TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İZELMAN

İZELMAN haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İZELMAN haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Büyükşehir’de ‘ikramiye’ isyanı: Yatmazsa iş bırakacağız! Haber

Büyükşehir’de ‘ikramiye’ isyanı: Yatmazsa iş bırakacağız!

ÇAĞLA GENİŞ DİSK Genel İş’e bağlı 1, 2, 3 ve 9 No’lu şubelerin örgütlü olduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN ve İZEJERJİ şirketlerinde çalışan işçiler ödenmeyen bayram ikramiyeleri nedeniyle Konak’taki Belediye Egemenlik Binası önünde eylem yaptı. Ramazan Bayramı’nda yatırılmayan ikramiyelerin ardından bu bayrama mutlu girmediklerini söyleyen işçiler, “İş ekmek yoksa barış da yok”, “Direne direne kazanacağız”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” sloganları attı. Kitle adına basın açıklamasını Genel İş 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül okudu. 18 BİN İŞÇİYİ İLGİLENDİRİYOR İkramiyelerin bugün hesaplarına yatmaması halince yarın yarım gün iş bırakma eylemi yapacaklarını söyleyen Gül, “Bizler İZELMAN ve İZENERJİ emekçileri olarak 18 bin çalışan İzmir Büyükşehir Belediyesindeki tüm işyerlerinde kesintisiz 24 saat İzmir halkının tüm ihtiyaçlarını karşılamak için alın teri döken ve hizmet üretenleriz. Emekçilerin işverenle yaptığımız toplu iş sözleşmelerimizde 2 ayda bir ödenmesi gereken ikramiye alacaklarının ve ayın 20’sinde ödenmesi gereken avansların ödenmemesi, ikramiyelerin gecikmeli ödenmesi noktasında uzun süredir mağduriyetler yaşıyoruz. Biz emekçiler bu ödenmesi gereken sosyal haklarla ay sonunu ancak getirebiliyoruz bir önceki bayramda da yatırılması gereken ikramiyeler bayramdan sonraya sarkıtılması üzerine üyelerimiz bayrama parasız girmişlerdir. Bu bayram öncesi 6 Haziran’da işverence yapmış olduğumuz görüşme üzerine bu bayram öncesi herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını bayramdan önce İZELMAN ve İZENERJİ emekçilerinin ikramiyelerinin bayram öncesi hesaplarda olacağını tarafımıza bildirmişlerdir. 6 Haziran’dan sonra defalarca yapmış olduğumuz görüşmelerde herhangi bir sıkıntının olmadığını söylemeleri üzerine bugün cuma günü yatmayacağını pazartesi ise bir ihtimal yatabileceğini tarafımıza bildirmişlerdir. Bayram öncesi işçilerin ikinci defa mağdur edilmesinin kabul edilir bir yanı yoktur. Bizler 18 bin emekçinin örgütlü olduğu DİSK/Genel-İş Sendikası üyeleri olarak bu sorumsuz tavrı şiddetle kınıyoruz. İkramiyeler bugün hesaplarımıza yatırılmaması halinde tüm işyerlerinde 24/06/2023 yarın sabah kart basarak yarım gün hizmet üretmiyoruz, iş bırakmaya devam ediyoruz. Bu düzensizliğe bu sorumsuz tavra karşı tutumumuz devam edip yatmaması halinde eylemlerimiz artarak devam edecektir” ifadelerini kullandı.

İzmir'deki uluslararası festivalde haftanın sonuna gelindi Haber

İzmir'deki uluslararası festivalde haftanın sonuna gelindi

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZFAŞ, İZELMAN ve Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlenen festivalde, Çiğdem Sezgin imzalı Suna ve Kaan Müjdeci yönetmenliğindeki Iguana Tokyo günün Ulusal Yarışma filmleriydi. Uluslararası Yarışma’da ise Lucie Kralova imzalı Kapr Kodu / Kapr Code ve Marie-Castille Mention-Schaar yönetmenliğindeki Divertimento beyazperdedeydi. Çiğdem Sezgin: “Yalnız ve yoksul bir kadın karakter üzerine bir film yapmaya karar vermiştim” Çiğdem Sezgin’in Adana Altın Koza Film Festivali’nde Seyirci Ödülü’nü kazanan, 50’li yaşlarındaki yersiz yurtsuz bir kadının her şeye rağmen istediği şekilde yaşama ve var olma mücadelesini anlattığı filmi Suna izleyicilerle buluştu. Çiğdem Sezgin, filmin başrol oyuncularından Nurcan Eren ve yapımcı Betül Sezgin gösterim sonrası filme dair merak edilenleri yanıtladı.  Çiğdem Sezgin filmin tamamen kurmaca bir öykü olduğunu söyleyerek “Yola çıkarken yalnız ve yoksul bir kadın karakter üzerine bir film yapmaya karar vermiştim. Sonra onu mutsuz etmek istedim. Onun başından kötü bir evlilik geçmesini tercih ettim. Böyle tatsız ve aşksız bir evlilik üzerinden anlatmak istedim kadını. Evlilik içi şiddete, tacize ve aşağılamaya odaklanmak istedim. Yoksulun itilip kakılmasının altını çizmek istedim. Ben bu senaryoyu yazarken de çekerken de bilgisayar başında da sette reji masasında da cinsiyetimi ortaya koymamaya gayret ettim. Kadına da erkeğe de eşit mesafeden bakmaya çalıştım,” dedi. Nurcan Eren, Suna karakterinin yaratım sürecini şöyle anlattı: “Suna için bazı insanlardan yola çıktım. Bunlar içinde ben de annem de komşularımız da var. Eskiden tanıdığım, Çiğdem hocayla ortak tanıdığımız hepsinin hayatlarından bir parça. Onların aslında hangileri hangilerine ait ben görüyorum kendi yüzümde. Çiğdem çok özel bir konuya çok büyük bir hassasiyetle değinmiş. Oynarken de hissettim, izlerken de hissettim. Çok teşekkür ediyorum.” Betül Sezgin filmi Pandemi döneminde çektiklerini söyleyerek başladığı sözlerine “Sokağa çıkma yasaklarının olduğu, her gün sette corona tahlillerinin yapıldığı, birkaç kişinin hastalanıp gelmediği… Kalınacak yer bile çok zor bulunmuştu otelde. 2020 yılının Kasım ayında çekildi. Hem değerli sanatçılarımız hem değerli ekibimiz çok büyük emek sarf etti. Güzel film yapmak için herkes çok uğraştı. Herkes çok profesyonel ama amatör ruhla çalışıldı. Semerelerini de görüyoruz,” diyerek devam etti. Çiğdem Sezgin yeni projesinin de müjdesini verdi ve “Yeni projemde de yoksul bir erkeğin hikâyesini anlatacağım. Bu defa erkek karaktere odaklanacağım. Tutunamayan yoksul bir sanatçı müsveddesi diyebilirim ona rahatlıkla tırnak içinde. O da eşiyle birlikte kenti terk edip köye gidecek, yenilecek ve köye gidecek. Aynı zamanda kentten köye göç temalı olacak,” dedi. Fırat Özeler: “Biz en başından itibaren bir Ömer Kavur filmi gibi Ömer Kavur belgeseli yapmak istedik” Dünya prömiyerini 52. Rotterdam Uluslararası Film Festivali’nin restore edilmiş klasikler, film kültürü belgeselleri ve arşiv keşiflerine yer veren Cinema Regained programı kapsamında, Türkiye prömiyerini ise 42. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması’nda yapan Kavur dün Ömer Kavur’un doğum gününde izleyiciyle buluşan yapımlardandı. Festivalin Hayatın Ritmi bölümü filmlerinden Fırat Özeler imzalı, Ömer Kavur’a saygı duruşunda bulunan belgeselin seslendirmenliğini Cem Yılmaz, Funda Eryiğit ve Tilbe Saran yapıyor. Lisedeyken izlediği ilk film olmasa da sinemayla karşılaştığım dediği Gizli Yüz ile Ömer Kavur’la tanıştığını söyleyen yönetmen Fırat Özeler belgeselin söyleşisinde, “Biz en başından itibaren bir Ömer Kavur filmi gibi Ömer Kavur belgeseli yapmak istedik. Ömer Kavur’un sinemasının bana ve genç kulak yönetmenlere açtığı yol zamanının çok ötesinde ve yenilikçi bir yol. Gizli Yüz olsun, Gece Yolculuğu olsun… Filmin biçimiyle, sinemayla oynayan ve hikâye anlatmanın yeni yollarını arayan filmler. Dolayısıyla ben konuşan kafalardan oluşan bir belgesel yapamazdım Ömer Kavur’u anmak için. O en basiti olurdu. Biz en başından beri onunla çalışmış oyuncular, setinde bulunmuş insanlardan ziyade onu daha gündelik ve kişisel hayatında tanıyan, aslında set ilişkisi ya da sinema camiası ilişkisi dışında bir ilişkisi olmuş insanlarla konuşmayı tercih ettik. Filmde izlediğiniz 3 kişi de aslında öyle. Biri kuzeni, biri sevgilisi biri de lise arkadaşı. Filmin belgesel tarafı olduğu gibi kişisel de bir film. Ömer Kavur’u benim nasıl gördüğümle alakalı bir film. Ama eğer ki Ömer Kavur filmi izlemeden izleyen izleyiciler varsa çok büyük bir heyecanla koşa koşa Anayurt Oteli’ni izleyeceklerdir,” dedi. Filmin müziklerine imza atan Başar Ünder, müzikleri yaparken o dönemin filmlerine bakmanın kaçınılmaz olduğunu ve biraz eskitmeye çalışıp dönemin duygusunu vermeye çalıştıklarını söylerken, filmin yapımcısı Emir Melek, filmin yolda büyüyen bir proje olduğunu, senaryo geliştirme aşamasında olmasa da sonrasında sinema sektörü ve kültürel kurumlardan aldıkları fonlarla maddi kaynak sağladıklarını söyledi. Eyüp Boz: “Göçün temsili de olsa kaybolmaması gerektiğini düşünüyorum” Yarışma Dışı Özel Gösterim bölümü filmlerinden İffet Eren Danışman Boz’un yönetmenliğindeki Turna Misali gösterimi Elhamra Sahnesi’nde filmin senaristi, yapımcısı ve görüntü yönetmeni Eyüp Boz’un katılımıyla gerçekleşti. Gelenekleri ve modernleşme konusunda fikir ayrılıkları yaşayan Sarıkeçili Yörükleri’nden Aksak ailesini konu alan film sonrası gerçekleşen söyleşide Eyüp Boz, “2008 yılında Yüksel Aksu ile birlikte ‘Anadolu Son Göçerleri’ adında bir belgesel çekmiştik. Bu belgeselden yola çıkarak bu filmin hikâyesini yazdık. O belgeselde yörüklerle ilk defa tanışmıştık ve onlarla birlikte 2 ay göçtüm, 2 ay çadır kurdum. Eşime söyledim, Eren bir film çekmek istiyordu ama nasıl bir hikâye çekeceğine karar vermemişti. Ben de hadi bunu çekelim dedim ve uzun bir süre ikna etmeye çalıştım. Pandeminin başladığı dönemde çok düşük bir bütçeyle zor şartlar altında filmi çekmeye başladık. 9 Mart’ta motor dedik, 11 Mart’ta pandemi ilan edildi. Haziran ayındaki açılımda filmi bitirebildik. Filmde oyuncuların yanında gerçek yörükler de bulundu. Amacımız aslında gerçek bir göçü kayıt altına almaktı fakat pandemiden dolayı maalesef bunu gerçekleştiremedik. Benim bu filmi yapma amaçlarımdan biri de ‘Deveyle Göç’ resminin kaybolmaması, çünkü Türkiye’yi anlatan en güzel fotoğraflardan biri. Göçün temsili de olsa kaybolmaması gerektiğini düşünüyorum,” dedi. Zuhal Olcay bu akşam festival kapsamında bir konser verecek                     Festivalde bugün film gösterimleri, soru-cevap seansları ve söyleşilerin yanı sıra 2 özel etkinlik de gerçekleşecek. Festivalin Onur Ödülü’ne layık görülen aynı zamanda Ulusal Yarışma jüri başkanı Zuhal Olcay, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde unutulmaz bir konsere imza atacak.  Bir diğer önemli etkinlik ise Cemal Ünlü ile Şarkılarla Mübadelenin 100. Yılı plak dinletisi olacak. Cemal Ünlü, 100. yılında bestecileri, şarkıcıları ve çalgıcılarıyla Mübadillerin Müziği ve Rembetiko’nun doğuşunu tamamı 78 devirli gramofon plaklara (taş plaklara) kaydedilmiş eserleri ve sanatçıları en eski örneklerden başlayarak sunacak. HABER MERKEZİ  

Tunç Soyer: Hayatta en çok ressamları kıskandım Haber

Tunç Soyer: Hayatta en çok ressamları kıskandım

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İzmir’i kültür sanat kenti haline getirme vizyonuyla yürütülen çalışmalar hız kesmiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin organizatörlüğünde kentin kültürel değerlerini sanatçıların gözünden görmeyi amaçlayan "İzmir ve Kültürel Değerleri" resim yarışması sergisi açıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in katılımıyla kapılarını İzmirlilere açan ve 100 eserden oluşan sergi için İzmir Büyükşehir Belediyesi Konak Metro Sergi alanında etkinlik düzenlendi. Sergi 30 Temmuz'a kadar ziyaret edilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı, İZELMAN A.Ş. ve İzmir Suluboya Ressamları Derneği (yeni adıyla Uluslararası İzArtist Derneği) ile hazırlanan serginin açılışına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer, İZELMAN A.Ş. Genel Müdürü Burak Alp Ersen, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, Dernek Başkanı Muzaffer Bektaş ve sanatçılar katıldı. ''GÖRDÜĞÜM HER RESSAM OLAĞANÜSTÜ'' Kentin kültürel değerleri için farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen ve kazanan yarışmacıların sertifika ve ödül aldığı törende konuşan Başkan Tunç Soyer, “Hayatta en çok ressamları kıskandım. Çünkü onların gönül penceresi hayata başka türlü bakıyor, onlar başka bir zenginlik taşıyorlar. Ne mutlu sizlere. Gördüğüm her resim olağanüstü güzel ve etkileyici. 2023 yılı maalesef çok büyük can ve mal kayıplarıyla başladı. Ama bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları olarak o büyük yıkımların yaşandığı 100 yıl öncesinde eğer bir cumhuriyet inşa edip çıkmışsak bugün de mutlaka daha iyisini başarmaya muktediriz. Hiç kimse enseyi karartmasın” ifadelerini kullandı.   Başkan Tunç Soyer’e teşekkürlerini sunan İzmir Suluboya Ressamları Derneği/ Uluslararası İzArtist Derneği Başkanı Muzaffer Bektaş ise, “Böylesi anlamlı bir projeye imza atılması, sanat ve sanatçıya destek vermeleri bizleri mutlu etti ve onurlandırdı” dedi.  ÖDÜLLER TESLİM EDİLDİ Yarışmanın jürisinde sanatçılar Bedri Karayağmurlar, Hasan Rastgeldi, Mete Sezgin, Turan Enginoğlu yer aldı. Baskı kategorisinde birinciliği Gülnaz Ertan, ikinciliği Mualla Gürle, üçüncülüğü Mehlika Korol, mansiyon ödülünü ise Busen Nijen Alparslan aldı. Suluboya kategorisinde birinci Hakan Güngör, ikinci Hatice Turhan, üçüncü ise Huriye Tamer oldu. Mansiyon ödülünü de Zekiye Erçin kazandı. Yağlıboya kategorisinin ise birincisi Zahit Yıldız, ikincisi Fatma Şehnaz Şimşek, üçüncüsü Şükran Ulucan oldu. Mansiyon ödülü de Birgül Ergün’e verildi. Sanatçılara ödüller Başkan Tunç Soyer, Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, İZELMAN A.Ş. Genel Müdürü Burak Alp Ersen ve Dernek Başkanı Muzaffer Bektaş tarafından verildi. HABER MERKEZİ  

Kültürpark’ta TİS şöleni: Bu bir bayram provası! Haber

Kültürpark’ta TİS şöleni: Bu bir bayram provası!

ÇAĞLA GENİŞ İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZELMAN ve İZENERJİ’de, uzun süre devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmeleri geçtiğimiz haftalarda peş peşe sağlanan uzlaşılarla sona ermişti. DİSK’te örgütlü binlerce işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmeleri için bugün Kültürpark Yunuslu Havuz Önü’nde imza töreni düzenlendi. Meydanda halaylarla kutlama yapan işçiler, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “İnadına sendika inadına DİSK”, “AKP’den hesabı emekçiler soracak”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” ve “Patates soğan güle güle Erdoğan” sloganları attı. Törene; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Genel İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, milletvekili adayları, belediye bürokratları, sendika temsilcileri ve işçiler katıldı. BU BAYRAM SİZİN COŞKUNUZ Törende ilk sözü alan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Uzun zamandır bu coşkuyu bir arada yaşayamamıştık. İki şirketimizde de toplu iş sözleşmemizi imzaladık. Bu bayram sizin coşkunuz, hoş geldiniz. Yaklaşık 5 aydır TİS için gecesini gündüzüne katan şube başkanlarımı yanıma almak istiyorum. 5 aydır insanca yaşamınızı sağlayabilmek için TİS’i en iyi şekilde imzaladılar. Bugün Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırlarının tartışıldığı dönemde asgari ücretin 2,5 katında sözleşme imzaladılar. Tek adam rejiminde bizi yoksullaştıran, işçileri yoksulluğun içerisine itekleyenlere karşı tek bir şey söyleyeceğiz 2 gün sonra. Tunç Başkanımızın dediği gibi, bir şey değişecek her şey değişecek. 14 Mayıs’ta sandıklara sahip çıkacağız, 24 saat sandıkların başında bekleyecek miyiz? O zaman biz bu seçimi kazanacağız” dedi. BU KARANLIĞA HAYIR DİYECEĞİZ Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik ve siyasal krizlerinin yaşandığı bir dönemde böyle bir sözleşme imzalamanın kolay olmadığını belirten Genel İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, “Bu şölene emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu TİS arkadaşlarımızın talebi doğrultusunda sonuçlansın diye mücadele eden şubelerimizin başkanlarına teşekkür ediyorum. Üretiyoruz, emek harcıyoruz, alın terimizin karşılığını tabii ki talep edeceğiz. Bu zor zamanda emeğin yanında olan, emek dostu olan belediye başkanımıza alkışlarınızla teşekkür ediyorum. Bu tabloları oluşturmak kolay değil çünkü gerçekten zor süreçler yaşıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik ve siyasi krizlerini yaşıyoruz. Ücretlerimiz hiç bu kadar erimemişti, emek hiç bu kadar değersizleşmemişti. Demokrasinin en temel değerleri hiç bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. İşçi sınıfının hakları ve kazanımları ancak katılımcı özgürlükçü bir demokrasi ortamında sağlanır bilinciyle mücadele edeceğiz. Üzerimize düşen sorumluluğu ülkenin dört bir yanında yapacağız. Bu karanlığa hayır diyeceğiz hep birlikte. Aydınlık günler için evet diyeceğiz. Bu karanlık bizim emeğimize ve ekmeğimize kast ettiği için hem de emek hem de demokrasi mücadelesi veren bir sendikayız. Genel İş Sendikası sizin emeğinizle büyüyor, İzmir her zaman sendikamızın lokomotifi olmuştur. Daha da büyüyeceğiz” ifadelerini kullandı. BU TABLO ÜLKENİN GELECEĞİDİR Binlerce işçinin emeğine sahip çıkan ve Türkiye’ye örnek olan toplu iş sözleşmesi için bir arada olduklarını vurgulayan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu sözleşmesinin imzalanmasında emeği geçen bütün kardeşlerime çok teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun. Önemli olan örgütlü mücadele. Bugün o nedenle bu toplu iş sözleşmesi, bu fotoğraf, bir sözleşmeden çok daha büyük şeyleri gösteriyor bize. Bu tablo aslında demokrasinin kendisidir. Bu tablo bir ülkede demokrasiden söz edeceksek bunun öncelikli şartının örgütlü olmak gerektiğini gösterir bir fotoğraftır. Bu tablo bu ülkenin geleceğidir. Sendikasızlığa mahkum edilmiş açlık sınırının altına çalışmaya mahkum edilmiş milyonlarca sınıf kardeşimizin geleceğidir. Böyle bir sözleşmeyi ve demokrasi şenliğini bizlere yaşattığınız için teşekkür ediyorum. Büyükşehir’de sendika var, DİSK var. İzmir’e de bu yakışır. Asgari ücret ortama ücret haline geldi. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Bütün meselemiz budur. İşçi sınıfı örgütlü olmadan demokratik bir cumhuriyet olmaz. Bu tablo 14 mayıstan sonra bu ülkeye baharlar geldiğinde bütün Türkiye’de yaşanacak. Bütün iş yerlerinde sınıf kardeşlerimizle örgütleneceğiz, sendikalı olacağız. Hakkımıza birlikte sahip çıkacağız. Dayatılan açlığı ve yoksullu örgütlü mücadelemizle yeneceğiz. Gün geldi devran döndü artık bir değişimin eşiğindeyiz. 2 gün sonra sandıkta vereceğimiz karar demokrasi ve adaleti yok eden başkanlık rejimini değiştirmek için birlik olacağımız gündür. Başkanlık sistemi halka, işçiye zararlıdır. Bütün toplumun iradesiyle değiştirilmek zorundadır ve değiştirilecektir. Bu tablo gösteriyor ki gün geldi devran döndü. Haydi hep birlikte bu haramilerin saltanatını yıkmaya var mıyız? Eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın emeğin Türkiye’sini hep birlikte kuracağız” diye konuştu. EMEK SINIFI MÜCADELESİNDE KİLOMETRE TAŞI “Alnının terini damlatan, o terden bereket fışkırtan canım emekçiler hepiniz hoş geldiniz” diyerek işçileri selamlayan CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, “İzmir’i barışın, demokrasinin, mücadelenin ve cumhuriyetin yıkılmaz kalesi olarak savunan örgütümüzü selamlıyorum. Bu güzel şehre hizmet eden, yerel yöneticinin sadece yerele değil tüm ülkeye umut olabileceğini gösteren Sayın Soyer’e ve ekibine saygılarımı sunuyorum. 2 günümüz kaldı… Birbirimizle değil, her birimiz, hala daha bir kararsızlık, şüphe, soru işareti bulunan seçmen varsa onunla doğrudan meşgul olmalı, koluna girmeli, ikna etmeli ve sandığa götürmeli. Sandıktan sonrasına da sonunda kadar sahip çıkmalıyız. Doğrusunu yaptınız, doğru sendikada örgütlendiniz, asgari ücretin 2,5 katı gibi birilerinin hayal dahi edemeyeceği alın terine layık görülmeyen bizce hakkınızın tam karşılığı da olmayan Türkiye emek sınıfı mücadelesinden önemli bir kilometre taşı olan sözleşmeye imza attınız. Sizleri tebrik ediyorum, hayırlı uğurlu olsun” dedi. , TOPLU İŞ SÖZLEŞMEMİZ TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLSUN Meydandan Türkiye işçi sınıfına bir de söz veren Özel, “Erdoğan asgari ücretlinin cebinden her yıl 6 cumhuriyet altınını, 48 bin lirayı çalmış ve emeği ucuzlatmıştır. Erdoğan emeğin düşmanıdır, hırsızıdır. Sadece tek adam rejiminin başladığı günden bugüne 5 yılda emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 35’ten yüzde 25’lere gerilemiştir. Sermayenin aldığı pay aynı oranda artmıştır. Tek adam rejimi zengine, patrona, beşli çetelere iyi gelmiş, emeği daha da yoksullaştırmış, işçinin pastadan aldığı payı küçültmüştür. Bu emeği geri almak pazar günü sandıktan onu göndermekle mümkündür. Bu meydandan Türkiye’deki işçilere sesleniyoruz, Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’yi görüyorsunuz. Erdoğan, işçi sınıfının örgütlenmesi de hakkını alması da engellenmektedir. Ama İzmir, Erdoğan’ın ilişemediği bir alan. İstediğiniz gibi örgütlendiniz, işverenin karşısına geçtiniz hakkınız için mücadele ettiniz ve karşılığını aldınız. Bizim iktidarımızla CHP’nin emekle ilişkisi İzmir’de Soyer’in emekle ilişkisi nasılsa öyle olacaktır. CHP’nin ve Millet İttifakı’nın iktidarında örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılacak. ILO standartları harfiyen uygulanacak. Örgütlenmek isteyen her işçi özgürce örgütlenecek. 13 Mayıs 2014’te yaşanan büyük maden felaketinde ölenleri rahmetle anıyoruz. Buradan iktidarımızla örgütlenmenin yanında elbette özgür sendikanın da etkisiyle iş güvenliği ve kazalara karşı önlemler noktasında en kuvvetli iradeyi göstereceğimize ant içiyorum. 2 gün sonra Türkiye’de bir devir kapanacak ve sizlerin desteğiyle yeni bir dönem açılacak. Biz liyakat, emeğe saygı, emekçinin alın terinin değeri üzerinden yeni bir döneme başlıyoruz. Sizlerin kocaman vicdanlarına güveniyorum, yolumuz açık olsun. Toplu iş sözleşmemiz Türkiye’ye örnek olsun” açıklamasını yaptı. BU BİR BAYRAM PROVASI Törende söz olarak söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bugün bizim bayramımız çünkü aileleriyle birlikte yüz bin kişiyi ilgilendiriyor. Bu aynı zamanda bir bayram provası çünkü 3 gün sonra 83 milyon için bayram kutlayacağız, baharları kucaklayacağız. Gerçekten ben çok şanslıyım çünkü göreve geldiğimden beri asla bana kendimi patron gibi hissettirmediniz. Bir yoldaş gibi hissettirdiniz, binlerce yoldaşım var. Siz de şanslısınız çünkü arkanızda Türkiye’nin en güçlü işçi örgütü var. Bu örgütle beraber yaptığımız müzakerelerde size hakkınızı teslim etmeye çalışan bir belediye başkanımız var. Çok şanslıyız hepimiz. Ne mutlu bize bu kadar huzurla barış içinde bir yol sürdürüyoruz. Biz bunu İzmir’de başardık ama şunu düşünmemiz lazım. Bu sadece bize özgü bir şey olarak kalamaz. Bu memlekette on binler, yüz binler var çalışan, alın teri döken ama hakkını alamayan. Onların yüzü gülmedikçe bizim yüzümüz gülemez kardeşim. Onlar alın terinin karılığı almadıkça biz bayram yapamayız kardeşim. Ama çok az kaldı. Bir devir kapanıyor, bu yeni devir; emeğin, alın terinin, adaletin, hakkın, hukukun yani halkın iktidarı olacak” şeklinde konuştu. KİMSE SİZİN VE İZMİR’İN HAKKINI YİYEMEYECEK Konuşmasının devamında 14 Mayıs seçimlerine vurgu yapan Soyer, sözlerini şöyle sonlandırdı: “3 gün sonra hep beraber halkın iktidarı kuracağız. Hırsızlar, haramilerle işimiz olmayacak artık. Kimse ne sizin ne İzmir’in hakkını yiyemeyecek. Biz hakkımızı avuçlarımıza alarak gelecek kuşaklar için çok daha huzurla yaşanacak bir memleket kuracağız. İki temel hedefimiz var. Bir milli geliri yükseltmek zorundayız. Bunu yapamazsak bu rakamlar ödül gibi kalır halbuki değil. Siz çok daha fazlasını hak ediyorsunuz. Yeter ki bu memlekette demokrasi olsun. Birileri çaldığı için, bizim emeğimizden nemalandığı için yoksulluğa mahkum kalıyoruz. Onlar obezleşmeye, şişmeye devam ediyorlar. İkincisi de sanayi devriminden beri toplumları ileriye götüren daima işçi sınıfı olmuştur. Çünkü alın teri döker, emeğini ortaya koyar. Emekçinin önderliğine yine ihtiyaç var Türkiye’de. Sizin göreviniz örgütünüzü büyütmek. İki hedef doğrultusunda yol alacağız ve bugün yüz bin insanımız için kutladığımız bayramı, 83 milyon için 3 gün sonra büyük bir bayram olarak kutlayacağız. Emin olun her şey çok güzel olacak. Ve bir şey değişecek her şey değişecek.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.