TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen

Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Enflasyonun artış hızı endişe verici boyutlarda Haber

Enflasyonun artış hızı endişe verici boyutlarda

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Bu verilere göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık bazda yüzde 38,21 olurken, aylık bazda ise bir önceki aya göre yüzde 3,92 oranında artış gösterdi. Diğer taraftan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 13,18 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 122,88 olurken 2023 yılı Ocak-Temmuz dönemi enflasyon oranı ise yüzde 69,21 olarak açıklandı. İki kurum tarafından açıklanan rakamların makas genişliğinin fazla olmasına dikkat çekerek ülkede yaşanan enflasyonun basite alınmaması gerektiğini vurgulayan Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, “Şu anda ekonomik krizde olan Venezuela ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinin geçmişine baktığınız zaman enflasyon oranlarının 30’larda 40’larda başlayıp sonrasında 70’lere çıktığını ve bir yerden sonra işin ucunu kaçırdıklarını görebilirsiniz. Türkiye’nin de bu duruma düşmemesi için şu anda acilen enflasyonu kontrol altına alacak bir program açıklaması gerekiyor. Çünkü enflasyon çocuk oyuncağı değil” dedi.  ENFLASYON ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL Türkiye’nin öngörülebilir risklere karşı başına gelmeden önlem almadığına dikkat çeken Küçüközmen, “Şubat ayında çok büyük bir deprem yaşadık. Bu depremi yaşamadan önce uzmanlar sürekli olarak uyarılarda bulunuyordu. Ne oldu sonrasında? Önlem almadığımı için binlerce canı kaybettik. Şimdi enflasyonda böyle bir şey. Basite alırsanız ilerleyen süreçte ciddi sorunlar yaratır. Çünkü enflasyon çocuk oyuncağı değil. Şu anda ekonomik krizde olan Venezuela ve Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinin geçmişine baktığınız zaman enflasyon oranlarının 30’larda 40’larda başlayıp sonrasında 70’lere çıktığını ve bir yerden sonra işin ucunu kaçırdıklarını görebilirsiniz. Türkiye’nin de bu duruma düşmemesi için şu anda acilen enflasyonu kontrol altına alacak bir program açıklaması gerekiyor. Fakat bunu yaparken de enflasyonu bir anda geriye çekmek yerine kontrol altına alıp önce yükselişini yavaşlatıp sonrasında ise durdurup geriye çekilmesi lazım. Çünkü enflasyon bu hızda yükselirken bir anda geriye çekmek için zorlamak yokuş aşağı inen bir arabayı bir anda geri vitese almak gibidir. Nasıl ki arabanız bu durumda ciddi hasarlar görecek enflasyonu da bir anda bu şekilde geriye çekmeye çalışmanın ekonomiye ciddi zararları olacaktır” diye konuştu.  EKONOMİDE KISIR DÖNGÜ VAR Piyasaların kritik bir eşikte bulunduğunu ve ciddi anlamda çeki düzen verilmesi gereken bir noktaya geldiğini vurgulayan Küçüközmen, “Merkez Bankası geçen hafta enflasyon raporunu paylaştı. Enflasyonu besleyen temel dinamiklerin vergi artışları ve ücretler gibi zaruri artışların olduğunu kabul ediyoruz diyorlar ama üzerine biraz daha talebi kısalım, sıkı maliye politikaları ile vergileri de arttıralım dediğimizde de bu da enflasyona yol açıyor. Şu anda müthiş bir kısır döngü var. En başta düşünülmesi gereken şey; biz enflasyona nasıl saplanıp kaldık sorusudur. Merkez bankasının bu nokta da yapacağı açıklamalar ve ortaya konacak ekonomik model ve bunu inandırıcılığı çok önemli. Hükümet enflasyonu kontrol altına almak yerine döviz girişini ve döviz likiditesini arttırmanın peşinde. Bunu yapmak istiyorlar ama doğru bir uygulama olmadığı için son olarak çıkan verilere de baktığımızda Türkiye’nin ithalatı dünyada en fazla artan ithalat noktasına geldiğini görebiliyoruz. Hal böyle olunca da ülkeye döviz girişi maalesef olmuyor ya da olduğu gibi gidiyor” ifadelerini kullandı.  VERİLER GERÇEK YAŞAMA UYMUYOR Konuşmasının sonunda TÜİK tarafından açıklanan verilerin piyasa realitesiyle uymadığını ifade eden Küçüközmen, “Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlar var. Enflasyonu tek haneye indireceklerini belirtiyorlar. Ben tek haneden falan vazgeçtim. Enflasyonun şu artış hızını yavaşlatmak ve durdurmak bile çok büyük bir başarıdır. TÜİK’in açıkladığı rakamlar çok önemli ama vatandaş bir TÜİK’in açıkladığı verilere bakıyor, bir de kendi yaşantılarına bakıyor ve hiçbir bağlantı kuramıyor. Çünkü enflasyonun gerçek ve en derinden hisseden vatandaş, esnaf, emekli ve memurdur” dedi.

Prof.Dr. Küçüközmen’den enflasyon değerlendirmesi: “Rakamları açıklamak artık önemsiz” Haber

Prof.Dr. Küçüközmen’den enflasyon değerlendirmesi: “Rakamları açıklamak artık önemsiz”

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mart ayında yüzde 2,29 arttı. Yıllık TÜFE yüzde 50,51’e geriledi. Yurt İçi ÜFE (Yİ-ÜFE) martta yüzde 0,44 artarken, yıllık bazda yüzde 62,45 oldu. Açıklanan rakamlar üzerinden gazetemize değerlendirmeler yapan Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, enflasyon rakamlarını açıklamanın artık önemli olmadığının altını çizerek, hükümetin artık enflasyonla mücadele politikasını açıklaması gerektiğini vurguladı. TÜİK tarafından açıklanan açlık ve fakirlik sınırının önemine dikkat çeken Küçüközmen, dolar kurunu sabit tutmanın piyasalarda yarattığı sorunlara dikkat çekti. İNSANLAR İKİLEMDE KALIYOR Açıklanan enflasyon rakamlarıyla piyasadaki ürünlerin fiyatlarını kedi-ciğer hikayesine benzeten Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, insanların harcama konusunda ikilemde kaldığının altını çizerek “Enflasyon rakamları ile gerçek rakamların piyasada fiyatlara yansıması arasındaki tutarsızlık ister istemez insanları harcama konusunda bir ikilemde bırakıyor. Eğer gerçek enflasyon buysa fiyatlar neden böyle yüksek? Fiyatlar buysa; gerçek enflasyon niye bu şekilde düşük açıklanıyor? Bu durum kedi-ciğer hikayesine benziyor. Enflasyon sadece rakamlara bakarak değil, aynı zamanda piyasanın durumuna bakılarak da ölçülüyor. ‘Krediyle faizin bağlantısı koptu’ diye bir gazetenin manşetini okudum bu sabah. Kullanılan kredi oranlarına tahakkuk ettirilen faizle insanların mevduatına verilen faiz arasındaki farkın açılmasının yanı sıra, enflasyon oranının altında bir kredi faizi var ama o faizle insanlar kolay kolay kredi kullanmıyorlar. Yani çeşitli masraf komisyonlarına bağlandığı zaman kredi, daha da pahalıya geliyor” dedi. ÜRÜNLERİN GRAMAJI VE KALİTESİ DÜŞTÜ TÜİK tarafından açıklanan açlık ve fakirlik sınırının önemine dikkat çeken Küçüközmen, dolar kurunu sabit tutmanın piyasada yarattığı sorunlara vurgu yaparak “Ülkenin şu noktada kredi ve mevduatın dışında iki şeye daha bakması gerekiyor. TÜİK tarafından açıklanan iki tane rakam daha önemli. Bu iki rakama baktığımızda; bu ülkede açlık sınırı ne? Fakirlik sınırı ne? Asgari ücretin rakamına da baktığımızda bu rakamlar daha da önemli hale geliyor. Dolayısıyla enflasyonun bu ülkede insanları getirdiği noktayı görmüş oluyoruz. Ama bu sadece Türkiye’ye özgü değil. Kovid-19 sonrası özellikle büyük ülkeler tarafından uygulanan politikaların da bunda etkisi var. Her şey tam düzeldi derken Rusya-Ukrayna savaşının da enerji fiyatları üzerindeki etkisi var. Dolayısıyla küresel bir enflasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkeler bunu daha pahalıya ödüyorlar. Yani döviz kurunu tutmak pahasına bugün insanlar fiyatları artırmamak için malın ya gramajını düşürüyorlar ya da ambalaj kalitesini ya da içeriğin kalitesini düşürüyorlar. Çünkü bu işin başka çözüm yolu yok. Böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız” ifadelerine yer verdi. ENFLASYONLA MÜCADELE Enflasyon rakamlarını açıklamanın artık önemli olmadığının altını çizen Küçüközmen, hükümetin artık enflasyonla mücadele politikasını açıklaması gerektiğini vurguladı. İnsanların paralarının enflasyon karşısında pula döndüğünü ifade eden Küçüközmen, “Enflasyon rakamlarını açıklamak artık çok önemli değil. Bence asıl mesele hükümetin bu enflasyondan nasıl kurtulacağımızı açıklaması gerekiyor. Yani enflasyon oranı zaten bir şekilde hesaplanıp, açıklanıyor. Uzun vadede enflasyonla mücadele politikasını görmemiz lazım. Merkez Bankası (MB) faiz oranlarını artırmış azaltmış nasıl önemli olmadıysa, çok önemli bir konu nasıl önemsiz hale getirildiyse; TÜİK enflasyonu yüzde 200 açıklasa bile ortada bir realite var. İnsanlar bu enflasyon altında hem eziliyor hem paraları pula dönüşüyor” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.