TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#enflasyon

enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kredi kartı limitleri şakkadanak düşürüldü! Artık en fazla bu kadar limit olacak Haber

Kredi kartı limitleri şakkadanak düşürüldü! Artık en fazla bu kadar limit olacak

Türkiye’deki yüksek enflasyon oranları karşısında sabit kalan maaşlar, vatandaşları ekonomik bir çıkmazla yüz yüze bıraktı. Bu durum karşısında birçok kişi, geçimlerini sağlamak adına kredi kartı limitlerini zorlamak zorunda kaldı. Türkiye, kredi kartı limitlerinin aylık gelirlerle orantısız büyümesiyle dünya çapında endişe verici bir tablo çiziyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) uyarılarına karşın, milyonlarca Türk vatandaşı gelirlerinin on katına varan kredi kartı limitleriyle yaşamaya devam ediyor. Bu durum, yaz döneminde uygulamaya konulan parasal sıkılaştırma politikalarının etkinliğini tehdit ederken, yüksek kredi kartı limitleri nedeniyle ekonomide beklenen dengelenme henüz sağlanabilmiş değil. KREDİ KARTI KULLANIMINDA KISITLAMA GELİYOR 2024 yılının başlarında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kredi kartı faiz oranlarına üst limit getirerek kullanıcıların yüksek faiz oranlarından korunmasını hedeflemişti. Ancak, bu düzenlemenin bazı kullanıcılar tarafından kötüye kullanıldığı görüldü. Bunun üzerine TCMB, 16 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan bir bildiri ile nakit avans faiz oranını %4.42’den %5’e çıkardı. Ardından 6 Nisan’da yayımlanan ikinci bir bildiri ile, kredi kartları için uygulanan akdi faiz oranı artırıldı. 1 Aralık 2023’te %3.66 olarak belirlenen referans faiz oranı, 1 Nisan 2024’ten itibaren %4.25’e yükseltildi. Bu değişiklikler, 8 aylık sürekli faiz artışının ardından, 21 Mart 2024 tarihinde TCMB’nin Para Politikası Kurulu toplantısında alınan 500 baz puanlık faiz artırım kararını takip etti. Türkiye’de kredi kartı kullanımındaki artışa karşı etkili önlemler alınması amacıyla, ekonomi yönetimi yeni bir dizi düzenlemeyi gündeme getiriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın öncülüğünde, kredi kartı limitlerinin daha sıkı bir kontrol altına alınması planlanıyor. Edinilen bilgilere göre, TCMB ve Maliye Bakanlığı’nın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) sunduğu rapor doğrultusunda, bankalara limitlerin yeniden düzenlenmesi yönünde talimatlar verilecek. Yeni düzenlemelerle, kredi kartı limitleri, bireylerin aylık gelirlerinin 4 ile 8 katı arasında bir oranda belirlenecek ve findeks kredi puanı, limit belirlemede daha belirleyici bir faktör olacak. Bu sayede, aylık geliri ile mevcut kredi kartı limiti arasında büyük bir fark olan kullanıcıların limitleri, yeni politikalarla düşürülecek.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: Enflasyonu düşürücü büyüme stratejisi izliyoruz Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: Enflasyonu düşürücü büyüme stratejisi izliyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Asrın İş İnsanları Derneği (ASRİAD) tarafından düzenlenen Geleneksel İftar Programı’na katılarak Türkiye'nin istikrarlı büyümesini vurguladı. Yılmaz, deprem ve enflasyon gibi zorluklara rağmen ülkenin büyüme yolunda istikrarını koruduğunu ifade etti. Enflasyonun düşürülmesinin öncelikli politikaları arasında olduğunu belirten Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde cari açığı azaltacak, OVP planlarımızı hayata geçireceğiz. Reel ekonomide iyi durumdayız ancak finansal açıdan bazı zorluklar yaşıyoruz. Halkın en büyük sorunu enflasyon ve bizim de önceliğimiz bu. Enflasyonu azaltıcı bir büyüme stratejisi izliyoruz. Kısa vadede bazı dönemsel etkiler olabilir ancak orta ve uzun vadede fiyat istikrarı ile sürdürülebilir büyüme birbirini güçlendirecektir. Ekonomik rekabet gücümüzü ve verimliliğimizi artırmaya yönelik yapısal reformlar da gündemimizde" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Asrın İş İnsanları Derneği (ASRİAD) tarafından düzenlenen Geleneksel İftar Programı'nda Türkiye'nin büyüme performansını ve ekonomik verileri değerlendirdi. Yılmaz, dünya ortalamasının üzerinde yüzde 4,5 büyüme kaydeden Türkiye'nin, geçtiğimiz yıl yaşanan deprem felaketine rağmen istikrarlı büyümesini sürdürdüğünü belirtti. Ülkenin milli gelirinin 1 trilyon dolar barajını aşarak 1 trilyon 119 milyar dolara yükseldiğini vurgulayan Yılmaz, kişi başına milli gelirin 13 bin dolara ulaştığını ve 14 bin dolar seviyesini hedeflediklerini ifade etti. Sanayinin ve imalat sanayisinin büyüme hızının arttığını da paylaşan Yılmaz, ekonomik politikaların aşırı ithalatı azaltmaya yönelik olduğunu ve tüketimi daha dengeli hale getirdiklerini dile getirdi. Yılmaz, konuşmasında yaklaşan yerel seçimlere de değindi. Seçim atmosferinin yerel politikaları etkilemeye yönelik olduğunu belirten Yılmaz, önceliklerinin yerel düzeydeki politikalara odaklanmak olduğunu vurguladı. Adayları Murat Kurum'un İstanbul'da afetlere hazırlık ve ulaşım konularına odaklanacağını belirten Yılmaz, İstanbul'un yatırımsızlığının acı sonuçlarını görebileceğini, bu nedenle adaylarına destek çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağız Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çalışanlarımızın, emeklilerimizin ve küçük esnafımızın gelirlerini, yüksek enflasyon karşısında korumakta kararlıyız. Bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağız." diye konuştu. Kayseri'nin 14 ve 28 Mayıs 2023'teki cumhurbaşkanı seçimlerinde ahde vefasını bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu seçimde Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 65'i aşkın, cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 68'i bulan destek için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Mayıs seçimleri, ülkemizde fırsatını bulduğunda ülkeyi karıştırmaya, milleti ötekileştirmeye hazır bir zihniyetin pusuda beklediğini gösterdi. İnşallah 31 Mart'ta bu milli irade destanını çok daha ileriye taşıyarak, demokrasi safımızı biraz daha sıklaştıracağız." "Türkiye Yüzyılı'nın inşasını birlikte gerçekleştirmek istiyoruz" Kayseri'nin, vesayetten kumpasçılara, terör örgütlerinden darbecilere kadar verdikleri her mücadelede yanlarında yer aldığını belirten Erdoğan, "Kayseri ile Cumhuriyet tarihimizin en iddialı kalkınma programlarından biri olan 2023 hedeflerini de birlikte hayata geçirdik. Şimdi de Türkiye Yüzyılı'nın inşasını birlikte gerçekleştirmek istiyoruz." dedi. Mitinge 75 bin kişinin katıldığını bildiren Erdoğan, "Siz diyeceksiniz ki 'Bu da yetmez.' Çünkü biz bu meydanda 100 binleri bulduk. Şimdi yerel yönetim seçimine gidiyoruz. 31 Mart'a kadar 9 günümüz var. Bu 9 günde Kayseri'de ana kademe, kadın kolları, gençler durmak yok. İnşallah Cumhur İttifakı olarak 31 Mart akşamı, balkon konuşmamızda herhalde gereğini yapmamızı isteyeceksiniz." diye konuştu. "Tarihi değiştirecek işler yaptık, yapmayı sürdürüyoruz" Erdoğan, Kayseri'nin çalışmanın, üretmenin, kazanmanın ve bölüşmenin manasını iyi bildiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Anadolu'nun ortasında bir sanayi, ticaret, tarım vahası kurmayı başaran Kayserili kardeşlerim pek çok şehrimize de ilham kaynağı oldu. Bugün Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamı üretip, ihraç edebiliyorsa bunda Kayseri'nin yaptığı öncülüğün çok büyük payı var. Bugün insanlarımız ticaret yapmak için ülkemizin ve dünyanın dört bir yanını arşınlıyorsa bunda Kayserilinin büyük payı var. Biz de Kayseri'den aldığımız ilhamla her alanda tarihi değiştirecek işler yaptık, yapmayı sürdürüyoruz. Türkiye'yi, Cumhuriyet tarihinin en güçlü siyasi, ekonomik, askeri, sosyal seviyesine çıkardık. Bir yandan asırlık ihmallerle biriken altyapı eksikliklerimizi tamamladık, diğer yandan milletimizi hak ve özgürlük özlemleriyle buluşturduk. Ülke ve milletçe biz çalıştıkça Rabb'imiz de bereketini verdi. Sonuçta, Türkiye'yi 21 yılda 3 kat büyütmeyi başardık. Şimdi amacımız, önümüzdeki dönemde ülkemizi 2 kat daha büyüterek, dünyanın en güçlü ekonomileri arasında hak ettiği yere çıkarmaktır. Allah'ın izniyle bunu yapacak birikime, dirayete, azme sahibiz. Sadece hep birlikte biraz daha çok çalışarak sabırlı olmamız gerekiyor." Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çalışanlarımızın, emeklilerimizin ve küçük esnafımızın gelirlerini, yüksek enflasyon karşısında korumakta kararlıyız. Bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağız." diye konuştu. Emeklilere promosyonla ilgili Erdoğan, "Kamu bankaları aylığa göre 8-12 bin lira arasında belirledi. Diğer bankaların da bu rakamların altında kalmayacağına inanıyorum." dedi. "(İstanbul'daki para sayma görüntüleri)İzahını hala yapamadılar. Olayı dürüstçe açıklamak yerine çirkinleşerek skandalı örtbas edebileceklerini zannediyorlar." diyen Erdoğan, "Muhalefet tarafında değişim arayışları başladı. Böyle giderse 31 Mart'tan sonra muhalefet cenahında yeni bir meydan muharebesi yaşanacağı anlaşılıyor." ifadesini kullandı.

Enflasyon beklentisinde artış! Merkez Bankası anket sonuçlarına göre 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi ne oldu? Haber

Enflasyon beklentisinde artış! Merkez Bankası anket sonuçlarına göre 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi ne oldu?

Türkiye'de enflasyon oranları son dönemde hızlı bir yükseliş trendinde ilerliyor. Bu durum vatandaşların dikkatinden kaçmıyor. Her geçen gün artış gösteren bir kitle tarafından takip edilen enflasyon oranları, yurttaşların alım gücünü doğrudan etkiliyor. Bu kapsamda gözler Merkez Bankası tarafından yapılan bilgilendirmelere çevriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), mart ayı piyasa katılımcıları anketi sonuçlarını vatandaşların bilgilerine sundu. 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi ne oldu? Birlikte inceleyelim. Enflasyon nedir? Enflasyon, bir ekonominin fiyat seviyelerindeki sürekli ve genel bir artışı ifade eder. Bu artış, tüketim malları ve hizmetlerinin fiyatlarının yükselmesiyle ölçülür. Enflasyon, paranın satın alma gücünün azalması anlamına gelir; yani aynı miktardaki para ile daha az mal veya hizmet alınabilir hale gelir. Bir ekonomideki ılımlı enflasyon, fiyatların istikrarlı bir şekilde arttığı ve ekonomik büyümenin devam ettiği bir işaret olabilir. Ancak, aşırı enflasyon, ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir ve tüketicinin satın alma gücünü azaltarak ekonomiyi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, enflasyon genellikle merkez bankaları ve ekonomi politikası yapıcıları tarafından dikkatle izlenir ve yönetilmeye çalışılır. Enflasyon türleri nelerdir? Enflasyonun türleri belli isimler adı altında karşımıza çıkar. Bu türler şunlardır: Talep Enflasyonu: Bu tür enflasyon, talebin arzı aşması sonucu ortaya çıkar. Mal ve hizmetlere olan talebin fiyat artışlarına neden olacak kadar yüksek olduğu durumlarda, fiyatlar yükselir. Maliyet Enflasyonu: Maliyet enflasyonu, üretim maliyetlerinin artmasıyla ilişkilidir. Örneğin, işçi maaşlarının veya hammadde fiyatlarının yükselmesi üretim maliyetlerini artırır ve bu artışlar nihai ürün fiyatlarına yansır. Beklenti Enflasyonu: Beklenti enflasyonu, tüketicilerin ve işletmelerin gelecekteki enflasyon beklentilerinin güncel fiyatlara yansımasıyla oluşur. Örneğin insanlar gelecekteki fiyatların artacağını bekliyorsa, bu beklenti doğrultusunda bugünkü tüketimlerini artırabilirler. Bu da fiyatların yükselmesine neden olur. Para Arzı Enflasyonu: Bu tür enflasyon, para arzının aşırı derecede artması sonucunda ortaya çıkar. Merkez bankalarının para arzını kontrol etmekte başarısız olduğu durumlarda veya ekonomide aşırı likidite olduğunda, fiyatlar genellikle yükselir. Bu enflasyon türleri, bir ekonomideki fiyat artışlarının farklı kaynaklarını ve nedenlerini temsil eder. Her bir tür, ekonomik politika yapıcıları için farklı müdahale stratejilerini gerektirebilir. 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi kaç oldu? Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından yapılan anketin sonuçlarına göre, 2024 yılının yıl sonu enflasyon beklentisi açıklandı. Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi önceki ankette yüzde 42.04 olarak kaydedilmişken, bu ankette yüzde 42.96 olarak belirlendi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: 2026’da tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz açıkladı: 2026’da tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl'e ziyaretlerde bulunmak üzere geldi. Valilik ve iş dünyası ziyaretlerinin ardından düzenlenen iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, burada vatandaşlara seslendi. "20-21 yıllık bir döneme asırlık hizmetleri sığdırmamız mümkün oldu" Yılmaz, AK Parti'nin 21 yıllık döneminde asırlık hizmetler gerçekleştirdiğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli olarak üzerinde durur ve şöyle der; 'biz bu millete efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.' Biz de onunla birlikte yol arkadaşları olarak, bu millete efendilik değil, hizmetkar olma anlayışıyla gece gündüz koşturuyoruz. Masa başında değil, alandayız. İnsanlarımızla birlikteyiz, her an milletimizle iç içeyiz. Cumhur İttifakı olarak, millete hizmetkar olmayı en büyük şeref olarak görüyoruz ve bu anlayışla 20-21 yıllık bir döneme asırlık hizmetleri sığdırmamız mümkün oldu. Bu anlayışla eser ve hizmet siyaseti anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Geçen yıl dünya ekonomisi yaklaşık olarak yüzde 3 oranında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 oranında bir büyüme gösterdi." Türkiye'nin geçtiğimiz yıl ekonomik açıdan önemli bir büyüme kaydettiğini vurgulayan Yılmaz, "Alhamdulillah, siyasi istikrarımız devam ediyor. 21 yıldır, Türkiye istikrar ve güven ortamında yoluna devam ediyor. Bu, adeta havayla, suyla birlikte değerli bir unsurdur. Olmadığında insanlar, kıymetini daha iyi anlıyorlar; ancak varken belki de yeterince fark edemiyoruz. Bu noktayı vurgulamak isterim: Siyasi istikrar olmadığında, güven ortamı da yok olur. Ekonomik gelişme ve kalkınma, huzur ve güven ortamının olmaması, uluslararası alanda hak ettiğimiz saygınlığı kazanamamamız demektir. Dolayısıyla ülkemizi hak ettiği yere taşımanın en sağlam zemini, güven ve istikrardır. Siyasi güven ve istikrar da işte tam olarak bu noktada devreye girer. Bugün de bu unsurlar mevcut. Başımızda, Allah'ın yardımıyla güçlü bir liderimiz var. Dünya, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiği bir zamanda bulunuyor. Kuzeyimizde savaşlar, güneyimizde çatışmalar, diğer taraftan pandemi sonrası dünya hala tam olarak toparlanamadı. Bu zorlukların üzerine bir de tarihimizin en büyük felaketlerinden biriyle yüzleştik. Maalesef, 11 ilimizde 14 milyon insanımız bu felaketten etkilendi. Ancak bütün bu ağır koşullara rağmen, Türkiye güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor. Dünya ekonomisi yüzde 3 civarında büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 oranında bir büyümeyi başardı. Dünya ortalamasının 1,5 puan üzerinde. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, ihracatımız 256 milyar dolara ulaştı, turizm gelirimiz 54 milyar doların üzerine çıktı, istihdamımız 32 milyonu aştı. Milli gelirimiz ilk kez 1 trilyon doların üzerine çıkarak 1,1 trilyon doları aştı. Kişi başına milli gelirimiz ise 13.110 doları aştı. Tüm bunlar, Türkiye'nin geçen yıl elde ettiği başarıların bir göstergesidir" şeklinde konuştu. "2026’da ise Allah’ın izniyle yeniden tek rakamlı enflasyon rakamlarına ulaşacağız" Enflasyonda düşüşlerin yaşanacağını vurgulayan Yılmaz, "Sorunumuz enflasyonda. Reel ekonomi gerçekten çok sağlam. Üretim artıyor, ihracat artıyor, büyüme artıyor, turizm gelirlerimiz artıyor. Fakat fiyat istikrarında zorluklar yaşamaktayız ve bu noktada yeni planlarımızı, programlarımızı hayata geçiriyoruz. Orta vadeli programımızı uygulamaya koyuyoruz. Sonuçları almak biraz zaman alabilir; ancak bu Mayıs’tan sonra, Haziran, Temmuz gibi yaz döneminde yıllık bazda belirgin bir düşüş göreceğimize inanıyorum. 2025 yılında orta vadeli programımız doğrultusunda enflasyon oranının yüzde 15'lere düşmesini bekliyoruz. 2026’da ise Allah’ın izniyle yeniden tek rakamlı enflasyon oranlarına ulaşacağız. Bu bir süreçtir. Planlarımızı ve programlarımızı hazırladık ve adım adım bunları hayata geçiriyoruz" şeklinde konuştu. “Ekonomik politikalarımıza gölge düşürmeye çalışanlara lütfen itibar etmeyin” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Bazıları spekülasyonlar yapıyorlar, seçimlerden sonra şu değişecek, bu olacak diye konuşuyorlar. Değerli dostlar, bu tür iddialara itibar etmeyin. Spekülasyonlara, manipülasyonlara prim vermeyin. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizim ifadelerimize, yetkili kurumların açıklamalarına, saygın bilim insanlarının ve analistlerin söylediklerine odaklanın. Sosyal medyada dolaşan söylentilere, ekonomik politikalarımıza gölge düşürmeye çalışanlara itibar etmeyin. Unutmayın, bu bir yerel seçimdir. Genel politikalar açısından büyük değişiklikler beklemek gerçekçi değildir. Ortada net bir yol haritamız var ve bu programı adım adım uygulamaya devam edeceğiz. Sürpriz bir değişiklik söz konusu değil. Programımız açık ve şeffaf bir şekilde belirlenmiştir. Kimse bu konuda endişe duymasın, kararlılıkla yol haritamızı takip ediyoruz. Bu nedenle, seçim sonrası spekülasyonlara prim vermemeliyiz.” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, iş dünyası toplantısının ardından Bingöl’den ayrılarak iftar programına katılmadı. Programa, AK Parti Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Zeki Korkutata, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2025'te enflasyonda çok daha düşük seviyeler olacak Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2025'te enflasyonda çok daha düşük seviyeler olacak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırına ilişkin açıklamalarda bulunarak, "Bu yılın ortasına kadar geçerliliği var, temmuz ayına kadar süremiz var. Yaklaştığı zaman bir etki değerlendirmesi yapılacak, artılarına, eksilerine bakılacaktır. Enflasyonun seyrine, kiralardaki duruma, hepsine bakılarak bir karar verilecektir." ifadelerini kullandı. Yılmaz, canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı. Fitch Ratings'in Türkiye'nin kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çıkarmasının, Türkiye'nin hak etmediği bir konumda bulunduğunu bir kez daha gösterdiğini ve bunun doğru yönde verilmiş bir karar olduğunu belirten Yılmaz, Orta Vadeli Programı (OVP) kararlılıkla hayata geçirmeye, yatırım ortamını iyileştirmeye devam edeceklerini ve bütün bunların sonucunda, diğer kredi derecelendirme kuruluşlarından da benzer not artırımlarının geleceğini ifade etti. Yılmaz, enflasyonla mücadeleye öncelik verdiklerini ve bunun politika setini OVP ile ortaya koyduklarını vurgulayarak, buna ilişkin para, maliye politikaları ve yapısal reformları içeren güçlü bir programı hayata geçirdiklerini kaydetti. Enflasyonda yıllık bazdaki belirgin düşüşün haziran-temmuz aylarında görüleceğini, gıda ve hizmet grubundaki enflasyon üzerinde özellikle çalıştıklarını dile getiren Yılmaz, "2024'ün ikinci yarısında belirgin etkileri göreceğiz. 2025'te çok daha düşük seviyeler olacak. 2026'da ise tek haneli enflasyona yeniden ulaşacağız ve bu konuda kararlıyız. Bunu laf olsun diye de söylemiyoruz. Planımız, programımız, politika setimiz var ve bu da şeffaf bir şekilde izlenen bir süreç." diye konuştu. "Kurun enflasyonun üstünde gelişmesini beklememek gerekir" "Son 10 haftada Merkez Bankasının rezervlerinde 14,5 milyarlık bir azalma söz konusu. Bu da 'seçim sonrasında bir politika değişikliği mi olacak' sorusuna gelip takılıyor gibi gözüküyor?" sorusuna yanıt veren Yılmaz, serbest kur rejimi izlediklerini, Merkez Bankasının spekülasyonlarla mücadele etme görevini yerine getirdiğini ve küçük yatırımcıyı koruyacak şekilde müdahalelerini yapacağını anlattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle devam etti: "Bir ülke enflasyonla mücadele ediyorsa kendi parasını zaten daha cazip hale getiriyor demektir. Dolayısıyla eğer gerekiyorsa Merkez Bankamız son dönemde yaptığı gibi sıkılaştırıcı adımlar da atıyor burada. Bazı spekülatif şeyler gördüğü zaman geçici de olsa bir takım adımlar da atabilir, başka enstrümanlar da kullanabilir. Burada şunu küçük yatırımcının özellikle bilmesi lazım, daha geniş perspektifte baktığınız zaman, enflasyonla mücadele edilen bir ortamda, kurun enflasyonun üstünde gelişmesini beklememek gerekir. Böyle bir şey yok yani bu eşyanın tabiatına aykırı. Nominal kurdan bahsetmiyorum ama reel kurdan bahsediyorum. Enflasyondaki artış kurda da bir miktar artış getirecektir. Son dönemde enflasyon bir miktar beklentinin üstünde oldu, bu bir miktar kura yansıyacaktır. Bu da normal bir şey. Bunu kurda çok aşırı hareketlilik oluyor diye yorumlamamak gerekir." "Büyümemizin kompozisyonunun, enflasyonist olmayacak, cari açığı arttırmayacak şekilde, yatırım ve ihracat ağırlıklı bir yapıya doğru geçmesini arzu ediyoruz" diyen Yılmaz, tüketimi daha ılımlı hale getirmeyi, iç tasarruf oranlarını arttırmayı, artan tasarrufları da daha üretken alanlara kanalize etmeyi hedeflediklerini, böylece hem belli oranda büyümeyi sağlamayı hem de dezenflasyonist sürece katkıda bulunmayı istediklerini ifade etti. "Enflasyonun gidişine, kiralardaki gidişata bakılarak bir karar verilecektir" Yılmaz, sosyal refah açısından konut konusunun çok önemli olduğunu, özellikle birinci konut üzerinde durduklarını ve afet riskini dikkate alarak büyük bir kentsel dönüşüm programını ilan ettiklerini anımsatarak, "Önümüzdeki dönemlerde gerek merkezi idare gerek yerel yönetimler olarak daha fazla sosyal konut üretme konusunda politikalarımızı göreceksiniz." diye konuştu. Konut arzını artırmanın önemine işaret eden Yılmaz, sosyal konut, ilk konut sahipliği gibi hususların yanı sıra afette dayanıklı, yeşil dönüşümle birlikte enerji anlamında da daha efektif bir konut yapılanmasına doğru gidilmesini gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırının, enflasyonist dönemde kiracıları korumak, gözetmek için alınan bir karar olduğunda dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Asıl olan tabii enflasyonu düşürmek ve bu ihtiyacı ortadan kaldırmak. Dolayısıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürdüğünüz zaman buna ihtiyaç kalmayacak zaten. Ama bu konudaki karar henüz alınmış değil. Bu yılın ortasına kadar geçerliliği var. Temmuza kadar süremiz var. Yaklaştığı zaman bir etki değerlendirme yapılacaktır. Artılarına, eksilerine bakılacaktır. Enflasyonun gidişine, kiralardaki gidişata, hepsine bakılarak bir karar verilecektir." Yılmaz, deprem bölgesindeki konutlara ilişkin, "440 bin hak sahipliği var. 46 binini bugün itibarıyla teslim etmiş durumdayız. Yani bir yıl gibi bir süre geçti, 46 bin konut teslim edildi." dedi. Özellikle sanayideki sektör temsilcilerinin ara eleman konusunda arayış içerisinde olduğunu belirte Yılmaz, bunu aşma noktasında kapsamlı bir çalışma yürütüldüğünü ifade etti. Eleman arayışını ortadan kaldırmak adına eğitim sisteminin kazandırdığı beceriler ile iş gücü piyasasının talep ettiği becerileri örtüştürmek adına mesleki eğitim çalışmalarına ağırlık verildiğine dikkati çeken Yılmaz, bu kapsamda ilgili kurumlarla koordineli çalışmaların devam ettiğini söyledi. Yılmaz, kadınların iş gücüne katılımı konusunda Türkiye'nin önemli bir potansiyele sahip olduğuna işaret ederek, "İş gücü açığımızın önemli bir kısmının, kadınların özellikle eğitim alarak, mesleki eğitim alarak, girişimci olarak iş gücü piyasasına girmeleri bu sorunumuzu hafifletecektir. Önemli bir katkısı olacaktır. Bu konuda da zaten ciddi bir ilerleme sağlıyoruz. Önümüzdeki dönem ben bunun hızlanarak artacağını düşünüyorum." diye konuştu. Yeni çalışma modellerinin sisteme dahil edilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, "Özellikle kadınlar için, gençler için yeni çalışma biçimlerini daha fazla yaygınlaştırmamız lazım." ifadesini kullandı. "Pandemi sonrası tüm dünyada gelir dağılımında bozulma oldu" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, büyümenin tabana yayılması ve büyümeden tüm vatandaşların payını alabilmesi için nasıl bir durumun öngörüldüğüne ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti: "Bu büyümenin nimetlerini topluma yaymanız lazım ki gerçekten kalkınmış bir ülke haline gelmeniz mümkün olsun. Dolayısıyla büyüme gerekli ama yeterli değil. Buna kesinlikle katılıyorum. Büyümemiz iyi ama bir taraftan da şunu yaşadık. Pandemi ve pandemi sonrası süreçle birlikte maalesef tüm dünyada gelir dağılımında bir bozulma oldu. İlk defa Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri'nde dünya geriye gitti. Bırakın hedeflere doğru ilerlemeyi geriye gitmeye başladı. Dolayısıyla bu konular çok önemli. 2023'te nispi bir düzelme sağladığımızı söyleyebilirim." Yılmaz, ekonomideki büyümenin yansıması olarak 2023'te istihdam oranlarında iyileşmelerin kaydedildiğine dikkati çekti. Yılmaz, "2022'de emeğin milli gelirdeki payı 23,6'ymış, 2023'te 29,1'e yükselmiş. Yani 2023'te nispi olarak 5,5 puan civarında emeğin payında bir artış var. Bu da gerçekten çok olumlu bir gelişme. Bunun gelir dağılımına yansımasını henüz istatistiki olarak görmüş değiliz. Bunlar bir yıl sonradan hesaplanan rakamlar." diye konuştu. Deprem bölgesine ilişkin çalışmalar Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlere ilişkin çalışmalarda ne aşamaya gelindiğinin sorulması üzerine Yılmaz, afetin 14 milyon insanı ve 11 ili doğrudan etkileyen çok büyük bir yıkım oluşturduğunu hatırlattı. Deprem bölgesindeki yaraların sarılması için ilk andan itibaren çalışmaya başladıklarını belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "İlk dönemler yaptığımız bir hesaba göre 104 milyar dolar gibi bir maliyetle ülkemiz karşı karşıya kaldı bu deprem sonrası. Bunun da en ağırlıklı yükü geçen yıl ve bu yıl. 2025'den itibaren azalan oranlarda devam ediyor. Ama bütçe açısından baktığınızda iyi taraflarından biri şu tek seferlik harcama, deprem harcamaları. Dolayısıyla bütçede yapısal bozulmaya sebep olmuyor. Geçici artışlar getiriyor. Bütçe açığınızı geçici olarak arttırıyor. Bir süre sonra çalışmalar bittikçe bütçe açığınız normal seviyesine tekrar geri dönmüş oluyor." Yılmaz, depremden etkilenen illerde inşa edilecek konutların son durumuna ilişkin, "440 bin hak sahipliği var. 46 binini bugün itibarıyla teslim etmiş durumdayız. Yani bir yıl gibi bir süre geçti, 46 bin konut teslim edildi. Artık her ay 15-20 bin konut teslimi yapılacak diye planlıyoruz ve yıl sonunda 200 bini bulmuş olacağız diye tahmin ediyoruz." bilgisini verdi. Parasal sıkılaşma konusunda depreme yapılan harcamalardan dolayı mali konuda bir eksiklik olduğuna yönelik eleştiriler olduğunun sorulması üzerine Yılmaz, şunları anlattı: "Biz deprem konusunda mali disiplin diyemeyiz. Yani o depremin yaralarını sarmak olmazsa olmaz bir şey. Orada zaten tartışamazsınız yani. Sadece şunu söyleyebilirim. Depremdeki harcamalara rağmen açığımızı belli bir oranda tutmayı başardık, bu iyi bir başarı. İlk başladığında yüzde 10'ları aşacak deniyordu. Hatırlayın yani bundan bir süre önce yüzde 10'u aşacak bütçe açığımız diyen ekonomistler vardı, 5,2'de tutabildik. Bu büyük bir başarı bence mali açıdan. Bunu yaparken deprem harcamalarından kesinlikle hiçbir taviz vermiyoruz." Asgari ücretlilere ve emeklilere ilişkin adımlar Asgari ücretli çalışanların ve emeklilerin seçim öncesi bir beklentisinin olduğuna ve bu konuda yeni bir gelişme yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, "Olabildiğince elimizdeki tüm imkanları kullanarak bu konularda adımlar attık. Önümüzdeki dönemlerde de ekonomimiz büyüdükçe, geliştikçe, istikrarımız meyvelerini vermeye devam ettikçe emeklilerimiz başta olmak üzere bütün kesimlere dönük yine aynı yaklaşımımızı devam ettireceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın." diye konuştu. Cevdet Yılmaz, bütçenin sonsuz olmadığına ve kısıt olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bizim önceliğimiz emekli oldu, çalışanlar oldu. Kesinlikle bundan hiçbir tereddüt yok. Bütçemizin içindeki payına bakabilirsiniz. Çalışanların payına, emeklilere yaptığımız aktarmaların sosyal güvenlik sistemine. Ama bir taraftan da şu gerçek tabii, emekli sayımız da oldukça yüksek bir rakama geldi, 16 milyon gibi bir rakama ulaştık. Dolayısıyla burada en küçük attığınız adımın büyük bir yansıması oluyor. Bayram ikramiyelerinde yüzde 50 artış yapıldı değil mi? Bunun mali yansıması 27 buçuk milyar lira. Tek başına bu atılan adımın mali etkisi 27,5 milyar lira." Aynı işi yapan insanlardan eşit oranda vergi almak adına çalışmaların yürütüleceğine de dikkati çeken Yılmaz, "Aynı işi yapan, herkesten eşit oranda vergi almak istiyorsunuz. Birisi öderse diğeri ödemezse ne olur? Hem sosyal adaletsizlik olur hem de haksız rekabet olur. Yani aynı konuda çalışan iki işletme var diyelim. Biri vergisini ödüyor düzenli bir şekilde, diğeri ödemiyorsa rekabet güçleri etkilenir ve haksız rekabet olur. Dolayısıyla kayıt dışılığı engellediğiniz zaman rekabet ortamını da güçlendirmiş olursunuz." dedi. Yerel seçimlere dair açıklama Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri'nin büyük bir demokratik olgunluk içinde, yüksek bir katılımla gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, 31 Mart'taki yerel seçimlerin de aynı şekilde tamamlanacağına inandığını söyledi. Yerel seçimlerde, mahalli müşterek hizmetleri en iyi yapacak kişinin seçilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, vatandaşın genel seçimdeki siyasi tercihinin yerel seçimde farklılık gösterebileceğine de değindi. Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ziyaretlerindeki izlenimlerinin sorulması üzerine şu karşılığı verdi: "Gerçekten bir huzur iklimi var Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu'da. İşte belli bir yaşa gelmiş insanlarız ömrümüz hakikaten bu terörle terörün yol açtığı zararlarla geçti. Özellikle en büyük zararı da Doğu ve Güneydoğu insanı gördü. Orada yaşayan Kürt vatandaşlarımız gördü. Niye? Terörün olduğu yerde yatırım olmuyor. Terörün olduğu yerde hayvancılık olmuyor, turizm olmuyor. Terörün olduğu yerde nitelikli insan gelip görev yapmıyor. Dolayısıyla toplumsal olarak büyük bir kayıp yaşadı o bölge. Sermaye başka bölgelere göç ediyor. Terörün azaldığı, terörün marjinalize olduğu bir ortamda da en büyük faydayı bence bölgede yaşayan insanlar görüyor." Turizme yönelik çalışmalara ilişkin detaylar veren Yılmaz, Antalya'da 60 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir hedefi koyduklarını açıkladı. 2023 yılında 57 milyondan fazla turist ve 54 milyar dolardan fazla gelir elde edildiğini belirten Yılmaz, kişi başına gelir ve geceleme gelirinin de arttığını söyledi. 2030'a kadar turizm gelirini 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Yılmaz, bunun cari açığın kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandıklarını kaydetti. Sadece deniz kum güneş turizmi değil, kültür turizminden, kış turizmine, sağlık turizmine kadar 12 aya yayılan bir turizm modeli hedeflediklerini de vurgulayan Yılmaz, merkezi hükümet ve yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun turizmin geliştirilmesinde önemli rol oynayacağına inandığını da sözlerine ekledi. "Yerel ve merkezi yönetim uyumu önemli" Yerel yönetimlerle merkezi yönetimin uyumu ve koordinasyonu önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Merkez hükümetin size ayırdığı bir şeyi doğru yönde ve iyi kullanırsanız sorunları çözersiniz. Ama kullanamazsanız bunu bütün toplum ya da o şehirde yaşayan insanlar öderler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu 5 yıl içinde kendisine merkezi hükümetin ayırdığı ya da verdiği kaynakları doğru kullandı mı? Murat Kurum gelirse bu kaynakları nasıl kullanacak? Bakın bunun en güzel cevabını Sayın İmamoğlu kendisi veriyor. Nasıl veriyor? Başarısız olduğunu bir anlamda ilan etmiş oluyor. Çünkü işte 'Merkezi idare bana yeterince güç vermediği için şunları şunları yapamadım' diyor." ifadelerini kullandı. Murat Kurum'un seçilmesi halinde farklı bir belediyecilik anlayışını ortaya koyacağına inandığını belirten Yılmaz, "Kurum, 'Sadece İstanbul' diyor. İstanbul'un problemleri, somut problemleri, hayatında insanların gündelik hayatında yaşadığı şeyler belli. 'Ben bunlara odaklanacağım' diyor. Nedir bunlar? Ulaşım. Daha kısa sürede insanlar erişebilecek, ulaşabilecekler. 'Bunun hazırlıklarını yaptım' diyor. Somut projelerini ortaya koyuyor. Afet İstanbul'un en temel meselelerinden ki Murat Bey bu konuda Türkiye'nin herhalde parmakla sayılabilecek uzmanlarından biri." ifadelerini kullandı. "Yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelişinin yakın zamanda daha fazla olacağını öngörüyoruz" Ekonomiye ilişkin hem kendisinin hem de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yabancı yatırımcılarla görüşmeleri olduğunu aktaran Yılmaz, "Yabancıların Türkiye'ye gelişinin yakın zamanda daha fazla olacağını öngörüyoruz." dedi. Yabancı yatırımcıların en çok, seçimden sonra ekonomi politikalarının devam edip etmeyeceğini sorduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu çok önemli tabii. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Dışarıdan da sermayeyi daha fazla cezbetmemiz lazım ki daha hızlı bir şekilde hedeflerimize ulaşabilelim." diye konuştu. Yılmaz, Türkiye'nin yatırım çekmek için büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve doğru politikalarla bu potansiyeli kullanabileceğini dile getirdi. Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi, modernizasyonundaki gelişmelere ilişkin soruya Yılmaz şu yanıtı verdi: "Vize muafiyetinin iş dünyası için, öğrenciler için, araştırmacılar için bu işlerin kolaylaştırılması gerektiğini söylüyoruz. Bu konularda müzakerelerimiz devam ediyor. Dışişleri Bakanlığımız bir taraftan, Avrupa Birliği biliyorsunuz bakan yardımcımız var ve başkanlığımız var. Avrupa Birliği Başkanlığı. Onlar bu konuları çok yakından takip ediyorlar. Diğer yandan Ticaret Bakanlığı'nın bu gümrük birliği konusunu muhataplarıyla yakından takip ediyor. Bazı ülkeler siyasi sebeplerle Avrupa Birliği'ni Türkiye'ye karşı bir enstrüman olarak kullanıyorlar. Yani kendi milli diyelim politikalarını Avrupa Birliği üzerinden uygulamaya çalışıyorlar. Bu da aslında hem Avrupa Birliği'ne hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine zarar veriyor. Oysa ortak menfaatlerimiz var. Avrupa bizim temel ihraç pazarımız, sermaye hareketlerimizin büyük bir kısmı Avrupa'yla, turizmimizin önemli bir kısmı Avrupa'yla, 5 milyona yakın insanımız var Avrupa'da yaşayan. Dolayısıyla çok yoğun ilişkilerimiz var." Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yapılan çalışmalara ilgili de bilgi veren Yılmaz, "Yeni bir mali işbirliği programı hazırlıyoruz. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz 9,5 milyar lira civarında bir büyüklüğe sahipti. Yeni yapacağımız 14 milyar civarında bir büyüklüğe sahip olacak ilk çalışmalarımıza göre. Ve çok kritik projeler var önümüzde." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.