TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Erdal Erek

Erdal Erek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdal Erek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Efes Selçuk'ta genç gazeteciler ustalarla buluşuyor Haber

Efes Selçuk'ta genç gazeteciler ustalarla buluşuyor

İzmirli genç gazeteciler, usta tarım gazetecileriyle Efes Selçuk’ta buluşacak. İzmir’de gazetecilik bölümünde okuyan öğrenciler ve yeni mezun olmuş gazeteciler ile alanında uzman olan gazetecilerin buluşacağı “Genç Gazeteciler için Tarım Gazeteciliği Buluşması” etkinliğinde tarım gazeteciliği ve gazetecilikte branşlaşma konuşulacak.  Efes Selçuk Belediyesi ev sahipliğinde Seferi Keçi ve Seferihisar Gazeteciler Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşecek olan etkinlik, 15-16 Temmuz 2023 tarihlerinde Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde hayata geçirilecek. USTA GAZETECİ ALİ EKBER YILDIRIM İLE BAŞLAYACAK  Genç gazetecilere yönelik düzenlenecek atölye çalışmaları, duayen tarım gazetecisi Ali Ekber Yıldırım’ın tarım gazeteciliğinin ana hatlarını paylaşacağı “Tarım Gazeteciliği ve Tarım Politikaları” adlı oturumu ile başlayacak.  Yıldırım’ın ardından İLKSES Gazetesi Yazı İşleri Müdür Erdal Erek, “Gazetecilikte Branşlaşma ve Tarım Gazeteciliğinin Önemi” oturumu ile branşlaşmanın ve tarım gazeteciliğinin kurumların yazı işlerindeki faydalarına değinecek.  Atölyelerin ilk günü Tarım ve Gıda Yazarı Ziraat Mühendisi Bilge Keykubat’ın, “Tarım ve gıda gazeteciliği ve yerel yönetimler” ile “Tarım, Gıda ve Sosyal Medya” adlı oturumları ile sona erecek.  ÜRETİCİLERLE HABER ÇALIŞMASI YAPILACAK Tarım gazeteciliği atölyesinin ikinci günü Ümit Şahinler’in “Tarım gazeteciliğinde habercilik” paneli ile başlayacak olup, Baha Okar’ın “Tarımda Çözüm Gazeteciliği” paneli ile devam edecek. Ardından saha haberciliğin ayrıntıları ve sahada üretici ile doğru iletişim için “Sahada Tarım Gazeteciliği” atölyesi kapsamında Belevi’de 16 Temmuz tarihinde gerçekleşecek Şeftali Festivali’nde Efes Selçuklu üreticiler ziyaret edilerek “Yerinde haber çalışması” yapılacak.  GELECEK NESİLLERE KAYNAK OLUŞTURACAK Atölyelerin tamamı ve iki gün boyunca yapılan tüm çalışmalar hem gelecek nesillere kaynak oluşturması hem de katılamayanların ulaşabilmesi için “Genç Gazeteciler için Tarım Gazeteciliği El Rehberi” adıyla basılı olarak hazırlanacak. Bu rehber, aynı zamanda web sitesi aracılığıyla da dijital olarak yayınlanacak. Çalışmanın devamlılığı ve tarım gazeteciliğinde kendini geliştirmek isteyen genç gazetecilerin pratik yapabilmesi için tarım temalı bir çevrimiçi haber sitesi kurulacak ve bu sitede kendini geliştirmek isteyen gazeteciler içerikler üreterek, editör kontrolüyle haber çalışmalarını yayımlayabilecek. HABER MERKEZİ

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor Haber

Sağlık çalışanları ev kiralarını ödeyemiyor

AYSELİN UZUN Memur maaşlarına gelen ara zamlar sonrasında ülke genelinde birçok sağlıkçı iş bırakma eylemi düzenledi. Katıldığı Soru-Yorum programında, sağlık çalışanlarının 1 günlük iş bırakma eyleminin nedenlerini açıklayan ve hemşire maaşının en az 50 bin lira olması gerektiğini söyleyen Demircan, göreve yeni atanan sağlık çalışanlarının aldıkları maaşla kiralarını dahi ödeyemeyeceğini bu sebeplerle birçoğunun istifa ettiğini belirtti. Enflasyon rakamlarına göre memur maaşlarının belirlenmesine tepki gösteren Demircan, “Enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” dedi.  ENFLASYON FARKINI ZAM OLARAK KABUL ETMİYORUZ Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yaparak yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıldığını dile getiren Demircan, karar meclisten geçmeden önce yeniden düzenlenmesini ve maşların daha makul bir seviyeye getirilmesini talep ettiklerini belirtti. Hemşirelerin kamu hizmeti vermesi için atandıkları şehirde ev kiralarını dahi ödeyemediklerine dikkat çeken Demircan, “Sağlık tesislerinde acil sağlık hizmetleri, acil ameliyatlar, doğum hizmetleri ve onkoloji hastalarımızın tedavilerini kapsam dışında bırakarak bir günlük iş bırakma eylem kararı aldık ve yurt genelinde uyguladık. Bunun yapılma sebebi, kamu personeli olarak çalışan arkadaşlarımızın mali ve sosyal hak kayıpları noktasında ilgililerin, muhatapların dikkatini çekmek. Kamu çalışanlarının her yıl Ocak ve Temmuz ayında maaşlarına toplu sözleşmeye bağlı bir iyileştirme yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın genel seçimler öncesinde, en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkartılacağı yönünde bir ifadesi vardı. Geçtiğimiz günlerde de AK Parti Grup Başkan Vekili tarafından bu oran açıklandı. Seyyanen zam, enflasyon farkı ve 2023 yılını kapsayan 6. dönem toplu sözleşme mutabakatına bağlı olarak da 6 puanlık bir iyileştirme yapıldı. Ancak enflasyon farkını bizler zam olarak kabul etmiyoruz. Çünkü 6 aylık sürenin sonunda TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranı çalışanlara ve emeklilere zam olarak veriliyor. Ayrıca yoksulluk sınırının altında ücret alıyor arkadaşlarımız, takdir ederler ki herkesin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var” şeklinde konuştu. HEMŞİRE MAAŞI EN AZ 50 BİN TL OLMALI Devlet memurlarının ev kiralarını ödeyemediklerini, üstelik lojmanların da satıldığını iddia eden Demircan, bu şartların düzeltilmesi için yeni kararlar alınmalı dedi. Demircan katıldığı Soru -Yorum programında yaptığı açıklamada, “Devlet memurlarının da her insan gibi giderleri var fakat gelirleri bunları karşılamıyor. Yakında meclisimizde plan bütçe komisyonunda da bu oran görüşülecek, sonrasında ise genel kurula gelecek. Gelmeden önce acaba yeniden düzenleme yapılabilir mi diye düşünerek, bir günlük iş bırakma eylemi kararı aldık. Benim gönlüden geçen bugün bir hemşire arkadaşımızın maaşını ele alırsak en az 50 bin lira olmalıdır ki 3 yaşındaki çocuğuyla bir ayakkabı mağazasına girdiğinde 3 bin liralık ayakkabı alabilsin. Çarşıya çıktığında gönül rahatlığıyla kasaba girebilsin. Bugün günümüz koşullarında kira fiyatlarına bakarsak bir devlet memurunun kirayı ödemesi çok zor. Bu şartlarda bizim arkadaşlarımız çalışmak istemiyorlar. Üstelik yeni atamayla göreve başlayan arkadaşlarımız da istifa edip memleketlerine geri dönüyor. Kira sorunlarının yaşanmaması ve kamu hizmetinin devamı için bir formül bulunması gerekiyor. Bizlere lojman verilmiyor. Biliyorsunuz ki lojmanlarımız satıldı. Bugün bir hemşire eğer nöbet tutmuyorsa 17-18 bin TL alıyor. Çeşmede görev yapan bir hemşire kiralar 30 bin lirayken nasıl yaşayacak? Bu mağduriyetin önüne geçek için maaşının en az 50 bin lira olmalıdır” ifadelerine yer verdi.  

Acar’dan muhalefete ‘Çiller’ göndermesi Haber

Acar’dan muhalefete ‘Çiller’ göndermesi

Ekonomist Prof. Dr. İbrahim Attila Acar, İLKSES TV ekranlarında yayınlanan Erdal Erek ile Siyaset Kulisi programına katıldı. Türkiye ikinci tura doğru giderken ekonomiyi değerlendiren Acar, muhalefeti eleştirdi: “Seçmeni kısa yoldan mutlu etmeye çalışan politikaların kısa vadede yeni sorunların da kaynağı olacağını” ifade etti. 1990’ların başında Tansu Çiller, ‘herkese iki anahtar; ev ve araba’ vaat ederek geldi.  Mevcut iktidarı “Refah getirmemekle, geliri paylaştırmamakla eleştirdi.” dedi.  Öte yandan mevcut iktidarın bütçe stratejisini de doğru bulmayan Prof. Dr. Acar, “İktidar şu an bütçe açığını tam ifade etmeyerek, gizleyerek bütçeyi uyguluyor.  Yıl içinde ek bütçe alarak, tamamlayıcı bütçe ile uygulamaya koyuluyor. Bu yüzden bütçe açığı beklenen değerlerin üstünde çıkabiliyor. “ Seçim döneminin, ülke ekonomileri için kriz dönemi olduğunu vurgulayan Acar, şunları ekledi: “Herkes iktidar olmak ister. İktidarın temel hareket noktası “vermek üzerine” kurulmuştur. İktidar olmak isteyen, işçiye, memura, çiftçiye ve diğer vatandaşlara vereceklerini ortaya koyar. Bunlar belli bir zamanda olmayıp, zamana yayılıyor. O yüzden kısa vadede sonuç vermeyebiliyor.  Bazen de EYT konusunda olduğu gibi yığılıp gelip seçim zamanı, ‘seçim ekonomisi’ gibi ortaya çıkıveriyor.  Ancak belirli bir noktada siyaset üzerinde bir baskı aracı haline de dönüşebiliyor.  Bu defa seçimler, ‘demokrasi için bir araç mı, yoksa çıkar gruplarının menfaatlerini gerçekleştiren bir yol mu’ tartışılmaya başlıyor.  İşte burada sıkıntı çıkıyor… İnsanlar örgütlendiği zaman, hak ve menfaatlerini daha kolay koruyorsa herkes bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında hak arayışını başlatıyor.  Hükümetler de özellikle seçim zamanlarında, bu baskıya dayanamıyor.  Aynı zamanda, makam mevkilerin dağıtımında da bu örgütlü yapılar etkin oluyor.  Herkesi memnun edemeseler de istediğini alanların olduğu bir gerçek. Siyaset bu makam mevki ve kaynak dağıtımının bir aracı haline geliyor.  Sonuçta herkes istediğini alıyor: siyasetçi iktidarı alıyor, vatandaş menfaatine kavuşuyor.  Bunun iktidar,  muhalefet partisi olmasına gerek yok. “Verme” üzerine kurgulanan bir seçim politikası,  ‘kim daha çok verirse ona oy vereceğiz’ de olabiliyor;  güven vermeyen siyasetçiyi dışlama haline de dönüşebiliyor. Bu konuda seçmenin rasyonel olması, politikaların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine de gelip dayanıyor. Seçmen siyasetçiyi sorguluyor:  “O, bunu yapabilir mi?” deyip, ona göre karar veriyor. O dönem, 1993’te Tansu Çiller’in iki anahtar vaadi tutmuştu. Bir de nereden nasıl dağıtılacak, kimlere verilecek konusu da önemlidir.  Ancak ek bir şeyler vaat ediliyorsa ek kaynaklar da olmalıdır.  Ancak mevcut pasta aynı kalacaksa dağıtılan paylar değişir.  Pastanın büyütülemediğini söyleyen Acar, “Bunun büyümesi için üretimin, milli gelirin, çalışan sayısının artması lazım. Yeni bir üretim modeli, yeni bir teknolojiye ulaşmamız lazım ama şimdilik bu mümkün görünmüyor diyen Acar, muhalefetin de Türkiye ekonomisi hakkında yeterli ve gerekli bilgiye sahip olmadığını, Sadece IMF, Dünya Bankası, OECD verileri ile politika üretilemeyeceğini belirttir. Bunun için milletvekillerinin ilgili bakanlık ve kurumlardan bilgi almasının önemini vurguladı. Türkiye’nin şu an 450 milyar dolar dış borcu var. Bu borca yıllık 45 milyar dolar faiz ödüyoruz. 45 milyar da bizim cari açığımız var. Toplamda 90 milyar sadece böyle bir yük altındayız.  Bunları nasıl yönetecekler? Muhalefetin bu konuda da çok fazla fikri olmayınca bu defa seçmeni kısa yoldan mutlu etmeye çalışan, popülist politikalar egemen oluyor. “Türkiye seçim sürecine giderken, seçmeni hem ikna edeceksiniz hem kendinizi anlatacaksınız hem de vaatlerinizi gerçekleştireceğinize dair akıllarında soru bırakmayacaksınız” diyen Acar, “Mesela bir 300 milyar dolar kaynak konusu var. Ama bunu ham haliyle, geliştirmeden seçmene sundular. İlk intiba iktidar olalım ertesi gün 300 milyar dolar kasada imajı verildi. Sonra bir sene, sonra beş sene; en sonunda bu proje kredisi on seneden önce olmaz denildi. Bu anlaşma yapılmış olabilir.  Kaynak da gerçekçi olabilir.  Ancak bu güçlü argümanı bile halka aktaramadılar. Muhalefet ya da iktidarın eksikliği diğerine yarar. Muhalefet ne kadar güçlü ve argümanları güçlü olursa, iktidar o kadar güçlü olur. Vaadin ayrıntısı yok, programı yok, dolayısıyla eksik bilgi seçmende ters teper. İYİ BİR GELİR Mİ, MUTLULUK MU? Prof. Dr. Acar, şöyle devam etti: “Para rasyoneldir, uyumaz, sürekli dinç durur ve vatandaş kendi geleceğini ona göre belirliyor. Türkiye ekonomi olarak 20. Sırada ama mutluluk olarak 120. Sırada olsun bu anlaşılır değil. Gelir dağılımından yozlaşmaya pek çok neden sayılabilir.  Gelir dağılımı hesaplanırken nüfus beşe, gelir de beşe pay edilir. Herkesin eşit pay alması beklenir.  16-17 milyon kadar her beşte birlik kısım geliri paylaşacak.  Ancak öyle olmuyor. En düşük gelir grubu gelirin yüzde 5’ini alıyor. En yüksek gelir grubu da gelirin yüzde 55’ini… Bu hiç de adil değil. Mutsuzluk ve memnuniyetsizliğin kökeni biraz da burada.  Arada 10 kat fark var. Bu fark bu kadar açıldığı zaman düşük gelir grubunda memnuniyetsizlik başlıyor. TARIM DA SAHİPSİZ Cumhuriyetin kurulduğu dönemde nüfusun yüzde 80’i köydeymiş, bugün yüzde 8’i köyde. İnsanların yüzde 92’si şehirlere gelmiş. Şu an Ege Bölgesi’nde ekilebilir arazilerin yüzde 40’ı ekilebiliyor. Üretim yetmiyor haliyle. Sonra “samanı bile ithal” eder hale geliyoruz.  Bir de tarımsal alanlar yok ediliyor. Artık tarım yapılabilecek yerlerde binalar var, tarım yok o alanlarda.  Aydın ovası, Muğla ovası, Nazilli ve birçok yerde tarım alanlarına binalar dikmişiz. ‘Tarımın sürdürülebilir olması lazım’ stratejisini doğru yapmamız lazım. ‘İnsanların geliri mi, mutluluğu mu fazla olmalı?’ sorusunu araştırınca Gana’yı bizden daha üst seviyede mutlu gördük. Gana’da insanların gıdaya ulaşımı garanti edilmiş. Tarım stratejik sektör olmuş. Sorun yok, açlık yok, devlet tarım politikasına yön veriyor. ‘Üretim ne kadar olacak, nasıl üretilecek, kim ne üretecek, kimlere satılacak, gelir nasıl dağıtılacak?’ planı belli. Mutluluğu bu yüzden fazla. EKONOMİ İLETİŞİMİ YETERLİ DEĞİL ”Ekonominin de iletişime ihtiyaç duyduğunu” belirten Acar, “İnsanlara ekonomiyi anlatacaksınız.  ‘Döviz kuru şu olacak, cebindeki para değer kaybetmeyecek, satın alma gücünü kaybetmeyeceksin’ denildiğinde halkı ikna edeceksiniz.  Bunu anladıkları zaman, ülkenin kuru kaç olmuş onu önemsemez. Şu an ‘İktidar değişsin, ekonomi de batsın, ülke de toz olsun, yeter ki iktidar gitsin, ya da ne olursa olsun biz iktidarda kalalım modunda bazıları…  İki durumda da doğru iktidar ve muhalefetin kendini eksik ifade ettiği kanaatindeyim.  Doğru muhalefet iktidarlara yol gösterir. Doğru muhalefet halkı da doğru yönlendirir.  Bütçe açığı mı var, anlatacaksınız… Enflasyon işsizlik yüksek mi, izah edeceksiniz.  Yolunda gitmeyeni de gideni de halkın bilmesi hakkıdır. Bunun bedeli vergi ise kimlere ne ölçüde yük geldiği anlatılmalı; harcamalardan kesinti yapıldıysa ne ölçüde kesinti yapıldığı açıklanabilmeli. Bir “acı reçete” ise önerilen, etkisi, süresi konusunda toplum bilgi sahibi olmalı.  Sonrasında vatandaş bunu oylarıyla onaylar ya da reddeder.  Birini gönderir bir diğerini getirir. MUHALEFET ELEŞTİRMESİN DİYE… “Muhalefet eleştirmesin” diye bütçe açığı gizlenirse bu demokrasi açığını doğurur. Demokrasi açığı tiranlaşmanın önünü açar. Muhalefet de bunun farkına varmazsa,  yeterince seslendiremez. Demokratik olarak eksik bilgi ile oylamaya girmek kararların sağlıklı verilmesine de engel olur. Yanlış bilgiyle oluşan parlamento ve yönetim, vergilendirme ve harcama dağılımında da sağlıklı kararlar alıp veremeyecektir.  Paralel devlet böyle böyle ortaya çıkar. Bunu engellemek için demokrasinin bütün kurallarıyla işleyen bir model olarak yürürlükte olmalıdır. Son noktada seçim ile gerçekleşen demokratik sürecin işlerliği de buna bağlıdır. EKONOMİNİN NABZI, BİR TANSİYON GİBİDİR Nasıl ki belirli şikayetlerle doktora gidildiğinde bize önerilenler arasında hayat tarzının değiştirilmesi vardır: Hareket, beslenme alışkanlıkları, aşırı kilo, uyku düzeni bozukluğu ve stres gibi pek çok farklı alanlardan tedaviye destek önerileri gelir… Sadece bir ilaç tedavisi yeterli görülmez!.. O tansiyon da yılların bir birikimidir sonuçta… Öncelikle o yüklerden kurtulmak gereklidir.” diyen Prof. Dr. Acar, son olarak şunları kaydetti: Ekonominin bugünkü sonucu enflasyondur, döviz kurudur, işsizliktir, gelir dağılımı bozukluğudur, cari açıktır… Ama bunların her biri bir sonuçtur. Buraya nasıl gelindiyse, neler ihmal edildiyse öncelikle onları düzeltmek gereklidir uyarısında bulundu.” Devletin ekonomiyi nasıl yönettiğinin önemli göstergesi bütçe verileridir.  Eskiden bütçe açıklandığında gazetelerde uzun uzun kritikler yer alır, kurumların bütçe payları değerlendirilirdi. Şimdilerde ise bu kritikleri göremiyoruz.  Basın yayın organları ve web siteleri Cumhurbaşkanı yardımcısının dağıttığı bu bütçe bilgi metnini olduğu gibi sayfalarına taşıyarak, yorumsuz, kritiksiz habercilik yapmaktadır. Dolayısıyla bütçe içeriğini de çok algılayabilen bir ekonomi gazeteciliğinin ve gazetecilerinin de bulunmaması bu açık uygulamayı kadük bırakmaktadır. Sonuçta bütçenin açıklık ilkesi, anlaşılırlık ilkesi bakımından eksik kalmakta; yazılan çizilenler anlaşılmamaktadır.  Demokrasi verilerdeki detaylara girildikçe gelişecek. Açıklık oluştukça, bilgi sahibi oldukça gelişecek. Uygulamaların ekonomik sonuçlarını, yolsuzluk varsa bu bağlantıları ortaya koyabildiğimizde demokrasi yerleşiyor. Türkiye’de 2001’den beridir banka yapıları şu an çok güçlü. Dünyanın pek çok bölgesinde bankalar batarken, finans sistemi kırılganlığını sürdürürken Türkiye’de bankaların bu gücü ekonomik yapıyı desteklemektedir. Batarsa kötü… Batması kişinin mevduatının batması, kredi alabileceği mekanizmaların kapanması demektir.  Hem para batıyor hem de kredi bulamıyoruz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ile TC Merkez Bankası bu kontrollü yapıyı iyi kurmuş durumda. Sonuçta, Türkiye’de insanlar tüketimin sınırına gelemediler, 25 milyon olan hane var. 30 milyon araba var. Her evde zorunlu beyaz eşyalar vardır.  Vaatlerin karşılık bulması seçim sonrasında görülecek bir durumdur.  Ekonomide seçimin bu dönemde olması itibariyle tam zamanına gelmiştir, diyebiliriz. Yeni gelecek hükümet bir ekonomi programıyla gelecek şüphesiz. Ancak 9 ay sonra yerel yönetimler seçimlerinin olması, programın yeterince sıkı bir politika olmasına da engel olacaktır.  Yine de ekonomi sürecini doğru bir şekilde yönetecek, daha güzel günlere ulaşacağımıza inanıyorum. Bununla birlikte Pazartesi günü her şey bir yana, şunu düşünmeyelim:  ‘Döviz kaç olur, faiz kaç olur?’… Bunlar gelip geçer. Önemli olan ekonomide geleceğe yönelik beklentilerin olumlu olması ve halkın bu olumlu beklentiye inanması ve satın almasıdır.”

Kocaoğlu’ndan sandık mesajı: İzmir’de 16 vekil çıkarırız! Haber

Kocaoğlu’ndan sandık mesajı: İzmir’de 16 vekil çıkarırız!

ÇAĞLA GENİŞ İLKSES TV ekranlarında yayınlanan ve Erdal Erek’in hazırlayıp sunduğu ‘Siyaset Kulisi’ programının konuğu İzmir Büyükşehir Belediye Eski Başkanı Aziz Kocaoğlu oldu. 14 Mayıs öncesinde partisi CHP’nin seçim çalışmalarına destek vermek için yeniden sahaya inen Kocaoğlu, seçim gündemine ilişkin önemli mesajlar verdi. CHP’nin İzmir’de milletvekili aday listelerine yönelik eleştirilere de yanıt veren Kocaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 4 yıllık performansını da değerlendirdi. İzmir sandığına ilişkin net konuşan Kocaoğlu, “İzmir’de minimum 8+8 vekil çıkarırız diye düşünüyorum. Eğer ikinci bölgede TİP olmasaydı bir vekil fazla çıkarırdık. Yüzde 7-8 oy farkla da Kemal Bey birinci turda kazanır. Yüzde 55 ile kazanır diye düşünüyorum” yorumunu yaptı. ÇEKİLMESİNE SEVİNDİK Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilme kararını değerlendiren Kocaoğlu, “Biz Muharrem Bey’in çekilmesine sevindik çünkü partimizde uzun yıllar siyaset yaptı. Milletvekili oldu, il başkanlığı yaptı, cumhurbaşkanı adayımızdı. Çekilmesi bence hem Muharrem Bey açısından hem bizim açımızdan iyi oldu diye düşünüyorum. Kendisine de kararı nedeniyle teşekkür ediyorum. Çekildim dediğine göre oy pusulasında olsa da çekildiği için oylar istediği yere gidecektir. Umuyoruz ki büyük çoğunluğu CHP’ye verecektir. Zaten adaylarında örgütü de büyük çoğunluğu CHP’de geçmişte görev yapmış arkadaşlarımız. O arkadaşlarımızın başka adaya yönelmelerinin zayıf ihtimal olduğunu düşünüyorum” dedi. SAHA ÇALIŞMALARINI ANLATTI 14 Mayıs seçimleri için kolları sıvayıp yeniden sahaya inen Kocaoğlu, “Ülkeme, İzmir’e, partime borcum var. Belediye başkanlığını kendi isteğimizle bıraktık, 4 yıl siyasetle de uğraşmadık. Ama çok önemli bir seçim 14 Mayıs. Biz de elimizden geldiğince partimize, Millet İttifakı’na ve Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olması için çalıştık. Daha çok metropol dışı ilçelere ağırlık verdik. Orada da daha çok belediye başkanımızın olmadığı ilçelere, CHP’nin en az oy aldığı mahallere köylere gittik. Ben en zor yerlere gittim. Ciddi bir teveccüh var. Bunun bir kısmı bize, yıllardır birlikte çalışmışız. Muhtarlarımızı ve oradaki sakinlerimizi tanıyoruz. Ama hiçbir olumsuzlukla da karşılaşmadık. Kılıçdaroğlu için bir eleştiri yansımadı bana. Biz de dilimizin döndüğü kadar oy istedik, oyu cumhurbaşkanı adayımız için isterken de millet ittifakına oy istedik. Saha iyi… Kılıçdaroğlu’nun birinci oyu İzmir’den alacağını düşünüyorum. CHP’nin de iyi bir vekil adedine ulaşacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. HER LİSTE TARTIŞILIR CHP’nin milletvekili aday listelerine yönelik eleştirilere de yanıt veren Kocaoğlu, “Her liste tartışılır, hepsinde herkese göre problem vardır. Bu 14 Mayıs seçimi yüzyılın en önemli seçimi. Hiç Ahmet idi, Hasan idi, Hüseyin idi diye lafı bir tarafa bırakıp ne yapıldıysa onlar bitti. Onlar seçimden sonra… Siyasi parti yasası, seçim yasası gibi birçok eksiğimiz var. Onlar ilerde konuşulur. 14 Mayıs’a kilitlenmek lazım. Hep birlikte çalışacağız. 21 yıldır yorulmuş olan başta AK Parti ve Cumhur İttifakı da dinlenmesi gerektiğine inanıyorum. Umuyorum öyle olur. İktidar zor iştir, uzun yıllar iktidarda kalmak yıpratır. Değişmekte fayda var. Tam da değişim zamanı geldi diye düşünüyorum. Çok uzun süre iktidarlar mutlaka toplumda belirli bir sıkıntıya sebep olur. ABD’de 4 sene yapıyorsun, bir 4 yıl daha aday olma şansın var, 3’ncü yok istersen en başarılı başkan ol. Ben 15 sene yaptım, zor. Giderek zorlaşıyor. Değişmek şart. Ülkenin geleceği açısından da uzun süre iktidarların yararlı olmadığına inanıyorum. Zamanı geldi mi gitmeli, zamanı geldi mi de gelmeli” şeklinde konuştu. HİÇBİR GÖREV BEKLEMİYORUM Millet İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda yeni kurulacak hükümette görev almak isteyip istemediği sorulan Kocaoğlu, şunları söyledi: “Hiçbir görev beklemiyorum kesinlikle. Fayda olmak anlamında her zaman, herkese açığım ama hiçbir görev beklemiyorum. Bizim yaptığımız işler var. Bunlar zaten kitap haline getirildi, uygulamaları da sahada var. Somut sorularda, somut cevapları verir, ülkemiz için fikrimizi söyleriz. Bilgi paylaştıkça çoğalıyor. Sende kalan bilginin faydası yok. Her türlü paylaşırız.” İZBAN ÖZ KAYNAKLARLA OLDU ‘İzmir’ yatırım’ tartışmalarına da ayrı bir parantez açan Kocaoğlu, “Buca Metrosu projesini yaptık verdik, bizim zamanımızda onayı gelmedi Tunç Bey döneminde geldi. Bu tür gecikmeler oluyor. Maddi destek talep etmek gibi bir şey söz konusu değil etmedik de. Kredi buluyorsunuz o konularda onay almanız lazım. Orada gecikmeler söz konusu oluyor. Ama niyetliyseniz, yapacaksanız, bu işe kafayı koyduysanız bir yolunu bulup yapıyorsunuz. İZBAN öz kaynaklarla oldu. Başladık yapmaya bitmeye yakın krediyi açtılar, onun 70-80 milyonunu kullanabildik çünkü proje bitmişti. 350 milyon lirasını kendi kaynaklarımızla yaptık. Evi yönetmekten kenti ve ülkeyi yönetmenin pek farkı yoktur, finans ve tasarruf önemlidir. Bir de çalmamak çaldırmamak. Bunları yaptığınız zaman mutlaka bir kapı buluyorsunuz ve istediğiniz yatırımları yapıyorsunuz. Öncelik sırasına göre yatırım yapmanız gerekir. İzmir’in ilk 50 projesinden siz sondan başlarsanız çarpan etkisi yaratmaz. Risk alacaksınız ama boyunuzdan uzun işlere kalkışmayacaksınız. Risk aklın önüne geçmeyecek. Buca Metrosu yetişseydi, bakanlıktan izin alsaydık Narlıdere Metrosu’ndan önce Buca’ya başlayacaktık. Buca Metrosu daha acildi. Ben görevi devrettiğimde Buca Metrosu izni çıkmamıştı” dedi. TUNÇ BEY HARİKA ÇALIŞIYOR İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 4 yıllık performansını değerlendiren Kocaoğlu, “Tunç Bey harika çalışıyor. Narlıdere Metrosu’nun biz temelini atmıştık şimdi test sürücü başladı. Hayırlı olsun İzmir’e. Ben de belediye başkanımızı ve ekibi kutluyorum. Başladığımız işi bitirdiler tebrik ediyorum” diye konuştu. BEN SEÇİLMEYİ BIRAKTIM Yerel seçimlerde özelinde yeniden aday olacağı yönündeki iddialarına yanıt veren Kocaoğlu, “Ben kendi isteğimle belediye başkanlığını bıraktım. Seçilmeyi de bıraktım. Ben genel merkezin herhangi bir belediye başkanımız ya da vekil için ne tasarruf yapacağını bilemem. Tamamen genel başkanın ve çalışma ekibinin vereceği karardır. Tunç betin performansını başarılı götürüyorsa tekrar devam ettirir bulmuyorsa değişim yönünde karar verir. İzmirlinin de memnuniyetini ölçer. Tunç Bey’in çalışmalarında bir sorun görmüyorum” açıklamasını yaptı. İZMİR’DEN 16 VEKİL ÇIKARIRIZ Sandık tahmininde de bulunan Kocaoğlu, “İzmir’de minimum 8+8 vekil çıkarırız diye düşünüyorum. Eğer ikinci bölgede TİP olmasaydı bir vekil fazla çıkarırdık. Yüzde 7-8 oy farkla Kemal Bey birinci turda kazanır. Yüzde 55 ile kazanır diye düşünüyorum. Ben değişimden yanayım ama kim seçilirse başımızın üzerinde taşımaya hazırız” vurgusu yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.