinde bir kaynak Köy Enstitüsü Anı ve Kültür Evi’nde bir araştırma kütüphanesi ve bir de dijital arşiv sistemi kuruldu. Kütüphanede yer alan tamamı Köy Enstitülerini konu alan 600 kitap ve dijital arşive aktarılan 300’den fazla materyal ile Köy Enstitüleri alanında çalışan araştırmacılara değerli bir veri tabanı sağlıyor. Bu veri tabanına ziyaretçiler Anı Evi’nde yer alan tabletlerden ulaşabiliyor. Ayrıca anı evinde tüm bağışçıların biyografi ve dijital belgelerine ulaşılabilecek bir kiosk ekranı da bulunuyor. Böylelikle Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi, sadece İzmir’de değil Türkiye ve dünya çapında Köy Enstitüleri alanında araştırma yapan akademisyen, tarihçi ve araştırmacılar için önemli bir başvuru merkezi görevi de görüyor.

Başkan deprem anı senaryosu geliştirmeli! Haber

Başkan deprem anı senaryosu geliştirmeli!

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması sebebiyle her 1- 7 Mart tarihleri arası “Deprem Haftası” olarak kabul ediliyor. Bu süre zarfında, olası bir depreme karşı alınabilecek önlemlerin yanı sıra önceden yaşanan depremlerden çıkarılabilecek dersler de hatırlatılıyor. Ancak tüm bunlara rağmen yerel ve merkezi yönetimin hala deprem anında ve sonrasında yapılacaklara ilişkin pek bir planı olmadığını belirten Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, “Kahramanmaraş depreminde gördük ki 3 gün boyunca bölgeye dışarıdan giriş mümkün olmadı. Bu sebeple ise arama kurtarma başta olmak üzere birçok konuda geç kalındı. Buradan anlıyoruz ki bizim deprem anında ve sonrasında ne yapacağımızla ilgili hiçbir planımız yok. O yüzden biz şunu çok önemsiyoruz; İzmir’de bir deprem olduğu taktirde, deprem bölgesine yardımlar nasıl ulaşacağı ve bu kaos ortamı nasıl aşılacağı konusunda bir deprem senaryosu geliştirmeli” konusunda vurgu yaptı. Jeofizik Yüksek Mühendisi Erhan İçöz ise İzmir’deki kaçak yapılara karşı uyarılarda bulunarak “Verilere bakıldığında İzmir’de çok sayıda kaçak yapı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de bu yapıların herhangi bir mühendislik hizmeti almadığı, zemin yapılarının araştırılmadığı çok açık bir gerçek. 99 depreminde yıkılan yapıların büyük bir bölümü bu tür kaçak yapılardı. İzmir’in de bu açıdan büyük bir risk altında olduğu çok açık” sözlerini etti. UZUN VADELİ PLANLAR YAPILMALI Yaklaşan yerel seçimlere dikkat çeken Koray Çetin Önalan, İzmir Büyükşehir Belediye başkanı olacak kişinin öncelikle olası bir depreme karşı şehri hazırlaması gerektiğini vurgulayarak “İzmir’in olası bir depreme hazır olup olmadığı konusuna öncelikle, deprem sonrasında yapılması gerekenler açısından bakmak lazım çünkü Kahramanmaraş depreminde gördük ki 3 gün boyunca bölgeye dışarıdan giriş mümkün olmadı. Bu sebeple arama kurtarma başta olmak üzere birçok konuda geç kalındı. Buradan anlıyoruz ki bizim deprem anında ve sonrasında ne yapacağımızla ilgili hiçbir planımız yok. O yüzden biz şunu çok önemsiyoruz; İzmir’de bir deprem olduğu taktirde, deprem bölgesine yardımlar nasıl ulaşacağı ve bu kaos ortamı nasıl aşılacağı konusunda bir deprem senaryosu geliştirmeli. İzmir büyükşehir belediyesine aday olanlardan en önemli beklentimiz, bir afet anı planı. Aksi taktirde insanlar enkazın altındayken Türkiye’de yollar tıkanıyor. Yardımlar bölgeye ulaşamıyor” şeklinde konuştu. DEPREM MASTER PLANI ÖNEMLİ Öte yandan deprem öncesinde alınacak tedbirlerin de çok önemli olduğunu söyleyen Önalan, İzmir’de bir deprem yaşanma olasılığı için fitili ateşlenmiş dinamit benzetmesinde bulunarak “Türkiye bir deprem ülkesidir ve adete fitili yakılmış dinamit gibidir. Bizim depremle ne zaman karşılaşacağımız dinamitin ipinin uzunluğuna bağlıdır. Yani İzmir’de şu anda da deprem olabilir belli bir süre sonra da. Ancak şunu biliyoruz ki bu mutlaka olacak. Bunun için bizim 20-30 yıllık planlar yapmamız gerek. Bir defa İzmir’de yapı stoku çok eski. İkinci yapılması gereken şey de yapı stokunun yenilenmesi lazım. Zaten biz bugüne kadar, ovalarda, tarlalarda ve diri fayların üstünde yerleştik. Yani yanlış yerlerde yerleştik. Bu yerleşim kültürünü tamamen terk etmemiz ve güvenli yerleşim alanlarına kentleri kurmamız şart” dedi. Son olarak CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay’ın seçim vaatlerinde sıkça söz ettiği “Deprem Master Planı”na değinen Önalan, “Deprem Master Planı son derece önemlidir. Ancak bu plan sözde kalmamalı. Yani bunun üzerine gerçekten gidilmeli ve Deprem Master Planından çıkan sonuçlara uyulmalı ve uygulanmalıdır” diye konuştu. İZMİR’İN RİSK ALTINDA OLDUĞU ÇOK AÇIK Çok yakında seçilecek olan İzmir Büyükşehir Belediye başkanının, deprem konusunda uygulayacağı planları mühendis odalarıyla bir iş birliği kurarak ilerletmesi gerektiğini vurgulayan Jeofizik Yüksek Mühendisi Erhan İçöz, “Depremin bir öncesi, bir sırası bir de sonrası var. Biz yer bilimciler her zaman depremin öncesine hazırlıklı olunması gerektiğini söylüyoruz. Buradan bakılınca, İzmir depreme hazır mı konusunu bu şekilde irdelememiz gerekir. Öte yandan verilere bakıldığında İzmir’de çok sayıda kaçak yapı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de bu yapıların herhangi bir mühendislik hizmeti almadığı, zemin yapılarının araştırılmadığı çok açık bir gerçek. 99 depreminde yıkılan yapıların büyük bir bölümü bu tür kaçak yapılardı. İzmir’in de bu açıdan büyük bir risk altında olduğu çok açık. Diğer taraftan İzmir’in pek çok semtinde çok dar sokaklar bulunmakta. Bunun da deprem için risk faktörü olduğunu bellidir. Ayrıca Türkiye’de ilk kez İzmir’de ‘Deprem Master Planı’ uygulanmıştır ve bu plan oldukça önemlidir. Ancak eksikleri bulunmakta. Eğer yerel yönetimler bu eksikleri giderirse İzmir’in deprem açısından yapısı çok iyi olacaktır. Nedir bu eksiklikler derseniz; bu çalışmada jeolojik araştırma yapılmış, sondajlama usulüyle binaların durumu araştırılmıştır ancak jeofizik çalışma hiç yapılmamıştır. Bu da depremin en önemli bileşenlerinden birisidir. Bu nedenle İzmir’in tamamının jeofizik yöntemlerle araştırılıp, mevcut fay hatlarının durumu, zemin yapısının dağılımı, binaların buna göre zemin-yapı ilişkisine uygun olup olmadığının mutlaka araştırılması gerekir. Çünkü bir bina sağlam bile olsa, zeminle uyumsuzsa depremde yıkılması kaçınılmazdır. Seçilecek olan belediye başkanı eğer, Deprem Master Planı’nı mühendis odalarıyla el ele geliştirirse çok iyi sonuçlar alınacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

İzDoğa “İzmir Dönüşüm Sertifikası” vermeye başlıyor Haber

İzDoğa “İzmir Dönüşüm Sertifikası” vermeye başlıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İzDoğa, İzmir Dönüşüm Sertifikası vermek için yetkili kurum oldu. NAC’ın (Ulusal Akreditasyon Merkezi) akredite ettiği İzDoğa, insan sömürüsü içermeden geri dönüşüm yapan firmalara ve onların ürünlerine sertifika veren kuruluş olmaya hak kazandı. Üretim zincirinde atık toplayıcılarını iyi şartlarda ve sigortalı olarak çalıştıran, çalışanların sağlığını gözeten firmalar İzDoğa’nın sertifikasyon denetimlerini tamamladıktan sonra İzmir Dönüşüm Sertifikasını almaya hak kazanacak. İzmir Dönüşüm Sertifikasını alan geri dönüşüm firmaları bu belge sayesinde piyasaya sürdükleri ürünlerin emek sömürüsüne konu olmadığını tüketicilerine ispatlayacak ve böylelikle ürünlerinin katma değerini artıracak. Sertifika alan kuruluşlara ürünlerinin üzerinde kullanılmak üzere bu programa özel hazırlanan “İ” logosunu kullanma hakkı verilecek. Böylelikle İzmir Dönüşüm Sertifikası bir yandan sokak toplayıcıları için bir toplumsal güvenlik kalkanı oluştururken, diğer yandan doğayı koruyacak ve bu sertifikayı alan kuruluşların kazancını artıracak. İzmir Dönüşüm Sertifikası nedir? “İzmir Dönüşüm”, ISO 17065 kapsamında İzdoğa tarafından hazırlanan bir sertifika programı. Program, atık toplama ve geri dönüşüm alanında çalışanların istihdam koşullarını iyileştirerek toplumsal adaleti yükseltmeyi ve sektör çalışanlarının yaşam standartlarını artırmak için öncü bir rol oynamayı amaçlıyor. Programın çalışanların refah seviyesini koruyup artırması, ayrıca atık toplama ve ayrıştırma faaliyetinin de doğayla uyumlu şekilde gerçekleşmesini sağlaması hedefleniyor. İzmir Dönüşüm Sertifika programına başvurmak isteyen kurum ve kuruluşlar  izmirdonusum.com sitesini ziyaret edilebilir. Türkiye’nin her bir yanından geri dönüşüm firmalarına başvuru yapabiliyor.

İzmir’de tıbbi atıklar evsel atığa dönüştürülüyor Haber

İzmir’de tıbbi atıklar evsel atığa dönüştürülüyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin maske ve eldiven kullanımının yoğun olduğu pandemi dönemi olan 2020’de Menemen’de devreye aldığı tıbbi atık sterilizasyon tesisinde kentten toplanan 30 bin tonun üzerinde tıbbi atık evsel atığa dönüştürüldü. Kentteki sağlık kuruluşlarından çıkan tıbbi atıkların toplandığı tesis Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise en modern tesisleri arasında yer alıyor.  En modern çevreci tesis Kentteki tıbbi atıkların 15 lisanslı özel donanımlı araçla el değmeden toplandığını belirten İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı Sıfır Atık Planlama ve Katı Atık Değerlendirme Tesisleri Şube Müdürü Işıl Konya, “Son bir yılda 2 bin 800 noktadan 33 bin kez toplama işlemi yaptık. Hastalık bulaştırma riski olan atıkları topluyor, sterilize ediliyor, evsel atık niteliği kazandırıyor, temasında risk barındırmayacak hale getiriyoruz. Tıbbi atıkları toplama ve yönetme sistemimiz sayesinde kentimiz daha güvenli. Modern tesisimiz Türkiye’nin en çevreci sistemine sahip. İş sağlığı ve güvenliği açısından da yüksek standartlarda” dedi. Doğal su varlıkları korunuyor İzmir’de aylık 1 tonun üzerinde tıbbi atık üreten 64 büyük hastane ve 27 diyaliz merkezi olmak üzere 2 bin 59 adet sağlık kurumu ve kuruluşu bulunuyor.  Tıbbi atıklar buralardan kovalı sistemle el değmeden, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun bir şekilde toplanarak, lisanslı araçlarla taşınıyor. Kovalı toplama ve taşıma sistemi, tıbbi atıkla teması en aza indiriyor. Sağlık kuruluşlarında tartılarak ve radyasyon ölçümleri yapılarak teslim alınan tıbbi atıklar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetimi yapılan çevrimiçi mobil atık takip sistemi ile kayıt altına alınıyor. Buhar üretim ünitesi ile sterilizatörler arasında enerji geri kazanım sistemi de kuruldu. Böylece yoğuşma suyunun geri devir sayısını artıran ekipmanlar aracılığıyla doğal su varlıklarının korunması da sağlandı.

İZBB Başkanı Soyer'den üreticilere hayvan desteği ve süt alım fiyatında artış müjdesi Haber

İZBB Başkanı Soyer'den üreticilere hayvan desteği ve süt alım fiyatında artış müjdesi

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda başlatılan ve çiftçinin, köylünün doğduğu yerde doymasını sağlayan kırsal kalkınma destekleri aralıksız devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen “Kırsal Kesimde Gelir Getirici Faaliyetlerin Desteklenmesi” projesi kapsamında Menderes’te 11 mahalleden 21'i kadın olmak üzere 73 üreticiye 267 küçükbaş hayvanı dağıtıldı. Hayvan dağıtım törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Köy Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer, Menderes Belediye Başkan Vekili Erkan Özkan, Cumhuriyet Halk Partisi geçmiş dönem İzmir Milletvekili Musa Çam, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Murat Aydın, muhtarlar, kooperatif başkanları, meclis üyeleri ve çok sayıda çiftçi katıldı. “Toprağımızın bereketine sahip çıktık” Törende konuşan Başkan Tunç Soyer, “Türkiye tarımının geldiği noktaya rağmen İzmirli çiftçiyle beraber zorlukları aştıklarını ifade etti. Başkan Tunç Soyer, “Her geçen gün maliyetler katlanarak artarken, yanlış devlet politikaları toprağımızın bereketini yok ederken, biz hiçbir zaman vazgeçmedik.  Köylünün, doğduğu ata topraklarını terk etmek zorunda kaldığı, çiftçilerimizin elindeki ürünleri yollara döktüğü, kırsaldaki gençlerimizin, şehirlerde karın tokluğuna iş aradığı, kısacası milletin efendilerinin yerinden yurdundan edildiği böylesine hazin bir dönemde enseyi karartmadık. Omuz omuza verdik. İzmir’de çiftçimizle, çobanımızla bu milletin efendileriyle kocaman bir aile olduk. Toprağımızın bereketine sahip çıktık. Ve dedik ki hiçbir İzmirli yatağa aç girmeyecek. Bu şehirde refahı ve adaleti büyüteceğiz. Aradan geçen 5 yılın ardından sözümüzü misliyle yerine getirdiğimizi görmekten şeref duyuyorum.  Hep birlikte, az zamanda büyük işler başardık. İzmir'i Türkiye tarımını kalesi haline getirdik” şeklinde konuştu. “İzmir Tarımı hareketimiz bir Cumhuriyet devrimidir” Başkan Soyer, “Milliyetçilik hamasetle olmaz. Bu vatanı sevmek demek, onun dağlarını, ağaçlarını, derelerini korumak demektir. Bu cennet yurdun, toprağını yaşatmak, dağlardaki çoban ateşini korumak demektir. Bereketi çoğaltmak, yerli ve milli olana yani bu ülkenin öz değerlerine sahip çıkmak demektir. Bizim için vatanseverlik budur. Eğer bu ülkenin topraklarına, nehirlerine siyanür zehrinin akmasına müsaade ediyorsan, küçük üreticinin hakkını, dev gıda tekellerine peşkeş çekiyorsan, İthal ve bereketsiz tohumlarla, yanlış tarım politikalarıyla bu ülkede üretimi durma noktasına getiriyorsan, tarımın doğduğu toprakları, Anadolu'yu kuraklığa ve yoksulluğa mahkûm ediyorsan, kimse kusura bakmasın. Bunun adı en hafif tabirle hıyanettir. Bu hıyanete asla müsaade etmeyiz. Çünkü biz ‘Köylü milletin efendisidir’ diyen Mustafa Kemal'in evlatlarıyız. Cepheye çıplak ayaklarıyla, kağnılarla mermi taşıyan Anadolu köylüsüyüz. Hasan Tahsin’iz, Biz İzmiriz. Tarımda dışa bağımlılığımızı sonlandırmak, bu toprakların bereketini artırmak için başlattığımız İzmir Tarımı hareketimiz bir Cumhuriyet devrimidir.  Egemenliğin, yeniden kayıtsız şartsız milletin olması için başlattığımız bu refah projesinin iki ana hedefi var. Kuraklık ve yoksullukla mücadele etmek” şeklinde konuştu. “Küçükbaş sütünün fiyatını yüzde yüz regüle ettik” Başkan Soyer, konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılında çiğ küçükbaş hayvan sütü alım fiyatını yüzde 76 artırarak keçi sütünün litre fiyatını 30, koyun sütünü 37 lira olarak belirlendiği çiftçilere müjdeleyerek, “İzmir Tarımı programımızın en önemli ayaklarından biri Mera İzmir projemiz. Bu çalışmamız kapsamında, İzmir'in dağlarını, köylerini, meralarını bucak bucak, ağıl ağıl gezdik. 5 bin 117 çobanımızın kapısını çaldık; Çoban Haritamızı geliştirdik. Hayvanlarını merada otlatarak besleyen çobanlarımıza ve küçük üretici kooperatiflerimize alım garantisi sunduk. Süt ve et alımı yaptığımız çobanlarımızın yerli ve atalık tohumlardan üretilen yemleri kullanmasını teşvik ettik. Çobanlarımızın sütünü piyasanın iki katı bedelle satın aldık. İzmir'de üretilen sütün sadece 10'da 1'ine talip olmamıza rağmen küçükbaş sütünün fiyatını yüzde yüz regüle ettik. Topraklarımızın öz değerini yeniden ekonomiye kazandırdık. Bugünkü törenimiz vesilesiyle size müjdeli bir haber vermek istiyorum. 2024 yılında çiğ küçükbaş hayvan sütü alım fiyatımızı yüzde 76 artırarak keçi sütünün litre fiyatını 30, koyun sütünü 37 lira olarak belirledik. Hayırlı, uğurlu, bereketli olsun” diye konuştu. “Ne sizden, ne sizin eserinizden asla vazgeçmem” Başkan Soyer, “Tüm dünyada tarım çökerken, Avrupa'nın her yerinde çiftçiler sokağa dökülmüşken, ekonomik kriz tavan yapmışken, İzmir'de gerçekleştirdiğimiz bu göz kamaştırıcı dönüşümün tek bir sebebi var. Çiftçimiz açsa kentlimiz de aç. Bugün soframıza bir somun ekmek koyabiliyorsak, çocuklarımıza süt içirebiliyorsak sizin sayenizde. Ayağınıza taş değmesin. Sadece İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum 5 yıl boyunca değil, ömrüm boyunca son nefesime kadar sizin yanınızda olmaya devam edeceğim. Daha gideceğimiz çok yol var. Ben uzun yol koşucusuyum, maraton koşucusuyum. Son nefesime kadar ne sizden, ne sizin eserinizden asla vazgeçmem. Nerede olursam olayım, gücüm ne kadarına yeterse yetsin, sizin sorunlarınızın çözümü için Allah ne verdiyse sonuna kadar yanınızdayım.  Emin olun birlikte yürüyecek çok yolumuz var. Çünkü bizim için üreticiyi korumak, kutsal vatan toprağını korumak demektir. Kimse bizi bu yoldan döndüremez. Mücadelemize geçim derdi yaşayan tek bir çoban, umut ışığının söndüğü tek bir ağıl kalmayıncaya dek devam edeceğiz.  Bu toprakları rant çetelerine ve tohum tekellerine teslim etmeyeceğiz. Mutlaka ama mutlaka başaracağız” ifadelerini kullandı. Başkan Soyer’in konuşması İzmirli çiftçiler tarafından ayakta alkışlanarak, “İzmir seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı. “Büyükşehir’in büyük desteğini gördük” Menderes Belediye Başkan Vekili Erkan Özkan, “Tüm üreticilerimiz adına Tunç başkanımıza teşekkür ederim. Başka bir tarım mümkün sloganıyla başlayan ve İzmir’in kırsalında her noktaya ulaşan bu proje, üreticilerimize büyük bir katkı sağladı. Menderes Belediyesi olarak bünyemizde kurduğumuz Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’yle çiftçimizin sesi olduk. Yaptığımız çalışmalarda Büyükşehir’in büyük desteğini gördük. Ücretsiz toprak analizi kapsamında 5 bin vatandaşımıza destek sağladık. 30 dönüm arazide yerel tohum merkezini kurduk. Atalık yerel tohumları fide haline getiriyoruz. Bütün bu destekler için başkanımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.  “Bu güç, aslında kendi içimizden, topraktan aldığımız bir güç” İzmir Köy Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, “Biz İzmir Köy Koop Birliği olarak, İzmir’de 1971’den beri köylünün örgütlü gücüyüz. Bu güç, aslında kendi içimizden, topraktan aldığımız bir güç. Tabii ki yerelle buluştuğu zaman Türkiye’ye örnek projeler çıktı. Tunç başkanım, en son Sünger Kent projesiyle Bademli’de bize can suyu oldunuz. O zaman da aynı şeyi söyledik, şimdi de aynı şeyi söylüyoruz; teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.  “Başka bir tarım mümkünmüş” S.S. Kozak Çamavlu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Kocataş, “4 yıl önce çıktığımız bu yolda Tunç başkanımız elimizden tuttu; biz de kooperatifçilikle tanıştık. Zorluklarla ve umutla başladığımız yolda başarılı olduk. Ben ilk günden bu yana şunu söyledim; Tarım Bakanımızın yapması gerekeni Tunç başkanımız yapıyor dedim. Başka bir tarım mümkün denildi, biz acaba mümkün mü diye düşündük. Ama gördük ki başka bir tarım mümkünmüş. Sizin hakkınız bizim üzerimizde çok başkanım” şeklinde konuştu. “Bizi bu zor günlerde yalnız bırakmadınız” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eğitimlerini tamamlayarak küçükbaş hayvan almaya hak kazanan üreticilerden Sevda Akıcı, “5 yıldır hayvancılıkla çiftçilikle uğraşıyorum. Tunç başkanımız biz kadın üreticilere hem destek oldu, hem iş imkanı sundu” dedi. Üretici Merve Akçaoğlu ise, “Bu projeyi bize sundukları için Tunç başkanımıza, Neptün hanıma çok teşekkür ederim. Sayenizde güzel bir eğitim aldık, şimdi de hayvanlarımızı alıyoruz. Bizi bu zor günlerde yalnız bırakmadınız” diye konuştu. 73 üreticiye 267 küçükbaş Törenin ardından Başkan Soyer eşliğinde kura çekimine geçildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Menderes’te düzenlediği eğitimlerde 11 mahalleden 21’i kadın olmak üzere 73 üretici küçükbaş hayvan almaya hak kazandı. 73 üreticiye 180 kıvırcık ırkı koyun, 83 kıvırcık ırkı koç, 3 maltız ırkı keçi ve 1 Maltız ırkı teke olmak üzere 267 küçükbaş hayvan dağıtıldı. 530’u kadın 3 bin 706 üreticiye destek İzmir Büyükşehir Belediyesi, ekonomik olarak dezavantajlı köylerde ve dağ köylerinde hayvancılığı desteklemek amacıyla hayata geçirilen kırsal kalkınma projesi kapsamında, Aliağa, Bayındır, Bergama, Beydağ, Dikili, Foça, Güzelbahçe, Karaburun, Kemalpaşa, Kınık, Kiraz, Menderes, Menemen, Ödemiş, Seferihisar, Selçuk, Tire, Torbalı ve Urla ilçelerinde, 530'u kadın olmaz üzere 3 bin 706 üreticiye toplam 14 bin 431 küçükbaş hayvan dağıtımı yaptı. Menderes’te ise 16 mahalleden 65 üreticiye 260 küçükbaş hayvan dağıtılırken, küçükbaş hayvancılığın desteklenmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla  17 mahallede 67 üreticiye 2 bin 523 çuval (126 ton)  kuzu büyütme yemi dağıtıldı.

‘Faaliyet’ görüşmelerinde gerginlik! CHP’li üyeler AK Partili Hızal’ı protesto etti Video Galeri

‘Faaliyet’ görüşmelerinde gerginlik! CHP’li üyeler AK Partili Hızal’ı protesto etti

TENZİLE AŞÇI İzmir Büyükşehir Belediyesi Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı 3. Bileşimi, Meclis Birinci Başkan Vekili Mustafa Özuslu idaresinde gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de oturum boyunca salonda hazır bulundu. Büyükşehir ve ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 2022 Yılı Faaliyet Raporu’nun görüşüldüğü oturuma damgasını vuran konu ise, yatırımlar konusunda yapılan tartışmalar oldu. CHP grubu İzmir’e yatırım yapılacağını söyleyerek merkezi iktidarı eleştirirken AK Parti grubu ise deprem-kentsel dönüşüm ve ulaşım başlıklarında yatırım ve ‘faaliyetsizlik’ eleştirisi yaptı. Oturumda, AK Parti Grup Başkanvekili Hızal’ın konuşmasında kullandığı bazı ifadelerin ardından CHP’li meclis üyeleri tarafından protesto edildi. AYDIN’DAN İZMİRLİLERE ‘KEŞİF’ ÇAĞRISI CHP Grubu adına raporu değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, siyasi tercihlerin hizmette ‘kilit belirleyici’ olduğunu ifade ederken Buca Cezaevi planı örneğini vererek “Bugünkü siyasi iktidar da tercihini üretenden değil sermaye ve zenginden yana olduğunu ortaya koymaktadır. Büyükşehir’in 2022 faaliyet yılı bu tercihin tam tersidir. Bugünkü siyasi iktidarın tercihinin çalışandan, üretenden değil sermayeden olduğunu sadece bir veriye bakarak bile söylemek mümkün. Ama biz kamu yararını gözetmeye devam edeceğiz. İzmir’in Buca ilçesinde boşaltılıp yıkılan Buca Cezaevi alanının kamu yararına değil, ranta ve betona teslim edilmesine karlı çıkmaya devam edeceğiz. Bakanlık planının iptali için yaptığımız davada yürütmeyi durdurma kararını Bölge İdare Mahkemesi kaldırdı. Yerinde keşif yapılarak araştırılmasını istedi. İzmir 4. İdare Mahkemesi bu keşif için bir tarih belirleyecek. Buradan İzmir halkına bir çağrı yapıyoruz. Bu keşif gününde Buca Cezaevi arazisinde olalım. Hep birlikte toplumsal talebimizi dile getirelim. Biz o arazinin halka ait olduğunu ve İzmirlilerin kullanımına açılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz o arazinin İzmir’in kurutuluşunu 100. yılında satıldığını unutmayacağız. Siz bulduğunuz her boş alana göz diker, oraları da binayla donatmaya çalışırsınız ve bunu gelişmişlik olarak pazarlarsınız. Sözün özü; kimin yararını gözettiğiniz, gelecekte nasıl bir ülke hayal ettiğinizi ortaya koyan hep tercihleriniz ve bu tercihlerinize göre ürettiğiniz siyasettir. O nedenle hiçbir şey siyaset üstü değildir. Her şey siyasi tercihlerinizle belirlenir. Ben CHP’nin siyasi tercihlerinin Büyükşehir’in faaliyetlerini nasıl etkilediğini anlatacağım. Büyükşehir 2022’de de görev tanımını hayata geçiren faaliyetler ortaya koydu. Tüm baskılara ve engelleme çalışmalarına rağmen geniş halk zümrelerin hayatına dokunacak işler yapıyoruz” dedi. “HİÇBİR METROMUZUN GİRİŞİNDE U HARFİ YOK” Ulaşım projelerini değerlendiren Aydın, Buca Metrosu örneğini vererek “Büyükşehir 2022 yılında ulaşım faaliyetlerine büyük kaynak ayırdı. Büyükşehir, toplu ulaşımı özendirmeyi, toplu ulaşımı büyük oranda raylı siste demir tekerli araçlarla vermeyi benimsedi. Bu kapsamda en büyük yatırım harcamalarını raylı sistemlerin kurulmasına ayırıyor. Bunların bir kısmını öz kaynaklarla yaparken bir kısmı için uluslararası yatırım kredilerine başvurup onları kullanıyor. Buca Metrosu inşaatı 2022 yılında tüm engellemelere rağmen başladı. 4 yılın sonunda İzmir halkının hizmetinde olacak. Büyükşehir inşaata başlayıp parayı yolda buluruz anlayışıyla hareket etmedi. Parayı en başta buldu. Buca Metrosu 1 milyar Avroya yakın bedeliyle İzmir’de yapılmış en büyük kamusal yatırım. Ama biz beklerdik ki hepimizin ödediği vergileri alan ve çarçur eden merkezi hükümetin İzmir’deki en büyük yatırıma sahip olan kurum olmasını isterdik. İZBB ayrıca 2022 yılında Karabağlar-Gaziemir Metrosu için de yola çıktı. Bu yatırımda Buca Metrosu yatırımını 2’ye katladı. 2 milyar 105 milyon avroluk bütçesi ile İzmir’in en büyük yatırımı olacak. Yani kendi yaptığımızın daha iyisini yine biz yaptık. Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim hiçbir metromuzun girişince U harfi yok. Tamamı Büyükşehir tarafından yapıldığı için M harfi vardır. Umarız ki İzmir’de ulaştırma Bakanlığı’na ait metrolar da olsun ve biz de U harfini görelim” diye konuştu. “PLANLADIKLARI HIZLI TREN, ARTIK HIZLI TREN DEĞİL” Ankara-İzmir Hızlı Tren Hattı projesine ilişkin dikkat çeken bir detayı da paylaşan Aydın, merkezi iktidara yatırım eleştirisinde bulunarak, “Yılan hikayesine dönmüş bir proje… önce şunu soralım: Ankara-İzmir hızlı tren hattı nerede? En son Salihli civarlarında olduğu söylenmişti. Nerede ve ne zaman hizmete açılacak? 10 yıl geçti 5 ulaşım bakanı değiştir ama bir türlü o hızlı tren hattı açılamadı. Tıpkı Bayraklı Şehir Hastanesinde olduğu gibi hızlı trende de açılış tarihi konusunda rivayet muhtelif. En sonunda tarih vermeyi de bıraktılar ve hat açıldığında kaç yolcu taşıyacaklarını söylediler. Ankara-İzmir hızlı tren hattı nerede kaça mal olacak? Proje ilk yapıldığı 2.3 milyar dolardı. Ama bu parayla iş bitmedi. İşi üstlenen firma 19 Mart 2022 tarihinde bir müjde verdi. Hızlı tren için 17 Mart 2022 tarihinde 2,3 milyar dolarlık kredi bulunmuş.  Ne demek bu? Hızlı tren için temel atıldığı tarihte bu projenin finansmanı yokmuş ve 9 yıl sonra para arayışına girilmiş. Tüm konuşmalara bakarsak 2013 yılında temeli atılan hat, bu tarihten 12 yıl sonra açılmış olacak Mayıs’tan itibaren mevcut iktidar olmayacağı için 2025’te tarihinde açılışını yapacağız. İzmirlinin o hatta ihtiyacı var. Ama hepimizin gözden kaçırdığı bir şey var. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı İzmir’le ilgili yatırımlarını duyurduğu raporda projeyi Ankara – İzmir hızlı tren projesi olarak tanımlıyor ve hattın dizayn edilen hızının saatte 250 Km olduğunu söylüyor. Ankara-İzmir Hızlı Tren Hattı Projesinde 2021 yılında yapılan değişiklikle bu hattın adı artık ‘yüksek standartlı demiryolu’. Yani artık ne zaman İzmir’e geleceği belli olmayan trenimiz hızlı tren değil. Yani devri iktidarlarında yapmayı planladıkları hızlı tren, artık hızlı tren değil. Ama merak etmeyin CHP iktidarında biz tüm ülkeyi demir ağlarla örmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “KISA ÇÖP UZUN ÇÖPTEN HAKKINI ALACAK” Mali yapı ve yatırım konularına da değinen Aydın, vergi ve yatırı kıyası yaparak “Ekonomik gelişme de yerel yönetimler için çok önemli. Şehrin yaşanacak bir şehir olması şehrin değerini artırır. İzmir güzel ve yaşanacak bir şehirdir. Ama bunlar kendiliğinden olmuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi mali yapısını güçlü tutmaya çalışıyor. Ulusalar arası kulunlarlar tarafından en yüksek kredi notunu almak için çalışıyoruz. Güçlü finansal yapımızı ve dinamik ekonomimiz sayesinde Fitch Ratings, İBB’nin kredi notunu dördüncü kez en yüksek kredi notu olan AAA olarak belirledi. Örneğin; İZBB şu anda borçlanma limitinin sadece yüzde 16’sını kullanıyor. Yüzde 86’sını kullanmıyor, kendisi halletmeye çalışıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi kullandığı kredilerin önemli bir kısmını yatırıma özellikle de metro gibi büyük ulaşım yatırımlarına harcıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi kullandığı kredilerin önemli bir kısmını yatırıma özellikle de metro gibi büyük ulaşım yatırımlarına harcıyor. İZBB harcamalarında yüksek yatırım oranını 2022 yılında da korudu. 2022 yılı harcamalarımızın yüzde 32’si yani yaklaşık 5 milyar lirası yatırıma harcandı. Bu rakam halen İzmir’de yapılan tüm kamu harcamalarının üçte ikisini oluşturmaya devam ediyor. 2022 yılında İzmir’de 186 km otoyol vardı deniliyor. 2023 son raporuna göre bu, 321 km’ye çıkmış. Bu rakam bize şunu söylüyor: Merkezi Hükümet Büyükşehir’e yılda sadece 8 km yol yapmış demek oluyor. İzmir vergi ödemede üçüncü şehir olduğu halde kamu yatırımlarında 70 ile 73 sıralar arasında gidip gelmesini nedenini size hep soracak. İstediğiniz kadar rakam ve kelime oyunu yapın. Bu şehre bu şehrin ödediği verginin kat ve kat altında yatırım yaptığınızı söylemeye devam edeceğiz. Bu partizan tutumu ile getireceğiz Büyükşehir, bu cezalandırma politikalarına daha önce boyun eğmedi bundan sonra da boyun eğmeyecek. En sonunda kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak” dedi. HIZAL’DAN BAŞKAN SOYER’E 3 SORU Konuşmasına Başkan Soyer’e soru yönelterek başlayan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal ise ‘deprem ve kentsel dönüşüm’ odaklı konuşarak şunları söyledi; “Bu faaliyet raporu görüşeceğimiz son faaliyet raporu. Biz bu raporda bu şehri yöneten anlayışı ve bu anlayışın başında bulunan İZBB Başkanının 4 yılını değerlendireceğiz. Belediyecilik denilince akla 2 ana husus gelir. Birincisi; bir şehrin ve o şehirdeki tüm canlıların ve unsurların günlük temel ihtiyaçlarının belediyecilik anlamında karşılanması. İkincisi, günün koşullarına ve çağın gerekliklerine göre ortaya çıkacak yeni ihtiyaçların, problemlerin ve sorunların nasıl giderildiğine bakılır. Bunlar birbirinden ayrılamaz iki önemli unsurdur. Birinden birini yapmazsanız başarısızsınız, ikisini birden yapmazsanız o şehir için facia olur. Biz bugün 4 yılı hatta 25 yılı konuşacağız. Sayın Başkan’a birkaç soru sormak isterim. Başkana göre İzmir’in en temle sorunu nedir ve bu soruna karşı ne gibi adımlar atmıştır. İki… Sayın Başkana göre göreve geldiğinden bu yana ve göreve gelmeden önceki süreçte verdiği vaat ve sözlerin yüzde kaçını yerine getirmiştir? Üç… Başkana göre İzmir temel belediyecilik hizmetleri açısından ileri mi gitmiştir yoksa geri mi gitmiştir? Günümüzde İzmir’in en temel sorunu deprem ve kentsel dönüşümdür. Bu şehrin ne kadar çarpık bir kent yapısı içinde olduğunu bu kenti 25 yıldır CHP anlayışını yönettiğini biliyoruz. DEMEK Kİ İZMİR DEPREME HAZIRLIKLI DEĞİLMİŞ Türkiye’de gecekondulaşma oranının en yüksek olduğu kenttir İzmir. Deprem gerçeği bugün ortaya çıkmış bir gerçek değil. Faylar buğu ortaya çıkmadı. Tunç Soyer’in göreve gelmesinden önce de vardı bunlar. Ama deprem gerçeğiyle ilgili Büyükşehir ne yaptı? 30 Ekim depreminden önce Sayın Başkan   ‘İzmir deprem hazırlıklı’ dedi. Sonra 30 Ekim depremi oldu. Sayın Başkan o gün Kiraz’dan Bayraklı ’ya 4 saatte gelebildi. Demek ki İzmir, depreme hazır değilmiş. Arkasından 6 Şubat’taki asrın felaketi dediğimiz büyük deprem oldu. Bu depremden sonra Sayın Başkan ‘bundan sonra biz İZBB olarak bütçemizin yüzde 10’unu depreme ve kentsel dönüşüme kullanacağız’ dedi. Burada bir tartışma var. Bütçenin mi yoksa yatırım bütçesinin yüzde 10’u mu? PR BÜTÇESİ ARTIRILMIŞ Sayın Başkan ayrıca ‘İzmir’in yapı stokunun yüzde 85’i depreme dayanıklı değil’ dedi. Bunu bir başkanın 6 Şubat depreminden sonra dile getirmesi çok acıdır. Peki Büyükşehir deprem için neler yaptı? 201-2021 yılları arasında 8,5 milyar yatırım ayırmış. Bunun yüzde 10’unun depreme ayrışaydı 850 milyon ederdi. Peki ne kadar kullanmış? 33 milyon! Binde 40! 2022 yılında performansınız ne? Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’na 55 milyon bütçe ayarmışsınız ama sonra bunun birazını keserek bu 55 milyonun 30 milyonu kullanılmış. Kapatın o daire başkanlığını. Çünkü onlardan başak uzmanlar var bu şehirde. Sizin İzmirlilere deprem ve kentsel dönüşüm noktasında 2022 yılında İzmirlilere 80 milyon borcunuz var. Siz 2022 yılında PR işlerine 70 milyon yetmemiş 104 milyona çıkarmışsınız. İşte depreme ve kentsel dönüşüme bakış açınızı gösteren rakamlar. Bir işi yapmış olmak için yaparsanız o işlerden sonuç alamazsınız. Sayın Başkan sürekli İzmir’in yapı stokuyla ilgili çalışmalar yapıyoruz diye övünüyor. Siz bunu yapıyorsunuz da bunu düzeltmek için neler yapıyorsunuz? Fay haritası çıkarıyorsunuz da bunları imar planlarına işliyor musunuz? Yoksa Güzelbahçe Yelki civarında hala imar ruhsatı veriyor musunuz? Veriyorsunuz. İşte bu yüzden –mış gibi yapıyorsunuz. BÜROKRATLARI UYARIYORUM! ZİMMET ÇIKAR! 6 bölgede 2012 yılından bu yana 6 bölgede kentsel dönüşüm çalışması yürütüyorsunuz. 33 bin bağımsız bölümün dönüştürülmesi gerekirken sadece 970 bölüm dönüştürmüşsünüz. Sizin 4 yılınız… Gerçi siz kendinize İZBETON adında pelerinsiz bir kahraman buldunuz. Örnekköy 4. etap. Gelmesi gereken seviye yüzde 70, gelinen nokta yüzde 15. Sizin bu inşaatları 4 ay sonra bitirmeniz gerekiyor. Bitmezse İZBETON Büyükşehir’e ceza ödemek zorunda kalacak. Ama siz bürokratlarla konuşacaksınız bu ceza ödenmesin diye. Ben bürokratları uyarıyorum. Zimmet çıkar. Sakın yapmayın.  Uzundere’de Mart ayında temel atacaktınız. Ama atmadınız. Kim engelledi? Hiç kimse. Sizin beceriksizliğin yüzünden orada temel atılamadı. Bunlar kentsel dönüşüm faaliyetlerinizden bazıları. Asıl sorun olan yer Ballıkuyu. Oradaki emsalleri Büyükşehir verdi. Hadi yapın kentsel dönüşümü. Kentsel dönüşüm mü yapacaksınız yoksa oranın siluetini mi bozacaksınız? Bu planlamalar bile bize İZBB’nin ne kadar becerisizi olduğunu gösteriyor kentsel dönüşüm konusunda. DEPREM KADAR CHP’NİN BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI DA TEHLİKELİ Siz yüzde 10’u ayırmadığınız gibi göreve geldiğinizden bu yana bazı satışlar oldu. Bin 898 adet Büyükşehir’e ait konut ve mesken varmış. 2022 yılına baktığımda bu sayı 780’e düşmüş. Yani 1 milyar lira değer. Bari konut sattınız keşke konut yapsaydınız. Genel Başkanınız deprem konutlarını ücretsiz yapacağız diyor. Ama partisinin yönettiği İzmir’de ücret lamasına rağmen konut üretemeyen bir yönetim var. Bu kentin başkanı 1 adet anahtar teslim yapılamadı. İzmir için deprem ne kadar tehlikeliyse, deprem gerçeğini ve kentsel dönüşüm ihtiyacını görmeyen CHP belediyecilik anlayışı da o kadar tehlikeli.” İZMİRLİLERE 2 YIL BORÇLUSUNUZ Ulaşım ve trafik konularına da değinen Hızal, raylı ulaşım konusunda önemli iddialar ortaya atarak, “Ulaşım, altyapı, çevre, trafik… Son 4 yılda İzmir’in trafik sorunu azaldı mı arttı mı? Büyükşehir bu sorun için İzmirlilere ‘araçlarınızı kullanmayın’ önerisi dışında bir şey yaptı mı? Sayın başkan bu konuda seçilmeden önce onlarca vaatte bulundu. Battı-çıktı, yeni ulaşalım yolları dedi. Hani viyadükler bu yılın başında açılacaktı? Neden açılamadı? Hani tünel inşaatları hızlıca bitecekti. 2016 yılında başlayan inşaat 2025 yılında bitecekmiş. Maliyetler arttı diyorsunuz ama biz kabiliyetsiziz demiyorsunuz. Geçen yıl Mürselpaşa Altgeçidi yapılacak dedin. Yapılamadı. Çünkü ihaleyi yanlış yaptınız. O ihaleye çıkarken sütünden gecen demiryollarını görmediniz. Şimdi yeni ihale için çalışıyorsunuz. Ayrıca… Siz sünger kent deyip yolları köstebek yuvasına çeviriyorsunuz ya… Sünger kent aslında su geçiren asfalt ve kaldırımlardır. Siz daha doğru düzgün asfalt ve kaldırım yapamıyorsunuz sonra da sünger kent diyorsunuz. Bir konuda sizi tebrik etmek istiyorum. Reklamı ve algıyı muhteşem yapıyorsunuz. İzmir’e hiç gelmemiş biri Sayın Başkan’ını bir ulusal kanalda izlese ‘İZBB ne muhteşem metro inşaatları yapıyor’ der. Gelelim gerçeklere… Metro denilince aklımıza Narlıdere Metrosu geliyor. Ben 2021 yılında Narlıdere metrosu çalışmaları durdu dediğimde bu salonda muhteşem bir tiyatro sahnelendi. Ben hala sözümün arkasındayım. Narlıdere Metrosu 2 yıl önce bitmeliydi. İzmirlilere 2 yıl borcunuz var. Şimdi çıkıp önümüzdeki ay deneme seferleri yapılacak diyorsunuz. Sizin Narlıdere Metrosunu bitirmek için 1 milyara ihtiyacınız var. Kasadan kullanamıyorsunuz, çünkü kasa tamtakır. Kredi de alamıyorsunuz çünkü borçlanma limitiniz sizin söylediğiniz gibi değil. Çiğli Tramvayı… Bütçesi projesi hazır değil mi! Şu an Çili Tramvayına canlı bağlanalım. Size telif ediyorum. Durum ortada. Hani bütçesi ve projeniz hazırdı? Çiğli Tramvayı da yapılamıyor. Projenin altından İZSU hattı geçip geçmediğini bilmiyorsunuz. Bu hattın revize edilmesi için biz koşuyoruz. Katip Çelebi ve Lale Durağı ne oldu? Ne zaman yapacaksınız? İhaleye firma girmemiş. Neden girmedi? İZBB güvenilirliğini yitirdi. Çünkü Büyükşehir, firmalara ödemeleri yapmıyor” diye konuştu. ÇÖPÜ BERGAMA’YA NASIL TAŞIRIZ DİYE DÜŞÜNÜYORSUNUZ Harmandalı ve çöp konusuna da değinen Hızal, “İZBB çöp sorununu çözmüş… Ne oldu Harmandalı Tesisi? Oraya artık bir metreküp çöp dökmek bile cinayettir. Şimdi çöpü nereye dökeceğiz düşünüyorsunuz ve Bergama’ya nasıl taşırız diye düşünüyorsunuz. Ödemiş’e yap-işlet devret modeliyle bir çöp tesisi yaptınız. Ama siz bu modeli yanlış anladınız. Size buradan tek kuruş para gelmiyor Harmandalı’ndan kazandığınız 3 kuruş parayı da oraya harcıyorsunuz. Biz burada Büyükşehir’in faaliyet raporunu değil beceriksizlik raporunu görüşüyoruz” dedi. “FAŞİZAN BİR SÖYLEMDİR” “Sayın Başkan sürekli ‘40 veriyoruz 1 alıyoruz’ diyor. Bu söylem çok faşizan bir söylem. Ne yani İzmir’de üretilen bir malım vergi ile Mardin’de yardım yapılmasın mı? Bunları söylerken Büyükşehir’in yüzde 94’ünün merkezi bütçeden geldiğini söylemeyin. Ama siz bu parayı İzmir’e ve İzmirlilere harcamıyorsunuz. Bu kadar para geliyor. Yatırım yok. Sosyal yardımlarda durum iç açıcı değil. İzmir’in sorunları çözmüyorsunuz. Elimde bir belge var. İZBB’nin verdiği bir belge. İZBETON, 3 ayda adında İzmir olan ama gazetecilik faaliyeti yapan bir gazeteye 506 milyon para vermiş. Finansal açıdan İZBB’yi iflasa sürüklediniz. Burada Seferihisar’ın büyük örneğini görüyoruz” diye konuştu. HIZAL PROTESTO EDİLDİ Öte yandan; Hızal’ın İktisat Kongresi’ndeki konuşmacıları eleştirdiği bölümde, “Bu iktisat Kongresi’nde 100 yıllık cumhuriyetle hesaplaşacağız diyenlerinledir sözcülerini buraya çıkartıp… Senin masa altına sakladığın ortağın o. Sayın Mustafa Kemal Atatürk’e rüşvetçi suçlamasında bulundunuz. Bunu siz yaptınız” sözlerini kullanmasının ardından Millet İttifakına mensup meclis üyeleri meclis sıralarına vurarak Hızal’ı protesto etti. Protestoyla birlikte mecliste tansiyon yükselirken kısa süren gerilim sonrasında oturuma devam edildi. UMUTLU: İZMİRLİLER BU HİZMETSİZLİĞİ HAK ETMİYOR MHP Grup Başkanvekili Cüneyt Umutlu ise trafik ve çöp sorununa değinerek “İlimiz ve ülkemiz son 4 yılda olağanüstü felaketler ile karşı karşıya kaldı. Belediyeler olarak mazeret makamı değiliz ancak bu şartlarda belediyecilik faaliyetlerini hayata geçirmek kolay değil. Sahada özellikle dile getirilmesi gereken şeyler var. Özellikle İzmir'e dışarıdan gelen vatandaşlarımızın defalarca dile getirdiği sorunlar var. Bunların başında trafik geliyor. Trafik hakkında İZBB  üzerine düşen vazifeleri yerine getirmemiştir. İkinci sorun koku. 35 yıldır bu sorun çözülemedi. Çok basit gibi görünen bu sorun hala devam ediyor. Buna ne zaman çözüm bulacağı merak ediyoruz. Murat Bey aldığımız siyasi kararlarımızı eleştirdi. Bunları bir TBMM'deymiş gibi sundu. Biz kendimiz İZBB'den çok TBMM'de zannettik. Verdiğimiz siyasi kararları sonucu 25 yıldır çektiğimiz koku ve şu an yaşadığımız trafik sorunu. Murat Bey Buca Cezaevi için bir fotoğraf gösterdi. Aslında bu fotoğraf Bergama'daki Millet Bahçesi. Gerçi siz orada Millet Bahçesi'ne iptali için dava açtınız. Burada bir tezatlık var. İzmirli vatandaşların size verdiği bir siyasi kredi var bunun farkındayız. Belki biz düzgün muhalefet yapamadık bilemiyoruz. Ancak bu krediniz bitmek üzere. Hatta eksiye düşmüş diyebiliriz. Yaklaşık 11 ay sonra yeniden kantara çıkacağız yerel seçimlerde. Faaliyet raporlarında orada halkımız vicdanı ile oynayacaktır. Harmandalı’nda vahşi depolama bitti, taşıtı. E Bergama? Orası UNESCO şehri. Biz 110 km Bergama’ya mı taşıyacağız o çöpü? O koku, çöp suyu… Binlerce yabancı turist ağırladığımız Bergama’yı o hale m getirelim? İzmirliler bu hizmetsizliği hak etmiyor. Biz bu nedenle bu faaliyet raporuna olumsuz görüş bildireceğiz” dedi. SEVİNÇ: ESHOT GÖĞSÜMÜZÜ KABARTTI İYİ Parti Grubu adına konuşan İYİ Parti Grup Başkanvekili Kemal Sevinç, şunları söyledi; “Dile getirilen konulardan idare kendine düşen çalışmaları mutlaka yapacaktır. Hepimizin amacı daha güzel daha sağlıklı bir kenti kurarak. 4 yılımızı geride bıraktık. Son yılın içindeyiz. Salgın, deprem, şiddetli yağmurlara rağmen idare bu süreçlerde gereken önlemleri almış, almaya da devam etmektedir. Belediyemiz 2022-2024 strateji program çerçevesinde arzu edilen hedeflerine ulaşacağına inanıyoruz. ESHOT Genel Müdürlüğümüz, dün olduğu gibi bugün de özverili bir şekilde çalışmalarını yapıyor. Tüm ülkemizi derin bir yasa boğan deprem bölgesindeki çalışmalarıyla göğsümüzü kabartmıştır. Bir fabrika gibi çalışarak kurduğu konteyner alanları, körüklü otobüsleri dönüştürdüğü barınma ve hafta bakım üniteleri gurur verici çalışmalar olmuştur. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 2022 yılı faaliyet raporuna grubumuzun oyu olumlu olacaktır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.