TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İbrahim Atilla Acar

İbrahim Atilla Acar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İbrahim Atilla Acar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Acar: Kapanma Türkiye’yi çarpar Haber

Acar: Kapanma Türkiye’yi çarpar

Son zamanlarda dünyada hızla yayılan ve telaşa sebebiyet veren koronavirüsün Eris varyantı Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre ülkemizde de görülmeye başladı. Bu varyantı diğerlerinden ayıran en büyük özellik olarak ise öncekilere göre çok hızlı yayılması gösteriliyor. Ayrıca bazı kaynaklar ilerleyen zamanlarda Eris’in kapanmaya bile neden olabileceğinden bahsederken, Ekonomist Prof.Dr. İbrahim Atilla Acar, böyle bir kapanmanın yaşanması halinde Türkiye ekonomisinin bunu kaldıramayacağını söyledi.  İlk pandemiye nazaran enflasyon ve faiz oranlarının çok daha yüksek olduğunu belirten Acar, “Kapanma Türkiye’yi çarpar” dedi Türkiye’nin geçtiğini ekonomik krize dikkat çeken Acar, “Artık daha önceki pandemi zamanlarındaki gibi düşük faizle geçinmiyoruz, kredi faizleri oldukça yükseldi. Kişiler geçici bir süre ihtiyaç kredileriyle idare edebilirdi o sıralar ama şu anda, yüzde 8 buçuk olan faiz yüzde 30 olmuş durumda. Bu rakamın yüzde 40’a kadar çıkması da söz konusu. O yüzden pandemi kaynaklı kapanmanın Türkiye ekonomisini için zorlayıcı olacağını, böyle bir kapatmanın gelmesi durumunda ise ekonomik aktivitelerinde kısıtlanacağını söylemek mümkün” şeklinde konuştu. “BU DURUMU YÖNETEMEZLER” Türkiye’nin olası pandemi nedeniyle kapanma durumunda ilk kapanma şartlarından daha büyük oranda etkilenecek hale geldiğini belirten Acar, vatandaşın işsiz kalması halinde faiz oranları nedeniyle ihtiyaç kredisine de yönelemeyeceğini söyledi. Acar, “Şu an zaten enflasyonist bir dönemden geçtiğimiz için pandemi kaynaklı kapanma ekonomik faaliyetlerin aksamasına ve kişilerin gelirleri düştüğü için de zorluk yaşanmasına sebep olacaktır. Ayrıca artık daha önceki kapanma  zamanlarındaki gibi düşük faizle geçinmiyoruz, kredi faizleri oldukça yükseldi. Kişiler geçici bir süre ihtiyaç kredileriyle idare edebilirdi o sıralar ama şu anda, yüzde 8 buçuk olan faiz yüzde 30 olmuş durumda. Bu rakamın yüzde 40’a kadar çıkması da söz konusu. O yüzden pandemi kaynaklı kapanmanın Türkiye ekonomisi için zorlayıcı olacağını, böyle bir kapatmanın gelmesi durumunda ise Türkiye’nin ekonomik aktivitelerinde kısıtlanacağını söylemek mümkün. Ekonomideki kişiler bu durumu yönetemez. Türkiye ekonomisi böyle bir durumu kaldırmaya müsait değil. Sonuç olarak olası kapanma Türkiye’yi çarpar” açıklamasında bulundu. “TURİZM MERKEZLERİ EN ÇOK ETKİLENECEK YERLERDİR” Ekonomist Prof.Dr. Acar, pandemiden kaynaklı kapanma gerçekleşirse bundan en çok hizmet sektörünün zarar göreceğini belirtti. Türkiye’de büyük oranda hizmet sektöründe çalışan kişinin bulunduğu belirten Acar, kapanmadan en büyük zararı da bu kesimin göreceğini ifade ederek “Pandemi kaynaklı bir kapanma ekonomi için olağanüstü dönemlerdir. Faaliyetlerin, yani insan hareketlerinin kısıtlanması sebebiyle ekonomik aktörler için zorlu bir süreçtir. Özellikle işletmeler kapanma koşullarına göre işleyişi düzenlemek zorundadır. Bu işletmelerin kapasitesi 100 kişiyse söz gelimi 40-50 kişiye düşürülür. Dolayısıyla eğlence yerleri, kafeteryalar ve turizm merkezleri en çok etkilenecek yerlerdir. Bizim ülkemizde ise hizmet sektörü ekonominin ortalama yüzde 60’ını oluşturuyor. Bu sektörde çalışan insan sayımız ise yüzde 56 civarında. Yani bu insanların geçici olarak işsiz kalması ya da geçici ödeneklerle faaliyetlerini sürdürmeye yönlendirilmesi çok zordur” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Yeni Kovid-19 varyantı korkuttu: Maske geri mi dönüyor?

Merkez Bankası'nın kararına ekonomist ve esnaf yorumu Haber

Merkez Bankası'nın kararına ekonomist ve esnaf yorumu

KEMAL ÖZKURT - ÖZEL HABER Merkez Bankası tarafından, bankalardan verilen kredi miktarlarında düşüşe gidilmesi kararı verilmişti. Bunun gerekçesi olarak seçim sonrası döviz kurunda artış bekleyen vatandaşların kredi çekerek döviz alması olduğu konuşulurken, döviz kurunda yaşanan bu yoğun ilgiyi siyasetle ilişkilendiren Ekonomist Prof. Dr. İbrahim Attila Acar, "Vatandaşlar da mevcut iktidarın devam edeceğini öngörüyor ve bankalardan nakit avans çekerek dövize yatırım yapıyor" diye konuştu. Öte yandan yaşanan bu kısıtlamanın esnaflara nasıl yansıdığını değerlendiren Kemeraltı Merkez Araştırmalar Derneği Başkanı Cem Ceylan, "Merkez Bankası'nın bu yaptırımıyla seçimlerden sonra  aslında ekonomik durumun nasıl şekilleneceğini görmüş olduk" dedi.  "DÖVİZE GÖSTERİLEN İLGİ, MEVCUT İKTİDARIN KALACAĞINA İŞARET" Önce vatandaşların neden döviz almaya bu kadar yöneldiklerinin düşünülmesi gerektiğini belirten Ekonomist Acar, "Seçimlerin sonunda muhalefet kanadı iktidara gelirse birtakım ekonomi programı uygulayacağını ve kuru düşüreceğini söylüyor. Fakat mevcut iktidar devam ederse kurun 25 TL bandında oturması bekleniyor. Vatandaşlar da bu sebeple mevcut iktidarın devam edeceğini öngörüyor ve bankalardan nakit avans çekerek dövize yatırım yapıyor. Bunların sonucunda da vatandaşların muhalefetin ekonomi politikalarına güvenmediğini görüyoruz. Bundan dolayı da kendi geleceklerini kendileri belirlemek adına kredi çekip borçlanıp,  döviz veya altına yatırım yaparak farklı yollara başvuruyorlar" dedi.  HÜKÜMET KURU BASKILIYOR  Tüm bu beklentiler haricinde kurun yükselmesi durumunda, ithalatın pahalılanacağına dikkat çeken Acar, " Türkiye, ithalatını kura bağlı yapan bir ülke. Bundan dolayı kur baskılanıyor.  Yoksa kuru kendi haline bıraksalar 25 TL bandında oturacak. Çünkü ihracat yapan firmalar bile aşırı derecede maliyetler arttığı için bu artışı fiyatlara yansıtamıyorlar. Dolayısıyla ihracatçı firmalar kardan zarar ediyor. Açıklarını kapatabilmek için kurun yükselmesini istiyorlar. Fakat kur yükselirse enflasyon oluşacağı için hükümet kuru şu an için baskılıyor" ifadelerini kullandı.  "TÜRKİYE'DE EKONOMİK VERİLER ÇOK ÖNGÖRÜLEBİLİR DEĞİL" Merkez Bankası’nın kredi kartlarında yaptığı düzenlemeler ve kredi miktarlarında azaltmaya gitmesinin esnafa nasıl yansıdığını değerlendiren, Kemeraltı Merkez Araştırmalar Derneği Başkanı Cem Ceylan, "Her ne kadar küçük esnafın ekonomiyi takip etmediği düşünülse de, esnaflar ekonomik verileri okuyor. Kur korumalı mevduat hesaplarındaki artışın büyümesi, piyasalarda oluşan paralel kur ve kredi faizleri esnafı kaygılandırıyor. Tüm üreticiler artan girdi maliyetleri ve seçim öncesi uygulanan popülist politikalardan payına düşeni alıyor. Çünkü seçim sürecinden asgari ücret gibi popülist politikalara yapılan zamlar direkt olarak esnafı etkiliyor. Biz esnaflar, sanayiciler, vatandaşlar yani direkt ekonominin seyriyle ilgili kesimler olarak yıllarca, Türkiye'de ekonomik veriler çok öngörülebilir değil. Biz önümüzü göremiyoruz derdik. Fakat Merkez Bankası'nın bu yaptırımıyla seçimlerden sonra  aslında ekonomik durumun nasıl şekilleneceğini görmüş olduk. Seçim sonrasının bir fragmanı gibi bir uygulama aslında. Belli ki seçimlerin ardından her vatandaşın, esnafın kendine göre bir ekonomik önlemler alması lazım" diye konuştu.  "SEÇİM SONRASI DURUM BİZİ ÜRKÜTÜYOR" Türk parasının döviz karşısında son 5 senede yüzde 300 oranında değer kaybettiğini söyleyen Ceylan, "Seçimlerin ardından kim gelirse gelsin, seçimden sonra beklenen durum aslında bizi ürkütüyor. Asgari ücrete yapılan zamların bir faydası yok. Burada önemli olan halkın alım gücünün arttırılması. Esnafın da işlerinin iyi olması aslında buna bağlı. Ne yaparsanız yapın alım gücü artmadan kimsenin yüzü gülmez" dedi.   

Seçim sonrası kurun kaderi Haber

Seçim sonrası kurun kaderi

AYSELİN UZUN/ÖZEL HABER Kritik bir seçim sürecine günler kala, Türkiye’nin gündeminde seçimden sonra uygulanacağı vaat edilen ekonomik planlar var. Bu vaatlerin içinde en dikkat çekeni ise kurun düşeceği yönündeki açıklamalar. Ekonomist Prof.Dr. İbrahim Atilla Acar, dolar kurunun seyrini değerlendirdi. Prof.Dr. İbrahim Atilla Acar, “Önümüzde bir seçim var, seçimden sonra bir hükümet kurulacak. Kurulan hükümet, alanlar belirler, buna yönelik olarak bir takım politikalar ilan edilir ve bunlar için uygun finansman oluşturulabilirse, 2023’ün sonuna doğru dolar kurunda daha gerçekçi bir rakamla karşılaşırız. Ancak dolar kurunu düşürmek bizim aleyhimize olur. Bu durum da dış ticaret açığı ve cari açık gibi Türkiye’nin çok eski kronik sorunlarının yeniden baş göstermesi demektir” dedi. TÜRKİYE’Yİ ATEŞE ATAR Ekonomist Acar, cumhurbaşkanı adaylarının kurun düşmesi yönündeki planlarını nasıl gerçekleştirilebileceğine açıklık getirirken, aynı zamanda kurun düşmesi halinde gerçekleşebilecek olan senaryolara da açıklamalarında yer verdi: “İthal bağımlılığını kıracak bir içeride üretim politikası desteklenirse yani yurt içinde üretim politikası geliştirilirse kısa vadede fiyatlar üzerindeki maliyet yükü azaltılabilir. Üretimin artırılması hükümetlerin destek ve teşvik politikalarını açıklamasıyla olur. Önümüzde bir seçim var, seçimden sonra bir hükümet kurulacak bu da yaklaşık üç ayımızı alır. Bu süreç sonrasında hükümet alanlar belirler, buna yönelik olarak bir takım politikalar ilan edilir ve bunlar için uygun finansman oluşturulabilirse, bu seneki dolar kuru bir miktar serbest bırakılarak artırılmaya devam edilebilir ve 2023’ün sonuna doğru dolar kurunda daha gerçekçi bir rakamla karşılaşırız. Ancak dolar kurunu düşürmek bizim aleyhimize olur. Dolar kurunun düşmesi demek ithal ürünlerin ucuzlaması demektir ve o zaman daha fazla ithalat yapmak zorunda kalırız. Bu durum da dış ticaret açığı ve cari açık gibi Türkiye’nin çok eski kronik sorunlarının yeniden baş göstermesi demektir. Bu sorunlar arttığı zaman Türkiye daha fazla borçlanır. Bu da finansal anlamda Türkiye’nin başka sıkıntılar yaşamasına neden olur. Zaten şu anda Türkiye’nin yüzde 80 civarında ithal ürünlere bağımlılığı var. Bağımlılığın daha fazla artması durumunda Türkiye’de yerli üretim durur. Çünkü rekabete yetişemezler. Tüm bu sebeplerle dolar kurunun düşmesi demek Türkiye’yi başka bir ateşe atmak demektir.” KOLTUĞUN SAHİBİ BİR TANE DEĞİL Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, kur yükselişinin çözümünü, yurtdışından ülkemize yapılacak 300 milyar dolarlık yatırımda bulmuştu. Acar bu konu hakkında şunları söyledi: “Millet ittifakı yurt dışından ülkeye döviz getirmeyi vaat ediyor, 300 milyar dolar gibi bir rakam konuşuluyor. Bu konuda ekonominin klasik bir görüşü var; bolluk olursa fiyat düşür, bu da yurt içinde döviz bolluğunun olması demek, aynı zamanda dövizin paritesinin de düşmesi demektir. Dolayısıyla bu kurun kalitesini de düşürür. Bunları telafi etmek için kurdan kaynaklanan zayıflıkları, ülke içerisinde üretim arttırarak telafi etmeye çalışıyorlar. Bu politika önermeleri başarıyla uygulanırsa, sorunu çözmek kolay olur. Ancak burada yaşayacağımız en büyük sorun onlar bu politikaları kolayca uygulayabilir mi? İşte orada biraz sıkıntımız var. Çünkü koltuğun sahibi bir tane değil. Onların her birinin kendi görüşleri olacaktır ve bu çerçevede, daha ortada politika yok, sadece yurt dışından parayı bulduk getirdik gibi bir açıklama var. Dedikleri gibi ülkeye dolar bazında para girmesi durumda dövizin ateşi düşer. Ancak para gelmesiyle ithal mallar ucuzlar ve döviz düşer. Ama bu yerli üretici ve ihracatçı tarafından istenmeyen bir durumdur. Çünkü böyle bir senaryoda ihracatçı zarara uğrar.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.