TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#göz

göz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, göz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yapay zeka göz tedavilerinde etkili olacak Haber

Yapay zeka göz tedavilerinde etkili olacak

Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ziya Kapran, yapay zekayı oftalmolojide en çok eğitimde kullandıklarını belirterek, "Yakın gelecekte şeker hastalarının gözlerini takip etmekte yapay zeka kullanacağız." dedi. Kapran, 57. Ulusal Oftalmoloji Kongresi için geldiği Antalya'da, AA muhabirine, teknoloji ve bilimdeki gelişmelerle bilgisayar teknolojisi ve dijital devrimin göz alanında da çok büyük ilerlemelere yol açtığını söyledi. Yapay zeka uygulamalarından oftalmolojinin önemli ölçüde faydalandığını anlatan Kapran, bu teknolojinin göz sağlığı alanında, erken teşhiste, hastalık tahmininde ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesi açısından önem arz ettiğini vurguladı. Göz tedavilerinin 10 yıl sonra çok daha yüksek teknolojiyle yapılacağını aktaran Kapran, "Bununla ilgili komisyonlar kurup araştırmalar yapıyoruz. Yapay zekayı biz en çok pandemi döneminde kullandık. Pandemi döneminde sanal gerçeklikle simülasyon, yani ameliyat eğitimleri yaptık. Çünkü eğitim ve ameliyatlar o zaman durmuştu. Asistanların yetişmesi gerekiyordu. Yapay zekayı burada kullandık. Asistanlar cerrahi eğitimde ameliyat yapmayı yapay zekayla orada öğrendiler. Kendilerini geliştirdiler ve sonra da hasta başında ameliyatlarını uygulayabildiler." diye konuştu. Söz konusu cihazların dünyada çok az merkezde olduğuna dikkati çeken Kapran, yüksek teknolojili cihazların çok maliyetli olduğunu ifade etti. Dernek bünyesinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Gaziantep'te toplam 4 cihazlarının olduğunu dile getiren Kapran, şunları kaydetti: "Yapay zekayı şu anda en çok eğitimde kullanıyoruz. Yakın gelecekte şeker hastalarının gözlerini takip etmekte yapay zeka kullanacağız. Türkiye'de 15 milyon civarında şeker hastası var. Bu hastaların takibinde yapay zeka kullanılacak. Çünkü hastalar göz hekimine gitmiyorlar. Dahiliye hekimine de çok gitmiyorlar. Aile sağlığı merkezlerinde belki de muayene edilerek erken dönemde şeker hastalıkları yakalanabilir ve bunlar doktora yönlendirilebilir. Aslında ilk başta yapay zeka sanki doktorun işini yapacak gibi görülüyordu. Fakat şu anda yapay zekanın doktora ve hastaya yardımcı olduğunu ve daha önce ulaşamadığımız hastalara da ulaşmamızı sağlayan bir teknoloji olduğunu söyleyebilirim." Kişiye özel tedavi yöntemleri oluşturulmasında kilit rol oynuyor Tıbbın bireyselleştirilmiş tıbba doğru evrildiğinin altını çizen Kapran, hastalıkların çoğunun genetik olduğunu belirtti. Genetik yapı ve bozukluklar tespit edildikten sonra herkese aynı tedavi yapılmayacağına işaret eden Kapran, "Herkese göre uygun tedaviler yapılacak. Örneğin, en fazla görme kaybı yapan yaşa bağlı makula dejenerasyonu var. Buna sarı nokta hastalığı da diyorlar. Burada farklı genetik bozukluklar var. Hastaların genetik bozukluklarını bireyselleştirilmiş yapay zeka tespit ettikten sonra iyi gelecek tedaviyi tespit edecek. Bu da tıpta büyük bir gelişme. 10 yıl sonra çok daha farklı bir yerde olacağız." ifadelerini kullandı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 2 milyar 200 milyon görme yetisi azalmış insan olduğu bilgisini paylaşan Kapran, Türkiye'de yılda 450 bin civarında katarakt ameliyatı yapıldığını sözlerine ekledi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Dijital cihazlar çocukların göz sağlığını tehdit ediyor

Çocuklarda göz bozuklukları nelere sebep olur? Haber

Çocuklarda göz bozuklukları nelere sebep olur?

Öğrenme süreci ile görsel algı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Okulda öğrencilerin elde ettiği bilgilerin yaklaşık yüzde 80'i görsel içeriklerden oluşmaktadır. Bu yüzden eğer bir çocuk öğrenmede zorluk çekiyorsa, göz sağlığına özellikle dikkat edilmelidir.” dedi.   Çocukların hayatlarının ilk evrelerinde yoğun bir öğrenme dönemi yaşadığını ifade eden Çağatay, “İlk olarak yakın çevrelerini ve yaşadıkları ortamı tanımaya çalışırlar ve çocukların bu süreci okul yıllarında da devam eder. Ancak çocuklar harf ya da sayıları tanımada veya sınıfta tahtayı net göremede zorlanıyorsa, bu durum genellikle ebeveynler ve öğretmenler tarafından gözden kaçırılabilmektedir. Çocuğunuzun görsel açıdan okula hazır olup olmadığını anlamanın ilk aşaması kırma kusurlarını gidermektir. Ancak bu tek başına yeterli değildir; çünkü öğrenme zorluklarına yol açabilecek diğer göz rahatsızlıkları da bulunmaktadır. Gözlerin nasıl fonksiyon gösterdiği ve beynin bu görsel veriyi nasıl işlediği konusundaki sorunlar da çocuğun öğrenme kapasitesini etkileyebilir.” diye belirtti. Okul öncesi kapsamlı göz muayenesi Sıradan göz muayeneleri genellikle sadece kırma kusurlarını incelediğini belirten Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Çocuk göz sağlığına özel olarak odaklanan doktorlar, işlevsel ve algısal görme sorunlarını da ele alır ki bu sorunlar öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Renk körlüğü genellikle öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak görülmez, fakat eğer derslerde renk tanımlama ya da eşleştirme gerekiyorsa, bu durum özellikle küçük çocuklar için okulda zorluklara yol açabilir. Bu yüzden, okul öncesinde tüm çocuklara, renk körlüğünü de içeren detaylı bir göz kontrolü yapılması önerilir.” dedi. Disleksi, göz ve öğrenme Özel öğrenme zorluklarının yazılı veya sözlü dilin anlaşılması veya kullanılmasına dair temel bilişsel ve psikolojik süreçlerde ortaya çıkan aksaklıklar olduğunu aktaran Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, şöyle devam etti: “Normal ya da üstün zeka seviyesine sahip bireylerde, yaş, zeka ve eğitim seviyeleri gözetildiğinde, okuma, yazma ve matematik becerilerinin beklenenden çok daha düşük olması bu durumu tanımlar. Bir çocuğun öğrenme zorluğu teşhisi almış olup olmadığına bakmaksızın, görme problemleri öğrenme zorluklarına sebep olabilir. Eğer çocuğunuzun öğrenme sürecinde ya da okuldaki performansında sıkıntılar fark ediyorsanız, bu durumun altında yatan sebepleri araştırmanız şarttır. Bu sebepleri anlamak için çocuğunuzu yakından izlemeli, öğretmenlerle görüşmeli ve konuyla ilgili uzmanlardan yardım almalısınız.” Çocuklarda görme sorunlarını erken tespit etme çok önemlidir Çocukların gelişim sürecinde, görme yeteneklerinde değişikliklerin olmasının doğal olduğu ifade eden Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, “Bu değişikliklerin olumsuz bir etkiye sebep olmaması adına düzenli aralıklarla göz kontrolü yaptırmak kritik bir öneme sahiptir. Bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de oldukça mühimdir. Düzenli göz kontrolleri sayesinde, erken tespit, çocuğun görme yeteneğinin korunmasına yardımcı olur ve gerektiğinde erken tedavi imkanı sunar.” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - 5 sağlıklı kahvaltılık önerisi

Bebeklerde görme kaybı nasıl önlenebilir? Haber

Bebeklerde görme kaybı nasıl önlenebilir?

ROP, bebeklerde, özellikle düşük doğum ağırlığına veya prematüre doğuma sahip olanlarda gelişen bir göz hastalığı olduğunu belirten Göz Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Cihan Büyükavsar, "ROP, bebeklerin retinasındaki (gözün arka iç tabakası) damarların anormal büyümesi sonucu ortaya çıkar. Bu durum, bebeklerin doğumdan önceki haftalarında veya aylarında gerçekleşebilir ve erken doğmuş bebeklerde daha yaygındır. Prematüre Retinopatisi, bebeklerin prematüre doğum sebebiyle gözlerinin tam olarak gelişmemiş olmasından kaynaklanır. Normalde, retinanın kenarında bulunan ve gözün merkezine doğru büyüyen damarlar, prematüre bebeklerde yeterince gelişemez ve anormal şekilde büyüyebilir. Bu anormal büyüme, ciddi vakalarda retinayı çepeçevre saran ve görme kaybına yol açabilecek kalın, lifli bir doku olan fibrovasküler proliferasyona (FVP) yol açabilir" dedi. ROP'nin tedavisi, hastalığın ciddiyetine ve evresine bağlı olarak değişebildiğini belirten Büyüksavar, "Hafif vakalarda, göz doktorları hastayı yakından takip edebilir ve doğal olarak düzelmesine izin verebilirler. Ancak, vakalar ilerledikçe ve tedavi gerektiğinde, lazer tedavisi veya ilaç enjeksiyonları gibi cerrahi müdahaleler uygulanabilir. Erken tanı ve tedavi, ROP'nin ilerlemesini durdurabilir ve görme kaybını önleyebilir. Bu hastalığın belirtileri ve tedavileri hakkında daha fazla bilgi almak için bir göz doktoruna başvurmak önemlidir. Göz doktorları, bebeklerin göz sağlığını izlemek ve gerektiğinde müdahalede bulunmak için düzenli kontroller yapabilirler. Prematüre Retinopatisi takibi, erken doğmuş veya düşük doğum ağırlığına sahip bebekler için hayati öneme sahip bir süreçtir. Prematüre Retinopatisinin belirtileri erken doğumdan sonraki haftalar veya aylarda ortaya çıkabilir, bu yüzden risk altındaki bebekler düzenli göz muayenelerine tabi tutulmalıdır" diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Diyetlere dikkat! Kilo vermek her zaman iyi bir şey olmayabilir

Gözünüzü yeterince koruyor musunuz? Haber

Gözünüzü yeterince koruyor musunuz?

ERÜ Hastaneleri Başhekimi ve Göz Hastalıkları AD. Başkanı Prof. Dr. Fatih Horozoğlu, Dünya Görme Günü’nde, önlenebilir körlük ve görme kusurlarını, küresel anlamda dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl Ekim ayının ikinci perşembe gününde bir dizi etkinliklerin düzenlendiğini söyledi. ERÜ Hastaneleri Başhekimi ve Göz Hastalıkları AD. Başkanı Prof. Dr. Fatih Horozoğlu, Yaşam boyu göz rahatsızlıkları ve görme bozukluğu ile ilişkili tüm ihtiyaçları karşılamak için göz sağlığının teşviki, hastalıkların erken dönemde önlenmesi, önlenemeyenlerin ise tedavisi ve rehabilitasyonu için etkili müdahalelerin mevcut olduğunu, bu müdahalelerden bazılarının uygulanmasının ise oldukça pratik ve uygun maliyetlerde olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Fatih Horozoğlu; “Dünyada, tedavi edilebilir en sık körlük nedeni olan katarakt sıklıkla 40-50’li yaşlarda görülmektedir. Katarakt tedavisi cerrahi olarak gerçekleştirilmekte ve ülkemizde oldukça yaygın olarak uygulanmaktadır. Sıklıkla rutin bir muayene tanı koymak için yeterlidir. Yetişkinlerde 2. en sık körlük nedeni olan glokom (göz tansiyonu yüksekliği), yine düzenli muayene ve tedavi ile görme kaybının önlenebildiği bir hastalıktır. İleri yaşta, yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı), diyabetik retina hastalıkları ise yine görmeyi etkileyebilen toplumda sıklıkla görülen diğer önemli göz hastalıklarındandır” diye konuştu. Prof. Dr. Horozoğlu, “Erken teşhis ve tedavi ile düzenli olarak yaptırılan göz muayenelerinin görme sağlığını koruması açısından oldukça önemli bir yeri var. Çocuklarda sık görülen görme kusurlarına yönelik tarama çalışmaları ülkemizde yaygın ve düzenli olarak uygulanmaktadır. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı tarafından yenidoğanlar, okul öncesi dönemde yer alan çocuklar ve ilköğretim 1. sınıfa devam eden çocuklara yönelik görme tarama programları yürütülmektedir. Çocuklarda yapılacak görme taramaları ile tanınabilen hastalıkların başında; şaşılık, kırma kusurları, katarakt ya da göz tembelliği gelmektedir. Tarama programları sonucunda tanı alan bebek ve çocukların erken dönemde tedavilerinin yapılması sonucunda ileriki dönemde görme sorunu yaşamalarının önüne geçilebilmekte ve görme açısından sağlıklı bir hayat sürmeleri sağlanabilmektedir. Bu konuda, ailelerde yeterli bilinç oluşturulması çok önemlidir” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Fatih Horozoğlu, iyi bir göz sağlığı için; “Sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyerek çoğu göz hastalıklarını önleyebiliriz, doğrudan güneş ışığına maruz kalmamalıyız, uzun süre ekranlara bakmaz isek göz sağlığımızı koruyabiliriz ve düzenli aralıklarla detaylı göz muayenesinden geçersek iyi bir göz sağlığımız olur” şeklinde konuştu. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Aralıklı oruç nedir? Aralıklı oruç nasıl yapılır?

Toplu taşıma kullananlara göz uyarısı! Haber

Toplu taşıma kullananlara göz uyarısı!

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, yazdan yorgun çıkan gözlerin hassas bir mevsim olan sonbaharda olumsuz etkilendiğini belirterek gözleri korumanın yollarını anlattı. Göz sağlığında alınması gereken tedbirler hakkında bilgi veren Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İpçioğlu, göz nezlesine yakalanmamak için toplu taşıma araçlarında dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Göz sağlığını koruyucu önlemler alınabileceğini aktaran İpçioğlu, “Bu mevsimde kalabalık yerlerde, özellikle otobüs, tramvay gibi toplu taşıma araçlarında dikkatli olunmalı. Gözde en ufak bir bulgu olduğunda kızarıklık, kaşıntı, çapaklanma gibi mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır. İlaçlarımızı özenle kullanmalı, tedavimizi yarım bırakmamalıyız” dedi. Monitör hastalığı Ofis çalışanlarında görülen göz problemleri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Adnan İpçioğlu, “Çalışanlarda görülen ciddi problem günümüzde monitör hastalığıdır. Hepimizin hayatında bilgisayar çok önemli bir yer tutar. Yoğun klima kullanımı ofis çalışanlarında göz sağlığını ciddi derecede etkiliyor ve kişinin bir göz hastalığı varsa bunu tetikleyebiliyor. Özellikle klimalı ortamlarda göz kuruluğuna yönelik nemlendirici damla kullanılabilir. Düşük derecede olsa sürekli bilgisayara bakan kişilerde gözlük kullanımı yine faydalı olabilir” şeklinde konuştu. Sonbahar aylarında güneş ışınlarının göze direkt temasının göz sağlığına olumsuz etki edeceğini söyleyen İpçioğlu, “Sonbahar ayı da olsa güneş gözlüğü kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Özellikle araç kullananların güneş gözlüğü kullanmaları gerekiyor. Güneşli bölgelerde, güneşli ülkelerde güneş gözlüğü kullanımını şiddetle tavsiye ederim. Özellikle güneş gözlüğü Güneydoğu, Doğu Anadolu Bölgesi gibi dört mevsim güneş alan yerlerde güneş ışınlarının daha dik gelmesi nedeniyle özellikle araç kullanan kişilerde, açık havada çalışan kişilerde önerilir. Kışın açık havada çalışanlar ve araç kullananlara güneş gözlüğü kullanımını tavsiye edebiliriz” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kadınların kaygıları estetik ameliyatları artırdı

Göz Sağlığını Korumanıza Yardımcı 8 Etkili Öneri! Haber

Göz Sağlığını Korumanıza Yardımcı 8 Etkili Öneri!

Gözlerimiz, bedenimizin en önemli ve karmaşık organlarından birisidir. Göz sağlığımız bozulduğunda hem sosyal hayattan, hem de iş hayatından geri kalmamız kaçınılmazdır. Sizlere İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden, Dr. Öğr. Üyesi Enes Kesim, "13 Ekim Dünya Görme Günü" vesilesiyle 8 basit öneriyle göz sağlığınızı nasıl koruyabileceğinizi anlattı. Sağlıklı beslenmek: Göz sağlığı için bazı besin maddeleri oldukça önemlidir. A vitamini Belki de göz sağlığı açısından en iyi bilinen besin A vitaminidir. Retinanızın, ışık ışınlarını gördüğümüz görüntülere dönüştürmeye yardımcı olması için bol miktarda A vitaminine ihtiyacı vardır. Ayrıca yeterli miktarda A vitamini olmazsa göz kuruluğu gelişebilir. Havuç, tatlı patates, kavun, kayısı A vitamini içeren besin kaynaklarıdır. Lutein ve zeaksantinin  Birçok kronik göz hastalığının oluşumunu engellediği bilinmektedir. Bu maddelerden en zengin besinler özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler (lahana, ıspanak vb.) ve diğer renkli meyve ve sebzelerdir (brokoli, mısır, bezelye, Trabzon hurması, mandalina vb.). C Vitamini Bilimsel araştırmalara göre C vitamini, katarakt ve sarı nokta hastalığı gelişme riskini azaltmaktadır. Günlük rutininizde C vitamini içeren besinlere (portakal, greyfurt, çilek, domates vb.) yer vermek oldukça önemlidir. E vitamini  Göz sağlığının korunmasında faydalı bir antioksidandır. Bitkisel yağlar (mısır yağı, aspir gibi), fındık, badem, ayçiçeği çekirdeği, buğday tohumu, tatlı patates, avokado iyi birer E vitamini kaynağıdır. Omega-3  Yağ asitleri görsel gelişim ve retina fonksiyonları için çok önemlidir. Aynı zamanda sağlıklı bir gözyaşı üretimi için de yeterli miktarda omega-3 alınması gerekmektedir. Haftada en az 2 öğün balık tüketimi (özellikle somon, ton balığı gibi soğuk su balıkları) yeterli miktarda omega-3 alımı için önerilmektedir. Çinko minerali  Retinanın sağlıklı kalmasına yardımcı olur ve gözlerinizi ışığın zararlı etkilerinden koruyabilir. Ancak çinko, vücudumuzdaki kırmızı kan hücrelerinin oluşmasına yardımcı olan bakır miktarını azaltabilir. Baklagiller (fasulye, barbunya, börülce vb.) hem çinko hem bakır içerirler. Çinko açısından zengin diğer yiyecekler arasında yağsız kırmızı et, kümes hayvanları, istiridye ve zenginleştirilmiş tahıllar bulunur. Düzenli uyku uyumak: Uyku, tüm vücut için olduğu gibi gözler için de bir dinlenme ve yenilenme dönemidir. Nasıl ki vücudunuzun geri kalanı yenilenmek için uykuya ihtiyaç duyuyorsa, gözleriniz de aynı şekilde uykuya ihtiyaç duyar. Gözlerimiz uyandığımız andan uyuyana kadar gün boyunca sürekli bir aktivite halindedir. Toz, kirlilik ve ışık gibi zorlanmaya ve zarara neden olabilecek çeşitli çevresel faktörlere maruz kalırlar. Dolayısıyla uyku, gözlerimizin rahatlayabileceği, yenilenebileceği ve ertesi günün aktivitelerine hazırlanabileceği zamandır. Uykunun en derin aşamasında toksinler dışarı atılıyor! Uykunun en derin aşamasında gözlere kan akışı artar, gerekli besin maddeleri sağlanır ve zararlı toksinler dışarı atılır. Bu süreç, sağlıklı gözleri korumak için çok önemli olan gözlerdeki hücrelerin onarımına yardımcı olur. Ayrıca uyku sırasında gözlerin yağlanması ve beslenmesi için gerekli olan gözyaşı üretimi de artar. Uyku eksikliği bu süreçleri bozar ve göz kuruluğu, göz yorgunluğu, bulanık görme gibi çeşitli sorunlara yol açar. Az uyku sarın nokta yapıyor! Ayrıca uyku eksikliğinin halk arasında sarı nokta hastalığı olarak da bilinen yaşa bağlı makul dejenerasyonu ve glokom (göz tansiyonu) hastalığı riskini arttırdığı bilinmektedir. Dolayısıyla uyku ile göz sağlığı arasında doğrudan bir bağlantı olduğu ve yeterli dinlenmenin göz bakımı için hayati önem taşıdığı açıktır. Güneş Gözlüğü: Birçok kişi cildi güneşin zararlı etkilerinden korumak için koruyucu kremler kullansa da gözlerin korunması genelde ihmal edilir. Ultraviyoleye uzun süre maruz kalmak katarakt, göz tümörleri, sarı nokta hastalığı, pterjium (göz eti ya da kuş kanadı olarak bilinir), kuru göz hastalığı gibi birçok göz hastalığına sebep olabilir. Gözlerinizi yıllarca ultraviyole ışınlarına maruz kalmaktan korumak için erken yaşta uygun güneş gözlüğü takmaya başlamak önemlidir. Fakat güneş gözlüğü kullanırken ultraviyole korumasına mutlaka dikkat edilmelidir. Ultraviyole-A ve B koruması %100 olan ya da 400 nanometreye kadar ultraviyole ışınlarını engelleyen (UV400) güneş gözlükleri tercih edilmelidir. Aksi takdirde faydadan çok zarar verebilir. Ekran Süresini Sınırlama: Özellikle pandemiyle birlikte günlük rutinlerimiz oldukça değişti. Uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma gibi uygulamalarla birlikte dijital ekranlara maruziyetimiz de oldukça arttı. Dijital ekran maruziyeti ile beraber bulanık görme, çift görme, odaklanmada zorlanma, göz yorgunluğu, göz ve çevresinde ağrı, kızarıklık, yanma gibi şikâyetler yaşıyorsanız dijital göz yorgunluğu sendromunuz olabilir. Hâlihazırda bulunan göz bozukluklarınız (özellikle astigmat), göz kuruluğunuz, kirpik iltihabınız, kontakt lens kullanımınız varsa dijital ekran göz yorgunluğu daha şiddetli olabilir. Kullanılan ekranın kalitesi ve çözünürlüğü, yazıların okunabilirliği, ekranın parlaklığı ve kontrastı, yaydığı mavi ışık seviyesi de semptomların şiddetini etkilemektedir. Basit önlemlerle bu şikâyetleri azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkündür. Bilgisayar ekranına uygun ergonomik pozisyonda oturmak, her 20 dakikada bir 20 saniye 5-6 metre uzağa doğru bakmak ve odağınızı değiştirmek, dijital ekranlarda her 2 saatte bir 15 dakika mola vermek, sık göz kırpmak, mavi ışık filtreleyen gözlükler kullanmak (faydası tartışmalıdır) dijital göz yorgunluğu sendromunun engellenmesinde faydalı olabilir. Sigarayı Bırakmak:  Sigara kullanımı gözünüzde değişen ciddiyette hastalıklara da sebep olabilir. Sigara kullananların veya sigara dumanına maruz kalanların en sık yaşadığı göz problemi kuru göz hastalığıdır. Gözlerde kızarıklık, yanma, batma, kaşıntı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Katarakt, sarı nokta hastalığı, optik sinir hastalıkları, üveit gibi daha ciddi göz hastalıklarına da yol açtığı kanıtlanmıştır. Graves hastalığı (zehirli guatr) bulunanlarda özellikle sigara kullanımının mutlaka sonlandırılması gerekiyor, aksi takdirde çok ciddi komplikasyonlara yol açarak ameliyat gerektiren durumlara sebebiyet verebiliyor. Koruyucu Gözlük Kullanımı: Gözler vücut ön yüzünün sadece %0.5’ini oluşturmalarına rağmen, travmaları tüm vücut yaralanmalarının yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm dünyada her yıl 1 günden fazla iş gücü kaybına neden olan 55 milyondan fazla göz yaralanması meydana gelmektedir. Tüm hastaların ortalama 750.000’i hastaneye yatırılırken, vakaların 500.000’i körlükle sonuçlanmaktadır. Uygun bir koruyucu gözlük kullanımı ile bu kazaların %90’ından korunmak mümkündür. Dolayısıyla ileri bir sağlık sorununa ve iş gücü kaybına yol açmasını engellemek için özellikle riskli iş kollarında uygun koruyucu gözlük kullanımı hayati önem arz etmektedir. Göz Hijyeni: Gözleriniz sağlığınızın önemli bir parçasıdır ancak hijyen söz konusu olduğunda çoğu zaman uygun bakımı göz ardı ederiz. Birkaç sağlıklı alışkanlık ve günlük rutininize eklemeler enfeksiyon, kontaminasyon ve göz hastalıklarından kaçınmanıza yardımcı olabilir. Doğru el yıkamayla viral konjonktivit (göz nezlesi) gibi yaygın göz enfeksiyonlarından kaçınabilirsiniz. Mikropların başkalarına yayılmasını önlemek için mümkünse havlu, makyaj malzemesi veya göz damlalarını paylaşmaktan kaçının. Hijyen aynı zamanda blefaritin (kirpik dibi iltihabı) tedavisinde de önemlidir. Blefarit, tekrarlama eğiliminde olduğundan uygun göz kapağı hijyeni (çay ağacı yağı içeren göz şampuanlarının kullanımı gibi) çok önemlidir. Makyaj yapanlar dikkat! Makyaj kalıntıları göz tahrişine ve kızarıklığa neden olabilir. Makyajınızı, özellikle inatçı maskaranızı çıkarmak için sıcak kompresler, makyaj mendilleri veya hindistancevizi yağı gibi doğal alternatifler kullanın. Makyajınızı çıkarmadan asla uyumayın. Kalıcı makyaj ve kalıcı takma kirpik gibi kirpik diplerinde uzun süreli değişikliklere neden olabilecek uygulamalardan kaçının. Herhangi bir makyaj malzemesi kullanımı sonrası göz kapağınızda ya da gözünüzde tahriş meydana gelirse aynı makyaj ürününü tekrar kullanmaktan kaçının. Düzenli Göz Muayenesi: Doğumdan itibaren birçok hastalığın erken teşhis ve tedavisi için rutin göz muayenelerini aksatmamak oldukça önemlidir. Yeni doğan bir bebek, normal zamanında doğmuşsa 1. Ayında, 6-12 ay arasında, 3 yaşında ve okul öncesinde en az bir kez göz muayenesinden geçmelidir. Özellikle bu yaş gruplarında başlayan göz bozuklukları, erken tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kayıplarına sebep olabilmektedir. Erişkin bireylerde herhangi bir ek hastalık veya aile öyküsü yoksa 40 yaşından sonra yılda bir kez göz muayenesi olması önerilmektedir. Glokom, sarı nokta hastalığı, katarakt gibi yaşla birlikte görülme sıklığı artan göz hastalıklarının erken teşhisinde yıllık kontroller oldukça önemlidir. Diyabet, hipertansiyon gibi göz sağlığını etkileyebilecek sistemik hastalığı bulunanların veya ailesinde genetik göz hastalığı bulunanların 40 yaşından önce de en azından yılda bir göz kontrolü olması önerilmektedir. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Her 8 kadından 1’i meme kanseri! Kanser riskini düşürmek mümkün

Tedavi edilmeyen göz uçuşmasına dikkat Haber

Tedavi edilmeyen göz uçuşmasına dikkat

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Bilgin, gözde uçuşmalara ilişkin önemli bilgilendirmelerde bulundu. Yaşla ortaya çıkan vitreus sıvısının bozulması sonucu oluşan göz uçuşmalarının ciddi bir soruna yol açmadığını ifade eden Doç. Dr. Bilgin, “Eğer altta ciddi bir sebep yoksa ilerlemesini engellemek ve azaltmaya yönelik haplar önerilir, hasta rutin bir şekilde takip edilir. Hasta eğer uçuşmalardan çok rahatsız oluyorsa uçuşan cisim lazerle parçalanabilir ya da cerrahi yapılır. Ancak retina yırtıkları, şeker hastalığı, tansiyon ve diğer damarsal sebeplerle yaşanan göz içi kanamaları varlığında, altta yatan hastalık tedavi edilmediği takdirde körlük gelişebilir” diye konuştu. “Retinada yırtık olabilir” Gözde uçuşma sebebinin retinadaki yırtıklar olması durumunda hastanın bu konuyu önemsemesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Sinan Bilgin, “Özellikle retinada ve sinir tabakasındaki yırtıklarda, uçuşan cisimlerin yanı sıra ışık çakmaları da meydana gelebilir ve uçuşmalarla ışık çakmalarının olduğu yerde görüntüde kararma, lekeler görülebilir. Bu, retinada yırtık olduğunu düşündürür ve önemli bir sorundur. Bu yırtık zamanında fark edilirse lazerle kapatılabilir. Geç kalındığında o yırtık daha da büyür ve sinir tabakasının ayrılması gerçekleşir. Bu da ciddi ameliyatları gerektirir. Dolayısıyla uçuşan cisimler görüldüğünde, retinada yırtık olabileceği ihtimali akılda tutulmalı” dedi. “Göz içi kanama olabilir, ihmal etmeyin” Şeker ve tansiyon hastalığında göz içerisindeki kanamalar sonucu da gözde uçuşmanın yaşanabileceğini belirten Doç. Dr. Bilgin, “Şeker ve tansiyon hastalarının bu sebeple belli periyodlarla takip edilmesi gerekir. Ayrıca damar hastalıklarında da gözde uçuşma sorunları yaşanabilir. Bu kişilerin de belli aralıklarla takip edilmesi önemli. Gözde uçuşma yaşandığı fark edildiğinde, kişilerin bunu ihmal etmemesi gerekir” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Tuvalete telefonla girenler bu hastalığa dikkat!  

Uzmanından uyarı: Bebeğin gözünde kayma veya titreme varsa dikkat! Haber

Uzmanından uyarı: Bebeğin gözünde kayma veya titreme varsa dikkat!

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, bebeklerin göz muayeneleri hakkında önemli bilgiler aktardı. Dr. Çağatay, görme kabiliyetinin yeni doğan dönemiyle birlikte özellikle ilk yıl içerisinde hızlı bir gelişme gösterdiğini ifade ederek, “7 yaşında ise sağlıklı bir bireyin görmesiyle eşdeğer bir kaliteye ulaşır” dedi. "Müdahale edilmezse meydana gelen görme kayıplarını geri döndürmek güç" Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, herhangi bir sorunun görme gelişimini olumsuz etkileyeceğini, erken evrede müdahale edilmediği takdirde görme kayıplarının yaşanabileceğini ifade ederek, “Bu süreç, doğum sonrasında göz ve beyinde meydana gelen anatomik, histolojik ve fizyolojik değişikliklerle sağlanır. Herhangi bir sorun, görme gelişimini olumsuz etkileyebilir ve erken evrede müdahale edilmezse, meydana gelen görme kayıpları geri döndürmek oldukça güçtür. Bu sebeple, göz gelişiminin düzenli ve sağlıklı bir şekilde sürüp sürmediği büyük bir öneme sahiptir. Bu yüzden, Türkiye'de de birçok ülkede olduğu gibi bebek ve çocuk göz muayeneleri doğumdan itibaren Sağlık Bakanlığının tarama programları arasında yer almaktadır” şeklinde konuştu. Doğum sonrası gerçekleştirilen ilk muayenenin çocuk doktorları tarafından yapıldığını aktaran Çağatay, “Yeni doğan dönemi sonrasında düzenli olarak yapılan göz muayeneleri, çocukların göz sağlığı açısından büyük bir önem taşır. Problemi olsun ya da olmasın, her çocuğun düzenli göz muayenesinden geçmesi gerekmektedir” şeklinde bilgi verdi. Bebeklerde göz muayenesi hangi ayda yapılmalıdır Doç. Dr. Halil Hüseyin Çağatay, bebeklerin göz muayenesiyle ilgili, “Bebeklerin göz muayenesi kesinlikle doğumdan hemen sonra gerçekleştirilmelidir. Yeni doğan döneminde, ilk kontrol 15. gününde çocuk doktoru tarafından yapılır, imkan varsa, ilk 3 ay içinde bir göz doktoru tarafından da kontrol edilmelidir. Bu ilk kontrolün ardından, bebek 6-9 aylıkken bir sonraki göz muayenesi önerilir. Bu kontrol sırasında, bebeğin iki gözle takip edip etmediği, şaşılık durumu, göz derecesi ve göz arkası değerlendirilir” diye aktardı. Şüphe durumunda en kısa sürede göz muayenesi yapılmalıdır “Eğer aile; gözde kayma, titreme, bebeğin göz bebeğinde beyazlık veya bebeğin takip etmeme durumundan şüpheleniyorsa, en kısa sürede göz muayenesi yapılmalıdır” diyen Çağatay, şöyle devam etti: “Bir sorun belirtisi olmasa dahi, tüm çocukların yılda bir göz muayenesinden geçmeleri büyük önem taşır. Ek olarak, bu aşamada kullanılan foto tarama cihazları, gözdeki kaymayı da tespit edebilir. Işık refleksleri, gözün sinir tabakasının işleyişi hakkında kritik bilgiler sunar. İkinci aşamada, kırmızı ışık yansıma testini uyguluyoruz. Bu test, doğumsal katarakt ve retina tümörlerini teşhis etme olanağı tanır. Muayenenin üçüncü evresinde, bebeklerin obje takibi yeteneğini her iki göz için ayrı ayrı test ediyoruz. Dördüncü testimiz ise şaşılık testidir. Bu testi aynı zamanda örtme açma testi olarak da adlandırıyoruz ve şaşılığın teşhisini bu test üzerinden yapıyoruz. Beşinci aşama, göz numaralarının belirlenmesi sürecidir. Bu evrede, eğer varsa bir göz tembelliği erken bir şekilde tespit edilebilir. Son olarak, retina taramasıyla çocuk göz doktoru muayenesini sonlandırıyoruz ve hastamıza ayrıntılı bir epikriz raporu hazırlıyoruz.” BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Opr. Dr. Abdurrahman Özdemir’den "Bel ağrısını ciddiye alın" uyarısı

Kış aylarında göz enfeksiyonlarına dikkat Haber

Kış aylarında göz enfeksiyonlarına dikkat

Medicana Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, kış aylarında göz sağlığı sorunlarına dikkat edilmesi gerektiğini açıkladı. Kış aylarında sık karşılaşılan göz problemleri konusunda bilgi veren Op. Dr. Adnan İpçioğlu, ”Hastalarımıza kış aylarında rahatsızlık veren sorunlardan biri de göz kuruluğudur. Kışın havalar yağışlı ve karlı geçmesine rağmen nem oranı düşük olduğundan hava oldukça kurudur. Ayrıca kış boyunca yanan kaloriferler, çalışan klimalar, yeterince havalandırılmayan kapalı ortamlar bu etkilerin daha da artmasına yol açar. Özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan meslek grupları kuru göz rahatsızlığı açısından risk altındadırlar. Çünkü uzun süreli konsantrasyon gerektiren durumlarda insanlardaki mevcut göz kırpma sayısı azalmakta ve gözler daha çabuk kurumaktadır. Gözlerde batma, sulanma ve kızarıklık şeklinde kendini gösteren göz kuruluğunda hastalara önerilerimiz, çalışılan ortamın nemlendirilmesi, bilgisayar karşısında daha sık göz kırpma ve göz hekiminin önereceği gözyaşı damlalarının kullanılması şeklindedir" dedi. Bir diğer problemin de gözde sulanma, kızarıklık, çapaklanma ile başlayan konjonktivitler olarak adlandırılan sorun olduğunu ifade eden İpçioğlu, "Kış aylarında virüslere bağlı hastalıkların artmasına paralel olarak özellikle gribal enfeksiyonların artış gösterdiği dönemlerde viralkonjonktivitin görülme sıklığı artmaktadır. Toplu yaşam alanları bu açıdan risk altındadır. Hastalık gözde kızarıklık, sulanma, çapaklanma ve ışığa karşı hassasiyet artışı şeklinde şikayetlere neden olur. Genellikle tek gözde başlayıp daha sonra diğer gözde de şikayetler ortaya çıkar. Gözün kornea dediğimiz saydam tabakasını tutarak görme azalması yapabileceğinden en kısa zamanda bir göz hekimine başvurmak gerekir. Hastalıktan korunmak için özellikle gözlerin çok ovulup kaşınmamasına, başkasına ait havlu, makyaj malzemesi ve benzeri şahsi eşyaların kullanılmamasına, bu tür hastalık belirtileri olan kişilerle yakın temastan kaçınılmasına ve el hijyenine dikkat edilmesi gerekir" diye konuştu. Ultraviyole ışınlarının da göz açısından riskleri olduğunu belirten Op. Dr. Adnan İpçioğlu, "Kış aylarında sıcaklığın az olması, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin de daha az olduğu anlamına gelmiyor. Kışın karların oluşturduğu parlama ve yansımalar bu etkileri daha da arttırmaktadır. Bu nedenle dışarıda uzun süre vakit harcama eğiliminde olan çocuklar, açık havada çalışan işçiler ve kar sporu yapanlar risk altındadır. Yaşa bağlı katarakt, yaşa bağlı makula dejeneresansı, pterjium, ve göz çevresi cilt kanserleri güneş ışığına bağlı göz hastalıklarından bazılarıdır” diyerek uyardı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.