TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gökova Körfezi

Gökova Körfezi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gökova Körfezi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gökova Körfezi’ne ‘Kültür turu’ ekleniyor Video Galeri

Gökova Körfezi’ne ‘Kültür turu’ ekleniyor

Mavi yolculuğun en önemli uğrak noktalarından Gökova Körfezi içinde yer alan Sedir (Kleopatra) adasında günümüzden 2 bin 600 yıl öncesine ait arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılması için bir taraftan yüzey temizliği, bir taraftan da kazı çalışmaları başladı. Kazının bilimsel danışmanlığını yapan Prof. Dr. Adnan Diler, adanın koruma altındaki altın sarısı ince kumu ve plajı ile bilindiğini, yapılacak kazılar sonrası kale surları, tiyatro, agora ve kiliselerin ortaya çıkması ile antik kent olarak tanınacağını açıkladı. KUM VE PLAJINA ARKEOLOJİK KALINTILAR DA EKLENİYOR Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Sedir adası, koruma altındaki altı sarısı kumu ve sakin plajı ile anılıyor. Geçmişi milattan önce 6. Yüzyıla dayanan adanın kumu ve plajının yanında arkeolojik kazılar ile kültür yönünün de ön plana çıkması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteği, Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı (YİKOP) ve Ula Belediyesi’nin destekleri ile Muğla Müze Müdürlüğü Başkanlığında Prof. Dr. Adnan Diler’in bilimsel danışmanlığında devam eden kazıların 2023 yılı çalışmaları başladı. ULAŞIM DENİZDEN SAĞLANIYOR Sedir Adası’nın kültür boyutunun ön plana çıkması amacıyla başlatılan kazı çalışmaları ilk etapta 7 uzman 25 işçi ile başlarken, önünüzdeki süreçte bu sayının artması bekleniyor. Ada’ya kara bağlantısının bulunmaması nedeniyle günübirlik Ula Akyaka ve Marmaris Çamlı Mahallelerinden kalkan tekne turları ve özel yat ve tekneler ile ulaşım sağlanıyor. ÖNCELİK SURLARIN GÖRÜNÜR OLMASI Sedir adasında düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı ve onun yerine sonradan yapılan kiliseler, hâla ayakta duran iyi korunmuş tiyatro, agora ve adayı çevreleyen kıyılarda antik liman kalıntıları yer alıyor. Kazı çalışmalarında ilk etapta adaya tekne ile gelen ziyaretçilerin antik yapıları ve sur duvarları görmesini sağlayacak bitki örtüsünden arındırılması için çalışma yürütülüyor. ADA ÇEVRESİNDE LİMAN KALINTILARI HALA DURUYOR Kleopatra adası olarak da bilinen Sedir Adası üzerinde adını veren Sedir ağacı bulunmazken, zeytin, çalılık ve çam ağaçları hâkim. Adayı çevreleyen sahil boyunca çok sayıda liman kalıntısına rastlanırken, 1. derece arkeolojik ve 1. derece doğal sit alanı, aynı zamanda Özel Çevre Koruma bölgesidir. Antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğü olan Sedir Adası, Kleopatra plajı olarak bilinen kumsalında, jeolojik oluşumlarla ortaya çıkan ve koruma altında olan kumlar, aslında özel bir biçimde oluşmuş kalker damlacıklarından oluşurken bu nadir kumun kumsal dışına çıkarılması yasak. “SEDİR HELENİSTİK DÖNEMİN YUNAN KENTİ DEĞİL” Sedir adasında kazı çalışmalarının bilimsel danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Adnan Diler, yabancı Arkeologların iddia etiği gibi Sedir Adası’nın bir Helenistik dönem Yunan Kenti olmadığını belirtti. Diler, “Bizim buradaki çalışmalarımızın esas amacı Karia’daki bu kentlerin yapılanma süreçlerini anlamaktı. Yabancı meslektaşlarımızın önemli bir kısmı Sedir’in Helenistik dönemde kurulmuş bir Yunan kenti olduğunu düşünüyor. Ama bizim buradaki çalışmalarımız bunun böyle olmadığını ortaya koymuştur. Tam tersine özellikle Sedir’in kutsal alanları, ana karadaki Nekrapoldeki (mezarlık) mezarların mimarisi, yapılanması, mantığı Orata adasındaki Hristiyanlık çağındaki su vaftizi törenlerine dayalı kutsal alanın oradaki çok daha eski bir su kültürüne, Hititlerdeki gibi bir geleneğe gitmiş olması bunu kanıtlıyor” dedi. “SEDİR ADASININ GEÇMİŞİ GÜNÜMÜZDEN 2 BİN 700 YILINA KADAR GİDİYOR” Sedir Adası bir ada yerleşmesi olmasına rağmen, özellikle 5. Yüzyıldan itibaren hem yazılı kaynaklarda hem de arkeolojik buluntularda belirsiz olmaktan çıktığını belirten Diler, “Buradaki ilk yerleşim izleri milattan önce 6. Yüzyıla, yani zamanımızdan 2 bin 600, hatta 2 bin 700’e kadar gidiyor. Yerleşim tiyatronun olduğu tepenin doğusu üzerinde surlarla çevrili alan. Surlar ile çevrili alan içeresinde bir kutsal alan var. Çalışmalarımızı uzun zamandır burada yürütüyoruz. Bunun yanı sıra geç dönem Agorası var. Karia’nın en büyük bazilikalarından birisi var. Orada da çalışma yürüteceğiz” dedi. “SEDİR ADASI’NI KUMU VE PLAJI İLE DEĞİL, ANTİK KENT OLARAK ANILMASINI İSTİYORUZ” Sedir adasının daha çok ince altın sarısı kumu ve plajı ile bilindiğini belirten Prof. Dr. Adnan Diler, “Bizim bu seneki programımızda özellikle surların, tiyatronun ve kıyıdaki kalıntıların görülmesi için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Esasında bu Kedrai (Sedir) yerli halk veya yabancı ziyaretçiler burasını daha çok Kleopatra ile özdeşleştiriyorlar ve burayı bir plaj gibi görüyorlar. Böyle bir algı var. Bu algı aslında yanlış bir algı. Buradaki kalıntıların denizden de görülebilir olması, adada ziyaretçi güzergahı üzerindeki bütün yapıların hem kazı ile hem temizlik ile görülebilir olması buranın kültürel karakterini ve kimliğini öne çıkarıyor. Böylece yavaş yavaş burasının bir plaj olmaktan çıkıp bir antik kent olarak algılanacaktır” dedi.  

Prof. Dr. Bülent Kaypak: Gökova çevresi yoğun deprem aktivitesine sahip Haber

Prof. Dr. Bülent Kaypak: Gökova çevresi yoğun deprem aktivitesine sahip

Gökova Körfezi’nin deprem tomografisinin araştırılması amacıyla 2020 yılında başlatılan çalışmalar tamamlandı. Ankara Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin AFAD desteği ile Gökova Körfezi ve çevresinin deprem tomografisinin çekilmesi için sürdürdükleri araştırma çerçevesinde bölgeye 9 adet geniş bantlı sismometreye sahip mobil gözlem istasyonu kuruldu.   Proje ile Gökova Körfezi ve yakın çevresinin depremleri izlendi, bölgenin derin sismik yapısı ile tektonik yapısal unsurları arasındaki ilişkiler araştırıldı. Bölgenin deprem aktivitesinin yüksek olduğunu söyleyen Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Kaypak, çalışmada AFAD’ın hem lojistik, hem de teknik destek verdiğini açıkladı.  “Araştırmanın 4 önemli başlığı var” Ankara Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Kaypak, araştırma ile bölgedeki depremlerin yeniden konumlandırılmasını hedeflediklerini belirterek, “Projeye göre hedeflediğimiz dört amacımız var. Bunlardan birisi sismolojik görüntüleme yöntemleri ile bölgenin derin hız yapısını bulmak, ikinci hedefimiz bölgedeki depremlerin yeniden konumlandırılması, yani yerlerinin ve derinliklerinin yeniden bu hız yapısına göre belirlenmesi. Üçüncü hedefimiz bu bölgede olmuş depremlerin kırılma mekanizmasını tanımlayan ve kırılma karakterini belirleyen fay gözlemi çözümlerini hesaplamak. Son olarak da tomografik yöntemlerle belirlediğimiz hız yapısının yüzeydeki faylara ilişkisini ortaya çıkartılması” dedi. “Asıl tehlike denizde” Muğla’nın 100 yıllık geçmişine bakıldığında karasal depremlerin büyüklüğünün 6.6'yı geçmediğini belirten Prof. Dr. Kaypak, asıl tehlikenin denizde, yani Ege Denizi'nde olduğunu açıkladı. Kaypak, “Bölgeye baktığımızda bölgeyi şekillendiren önemli faylar var. Bunlar Milas fayı, Yatağan fayı, Muğla fayı, Gökova fayı gibi ama çok büyük faylar değil bunlar. Bu faylara baktığımızda depremler bu faylar üzerinde yoğunlaşmakta. Bu fayların bugüne kadar ürettiği 1900 yılından günümüze kadar en büyük deprem ise 21 Temmuz 2017 yılında Bodrum depremi ve yaklaşık 6.6 büyüklüğe sahipti. Bu depremlerin üretebileceği maksimum deprem büyüklüğü bu civarda. Yani 6 veya 6.5 civarında olacaktır. Dolayısıyla bu bölgede karasal faylarda bundan büyük deprem beklentisi söz konusu değil. Burada asıl tehlike deniz içerisinde. Yani Ege Denizi'nden gelebilecek tehlikeler var. Ege Denizi'nde bir dalma batma sonucu oluştuğu için bu bölgede büyük depremlerin beklenmesi ihtimal. Tarihsel depremlere baktığımızda çoğunlukla Kos Adası, yani deniz alanlarında biz büyük depremlerin olduğunu görüyoruz tarihi dönemlerde. Kos Adası da bunlardan birisi. Aletsel döneme geldiğimizde, yani 1900 yılından günümüze kadar baktığımızda bölgede gerçekten büyük bir deprem etkinliği gözlemlenmekte. Yani Ege Bölgesi'nin yoğun bir sismik aktivitesinden kaynaklanmakta. Gökova Körfezi de bundan nasibini alıyor. Gökova Körfezi'ne baktığımızda Gökova ve çevresi yoğun deprem aktivitesine sahip” diye konuştu. “Girit Adası'ndaki büyük bir deprem tsunami üretirse, Gökova’nın iç kesimlerinde yıkıcı olur” Ege Denizi'nde Girit Adası çevresinde meydana gelecek büyük bir depremin tsunami üretme ihtimalinin yüksek olduğunu, bunun da Gökova Körfezi'nin iç kesimlerinde yıkıcı olabileceğini belirten Prof. Dr. Kaypak, “Dikkatimizi çeken önemli şeylerden birisi de Gökova fayının, yani Ula tarafı ve Bodrum tarafındaki fayın her iki ucu arasında bu depremlerin yoğunlaşmış olduğunu görüyoruz. Ege’ye ait Girit Adası civarında meydana gelen büyük bir deprem tsunami üretebilir. Bu tsunaminin etkileri Gökova Körfezi'nin iç kesimlerine kadar gelip yıkımlara ve zararlara neden olabilir. Depremin etkisinden ziyade tsunami etkisinin bu bölgede daha büyük tehlike oluşturabileceğini söyleyebiliriz. Ama bu Girit Adası civarında olacak bir deprem ve açığa çıkması muhtemel olan tsunami dalgalarıdır ki, aslında aletsel dönem içeresinde, 100-200 yıllık bir dönem içeresinde böyle bir olaya rastlanmamıştır. Mesela 2017 yılında meydana gelen Bodrum depreminde küçük çaplı da olsa bir tsunami etkisi olmuştu. Tehlikeyi yok sayamayız ama tehlike her zaman vardır. Onun için bizim yapmamız gereken depreme hazır bir şekilde yaşıyor olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Muğla Gökova kavşağında kaza yaşandı

Gökova Körfezi’ne ‘Kültür turu’ ekleniyor Haber

Gökova Körfezi’ne ‘Kültür turu’ ekleniyor

Mavi yolculuğun en önemli uğrak noktalarından Gökova Körfezi içinde yer alan Sedir (Kleopatra) adasında günümüzden 2 bin 600 yıl öncesine ait arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılması için bir taraftan yüzey temizliği, bir taraftan da kazı çalışmaları başladı. Kazının bilimsel danışmanlığını yapan Prof. Dr. Adnan Diler, adanın koruma altındaki altın sarısı ince kumu ve plajı ile bilindiğini, yapılacak kazılar sonrası kale surları, tiyatro, agora ve kiliselerin ortaya çıkması ile antik kent olarak tanınacağını açıkladı. KUM VE PLAJINA ARKEOLOJİK KALINTILAR DA EKLENİYOR Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Sedir adası, koruma altındaki altı sarısı kumu ve sakin plajı ile anılıyor. Geçmişi milattan önce 6. Yüzyıla dayanan adanın kumu ve plajının yanında arkeolojik kazılar ile kültür yönünün de ön plana çıkması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteği, Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı (YİKOP) ve Ula Belediyesi’nin destekleri ile Muğla Müze Müdürlüğü Başkanlığında Prof. Dr. Adnan Diler’in bilimsel danışmanlığında devam eden kazıların 2023 yılı çalışmaları başladı. ULAŞIM DENİZDEN SAĞLANIYOR Sedir Adası’nın kültür boyutunun ön plana çıkması amacıyla başlatılan kazı çalışmaları ilk etapta 7 uzman 25 işçi ile başlarken, önünüzdeki süreçte bu sayının artması bekleniyor. Ada’ya kara bağlantısının bulunmaması nedeniyle günübirlik Ula Akyaka ve Marmaris Çamlı Mahallelerinden kalkan tekne turları ve özel yat ve tekneler ile ulaşım sağlanıyor. ÖNCELİK SURLARIN GÖRÜNÜR OLMASI Sedir adasında düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı ve onun yerine sonradan yapılan kiliseler, hâla ayakta duran iyi korunmuş tiyatro, agora ve adayı çevreleyen kıyılarda antik liman kalıntıları yer alıyor. Kazı çalışmalarında ilk etapta adaya tekne ile gelen ziyaretçilerin antik yapıları ve sur duvarları görmesini sağlayacak bitki örtüsünden arındırılması için çalışma yürütülüyor. ADA ÇEVRESİNDE LİMAN KALINTILARI HALA DURUYOR Kleopatra adası olarak da bilinen Sedir Adası üzerinde adını veren Sedir ağacı bulunmazken, zeytin, çalılık ve çam ağaçları hâkim. Adayı çevreleyen sahil boyunca çok sayıda liman kalıntısına rastlanırken, 1. derece arkeolojik ve 1. derece doğal sit alanı, aynı zamanda Özel Çevre Koruma bölgesidir. Antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğü olan Sedir Adası, Kleopatra plajı olarak bilinen kumsalında, jeolojik oluşumlarla ortaya çıkan ve koruma altında olan kumlar, aslında özel bir biçimde oluşmuş kalker damlacıklarından oluşurken bu nadir kumun kumsal dışına çıkarılması yasak. “SEDİR HELENİSTİK DÖNEMİN YUNAN KENTİ DEĞİL” Sedir adasında kazı çalışmalarının bilimsel danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Adnan Diler, yabancı Arkeologların iddia etiği gibi Sedir Adası’nın bir Helenistik dönem Yunan Kenti olmadığını belirtti. Diler, “Bizim buradaki çalışmalarımızın esas amacı Karia’daki bu kentlerin yapılanma süreçlerini anlamaktı. Yabancı meslektaşlarımızın önemli bir kısmı Sedir’in Helenistik dönemde kurulmuş bir Yunan kenti olduğunu düşünüyor. Ama bizim buradaki çalışmalarımız bunun böyle olmadığını ortaya koymuştur. Tam tersine özellikle Sedir’in kutsal alanları, ana karadaki Nekrapoldeki (mezarlık) mezarların mimarisi, yapılanması, mantığı Orata adasındaki Hristiyanlık çağındaki su vaftizi törenlerine dayalı kutsal alanın oradaki çok daha eski bir su kültürüne, Hititlerdeki gibi bir geleneğe gitmiş olması bunu kanıtlıyor” dedi. “SEDİR ADASININ GEÇMİŞİ GÜNÜMÜZDEN 2 BİN 700 YILINA KADAR GİDİYOR” Sedir Adası bir ada yerleşmesi olmasına rağmen, özellikle 5. Yüzyıldan itibaren hem yazılı kaynaklarda hem de arkeolojik buluntularda belirsiz olmaktan çıktığını belirten Diler, “Buradaki ilk yerleşim izleri milattan önce 6. Yüzyıla, yani zamanımızdan 2 bin 600, hatta 2 bin 700’e kadar gidiyor. Yerleşim tiyatronun olduğu tepenin doğusu üzerinde surlarla çevrili alan. Surlar ile çevrili alan içeresinde bir kutsal alan var. Çalışmalarımızı uzun zamandır burada yürütüyoruz. Bunun yanı sıra geç dönem Agorası var. Karia’nın en büyük bazilikalarından birisi var. Orada da çalışma yürüteceğiz” dedi. “SEDİR ADASI’NI KUMU VE PLAJI İLE DEĞİL, ANTİK KENT OLARAK ANILMASINI İSTİYORUZ” Sedir adasının daha çok ince altın sarısı kumu ve plajı ile bilindiğini belirten Prof. Dr. Adnan Diler, “Bizim bu seneki programımızda özellikle surların, tiyatronun ve kıyıdaki kalıntıların görülmesi için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Esasında bu Kedrai (Sedir) yerli halk veya yabancı ziyaretçiler burasını daha çok Kleopatra ile özdeşleştiriyorlar ve burayı bir plaj gibi görüyorlar. Böyle bir algı var. Bu algı aslında yanlış bir algı. Buradaki kalıntıların denizden de görülebilir olması, adada ziyaretçi güzergahı üzerindeki bütün yapıların hem kazı ile hem temizlik ile görülebilir olması buranın kültürel karakterini ve kimliğini öne çıkarıyor. Böylece yavaş yavaş burasının bir plaj olmaktan çıkıp bir antik kent olarak algılanacaktır” dedi. İHA

Muğla’da Sedir Adası'nda su altı ve kıyı temizliği Haber

Muğla’da Sedir Adası'nda su altı ve kıyı temizliği

Temizlik çalışmasına Sedir Adası'nda yürütülen arkeolojik kazı ekibi, Akdeniz Koruma Derneği, Müze Müdürlüğü çalışanları ve Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Su Ürünleri Kontrol Şube Müdürlüğü dalgıçları katıldı. Gökova Körfezi'nin ortasında yer alan ve Kleopatra Adası olarak da bilinen, sahilindeki kumu ile ünlü Sedir Adası'nda gerçekleştirilen kara temizliğinde sahil boyunca biriken çöpler, iç kesimlerdeki arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölgelerdeki cam, pet şişe, naylon ve diğer atıklar etkinliğe katılan gönüllüler tarafından toplandı. Sedir Adası kara ve deniz dibi temizlik çalışmasına Muğla Müze Müdürü Gülnaz Savran, Sedir Adası Arkeolojik Kazıların Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Adnan Diler de katıldı. Muğla Müze Müdürü Gülnaz Savran, Müzeler Haftası etkinlikleri çerçevesinde Sedir Adası'nda gerçekleştirdikleri kara ve deniz dibi temizlik çalışmasının ören yerlerinin temizliğine dikkat çekmek amacıyla farkındalık oluşturması açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Savran, “Sedir Adası sadece kumu plajı değil, burada uzun bir zaman yaşam sürmüş medeniyet var. Ada olmasından dolayı uzun yıllara dayalı kendi içinde endemik bir yapısı var. Adanın türler arasındaki farklılıkları da var. Bular buradaki kazı çalışmaları sürdükçe ortaya çıkacak” dedi. Etkinlik sonunda kazı çalışmaları hakkında Sedir Adası kazılarının bilimsel danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Adnan Diler, Akdeniz Koruma Derneği Doğa Koruma Yöneticisi Funda Kök ise derneğin yürüttüğü çalışmalar hakkında slayt eşliğinde katılımcılara bilgi verdiler. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.