TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak

Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mutfaktaki yangın artacak: Gıda güvenliği risk altında Haber

Mutfaktaki yangın artacak: Gıda güvenliği risk altında

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Akaryakıta gelen zamlar ve döviz kurundaki artışın gıda fiyatlarına da yansıması bekleniyor. Yoksullukla boğuşan halk temel gereksinimlerini bile karşılamakta zorlanırken, bu durumun daha da derinleşmesinden endişe ediliyor. Akaryakıtın bütün temel tüketim ürünlerinin hammaddesi olduğunu belirten Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Zamlar ne yazık ki birçok zammı beraberinde getirecek” dedi. Zincirleme zamlarla birlikte alım gücünün daha da düşeceğini söyleyen Toprak, ucuz besinlere yönelen yurttaşın ise taklit ve tağşiş başta olmak üzere ciddi gıda güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya kalacağına dikkat çekti.  SADECE BİR ZAM OLARAK GÖRÜLMEMELİ Akaryakıt, elektrik, su, doğal gaz ve ÖTV zamlarını sadece bir zam olarak görmemek gerektiğini kaydeden Toprak, “Daha yurttaş zamlı maaşını cebine koymadan hemen her şeye arka arkaya zam geldi. Biz daha çalışana zamlı maaş verilmeden yapılan zamlar denetlenmeli derken, Resmi Gazete’de yayımlanan kararnamelerle vergilere de zam geldi. Art arda gelen akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamları sadece bir zam olarak görülmemeli” dedi. GIDA ENFLASYONU ARTACAK Benzin ve enerji fiyatlarındaki artışın, tarımsal girdi maliyetlerini etkileyeceğini söyleyen Toprak, “Benzin ve enerji fiyatlarındaki artışlar, tarımsal girdi maliyetlerini, dolayısıyla çiftçilerin üretim maliyetlerini etkileyecek. Bu da çiftçilerin daha az girdi kullanmasına veya üretimlerini sınırlamasına neden olacak. Tarımsal üretimin azalmasıyla tarım sektörü olumsuz etkilenecek. Sonuç olarak gıda güvencesi problemi ile karşı karşıya kalmamız büyük bir olasılık olarak önümüzde duruyor. Zamların gıda enflasyonuna etkisi de önemli bir nokta. Tarımsal üretimdeki azalma ve/veya maliyetlerin yükselmesi, gıda fiyatlarının artmasına yol açacak. Enerji maliyetlerindeki bu artışlar, tarımsal üretimden lojistik ve depolama süreçlerine kadar birçok aşamada fiyatları etkilemesi kaçınılmaz bir gerçek. Üretemeyeceğiz ya da yeterli üretemeyeceğiz. Döviz yüksek olduğu için ithalat fiyatları da yüksek olacak. Bu da nihayetinde tüketicilere yansıyacak ve gıda enflasyonunu artıracak. Akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamlarının tarımsal üretim, gıda enflasyonu, gıda güvenliği ve gıda güvencesi üzerindeki etkileri dikkate alınması gereken önemli bir noktadır. Bu etkiler, gıda arzındaki dalgalanmalar ve gıda fiyatlarındaki değişiklikler nedeniyle tüketicilerin hileli gıdalara daha çok maruz kalması kuvvetle muhtemeldir” ifadelerini kullandı.  ALIM GÜCÜ DAHA DA AZALACAK Zincirleme zamlarla zaten yüksek olan gıda enflasyonunun daha da artacağını ve alım gücünün daha da düşeceğini dile getiren Toprak, “Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemekte. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biri. Akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamları sadece bir zam olarak görmek, ‘Benim aracım yok nasılsa’ demek büyük bir yanılgı olur. Zamlar ne yazık ki birçok zammı beraberinde getirecek. Bu zincirleme zamlar zaten yüksek olan gıda enflasyonunu daha da yükseltecek ve alım gücü çok daha azalacak. Bugün ülkemizde emeğiyle geçinen yurttaşlar en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamayacak duruma geldi. Dolaylı ve direkt vergilerin yüksek olması, gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle, gıda güvenliği sorunu ve açlık sınırında yaşayan insanların sayısı küçümsenmeyecek düzeyde ve her geçen yıl daha da artmakta ne yazık ki” diye konuştu. PROTEİN YERİNE KARBONHİDRAT Yeterli ve dengeli beslenmenin birçok yurttaş tarafından imkansız hale geleceğinin altını çizen Toprak, “Sağlıklı, dengeli ve güvenli beslenmenin adeta bir lüks haline geldiği ülkemizde bu zamlar hepimizin yoksul, çoğumuzun aç olduğu düzeni de bir nevi perçinlemiş olacak. Barınma başta olmak üzere gelen zamlar nedeniyle gıda harcamalarını kısmak ve ucuz ürünlere yönelmek zorunda kalan yurttaşlar gıdaya erişememe stresini çok daha fazla yaşayacak. The Economist tarafından derlenen gıdaya ekonomik gücün yetmesi, erişebilme, kalite ve güvenlik unsurlarını içeren Küresel Gıda Güvenliği 2020 Endeksi Raporu’nda Türkiye halkının gıda ürünlerini satın alabilirliği sıralamasında 113 ülke arasında 65. sırada yer alıyor. Bırakın gelişmiş ülkeleri, Botsvana, Şili, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi ülkelerin gerisinde olan ülkemiz bu zamlardan sonra adını dahi bilmediğimiz ülkelerinde gerisinde yer alacak maalesef. Gıda arzı problemleri artacak ve taklit ve tağşiş başta olmak üzere ciddi gıda güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya kalacağız. Dar gelirli aileler yeterli ve dengeli beslenememekte, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimi için gerekli olan proteinin oranı sofrada azalmakta, buna karşılık sağlıksız gelişime neden olabilecek karbonhidrat oranı ise giderek artmakta. Mevcut zamlarla çocuk beslenmesi başta olmak üzere zaten sağlayamayan yeterli ve dengeli beslenme birçok yurttaş için neredeyse imkansız hale gelecek. Bu da zihinsel ve bedensel gelişimi etkileyecek, obezite ve diyabet vakaları daha çok görülecek, sağlık harcamaları her geçen gün daha da artacak” dedi. ÖZ KAYNAKLARA YÖNELİNMELİ Türkiye’de tarım ve gıda politikaları alanında yapılması gerekenleri de sıralayan Toprak, “Merkezi hükümet zamları geri almalı, yurttaşın alım gücünü arttırmalı, gıdaya ulaşımı bir stres kaynağı olmaktan çıkarmalı ve temel bir hak olan sağlıklı, dengeli ve güvenli gıdaya erişimi sağlamalı. Ülkemizde yaygın olarak bulunan tarımsal üretim kooperatiflerinin gıda güvenliğini sağlayan bir biçimde, katma değerli ürün üreten sistemlere entegrasyonlarını teşvik edici devlet politikaları geliştirilmeli; ortaya çıkan ürünlerin tüketici ile buluşabileceği pazarlar yaratılmalı. Tüm bu süreç içerisinde gıda güvenliğinin sağlanması için istihdam teşviki de halk sağlığı açısından çok önemli. Tarımda ‘milli ve yerli’ söyleminin gereği; taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışmak yerine kendi öz kaynaklarımıza yönelmektir. Tarım açısından yeterli toprak büyüklüğü ve verimliliğine sahip ülkemiz, kendi öz kaynaklarına yönelmeli. Tarımsal girdi fiyatlarının ucuzlatılmasıyla başlayacak reform hareketi, getirilecek muafiyet ve özendirmelerle yükseltilmeli, insanımızın ihtiyacı olan bitkisel ve hayvansal üretim gerçekleştirilmeli, toplumun dengeli beslenmesi için gereken et üretilmeli ve tüketimi gelişmiş ülkeler seviyesine yakınlaştırılmalı, bu koşulların sürdürülebilirliği sağlanmalı. Tarımsal üretimde yerel anlamda üretime ciddi destekleri olan, geleneksel üretim girdilerini kullanan, biyolojik çeşitliliğin, gıda egemenliğinin ve sağlıklı beslenmenin temel unsuru aile tarımcılığı ya da küçük çiftçilik desteklenmeli, gıda güvenliğini sağlayan bir biçimde, katma değerli ürün üreten sistemlere entegrasyonlarını teşvik edici ve sosyal korumaya yönelik devlet politikaları geliştirilmeli, ortaya çıkan ürünlerin tüketiciyle buluşabileceği pazarlar yaratılmalı. Atılan her adımda, hedef sürdürülebilir üretim olmalı ve tarımın, serbest piyasa koşullarına terk edilemeyecek kadar stratejik bir sektör olduğu akıldan çıkartılmamalı. Biyolojik çeşitliliğin arttırıldığı, yerel tohumların kullanıldığı, aile çiftçiliği ve kooperatifçiliğin desteklendiği, gıda egemenliği ilkelerine dayalı, kamucu bir tarım ve gıda politikaları hakim kılınmalı ve adaletsiz kalkınma düzenine derhal son verilmeli” açıklamasını yaptı.

Yoksul ajandası: İndirim günleri, akşam pazarı ve kuyruklar Haber

Yoksul ajandası: İndirim günleri, akşam pazarı ve kuyruklar

ÇAĞLA GENİŞ Her geçen gün daha da artan gıda enflasyonu, en çok dar gelirli kesimleri vuruyor. Vatandaş giderek düşen alım gücü nedeniyle kalitenin ikinci planda kaldığı ucuz gıdalara yöneliyor. Bu durum ‘merdiven altı’ denilen kayıt dışı üretim hız kazanırken, gıda ürünlerinde taklit ve tağşişin de artmasını tetikliyor. Halk sağlığı açısından risk teşkil eden bu tabloyu değerlendiren Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda çoğu zaman saatlerce bekliyor. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Yurttaş ne yazık ki beslenemiyor. Sadece karın doyuruyor” vurgusu yaptı. Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle ucuz baklavalarda yapılan hileler konusunda da uyaran Toprak, Antep fıstığı yerine gıda boyası ile boyanmış yer fıstığı konulduğunu söyledi. HALK SAĞLIĞI RİSK ALTINDA Vatandaşın alım gücünün büyük ölçüde azaldığını belirten Toprak, “Gıda güvenliğine yönelik yoğun tartışmaların olduğu, her gün başka bir gıda zehirlenmesi ve gıda ürünlerinde taklit/tağşiş haberi ile karşılaştığımız günleri yaşıyoruz. Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltıyor. Bu durum vatandaşın gıda alışverişinde öncelikli olarak fiyat kriterini baz almasına ve hangi ürün, nerede ucuzsa oraya yönelmesine neden olmaktadır. Burada da karşımıza iki büyük sorun çıkmaktadır; birincisi neredeyse hammadde fiyatına satılan ve merdiven altı veya kayıt dışı şekilde uygun olmayan koşullarda üretilen gıda maddeleri, ikincisi ise taklit ve tağşiş. Her iki durum da halk sağlığı açısından risk teşkil etmektedir. Taklit ve tağşiş ile mücadelede elbette ifşa etmek, denetimleri arttırmak, caydırıcı para ve hatta hapis cezası önemli. Ama daha da önemlisi bu kanunları uygulamak. Ülkemiz için asıl önemli nokta ise, işin sosyoekonomik boyutu. Bu noktada da asgari ücret, açlık sınırı, gıda enflasyonu ve alım gücü gibi kavramlar devreye giriyor” dedi. İNDİRİM GÜNLERİNİ TAKİP EDİYORLAR Türk-İş’in Mayıs 2023 verilerine göre mutfak enflasyonundaki artış yıllık yüzde 112,13 olduğunu hatırlatan Toprak, “Açlık sınırı 10.362,01 TL. Yani asgari ücret açlık sınırının altında. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 13.439,41 TL. Yoksulluk sınırı ise 33.752,49 TL. Yani 4 kişilik bir ailenin tamamı asgari ücrete çalışsa dahi yine de yoksul. Yani mevcut duruma baktığımızda hepimiz yoksuluz, çoğumuz açız desek yanlış olmaz. Yurttaşlar indirim günlerini takip edip hangi ürün nerede daha uygun fiyatlı diye araştırıyor. Halk ekmeklerin önünde uzun kuyruklarda çoğu zaman saatlerce bekliyor. Çünkü 5 kuruş dahi hane bütçesi için oldukça önemli. Pazarın kapanma saatlerine yakın alışverişe giden hatta ne yazık ki pazar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak zorunda kalan yurttaşlarımızı da görüyoruz. Sonuç olarak; enflasyon, sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır” ifadelerini kullandı. YURTTAŞ BESLENEMİYOR Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları karşılayacak düzeyde olmadığını dile getiren Toprak, “Son dönemde hemen her ülkede yaşanan gıdaya ilişkin sorunlar, önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Yinelemek gerekir ki, dar gelirli ailelerin elde ettiği gelir yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde değil. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmekte. Sonuç olarak, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız, yetersiz ve dengesiz beslenmesine neden olmakta. Hicap duyarak söylüyoruz yurttaş ne yazık ki beslenemiyor. Sadece karın doyuruyor. Dengeli bir beslenme yerine tek tip ve özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenme ilerleyen yıllarda başta obezite olmak üzere diyabet ve diğer hastalıklara neden olacak” diye konuştu. GIDA BOYALI YER FISTIĞI Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle ucuz baklava ve çikolata gibi ürünlerde yapılan hileler konusunda da uyaran Toprak, şunları söyledi: “Bayramının gelmesiyle birlikte ikramlık çikolata, baklava, şekerleme, lokum gibi ürünler yine tüketicilerin başlıca alışveriş kalemlerini oluşturacak. Ancak alışverişi yapacak tüketicilere, özellikle de alım gücü düşük olan kesime yönelik olarak bazı fırsatçılar; yine merdiven altı, kayıt dışı, uygunsuz ürünleri, sokakta, dökme veya ambalajsız olarak, neredeyse hammadde fiyatına satacaklardır. Tüketiciler bu ürünlere itibar etmemeli, bunları satın alıp tüketmemelidir. Satın alınan gıdaların etiketlerinde Tarım ve Orman Bakanlığınca verilen işletme kayıt veya onay numarasının olup olmadığının kontrol edilmesi, tavsiye edilen tüketim tarihi, üretici firmanın adı ve adresi, içerik bilgileri, miktar ve fiyat bilgilerinin incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Baklavada Antep fıstığı yerine yer fıstığı ve gıda boyası kullanılan ürünler satışa sunulabiliyor. Bunun yanında glikoz ve fruktoz şurubu yani mısır nişastası bazlı şeker kullanımı çok olabiliyor. Şekere göre fiyatı daha uygun olduğu için tercih sebebi olabiliyor. Çikolata hileye açık bir üründür. Kaliteli bir çikolatayı anlamak için; etiketi çok iyi okumalıyız, içeriğinde yapay tatlandırıcılar, soya, koruyucu, mısır şurubu ve trans yağlar olmayanlar tercih edilmeli. Kaliteli çikolatalarda kakao oranı en az yüzde 50 civarında olmalı. Kaliteli bir çikolata pürüzsüz, parlak ve lekesiz olmalı. Kırılırken bitter çikolatada sütlü çikolataya kıyasla daha sert bir ses çıkartmalı, ayrıca kırılırken kırıntı bırakmamalı. Çikolatanın ambalajından çıkartılıp ele alındığında erimeye başlaması gerekir. Çünkü gerçek kakao yağı 34 santigrat derecede yani vücut sıcaklığında eriyen bir yağdır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.