TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#HASAN SÖZBİLİR

HASAN SÖZBİLİR haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, HASAN SÖZBİLİR haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Peş peşe gelen depremler hakkında o profesörleden açıklama geldi Haber

Peş peşe gelen depremler hakkında o profesörleden açıklama geldi

Diyarbakır, Antalya ve Malatya illerinde ard arda meydana gelen depremler paniğe neden olurken, akıllara yaşanan depremler daha büyük bir depremin habercisi mi sorusunu getirdi. Yaşanan depremlere ilişkin Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Sözbilir ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür açıklamalarda bulundu. 6'YA VARABİLECEK BÜYÜKLÜKTEKİ ARTÇI DEPREMLERİN YAŞANMASI OLAĞANDIR Prof. Dr. Sözbilir yaptığı açıklamada, 6 Şubat'ta 7,7 büyüklüğündeki Kahramanmaraş-Pazarcık depreminden 9 saat sonra gelişen tetiklenme nedeniyle 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş-Elbistan-Ekinözü depremi meydana geldiğini, Çardak ile Doğanşehir Fayı'nın birlikte çalışarak ikinci depremi ürettiğini anımsattı. Deprem sonrasında arazide yaptıkları gözlemlerde Doğanşehir fayının Doğanşehir-Çığlık-Eskiköy hattını izleyerek kuzeydoğu yönünde Yeşilyurt'a doğru uzandığını gördüklerini aktaran Sözbilir, şunları kaydetti: "Çalışmalarımıza göre Malatya fayı ile Yeşilyurt arasındaki bölgede kalan Doğanşehir fayı, Malatya'ya doğru kollara ayrılarak sonlanmakta. Dolayısıyla 5,3 büyüklüğündeki Yeşilyurt merkezli deprem, Doğanşehir fayının Yeşilyurt'a uzanan kolunun kuzeydoğu ucunda meydana gelmiştir. Ulusal ve uluslararası sismoloji merkezlerinden gelen odak mekanizma çözümlemelerine dair bilgiler, depremin sol yanal doğrultu atımlı faylanma neticesinde geliştiğini göstermektedir. Bu özellikleriyle deprem, artçı deprem sınıfında değerlendirilebilir. 6 Şubat depremlerinden beri geçen 6 aylık sürede 50 binin üzerinde artçı deprem yaşandı. Bu artçı depremlerin sıklığı ve büyüklüğü her ne kadar zaman içinde azalarak devam etse de bazen 6'ya varabilecek büyüklükte pik yapacak şekilde artçı depremlerin yaşanması olağandır. Bu depremler özellikle kırılan fayların uç kısımlarını temsil eden Yeşilyurt ve Göksun güneybatısında, Çelikhan-Pütürge arasındaki bölgede, Antakya güneyinde gelişebilir." Sözbilir, Kahramanmaraş depremleri sırasında Doğu Anadolu Fayı üzerinde gelişen 7 metrelik sol yanal atım nedeniyle Bingöl-Karlıova ile Adıyaman-Hakkari arasında uzanan bindirme fayları üzerinde ve Malatya ile Kayseri arasında kalan bölgedeki faylarda stres transferi gerçekleşebileceğini söyledi. Bu tür depremlerin orta ve ağır hasarlı binalarda ağır hasar veya yıkım oluşturabileceğini ifade eden Sözbilir, AFAD yetkilileri tarafından verilen bilgiler doğrultusunda hareket edilmesi ve yetkililerin izni olmadan hasarlı binalara girilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi. 4 İLİ İŞARET ETTİ: BU İLLERDE BİRTAKIM HAREKETLİLİK OLABİLİR Naci Görür, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Arada da Doğu Anadolu bölümü var. 6 Şubat depremleri olunca da Arap levhası kuzeye doğru 7 - 7.5 metre atılmıştır, Doğu Anadolu'yu daha da sıkıştırmıştır. Adıyaman - Hakkari arasında zaman zaman sıkışma kökenli depremler olursa pek şaşırmam. Bunların bu aralar sık görülmesinin nedeni 6 Şubat depremleridir. Bu depremler sağa sola belli yerlere stres transfer etmek suretiyle dengesini, stres alanını değiştirdiler. Doğu Anadolu fayının olduğu bölgede oraya yakın Adana Havzası, Kayseri, Adıyaman, Hakkari arasında birtakım hareketler olabilir. Şuralarda şu büyüklükte deprem olacak demiyoruz, uyarıyoruz. Maraş depremleri için senelerce uyardık, sonucunu da gördük işte. Bunlar daha büyük 7 ve üzeri depremler üretebilir. En son 2011 Van depremi mesela. Faylar hareket ettikçe bloklar yılda tektonik olarak bizim hissetmeyeceğimiz derecede harekete maruz kalırlar.” AA/ HABER MERKEZİ

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'den, İzmir fayı açıklaması Haber

Prof. Dr. Hasan Sözbilir'den, İzmir fayı açıklaması

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'de son dönemde yaşanan depremlerin 2 bin yıldır kırılmadığı belirlenen Tuzla Fayı ile ilişkili olduğunu belirterek, bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığının bulunduğunu söyledi. Sözbilir,  AFAD'ın 81 il için 2021'de yayınladığı İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde İzmir'in afetlerden en az zararla çıkmak için 227 eylemi gerçekleştirmesi gerektiğini, bu eylemlerin zamanında tamamlanması halinde İzmir'in 2030'da tüm afetlere hazır olacağını ifade etti. FAYLARDA STRES BİRİKİMİ GERÇEKLEŞMEYE BAŞLADI 30 Ekim 2020'deki Seferihisar merkez üslü depreminin ardından bölgedeki faylarda stres birikiminin gerçekleşmeye başladığını bildiren Sözbilir, İzmir'de özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların riskli olduğunu, kentsel dönüşüm çalışmalarının ise yavaş ilerlediğini dile getirdi. Sözbilir, Seferihisar ve Balçova'da yapı stoku envanterinin çıkartıldığını, Bayraklı, Konak, Bornova gibi ilçelerde de yeni çıkartılmaya başlandığını, bina performans analizi açısından ise daha gerilerde olunduğuna işaret etti. 17 DİRİ FAY İzmir il sınırlarında 17 diri fay tespit edildiğini, bunlardan 5'inin tekrarlama aralığı, geçmiş dönemlerde ürettiği deprem sayısı ve en son ne zaman kırıldığına ilişkin bilgiler bulunduğunu anlatan Sözbilir, şöyle konuştu: "Tuzla Fayının yaklaşık 2 bin yıldır kırılmadığı ortaya çıktı. Bu fayın deprem tekrarlama aralığı da 2 bin yıl civarında. Bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığı var. Birkaç gün önce bir sürü deprem oldu Buca'da. Bu depremlerin hepsi bu fayla ilişkili, bu fayın kuzeydoğu ucunda gerçekleşiyor. Fay bir şekilde sistemi zorlamaya başlamış durumda. Bu, yarın deprem olacak anlamına gelmiyor ama gelecekte bu fayın kırılacağı şu anki bilimsel veriler ışığında biliniyor." YENİFOÇA, GÜMÜLDÜR, KEMALPAŞA İzmir'de birkaç üniversitenin hazırladığı TÜBİTAK projesi kapsamında fayların daha iyi tanınması için çalışma yürütüldüğünü, fayların içinde hendek açarak geçmişte ürettiği depremlere ilişkin verilere ulaşılmaya çalışıldığını kaydeden Sözbilir, bu kapsamda son olarak Yenifoça, Gümüldür ve Kemalpaşa fayları için çalışma yaptıklarını aktardı. İzmir özelinde 3 sene önce başlattıkları deprem erken uyarı sisteminde de test aşamasına geldiklerini söyleyen Sözbilir, 1 ay içinde 12 istasyon kuracaklarını, amaçlarının metro, doğalgaz hattı ve büyük ölçekli yapıların deprem öncesi elektriğini kesmek olduğunu ifade etti. ''MAHALLE BAZINDA EKİPLER KURULMALI'' "Deprem ne zaman olacak" düşüncesinden ziyade "Deprem geldiğinde ne yapmam gerekiyor" düşüncesinin gelişmesi gerektiğini vurgulayan Sözbilir, şunları kaydetti: "Hiçbir deprem bizim yapı stokumuzu güçlendirmemizi beklemeyecek. Deprem anında bina sallanırken koşturmamamız ve belli bir yaşam alanı oluşturmamız gerekiyor. Mahalle, bina ve aile ölçeğinde ne yapmamız gerektiğine dair önceden tatbikatlar yapmamız gerekiyor. Dışarıda olan insan enkazın altındaki insana müdahale edemiyor çünkü ne yapması gerektiğini bilmiyor. Kurtarma ekiplerinin hemen gelme şansı yok. Mahalle bazında arama kurtarma örgütlerinin kurulması lazım, halkın içinden. Genç dinamik insanların 8-10 kişilik gruplarla AFAD, AKUT gibi kuruluşlarından eğitim almaları ve her mahallenin içinde arama kurtarma gereçlerinin hazır bulunduğu konteynerlerin kurulması lazım. Bina yıkmak, yeniden yapmak uzun süreçli işler, o yüzden depreme hazırlıklı olmak gerek." AA

İzmir’de gevşek zemin tehlikesi Haber

İzmir’de gevşek zemin tehlikesi

YAREN ELMAS GÜZELKAN Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü (DAUM) Prof.Dr. Hasan Sözbilir, Prof.Dr. Dilek Takımcı ile Yakın Mercek programına konuk oldu. Sözbilir, deprem alanında yaptığı çalışmalardan, İzmir’de tehlikeli olan ilçelerden ve fay hatlarıyla ilgili bilgiler verdi. Sözbilir, “Manavkuyu, Bornova, Alsancak, İnciraltı, Bostanlı, Karşıyaka bunların hepsi gevşek zemin onun arkasında düz alan başlıyor. Örnekköy, Yamanlar, o taraflarda zemin sağlam. Ama zeminin sağlam olması her şeyin dört dörtlük olduğu anlamına gelmiyor” dedi.    FAY DEPREM ÜRETTİĞİNDE İZ BIRAKIR Deprem alanında yaptığı çalışmalardan ve fay hatlarıyla ilgili bilgiler veren Sözbilir, “Fay, iki kaya arasındaki değdiği yerdir. Kayanın yana ve aşağı doğru kaymasıdır. Yeryüzü de girintili çıkıntılı bir düzlemdir. İki düzlemin ara kesitini bir çizgi olarak görüyoruz. O yüzden haritalarda çizgi olarak çizilir. Kilometrelerce olan fay, çizginin uzunluğudur. O da fay düzleminin boyutu ile ilgili bilgi verir. Fay ne kadar uzunsa üreteceği deprem de o oranda yüksektir. 5-10 km’den sonra fay belli ölçeklerde yıkıcı deprem aşamasına geçmiş oluyor. Fayın gelecekte ne yapacağını anlamak için geçmişine bakıyoruz. Onu da fayı keserek arazide hendek açarak yapıyoruz. 20-30 metre uzunluğunda 3-4 metre derinliğinde orada fayın içini görme şansına sahip oluyoruz. Orada da depremleri görebiliyoruz. Fay deprem ürettiğinde iz bırakıyor. Kayanın içinde iz bırakıyor. O izi yaşlandırarak fayın kaç yılda deprem ürettiğini görmeye çalışıyoruz. Onu bulduğumuzda da son depremin sıklığını çıkartabiliyoruz” ifadelerini kullandı. DOĞANIN EN BÜYÜK HATASI Fayların tehlikeli olduğundan ve doğanın en büyük hatalarından biri olduğunu ifade eden Sözbilir, “Fay tehlikeli, fay kayaların içinden geçtiğinde paramparça ediyor. Dolayısıyla yağmur yağdığında orada birikiyor. Fayın nereden geçtiğini sadece deprem açısından değil, ekonomik açıdan da bilmek zorundayız. Mesela jeotermal enerji fayın içinde birikir. O yüzden faylarla çok uzak olamayız. Yakın olmak zorundayız. Manisa’yı düşünün, Spil Dağı’nı ve Manisa ovası var. Bu ikisi arasındaki kod farkı faydır. Fay olmasa Spil Dağı orada olmayacak. Bunu bize fay sağlıyor. Bizde gidip fayın olduğu yakın yere yerleşiyoruz. Çünkü fayın yükselen kısmı orasıdır. Biz insanlar arkamız güvende olsun diye sırtımızı dağa veriyoruz, önlere doğru genişliyoruz. O yüzden faydan kaçamıyoruz. Manisa’nın merkezinde insanların yayıldığı yer, yapılaştığı nokta fayın üstündedir. İzmir fayı da Teleferik fayı ile İzmir Körfezi arasından geçer. Teleferik kısmı yüksek aşağısı düşük. Kod farkını fay kırıla kırıla yaratıyor. Yerin yarılacağı yeri, yer yarılmadan önce bilmeliyiz. İzmir fayının nereden geçtiğini biliyoruz. İzmir fayı deprem üretirse orası yarılacak anlamına geliyor. Biz o çizgiyi çizdiğimiz anda o çizgi bir önceki depremin izidir. Bir fay kırıldıktan sonra hep aynı yeri kullanır. Orası artık yerin en zayıf yeridir. Fay kelimesi bize İngilizce ’den gelir. Anlamı hatadır. Yani doğanın en büyük hatasıdır. İşin içinde fay olduğu için doğanın en büyük hatasıdır. Binayı sıvılaşan bir zemin üzerine yapmışsanız gerekli önlemleri almadan bina yıkılır. Zemini iyileştirdiğiniz zaman sıvılaşma tehlikesini ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Ondan sonra o zemine bina yapılır” şeklinde konuştu.   DEPREM ANİ GELİŞİR Depremin anlık gelişen bir afet olduğunu vurgulayan Sözbilir, “Otoyollar yapılırken fay hesabı yapılabilir. Afetin yönetilmesi çok önemli. Afet öncesi yapılacak çalışmalar tamamlanırsa afete hazır olunuyor. Deprem sırasında nasıl davranılacağını önceden bilmeniz gerekiyor. Çünkü deprem ani gelişen sizin beklemediğiniz bir olay. Deprem tatbikatı gelişmiş ülkelerde her yıl yapılıyor. Bizde bir kez yapıldı eleştiri alındı. Bizdeki en büyük problem konuyu anlamadan fikir sahibi olunması. Her ilin kendine özgü afet azaltma mekanizması var. İzmir’de ön planda deprem varken, Rize’de heyelan, sel, taşkın var. Bu yüzden her ilin kendine göre afet tehlikesi var” ifadesinde bulundu. TÜRKİYE’DE YERBİLİMLERİ KURUMU YOK Sözbilir, yanlış yapılaşmanın ve ülkemizdeki doğal afetler konusundaki eğitimsizliğin altını çizerek, şu açıklamalarda bulundu: “Kayalık zeminde sismik dalga çok daha hızlı geçer. Gevşek zeminde oyalanır, oyalandıkça genliği artar, ölmek üzere olan bir sismik dalga orada tekrar canlanabilir. Zeminin yapısından dolayı. Deniz seviyesine yakın yerler, göl seviyesine yakın yerler oluyor genellikle. Manavkuyu, Bornova, Alsancak, İnciraltı, Bostanlı, Karşıyaka bunların hepsi gevşek zemin. Onun arkasında düz alan başlıyor. Örnekköy, Yamanlar, o taraflarda zemin sağlam. Ama zeminin sağlam olması her şeyin dört dörtlük olduğu anlamına gelmiyor. Kayalık yerlerde de bu sefer heyelan tehlikesi devreye giriyor. Deprem sırasında orada kritik dengede duran bir heyelan varsa o aktif hale geçiyor. Mesela deprem sırasında hangi yol devre dışı kalacak onu önceden bilmek gerekiyor. O da deprem haritasıyla yapılıyor. Çünkü neden faylarınızı biliyorsunuz, şu anda İzmir’de fayların nereden geçtiğini biliyoruz. Hangi fay çalışırsa hangi yol devre dışı kalır onu da biliyoruz. Ama biz bu bilgiye göre hareket etmiş miyiz? Hazırlık yaptık mı? Hayır daha yapılmadı. Buca’nın batı girişi var mesela, otobandan çıkarsınız çok geniş bir yolla giriş olur ama 500 m gidiyorsunuz yolun bir tane yarısının önünde yeni bir tane bina yaptılar. Bunu yapmamak lazım. Buna hangi mantıkla ruhsat veriliyor ve yapılıyor? Çünkü Buca’da bir deprem olduğunda oradan Buca’ya giremezsiniz, kitlenir orası. Otobandan şehre giriş bile problemli İzmir’de o kadar yanlış bir yapılanma var. Bir de şey var, bazı yapılandırmaları değiştirmek gerekiyor. Türkiye’de lisansüstü düzeyde depremle ilgili kurum ve kuruluşlar çok düşük enstitü yok mesela. Bir tane Kandilli var Türkiye’de deprem araştırma enstitüsü başka yok, bir tane. Onun için ben diyorum ki en azından her bölgede bir lisansüstü deprem araştırma enstitüsü olsun bunlar böyle yapılabilir. Mesela Türkiye'de yer bilimleri kurumu yok. Amerika’da vardır USGS denilen kurum, İngiltere’de, Japonya’da her yerde her ülkenin bir yer bilimleri kurumu illa ki vardır ama Türkiye’de yok.”

Prof. Dr. Sözbilir'den korkutan uyarı! Haber

Prof. Dr. Sözbilir'den korkutan uyarı!

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 6 Şubat 04.17'de 7.7 büyüklüğündeki Pazarcık ile 9 saat sonra meydana gelen Elbistan merkezli depremlerin ardından 20 Şubat'ta Defne merkezli 6.4 büyüklüğünde bir ana şok daha yaşandığını anımsattı Ana şokların ardından 15 bini aşan artçı şokların bölgeyi belirli aralıklarla sürekli sarstığını belirten Sözbilir, "Arazideki gözlemlerimiz ve sismolojik veriler birlikte değerlendirildiğinde, artçı şok niteliğindeki bazı depremlerin 'Savrun Fayı' adı verilen fayın kuzey segmenti üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz." şeklinde konuştu. DEPREM ÜRETEREK KIRILMAYA BAŞLADI Savrun Fayı'na ilişkin bilgi veren Sözbilir, şunları kaydetti: "Savrun Fayı ikinci ana şokta kırılan Çardak Fayı'nın doğu ucundan başlar, Göksun güneyinden geçerek Kadirli ilçesine kadar uzanır. Fay, 20 km ve 40 km uzunluğundaki 2 fay segmentinden yapılıdır. 6 Şubat tarihindeki ana şoklardan sonra Göksun tarafında önemli oranda stres birikimi nedeniyle, Savrun Fayı'nın kuzeydeki segmenti üzerinde 4.9'a varan büyüklükte çok sayıda deprem olmaktadır. Normal şartlarda 20 km uzunluğundaki bir fay segmenti 6.2 büyüklügüne varan deprem üretebilir. Benzer şekilde daha güneydeki 40 km uzunlugundaki fay segmenti ise 7.0 büyüklüğüne varan depremler üretebilir. Fakat şimdiye kadar güneydeki fay segmentinin tetiklendiğine dair sismolojik bir veri bulunmamaktadır. Bununla beraber Savrun Fayı'nın 20 km uzunluğundaki kuzey segmenti tetiklenmiş olup, 1,5 ay içinde 4'ün üzerinde çok sayıda deprem üretmiştir. Bu durumda normal koşullarda 6.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli olan Savrun Fayı'nın kuzey segmentinin 4 ve üstü çok sayıda deprem üreterek kırılmaya başladığını söyleyebiliriz." Sözbilir, "Şimdiye kadar ana şok niteliğinde 15 günde kırılan Amanos, Narlı, Pazarcık, Erkenek, Doğanşehir, Çardak, Antakya fayına 8'inci fay olarak Savrun Fayı'nın da eklendiği anlaşılmaktadır. Bu da bölgedeki fay tetiklenme mekanizmasının devam ettiğini göstermesi açısından çok önemli bir gözlem olarak değerlendirilebilir." diye konuştu. İHA

Ege Denizi'ndeki depremlere ilişkin "yeni fay" açıklaması: 6,8'lik deprem gelebilir Haber

Ege Denizi'ndeki depremlere ilişkin "yeni fay" açıklaması: 6,8'lik deprem gelebilir

Ege Denizi'nde son 4 günde meydana gelen 4,2 ila 5 arasında değişen büyüklükteki 4 depremin, daha önce tanımlanmamış bir fay üzerinde gerçekleştiği bildirildi. Ege Denizi'nde 7 Ocak günü saat 04.52'de merkez üssü Midilli Adası olan 5 büyüklüğünde yaşanan depremin ardından 4 saat 47 dakika sonra 4,8 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Aynı bölgede, bu depremlerden 3 gün sonra bugün benzer büyüklüklerde 2 deprem daha yaşandı. Önce Girit Adası'nın kuzey doğusu açıklarında 4,2, daha sonra da yine merkez üssü Midilli olan 5 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Depremler, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, İzmir ve Muğla ve civarında da hissedildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, yaptığı açıklamada Midilli'deki son depremin adanın kuzey sınırında gerçekleştiğini söyledi. Bu fayın kuzeydoğu - güneybatı uzanımlı olduğunu aktaran Sözbilir, "Kırılma daha önce çizilmemiş bir fayda oldu. Midilli'deki depremler daha önce haritalanmamış, yani varlığı bilinmeyen fay üzerinde meydana geldi. Yunan bilim adamlarının daha önce bölgedeki çalışmalarında da çizilmemiş. Sağa yanal doğrultu atılımlı. Bizdeki Kuzey Anadolu Fayı gibi çalışıyor. Bu deprem olmadan önce çok sayıda öncü deprem olmuş." diye konuştu. Prof. Dr. Sözbilir, Midilli'de 7 Ocak'taki 5 büyüklüğündeki depreme de dikkati çekerek, "Bu, bölgede birden fazla fayın olduğunu gösteriyor. İki fayın olduğu ifade edilebilir. Aynı fayın birkaç gün içinde aynı büyüklükte bir deprem yaratması pek beklenmez." ifadelerini kullandı. Fayın uzunluğunu bilmemekle beraber tahmin edebileceklerini kaydeden Sözbilir, bölgedeki fayların 6,8'lik deprem üretme potansiyeli bulunduğunu söyledi. Sözbilir, depremlerin Türkiye'de çeşitli illerde hissedildiğini aktararak, "Midilli'deki fayın karşısında Edremit Fayı var. Onun doğu ucu 1944'te 6,8'lik deprem üretmiş, tsunami yaşanmıştı. Edremit fayının Midilli karşısındaki daha kırılmayan ucunu tetikleme olasılığı var. 6,8'lik deprem üretebilir, Çanakkale, Balıkesir kısımları zarar görebilir, tsunami yaşanabilir." dedi. Girit'teki depreme de değinen Prof. Dr. Sözbilir bu depremin "Ege yayı", "Helen yayı" olarak da adlandırılan Ege dalma batma zonu üzerinde meydana geldiğini aktardı. Sözbilir, bu büyük fayın son 2-3 yıldır sürekli deprem aktivitesi gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti: "Öbek öbek deprem fırtınası şeklinde gelişiyor. Girit'teki fay geçmişte 8,4'e varan depremler üretmiş. Güney kıyılarımız tsunami geçirmişler. İzmir'e uzak ama Muğla, Marmaris, Antalya için sıkıntılı olabilir. İzmir için esas tehlike, karada, kendi içindeki faylar." Sözbilir, 2 yıl önce Sisam'da meydana gelen deprem nedeniyle İzmir'de yıkım yaşandığına dikkati çekerek, "Yunanistan adalarında meydana gelen depremler bizde yıkıcı olabiliyor. Denizdeki faylarla ilgili ortak çalışmalar var. Ama adalarda karaya çıkıp arazide bizim de çalışmalar yapmamız gerek." dedi. "Tsunami riski görünmüyor" Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan da dünyada deniz altındaki fayların tam manasıyla incelenmediğini söyledi. Ege Denizi'nin geçmişte yaşanan depremler nedeniyle "depremler denizi" olarak da anıldığını kaydeden Prof. Dr. Arslan, şöyle devam etti: "Ege'de çok sık orta şiddetli depremler olur. İzmir ve kıyılar etkilenir. Geçmişte deprem fırtınaları oldu. Ama Midilli'de olanlar için 'deprem fırtınası' demek için henüz erken. Bunun söylenebilmesi için günlerce devam etmesi gerekir. Yıllarca devam edenler bile var. Bu depremler nedeniyle tsunami riski görünmüyor. Bu depremler Türkiye'de daha büyük bir depremi tetikler mi, bu konuda net bir bilgi yok, fay henüz işaretlenmediği için. Ege Denizi'ndeki depremler sıklıkla orta ve hafif olur, büyüklüğü 5,5'e kadar olur. Daha şiddetli depremlerin periyotları daha uzun. Çok paniğe yol açacak depremler değil. Kuzey Anadolu Fay Hattını etkiler mi, şu anda bunu söylemek mümkün değil." AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.