TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#fosil

fosil haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, fosil haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çankırı'daki fosiller bilim dünyasına kazandırıldı Haber

Çankırı'daki fosiller bilim dünyasına kazandırıldı

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol'un başkanlığında 22 yıldır devam eden kazılarda bugüne kadar 43 türe ait 4 bin 169 fosil gün yüzüne çıkarıldı. Bu fosiller arasında 2023 yılında bilimsel makalesi yayınlanan, sadece Çankırı'da yaşadığı belirlenen "Hystrix kayae" adında oklu kirpi benzeri bir canlıya ait fosil, ismini Çorakyerler kazı alanından alan ve 2021 yılında makalesi yayınlanan "Qurliqnoria chorakensis" adında boynuzlular sınıfına giren, keçilerden daha büyük geyiklerden daha küçük bir canlıya ait fosil, 2022 yılında makalesi yayınlanan, Çankırı'nın antik adını alan "Gangraia anatolica" adıyla anılan geyik keçi arasında antilop benzeri bir canlıya ait fosil ve 2023 yılında makalesi yayınlanan, adını Anadolu'dan alan "Anadoluvius turkae" adlı "ape" diye tanımlanan goril benzeri bir canlıya ait fosil ile 4 yeni hayvan türü tespit edildi. Sevim Erol, Çorakyerler kazı alanından çıkan fosillerin yaklaşık 9 milyon yıl eskiye dayandığını söyledi. Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi'nde çalışmalara öncelikle fosil yatağını kurtarmak için başladıklarını, çalışmalar devam ettikçe nesli tükenmiş yeni türlerle karşılaştıklarını anlatan Sevim Erol, "Çorakyerler'de 43 türe ait fosil kalıntıları ele geçirdik. Bunların içinde 6'sı sadece Çorakyerler'e özgü türler olup, 4'ü şu anda uluslararası hakemli bilimsel dergilerde yayınlanmış bulunmakta." diye konuştu. Kazı alanından bugüne kadar çok önemli bulgular elde ettiklerini dile getiren Sevim Erol, "Chorakensis yani Çorakyerler'in adını vererek bu hayvanı tanıtmaya çalışıyoruz, Çankırı bölgesinde yaşamış bir tür. Şu ana kadar özellikleri bize sadece Çankırı'da yaşamış olduğunu gösteriyor. Bunlar daha çok boynuzlular sınıfına giren yani keçilerden daha büyük, geyiklerden daha küçük bir morfolojiye sahip türdür. Chorakensis dediğimiz Çin'de yaşadığı için Tibet öküzü şekline benzer bir hayvandır." ifadelerini kullandı. Kazılarda bulunan geyik keçi arasında antilop benzeri canlıya ait fosile de "Gangraia anatolica" adının verildiğini belirten Sevim Erol, "Diğer yeni türümüz ise Gangraia anatolica. Bu da bizim yeni isim verdiğimiz bir tür. Gangraia, Çankırı'nın antik dönem isimlerinden bir tanesiydi. Bu da geyik keçi arasında bir boyutta olan, yine sadece Çankırı'da bulunmuş bir türdür." bilgisini verdi. Oklu kirpi benzeri bir hayvana ait fosil bulunduğunu ve buna da "Hystrix kayae" adını verdiklerini aktaran Sevim Erol, "Çankırı'ya özgü bir hayvan. Bu türe de Çorakyerler ekip üyesi Ege Üniversitesinde Prof. Dr. Tanju Kaya'nın soyadını verdik." dedi. En son "Anadoluvius turkae" adının verildiği goril benzeri bir türe ait fosillerin de yayının çıktığını anlatan Sevim Erol, şöyle konuştu: "En son Nature dergisinde yayınlanan yeni bir goril benzeri bir canlı diyeceğim, Anadoluvius turkae diye isimlendirdik. Aslında benzerleri Yunanistan, Bulgaristan'da bulunmakla birlikte Çankırı'da bulduğumuz tür onlardan çok daha farklı özelliklere sahip. Tabii ki bu fosille ilgili sadece yüz ve diş kalıntılarını elde ettik. Vücut kalıntılarını bulduğumuz zaman çok daha net tanımlamamız mümkün olacak ama şu anki bilgilerle tanımladığımız bu hayvanın özelliklerinden yola çıkarak sadece Çankırı ili ve çevresinde yaşamış olduğunu anlıyoruz." "Bilim dünyasına 4 yeni tür kazandırmış bulunuyoruz" Bulunan türler Çankırı'da çıktığı ve benzerleri başka yerlerde görülmediği için Çankırı'ya özgü isimlerin verildiğine dikkati çeken Sevim Erol, şunları aktardı: "Başka yerlerde yeni kazılar yapılır da bizim bu türlere benzer fosiller bulunduğu zaman da bizim verdiğimiz isimlerle anılacaktır. Çankırı'da şu ana kadar bilim dünyasına yayınlanarak 4 yeni tür kazandırmış bulunuyoruz. Halen yayınlanması gereken yeni türler de var. Çalışmalarımız devam ediyor. Bilimsel çalışmalarla önümüzdeki yıllarda da yeni türleri, yeni yayınlarla bilim dünyasına tanıtacağız." BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Çankırı'da yangın: 300 dekar arazi zarar gördü 

Çin'de 125 milyon yıl öncesine ait dinozor fosili bulundu Haber

Çin'de 125 milyon yıl öncesine ait dinozor fosili bulundu

CNN'in haberinde, Kretase (Tebeşir) Dönemi'nde yaşadığı düşünülen ve kedi büyüklüğündeki porsuğa benzeyen Repenomamus Robustus adlı memelinin kendinden üç kat büyük otçul bir dinozor türü olan Psittacosaurus'a saldırdığı esnada her ikisinin de ölerek kalıntılarının bozulmadan günümüze ulaştığı kaydedildi. Fosilde, Psittacosaurus'un sol ön pençesiyle R. Robustus'un alt çenesini kavradığı, sol arka pençesinin dinozorun arka ayağını tuttuğu, memelinin dişlerini avının kaburgalarına geçirdiği görülüyor. Araştırmanın yazarlarından Kanada Doğa Müzesi'nden paleobiyolog Jordan Mallon, buluntunun memelilerin dinozorlara saldıramadığı fikrini çürütebileceğini, bir hayvanın diğeriyle etkileşimini gösteren ve soyu tükenmiş canlıların yırtıcı davranışlarına ışık tutan fosillerin çok nadir görüldüğünü kaydetti. Mallon, "Buradaki memeli, zamanının en büyük memelilerinden biriydi ve kedi büyüklüğündeydi. Daha önceki görüş, büyük dinozorların küçük memelileri yediği şeklindeydi. Buluntu, bu görüşü tersine çeviriyor. Görünüşe göre bu memeliler, aç veya çaresiz kaldıklarında daha büyük bir dinozoru alt edebiliyordu." dedi. Psittacosaurus'un, o zamanlar bölgede yaygın olan küçük, gagalı, koyun büyüklüğünde bir dinozor olduğunu belirten Mallon, iki canlının savaşırken, volkanik bir patlamanın ardından aniden gelen bir çamur selinde ölmüş olabileceklerini bildirdi. Araştırma, Scientific Reports dergisinde yayımlandı. AA

Araçların elektriği fosil yakıtlardan elde ediliyor Haber

Araçların elektriği fosil yakıtlardan elde ediliyor

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Küresel iklim değişikliği, karbon ayak izi ve çevresel faktörler, elektrikli araçlara talebi artarken Research and Markets’in verileri 2022 itibarıyla 9,5 milyon olan dünya genelindeki elektrikli araç sayısının 2030’a kadar yıllık bileşik yüzde 30,7 büyüme oranıyla 80,7 milyona ulaşacağına işaret ediyor. 2030’a kadar tüm yeni araç satışlarının yüzde 100 elektrikli araçtan oluşması yönünde bir stratejini benimseyen Türkiye’de ise on yıl sonra 2,5 milyon elektrikli aracın trafiğe çıkması öngörülüyor. Biz de gazete olarak, fuar için İzmir’e gelen Er Elektronik İstanbul Satış Müdürü İbrahim Baştürk ile elektrikli araçların elektriğini sağlayan şarj istasyonların önemini, Türkiye istasyon varlığı ve ihtiyacını ve bu istasyonların kurulumu sürecini konuştuk. FOSİL YAKITLARDAN SAĞLIYORUZ Türkiye’de elektrikli araçların kullandığı elektriğin fosil yakıtlardan elde edildiğini ifade eden Baştürk, “Elektrik araçlarda çok hızlı bir geçmişi olmamıza rağmen elektriği ürettiğimiz alan hala fosil yakıtlar. Bu elbette ki hala yenilenebilir bir enerji değil. Araçlara elektriği veriyorsunuz ama elektriği de tükenebilen bir enerjiden alıyorsun-üretiyorsun. Güneşten alıp elektrik verebildiğimiz alanlar çok az. Güneşten aldığımız enerjiyi direkt verebileceğimiz istasyonların kurulması gerekiyor. Ancak her yere bu istasyonlar kurulamıyor. Çünkü şu anda bu istasyonlar; benzin istasyonları gibi geniş alanları kaplayıp, insanların gelip 1 dakika içerisinde deposunu doldurup gidebileceği bir yer değil. Kişi şu an minimum DC şarj (elektrikli araç hızlı şarj istasyonu) kullanmış olsa en az yarım saat beklemesi gerekiyor. Bu olduğu sürece bu istasyonları her yere kuramazsınız. Her yere kurduğunuz zaman da güneş enerjisinden elektrik alabileceğiniz bir sistem kurmanız çok zor. Bu yüzden hali hazırda tüm istasyonların şebekeye bağlanması gerekiyor” dedi. GENELDE EVDE ŞARJ EDİLİYOR Elektrikli araçların genelde evde, iş yerinde şarj edildiğini söyleyen Baştürk, “Bunun için iki tip model var. Biri DC, yani hızlı şarj dediğimiz, maliyeti çok yüksek ve cihazın kapladığı alanın çok büyük olduğu yerlerin gerektiği istasyonlar. Bunlar genelde otoyollarda kullanılabilir. Ama şehir içinde, evde ve iş yerinde durum farklı. Buralarda LC (alternatif akım) şarj istasyonunun kullanılması gerekiyor. LC dediğimiz şarj, şebeke hattından aldığı elektrikle yavaş bir şekilde araçları şarj ediyor. Bu yüzden LC şarjın daha yaygın olması bekleniyor. Şu anda dünyada 10 araca bir tane DC şarj istasyonu düşür. Yani 9 tane LC şarj istasyonu kuruyorsanız, bir tane DC kuruyorsunuz. Ortalama bu. Avrupa ve ABD’de araçların yüzde 90’ı sadece LC ile şarj ediliyor. Çünkü kişi aracını nerede şarj ediyor? Önemli olan bu. İnsanlar araçlarını ağırlıklı olarak evinde ya da iş yerinde şarj ettiğini de görüyoruz” diye konuştu. İSTASYON KURMAK KOLAY DEĞİL Şarj istasyonlarının kurulmasının kolay olmadığını dile getiren Baştürk, “Türkiye’de şarj istasyonu kurduğunuz zaman bunun satışını yapmanız gerekiyor. EPDK’nın size bir lisans vermesi gerekiyor ki, elektriği satabilin, elektriği herkes satamaz. İzin verilmiyor. Lisans veriliyor, lisans sahibi olan insanlar da her yerde istasyon kurma yetkisine sahip. Ama dediğim gibi istasyon kurmak kolay bir şey değil, belli bir altyapısının olması lazım. Eğer altyapı yoksa, altyapının değişmesi gerekiyor. Bu da bir maliyet. Burada iki tür model var. Birincisi şarj istasyonu sağlayan operatörler, altyapıyı üstlenirse, yer sağlayıcısından elektrik alıyor. Bu elektriğin bedelini bire bir ödemek zorunda. İkinci bir nokta buradan belli bir kar ediyor. Buradan gelen karı bölüşüyorlar. Altyapıyı üstlenen taraf bu karın yüzde 80-85’lik bölümünü alıyor. Çünkü maliyet bu tarafta kalıyor” dedi. 2024’TE SADECE BUNU KONUŞACAĞIZ Türkiye’de şarj istasyonlarına büyük bir ilginin olduğunu belirten Baştürk, 2024 yılında bu konunun çok daha fazla konuşulacağını söyledi. İstasyon kurmanın kolay olmadığını da sözlerine ekleyen Baştürk, “2024 yılında sadece bunu konuşacağız. Başka bir şey konuşulmayacak. Türkiye’de bu alana ciddi bir yatırım var. Biz şu anda şirket olarak 2-3 ay içerisinde 300-400 noktaya kurmak üzereyiz. 2024 yılında bin-bin 500 noktaya kurmamız gerekiyor. Avrupa’ya göre bu konuda biz hala çok gerideyiz. Biz böyle düşünüyoruz, bizim gibi bir sürü firma var. Şarj ağı operatörü. Şarj ağı operatörleri istasyon kurma yetkili oldukları için Türkiye’de 200-250 tane lisans varsa bunun 50 tanesi gerçekten istasyon kurabilir. Daha önce lisans almış ama istasyon kuramamış mesela. Belli bir sayıda şarj istasyonu kurmanız gerekiyor ki lisansınızın geçerliliği olsun. Eğer onu kurmuyorsanız şarj lisansınız iptal oluyor. Bunu yapabilecek belli potansiyelde firmalar var, biz de bunlardan birisiyiz. Herkes kafasına göre şarj istasyonu kuramaz. Lisans almak da kolay değil, uzun bir süreçten geçiyor” ifadelerine yer verdi. TÜRKİYE İTHALATÇI BİR ÜLKE Türkiye’ye bu konuda yatırım yapmak isteyen çok sayıda yabancı firmanın da olduğunu belirten Baştürk, “2024’te Türkiye’nin birçok noktasında elektrik araçlar için şarj istasyonları olacak. Olmak zorunda. Şu anda diyelim ki ayda 100 tane istasyon kuruluyorsa 2024 yılında bir ay içerisinde belki bin tane istasyonun kurulumunun yapılmış olması gerekiyor. Yüzde binlik bir artış olacak. Yatırım yapan çok sayıda yabancı firma da var. Bu konuda ülkemizde üretilen yerli cihaz çok az. Türkiye’de yerli cihaz yapılsa aplikasyon desteği yok, aplikasyon desteği verilse cihaz verimli çalışmıyor. Bunların menşei elektrikli araca daha önce geçen ülkelerin oluyor. Mesela Çin. Türkiye bu noktada maalesef ithalatçı bir ülke” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.