TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#iklim

iklim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, iklim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklimsel değişimler balıkçılığı da vuracak Haber

İklimsel değişimler balıkçılığı da vuracak

Türkiye’de kasım ayına kadarki süreçte yağışların istenilen düzeyde olmaması tüm canlıları olduğu gibi balık popülasyonunu da etkiledi. Bunların üstüne azalan ve tehlike altında olan balıkların bilinçsiz avlanması da eklenince, ilerleyen yıllarda bir balık kıtlığı olabileceği öngörüldü. Bunların yaşanmaması için uyarılarda bulunan, İklim Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Doğan Yaşar ise “Balıkçılığı iyi yönde etkileyecek olan kış sıcaklıklarıdır. Bu bağlamda kışların ılık ve yağışlı geçmesi istenilen bir şeydir. Böyle olmadığı zamanlarda ise balık popülasyonu azalacağı için avlanmanın kısıtlanması en mantıklı karardır. Kanada, 1992 yılında son 130 yılın en büyük patlamasını gerçekleştiren Pinatubo yanardağının soğumaya neden olacağını ve bunun da denizlerindeki balık popülasyonu düşüreceğini öngörerek Atlantik’te iki yıl boyunca balıkçılığı yasaklamıştı. Nitekim hava sıcaklığı 0,5 derece düşmüş müthiş bir kuraklık yaşanmıştı. Aynı durum Türkiye için de geçerli. Türkiye’de 1992 kuraklığında barajlar boşalmış ve ilk kez Bulgaristan’dan elektrik satın almıştık. Yılda 300 bin olan hamsi avı ise yeterli önlemleri almadığımız için 50 bin tonlara düşmüştü. KURAK YILLARDA KISITLANMALI Doğan Yaşar, kuraklığın oluştuğu yıllarda Tarım Bakanlığının balık avını yasaklaması ya da kota koyması gerektiğini aksi takdirde tıpkı 1992’de olduğu gibi Türkiye’de yılda 300 bine tona ulaşan hamsi avının 50 bin tonlara düşebileceğini dile getirdiği açıklamasında: “Denizler zaman zaman ısınır ve zaman zaman da soğur. Ama biz denizleri foseptik olarak kullandığımız için kirlilik ve yaz sıcaklığı bir araya gelince maalesef denizde negatif olaylara neden olur. Yani balıkçılığı iyi yönde etkileyecek olan kış sıcaklıklarıdır. Bu bağlamda kışların ılık ve yağışlı geçmesi istenilen bir şeydir. Böyle olmadığı zamanlarda ise balık popülasyonu azalacağı için avlanmanın kısıtlanması en mantıklı karardır. Kanada, 1992 yılında son 130 yılın en büyük patlamasını gerçekleştiren Pinatubo yanardağının soğumaya neden olacağını ve bunun da denizlerindeki balık popülasyonu düşüreceğini öngörerek Atlantik’te iki yıl boyunca balıkçılığı yasaklamıştı. Nitekim hava sıcaklığı 0,5 derece düşmüş müthiş bir kuraklık yaşanmıştı. Aynı durum Türkiye için de geçerli. Türkiye’de 1992 kuraklığında barajlar boşalmış ve ilk kez Bulgaristan’dan elektrik satın almıştık. Yılda 300 bin olan hamsi avı ise yeterli önlemleri almadığımız için 50 bin tonlara düşmüştü” ifadelerini kullandı. BALIK MİKTARI YÜZDE 32 AZALDI Yaşanılan iklimsel değişimler tüm dünyayı etkisi altına alırken, balıkçılık sektörünün de bu durumdan olumsuz yönde etkileneceğini belirten Yaşar, “İklimsel değişimler balıkçılık sektöründe de oldukça etkindir. Kış ayları çetin soğuklar yerinde ılık ve yağışlı geçen yıllarda balık avı oldukça artarken, soğuyan ve dolayısı ile kurak geçen kış aylarında da azalmaktadır. Bunun nedeni yağışla birlikte gerek atmosferden ve gerekse akarsulardan gelen nütrient miktarlarındaki değişimdir çünkü yağışların arttığı yıllarda nehirlerden gelen besleyici elementler artar ve bu da deniz yaşamının pozitif olarak etkiler. Örneğin Türkiye’de kuraklığın başladığı 2020’den sonra günümüze kadar avlanan balık miktarı yüzde 32 azalmıştır. Bu azalmanın ana nedeni aşırı avcılık olduğu gibi kurak geçen yıllardır” diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Foça'da balıkçılık yapılabilecek bölgeler azaldı

Dünya, kayıtlardaki en sıcak 12 aylık dönemi yaşadı Haber

Dünya, kayıtlardaki en sıcak 12 aylık dönemi yaşadı

Araştırma kuruluşu Climate Central tarafından yapılan analizde, 1 Kasım 2022-31 Ekim 2023 döneminde, 175 ülke, 154 eyalet/bölge ve 920 büyük şehrin günlük sıcaklık değerleri incelendi. Sıcaklıklar, Climate Central'ın günlük yerel sıcaklık ilişkilendirme sistemi olan İklim Değişim Endeksi (CSI) kapsamında analiz edildi. Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan iklim değişikliğinin günlük sıcaklık değerlerini nasıl değiştirdiğini ölçümleyen CSI'nın merkezi sıfır olarak alınıyor, bir bölgedeki sıcaklık değeri için CSI seviyesinin sıfır olması insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliğinin sıcaklık üzerinde tespit edilebilir bir etkisi olmadığını gösteriyor. Pozitif CSI seviyeleri 1 ila 5, sıcaklıklarda iklim değişikliğinin tespit edilebilir etkisi olduğu anlamına geliyor. CSI 1 seviyesinde iklim değişikliğinin tespit edilebilir olduğu ve sıcaklığın 1,5 kat daha olası hale geldiğini gösteriyor. CSI 2 ve üstü seviyelerde, sıcaklık olasılığının çarpan etkisinde arttığı anlamına geliyor. Bu dönemde, 170 ülkede 30 yıllık normları aşan sıcaklıklar nedeniyle dünya nüfusunun yüzde 99'unu oluşturan 7,8 milyar insan ortalamanın üzerinde sıcaklığa maruz kaldı. Küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1,32 derece üzerine çıkmasıyla, dünya, kayıtlardaki en sıcak 12 aylık dönemini yaşadı. Sadece İzlanda ve Lesotho'da normalden daha düşük sıcaklıklar kaydedildi. Fosil yakıt kullanımı ve diğer insan faaliyetlerinin bir sonucu olan iklim değişikliğinin etkisiyle bu dönemin, yaklaşık 125 bin yılın en sıcak 12 aylık dönemi olmasının muhtemel olduğu da tespit edildi. Ortalama sıcaklık artışının en yüksek olduğu bölgeler arasında 1,8 dereceyle Tacikistan'ın başkenti Duşanbe, 1,6 dereceyle Japonya'da Tokyo, 1,5 dereceyle İran'ın Meşhed, Teksas'ın Houston, İspanya'nın Barselona, İsviçre'nin Bern ve Avusturya'nın Viyana şehirleri yer aldı. ABD'nin New York eyaletinde ortalama sıcaklık artışı 1,4 derece olurken, Çin'in birçok şehrinde sıcaklık artışları 1 ila 1,5 derece arasında ölçüldü. TÜRKİYE'DE NÜFUSUN TAMAMI SICAK HAVA DALGASINA MARUZ KALDI Türkiye'de ortalama sıcaklık artışı Kasım 2022-Nisan 2023 döneminde 1,6 derece, Mayıs-Ekim 2023 döneminde 1,1 derece oldu. Analizde, sıcaklık değerlerinin ölçüldüğü büyük şehirler arasında yer alan İstanbul'da 12 aylık dönemde ortalama sıcaklık artışı 1,2 dereceye ulaşırken, Ankara'da 0,9 dereceyi buldu. Yine bu dönemde Türkiye'deki nüfusun tamamı, iklim değişikliği kaynaklı sıcak hava dalgalarının etkilerini normalden üç kat fazla hissetti. 5,7 MİLYAR İNSAN EN AZ 30 GÜN SÜREYLE YÜKSEK SICAKLIKLARI HİSSETTİ Bu dönemde, 5,7 milyar insan iklim değişikliğinin etkisiyle en az üç kat daha olası hale gelen ve 30 günden fazla sürede ortalamanın üzerinde seyreden sıcaklık periyotları yaşadı ve CSI 3 seviyesinde sıcaklıklara maruz kaldı. Japonya, Endonezya, Filipinler, Vietnam, Bangladeş, İran, Mısır, Etiyopya, Nijerya, İtalya, Fransa, İspanya, Birleşik Krallık, Brezilya, Meksika, Karayipler ve Orta Amerika ülkelerinde yaşayan nüfusun neredeyse tamamı, uzun süreli sıcaklıkları hissetti. Jamaika, CSI endeksinin 4,5 ile en yüksek ölçüldüğü ülke oldu. Bu da ülkede iklim değişikliği nedeniyle sıcaklığın en az 4 kat arttığı anlamına geliyor. Hindistan nüfusunun yüzde 86'sını oluşturan 1,2 milyar, Çin'de 513 milyon ve ABD'de 88 milyon insan, en az 30 gün boyunca iklim değişikliği nedeniyle CSI 3 seviyesinde sıcaklık yaşadı. Bu dönemde 7,3 milyar insan ise en az 10 gün süreyle çok yüksek sıcaklıklara, dünyadaki her 4 kişiden biri ise en az 5 günlük aşırı sıcak hava dalgasına maruz kaldı. ABD'nin Teksas eyaletinde yer alan Houston şehri, üst üste 22 günle aşırı sıcak hava dalgasının en uzun sürdüğü büyük şehir oldu. Aşırı sıcak hava dalgası New Orleans ve Endonezya'daki Jakarta ve Tangerang şehirlerinde 17 gün boyunca, ABD'nin Austin ve San Antonio kentlerinde sırasıyla 16 ve 15 gün boyunca sürdü. Bu şehirlerde, iklim değişikliğinin aşırı sıcaklıkları en az 5 kat olası hale getirdiği ölçüldü. "KİMSE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI GÜVENDE DEĞİL" Climate Central Bilimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrew Pershing, analize ilişkin değerlendirmesinde, "Bu 12 aylık rekor, karbon kirliliğinin körüklediği bir küresel iklimden tam da beklediğimiz şey. Gelecek yıl da rekorlar kırılmaya devam edecek, özellikle de büyüyen El Nino etkisini göstermeye başlayıp, milyarlarca insanı olağandışı sıcaklıklara maruz bıraktıkça" uyarısında bulundu. İklimin etkilerinin en çok Ekvator'a yakın gelişmekte olan ülkelerde hissedildiğini dile getiren Pershing, "ABD, Hindistan, Japonya ve Avrupa'da iklim kaynaklı aşırı sıcakların görülmesi hiç kimsenin iklim değişikliğine karşı güvende olmadığının göstergesi" ifadesini kullandı. Imperial College London Grantham Enstitüsü Kıdemli Öğretim Görevlisi Friederike Otto ise fosil yakıtlar kullanılmaya devam ettikçe sıcaklık artışının süreceğine işaret ederek, "Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak istiyorsak, sınırlandırabiliriz ancak bunun için fosil yakıt kullanımını durdurmamız gerekiyor. Şu anda yeterli teknoloji ve politikalar var. Bunların uygulanması gerekli ve şu an bu politikalar uygulanmıyor. Bir 20 yıl daha beklersek, sıcaklıklar daha da artacak 1,5 dereceyi aşmış olacağız. O yüzden yapılması gerekenlere hemen başlanmalı." değerlendirmesinde bulundu. Bu haber de ilginizi çekebilir: İklim inkarcılığı gelecek için bir tehdit mi?

İklim değişikliği zeytin üretimini olumsuz etkiliyor Haber

İklim değişikliği zeytin üretimini olumsuz etkiliyor

Kuraklık zeytin ve zeytinyağı üretimini olumsuz etkiliyor Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksek Okulu Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Mücahit Kıvrak, son yıllarda yaşanan kuraklıkların zeytinliklerde olumsuz etkilere neden olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de kuraklık sadece bu sene değil 3-4 yıllık bir mesele. Bu sene biz nihai sonucu gördük. Zeytincilikte ciddi bir ürün ve kalite kaybını gözlemlemekteyiz. Geçtiğimiz hafta bazı fabrikalar çalışmaya başladı. Randımanlar çok düşük çıkıyor. Bu bizim açımızdan kayıptır. Zeytinin tam üretim zamanında biz eylül yağışları bekliyorduk ama zeytinlik alanlarda eylül yağışları istenilen seviyelerde olmadı” dedi. Yağışların yetersizliğinin yanı sıra çiğ yağışlarının da istenen seviyelerde olmadığına değinen Kıvrak, “Normalde kıyı Ege ve Akdeniz’de, Ağustos’un ikinci yarısından itibaren geceleri çiğ yağışı olurdu. Bu çiğ yağışında da ciddi azalmalar var. Hem yağış rejiminin değişmesi, hem yağışın azalması, aynı zamanda sıcaklıkların yüksek seyretmesi nedeniyle zeytinliklerde ciddi bir ürün kaybı yaşandı” dedi. Toprak işleme tekniklerinin kurak zamanlarda önemli olduğunun altını çizen Mücahit Kıvrak, “Özellikle zeytincilikte toprak işleme tekniklerinin değişmesi lazım. Sıfır sürüm ile arazilerin organik madde oranlarını artırıcı önlemler almalıyız. Organik maddeyi bir puan yukarıya çıkardığımızda toprağın su tutma kabiliyeti dekarda 20-25 ton civarında arttığını gözlemliyoruz. Özellikle yaz aylarında yüksek sıcaklıkların etkisinden kurtulmak için ağaçlara kaolin kili uygulaması yapmalıyız. Yine mümkün olan bölgelerde sulama yapmamız lazım” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Aydın’da ayçiçeği hasadı başladı

İklim değişikliğine karşı sürdürülebilir akıllı mahalleler Haber

İklim değişikliğine karşı sürdürülebilir akıllı mahalleler

Yaşar Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde, yürütücülüğünü Doç. Dr. Ebru Alakavuk’un yaptığı ‘Sürdürülebilir Akıllı Mahalle Modeli’ projesi, iklim değişikliği ile mücadelede önemli rol oynayacak. Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) olarak yürütülen çalışmanın bilimsel çıktıları aynı zamanda Yaşar Üniversitesi, Bornova Belediyesi, Almanya’dan Heidelberg Belediyesi ve Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA)nın ortakları olduğu, AB destekli Bornberg Projesi’nde de kullanılacak. Proje ile oluşturulacak akıllı mahallelerde, sıfır atık ve sürdürülebilir yeşil enerji kullanımının yaygınlaştırılması amaçlanıyor. BİLİMSEL BAKIŞ AÇISI Emisyonların azaltılarak sıfıra indirgenmesinin amaçlandığı proje ile Akdeniz ve Ege bölgeleri ile  benzer iklim tiplerine sahip kentlerin sürdürülebilir ve akıllı bir çehre edinebilmeleri sağlanacak. Ayrıca, bilimsel veriler, proje bursiyeri olarak çalışmada yer alan Yaşar Üniversitesi Mimarlık Doktora Öğrencisi Duygu Çınar Umdu’nun doktora tezinde kullanılarak, sürdürülebilir ve akıllı kentsel alanların oluşturulmasına katkı sağlayacak. Projenin aynı zamanda konuyla ilgili kaynak arayışında olan araştırmacılara ve topluma kılavuz olması da hedefleniyor. Öte yandan projenin çıktıları, 1 Kasım 2023’de başlayacak ve Avrupa Birliği IPA (BORNBERG) Projesi’nde ve BORNOVA SECAP (Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı) çalışmasında kullanılacak. BORNBERG projesi ve BORNOVA SECAP çalışmalarının enerji analizleri Yaşar Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği ve Makine Mühendisliği bölümlerinin destekleri ile gerçekleştirilecek ve diğer sürdürülebilirlik kriterleri için ise Mimarlık Bölümü’nün BAP projesi çıktısı olan bu modelden yararlanılacak. İKİ AŞAMALI PROJE Projenin ilk aşamasında sürdürülebilir mahalle ve akıllı kent değerlendirme araçları, sertifika ve modellerinin ölçütleri araştırıldı ve bu modellerin puanlama sistemlerinin karşılaştırmalı analizleri yapıldı. Ardından, projenin ikinci aşaması olarak, Akdeniz iklim tipine sahip kentlerin özelliklerine göre sürdürülebilir ve akıllı bir mahalle değerlendirme modeli için ölçüt belirlenmesi gerçekleştirildi. Aşamalar sonucunda ortaya çıkan değerlendirmeler ise kentsel alanlarda sıfır atık ve yenilenebilir enerji hedefleri ile refah seviyesi yüksek, sürdürülebilir kent toplumu düşüncesinin benimsenmesinde önemli rol oynayacak. ÜCRETSİZ KAYNAK OLACAK Ege ve Akdeniz’in kıyı kesimleri ile benzer iklim şartları gösteren kentlerdeki sürdürülebilirlik için araştırmacıların yararlanabileceği ücretsiz bir veri kaynağının olmadığını belirten Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Alakavuk, “Pek çok değerlendirme aracı ve kontrol listesi modeli, sadece ekonomik ve çevresel faktörler üzerinden puanlama yapıyor. Bu puanlama modelleri yeterli olmuyor. Hem çevre ve ekonominin hem de toplumun bir arada düşünüldüğü karma hesaplama modelleri ile puanlama yapılması daha yararlı olabilir. Bu araştırma özgün bir karma hesaplama modeli geliştirmek için yapıldı.” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Yaşar Üniversitesi erişilebilirlik bayrağını aldı

İklim Panayırı’nda çağrı: İklim için harekete geç Haber

İklim Panayırı’nda çağrı: İklim için harekete geç

Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Birlik Mahallesi’nde yer alan İnönü Parkı’nda gerçekleşen panayırda iklim ve çevre dostu çalışmalar yürüten 20’yi aşkın Sivil Toplum Kuruluşu yer aldı. Panayırda konuşan Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdür Yardımcısı Serhan Sarıkaya, “Bu dünya bizim, bu dünya hepimizin. Başta İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü olmak üzere tüm müdürlüklerimiz, birimlerimiz, çalışanlarımız ve TEMA Vakfı ile daha yeşil bir dünya için çalışmalarımızı sürdürmekten mutluluk duyuyoruz. Küreselleşen sanayi sektörünün getirdiği çevresel felaketlerin yol açtığı iklim krizine karşı gün geçtikçe daha çok bilinçlenen, harekete geçen ve yeşil bir dünya için emek sarf eden bir toplum yaratmak ve gelecek nesillere yaşanılır bir dünya bırakmak mümkün” dedi. “İklim için harekete geç” TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli de “Biliyorsunuz gezegenimiz ozon tabakasının incelmesinden, verimli topraklarımızın kaybına, arazi tahribatından plastik kirliliğine, biyolojik çeşitlilik kaybından yıkıcı ormansızlaşmaya, susuzluktan hava kirliliğine kadar birçok ekolojik sorunla boğuşuyor. Bunlar sadece birimizin ya da sadece birkaç bölgenin, ülkenin sorunu değil. Bunlar tüm yerkürenin sorunu, hepimizin, yaşamın devamlılığının sorunu” diye konuştu. İklim için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Tuncaelli “Eğer hemen şimdi bir şeyler yapmaya başlamazsak gelecek nesiller iklim krizinin en kötü sonuçlarına katlanacaklar. Atmosferimizin dengesini bozup küresel sıcaklık artışlarına yol açan karbondioksit gazı en çok fosil yakıtlar sebebiyle atmosferimize karışıyor. Fosil yakıtlar sadece bununla kalmıyor, ülkemiz özelinde kömür için Akbelen gibi ormanlarımız yok ediliyor, arazilerimiz topraklarımız tahrip ediliyor. Tam da bu sebeple fosil yakıtlardan çıkılması, yerine temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları oluşturulması için çalışmalara başlanması gerektiğini vurguluyor, ‘iklim eylemi hemen şimdi’ diyoruz” şeklinde konuştu.  “Atölyeler hem renk kattı hem de farkındalık yarattı” Panayır boyunca stantlarda 7’den 77’ye herkesin ilgisini çeken atölyeler yapıldı. TEMA Vakfı tarafından kurulan stantlarda çocuklara yönelik “İklim değişikliğini tanıyalım”, “İklim değişikliğine dur de!”, “Büyüklere mesajlar”, “İklim için tasarlıyoruz” temalı 4 atölye gerçekleşti. Ayrıca panayırda stantları bulunan Sivil Toplum Kuruluşları düzenledikleri atölyelerle iklim krizine dikkat çekti ve çevrenin korunmasına dair farkındalık yarattı. Atölyelerin ardından gerçekleşen Beden Perküsyonu etkinliği ile panayır katılımcıları dans etti. Panayır, sanatçılar Alaz Pesen ve Çağrı Çetinsel’in konserleri ile son buldu. Bu haber de ilginizi çekebilir: Japonya bir skandala imza atıyor! Çevre katliamı başlıyor

"İklim değişikliği hortumları tetikliyor" Haber

"İklim değişikliği hortumları tetikliyor"

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, son birkaç yıldır artan ekstrem hava olaylarının bundan sonraki süreçte artarak devam edeceğini, özellikle denizlerde hortum olaylarının yaşanma ihtimalinin arttığını açıkladı. Hortumların dikey (ve genellikle yağış oluşturan) bulutlardan yeryüzüne kadar ulaşan ve de şiddetli bir biçimde dönen hava sütunları olarak tanımlandığını, konik biçimde dönen hava kütleleri olarak genellikle gözle görünür bir yapıya sahip olduklarını belirten Doç. Dr. Özçelik, hortumların oluştuğu şartlara bağlı olarak farklı özeliklere sahip olduklarını söyledi. Doç. Dr. Özçelik, “Son birkaç yıldır iklimlerde bir değişim, özellikle ekstrem olayların sayısında ve şiddetinde bir artış görüyoruz. Mevsim itibarıyla deniz yüzey sıcaklığı oldukça artmış durumda. Sonbaharın gelmesiyle havakürede ve de yağış, sıcaklık gibi parametrelerde ani değişimler gerçekleşiyor. Bu değişimler hortumların oluşması için elverişli ortamı oluşturuyor. Hortumların oluşması için bazı şartlar gerekir. Güneşin yeryüzünü ve de yeryüzüne yakın havayı ısıtması sonucu hava paketçikleri ısınarak yükselmeye başlarlar. Yeterli yüksekliğe ulaştığında ise dikey yönde bulutlar oluştururlar. Bu yükseklikte havakürenin sıcaklığının hızla düşmesiyle birlikte düzensiz hava şartları ve gök gürültülü fırtınalar da beraberinde oluşur. Bu sırada yukarı doğru çekilen hava kütlesi, rüzgar hız ve yönündeki şiddetli değişikler nedeniyle dönmeye başlar. Diğer taraftan da soğuk ve daha yoğun havanın aşağı doğru hareketiyle dönme hareketi net şekilde şiddetlenir. Nihayetinde dönen hava kütlesinin yerküreye ulaşması durumunda ise hortum oluşur” dedi. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Muğla'da dolu ve fırtınadan etkilenen tarım alanlarında hasar tespit çalışmaları yapıldı

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.