TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hayvanlar

Hayvanlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hayvanlar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

2 bin 935 hayvan yeni yuvalarına kavuştu Haber

2 bin 935 hayvan yeni yuvalarına kavuştu

Doğal yaşam alanları ve teknik özellikleri ile Türkiye’nin en donanımlı barınaklarından biri olan Muğla Büyükşehir Belediyesi Geçici Hayvan Bakım Evi can dostların daha iyi bir yaşam sürmeleri için çalışmalarına devam ediyor. 37 bin 349 m2 alan arazi üzerine inşa edilen Geçici Hayvan Bakımevinde ilk kabul ünitesi, yavrulu anne bakım, karantina, muayene, ameliyathane ve müşahede üniteleri yanında kedi üniteleri, açık-kapalı kafesler, doğal yaşam park alanları bulunuyor. Büyükşehir Belediyesi can dostlar için Geçici Hayvan Bakımevi’nde kullanılmak üzere iç donanımında açılır- kapanır muayene masası, serum askısı, ilaç-malzeme dolabı, hayvan taşıma rampası, seyyar taşıma sedyesi, lavabo ve 4 adet kafes bulunan Acil Müdahale aracını hizmete sundu. Acil Müdahale Aracı sahipsiz sokak hayvanlarının acil durumlarda ilk müdahalesinin yerinde yapılabilmesi için tasarlandı. SATIN ALMA SAHİPLEN! Muğla Büyükşehir Belediyesi Geçici Hayvan Bakımevinde bugüne kadar uzman hekimler tarafından 39 bin 652 hayvanın tedavisi, 20 bin 483 hayvan kısırlaştırılması, Bin 100 hayvana da cerrahi müdahale yapıldı. Geçici Hayvan Bakımevinde bugüne kadar “Satın Alma Sahiplen” anlayışı ile rehabilite edilen 2935 kedi ve köpek de yeni sahiplerine, yuvalarına kavuştu. Muğla Büyükşehir Belediyesi Geçici Hayvan Bakımevi ayrıca günün belirli saatlerinde ziyaret edilebiliyor. Özellikle okullar tarafından ziyaret edilen Geçici Hayan Bakımevi her gün 10.00-12.00 ve 14.00-16.00 saatleri arasında ziyarete açık. Geçici Hayvan Bakımevini bugüne kadar 20 bin 633 kişi ziyaret etti. İHA

O taleplere rest: Bornova’da ‘devrim’ gibi adım Haber

O taleplere rest: Bornova’da ‘devrim’ gibi adım

TENZİLE AŞÇI Türkiye’de ekonomik ve siyasi gelişmeler gündemin neredeyse tamamını kaplarken çevre, küresel ısınma ve hayvan hakları gibi konular bir felaket yaşanmadan gündem olmuyor. Ülke genelinde hayvan barınaklarında yaşam koşulları standartların çok altında olurken hayvanlara yapılan işkenceler de hayvanların can değil mal olarak görüldüğünün kanıtı niteliğinde. Can dostları bekleyen tek tehlike, sağlıksız yaşam koşulları ve işkenceler olmazken birçoğu da deneylerde kullanılıyor. Öte yandan; konuya ilişkin Bornova Belediyesi’nden devrim niteliğinde bir adım geldi. Belediye, kendine ait bakımevi, barınak ve rehabilitasyon merkezindeki sokak hayvanlarının talep edildiğinde resmi ve özel kurumlara verilmesine karşı harekete geçti. Belediye, bu kapsamda; yapılacak herhangi bir talebin kabul edilmemesi için meclisten karar geçirmeye hazırlanıyor. İlgili önerge, 1 Haziran’da gerçekleştirilecek meclis oturumunda gündeme getirilecek. İlgili önergede şu ifadelere yer verildi; “Sokakta ya da barınakta yaşayan hayvanlara bakmak, tedavi etmek ve korumakla yükümlü olan kurumlar yerel yönetimlerde oluğundan, Türkiye’de deneylerde kullanılmak üzere hayvan üreten, ruhsatlandırılmış resmi ve özel kurumlar var iken bakımevi ya da sokakta yaşamını devam ettirmeye çalışan hayvanların da yerel yönetimler tarafından denek olarak laboratuvarlara gönderilmesi, toplum vicdanında kabul görecek bir eylem olmadığından, yerel yönetimlerin kendilerine ait bakımevi, barınak ve rehabilitasyon merkezlerinden talep edildiğine resmi ve özel kurumlara denek olmak üzere hayvan temin etme zorunluluğunun olmadığı ve bu tip bir uygulamanın belediyenin inisiyatifinde olduğu, dolayısıyla korumakla yükümlü olduğumuz hayvanların, ölüme ve işkenceye terk edileceğini bile bile, hiçbir şekilde denek olarak laboratuvara verilmeyeceğini, bir ‘hayvan haklarına saygı ilkesi’ olarak benimseyerek Bornova Belediyesi Rehabilitasyon Merkezindeki ve sokaktaki korumamız altında olan hayvanların hiçbir şart altında deney hayvanı olarak bir kuruma verilmemesine ve belediyemizin Deneysiz Belediyeler arasına katılması hakkında önerge” 

Egeli öğrencilerden patili dostlara yardım eli Haber

Egeli öğrencilerden patili dostlara yardım eli

Ege Üniversitesinde (EÜ) geliştirilen sosyal sorumluluk projeleri, akademik ve idari birimlerin yanı sıra; Egeli öğrencileri de toplumsal fayda amacıyla bir araya getiriyor. EÜ İletişim Fakültesi öğrencileri tarafından yürütülen ve koordinatörlüğünü Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hidaye Aydan Bilgilier’in yaptığı “Patini Uzat” projesi, kamuoyunda hayvanlar için duyarlılık yaratılmasını amaçlıyor. İletişim Fakültesi olarak toplumsal bilinç ve farkındalık oluşturmak amacıyla bugüne kadar pek çok sosyal sorumluk projesi hazırladıklarını söyleyen Dekan Prof. Dr. Bilgehan Gültekin,  proje ekibini tebrik ederek başarılar diledi. Hayvanların ihtiyaçlarını belirleyen öğrenciler, bu kapsamda topladıkları yardımları barınaklara ulaştırmayı amaçladıkları bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor. Proje; barınaklardaki hayvanlara mama ve ilaç yardımlarının ulaştırılması başta olmak üzere, hayvanları sahiplendirme, kamuoyunda farkındalık yaratma, sosyal medyada çeşitli içerikler kazandırma gibi faaliyetleri barındırıyor. Bunun yanı sıra, Ege Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğunun bakımını yaptığı kedi ve köpekler için de mama ve tasma bağışı gerçekleştiriyor. "SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İÇİN ÇALIŞIYORUZ" Proje hakkında konuşan Doç. Dr. Hidaye Aydan Bilgilier, “Sürdürebilir bir dünya için patili dostlarımız, hayvanseverler ve gönüllü veterinerlerle el ele verdiğimiz bu projede İzmir'deki farklı ilçelerde bulunan hayvan barınaklarını tespit edip hem telefon üzerinden hem de yüz yüze görüşmeler sağlanarak ihtiyaç listeleri belirlenmekte. İhtiyaç listeleri doğrultusunda gerekli yerlerle irtibata geçilerek bu ihtiyaçlar sağlanıyor. Ayrıca proje kapsamında hayvansever evcil hayvan sahipleri ile derinlemesine görüşmeler yapılarak, elde edilen veriler kapsamında evcil hayvanlar, barınaklar ve bu barınaklarda yaşayan hayvanlarla ilgili görüşleri ve düşünceleri öğrenilmekte. Bu doğrultuda daha iyi şartlarda hayvanların yaşamasını sağlamak ve sürdürebilir bir dünya yaratmak için hayvanseverlerle birlikte öneriler sunulmakta. Ayrıca konu ile ilgili çeşitli tanıtım videoları hazırlanıp sosyal medya hesaplarından farkındalık yaratma amacıyla paylaşımlar yapılacak” dedi. "İNSANLAR VE HAYVANLAR DOSTÇA YAŞAMALI" “Patini Uzat” projesinin oluşma sürecini aktaran Doç. Dr. Bilgilier, “Hayvanseverler olarak çevremizde yaptığımız ön görüşmeler sonucunda barınakların ilaç, tek kullanımlık plastik eldiven, mama, gazete, vb. temel malzemelere ihtiyaçları olduğu tespit edildi. Bu ihtiyaçlardan hareketle belirlenen hedef kitlenin özelliklerine uygun olarak toplanan ön ihtiyaçlar ulaştırılmasının gerekliliği ortaya çıktı. Bu nedenle planladığımız projemizin toplumsal farkındalık, dayanışma ve paylaşma ruhuyla hayvan dostu toplum yaratmak için el ele vermenin kaçınılmaz olduğu anlaşıldı. Sürdürebilir bir dünya için insan ve hayvanlar toplumda birlikte dostça yaşamalıdırlar” diye konuştu. Projede Doç. Dr. Hidaye Aydan Bilgilier’in yanı sıra EÜ İletişim Fakültesi öğrencileri İlker Çacur, Aslı Demiröz, Sude Dercan, Buse Günay, Cemile Nur Aydın ve Ezgi Sultansuyu da yer alıyor. HABER MERKEZİ

Şap hastalığı tehlikeli düzeyde Haber

Şap hastalığı tehlikeli düzeyde

AYSELİN UZUN- ÖZEL HABER Son zamanlarda şap hastalığı hızla yayılıyor. Halk arasında “Dabak” diye de adlandırılan şap, daha çok sığır, koyun ve keçi gibi hayvanlarda görülüyor. Şap virüsü özellikle salya ile saçım, burun akıntısı gibi yollarla bulaşıyor. Bulaştığında ilk olarak ağızda köpürme, tırnak aralarında ülseratif lezyonlar şeklinde gözleniyor. Ayrıca sadece hayvanlara değil insanlara da bulaşma tehlikesi bulunmakta. Uzman Veteriner Hekim Burak Baran, şap hastalığının bulaşmasını engellemek için şu önerilerde bulundu: “Şap hastalığı şekillenen hayvanlara müdahale ederken mutlaka eldiven takılmalı ve tek kullanımlık önlükler giyilmelidir. Şaplı hayvanlarla müdahale edildikten sonra insanların mutlaka el ve yüz çevrelerini dezenfekte etmeleri gerekmektedir.” YENİ VARYANT DAHA BULAŞICI  “Son zamanlarda hastalığa yakalanan hayvanların artış sebebi SAT-2 suşu’nun diğer şap hastalığı suşlarına göre daha bulaşıcı olmasıdır. Bundan dolayı bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir” diyen Veteriner Hekim Baran, şap hastalığının bulaşıcılığı konusunda uyardı. Elde bulunan şap hastalığına karşı ülkedeki var olan aşıların yetersiz kaldığını belirten Burak Baran, “Şap hastalığının varyantı SAT-2 suşu ülkemizde daha önceden görülmediği için, eski şap aşıları SAT-2’ye fayda etmiyordu. Ancak, yeni varyantın aşısı üretildi ve ülkemize geldi. SAT-2 suşu antikoru bulunduran aşılar tarım ilçe müdürlüklerinden temin edilmekte” açıklamasında bulundu. İNSANLARA DA BULAŞIYOR Şap hastalığının insanlara da bulaşma tehlikesi olduğunu vurgulayan Baran, “Şap hastalığı ihbarı mecburi zoonoz bir hastalıktır. İnsanlarda ağızda aft oluşumuyla karakterizedir. Şap hastalığı şekillenen hayvanlara müdahale ederken mutlaka eldiven takılmalı ve tek kullanımlık önlükler giyilmelidir. Şaplı hayvanlarla müdahale edildikten sonra insanların mutlaka el ve yüz çevrelerini dezenfekte etmeleri gerekmektedir. Son olarak mutlaka hastanelerde enfeksiyon hastalıkları bölümüne danışılmalıdır” dedi.

Yem kaynakları yetersiz: Hayvanlar kesime gidiyor Haber

Yem kaynakları yetersiz: Hayvanlar kesime gidiyor

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Türkiye’de besicilik; girdi kalemlerinde artan maliyetler karşısında zor zamanlar geçiriyor. Bu kalemlerden biri de yem. Yem fiyatlarındaki artışlar market raflarına kısa sürede yansıyor. Özellikle deprem bölgesinde ciddi yem sorunu var. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal’a göre, Türkiye hayvan varlığını arttırmaya çalışıyor ancak aynı oranda yem kaynaklarını arttırmıyor. Bu da üreticiyi zor durumda bırakırken, anaç hayvanların kesime gitmesine sebep oluyor. DEPOLAR ÇÖKTÜ SIKINTILAR BAŞLADI Türkiye’yi yasa boğan depremde on binlerce insan hayatını kaybederken, çok sayı da hayvan telef oldu. Uysal, “Türkiye büyük bir facia geçirdi. On bir ilde meydana gelen deprem nedeniyle 46 binden fazla insanımızı kaybettik yüzbinlerce insanımız da yaralandı. Deprem bölgesinde yardımlar ikinci günden sonra ulaşırken, öncelik olarak insan yaşamaları olduğu için hayvanlar ikinci planda düşünüldü. Depremin acısı taze olduğu için bizler şu anda doğal olarak sadece can kayıplarından söz ediyoruz. Halbuki depremde sadece insanlar hayatlarını kaybetmediler, hayvanlar da telef oldular. Sokak hayvanları ve ev hayvanlarının yanı sıra sığırlar, koyunlar, keçiler, tavuklar da çöken ahırların, ağılların ve kümeslerin altında kaldılar. Yine köylülerin kullandıkları traktörler ile tarın alet ve ekipmanları da dam, depo çöküntülerin altında kalarak kullanılmaz hale geldiler. Bunların yanı sıra depolarda, damlarda satılmayı bekleyen binlerce ton ürün kayıpları da meydana geldi. Acılar paylaşılarak hafifletildiğinde bu konular da gündeme gelecek ve insan kayıplarının yanı sıra hayvan ve ekipman kayıplarının boyutları ortaya çıkacak. Velhasıl büyük deprem her anlamda ülkeyi vurdu. Kayıplar arasında yem ve ilaç depoları da var. Ayrıca birçok yem ve ilaç satan bayi de çöken binaların altında ya can verdi ya da yaralandı. Depolar çöktü ve ardından yem sıkıntısı baş gösterdi. Depremin ilk günlerinde bölgeye yem gelmezken daha sonraları gelen yemler bazıları da koordinasyonsuzluk yüzünden heba oldu. Ayakta kalan yem ve ilaç bayileri yapılan yardımlardan etkilendiler ve ürünlerini satamaz oldular. Aslında devletin bayilerden yem alıp köylülere ücretsiz dağıtması gerekirken bayilerde maalesef mağdur oldular. Bütün bu olaylar yem fiyatlarını arttırırken yem fiyatları karkas et fiyatlarının yükselmesine bu da kasap veya marketlerdeki et fiyatlarının artmasına neden oldu” dedi. YEM KAYNAKLARI ARTIRILMIYOR Ülkenin hayvan yemleri konusunda ithalatçı bir ülke olduğunu anımsatan Uysal, Türkiye’nin hayvan varlığını artırmaya çalıştığını ancak yem kaynaklarını aynı oranda artırmadığını ifade ederek, “Türkiye uzunca bir süredir yem katkı maddeleri yani mısır ve soya açısından net ithalatçı bir ülke. Kanatlı hayvanların (tavuk) beslenmesinde kullanılan mısır ve soya ağırlıklı olarak ithal ediliyor. Yıllık 2 milyon ton soya gereksinimini 1 milyon 950 bini ithal ediliyor. Mısırın ise bir kısmı ülke içerisinde üretiliyor. İthal edilen mısır ve soyanın hemen hemen tamamı da GDO’lu tohumlardan elde edilmiş. Bir de böyle bir sorun var. Türkiye son yıllarda hayvan varlığını arttırmaya çalışıyor. Hayvan varlığı artınca yem kaynaklarının da arttırılması gerekiyor. Öyle oluyor mu? Hayır. Yem sorunu hem et hem de süt fiyatlarını etkiliyor. Yem sorununun çözülmesi için mera alanlarının rehabilite edilerek ineklere sunulması gerekiyor. Ancak bu şekilde maliyetleri düşürebilirsiniz. Bununla ilgili çalışmalar var tabii ki. Ancak yeterli mi? Hayır” değerlendirmesinde bulundu. TÜRKİYE ET VE SÜT KRİZİNE SÜRÜKLENİYOR Yem fiyatlarıyla baş edemeyen besicilerin hayvanlarını kesime gönderdiğini de vurgulayan Uysal, “Buna hayır demek gözlerini ve kulağını köylerden gelen çığlıklara kapatmak anlamına gelir. Yem açığı fiyatları tetikliyor, yetiştirici kendini kurtaracak ve bir miktar da kar edecek satış fiyatını bulmadığında da hayvanlarını kasaba gönderiyor. Şu anda et fiyatları yüksek. Süt hayvanı yetiştiricisi sütten kazanamayınca ineklerini yüksek fiyata satıyor. Üretimden ve doğurganlıktan çıkan inekler bir daha yavru veremiyor. Bu da ülkenin hayvan varlığını etkiliyor pek tabii ki. İlk günlerde kesilen hayvanlardan dolayı et sıkıntısı yaşanmazken arkadan ineklerin doğurdukları danalar gelmedikleri için zamanla et sıkıntısı baş gösteriyor. Et fiyatları yükseliyor, düşürmek için ithalat izni çıkıyor, gümrükler sıfırlanıyor, başka ülkelerin üreticilerinin cebine milyon dolarla konuyor ve ülke et ve süt krizine sürükleniyor” dedi.

İddia: “Hayvanlar bakılmıyor, öldürülenler var! Haber

İddia: “Hayvanlar bakılmıyor, öldürülenler var!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Hayvanlara yönelik suç ve işkence her geçen gün artarken, bir korkunç iddia da İzmir’den geldi. Hayvansever Efsun Yıldız, çeşitli nedenlerle Gaziemir Belediyesi’ne ait veteriner kliniğine getirilen hayvanlara yeterince bakılmadığını hatta bazılarının öldürüldüğünü iddia etti. Belediyenin veterinerlik birimiyle ilgili mahalle sakinlerinden de çok sayıda şikayet aldıklarını söyleyen Yıldız, hayvanseverlerle birlikte eylemlilik başlattıklarını duyurdu. Birime teslim edildikten sonra uyutulan ya da bir daha haber alınamayan bazı hayvanların fotoğrafının da yer aldığı #GaziemirBelVetİstifa yazılı afişleri kentin işlek noktalarına asan Yıldız, 3 Mart Cuma günü saat 14.00’da belediye binası önünde düzenlenecek protesto eylemine katılım çağrısı yaptı. UYUŞTURUCU İĞNE İLE ÖLDÜRÜLDÜ Ailesiyle birlikte Gaziemir’de yaşayan ve sokak hayvanlarıyla yakından ilgilenen 25 yaşındaki Yıldız, “Herhangi bir derneğe bağlı değiliz. Yaşadığımız sitenin altında babamın emlak ofisi var. Orada sokaktaki köpekler eve kedilere yuva oluyoruz. Civardaki hayvanları da besliyoruz. Gaziemir Belediyesi’ne daha önce dava açmıştık. Çünkü bizim parkta baktığımız ‘Yaşar’ adlı bir köpeği belediye ekipleri uyuşturucu iğne ile vurarak öldürdüler. Veteriner hekim olmadan o iğneyi atmaları bir suç. Isırma raporu olmayan, kısır ve küpeli bir köpeği almaları bile suçken... Burada belediyenin art niyeti çok bariz. Üstelik biz belediyede tutuluyor sanıyorduk, öldürüldüğünü sonradan öğrendik. Dava şu an Anayasa Mahkemesi’nde. CİMER’den de şikayette bulunmuştum. Sosyal medyada da çok fazla paylaşım yaparak ifşa ettik. Ama daha sonradan yine benzer durumlar yaşadık” dedi. TEDAVİ ETTİRECEĞİMİZ KÖPEĞİ UYUTTULAR Özel bir veteriner kliniğinde tedavi ettirmek istedikleri başka bir köpeğin de kendilerine haber verilmeden uyutulduğunu anlatan Yıldız, “Yine bizim baktığımız ‘Dikkulak’ isimli bir köpeğin kulağından çok kan aktığı için insanlar belediyeyi aramış. Ekipler gelince babam da ordaymış. Babam ekiplere, ‘Bu köpeğe ben bakıyorum takip edeceğim, sakın öldürmeyin’ demiş. 28 Ocak’ta belediyenin veteriner işlerinde çalışan bir gönüllü bize köpeğin fotoğrafını gönderdi. Yani orada tutuluyordu. Bu süre boyunca babam ara ara gidip durumunu sordu ve tedavisinin bitmediğini söylediler. Aynı şekilde oradaki bir gönüllü de anneme kulağındaki yaranın kapanmadığını ve kısırlaştırılacağını söylemiş. 24 Şubat’ta köpeğe ‘leishmania’ tanısı koyduklarını öğrendik. Aynı gün babam Veteriner İşleri Müdürlüğü ile görüşmeye gitti. Hastalığın kesin tespiti için kan örneği vermelerini veya özel veterinerin gelip kan almasını talep etti ama kabul etmediler. Belediyelerde bu hastalığı tam olarak tespit edecek test kitleri mevcut olmuyor çünkü. Bu talebi kabul etmeyip dilekçe yazmasını istemişler. Babam ‘Bu köpeği sakın öldürmeyin ben sahiplenip tedavi ettireceğim’ deyip ayrılmış. 28 Şubat’ta da köpeği uyutarak öldürdüklerini yine bir gönüllüden öğrendik. Sonrasında da sosyal medya paylaşımları, imza kampanyası, CİMER şikayet metni, eylem planı, hukuki destek arayışı ve afiş çalışmaları yaptık hala da devam ediyoruz çalışmalara” ifadelerini kullandı. TÜM İZMİR’E DUYURMAK İSTİYORUZ İlçenin çeşitli noktalarında afiş çalışmaları yaparken, mahallelilerden de veteriner işleriyle ilgili çok sayıda şikayet aldıklarını söyleyen Yıldız, “Dün bir arkadaşımla birlikte afişleri bastırıp çeşitli ilçelerde işlek noktalara astık. Biz afiş asarken insanlar yanımıza gelip kendi yaşadıklarını anlattı. Hayvanları topladıklarını, alıp geri getirmediklerini, öldürdüklerini anlattı insanlar. Örneğin bir kişi mantar tedavisi için belediyeye emanet ediyor köpeğini ama geri getirmiyorlar. Köpeğe ne yaptıklarını bile bilmiyorlar. Yine bir kedinin başına da bu gelmişti. Bu tablo karşısında daha fazla şeyler yapma kararı aldık. Bu yaşananları tüm İzmir’e duyurmak istiyoruz. Cuma günü saat 14.00’da, belediye binasında önünde hayvanseverler olarak bir araya geleceğiz. Katılacağını söyleyen çok fazla kişi oldu. O hayvanlar ses çıkaramıyor ama biz onların yerine çıkarıyoruz. Daha fazla canlının öldürülmesine karşı çıkan herkesi bu dayanışmaya davet ediyoruz” açıklamasını yaptı. HALKA İFŞA EDİYORUZ Hayvansever Efsun Yıldız ve bazı gönüllüler tarafından hazırlanan afişlerde şu ifadelere yer verildi: “Size o yetkililer bu hayvanları öldürün, bilinmeze atın diye verilmedi. Görevini kötüye kullanıp savunmasız hayvanların canına kast eden Gaziemir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğünü ve işledikleri cinayetlerden biri nedeniyle mahkemelik olduklarını bilip de onları hala orada tutan belediye başkanını halka ifşa ediyoruz. Kimse unutmasın ki bugün gücü bu savunmasız hayvanlara yetenler yarın gücünün yettiği başka bir gruba veya insanlara karşı da vicdanı ve hukuku ayaklar altına alacaktır. Yani yarın sizin de adalete ihtiyacınız olabilir. Bunu kabul etmiyoruz ve hayvanların yaşam hakkını ihlal eden tüm kişi ve kurumların karşısındayız! 3 Mart 2023 Cuma günü saat 14.00’da Gaziemir Belediyesi önünde düzenleyeceğimiz eyleme tüm halkı davet ediyoruz. #GaziemirBelVetİstifa.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.