TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel

Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Okula gidecek çocuklar için eğlenceli beslenme önerileri Haber

Okula gidecek çocuklar için eğlenceli beslenme önerileri

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı Çalışma Takvimine göre okullar 11 Eylül’de açılacak. Anaokulu ve ilkokula gidecek çocukların okulda sağlıklı beslenmeleri aileler için büyük önem taşırken, beslenme çantasında bulunması gereken besinler hakkında önerilerde bulunan Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Tüm enerji ve besin ögelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için okul çağındaki çocukların tüketmeleri gereken besinlerin iyi kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önemlidir” dedi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2016 yılında yürütülen Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması Raporuna göre; 7-8 yaş grubu çocuklarda fazla kiloluk sıklığı yüzde 14,6, obezite sıklığı ise yüzde 9,9 olarak açıklandı. Okul döneminde günlerinin büyük bir kısmını okulda geçiren çocuklar için sağlıklı beslenmenin çok önemli olduğunu söyleyen Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Çocuklar yaş grubu ne olursa olsun devamlı bir büyüme ve gelişme sürecindedirler. Büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda protein, vitamin ve mineralleri gerektirir. Okul çağı çocuklarının günde 2-3 bardak süt veya yoğurt, 4-5 porsiyon sebze-meyve, 1-2 dilim peynir, haftada 2-3 yumurta, 1 porsiyon et-tavuk, haftada en az 2 kez balık ve kuru baklagil tüketmeleri sağlanmalıdır. Okula giden çocukların yemek yeme düzenleri teneffüs araları da dikkate alınarak planlanabilir. Sabahçı, öğlenci veya tam gün olan okullara göre; kahvaltı, öğle ve akşam yemek saatlerinin yanı sıra, ara öğünler ile birlikte gün içinde mutlaka 2,5-3 saat aralıklarla 6 öğün alarak beslenme düzeni oturtulmalıdır. Beslenme çantasına hazır gıdalar yerine mutlaka evde hazırlanmış gıdalar koyulmalı, çantada mutlaka su bulunmalıdır” dedi. Çocuğun yaşının, hangi öğünde yiyeceğinin ve bir öğünde ne kadar yiyecek tüketebileceğinin göz önüne alınması gerektiğini aktaran Doç. Dr. Uzel, “Besin değeri yüksek, doğal ve kolay taşınır yiyecekler ile menü oluşturulmalıdır. Özellikle fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişler ve kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm gibi kuru meyveler hem çocuğun okul başarısını olumlu etkileyeceği hem de enerji vereceği için beslenme çantasında yer almalıdır. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme için çocuğunuzun beslenme çantasında 4 besin grubundan da besinler bulunmalıdır” diye konuştu. Beslenme çantasındaki gıdaların doğru şekilde muhafaza edilmesi gerektiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Uzel, şunları söyledi: “Kutu süt, ayran, yoğurt ve tek porsiyonluk kahvaltılık peynirlerden birinin beslenme çantasında bulunması önemli. Kutu sütler açılmadığı sürece oda sıcaklığında son kullanma tarihine kadar tazeliğini koruyabilir. Ayran, yoğurt, peynir gibi diğer süt kaynaklı gıdaların iyi saklama şartlarında muhafaza edilmesi gerekir. Bu maksatla yalıtım olan ya da iç kenarlarına buz kalıpları yerleştirilmiş bir beslenme çantası hazırlamak en doğru ve ideal olan durumdur. Haşlanmış yumurta hem yüksek miktarda protein içermesi hem de uzun süre tokluk hissi vermesi bakımından iyi bir tercih olabilir. Çocuğunuz için hazırladığınız sandviçlere salam, sosis, jambon gibi katkı maddesi yüksek olan etler koymak yerine evde kendi hazırladığınız köfteleri koymanız daha besleyici olacaktır. Et ürünlerinden salam, sosis, sucuk ve bunlara benzer besinlere beslenme çantasında yer verilmemesi idealdir fakat çocuğunuz bunları tüketmek istiyorsa haftada bir kez yer verilebilir. Yağda kızartma yerine ızgarada pişirilmiş olanların veya böreklerin içine eklenenlerin çantada yer alması daha ideal olacaktır.” Patates ve pirince dikkat Beslenme çantasında bulunması gereken sebze, meyve ve ekmek, tahıl grubundan bahseden Doç. Dr. Uzel, “Sebze ve meyveleri iyi yıkamak, üzerlerinde bulunan tarımsal ilaç kalıntılarının arındırılması bakımından önem arz eder. Sebze ve meyvelerin doğrandıktan sonra her geçen zaman için vitamin kaybı söz konusu olacağından, beslenme çantalarına konulacak sebze ve meyvelerin mümkün olduğunca tek parça olarak konulması daha uygundur. Beslenme çantasında en sık yer alan tahıl ürünü ekmektir. Ekmeğin dışında, çocuğunuzun menüden sıkılıp dışarıda satılan besinlere yönelmemesi için bir dilim kek, bir iki parça börek çantasına konulabilir. Patates salatası veya pirinç pilavı gibi besinlerin beslenme çantasında yer almaması daha uygundur. Çünkü bu tür besinlerin oda sıcaklığında bekletilmesi sağlıklı değildir. Çocuğunuza hazırladığınız sandviçler için tam tahıllı ekmekler tercih edilmelidir. Çünkü tam tahıllı ekmekler hem daha besleyicidir hem de sindirim sistemini düzenleyici etkisi vardır” şeklinde konuştu. Beslenme çantası için tarifler: Ton balıklı sandviç: Konserveden alınan ton balığı iyice süzüldükten sonra sandviç ekmeğinin her iki iç yüzüne labne peynir sürülür. Yağı süzülmüş ton balığı ekmek iç yüzeyine ya da tost ekmek dilimleri arasına yayılır. Üzerine sırasıyla salatalık, domates ve marul eklenir. Soğuk olarak hazırlanan bu sandviç hava almayacak bir biçimde streç film ile sarılarak uygun şartlarda saklanır. Sandviç eğer akşamdan hazırlanıyorsa beslenme çantasına yerleştirilene kadar buzdolabında saklanmalıdır. Kuru meyve dolgulu tam tahıllı kurabiye: Kuru kayısı ya da diğer kuru meyve çeşidi, kuru üzüm, tarçın ve su bir araya getirilerek kısık ateşte pişirilir. Pişerek püre haline gelen karışıma ceviz de eklenerek soğumaya bırakılır. Ardından tereyağı ve toz şeker bir çırpma kabına alınır mikser yardımıyla köpürene kadar çırpılır. Ardından sırasıyla sıvı yağ ve yumurta eklenir çırpmaya devam edilir. Ayrı bir kapta un, kabartma tozu ve vanilya karıştırılır, eşit dağılım sağlandıktan sonra hamur yoğurmak üzere önceki karışıma eklenir. Yumuşak kıvama getirilen hamuru eşit iki parçaya bölerek her birini merdane yardımı ile 8 santim kadar dikdörtgen şekline getirilir. Önceki aşamalardan birinde soğumaya bırakılan harcın yarısı hamur üzerine yayılır, uçlarından iç malzeme dökülmeyecek kadar kapatılır ve rulo halinde sarılır ve en az 3 santim enindeki parçalar halinde kesilir. Serbest bir şekilde tepsiye yerleştirilerek yaklaşık 170 derecede üzeri hafifçe kızarana kadar pişirilir. Bu haber de ilginizi çekebilir: Sıcak havalarda nasıl beslenmeliyiz?

Metabolizma oruca nasıl hazırlanmalı? Haber

Metabolizma oruca nasıl hazırlanmalı?

Ramazan'ın başlamasına sayılı günler kalırken, uzmanlar bir anda 15 saat aç ve susuz kalmanın vücudu olumsuz etkileyeceğini belirterek, bu nedenle Ramazan'dan birkaç gün önce vücudun beslenme alışkanlığının değiştirilmesi konusunda oruç tutacak kişileri uyardı. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, Ramazan'ın sağlıklı geçirilmesi için önemli bilgiler verdi. Ramazan öncesinde metabolizmayı yavaşlatan davranışlardan kaçınılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Uzel, "Ramazan öncesinde kişilerin takip ettiği normal yeme alışkanlığı değiştirilmeden posası bol gıdaların tüketimi yeterli kılınarak, temel besin kaynaklarını alarak ilerlenmeli" dedi. "Ramazan'ın ilk günlerinde karşılaşılan mide kapasitesini zorlayıcı durumlar giderilmeli" Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, "Metabolizmayı hızlandırabilecek ya da normal tempoyu idame ettirecek seçenekler üzerine gidilmeli. Ramazan öncesinde kahvaltı öğünü de ihmal edilmemeli" diye konuştu. Uzel, "Sabah uyandıktan sonraki 1-2 saat içinde yapılan kahvaltı metabolizma hızını artırıcı etki gösterecektir. Hatta sahur düzenine de alıştırma yapmak amacıyla kahvaltı saati yakın dönemde biraz öne çekilebilir. Bu noktada gözden kaçmaması gereken konu kahvaltının içeriğidir. Ramazan'ın ilk günlerinde karşılaşılan mide kapasitesini zorlayıcı durumlar giderilmeli, porsiyon ayarlaması yapılmalı. Fazla tüketim oluyorsa porsiyonlar küçültülmeli ve ağır tatlılar yerine kuru meyve ya da sütlü tatlılar tüketilmeli. Lifli gıdalardan seçenek oluşturma aşamasında vücudu salata tüketmeye alıştırmak iyi olur. Bu sayede mide boşaltma temposu kademeli düşürülmüş olunur. Bu gıdalar aynı zamanda mideyi rahatlatır ve hazmı kolaylaştırır. Eğer halihazırda hazımsızlık çekiliyorsa Ramazan öncesinde gün içerisinde 1-2 fincan bitki çayı tüketilebilir. Bunun yanı sıra şerbetli, ağır tatlılar yerine sütlü ve hafif tatlılar tercih edilmeli" şeklinde konuştu. Su ve diğer sıvı alımının da desteklenmesinin, vücuttaki iyon dengesinin bozulmamasının önemine dikkat çeken Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, şöyle devam etti: "Günlük tüketilmesi önerilen su miktarının gün içerisine yayılması sağlık açısından çok faydalı. Bu durum hem böbrek kapasitesini zorlamaz, hem iyon dengesini bozmaz, hem de metabolizma hızının olumsuz etkilenmesini engeller. Ramazan'da tüketilecek su miktarının mümkün olduğu kadar saatlere yayarak planlanması gerekmektedir. Çünkü vücutta su azalırsa metabolizma doğal olarak yavaşlama yolunu tercih edecektir. Bu nedenle su tüketimi yapılarak akşam iftar sonrasından sahura kadar olan dilime yayılmalı. Su içme davranışı aynı zamanda fiziksel egzersiz ile desteklenmeli. Eğer mümkünse iftardan sonra yapılacak en az 30 dakikalık yürüyüş enerji yakımını artırarak metabolizmayı hızlandıracaktır. Oruç tutma konusunda uzman görüşü alarak ilerlenmeli, tansiyonu olan kişiler bitki çayı tüketiminde aşırıya gitmemeli. Ayrıca diyabet hastalığı olanlar da yararlı diye kuru meyve tüketiminde aşırıya kaçmamalı. Unutulmamalıdır ki kaynağı meyve şekeri de olsa insülin salgısında kontrolsüzlükler olabilir, bu da metabolizma hızını olumsuz etkileyebilir." İHA

Depremzedeler nasıl beslenmeli? Haber

Depremzedeler nasıl beslenmeli?

Depremzedeler, çadır ve konteynerlerde konaklamaya başladı. Depremzedeler kısıtlı imkanlarla yaşarken, bir yandan da beslenme sorunu ile mücadele ediyor. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, depremzedelere gıda dağıtımı yapan kamu kurum ve kuruluşları, özel firmalar, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverlere önemli tavsiyelerde bulundu. Depremzedelerin hem tok tutacak hem de besin değeri yüksek gıdalar ile beslenmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, "Depremzedeler, günlük kişi başı ortalama 2100 kalori almalı. Dışarıdan gıda yardımı ile protein sağlamak mümkündür. Depremzedeler için sağlanan yardım paketleri genellikle ton balığı, konserve gıdalar, süt tozu, fındık, kuru meyve ve kuru yemiş gibi protein kaynakları içermeli" dedi. Enerji için karbonhidrat Depremzedelerin enerji sağlaması için karbonhidrat tüketmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Uzel, şunları söyledi: “Yaşam çadırında kalan depremzedelerin gıda yardım paketleri arasında tam tahıllı ekmek, pirinç, makarna gibi karbonhidrat kaynakları bulunmalı. Kısa süreli enerji ihtiyacına çözüm olarak ise miktarı kontrollü sağlanmak üzere fayda zarar dengesini gözeterek gerektiğinde uygun miktarda bisküvi ve çikolata tüketilebilir. Gıda yardım paketlerinde bulunan kuru meyve ve kuruyemişler vitamin takviyesi sağlar. Rahatsızlığı olan depremzedeler tuzlu, şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durmalı. Bu tür gıdalar, vücuttaki birtakım besin eksikliklerini tetikleyebilir.” "Hijyen önemli" Depremzedelerin yaşadığı zorlu şartların salgın hastalıklara yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Uzel, “Depremzedelerin içme ve temiz su tedarikinin devamlılık gösterecek şekilde karşılanması gerekiyor. Deprem bölgesinde su kaynakları kirlenmiş olabilir. Bu nedenle kullanılacak suyun mutlaka kaynatılması veya arıtılması gerekir. Hiç imkan yok ise ve ambalajlı suya ulaşılamıyorsa suyun kaynatılması ya da dezenfekte edilmesi yöntemlerine başvurulabilir. Suyun kaynama noktasına gelip bulanıklığı geçtikten sonra en az 1 dakika daha kaynatılması, tehlikenin önemli ölçüde azaltılmasında yardımcı olacaktır. Su kaynaklarının hijyenik olmaması, enfeksiyonların yayılmasına neden olabilir. Özellikle su birikintilerinden uzak durulması, çocukları bu alanlardan uzak tutmak lazım. Depremzedelerin hijyenik bir ortamda kalmaları ve kişisel temizliklerini düzenli olarak yapmaları gerekiyor” diye konuştu. İHA

‘Üçlü salgın’ın ilacı doğru beslenme Haber

‘Üçlü salgın’ın ilacı doğru beslenme

Genellikle kış aylarında yaygın olan üst solunum yolu hastalıkları sağlığı tehdit etmeye başladı. Yakın geçmişte tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi ile salgınla yaşamayı öğrensek de yeni virüs ve salgınlar ortaya çıkıyor. Covid-19, grip ve RSV'nin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan “üçlü salgın” tehlikesi ile karşı karşıyayız. Özellikle RSV, küçük yaş gruplarında, yaşlılarda ve bağışıklığı düşük bireylerde daha ağır ilerliyor. Pandemi dönemindeki maske-mesafe-hijyen kuralına uyulması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, salgından korunmak için çeşitli uyarılarda bulunuyor. Vücut direncini artırıcı besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirten Yaşar Üniversitesi Gıda İşleme Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. “Su içmeyi unutmayın” Su tüketiminin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Temel hedef bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir. Su, bireyleri gün boyu zinde tutabilecek en ekonomik besin araçlarından bir tanesidir. Yorgunluk yaşanması durumu oluşursa bu durumun sebepleri arasında susuzluk sayılabilir. Unutulmamalıdır ki hiçbir fiziksel aktivite yapılmasa dahi solunum, terleme, idrar ve dışkı gibi yollardan vücut su kaybeder. Bu yüzden su tüketimini sıcaklıklar azalsa bile ihmal edilmemelidir” dedi. Bağışıklığı güçlendiren besinler Türkiye’nin bitki zenginliği bakımından ciddi bir potansiyele sahip oluğunu belirten Doç. Dr. Uzel, “Güne iyi bir kahvaltı ile başlayarak vücudun savunma mekanizmasını güçlendiren yiyecekler seçilmelidir. Özellikle E vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi bulunmaktadır. Bağışıklığı güçlendiren besinler brokoli, cibez, radika, somon-sardalye gibi yağlı balıklar, portakal, yeşil çay, yumurta, bal kabağı, taze kırmızıbiber, ıspanak, domates, yoğurt gibi farklı alternatifler şeklinde belirtilebilir. Bu gıdalara ek olarak pekmez, keçiboynuzu, yaban mersini, kakao, soğan, sarımsak, somon, ceviz, böğürtlen, karalahana, yeşil çay, bal, zencefil gibi gıdalar sayılabilir. Bireylerin sağlık durumu iyi olduğu sürece ilaç formunda ilave vitamin ve mineral takviyesi elzem değildir. Vitamin ve mineral seviyesi anlamında eksiklik görülmesi durumunda takviye alımı bilinçli olarak ve mutlaka uzman kontrolü dahilinde yapılmalıdır. İçerisinde bulunduğumuz mevsim itibariyle portakal, mandalina gibi C vitamini kaynaklarına ulaşmak kolaydır. Bu nedenle vücuda vitamin takviyesinin doğrudan tüketim yapılması rahat ulaşılabilir bir seçenektir. Tüketimi kolay olan portakal ve mandalinadan günde 2-3 adet tüketilmesi günlük C vitamini ihtiyacına ulaşılmasında önemli katkı sağlayacaktır” diye konuştu. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.